Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin Kelar’da, SİHA ile saldırısı sonucu şehit düşen Ferhat Derik yoldaş şahsında tüm ZAP direnişçilerini, Haziran şehitlerini ve Zilan yoldaşı saygı ve minnetle anıyor, anılarına bağlılığımızı bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Son günlerde seçim ve Kürt oyları üzerinde ciddi bir tartışma vardır. Bu tartışmada Önder APO ’ya saldırı temelinde Kürt halkının oy ve mücadele gücünü yanlarına alma hesabı söz konusudur. Birbirlerine sözüm ona karşıtlarmış gibi kendilerini Kürt halkına göstermeye çalışan Sömürgeci-soykırımcı iktidar ve muhalefet bu konuda birbiriyle yarışmaktadırlar. Ama hem sömürgeci soykırımcı AKP-MHP ve diğer faşist yapılar, hem de sömürgeci soykırımcı CHP-İYİ Parti ve diğerleri iktidar-muhalefet olarak, her ikisi de, sonuçta Rêber APO ve Özgürlük hareketini tasfiye ederek, çöktürme planını uygulamak istemektedirler.
Bunlara bir de, 3. çizgi dışında kalan ve kendisine “solum” diyen ancak CHP kuyrukçuluğunun ötesine varmayan müzmin Kemalist solcular ve birde sözüm ona kendilerini liberal, aydın, gazeteci ve yazar olarak tanımlayan AKP’nin uşakları ve bir de AKP’ye yaltaklanmak isteyen bazı tipleri eklemek gerekir.
Biz AKP ve MHP’nin, Kürt ve Kürdistan politikasını bildiğimiz-kavradığımız ölçüde dile getirmeye çalıştık. Bunlar günlük olarak görülen, bilinen sömürgeci-soykırım pratikleridir. Bu yazımızda sömürgece-soykırımcı CHP ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sinsi soykırımcı pratiği üzerinde durmak istiyoruz.
Önder APO yıllar önce Sömürgeci Soykırımcı Türk Devleti (SSTD)’ni tanımlarken “Sömürgeci Cumhuriyet Kirli ve Suçludur” diyordu. Önder APO’nun bu tanımlaması her geçen gün, yaşanan pratiklerle binlerce kez doğrulanmaktadır. Böyle olmasının sebepleri ise SSTD’nin kuruluş felsefesinde yatmaktadır. Bu kuruluş felsefesinin temelinde Türk Ulus Devletini kurmak vardır. Türk Ulus Devleti’nin kuruluşu ise başta Kürt halkı olmak üzere diğer halkları soykırımla yok edilmesi esasına dayanmaktadır.
Elbette bunlar durup dururken ve kendiliğinden olmadı. Bu felsefeyi yaratan ve uygulayan bir akıl ve zihniyet vardır. Sistematiktir. CHP’nin M. Kemal tarafından kuruluşu tamda bunun ifadesi olmaktadır.
CHP ve “Altılı Masa” dedikleri ittifak, tümüyle HDP kapatılsın ya da kapatılmasın, gözlerini Kürt oylarına ve mücadeleci güçlerine dikmiş bulunmaktadırlar. Bunu nasıl anlıyoruz?
Bundan bir süre önce Kürdistan’a gelip Wan’da Sömürgeci-soykırımcı CHP(SSCHP)’nin belediye başkanlarını topladı. Amed’te de benzer bir girişimi olmuştu. Selahattin Demirtaş’a özel bir vurgu yapması da maksatlıdır. Sanki Selahattin Demirtaş’ın dokunulmazlığının kaldırılma sürecinin taşlarını kendisi ve kendileri döşememiş gibi Kürdistan’ı ve Kürtleri hafızasız ve akılsız olarak görmektedirler. Ama Wan’lı bir yurtsever SSCHP’nin Wan’da toplanmasına karşılık “bizim belediye başkanlarımızı içeri attınız burada belediye başkanlarını topluyorsunuz. Hangi yüzle?” demiştir.
Yine SSCHP ve liderinin Kürdistan’da soykırımı tamamlamak için girişilen Medya Savunma Alanları saldırısı başladığında “Mehmetçiğin ayakları taşa değmesin” dediğini unutmuyoruz. Böylelikle SSAKP-MHP faşist diktatörlüğünün yanında hazır kıta durmuş ve tamda kendisine yakışanı yapmış, yağmur yiyen süslenen karga gibi boyaları dökülünce kapkara bir biçimde katliamcı soykırımcı gerçekliğiyle ortaya çıkmıştır. Öyle ikide bir de ağzında geveleyip durduğu “Bizimde hatalarımız var,hellaleceğiz” vb. söylemlerinin ne kadar ikiyüzlüce ve sahtekârca olduğu, tıpkı Misaki Milli açıklamasını yaparken ki M. Kemal’e benzemiyor mu? Hatırlatmıyor mu? Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde sarf ettiği sözler…Kendisinde biraz Kürtlük olan hafızasının bir yerinde Kürtlüğe dair bir söz, bir masal bir şiir, annesinin, ninesinin lorileri-ninnisi kalan, bütün bunları bilerek bu sinsi bu yeni soykırımlara kendini hazırlayan bunun için de Kürtlerden destek isteyen bu soykırımcı partiye değil oy vermek, yüzüne tükürmelidirler.
Kürt soykırımcısı, M.Kemal CHP’yi kurma hazırlıklarını yaparken bazıları “Paşam, sen bir ulusal lidersin. Senin parti kurman birliği değil parçalanmayı getirir” telkininde bulunurlar. Kürtlerin en büyük katili Mustafa Kemal “Siz bilmiyorsunuz” der. Çünkü hesapları vardır ve Kürtleri aldatmak temelinde tüm o sözleri söylemiştir. Hatta ilk meclis kurulduğunda, örneğin başında “Türk” yoktur. Yani TBMM değil, meclisin adı BMM’dir. BMM’de Kürt-Kürdistan sorunu rahatlıkla tartışılmaktadır. Daha sonra ilk meclisi feshederek ikinci meclisi, kurduğu SSCHP’yi çetelerden oluşturarak yüzüncü yıl dönümüne gireceğimiz Lozan’ı onaylar ve 4-5 ay sonra da yüzüncü yıl dönümüne gireceğimiz Kürt halkının inkârı ve Kürdistan’ı ulusal yayılma alanı haline getirmeyi ifade eden “Tek Vatan, Tek Ulus, Tek Bayrak, Tek Dil, Tek Tek Tek… temelinde “Kirli ve Suçlu Cumhuriyet’in” kuruluşunu ilan ederler.
Sonra CHP’nin başına geçecek olan ikinci Kürt soykırımcısı İsmet İnönü denen Kürt katili Başbakan olacaktırtır.Biri SSTD’nin cumhurbaşkanı,diğeri başbakanı… Her ikisi el ele vererek Şêx Seid ve 47 Kürt yurtsever, öncü ve aydınını idam edeceklerdir. On binlerce masum Kürt insanı katliamlardan geçirilecektir. Ardından Şark Islahat planı ile soykırım uygulamasına dünya’da eşi benzeri görülmemiş bir vahşilikte harekete geçeceklerdir. Kürdistan’da demografik değişimi yapmak için tuğlasından kiremidine, kiremidinden ağacına, ağacından çivisine kadar briketinden taşına kadar her şeyi incelikli hesaplayacaklardır. Kürdistan’da Kürt varlığına son vermek için Karadeniz’den Lazları, balkanlardan göçmenleri yerleştireceklerdir. Son yıllarda da, önce Afganlıları, daha sonra da soykırımcı-sömürgeci AKP-MHP iktidarı döneminde, DAİŞ-EL-NUSRA çete arttıklarını ve benzerlerini demografyamızı bozmak için, Bakur ve Rojava Kürdistan’ın çeşitli yerlerine yerleştireceklerdir.
Sonra sıra Agiri’da başlayan özgürlük mücadelesini bastırmaya gelecektir. 1927 ve 30 yılları arasında Zilan’da kan gövdeyi götürecektir. İmza CHP’nindir. 1934’te İskân Kanunu çıkarılacak daha doğrusu İttihat-i Terakki’nin İskân yasasını güncelleştirecekler ve ardından Dersimle ilgili katillerin toplandığı meclislerinde büyük katil Mustafa Kemal “Dersim bir çıbanbaşıdır, patlatılması gerekir.” diyecektir ve ardından Dersim soykırımı başlatılacaktır. Bizzat manevi kızı dediği Sabiha Gökçen’i savaş uçağının pilotu olarak, Dersim’de katliam yapmak için gönderecektir. Kültürel soykırımı geliştirmek için de bizzat kendisi Sıddık Avar gönderilecektir(Sıddıka Avarın Dersimde yaptıklarını Dağ Çiçeklerim adlı anı kitabında övünerek anlatır). Daha sonraki yıllarda da CHP bu uğursuz soykırımcı politikalarını sürdürmeye devam edecektir.
1991 yılında Kürt soykırımcısı İsmet İnön’ün oğlunun başında olduğu SHP’ye Kürtler ciddi bir destek verirler. Ancak dönemin CHP’si(SHP olduğunu bilerek bu ifadeyi kullanıyoruz)90’lı yıllarda Kuzey Kürdistan’da dört bin köyün yakılıp-yıkılması 3 milyona yakın Kürdün topraklarından kopartılması anlamına gelen soykırım suçunu bir diğer Kürt katili, Tansu Çiller ile birlikte işlemekten geri kalmazlar.
SSCHP hakkında söylenecek çok şey var. Bu kadarı hafıza tazelemek için yeterlidir sanıyoruz!
Şimdi bütün propagandalarının ekseninde açlık-yoksulluk-ekonomik sorunlar vb. vardır. Fakat Türkiye ve Kürdistan’daki ekonominin bu durumda olmasının asıl sebebinin büyük savaş giderleri olduğunu ve bu savaşın da haksız sömürgeci ve soykırımcı bir savaş olduğunu eğer dile getirmiyorlarsa bu bilmediklerinden değil, son derece bilinçli bir örtbas etme gizleme amaçlı olduğu çok açıktır. Çünkü kendisi de iktidar olunca aynı şeyleri yapmaya adaydır.
Kürdistan’da yürütülen savaşın son iki aylık kaba bilançosu dahi bir ekonomiyi çökertmek için yeterlidir. Sadece sorun bir uçak kalkışı ve bir bombardımanı hesaplanması değil, buna göre anayasasından, yasalarına, eğitimden, hukukuna, siyasetinden askerliğine, istihbaratından, yollar şebekesine, ekonomisinden maliyesine, kültürüne, diplomasi vb. her şey ama her şey Kürdün inkarı ve yok edilmesi temelinde, yani sömürgecilik ve soykırımcılık temelinde oluşturulmuştur.
Böyle bir sistemin oluşturulduğu göz önüne getirildiğinde, buna ilişkin hiçbir şey söylememenin ne anlama geldiği daha iyi görülecektir sanıyoruz. Ama bu gerçekleri açıklamadan buna ilişkin tek söz söylemeden Kürtlerden Kürdistan’dan oy istemek ahmak, akılsız avanak yerine koymaktan başka bir şey değildir. Ama Kürtler artık işin farkındadır. Önder APO’nun üzerinde ağır bir tecridin olduğu ve yine cezaevlerinde her gün tabut tabut yurtsever ve devrimci yoldaşlarımızın cenazeleri çıkmaktadır. Kürt gençleri Kürt soykırımına hazırlanan Kemal Kılıçdaroğlu’na Amed’te Önder APO’nun özgürlüğü ve tecridini sorduğunda doğru konuşmamak için utanmazca kırk takla atmış, seksen de zikzak çizmiştir. Bir insan, öncelikle çocuklara ve gençlere, ikincisinde ise halka yalan söylemeyecektir. Çünkü çocuklar ve gençler büyüyünce, halkta bakar-izler ve gerçekleri de kendilerine yalan söyleyeni de görür. Ama sömürgecilerin hepsinin ortak bir yönü ve özelliği vardır. Sömürgeleştirdikleri, köleleştikleri halkın insanlarını hiçbir zaman insan yerine koymazlar ve ciddiye almazlar. Hep aklı eksik “çocuk” olarak görürler. Bazen söver, döver, ardından da basit bir şeyler gönlünü alır ve bütün yapılanları unutacaklarını sanırlar.
50 milyona yaklaşan nüfusuyla Önderliği ve direnişiyle Kürtler artık onlarsız-onlar dikkate alınmadan hiçbir plan-projenin tutmayacağı bir ulusal, toplumsal, kültürel, siyasal ve askeri bir güçtür.
En amansız İmralı koşullarında dahi Kürdistan’ın özgürlüğü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi program ve stratejisine dayanan Önderlik çözümü ortadayken Önderliğin bırakalım özgürlüğünü tecridine ilişkin dahi tek bir söz söylemeyen fakat tecridin kırılması için kamuoyunu uyarıp duyarlı kılmak için Gemlik yürüyüşü düzenlemek isteyen HDP’lilere Tayyip Erdoğan ağzıyla konuşan Kılıçdaroğlu erkenden kendisini ele vermiştir. İçindekini tutamamıştır. Rolünü iyi ezberlememiş acemi bir tiyatrocu gibi, gülünç duruma düşmüştür. Kişiliğini ve zihniyetini ele vermiştir.
Demokrasi mi isteniyor? Kürt halkı tüm doğal haklarıyla yok sayılarak mı geliştirilecektir. Peki, Kürtler yine yok sayılacaksa, niye sana oy verecekler? Sen Kürtleri hala celladına âşık, bir türlü büyümemiş “çocuk” insanlar topluluğu olarak mı görüyorsun? Kürtler cellatlarından intikam almaya çalışıyorlar, hesap sormaya çalışıyorlar. Her kim Kürtler üzerinde Kürtlerin özgürlük iradesini, önderliğini, haklarını dikkate almadan siyaset yapacağını düşünüyorsa büyük yanılıyordur. Ahmet Hakan, Murat Yetkin gibi yalakalar ve bazı Kemalist solcular daha şimdiden Kürt halkının Önderi APO üzerindeki tecridi kırmaya dönük Gemlik yürüyüşüne büyük öfke duymaktadırlar. Çünkü herkesin ne olduğunu açığa çıkaracak bir turnusol kâğıdı işlevi görmüştür Gemlik yürüyüşü. Bunun için çok öfkelidirler.
HDP sadece Kürtler’den ibaret bir parti değildir. Kürdistan ve Türkiye’de yaşayan tüm halkların kültürlerin, inançların, Alevilerin, Sünnilerin, Ermenilerin, Asurilerin, Arapların, Gürcülerin, Lazların özetle Kürdistan ve Türkiye’de yaşayan emekçilerin ortak mücadele partisidir. Ve kendilerini 3. Yol olarak tanımlayan tüm partiler Gemlik yürüyüşüne katılmışlardır. Yani kendilerini veba ile kanser seçeneğine mahkum etmemişler, bunun dışında bir yaşamın ve geleceğin olduğunu ortaya koymuşlardır. Bazıları her ne hikmetse Selahattin Demirtaş’ı tamda bu dönemde hatırlayarak onu Özgürlük Hareketine karşı kışkırtmaya tahrik etmeye çalışmaktadırlar. Bu MİT patentli, MİT zihniyetli, MİT ağızlı kalemşörlere şunu söylemek isteriz ki; Size oradan ekmek çıkmaz.
Bu güruh Gemlik yürüyüşünü Önderliğe karşı yapılan ve büyük fırsatları tepmeyi ifade eden bir çıkış olarak nitelemektedirler. Oysa Kürtler halkı ve Türk halkının devrimci-demokrat insanları üçüncü bir yolun olduğunu bu eylemde, bedel ödeyerek ortaya koydular. Halklarımızın Mahirlerin, Denizlerin, İboların, Ulaş, Orhan Yılmazkaya, Nazım Hikmet, Doktor Kıvılcımlı, Kemal ve Haki’lerin yolundan yürüyerek gerçek kardeşleşmeyi, gerçek özgürlük ve demokrasi alternatifini ortaya koymaları, Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli faşist şeflerini kudurttuğu gibi bu kesimleri de kudurtmuştur. Kılıçdaroğlu’nun da maskesini düşürmüştür!
HPG ana karargah komutanlığı son iki aylık bilançosunu açıklamasının ardından, Kürdistan Özgürlük gerillaları, Cudi tepesinde giriştiği intikam eylemi ile o çok güvendikleri katil sürüsü ordusunun prestiği yerle bir etmiştir. Nasıl ki AKP-MHP’nin Çöktürme Planı ve kutsal İslam dinini kullanma stratejisi Zap’ta çöküyorsa, SSCHP’nin Kürdün varlığına ve özgürlüğüne açıkça yer vermeyen, genel demokrasi söylemiyle yani M.Karasu yoldaşın deyimiyle “Kürtsüz Demokrasi” hesapları da çökertilecektir. Yine SSCHP’nin Alevi halkımızı Kürtlükten ve özgürlük hareketinden uzaklaştırma siyaseti de çökecektir. çökmekten kurtulamayacaktır. CHP’nin Kürdü kullanma planı da, ZAP’ta Metina’da gömülecektir.
Yeri geldiğinde Demokrasi Bloğu ve gerektiğinde hem SSCHP ortaklarına hem SSAKP-MHP faşizmine, “ikinizin canı da cehenneme” diyerek onları kendi oyunları ile baş başa bırakarak gerçek halklar kardeşleşmesini, emekçi kardeşleşmesini, kadının özgürlüğü ve ekolojik dengenin korunması Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürdistan’ın özgürlüğü temelinde Kürdistan Türkiye ve Ortadoğu’da yepyeni bir yaşamı kuracaklardır.
Fırat ALİ
Kürdistan Stratejik Araştırmlar Merkezi