• Latest

Bir Ruh Hastasının Hezeyanları

15 Mart 2020

Ortadoğu’da Hegemonya Savaşı Ve Kürt Halkının Stratejik Konumu

4 Temmuz 2025

Şam İktidarının Savunma Bakanlığı Kontra Bir Gücün Hazırlığını Yapıyor- ÖZEL HABER

3 Temmuz 2025

Zihniyetin Aşamaları Ve Bilincin Taşıyıcıları

3 Temmuz 2025

TC ve HTŞ Dünyanın Gözü Önünde Alevileri Katletmeye Devam Ediyor-HABER ANALİZ

2 Temmuz 2025

Demokratik Toplum Sosyalizmi ve Öz Savunma

1 Temmuz 2025

Zilan’ın Fedailiği: Özgürlük Aşkının Manifestosu

30 Haziran 2025

Önder Apo’nun Manifestosu Ve Yaşanan Gelişmelere Etkisi

30 Haziran 2025

MİT ve HTŞ, Uyuşturucu Kaçakçılığında Baas Rejiminin İzinden Gidiyor!- HABER ANALİZ

28 Haziran 2025

Küresel ve Bölgesel Hegemonik Rekabetin Bir Yansıması

27 Haziran 2025

Emperyalist Savaşlar Ve Devrim İmkânları

26 Haziran 2025

Efrin’de El Emşat Çeteleri Yeniden Aktifleşiyor- ÖZEL HABER

25 Haziran 2025

‘Niyeti İyi Olan Bir Devlet, Kongre Sonrası İkinci Gün Komisyon Kurardı’

25 Haziran 2025
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Politik Analiz
  • Makaleler
  • Haberler
  • Dizi Yazı
  • Araştırmalar
  • Kadın
  • Özgürlük Perspektifleri
  • Kim Kimdir?
6 Temmuz
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Politik Analiz
  • Makaleler
  • Haberler
  • Dizi Yazı
  • Araştırmalar
  • Kadın
  • Özgürlük Perspektifleri
  • Kim Kimdir?

Bir Ruh Hastasının Hezeyanları

15 Mart 2020
in Makaleler
A A
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

06 Ocak 2019 Pazar Saat 05:22

Tayyip’in yönetimindeki Türkiye’de yaşananları anlamaya çalışmak, sosyolojik analizler geliştirerek toplumun davranışlarını ölçmeye çalışmak her zamankinden daha zor hale gelmiştir.

Tayyip’in yönetimindeki
Türkiye’de yaşananları anlamaya çalışmak, sosyolojik analizler geliştirerek
toplumun davranışlarını ölçmeye çalışmak her zamankinden daha zor hale
gelmiştir.

Bu anlamda toplumu anlamak,
toplum üzerinde bir sömürü makinesi gibi konumlanan devlet olgusu ve
mekanizmasını anlamak sosyolojik yöntemlerden çok psikolojik değerlendirme ve tespitlerle
mümkündür. Çünkü Tayyip kişiliği anlaşılmadan mevcut devlet aygıtı ve devletin
baskı, zor yöntemleriyle şekillendirdiği toplumu anlamak da mümkün değildir.

Tayyip kişiliğinin en fazla
yansıyan yönü narsistliğidir. Kişinin kendisine tapması, amiyane tabirle
kendine aşık olması olarak tanımlanan narsist kişilik, hep kendisini üstün
duruma geçirmeye, her şeye sahip olmaya çalışır ve kendisini kahraman gibi
görme davranışlarını sergileyerek kendisine gerçekle uyuşmayan üstün nitelikler
yakıştırır. Yetenekleri, nitelikleri ve yaşantısı hakkında mantıksız inançlara
sahiptir.

Eğer bu narsist, Tayyip gibi
iktidarda olan biriyse kendisini yeryüzündeki tanrı gibi görür, her şey
hakkında konuşma ve karar alma hakkına sahip olduğuna inanır, savaş gibi çok
önemli konularda üzerinde çok fazla düşünmeden, her şeyi enine boyuna ölçüp
biçmeden karar alabilir, binlerce, yüzbinlerce ve hatta milyonlarca insanın
hayatını etkileyecek uygulamaları bir tek cümle ile yürürlüğe koyabilirler. Bazıları
buna “iktidar zehirlenmesi demektedir. 

Tarihte bu tip kişiliklere
rastlamak mümkündür. Roma imparatorları, Mısır firavunları, Osmanlı
padişahları, kendilerini tanrı kral olarak ilan eden Nemrutlar kendi kişilik
hezeyanlarının bir sonucu olarak despot, diktatör ve zalim yönetimler
yaratmışlardır. Uyguladıkları baskı, zülüm ve terör ile egemenlikleri
altındakilere boyun eğdirip kendilerinin yenilmez, ölümsüz kişiler olduğuna
inandırmaya çalışsalar da kendi gerçekliklerini yine en iyi kendileri
bildiklerinden tüm yaşamları korkuyla geçmektedir. Güçlerini kaybetme, ölme,
öldürülme korkusunu o kadar derin ve şiddetli yaşarlar ki kendileri dışındaki
herkesi düşman ve güvenilmez olarak görür bu nedenle kardeşleri dahil en
yakınlarından başlayarak etraflarındaki herkesi tasfiye etmeye başlarlar.

Büyüklük komplekslerinin bir
sonucu olarak inşa ettirdikleri büyük saraylarda korkularının esiri olurlar ve yalnızlaştıkça
yalnızlaşırlar. Kendisi dışında hiçbir şeye değer vermedikleri, önemsemedikleri
için kendi dışında olanların hiçbirini doğru ve sağlıklı bir bakış açısıyla
algılayamazlar. Bu nedenle yapılan hiçbir şeyi kolay kolay beğenmez, doğru
görmezler ve kendi yaptıkları tüm hata ve yanlışlıkları bile kendi dışıyla izah
ederler. Tayyip’in ortaya çıkan, kamuoyuna yansıyan her suçunu başkasının
üzerine atması, “Beni aldattılar demesi sadece politika gereği yapılan taktik
bir manevra değildir. Gerçekte bu onun narsist kişiliğinin dışavurumudur.

Mevcut gerçeklikler temelinde ele
alındığında Recep Tayyip Erdoğan vakası sadece ve sadece politik bir sorun
olarak ele alınamaz bu bir akıl tutulması, ruh hastalığı, kişilik
bozukluğudur. Bu anlamda psikolojik analiz gerektirir. Tayyip Erdoğan
gerçekliği bu zemin üzerinden derinliğine incelenmelidir. Bu anlamda

Öncelikle bu kişilik, sürekli
yalan söylemekte ve manipülasyona başvurmaktadır. Hiç kimsenin haklarına saygı
göstermemekte, kendi çıkarı dışında hiç kimsenin çıkarını gözetmemekte, sürekli
bir biçimde hukuku ihlal edip suç işlemekte, insanlara, sosyal gruplara ve
halklara saldırmakta, sürekli kaç kişi öldürdüklerini miting meydanlarında
avazı çıkıncaya kadar söyleyerek ölümlerden ne kadar zevk aldığını açıklamakta,
kendisi dışında hiç kimseyi önemli görmediğinden kimseyle empati kurmamakta,
kurulmasının istenmesine bile tahammül edememekte, insanları kandırmakta, tüm
işlerinde aldatma ve hileye başvurmakta, sürekli sinirli ve saldırgan ruh
halleri sergileyerek aniden öfkelenmekte veya duygusallaşıp gözyaşı
dökebilmekte, sistemli bir şekilde hırsızlık yapmakta, ihalelere fesat
karıştırmakta, kendisi ve ailesi için rüşvet almakta, başkalarının mülki,
fiziksel, cinsel, duygusal, hukuku vb. haklarına, sınırlarına ısrarla tecavüz
etmekte, işgali, gaspı, zulmü kendi iktidarını güçlendirmenin en temel araçları
haline getirmekte, her şeyde kendini esas almakta, ölçü olarak kendi düşünce,
duygu ve davranışlarını referans noktası olarak belirlemekte, başkalarından
kendisine yönelik gelişen en ufak onaylamama, ret etme veya eleştiri gibi
durumları varlığına karşı bir tehdit olarak görüp orantısız tepki göstermektedir.

Burada Tayyip’in kişiliğine dair sadece
kısaca belirtip geçtiğimiz her bir tespit için onlarca olay örnek verilebilir. Bu
tabloya üstünkörü bir şekilde bile göz gezdiren bir psikolog veya psikiyatrist ciddi
ruh hastalıklarını (birden çok) çok kolayca tespit edebilir. Psikopatlıktan,
sosyopatlığa, paranoyadan, ağır psikozlara ve sadistliğe kadar birçok ruh
hastalığının belirtilerini çok yoğunca yaşayan Tayyip Erdoğan, toplumu kendisine
muhtaç hale getirmek için toplumu parçalamakta, kutuplara, cephelere bölmekte, açlık,
işsizlik, tutuklanma, şiddet görme, sosyal baskı altında tutulma ve hatta
öldürülme gibi tehditlerle korkutmaya çalışmaktadır. Bu nedenle yapılanlara
karşı toplumda çok güçlü bir tepki ortaya çıkmamaktadır.

Herkes içten içe Tayyip Erdoğan
faşist yönetimine ve uygulamalarına karşı öfke duyuyorsa da bunu istenildiği
kadar ve örgütlü bir biçimde ortaya koyamamaktadır.

Herkes görmesine rağmen
görmemezlikten gelirken kralın çıplaklığını “Kral çıplak diye bağıran küçük
çocuğun hikayesini herkes bilir. Bugün bize krallık, padişahlık taslayan Recep
Tayyip Erdoğan’ın deliliğini de toplumdaki birçok insan görmektedir. Tek
ihtiyacımız kendisini kral sanan zatın ruh hastası olduğunu haykıracak çocuklar
veya çocuk yürekli yetişkinlerdir! Aksi halde ülke felakete daha fazla
sürüklenecek ve gecikilmesi halinde bir delinin kuyuya attığı taşı kırk akıllı
istese de çıkaramayacaktır.

Ulaş ARSLAN

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html

www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html

Tags: araştırmahastasikurdiKurdishkurdistanLekolinruhtayyipTurkishTürkiye
Share215Tweet134
Previous Post

99’da Başarılamayan Komplo, 2018’de Yeniden Devrede

Next Post

LAZLAR KİMDİR? KİMLERE LAZ DENİR? 1-2

Lekolin

Lekolin

RelatedPosts

Kadın

Zilan’ın Fedailiği: Özgürlük Aşkının Manifestosu

by Leyla Egid
30 Haziran 2025
0
1.5k

30 Haziran 1996, Kürt Özgürlük Hareketi için unutulmaz bir tarih...

Read more

Önder Apo’nun Manifestosu Ve Yaşanan Gelişmelere Etkisi

30 Haziran 2025
1.5k

Emperyalist Savaşlar Ve Devrim İmkânları

26 Haziran 2025
1.5k

‘Sıra Türkiye’de, Tek Kurtuluş Yolu Önder Apo’nun Çözümünde’

19 Haziran 2025
1.6k

Kürt Gerçekliğine Bir Kavramsal Müdahale: Judenrat Gerçeği Ve Sömürgeciliğin Ötesi – 1

8 Haziran 2025
2.1k
Next Post

LAZLAR KİMDİR? KİMLERE LAZ DENİR? 1-2

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Yorum İlkesi
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2025 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi