07 Aralık 2017 Perşembe Saat 15:24
Kürt düşmanı faşist Erdoğan’ın Kürtler içindeki en büyük işbirlikçisi
Barzani’yi sonunu getiren bir yoldan neden çevirmediği sorusu önemlidir.
Adamına söyledi de dinletemedi mi yoksa Erdoğan’da mı onu bilerek ve isteyerek
o yola sokmuştu bilinmez. Böyle bir oyundan sonra Irak devletinin Başur
işgaline girişeceği ve Barzani’nin KDP’siyle birlikte Kürt düşmanlarına artık
işbirlikçilik yapmayacak duruma gireceği de az çok biliniyordu. Türklerin has
adamı haline gelmiş birinin Türk devleti gibi uluslararası karanlık işleri iyi
bilen devlete rağmen mi yoksa bile bile mi böyle bir sona götürüldüğü sorusu da
halen orta yerde duruyor. Barzanilerle Türk devleti ilişkisini bilmeyenler,
Barzani üzerinden ya da onun gibi Türklere çalışan Kürt hainler, Kürt
milliyetçisi olduğunu söyleyen zavallılar dışında gelişmeleri takip edenler
anlatmak istediğim şeyin ne kadar kritik bir mesele olduğunu biliyorlar.
Bilindiği gibi Barzani 1992’de Türk ve İran
devletlerinin ortaklığında ABD’nin de onayı ile PKK’ye karşı çıksın diye “çok
güvendiği dağlar dan indirilip Hewler’de hükümet başı yaptırıldı. Hükümet başı
olduğu 1992’den iki binli yıllara doğru uzunca bir dönem yaptığı tek iş önce
PKK’ye karşı daha sonra da YNK güçlerine karşı savaşmak oldu. PKK’ye karşı
savaşını azı açık, çoğu gizli halen de sürdürüyor. Bu dünyada varını yoğunu PKK
ile savaşa yatırmış devlet Türk devletidir. Barzani’nin PKK ile savaşı Türk
devletinin kendisine verdiği görev dahilindeki bir savaştır. Türkler için
çalışan Kürt hainleri dışında hiç kimse Barzani Kürtler için bu savaşı yaptı
diyemiyor. Kaldı ki sadece PKK ile savaşı yok bunun. YNK’ye, Sosyalistlere,
Doğu Kürdistanlı partilere, İslamilere karşı yılları alan savaşları oldu bu
adamın. Binlerce Kürt insanın katlinden sorumludur. Bu adam hemen hemen
yüreğinde azıcık Kürtlük olan herkesle her hangi bir Kürt düşmanın hatırı için savaşmayı görev bilen bir çizginin
adamıdır. Neticede Türkler, PKK öncülüğünde savaşan Kürtler karşısında tam
yeniliyorken kendileri için Barzani adında birini bulmuşlardı. Bu adamın
Türklere desteği sayesinde Kürtlerin zaferi biraz geciktirildi denebilir. 1992,
1995, 1997 yıllarında Barzani’den olmasaydı PKK Türk devletini askeri olarak
yenecekti. Bunun Türklere hizmeti sadece bunla mı sınırlıydı? Hayır. Erdoğan
faşistine Başuru açmasaydı TC şimdi on defa yıkılmıştı. Barzani ailesi Milyar
dolarlarını Türk bankalarına yatırmasaydı Türk mali sistemi çökmemiş de olsa
derin bir krizin içine çoktan girmişti. Başta Sûr ve Cîzir olmak üzere Bakur
şehirlerinin yıkılıp yakılması sürecinde yine bu adam önce MİT’i sonra Türk
özel kuvvetler karargahını ziyaret ederek bir anlamda “siz onları öldürün
sizinle olan Kürtler de var demeye getirmişti. Yine bu adam Türk devletinin
Cerablus üzerinden Rojava’yı işgal girişimini başlattığı gece Ankara’daydı.
Kürtlere ve dünya kamuoyuna TC’nin rojava işgali Kürtlerin bilgisi ve isteği
ile oluyor mesajı verdi. Yine bu adam Şengalı terk ederek hem katliama hem de
21.yyda Kürt insanlarının daiş adlı çete tarafından pazarlarda köle olarak
satılmasına neden oldu. Kürtler için büyük bir utanca yol açtı. Yani
anlayacağınız bu Barzani Türklerin atalarının bile Türklere yapamadığı
iyilikleri sırf Kürt düşmanlığını sürdürsün diye TC’ye yapmıştır. O zaman
referandum oyunu ve Erdoğan faşist diktatörünün bu oyundan vazgeçmesi için onu ikna etmemesi ve referandum sonrası direk
bu adam yerine Neçirvan Barzani’ye arka çıkmasının bir anlamı vardır. Bu cümlelerime
bu kadarı da olmaz diyerek karşı çıkanlara biraz sabredin diyorum. Benim bu
konu hakkındaki öngörüm ya da yorumum şudur Barzani son kırk yıldır Türk
devletinin Kürdistan içindeki baş kurdudur. Türk devleti bu kurdunu Kürtler
içindeki kurtluk görevinden daha büyük görevlere mecbur etmek ya da Barzani’nin
Türk devleti için engellediği “tehlikeden daha büyük bir tehlikeyi engelleme
görevi dışında bu hale düşmesini ne ister ne de izin verir. O zaman yeni görev
ne olabilir? İzninizle burada bu konunun direkt anlatım kısmına biraz ara verip
bir masala devam edeyim.
Masalın hangi halka ve kültüre ait olduğunu
bilmiyorum. Okuma yazması olmayan, köyü ve kasabası dışında başka bir memlekete
gitmemiş ninemden dinlemiş olmam hasebiyle Kürt masalı demem gerekir diye
düşündüm. Ve buna Kürt masalı dedim.
Masal şöyle bir gün ayı, kurt, köpek,
tilki, tavşan ve eşek birlikte bir yola koyulmuşlar. Yolları epeyce uzun bir
yolmuş. Hayvanlarımız yolda yiyecek bir şey bulamayınca takatten düşecek kadar
acıkmış. Öyle bir an gelmiş ki ya açlıktan ölme ya da bir çare bulma haricinde
çareleri kalmamış. Durum bu kadar tehlikeli ve kritik bir hal almış. Tüm
masallarda olduğu gibi bu masalda da böyle kritik bir durumda tilki devreye
girmiş. Tilki, “benim bir fikrim var demiş. Diğerleri merak içinde durup
tilkiye bakarak hep birlikte “açlığımıza çare olacak bir fikrin mi var diye
sormuş. Tilki diğerlerinin dikkatini çekmiş olmanın verdiği cesaretle “evet
demiş. Ayı “fikrini söyle bakalım demiş. Tilki “isimlerimiz üzerine tekerleme
söyleyelim hangi ismin tekerlemesi uyaksız ve kulağa hoş gelmezse onu yiyelim
demiş. Hayvanların hepsi birden buz kesilmiş. Yol arkadaşları, bunca zorluğa
günlerce birlikte katlanmış dostlar, yorulduklarında bir birini taşımış
fedakarlar, nasıl birbirini yiyebilir diye düşünmeye başlamışlar. Kimsenin
aklına pek yatmamış tilkinin bu fikri. Giderek durumları daha kritik bir hal
almaya başlamış. Ve öyle bir
an gelmiş ki artık adım atacak mecalleri de kalmamış. Gurubun büyüğü ayı, “peki
tilki kardeş tekerleme nasıl olacak, kim yapacak bu işi demiş. Tilki pişkin
pişkin “içimizden biri sırayla adlarımızı söyleyecek arkasından da bir
tekerleme uyduracak, uyaksız ve kulağa hoş gelmeyen ismi yemeye başlarız
demiş. Sıra gelmiş kimin tekerleme söyleyeceğine. Çok tartmışlar sonunda fikrin
sahibi tilkinin tekerleme söylemesine karar vermişler. Tilki
bu, kafasında kırk planı var. Başlamış isimleri tek tek söyleyip tekerleme
uydurmaya. Ayı’dan başlamış. Güzel isim demiş. Kurt tavşan derken sıra eşeğe
gelmiş. Eşek deyip tekerleme uydurmuş ve tekerlemenin son mısrasında “Çi navekê
ne xweş-ne kadar çirkin bir isim demiş. Böylece kurnaz tilki eşeği feda etmiş.
Şimdi işin masalından çıkabiliriz.
Kıssadan hisse misali konu biraz anlaşıldı
sanırım. Bir birlerine pek güvenmeyen aynı yolda olsalar da yoldaş olmayanların
zora girince içlerinden en müsaidini feda etmesi mesajı veriyor masal. Erdoğan
ve Barzani birlikte daiş yolunda ilerliyorlardı. Bölgemizde yaşanan savaştan
ikisi de milyarlarca dolar para kazandı. Barzani daiş ile savaş içindeyiz
diyerek Kürdistan halkının milyarlarca dolar parasını Türk bankalarına kaçırdı.
Erdoğan’da fırsat bu fırsat hem askeri hem de ekonomik olarak bölgede ne kadar
karanlık kişi ve para varsa kanun çıkararak ülkesine çekti. Başurlulardan
aldığım bilgiye göre Erdoğan’ın karanlık paralarını aklayanların başında
Barzanilere çalışan ya da onlarla ortak olan Türk inşaat şirketleriymiş. Bu
işte de halk bankın hewlerdeki şubesi değiş tokuş yeriymiş. Bir ara Barzanilere
ait olduğu söylenen ve salça kutuları içinde yakalanan altınlar meselesini
anlatan kaynağım Bilal Erdoğan’ın evindeki paraların Neçirvan Barzani’nin
paraları olduğunu söyledi. Yolsuzluk operasyonundan hemen bir kaç gün sonra
Neçirvan’ın Erdoğan ile görüşmesi aklıma gelince bu bilginin yabana atılmaması
gerektiği kanaati bende oluştu. Bu görüşme paraların güvenliği görüşmesiymiş.
Konuyu bilen kaynak “Barzaniler, Erdoğanlar ve Albayraklar aileleri ilişkisine
dikkat etmek gerekir bilgisini de ekledi.
Şu sıralar ABD’de görülen ve gündemin baş
sırasındaki Reza Zarab davasıyla anlattıklarımın ilişkisi şöyledir bu üç
ailenin ortak şirketleri var. Barzanilerin Irak ve Kürdistan’dan çaldıkları,
Erdoğan ve Albayraklarınsa devletten ve Zerab’dan aldıkları bu şirketlerin
temel sermayesiymiş. Bu şirketler İran ambargosunu kıran ticaretin paralarını
aklamışlar. Zarab davasının kendilerine döneceğini en iyi bilen Erdoğan’dır. Bu
davanın baskısı karşısında yalnız kalmamak ve en tehlikeli sonuçlarına hazırlık
yapmak için kendisince şöyle bir akıllık yaptığı söyleniyor. Mesut Barzani’yi,
KDP ve bölge başkanlığı liderliğini sonlandıran referandum oyununa çekerek
Türkiye’deki Kürt düşmanı milliyetçilerin gözünde tam bir vatansever olup Zarab
davası sonucunda kendisi hakkındaki gelişmeleri “büyük Türk vatanseverine
saldırı, Türkiyeye saldırı siyasetini güçlendirme politikası izlemiş. Siyasi
ve askeri güçten düşürülen KDP bu defa Neçirvan Barzani ile daha derin bir
işbirlikçilikle yanına alıp kirli şirketlerde ortaya çıkacak tüm pislikleri
Barzanilere yüklemeyi planlamış. Neçirvan kabul etmezse Barzaniler ailece yok
olacaklar. Kabul ederse Erdoğan ve Albayraklar kurtulacak Barzanilerde
paralarını kaybedecekler. Bunun
karşılığında da yeni paralar araklamak için imkan bulmuş olacaklar. İşte Zarab
ile Başur referandumu arasındaki ilişki budur. Dolayısıyla Kürtlükleri de
milliyetçilikleri de incir çekirdeğini doldurmayan referandum sevdalısı Kürtler
bilerek ve ya bilmeyerek Erdoğan ve çetesinin paralarını kurtarmak için Başurun
yarısına yakınını kurban etmiş oldular. Bu söylediklerimin belgelerinin de pek
yakında açığa çıkacağını da ekleyerek bitireyim. Tekrar hatırlatıyorum Hewler halk bank çok önemli
diyorum. Belki Ziraat Bank da, kim bilir?
Anlattıklarımı doğrulayan bir diğer veri ise Erdoğan faşistinin Afrin
tehdididir. Erdoğan’ın Suriye politikası kendisini yukarıda anlattıklarımdan
kurtarma politikasıdır. Ya yaptıklarını itiraf edecek, mahkeme karşısına
çıkacak ya Türkiye’yi verecek. O halen Kürtleri kendine kurban edeceğine
inanıyor. Kürtlere düşman olunca bir şeyler elde edeceğine inan aptal
milliyetçileri kullanarak fukara Türklerin gücüyle tüm Kürtleri kendine kurban
etmek istiyor. Biz Kürtler, Türklerden kimleri af edebiliriz, kimleri orta Asya
ya göndereceğiz noktasındayız. Biz listeler yapmaya başladık. İlgililere
duyurulur. Kürt düşmanlığı Türklere kazandıran bir politika olduğu için
yapılmıyor. Türklerden biri aptal ya da sapık değilse Kürt düşmanı olamaz.
Kürtlere düşman Türklerin tamamı yalancı, hırsız ve katildir. Kürt düşmanı
politika yalancı, hırsız ve katil Türklerin politikasıdır. Yurtsever Türkler
Kürtler olmadan bu topraklarda ne Kürt ne Türk rahat yaşamaz bilincinde olan
barış severlerdir. İşte aptal milliyetçilerin anlamadığı şey Erdoğan ve
çetesinin koca bir milleti ve değerleri kendi hırsızlığı açığa çıkmasın diye
satışa çıkardığıdır.
Newrok’dan gelen lobicileri de hatırlatarak
şunu söyleyeyim Erdoğan Türkiye’yi saaa…
Genco Şengalî
Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com
– www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com
-http://kursam.org/index.html- http://kursam.net/index.html
0
21
:” ”
:””
” “,” ”
Genco ŞengalîKürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com
– www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com
-http://kursam.org/index.html- http://kursam.net/index.html