Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ı ve şahsında Kürt halkını hedefleyen uluslararası komplo, yok edici saldırısını 9 ekim 1998’de başlattı. Bu komplonun ikinci vahşi saldırısı ise 15 şubat 1999’daki önder Öcalan’ın esaretiyle sonuçlanan aşaması oldu.
Bir halkın önderine ve onun şahsında kimliği inkar edilmiş, yok edilme sürecine alınmış bir halka onlarca devlet ve birçok hain Kürt ortaklaşa neden saldırdı?
Bilindiği gibi Kürt halkı, 1923 yılında imzalanan Lozan anlaşmasıyla yok sayılmış, yok edilmesi için de TC devleti görevlendirilmişti. Kürtler bu yok etme kararını kabul etmedi. Birçok kez karşı koydu. 1984 yılının 15 Ağustos’unda da PKK öncülüğünde modern bir karşı direniş başlattı. 1990ların ortalarına doğru Kürtler PKK öncülüğündeki direniş sayesinde dört parçada ve yurtdışında varlıklarını koruduklarını, bir halk olarak var olduklarını gösterecek düzeyi yakaladı. Kürt halkının yok olmasını çıkarlarına uygun bulan barbar ve vahşi soykırımcılar, Kürtleri bir halk olarak görmek, tanımak yerine bir kez daha yok etmek üzerinde anlaştı. Başını ABD’nin çektiği güçler yeni bir yok etme planını devreye koydu. Bu planı hazırlarlarken de yine esaslı görevi Türk devletine verdi. Bu yeni yok etme planının adı uluslararası komploydu.
Komplo, Kürt sorunu denilen fakat gerçekte Kürt halkının inkar edilmesi demek olan sürecin devam edilmesini hedefleyen bir saldırıydı. Yani varlığı açığa çıkmış ya da Kürt halk önderliğinin tanımıyla dirilişini tamamlamış Kürtlerin tanınması yerine yok edilmesini istemekti. Bunun için birinci aşamada önder Apo’nun Suriye topraklarından çıkarılıp kimin nerede ve nasıl yaptığının bilinmemesi tarzında öldürülmesi planlandı. Önder Apo’nun öngörüsü ve Kürt halkının diller destan direnişi, komplonun bu birinci aşamadaki planını boşa çıkardı.
Komploda ikinci aşama, Kürt halk önderliğinin katledilmesinden sonra, kontrol edilmesi zor Kürt Türk savaşı başlatmak, her iki tarafı teslim alacak noktaya getirmek ve belki de Anadolu ve kuzey Mezopotamya topraklarını birilerine işgal ettirmekti. Kürt halk önderliği duruşu, bilinci ve direnişiyle bu oyunu da bozdu. 1999’daki Türk devletinde aklıselim birtakım kişilerin de bu oyunun bozulmasında desteği oldu.
Her iki planın bozulması komplonun yeni bir konseple sürdürülmesini gündeme getirdi. Bu da komplonun birinci ve ikinci planını boşa çıkaran önder Apo ve Kürdistan özgürlük mücadelesini komplo planlarının uygulanacağı bir zemine çekme şeklinde devreye konulan saldırı politikalarıydı. Bunun için Türkiye cephesini hazırlamak için AKP adı altında 2002’den sonra birtakım güçleri devreye koymaya başladılar. Komplocular, Önder Apo ve PKK’nin, komplo karşısındaki duruşunu boşa çıkarmak amacıyla, PKK içinde de tasfiyeci bir gurubu harekete geçirdiler. Tam bu süreçte Kürt Türk savaşının, Türk cephesine liderlik edecek olan AKP adlı proje iktidara taşındı.
PKK, önderliğinin derin bilinci, ideolojik gücünden aldığı perspektifle kendi içinde yaratılan ve komplocuların planlarının Kürdistan ayağını yürütecek olan hainleri tasfiye etti. Böylece daha önce savaştığı halde PKK’ye ‘terörist’ demeyen bazı güçler bile PKK’yi terörist saymaya başladı. PKK bu saldırılara karşı direndi. Oyunlarına gelmedi. Kürdistan cephesinde yaşanan bu gelişmelerden rahatsız olan komplocu güçler, AKP’yi kelimenin tam manasıyla daha yaman hazırlamaya başladı.
Böylece AKP hem Kürdistan cephesini hem de Türkiye cephesini birlikte komplocuların istediği savaşa hazırlayacak siyasetle görevlendirildi. Türk egemenlerinin rüyasında görseler inanamayacakları desteği Türk devletine vermeye başladılar. Bu destek aynı zamanda Kürtler içinde yeni bir işbirlikçi kesim yaratmak, bunlar aracılığıyla Kürtleri aldatarak kendine bağlamak, bir kesimini de tasfiye edilen PKK içinden çıkmış komploculara yönlendirmek, bu yolla PKK’yi tasfiye ederek komplocuların Kürdistan ayağını örgütlemek için de verilmişti. AKP bu işte Barzanilerin KDP’sini de örtü olarak kullanmaya başladı. Aldığı görevi başarıyla tamamlamak için ‘Kürt sorunu benim sorunumdur’ dedi. Zamanla ‘Kürt sorunu benim de sorunumdur’ derken ‘bu sorunu kökten ben çözerim, Kürtleri ben yok ederim’ demek istediği daha iyi anlaşıldı. AKP, önder Apo’nun direnişi, PKK’nin bu direnişe katılmasından ötürü Kürdistan halkını komplocuların istediği kıvama getiremedi. Ve bunu gören AKP ağırlığını Türkiye cephesine vermeye başladı.
AKP’nin, Türkiye cephesindeki hazırlık sürecinin birinci aşaması, demokrasi söylemiyle kendini her kesime kabullendirmek şeklinde oldu. İkinci aşamadaysa aldığı toplumsal gücü de kullanarak Gülen Cemaatiyle birlikte aklıselim Türk devlet kadrolarını tasfiye etmeye koyuldu. Cemaatin devlet adına kullanılan tüm inisiyatifi istemesini çıkarlarına uygun bulmadığı için yönünü tasfiye etmeye çalıştığı eski devlet kliğine çevirdi. Cemaat buna darbe ile karşılık verince, eski devlet ve rejim dediği güçlerle ittifakını MHP üzerinden aleni ilan etmeye başladı. Fakat kendisini başa getiren asıl odakların plan ve projelerini uygulamazsa başına neler gelebileceğini bildiği için yeni müttefikleriyle ‘bu işi benden daha iyi yapan çıkmamıştır’ dercesine Kürtlere saldırmaya başladı. Bunu gören komplocuların başı ABD, Türk devletine hep verdiği desteği artırdıkça artırdı. Rojava’da yaşandığı gibi katliam yapmaya bile teşvik etti.
AKP’nin, MHP’nin siyasetten temsil ettiği güçlerle birleşmesi, Kürt halk önderliğine yıllar alan tecrit uygulaması, Kürt özgürlük hareketini en tehlikeli eylemlere çekmeye çalışan tahrikleri, Kürt adına ne varsa saldırarak yok etmek istemesi ilk gün kendisine verilen ‘komployu sürdür’ görevi çerçevesinde yaptığı işler oluyor. Trump ABD’sinin Erdoğan’a verdiği destek, birlikte yaptıkları bunu fazlasıyla kanıtlıyor.
Komplo Kürt halk önderinin imhasını esas alıyordu. AKP-MHP rejimi önder Apo’yu fiziki olarak öldürmek istediği için tecrit uyguluyor. Fiziki yaşam imkanlarını zorladıkça zorluyor. Daha önceki zehirleme saldırısı, fiziki işkence yapması da bu amacını göstermişti. Önder Apo’nun dışarıyla bağlantısını keserek anlamsal olarak da öldürebilir miyim diye düşünüyor. Daha doğrusu politikasıyla bu planının da olduğunu gösteriyor.
Uluslararası komplo, Kürt Türk savaşı çıkarmak istemişti. AKP-MHP rejimi Kürt Türk savaşı çıkarmak için elinden geleni yapıyor. Türk dinciliği ve milliyetçiliğini bu nedenle geliştiriyor. Özellikle son altı yıldır tabiri caizse Kürt özgürlük hareketinin ve Kürt halkının sinir uçlarıyla oynuyor. Bunu Kürt halk önderliğine dönük uygulamalarıyla, halka ve tutuklulara yönelik politikalarıyla yapıyor. Gerilla cenazelerine, şehitliklere saldırılarıyla gösteriyor.
Komplocular, Kürt sorununun çözülmemesi için saldırmıştı. Yani Kürt soykırımı, Kürtler tümden yok olana kadar sürdürülmeli, kararı vermişti. AKP ve lideri, ‘Kürt sorunu yoktur biz Kürt sorununu çözdük’ diyor. ‘Ben Kürt’üm haklarımı istiyorum diyenin bu ülke de yeri yok’ nutukları atıyor. MHP ve lideri ‘Kürt gövdesinde baş kalmasın’ diyor.
Herkesin bildiği soykırımcı şeceresi daha geniş yazılacak AKP-MHP adlı güruhun yaptıklarından çıkarılacak tek bir sonuç vardır; Bunlar komplocuların Türkiye ayağıdır. Evet bunlar, uluslararası komplo ile Türk Kürt savaşı çıkaralım, Anadolu ve kuzey Mezopotamya topraklarını başkalarının işgaline verelim, işgal olmasa da İran ve Rusya’ya karşı savaş üsleriyle dolduralım diyenlerin, Türkiyeli ve Türkçe konuşanlarıdır. Bunların Kürt düşmanlığı, Kürt varlığını kendileri için beka sorunu görmeleri de komplocuların Türkiye ayağı olmasından ileri geliyor. Bunu bilince çıkarmayan, olup bitenlere rağmen anlamayan, anlamak istemeyen Türk ve Türkiyeli kendine düşmandır. AKP-MHP’nin Kürtlere yaptıklarına ses çıkarmayan, bunu sessiz kalarak da olsa destekleyen her kes, Türkiye parçalansın, Türkler Anadolu’da kalmasın planına destek veriyor demektir. Dolayısıyla her Türkiyeli, AKP ve MHP’nin en başta da Türklere dönük bir komplo projesi olduğunu adı gibi bilmelidir. Geç kalınırsa Türklerin gidebileceği yerlerinin kalmaya bileceğini görmelidir. Kürtlere düşmanlığın Türklerin sonunu getireceğini anlamalıdır. Uluslararası komplonun 22.yılında anlaşılması gereken en önemli hususun bu olduğu artık kesinleşmiştir.
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi