Başurê Kürdistan’da halk corona virüsle uğraşırken KDP birçok askeri güç ve ağır silahla HPG gerillalarının hakimiyet alanındaki bir yere üs kuruyor, tepe tutuyor. Birçok yere konteynır yerleştiriyor. Konteynırla kamp oluşturuyor. Öyle söylenildiği gibi corona virüs için bir nokta tutma, asayiş kurma söz konusu değil. Eğer corona virüs için geçici bir peşmerge gücü olsaydı; bunun için hafif silahlı 5-6 kişi yeterdi. Şimdiki gibi tamamen bir alanı kontrol etmeyi hedefleyen ve ağır silahlar taşıyan güçler bulundurulmazdı. Bu açıdan KDP yetkililerinin açıklamaları Kürt halkını kandırmaya, oyalamaya ve oradaki gücü normalleştirmeye yöneliktir. Ancak PKK de YNK de tüm Kürt kamuoyu da buna inanmamış, farklı bir planın adımı olduğu söylenmiştir.
Corona virüsle ilgili bir durum olsa PKK de en az KDP kadar hassas davranır, bu konuda elinden gelen desteği sunar ve kolaylaştırıcı rol oynardı. Bırakalım PKK’yi, herhangi bir yurtsever Kürt gücü de böyle davranırdı. Yani corona virüsle ilgili bir konu mevcut gerilimi ortaya çıkarmazdı. Ne YNK ile ne PKK ile bir gerilim yaşanırdı. Bu açıdan KDP’nin Wertê’ye peşmerge göndermesi corona virüsle ilgili değildir.
KDP neden oraya peşmerge gönderdi, sorusuna cevap aranırken Neçirvan Barzani gerçek amaçlarını açıkladı. Gerillanın meşru bir güç olmadığını söyledi. Bu cümlenin bir sonraki cümlesi gerillanın bu alanlardan zorla çıkarılacağı olacaktır. Çünkü gerillanın bulunduğu alandan çıkması söz konusu olmaz. Gerillayı her yerde tasfiye etmek isteyen güç ise Türk devletidir. Neçirvan Barzani bu tür söylemlerde bulunarak Türk devletinin saldırılarını meşrulaştırmaktadır. KDP Türk devletinin Kürt halkının özgürlük güçlerine saldırdığı her yerde benzer söylemlerde bulunuyor. Rojava’da Türk devleti saldırınca T.C Kürtlere değil de PKK ile ilişkili güçlere saldırıyor, dediler. PKK’ye bu bakış T.C ile aynı bakıştır. Hatta T.C’ye teslim olmayan her Kürt gücü için de bu kullanılabilir. Zaten Şengal ve Maxmur’a yapılan saldırılarda da saldıran değil saldırıya uğrayan suçlanıyor. Bu düşünce biçimi KDP ile Kürtlerin aynı doğrultuda çalışmadığını gösteriyor. KDP’nin ki Kürt bakışı değil, T.C bakışı oluyor. Aslında KDP’nin bu bakışı KDP’ye her konuda biat edenler dışında anlaşılmıyor. KDP niye böyle yapıyor, diye soruyorlar. Eğer KDP’nin yaptığını başka bir parti yapsa herhalde aforoz edilirdi. Halk ve Kürt kamuoyu KDP’ye şimdiye kadar biraz toleranslı yaklaştı. Bir Kürt partisidir, diye çok sert üzerine gitmedi. KDP mevcut tutumu sürdürürse halk KDP’ye açık tavır koyacaktır. KDP halkı böyle bir tutuma zorluyor. Çünkü artık yaptıklarına tahammül edilemiyor.
KDP, genel Kürt mücadelesi ve kamuoyunun kendisini güç yaptığını ve kazanımları ortaya çıkardığını bilmeli. Eğer Bakur Kürdünü, Rojava Kürdünü, Rojhılat Kürdünü, dünyadaki Kürtleri karşısına alırsa iflah olmaz. Zaten Başur’daki halkın yarısından çoğu KDP’den rahatsızdır. Bu nedenle KDP nereye koşuyor, diye sorulur. KDP artık zihniyet değişimi yaşamalıdır. Dünyada, Ortadoğu’da, Kürdistan’da çok şey değişmiştir. Ancak KDP eski siyaset tarzında ısrar ediyor. Bu politika KDP’ye de kaybettirir. Son pişmanlık da fayda vermez. KDP diplomasi yapabilir, uluslararası güçlerle, bölge güçleriyle ve Ortadoğu ülkeleriyle ilişki kurabilir. Ancak hiç bir zaman Kürt bakışını kaybetmemeli. Özellikle Türkiye ilişkisine dikkat etmeli. Yoksa bu koşu intihar koşusudur. Kürtlerin büyük çoğunluğunun tepkisini çeken konumda bulunmak KDP’nin de sonunu getirir. Kürt kamuoyunu hiçbir parti görmezlikten gelemez.
KDP Türk devletinin Kürdistan'ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı olarak gördüğünü bilmezse gaflet içine düşer, tarihi hata yapar. Türk devletinin en temel ulusal stratejisi Kürdistan'ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı yapmaktır. Tüm politikaları buna göredir. KDP ile ilişkisini de bu amacına hizmet etmek için kullanıyor. KDP, biz Türk devletini kullanıyoruz diye düşünüyorsa bu kendini büyük kandırmadır. Kendini de bitirecek gaflettir. Daha yakın zamanda Tayyip Erdoğan Kerkük Kürt şehri değildir, demedi mi? %95’i Kürt olan Kobanê için bile orası Kürt şehri değildir, dedi. Şimdi Afrin’in, Serikani’nin demografyası değiştiriliyor. KDP’nin bir Kürt partisi olarak buna karşı bir duruşu ve mücadelesi yok.
Bakur gitmiş, Rojava gitmiş; buralarda Türk devletinin Kürt düşmanı politikaları uygulanmış; KDP Başur’da daraltılmış bir Kürt devletçiği kursa ne olacak! Bu kadar günah içinde daraltılmış bir Kürt devleti üstüne oturmak KDP’yi onurlandırmaz. Aksine dar bir alanda iktidar olmak için Kürdistan ve Kürt'ün büyük çoğunluğunu feda eden bir iktidar hastalığı olarak tarihe geçer. Bu iktidar hastalığı da tarihe Kürt’e ihanet olarak düşülür. KDP iktidar olmak ve devlet olmak istiyorsa da çevresindeki Kürtlerin güç olması gerektiğini anlamalı. Mevcut iktidar anlayışının bile buna bağlı olduğunu görmeli.
Bakurê Kürdistan halkının ve Rojava halkının tepkisini alan bir KDP nasıl bir KDP olur. Türk devleti ile ilişki ve Türkiye'yi memnun etmek buna değer mi? Türk devletinin bazı sözlerine inanmışsa, yada bu sözlere bazılarının garanti olacağı düşünülüyorsa KDP ne Kürt ve Kürdistan gerçeğini, ne de T.C gerçeğini anlamıştır. Tarih bilinci çok önemlidir. Doğru tarih bilincine sahip olmayanlar kaybetmeye mahkumdur.
Türk devleti PKK ve Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etmek istiyor. KDP bu tasfiye politikası ve saldırısına ortak olursa bunun vebalini hiçbir biçimde kaldıramaz; bunun altında kalır. Kürt halkından öyle bir tokat yer ki, neye uğradığını şaşırır. KDP her türlü yanlışı yapabilir, hatayı yapabilir. Ancak PKK'nin tasfiyesine ortak olma vebalinin sahibi olmamalı, olmamalıdır. KDP’ye en dostça yapılacak uyarı budur. Tabi anlayabilirse.
Ali EREK
Lekolin.org / Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi