• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Ekoloji

Özel Savaş Politikalarının En Vahşi Uygulama Alanı Olan Zindanlar ve Sorgu Mekan Gerçekliği – 2

Yayınlayan Lekolin
15 Mart 2020
Kategori: Ekoloji
270 5
A A
Özel Savaş Politikalarının En Vahşi Uygulama Alanı Olan Zindanlar ve Sorgu Mekan Gerçekliği – 2
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

11 Mart 2020 Çarşamba Saat 06:27

Sorgu mekânları, devletin kendisine karşıt gördüğü örgütün bireylerini yakaladığında, süresi kendine göre ayarlanmış, işkenceyle bilgi almayı hedefleyen bireyi kısa sürede iradesizleştirmeye, yapabilirse insan kimliğinden uzaklaştırarak karşıt konuma düşürmeye, ajanlaştırmaya çalıştığı zor sisteminin en çok yoğunlaştığı bir mekândır.

0

21

TR

:” ”

:””

” “,

:” ”

0

21

TR

:” ”

:””

” “,

:” ”

0

21

TR

:” ”

:””

” “,

:” ”

0

21

TR

:” ”

:””

” “,

:” ”

0

21

TR

:” ”

:””

” “,

:” ”

0

21

TR

:” ”

:””

” “,

:” ”

0

21

TR

:” ”

:””

” “,

:” ”

Özel savaş kapsamında
geliştirilen fiziki ve kültürel soykırım politiklarına karşı PKK kırk yılı
aşkın bir süredir amansız bir savaş vermektedir. Yine 90 lı yıllarla birlikte
örgütlenen kürt kadınları hem askeri hem toplumsal alanda düşmanın hem askeri hemde
özel savaş uygulamalarına karşı kadının ve toplumun öz savunması temelinde her
alanda mücadele etmektedir. PKK ile başlayan PAJK ile partileşen KJK ile
örgütlenen kürt kadınlarının mücadelesini bastırmak yok etmek özel savaş
rejiminin en temel hedefi olmak durumundadır. 
Bu anlamda hedef belirlenmiştir. Topuma öncülük yapan devrimci kadınlar
ve gençler başta olmak üzere demokrasi savunucuları,siyasetçiler,
emekçiler,aleviler, ermeniler, kadrolar sempatizanlar yurtseverler özcesi
toplumun bütün kesimleri toplumun halk öncüleri özel savaş güçlerince
hedeflenmektedir.  Şüphesiz bu hedef
kitlenin başında kapitalist sistemin özel savaş rejimine karşı kürt halkını her
türlü özel savaş uygulamalarına karşı öz savunma çizgisi temelinde savunan
bunun her türlü askeri siyasi toplumsal mücadelesini yürüten PKK li PAJK lı
kadrolar gelmektedir. Ele geçirdiği devrimci tutsaklara ya fiziki imha ya da
ideolojik kimliğe karşı inkarı dayatılarak onlar şahsında devrimci mücadele
teslim alınmak istemektedir.  Bu teslim
alma politikalarının özel savaş uygulamalarının en önemli alanlardan biri
zindanlar olup bunun  ilk ayağı şüphesiz
sorgu mekanları olmaktadır.

Peki nedir bu sorgu mekanları, ne
yapılır ne amaçlanır bu mekanlarda?

Sorgu mekânları, devletin
kendisine karşıt gördüğü örgütün bireylerini yakaladığında, süresi kendine göre
ayarlanmış, işkenceyle bilgi almayı hedefleyen bireyi kısa sürede
iradesizleştirmeye, yapabilirse insan kimliğinden uzaklaştırarak karşıt konuma
düşürmeye, ajanlaştırmaya çalıştığı zor sisteminin en çok yoğunlaştığı bir
mekândır. Resmi hukuk kurallarında adı olmayan mekânlardır sorgu mekânları.
Resmi belgelerde avukat hakkının tutuklanır tutuklanmaz olduğu, bireyin ifade
verip vermemede özgür olduğu, hiçbir baskı ve zor aygıtının bireyin iradesi
üzerinde fiziksel ve psikolojik olarak işletilmeyeceği yazılır. Resmi
kayıtlarda ohal süreçleri hariç iki gün yada savcının talebi üzerine bir hafta
ve en fazla on beş gün verilir bu süreçler için. Tabi ki bunların pratikte
hiçbir geçerliliği yoktur. Bu kurallar Türkiye’de hiçbir zaman uygulanmamış,
uygulanmamaktadır. İnsanlar aylarca sorgu süreçlerinde kalmış, en ağır
işkencelerle sorgulanmış, onlarca insan gözaltında kaybedilmiş, sakat
bırakılmış veya ciddi tahribatlar yaşanmıştır. İnsan doğasına karşı uygulanan
en acımasız ve insanlık dışı uygulamalar sorgu süreçlerinde yapılmaktadır.
Bireyin bırakın bir devrimci olmasına neredeyse insan olduğuna  pişman ettirilmesi için her türlü yol
denenir. Zamanın ve mekânın belirsiz olduğu, bireyin çıplak bedeniyle,
iradesiyle baş başa kaldığı bir süreçtir sorgu süreçleri. Ölüm ve yaşam bu iki
ayrı olgu bir arada yaşanır  sorgu
mekanlarında. Ya direnecek ve yaşayacak yada teslim olup kişilik ölümünü
seçecektir.

Sorguda kadına karşı daima özel
sorgu yöntemleri geliştirilmiştir. Egemenlikli sistemin en vahşi yüzünün
gösterildiği buralarda kadına en acımasız yöntemler uygulanır. Öncelikle
kadının kadın kimliğinden utanması, bu kimlikle kadının siyasetten
uzaklaştırılması için her şey yapılır. Kadını iradesizleştirme, rencide etme
yöntemleri denenir. Yalnız olduğu, zayıf olduğu, hiçbir şeye gücünün
yetmeyeceği ve sadece cinsel bir araç olacağı ona hissettirilmek istenir. En
çok da geleneksel aile ölçüleri toplumsal değer yargıları ile büyüyen kadının
vücudu aşağılanarak kendi varlığından utanç duyması sağlanmak istenir. Feodal
değer yargıları üzerinden namusla olgusuyla tehdit edilir.  Aile, ekonomi, toplumsal baskı  ve feodal değer yargıları en büyük
silahlarıdır. Burada işkence yapanların amacı kadın kimliğine çok acımasızca
yönelerek kadını siyasal anlamda çözme, itirafçılaştırma ve yapabilirse
ajanlaştırmadır. Uzun vadede amacı ise kadını bir daha kendisi olamayacak ayağa
kalkamayacak bir duruma getirmektir. Ve çoğu kez kadın uğradığı psikolojik
savaşın etkileriyle yaşadıklarını gizler sessiz kalır toplumsal baskıdan
çekinir. Oysaki yapılması gereken sessiz kalmak değil düşmanın neyi
hedeflediğinin bilinciyle yaşadıkalarından bedeninden kendinden utanmak değil
asıl utanılması sorgulanması mücadele edilmesi gerekenin sistem olduğundan
hareketle kürt kimliğimine kadın kimliğine yönelik yapılan her türlü insanlık
dışı uygulamaları, toplumsal baskıdan korkmadan teşhir etmek bunu kamuoyuyla
paylaşmak ilgili ulusal ulusalararsı kurumlara taşırmak teslim olmamak mücadele
etmek gerekir.

Teşhir etmek kamuoyuyla paylaşmak
önemli fakat tek başına yeterli gelmez. Peki ne yapmak nasıl mücadele etmek
gerekir? şüphesiz beş bin yıldır kurumsallaşmış eril sistemin ideolojik
kültürel saldırılarına karşı binlerce yıldır zihinlerimize kazılan kodları
çözmek, zincirlerimizden kurtulmak öyle kolay değildir, olmayacaktır. Bu
nedenledir ki kim olduğumuzu, ne  için
yaşadığımızı, hangi amaç için varolduğumuzu, neden ve niçin mücadele ettiğimizi
bilmemiz gerekir. Bunun  için de ya ideolojik
ve politik bir düzey ya da bizi toprağa, ülkeye, insana bağlayan bağların,
duyguların iradi bir güce dönüştürülmesi gerekir. Bu da bilincin yürekle
çözülüp tehditlere korkulara karşı siper olması demektir. Şüphesiz bunlarla
birlikte  faşist TC yasaları kapsamında
sorgu süreci boyunca esas alınması gereken yasal süreçleride bilmek gerekir.
Emniyet, jandarma istihbarat vb resmi kurumlarda yada yer altı resmi olmayan
mekanlarda hiç bir şekilde avukat bulundurulmadan ifade vermemek susma hakkını
kullanmak, ancak savcılık veya hakim karşısında savunma yapılacağı bildirmek
bunlardan bazılarıdır. Çünkü avukat bulundurulmadan ifade verildiği takdirde
çapraz sorgu adı altında yapılan sorgulamalarda şantaj, tehdit, işkence yoluyla
kişin algısı bulandırılarak faklı yönlendirilerek yine yukarıda da
belirttiğimiz toplumsal değer yargılarının bizlerde yarattığı kişilik
psikolojik etkileride göz önünde bulundurularak resmiyete taşırılmadan
konuşturulmak bilgi alınmak yapabilirse düşürülmek istenmektedir. Elbette sorgu
süreçlerinde düşmana teslim olmamak  yada
teslim olmak bu tür özel savaş uygulamalarının biteceği anlamına gelmemektedir.

Teslim alamadığını ikinci bir
aşama olarak tutuklayıp zindana atarak orada uyguladığı uygulamalarla
savaşına  içerde devam etmek yada teslim
alabildiğini kullanarak içerde ajanlaştırma faaliyetleri adı altında örgütlü
yapıyı tasfiye etme her türlü örgüt dışı anlayışı içerde hakim kılma çabası
içerisinde olmaktadır.  Zindanlar erkek
egemenlikli sistemin, genelde mücadelemiz ve özelde de kadın üzerinde daha da
yoğunlaştırılmış bir özel savaş politikası uyguladığı alanların başında
gelmektedir. Tahakkümcü sistemin kadını ideolojik, siyasal ve örgütsel
kimliğinden yalıtarak salt bir cins olarak ön plana çıkarmak istemesi,
devrimcileşen, sistemin etki alanından çıkan kadın kimliğine karşı bir saldırı
olarak gelişmekte, zindanlarda en uçta ifadesini bulmaktadır. Zindan gerçekliği
erkek egemenlikli sistemin en yoğunlaşmış yapılanmasıdır. Gerek mimarisiyle
gerek güvenlik güçleri ve güvenlik sistemiyle gerekse de günlük
uygulamalarıyla, devlet gerçekliğinin bir prototipi niteliğini taşımaktadır.
Zindanlar bu anlamda özel savaş rejiminin insanları teslim alma
kişiliksizleştirme, kimliksizleştirme iradesizleştirmeye çalıştığı, dogmatik
zihniyetin insanı cezalandırma ve kendi mantığı çerçevesinde tutmaya çalıştığı
kurumlar olup sömürü sistemlerinin olduğu devletlerin olduğu her yerde mutlaka
yaygınca bulunmaktadır Sümerlerden bu yana oluşan bütün hiyerarşik
yapıların  bireyi ve toplumu teslm alma
aracına dönüştürdüğü zindan gerçekliği ilk oluşum anından itibaren gerek öz,
gerekse de biçim olarak değişmemiş, günümüze kadar süre gelmiştir.

zindanlar özel savaş
uygulamlarının en yoğunlaştırıldığı alanlar olması itibariyle bu alanlarda özel
savaşın kadın ve toplum üzerinde yarattığı tahribat ve yıkım çok derin ve köklü
olmaktadır. Bu alanlarda  güçlü ideolojik
örgütsel bir mücadele yürütülmediği takdirde kişiler şahsında yaşanan
kişiliksizleşme kimliksizşleşme iradesizleşme dışarıya çıkıldığında hastalıklı
bir çürüme olarak bütün topluma yayılmaktadır. Bunun bilincindedir ki tc özel
savaş rejimi binlerce kişiyi içerde tutarak sürekli tutuklanma bırakılma
sirüklasyonuyla toplumun hepsini bu savaş cenderesinin içinde eritmeye
çalışmaktadır.

Devletin en yaygın ve etkili kurumlarından
olan zindanlarda kadına yönelik geliştirilen özel savaş araçlarına karşı
mücadele etmek şüphesiz kolay değildir. Ancak çok iyi biliyoruz ki önderliğin
özel savaş uygulamalarına karşı verdiği mücadele geliştirdiği perspektifler
yine zindan kadın yapısına biçtiği rol, verdiği değer, zindan yapısı için temel
bir güçlenme, büyüme ve direnme vesilesi olmaktadır. Bundan aldığı güçle içinde
bulunduğu koşullar ne kadar daraltılmış özel savaş uygulamları ne kadar yoğun
olursa olsun kadının Önderliğe kilitlenmiş bir yaşamla kendisini büyütmesi
bunun için gerekli olan ideolojik- politik yetkinliğe ulaşması örgütsel
sistemini geliştirmesi, onu düşmanın her türlü ideolojik psikolojik, ekonomik
saldırıları karşısında iradi bir güce dönüştürecektir. Toprağına halkına hem
cinsine duyulan sevgi ve bağlılıkla büyüyen bir yürek ve irade, ideolojik
politik bir bilinçle örgütlendirilmiş bir kadın düşmanın her türlü
yönelimlerini boşa çıkartabilir hem kendisini hem içinde yaşadığı dünyayı
özgürleştirebilir.

Sonuç olarak yaşamın her alanında
verilecek mücadele salt TC özel savaşına karşı verilen bir mücadele olmayıp
aynı zamanda özel savaş sistemlerine karşı verilen bir mücadele olup toplumsal
barış ve kadın özgürleşmesi adına verilen evrensel bir mücadele olmaktadır. Bu anlamıyla
zihnimize yerleştirilen kodları yıkıp hücrelerimizi yavaş yavaş çürütmeye
çalışan bu kanserli sisteme karşı ideolojik mücadeleyi büyütmek örgütlenmek
kendimizi eylemsel kılmak dönemin en büyük savaşına karşı verilecek en temel
görev olmak durumundadır.

 

Zilan KAYA

0

21

TR
KO

:” ”

:””

” “,

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html

Etiketler: araştırmakurdiKurdishkurdistanLekolinTurkishTürkiye
Önceki yazı

İdlib!….Tükenen Hayaller

Sonraki Haber

El Hayat: Türkiye’deki Dönüşümler ve Yeni Bağlantılar

Benzer Haberler

Doğa ve Kadın’ Arasındaki Güçlü Bağa Saldırı
Ekoloji

Doğa ve Kadın’ Arasındaki Güçlü Bağa Saldırı

13 Ağustos 2021
Düşmanlık Kurdistan’ın İnsanına, Dağına, Taşına, Toprağına
Ekoloji

Düşmanlık Kurdistan’ın İnsanına, Dağına, Taşına, Toprağına

17 Haziran 2021
Ekoloji

DOĞASINA SAHİP ÇIKMAYAN NE KÜRT NE DE YURTSEVER OLABİLİR

29 Haziran 2020
Sonraki Haber
El Hayat: Türkiye’deki Dönüşümler ve Yeni Bağlantılar

El Hayat: Türkiye'deki Dönüşümler ve Yeni Bağlantılar

Öne Çıkan Yazılar

  • PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

    PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

    516 Paylaşım
    Paylaş 206 Paylaş 129
  • MİT’in Suriye Çölüne Geçirdiği DAIŞ’lilerin İsimleri- ÖZEL HABER

    513 Paylaşım
    Paylaş 205 Paylaş 128
  • Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

    526 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 132
  • Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

    524 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 131
  • Ortadoğu’da Stratejik Değişimler ve Statüko Çabaları- 1

    548 Paylaşım
    Paylaş 219 Paylaş 137

Önerilenler

PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

MİT’in Suriye Çölüne Geçirdiği DAIŞ’lilerin İsimleri- ÖZEL HABER

Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

MİT Korucuları Başur Kürdistan’a Geçiriyor- ÖZEL HABER

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç