11 Mayıs 2015 Pazartesi Saat 09:37
YPG: 5 köy ve bir
tepe çetelerden temizlendi
K24-YPG, “Hesekê Şehitleri İntikam Operasyonu kapsamında 3
köy ve bir tepenin DAIŞ çetelerinden tenmizlendiğini ve 2 çete cenazesinin
denetimlerinde olduğunu, kobani’de ise 2 köyün özgürleştirilerek biri çetebaşı,
6 çete üyesinini öldürüldüğünü bildirdi.
YPG Basın Merkezi, Cizîr ve Kobani’de DAIŞ çetelerine
yönelik gerçekleştirilen eylem ve operasyonlara ilişkin yazlı bir açıklama
yaptı.
Açıklamada, DAIŞ çetelerinin Cizire Kantonu’nun batı
sınırlarındaki tehdidini bertaraf etmek amacıyla dün gece ayrı bir operasyon
düzenlendiği belirtildi.
YPG açıklamasında şu
ifadeler kullanıldı:
“Bu operasyonda güçlerimiz Haseke yakınlarında bulunan
Mahmud Kurdî, Nusret ve Ezam köyleriyle, Micdel tepesini çetelerden temizleyerek
özgürleştirmiştir. Yaşanan çatışmalardaki ölü ve yaralı çete sayısı tespit
edilememiştir. Güçlerimiz, öldürülen çetelere ait 2 cenazeyi ele geçirmiştir.
Aynı alanda bulunan Aşra, Salihiyê ve Mecdel köylerinde
güçlerimiz ile çete grupları arasındaki yaşanan çatışmalar devam etmektedir.
Kobani’de biri emir 6
çete öldürüldü
YPG Basın Merkezi açıklamasında Kobanê direnişi 235. gününde
devam ettiği hatırlatılarak dün gece YPG savaşçılarının Kobanê’nin doğusunda
bir operasyon düzenlediği kaydedildi.
Açıklamada “Bu operasyonda güçlerimiz çetelerin denetiminde
bulunan Goktepe ve Metîniye köylerini çetelerden temizlemiştir denilerek her
iki köyde tespit edilebilen 6 çete üyesi öldürüldüğü ve 2’sinin de
yaralandığıbelirtildi.
YPG, öldürülen çetelerden birinin “Ebû Xalid kod adlı bir
çete başı (emir) olduğunu bildirerek operasyonda çetelere ait 1 adet
kaleşnikof, 2.000 kaleşnikof mermisi, 1 adet BKC, 1.500 adet BKC mermisi, 1
adet termal kamera, 1 adet patlayıcı yüklü raxt, 1 adet normal raxt, 1 kutu
12,5 mm’lik doçka mermisi ve 3 adet B7 roketatar güllesinin de ele
geçirildiğini duyurdu.
Til Aşra ve Til
Mencel köylerinde şiddetli çatışma
ANF-Rojava’nın Cizîr Kantonu’na bağlı Til Aşra ve Til Mencel
köylerinde YPG / YPJ güçleri DAİŞ çeteleri ile çatışmalar şiddetli bir şekilde
devam ediyor.
Rojava’nın Cizîr Kantonu’na bağlı Til Aşra ve Til Mencel
köylerinde YPG / YPJ güçleri DAİŞ çeteleri ile çatışmalar şiddetli bir şekilde
devam ediyor.
Rojava’nın Cizîr Kantonu’na bağlı Til Aşra ve Til Mencel
köylerinde YPG / YPJ güçlerinin ‘Hasekê şehitleri’ anısına DAİŞ çetelerine
karşı başlattığı operasyon devam ediyor. Operasyon kapsamında YPG / YPJ güçleri
ile DAİŞ çeteleri arasında şiddetli çatışmalar devam ediyor. Çatışmalarda çok
sayıda çete üyesinin öldürüldüğü de edinilen bilgiler arasında. ‘SUÇLULARI
CEZALANDIRMA ÇAĞIRIYORUZ’
İsyanın adı Ferinaz
Xosrowanî
K24-Rojhılat
Kürdistanı’nın Mahabad kentinde Tara Oteli’nde çalışan bir Kürt genç kadının
İran İstihbarat teşkilatı İtlaat elemanlarının tecavüzünden kurtulmak için 4.
kattan atlayarak intihar etmesi sonrası Mahabad halkı olayın yaşandığı oteli
ateşe verdi. Ferinaz Xosrowanî’nin tecavüzden kaçmak için yaşamını yitirmesinin
ortaya çıkması ile halkın öfkesi sokaklara taştı.
Mahabad’da Kürt
halkının öfkesi sokağa taştı
Kendisini korumaya çalışırken tecavüzcüsünü öldüren ve
ardından idam edilen Reyhaneh Jabbari’nin hikayesi hafızalardaki yerini
korurken, Mahabad’ta, 25 yaşındaki genç Kürt kadını Ferinaz Xosrowanî de
çalıştığı Tara Oteli’nde, İtlaat elemanlarının tecavüzünden kurtulmaya
çalışırken yaşamını yitirdi. Dün yerel saat ile 18:00’da Tara Oteli önünde bir
araya gelen halk, Otel önünde bir süre protesto gösterisi düzenledi. Ferinaz’ın
ölümüyle birlikte halkın “rejimin tecavüz odası olarak adlandırdıkları Tara
Oteli’ni ateşe vermesiyle fitili iyice ateşlenen olaylar nedeniyle kentte OHAL
ilan edildi. Yerel kaynaklara göre ise, protestolar esnasında 2 kişi yaşamını
yitirdi, 6’sı polis 50 kişi yaralandı, onlarca kişi de gözaltına alındı.
Halkın, Xosrowanî’ye dönük tecavüz girişiminden sorumlu
tuttuğu Tebrizli Otel müdürü Seyid Murteza Haşimi’nin de halkın protestolarının
başlaması ardından gözaltına alınarak polis tarafından korunduğu sosyal
medyadan duyuruldu.
Protesto gösterileri meydana gelinceye kadar suskun kalan İran
makamları Otelin yakılması ardından açıklama yapmaya başladı. İran
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin resmi ofisinden yapılan açıklamada olayın acilen
aydınlatılması istendi. Mahabad’daki İran idari makamlarının sükûnet çağrısına
rağmen sokak eylemlerinin devam ettiği gelen bilgiler arasında.
CENÎ ve KJAR’dan
sahiplenme çağrısı
Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) Koordinasyonu
da Kürt halkına Ferinaz Xosrawani’ye sahip çıkma çağrısında bulundu.
Devletin tecavüzcüsünü koruduğunu belirten KJAR, “İran
rejimi kadınların kendilerini savunmalarını istemiyor, kendilerini savunanları
da Reyhane Cebariyan gibi asıyor. İran, kadına yönelik çok yönlü, sistematik ve
vahşice şiddet geliştiren devletlerden birisidir. İran devleti kadına yönelik
ve düşmanlıkta hızından hiçbir şey kaybetmiyor. Her yere Besic güçlerini
yerleştiren İran ve bir kuş bile uçtuğunda haber alan İran devleti, sıra kadına
karşı şiddete geldiğinde göz yummakta ve görmezlikten gelmektedir
açıklamasında bulundu. KJAR başta Kürt kadınları olmak üzere tüm İran ve dünya
kadınlarını yaşanan vahşete karşı tutum sahibi olmaya çağırdı.
Avrupa Kürt Kadın Barış Bürosu (CENÎ) ise tüm Kürt halkına
ve dostlarına Ferinaz’ın şahsında mücadeleyi büyütme kadını kıyıma tabi tutan
zihniyetten intikam almaya çağırdı. Özgecan Aslan için gösterilen toplumsal
refleksin Ferinaz için de gösterilmesi gerektiğini kaydeden CENÎ, “Kürdistan’ın
her parçası Mahabad için seferber olmalı ve kadın katliamını uygulayan
zihniyeti kınamalıdır çağrısında bulundu.
IŞİD, Suriye’den
Irak’a tonlarca silah nakletti
İLKE-Irak’ta
işgal ettiği bölgeleri kaybeden IŞİD’in Suriye’den tonlarca silah ve patlayıcı
Irak’a naklettiği ve yeniden büyük saldırılar düzenleyeceği açıklandı.
Sumeriye televizyonunun haberine göre el-Enbar İl Meclisi Üyesi
Ferhan Muhammed, IŞİD’in Suriye’den Irak’a tonlarca silah ve patlayıcı sevk
ettiğini açıkladı.
Yakın Doğu Haber’in geçtiği habere göre El Enbar İl Meclisi
Üyesi Ferhan Muhammed, IŞİD’in tonlarca silah, patlayıcı ve askeri
malzemeyiSuriye’den Felluce’nin 350 kilometre batısındaki el-Kaim’e
naklettiğini söyledi.
Amerika liderliğindeki uluslararası koalisyondan bu
bölgelere hava saldırılarını arttırmasını isteyen Ferhan Muhammed, “IŞİD,
Ramadi’nin batısındaki Hadie ve Bağdadi bölgelerine saldırmak için el-Kaim’e
güç yığınağı yapıyor. Yetkililerin bu istihbaratı ciddiye alması gerekiyor
dedi.
HDP’nin 42 seçim
merkezine saldırı düzenlendi – DİHA
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bugüne kadar HDP’nin
seçim çalışmalarının yürütüldüğü 42 merkeze saldırı gerçekleştirildiğini
belirterek, partilerine dönük saldırıların AKP’nin iktidarı kaybetme telaşından
doğduğunu söyledi.
“Yeni yaşam”, “Biz’ler HDP, Biz’ler
Meclise” sloganlarıyla çalışmalarını yürüten ve toplumun her kesiminden
destek gören HDP’ye yönelik saldırılar da devam ediyor. AKP hükümeti sözcüleri
tarafından yapılan açıklamalara paralel olarak HDP’nin seçim bürolarına
saldırılar gerçekleşiyor. Son bir ay içinde birçok kentte HDP’nin 40’tan fazla
seçim merkezi saldırıya uğradı. HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, son
günlerde HDP’ye yönelik artan saldırıları değerlendirdi. AKP hükümeti
tarafından partilerine dönük geliştirilen saldırgan dilin, AKP’nin ne kadar
köşeye sıkıştığını gösterdiğini kaydeden Yüksekdağ, “AKP hükümeti ciddi
bir şekilde köşeye sıkıştı çünkü, 13 yıldır oturduğu iktidar koltuğunun HDP’nin
yükselişi ile ciddi bir şekilde sallandığını görüyor” dedi.
‘Partimize dönük
saldırılar AKP’nin iktidarı kaybetme telaşıdır.’
AKP hükümetinin sadece iktidarda kalmayı değil 2023 yılına
kadar sürecek olan bir saltanat kurmayı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
başkanlığını sağlama almayı hedeflediğini söyleyen Yüksekdağ, “AKP bir
diktatörlük kurmak amacıyla seçim çalışmalarına başladı. Ancak tüm Türkiye’de
yoğun bir yükseliş elde eden HDP bu planın karşısında durdu. AKP’nin partimize
dönük saldırganlığı, iktidarlarını kaybetme talaşıdır” şeklinde konuştu.
Ağrı’nın Diyadin ilçesinde yaşanan provokasyonu hatırlatan Yüksekdağ, “AKP
hükümeti bu provokasyonun boşa çıkarılmasından sonra daha fazla zıvanadan çıkmaya
başladı. Çok daha çıldırmış bir yaklaşımla partimize dönük saldırıları
kışkırtmaya başladılar. Onun ardından hemen hemen her gün Cumhurbaşkanı,
başbakan ve bakanların ağzından partimiz hedef gösterilmeye başlandı”
dedi. AKP’nin saldırgan tavrının hiçbir siyasi ahlaka dayanmadığını söyleyen
Yüksekdağ, “Bugün itibari seçim çalışmalarının yürütüldüğü 42 merkeze
saldırı gerçekleşti. Ve seçim çalışmalarının sonuna kadar bu saldırıları
sürdürmekte kararlı olduklarını görüyoruz. Partimizin çalışmalarına saldıran bu
ırkçı güruhlardan hiç birisine bugüne kadar bir hukuki işlem yapılmadı. Ama
Kürdistan ve Türkiye’de seçim çalışmalarını yürüten partili arkadaşlarımız çok
yoğun bir baskı ve gözaltı durumuyla karşı karşıya kalabiliyorlar” dedi.
‘Saldırılarla umduğunu
elde edemeyenler yalana sarıldı’
AKP’nin tüm baskılara rağmen HDP’nin yükselişini
durduramadığını belirten Yüksekdağ, “Tüm baskılara rağmen partimizin
yükselişini kabul edemeyen AKP hükümeti, partimizin bölgeden silah zoruyla oy
aldığı yalanına sarıldı. Ama bu yalan ne bölgede ne de Türkiye’nin hiçbir
yerinde tutmadı” dedi. AKP hükümetinin yalana sarılmasının çöktüklerinin
bir göstergesi olduğunu söyleyen Yüksekdağ, “Bütün bölgede gerçeğin ne
olduğunu görmek istiyorsa, dönsün bölgedeki tabloya baksın. Cumhurbaşkanı’nın
kamu görevlilerinin katılmasının zorunlu olduğu halde boş meydanlarda yaptığı
mitingler, hükümetin bölgeden istediği fotoğrafı vermedi. İnsanların zorla
taşındığı mitinglere halkın sırtını dönmesi, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın
yalnızlıkları ile baş başa bırakılmasıdır. Diyarbakır’a gelişimiz de sadece
konvoyla bizi karşılamaya gelenler değil, sokaklarda evlerinin pencerelerinde
sevgi gösterisinde bulunan insanların fotoğrafı bölgenin gerçeğini yansıtıyor.
Yoksa Erdoğan ve Davutoğlu’nun mitingine zorla taşınan kamu görevlilerinin
fotoğrafı değil” dedi.
“Tüm Türkiye’ye seslenmek istiyorum, HDP’nin silah
zoruyla oy topladığı yalanına inanmadan önce bölgedeki bu iki fotoğrafa
baksınlar. Fotoğraftaki gerçeklik şudur: HDP yükseliyor ve bu yükselişi hiç
kimse durduramayacak” diyen Yüksekdağ, “İnsanlar bizi sevebilir ve ya
sevmeyebilir, destekleyebilir ve ya desteklemeyebilir, biz insanların
tercihlerine, seçimlerine ve demokratik tepkilerine saygılıyız” dedi.
‘AKP’nin acı
gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi’
AKP hükümetinin yürüttüğü politikalarla HDP’yi bölgeye
hapsetmeye çalıştığını söyleyen Yüksekdağ, “Oylarımızı sadece bir bölgeden
alacağımızı, bu sınırlardan dışarı çıkamayacağımızı iddia ediyorlardı. Ama bu
konuda çok büyük bir hezimet yaşadılar. Şırnak’tan Çanakkale’ye, İstanbul’dan
Adana’ya, Antalya’ya, Samsun’a, Artvin’e ulaşana kadar tüm Türkiye halkları
HDP’yi büyük bir coşku ile destekliyor. Ve her anket sonucu önlerine geldiği
zaman bu acı gerçekle karşılaşıyorlar ve karşılaşmaya devam edecekler. AKP’nin
artık acı gerçeklerle yüzleşmesinin zamanı gelmiştir ama onlarda bu gerçeklerle
yüzleşmek gibi bir siyasi olgunluk yok” şeklinde konuştu.
‘Hükümetin o uğursuz
kehanetleri ve dilekleri tutmayacak’
AKP’li yöneticilerin HDP’ye dönük, “Barajın altında
kalırsa süper olur” şeklindeki söylemlerine de cevap veren Yüksekdağ,
“Hükümetinin o uğursuz kehanetleri ve dilekleri tutmayacak. HDP daha
barajı geçmeden de her şey süper oldu. Biz daha barajı aşmadan da halklarımızda
bir umut, coşku, heyecan ve iyimserlik rüzgarı esmeye başladı. Bu 13 yıldır
Türkiye halkları üzerinde bulunan baskı, yılgınlık ve umutsuzluğu üzerinden
atmaya başlayan bir rüzgardır. İnsanlar nefes alıyor bu rüzgarla, geleceğe daha
umutlu bakabiliyor” şeklinde konuştu.
Polis ve asker baskısı
altında OHAL sürüyor’ – Zaman
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Kamuran
Yüksek, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “OHAL’i biz kaldırdık. sözlerine tepki
gösterdi.
Muş’ta Demokratik Gençlik Konfederasyonu şenliğine katılan
Yüksek, “Bugün de yine ülke fiilen zapt altında, yine polis ve asker baskısı
altında ve halen OHAL devam ediyor. Ama şimdi halka yapılmış bir iyilik gibi
anlatıyorlar. dedi. Yüksek ayrıca Davutoğlu’nun Muş’ta yaptığı mitinge çevre
illerden insan taşındığını belirterek, “Bu insanların nereden geldiklerini
araştırdık Erzurum’dan, Bingöl’den ve diğer çevre illerden araçlar dolusu
insan getirmişler. diye konuştu.
HDP, AYM’ye başvuru
yaptı – Milliyet
Seçim güvenliği ihlal edildiği, Cumhurbaşkanı’nın bir parti
lehine seçim çalışması yürüttüğü iddiasııyla Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK)
yaptığı başvuru reddedilen HDP, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Başvuruda, seçme ve seçilme hakkını düzenleyen Anayasanın
67/2. maddesinin, yasama organlarının seçilmesinde halkın karar ve kanaatlerinin
özgürce açıklanmasını düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3.
maddesinin ve Cumhurbaşkanlığı’nın tarafsızlığını düzenleyen anayasanın 101/4
maddesinin ihlal edildiği savunuldu. HDP’nin başvurusunda, seçim ihlali olarak
gösterilen Cumhurbaşkanı’nın faaliyetlerine yönelik dökümler sıralanırken
özellikle Siirt, Batman ve Mardin’de etkinliklerde, “benim gönlümde bir parti
var dediğine yer verildi.
Beşir Atalay’a meydan
okudu: İstediğiniz kanalda tartışalım – Zaman
Haymana ilçe ve seçim bürosunu ziyaretinde konuşan Önder,
ısrarla barışa, demokratik siyasete ve adalete olan inançlarını anlattıklarını
söyledi. Hükümetin de ısrarla bunu boşa çıkarmaya çalışan bir söylem ve tutum
içerisinde olduğuna dikkat çekti. AKP’li Beşir Atalay’ın HDP’nin seçim
beyannameleri ve pratiklerinin savaşı çağrıştırdığını söylediğini hatırlatan
Önder, “Acaba hangi seçim bildirgesini okudu, merak ediyorum. Kendisini
sizlerin huzurunda istediği televizyon kanalında seçim beyannamemizi ve çözüm
sürecini tartışmaya davet ediyorum. Hele bakalım ak-kara neymiş, nasılmış,
milletin hakemliğinde konuşalım. Fakat gelmiyorlar, AKP yasak etmiş. ‘Aman
demiş başka partilerle televizyona çıkmayın.’ Niye madara olursunuz. Madara
olurlar. Niye hakkı ve hakikati dile getirmiyorlar. Güya sözüm ona HDP’ye ve
bana güç aktarmışlar. Sayın Atalay, siz o gücü Roboski’ye aktardınız, Diyadin’e
aktardınız, Mazıdağı’na aktardınız. Biz gücümüzü haşa sizden değil, hakikatten
ve halklarımızdan alıyoruz. Onun için ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun. diye
konuştu.
Akdoğan ve Metiner
1993’te Diyanet’in kaldırılmasını istemiş – Zaman
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, 1993 yılında Yeni
Zemin Dergisi’ndeki makalesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması ve
dini hizmetlerin sivil topluma devredilmesini savunduğu ortaya çıktı.
HDP’nin seçim bildirgesinde yer alan Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın kaldırılması konusunu iktidar partisi diline doladı.
Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP’ye bu vaadi
üzerinden yüklendi. Bu eleştirilere HDP’nin dindar kimliğiyle bilinen
Milletvekili Altan Tan, CNN Türk televizyonunda katıldığı programda cevap
verdi. Altan Tan, iktidar partisinin iki önemli isminin yıllar önce Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını savunduklarını belgeleriyle ortaya koydu.
Tan, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın 1993 yılında yayımlanan Yeni Zemin
Dergisi’nde yer alan ‘Dinin Özgürleşme Talebi’ başlıklı makalesinde devletin
dinden elini çekmesini ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını
savunduğunu belirtti. Akdoğan, makalesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
kaldırılmasını ve dini hizmetlerin sivil topluma devredilmesini, okullardaki
din dersinin kaldırılması ve TRT’nin dini yayın yapmayı bırakması yönünde
düşünceleri olduğunu kaydetti. Altan Tan, son dönemde AKP’de ön plana çıkan
isimlerden birisi olan Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner’in derginin aynı
sayısında ‘Devlet dinden elini çekmeli’ başlıklı makalesinin bulunduğunu
kaydetti. Metiner’in makalesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anti-laik bir
uygulama olduğunu ve ülkede dinin resmi ideolojinin baskısı altında olduğu
yönünde görüşleri bulunduğunu belirtti.
‘Kime dokunuyorsak
bin ah işitiyoruz’ – DİHA
HDP’li adayların çalışmaları devam ediyor. Adaylar Türkiye
ve Kürdistan illerinde bulunan çok sayıdaki köy ve mahalleyi gezerek halkla bir
araya gelirken, bir yandan da seçim irtibat bürosu açılışlarına katılıyor. HDP
Urfa Milletvekili Adayı Osman Baydemir, 13 yıl boyunca bu kentte hükümetin
iktidarda olduğunubelirterek, “Neresi düzgün diye sorarsanız, vallahi
düzgün bir yer yok. Emeklisi, işçisi, taşeron işçisi, genci, engellisi, kamyon
şoförü, nakliyatçısı… Kime dokunuyorsak bin ah işitiyoruz” dedi.
İZMİR
HDP İzmir milletvekili adayları Ertuğrul Kürkçü, Melike Arı
ve Kamil Ağaoğlu seçim çalışmaları kapsamında Kemeraltı ve İkiçeşmelik esnafını
ziyaret etti. Ziyarete il ve ilçe örgütlerinin yöneticileri de katıldı. Adaylar
ve partililer, esnafa HDP’yi tanıtan broşürler dağıtarak, destek istedi.
Efnasın adaylara yoğun ilgi gösterdiği görüldü.
HDP milletvekili adayları Semra Uzunok ve Hamdi Öztürk,
Karşıyaka çarşı esnafını ziyaret etti. ADaylara HDP Karşıyaka İlçe Örgütü de
eşlik etti. Esnaflara HDP’nin politikasını anlatan bildiriler dağıtılarak,
yurttaşlar seçimlerde HDP’ye oy vermeye ve müşahitlik yapmaya davet edildi
ÇORUM
Seçime bir aydan az süre kalırken Türkiye illerinde ve
Kürdistan’da HDP seçim çalışmalarına hız verdi. Çorum’da HDP milletvekili
adayları seçim çalışmaları kapsamında Bahabey Caddesi üzerinde bulunan
esnafları ziyaret etti. Ziyarete HDP Çorum Milletvekili adayları Muharrem
Özinel, Meliha Üşürdür ve HDP il yöneticileri katıldı. Esnaflar adaylara büyük
ilgi gösterirken, 7 Haziran seçimlerinde başkanlık sistemine karşı durmak ve
Türkiye’de yeni bir yaşam için HDP’ye destek vereceklerini söyledi.
ADANA
HDP Adana Milletvekili Adayı Tugay Bek, Hacı Bektaş Veli
Anadolu Kültür Vakfı Ceyhan Şubesi ve Eğitim Sen Ceyhan Temsilciliğini ziyaret
etti. Ziyaretlerde konuşan Bek, AKP’nin HDP’yi baraj altında bırakmak için
Ağrı’da 15 askeri ölüme gönderdiğine dikkat çekti. Alevilerin yaşadıkları
sorunlara ilişkin de konuşan Bek, Alevilerin kimliklerinin yok sayılmaya
çalışıldığını vurgulayarak, “Gelin çalıştaylar yapalım deniyor. İmam hatip
sorunu için çalıştay yapılıyor mu? Bir sorun varsa çözersin” dedi. Bek,
HDP’nin Aleviler için ayrı bir seçim beyannamesi hazırladığını hatırlattı.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Şube Başkanı Bahadır
Odabaşı ise adaylara başarı diledi. Odabaşı, demokrasi ve özgürlükle açısından
seçim barajının kaldırılması gerektiğine işaret etti.
Ardından ise adaylar Tugay Bek ve Feyruze Gümüş partililer
ile birlikte, halk ziyaretine çıktı. Aday ve partililere MKM sanatçıları da
erbaneleri ile eşlik etti.
MERSİN
HDP Mersin Milletvekili Adayı Ali Tanrıverdi, Akdeniz’e
bağlı Yeşilçimen Mahallesi’nde büro açılışına katıldı. Açılış alanında bulunan
yüzlerce yurttaş partilileri “Be Serok jîyan nabe”, “Bizler HDP
Bizler Meclise” sloganları ile karşıladı. Burada konuşan Tanrıverdi,
seçimlerin barış ve demokrasiye vesile olacağını belirterek, “Biz Kürt’üz,
biz Türk’üz, Aleviyiz, Çerkez’iz, Arap’ız, bizim için temel olan insandır”
dedi. HDP üzerinden yapılmak istenen provokasyonlara değinen Tanrıverdi,
“AKP Ağrı’da provokasyon yapmaya çalıştı ama halkımız bu provokasyonu boşa
çıkardı” diye belirtti.
Milletvekili adayları Çilem Öz, Nursel Demir ve Mahmut
Karabulut Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Zeytinlibahçe Mahallesi’ndeki esnafı
ziyaret etti. Çok farklı siyasi görüşe sahip esnaflar AKP’nin çizdiği
Türkiye’nin kendilerini korkuttuğunu, artık Türkiye’de barış ve kardeşliğin
filizlenmesini istediklerini söylediler. Çilem Öz ile sohbet eden bir yurttaş,
“HDP barajları yıka yıka Meclis’e girecek” diyerek seçim
çalışmalarında başarılar diledi. Esnaf ziyaretinin ardından HDP Milletvekili adayları,
Akdeniz Belediyesine bağlı İŞTAR Kadın Merkezi tarafından Akdeniz Belediyesi
önünde açılan kermesi ziyaret etti. Kermeste kadınların hazırladıkları
stantları gezen Çilem Öz, Nursel Demir ve Mahmut Karabulut bir süre kadınlar
ile sohbet etti.
Akdeniz ve Toroslar ilçelerinde düzenlenen kadın
toplantılarında, adaylar kadınlardan tam destek alıyor. Adaylar, Özlem Şen ve
Gülay Bingöl, toplantılarda yaptıkları konuşmalarda HDP’nin kadın partisi
olduğunu vurgulayarak, HDP’nin kadın partisi altında bir araya gelmesi
gerektiğine işaret etti.
SİİRT
HDP Siirt milletvekili adayları Hatice Sevip Tekin, İsmail
Aydın, Kadri Yıldırım, kente bulunan basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Kızlar Tepesi’nde bulunan cafede gerçekleşen buluşmada konuşan İsmail Aydın,
İran rejiminin Kürtlere dönük yoğunlaştırdığı baskılara işaret etti. Kadri
Yıldırım ise, Kürdistan denildiğinde sadece Kürtlerin değil tüm halkların akla
geldiğini ifade ederek, HDP’nin çok dilli kültürünü meclise taşıyacakları gibi
Siirt’e de çok dilli bir akademi yapacaklarını söyledi. Hatice Sevip ise,
kentin sıkıntılarının yanı sıra görülmeyen kadın emeğine dikkat çekerek,
“7 Haziran’da halkın kazanması için siz basın emekçilerinin özelikle
kadına bu kadar değer veren HDP’ye pozitif ayırım tanımasını istiyorum”
diye konuştu.
Adaylar daha sonra Bahçelievler, Gafar Okan Caddesi’nde
esnafı ziyaret etti. Hatice Sevip Tekin ise Pervari ilçesindeki kadınlara bir
araya geldi.
DİYARBAKIR
Seçim çalışmaları kapsamında Diyarbakır’ın Silvan ilçesine
gelen HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı Nursel Aydoğan kamu kurumlarını ziyaret
etti. Ziyaretler kapsamında Bağlar Mahallesi’nde bulunan Halk Eğitim Merkezi’ne
gelen Nursel Aydoğan ve beraberindekiler yetkililer ile görüşerek 7 Haziran
seçimleri için destek istedi. Aydoğan daha sonra eğitim merkezi yetkilileriyle
birlikte atölyelerde kurs gören emekçi kadınları ziyaret etti. Yapılan konuşma
ve ziyaretin ardından Halk Eğitim Merkezi’nden ayrılan Aydoğan ve
beraberindekiler Halk Kütüphanesi’ne ve Silvan Kaymakamlığı bünyesinde faaliyet
yürüten Silvan Çok Amaçlı Toplum Merkezi (ÇATOM)’a ziyaret gerçekleştirdi.
HDP seçim çalışmaları kapsamında HDP Diyarbakır Milletvekili
Adayı Nimetullah Erdoğmuş’un katılımıyla Eğil’de seçim bürosu açtı. Erdoğmuş ve
beraberindekiler, ilçe meydanında çoğunluğunu kadınların oluşturduğu yüzlerce
yurttaş tarafından karşılandı.
VAN
HDP İlçe Eşbaşkanları Daştan Şimşek ve Gülistan Orhan,
Belediye Eşbaşkanı İhsan Güler, Kurdi-Der, Meya-Der, Başkale Belediyesi Eğitim
Destek Evi Öğretmenleri, belediye meclis üyeleri, KJA aktivistleri ile çok
sayıda kişi seçim çalışmaları kapsamında Serelbak bölgesine giderek, halkla bir
araya geldi. Partili ve kurum çalışanlarının bulunduğu konvoy daha sonra
Nubîrîn (Konuksayar), Qereçya (Kocaköy), Taxık (Yavuzlar), Kanîspî (Eşmepınar)
mahallelerine geçti.
Halka hitap eden HDP Başkale İlçe Eşbaşkanı Gülistan Orhan,
“Siz de iyi biliyorsunuz ki AKP’nin bize karşı oyunları ve provokasyonları
devam ediyor. Birkaç gün önce de suçsuz bir şekilde 5 arkadaşımız tutuklandı.
Biz sadece bunu söylüyoruz. AKP Başkale’den oy alamayacağını anladı. O yüzden 5
arkadaşımızı ve ilçe başkanımızı tutukladılar. Biz de Başkale halkı olarak
yüzde 98 ile AKP’ye büyük bir tokat yapıştıracağız” dedi.
HAKKÂRİ
HDP Hakkâri Milletvekili Adayı Selma Irmak, seçim
çalışmaları kapsamında Yeni Mahalle Halk Evi’nde mahalle sakinleriyle bir araya
gelerek sorunlarını dinledi. Toplantı saygı duruşunun ardından başladı.
Toplantıda konuşan HDP Hakkari Milletvekili Adayı Selma Irmak, “Devletin
bize vereceği tank, top ve askeri kuşatmadır. Kurduğumuz mahalle meclisleri,
köy komünleri ile okulumuzu, hastanemizi açmalı, köyümüzü inşa etmeliyiz.
Bizler özgür, özerk bir Kürdistan yaratmak için çalışıyoruz. Bu yüzden 7
Haziran’da kenetlenelim ve oylarımıza sahip çıkalım” dedi.
KARS
HDP Kars milletvekili adayları Ayhan Bilgen, Şafak Özanli ve
Önder Fidanboyx seçim çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Kars merkezde
gerçekleşen seçim çalışmalarına Siirt Belediye Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan’da
katılarak destek verdi. Sabahın erken saatlerinden itibaren kent merkezinde
bulunan ve Kars’ın en önemli çalışma alanı olan hayvan pazarında tüccarları
ziyaret eden adaylar, daha sonra kentte bulunan esnaflarla bir araya geldi.
Hayvan pazarında tüccarların sorun ve sıkıntılarını dinleyen adaylardan Önder
Fidanboy, hayvancılığın hükümetin yanlış politikaları yüzünden bitme aşamasına
geldiğini belirtti.
Çalışmalarına kentteki sivil medrese ve esnaf ziyaretlerinde
bulunarak devam eden HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen ise, kendi heykellerini
dikmeye cesaret edemeyen AKP’lilerin Ankara’da dinozor heykeli dikerek mutlu
olmaya çalıştıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların Diyanet
İşleri Başkanlığını çok fazla önemseyerek sahiplendiklerini vurgulayan Bilgen,
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların çok önemsedikleri Diyanet İşleri
Başkanı’nı örnek alıp makam aracı sevdasına son vermeleri gerektiğini belirtti.
BİTLİS
HDP Bitlis Milletvekili Adayı Mizgin Irgat da çalışmalarını
tüm hızı ile sürdürüyor. Irgat, Bitlis Belediyesi Eşbaşkanı Nevin Daşdemir
Dağkıran ve KJA Aktivistleri, Kurubulak Mahallesi’nde bulunan tekstil
atölyesini ziyaret etti.
HDP’liler tekstil fabrikasında çalışan emekçi kadınların
Anneler gününü kutlayıp gül dağıttı. Emekçi kadınlarla bir süre sohbet eden
Irgat “Dünya gücünü emekçilerin emeğinden alıyor. Kürdistan’ın yer altı ve
yerüstü zenginliklerini alıyorlar batıya yol, fabrika yapıyorlar doğuya ise
jandarma karakol yapıyorlar. Bu adaletsizliğe dur demek için HDP’nin etrafında
kenetlenelim “dedi.
URFA
HDP’nin Arap kökenli Urfa Milletvekili Adayı Yasin Batan,
seçim çalışmalarına bugün Bozova ilçesinde devam etti. HDP Bozova ilçe
binasında yurttaşlarla bir araya gelen Batan, daha sonra HDP, DBP ilçe
yöneticileri, Bozova Belediye Eş Başkanı Zeynel Taş ve belediye meclis üyeleri
ile birlikte taziye ziyaretleri gerçekleştirdi. Hacılar Köyünde bulunan
Taşkıran ailesine başsağlığı dileyen Batan ve beraberindeki heyet daha sonra
Yaylak Mahallesi’ndeki başka bir taziyeye katılarak, taziye sahiplerine
başsağlığı ve sabırlar diledi.
Batan daha sonra Barış Anneleri tarafından düzenlenen bir
etkinliğe katıldı. Burada bir konuşma yapan Batan, “Artık hiç bir anne
ağlamasın, evlatları toprağa düşmesin diye barış ve kardeşliği sağlayacağız.
HDP barış için kardeşlik için meclise girecek” şeklinde konuştu.
Milletvekili adayı Batan ve beraberindeki heyet daha sonra
Kırmızı Plan Mahallesi’nde yurttaşlarla bir araya gelerek sorunlarını dinledi
ve HDP’ye destek istedi. Daha sonra HDP ilçe binasına geçen Batan burada
bulunan yurttaşlarla sohbet etti. Batan büyük bir coşkuyla karşılandığı
Bozova’daki çalışmalarının ardından ilçeden ayrıldı.
Öcalan Birecik’te
çalışmalarına devam etti
HDP’li aday Dilek Öcalan ise bugün Birecik ilçesinde
çalışmalarını sürdürdü. Öcalan’a HDP Van Milletvekili Kemal Aktaş, HDP ve
DBP’nin ilçe eşbaşkanları, DBP’nin Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Aliye
Kızıldamar ve yurttaşlar eşlik etti. Heyetin ziyaret ettiği ilçe esnafı HDP
Milletvekili Öcalan’a yoğun ilgi gösterirken, AKP’ye ise tepkilerini dile
getirdiler. Öcalan ve beraberindeki heyet daha sonra ilçeye bağlı Bögürtlen,
Söğütlen, Hobabi köylerini ziyaret ederek köy sakinleri ve muhtarlarla görüştü.
HDP Milletvekili Adayı İbrahim Ayhan seçim çalışmaları
kapsamında Urfa Çocuk Hastanesini ziyaret etti. İlk olarak Başhekim Uz. Dr.
Ahmet Güzelçiçek’i makamında ziyaret eden Ayhan, hastanenin sorunları hakkında
görüş alışverişinde bulundu. Daha sonra hastane yönetimi ile birlikte hasta
servis bölümlerini gezen İbrahim Ayhan hasta ve hasta yakınlarına geçmiş olsun
dileklerinde bulundu. Daha önce Çocuk Hastanesi ile ilgili sorunlarla ilgili
birçok soru önergesi verdiğini söyleyen Ayhan, “Bu hastane 2 milyonluk
nüfusu olan bir ile çok az geliyor. Bunun üstüne bir de Suriye savaşından göç
edip şehrimize gelen sığınmacıları da sayarsak işte böyle bir yatakta 3-4 hasta
yatma durumuna gelir” dedi.
HDP Milletvekili Adayı Leyla Güven ise, seçim çalışmalarını
Urfa’nın Haliliye ilçesinde sürdürdü. Güven ve beraberindekiler ilk olarak
zihinsel engelliler ve rehabilitasyon merkezlerini gezdi. Şanlıurfa Zihinsel
Engelliler Rehabilitasyon ve İstihdam Derneğine geçen Güven burada dernek
üyeleri ile görüştü. Güven ve beraberindekiler daha sonra ilçenin Öğretmenevi
Caddesi’nde bulunan esnafları gezerek destek istedi. Daha sonra Harran üniversitesi
araştırma hastanesi bahçesine geçen Güven, buradaki hasta yakınları ile
görüştü. Yurttaşların ilgi gösterdiği Güven, daha sonra Harran Üniversitesi
öğrencilerinin düzenlediği bir panele katıldı.
Urfa’nın Viranşehir ilçesinde seçim çalışmalarını sürdüren
HDP Urfa Milletvekili Adayı Serhat Dicle Yüksel ise buğday pazarı esnafı ile
bir araya geldi. Yüksel, çiftçi ve esnafın sorunlarını çok iyi bildiklerini ve
sorunlarla yakından ilgilenebilmek için desteğe ihtiyaçları olduğunu söyledi.
HDP Urfa Milletvekili Adayı Osman Baydemir de, merkez
Eyyübiye ilçesinde esnaf ziyaretinde bulundu. Baydemir’e, HDP Eyyübiye İlçe
Eşbaşkanı Hasan Dürbin de eşlik etti. İlk olarak Nakliyeciler Sitesi’ni ziyaret
eden HDP’liler, Nakliyeciler Derneği Başkanı Mehmet Bayat ve şoförler
tarafından karşılandı. Şoförler yaşam koşullarından ve sorunlarından bahsetti.
Baydemir ise, “Bu öyle bir düzen ki, karnı tok olanın karnı aç olandan
bihaber olduğu bir düzendir. 13 yıl boyunca bu kentte hükümet iktidardır.
Neresi düzgün diye sorarsanız, vallahi düzgün bir yer yok. Emeklisi, işçisi,
taşeron işçisi, genci, engellisi, kamyon şoförü, nakliyatçısı… Kime
dokunuyorsak bin tane ah işitiyoruz” dedi.
Daha sonra “Urfa’dan 6 vekil çıkaralım” diyen
Baydemir, AKP’nin 2014 seçimlerinde vaat ettiği 763 projeyi hatırlatarak,
“6 vekil çıkaralım ki, 763 projenin hiç olmazsa 63 tanesi yaşam bulsun.
763 proje ile valla Urfa halkının aklı ile alay ettiler. Bizim aklımızla alay
edenlere hesap sormanın da vakti gelmiştir” dedi.
Baydemir ve beraberindekiler daha sonra Hayati Harrani
Mahallesi esnafını ziyaret ederek destek istediler.
ANTEP
HDP Antep milletvekilli adayları Gülseren Kocaer, Mecit
Bozkurt ve ilçe yönetimin katılımıyla Şahinbey ilçesi Güneş Mahallesi’nde seçim
çalışmaları kapsamında esnaf ziyareti yapıldı. Adaylar esnaflar tarafından
ilgiyle karşılandı. Esnafların sorunlarını dinleyen adaylar HDP’ye destek için
çağrıda bulundu. HDP’nin mecliste olması gerektiğine değinen esnaflar ise yüzde
on barajını adaletsizlik olarak yorumladı.
HDP’nin diğer adayları olan Dilek Büyükkaya, Mahmut
Fermanoğlu, Osman Demirci ve Güzel Koç ise Şehitkamil ilçesine bağlı Düllük ve
Korutürk caddeleri üzerinde bulunan esnafları ziyaret etti. Esnafların caddeye
çıkması ile yurttaşlar alkış çalarken, alanda “Bizler HDP bizler
Meclise” sloganı yükseldi. Adaylar, halkın gücüne inandıklarını
belirterek, bu düzeni onların değiştirebileceğini anlattı. Ayrıca etkinliklerde
HDP’nin broşürleri dağıtıldı.
HDP’nin kadın adayı olan Dilek Büyükkaya ise, Şehitkamil
ilçesine bağlı Taşlıca Mahallesi’nde verilen bir mevlide katıldı. Kadınlar
tarafından düzenlenen etkinliğe DBP Antep İl Eşbaşkanı Cahide Mutlu da katıldı.
AKP ve CHP’li kadınların da katıldığı etkinlikte HDP adayı yoğun bir ilgi ile
karşılaştı.
ADIYAMAN
HDP’nin yoğun seçim çalışmaları yürüttüğü illerden biri olan
Adıyaman’da yurttaşların HDP adaylarına yoğun ilgisi görülmeye değer. Seçim
çalışmaları kapsamında HDP Adıyaman milletvekili adayları Ferhat Temel ve
Birsen Tunç Dikilcik, Tekpınar ve Çokpınar köylerini ziyaret ederek, yurttaşların
sorunlarını dinledi. HDP’ye destek vereceklerini açıklayan köy sakinlerinden
Hüseyin Mutlu “Herkesin inancını özgürce yaşayabilmesi için ben bir Alevi
olarak oyumu HDP ye vereceğim” dedi.
Adaylar daha sonra KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok’un
köyü olan Çokpınar köyünü ziyaret etti. Yöresel kıyafetleri ile adayları
karşılayan kadınlar, zılgıtlar çaldı. Adaylar burada halkla sohbet etti ve
konuşmalar yaptı. Yapılan konuşmalarda HDP’ye destek istendi.
Seçimin kaderi bu
oylarla değişecek! – Vatan
Türkiye’nin önde gelen araştırmacılarından A& G Araştırma
sahibi Adil Gür, 2015 genel seçimlerinde yurtdışı oylarının kaderi
belirleyeceğini söyledi.
Adil Gür, yurtdışı oylarının iki partinin kaderine etki
edeceğini söylüyor, bunlardan biri iktidar partisi AK Parti, diğeri ise
Türkiye’deki baraj problemini aşmaya çalışan HDP.
Son zamanlarda çok fazla araştırma ve araştırmacının anket
sonucu açıkladığını belirten Adil Gür, firmasının ismini vererek gündeme gelmek
isteyen araştırmacılardan da şikayetçi. Türkiye’de hiçbir araştırma şirketinin
cebinden para ödeyerek anket yapma lüksünün olmadığını belirten Gür, bu şekilde
açıklama yapan araştırmalara tereddütle yaklaşılması gerektiğini söyledi.
-Adil Bey, biz hep partilerin Türkiye’de alacağı oyları
konuşuyoruz ama partilerin çoğu şu an yurtdışında çalışmalar yapıyor, bu seçim
ne kadar önemli yurtdışı?
SEÇİMİN KADERİNİ
YURTDIŞI OYLAR BELİRLEYECEK
Yurtdışında 2 milyon 800 bin kadar seçmen var ve ayın
8’inden (Mayıs) itibaren oy kullanmaya başlıyorlar. Türkiye’de,
televizyonlarda, gazetelerde, internet sitelerinde herkes Türkiye’deki oyları
konuşuyor ve araştırmalar şu kadar anket yaptık, parasını cebinden ödedik, şu
kadar kişiyle görüştük, oy oranları budur diye demeç veriyorlar. Halbu ki bu
seçimde seçimin kaderini yurtdışındaki oylar belirleyecek.
OYLAR DAHA RAHAT
KULLANILACAK
Türkiye’de 53 milyon küsur seçmen var, yırtdışında da 2
milyon 800 bin küsur seçemn var. Yani seçmenin yaklaşık 5.3’ü yurtdışında
yaşıyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yurtdışındaki seçmenin çok küçük bir bölümü
sandığa gitti, bunun iki temel nedeni vardı, birincisi randevulu sistemdi, bu
sistem insanlar için zor bir durumdu, başka şehirlerden, başka kasabalardan
gelip oy kullanmak insanlar için zor bir işti. Bu seçimde bu randeu sistemi
kaldırıldı, seçmen listesinde adı olan her Türk vatandaşı yurtdışında oyunu
rahatça kullanacak, sadece kullanmakla kalmayacak, Türkiye’de kampanya yürüten
tüm siyasi partiler yurtdışında seçmeni sandığa götürebilmek için de ellerinden
geleni yapacaklar. Zaten bugüne kadar haberlerde gördüğümüz kadarıyla tüm
siyasi parti liderleri, yurtdışında mitingler toplantılar yapıyorlar, yani
yurtdışındaki oyların farkındalar.
AK PARTİ VE HDP’NİN
KADERİ DE BUNA BAĞLI
İkinci neden, Türkiye’de seçimin galibinin aylar öncesinden
belli olmasıydı. Yani, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde
birinci turda kazanacağı konusunda Türkiye’de hiç farklı ses yoktu, herkes
hemfikirdi. Bu nedenle hiçbir parti yurtdışındaki seçmene fazla asılmadı. Yani,
iktidar partisi de asılmadı. Halbuki şimdi Türkiye’deki toplam seçmenin yüzde
5’i yurtdışında yaşıyor diyoruz ve bu seçimde yüzde 0.5, yüzde 1, yüzde 1.5 o
kadar önemli ki, bunun için tüm siyasi partiler yırtdışındaki seçmenlere
yöneldiler. AK Parti’nin Türkiye genelinde aldığı oyun üzerine şayet
yurtdışında yüksek oy alır ise, Türkiye genelindeki ortalamasını yüzde 1-1.5
düzeyinde yükseltecek bir taban var. Yine, yüzde 10 ülke barajını geçme
iddiasında olan HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği, hangi oranda geçeceği konusunda
yine yurtdışındaki seçmenler belirleyici olacak. Biz hep Türkiye’deki seçimleri
konuşuyoruz ama 30 yıla yakın bir süredir kamuoyu araştırmaları yapan, seçmenin
nabzını tutan biri olarak ben bu seçimin sonucunu ve seçimin kaderini
yurtdışındaki seçmenlerin belirleyeceğini düşünüyorum.
-Peki, sizce yurtdışındaki en şanlı parti kim, hangi parti
daha fazla oy alacak?
YURTDIŞINDA İKİ PARTİ
ŞANSLI
Yurtdışında, firmaların, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının
yaptığı araştırmalara bakıldığında, yurtdışındaki oylarda en şanslı iki
partinin AK Parti ve HDP olduğunu düşünüyorum. AK Parti’nin asgari yüzde 50’nin
üzerinde bir oy alacağını düşünüyorum. Onun için Türkiye’de herkes hesabını
yaparken, biz araştırmacılar bunun hesabını yaparken sadece yurtiçindeki değil
yurtdışındaki oyları da ve bu oyların toplam oya etkisini konuşmalıyız diye
düşünüyorum. İkinci bir şanslı parti de HDP, hem daha örgütlü hem de Türkiye’de
yüzde 10 gibi bir barajı geçme iddiasında olan bir parti olduğu için
motivasyonu daha yüksek. Br taraftan tek başına iktidara devam etmesini isteyen
AK Parti seçmeni, ikinci olarak da baraj geçme iddiasında olan HDP’nin barajı
geçmesine katkı sunmak için HDP’ seçmeninin yurtdışında daha fazla sandığa
gideceğini düşünüyorum. Yurtdığında alacakları oylar Türkiye’de alacakları
oylara çok ciddi katkılar sunacaktır, 7 Haziran akşamı seçim sonuçları
açıklandığında bunu net bir şekilde göreceğiz. 7 Haziran akşamı Türkiye’deki
oylar sayıldıktan sonra, yurtdışı oylar açılıp üstüne eklendiğinde dengeler
değişebilir. Oradaki yüzde 5’lik seçmen dengeleri değiştirebilecek güçtedir
diye düşünüyorum.
Onlar artık CHDP oldu
– Milliyet
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bitlis’te Cumhuriyet Meydanı’nda
halka seslendi.
CHP ve HDP’nin ikiz kardeş gibi davrandıklarını söyleyen
Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Milletin arasına nifak tohumları ekmeye başladılar. CHP ve
HDP ikiz kardeş gibi davranıyor. İkisi de Diyanet İşleri’ni kapatmaya
çalışıyor. Bunun yanında CHP insanları nasıl Müslümanlık’tan ayırdıysa, şimdi
HDP Kürtleri ayırma çabası içinde. İkisi de Diyanet’e karşı. Çünkü geçmişte
Kürt kardeşlerimizi istismar ederek siyaset yapmaya çalıştılar. Şimdi de
Aleviler üzerinden siyaset yapıyorlar. Bunlar Esed’in Arap dünyasındaki
karşılığıdır.
Kılıçdaroğlu, 2008 yılında Bitlis’e gelmiş. Burada sizleri
ihmal ettiğini söylemiş. Mesele senin Bitlis’e gelmen değil, milletin ruhunu
anlamandır. Ne HDP, ne CHP bu milletin tarihini bilmiyor. Onları artık CHDP
olarak biliyoruz. Bunlar ruh ikizleridir. ‘Allah Kürtçe bilmiyor mu?’ diye
sorulur mu? Bu tür tartışmaları başlatan zihniyet aynı zihniyettir. MHP, HDP ve
CHP istediler ki bu çözüm süreci dumura uğrasın. Ne olursa olsun çözüm süreci
kararlılıkla çözüme ulaşacaktır.
‘Kaybeden istifa
etsin’
Diğer parti liderlerine meydan okuyan Davutoğlu, “İngiltere’de
dün bir seçim oldu ve iktidar partisi tek başına iktidarı kurma şansını elde
edince muhalefet liderlerinin hepsi istifa etti. Demirtaş, Kılıçdaroğlu,
Bahçeli ben hazırım, mümkün değil, ama seçimi kaybedersek ertesi gün
bırakacağım. Siz bırakmaya hazır mısınız koltukları? dedi.
Dağdan gelip
bağdakini susturamazsın’ – Vatan
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Bolu’da sivil toplum
örgütleriyle bir araya geldi. “Şimdi ben, HDP’yi eleştiriyorum, çok rahatsız
oluyorlar diyen Akdoğan, şöyle devam etti:
“Beyefendiler dokunulmaz, hep pohpohlamaya alışmışlar,
Taksim, Nişantaşı güzergahında. Bazı medya grupları da bunları sürekli zaten
ekranlardan indirmiyor. Yeni bir imaj üretmeye çalışıyorlar. Siz onu
eleştirdiğiniz zaman kimyaları bozuluyor. Biri diyor ‘konuşmasın’, biri diyor
‘az konuşsun’, biri diyor ‘çenesini tutsun’. Arkadaş bizi, sizin çenesini
kapattıklarınız, susturduğunuz insanlarla karıştırmayın. Öyle dağdan gelip,
bağdakini sen susturamazsın.
CHP’nin ‘Türkiye
Suriye’ye girecek’ iddiasına Başbakan Davutoğlu’ndan yanıt – T24
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in “Türkiye Suriye’ye
girecek” iddiasına Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan yanıt geldi. Davutoğlu,
“Yok, şu an herhangi bir şekilde Türkiye’nin müdahil olacağı bir durum söz
konusu değil” dedi.
Başbakan Davutoğlu, perşembe günkü Bingöl ve Elazığ
mitinglerinden Ankara’ya dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Davutoğlu’nun açıklamaları şöyle:
‘Suudi Arabistan’la
iş birliğimiz devam ediyor’
Türkiye ile S.Arabistan arasında Suriye konusunda anlaşmaya
varıldığı yolunda yabancı basındaki haberler konusunda da Davutoğlu “Yeni bir
durum yok Suriye konusunda. S. Arabistan’la yeni kral döneminden beri ilişkiler
çok olumlu seyirde izliyor. Eskiden de anlaşıyorduk, şu anda da aynı işbirliği
devam ediyor dedi. İşte o sohbetten soru ve yanıtlar:
‘Türkiye için öyle
bir şey söz konusu değil’
“Suriye’ye girişler
yine gündemde hatırlatması üzerine: Bunlar spekülatif şeyler. Bunların hiçbir
karşılığı yoktur. Şu bir vaka. Suriye’de dengeler süratle değişiyor. Muhalifler
gittikten sonra Lazkiye’ye baskıyı arttırdılar. Öbür tarafta güneyde de
Kalamin’de ve Şam’ın etrafında, Suriye- İsrail sınırında çok az bir yer kaldı
rejimin elinde. Tümüyle muhaliflerin kontrolüne geçti. Hatta dün İsrail basınında
bazı haberler çıktı, Esad Şam’dan Lazkiye’ye geçecek gibi. Suriye rejimi
gittikçe sıkışıyor. Humus civarında bazı kazanımlar elde etti. Dengelerde ciddi
değişiklikler var. Artık Nusayri gruplar Esad’a asker vermiyor. Hava kuvvetleri
ile bombalayarak muhalifleri yok etmeye çalışıyor. Suriye içinde dengeler
değişiyor da Türkiye için öyle bir şey söz konusu değil.
‘Suriye rejimi DAİŞ’e
bir mermi bile atmadı’
“Türkiye’nin müdahalesi söz konusu mu? sorusu üzerine: Yok, şu an herhangi bir şekilde Türkiye’nin müdahil
olacağı bir durum söz konusu değil. DAİŞ, Fırat nehrinin doğusunda…
Dikkatinizi çekmesi gereken husus şu: Suriye rejimi bütün bu süreçte DAİŞ’e
hiçbir mermi dahi atmadı. Muhalifleri bombalıyor varil bombalarıyla, DAİŞ’e bir
şey yapmıyor. Fırat’ın doğusunu DAİŞ’e terk etti. Bu da onun stratejisini
gösteriyor, savunmak istediği yerler sahil kesimleri, Nusayrilerin yaşadığı
yerler. Suriye’yi savunmayı bırakıp, bu duruma geçtiler. Çok tehlikeli bir
noktaya geliyor. Irak’ta ordunun Musul’u terk etmesi gibi, Halep’te o anlamda
bir ciddi geri çekilme var Esad açısından. Rusya ve İran’ın desteklerine rağmen
kan kaybediyor. Lübnan-Suriye sınırında da muhalifler çok ilerledi.
Kim devlet başkanı
olur, onu Allah bilir – Hürriyet
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye Ziraat Odaları Birliği
üyelerine konuşurken, başkanlık sistemi çalışmalarını “Sizler toprağı sürer,
tohumu atar, olgunlaşmasını beklersiniz. Ama o üründen sizin faydalanıp
faydalanamayacağınız belli değildir. Çünkü dünya fani. Sonuçta yarın, öbür gün
Türkiye başkanlık sistemine geçtiğinde kim ölür, kim kalır… Kim devlet
başkanı olur, onu Allah bilir diye anlattı.
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, seçimler öncesinde meydanlarda
olması konusunda muhalefetin yaptığı eleştirilere, “2023 hedefleri için 7 Haziran,
hayati önemde. Milletin oyuyla işbaşına gelmiş ilk cumhurbaşkanı olarak bu
süreçte bir kenarda beklemem elbette düşünülmez diye yanıt verdi. Erdoğan,
Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurulu’nda şunları söyledi:
BİR KENARDA BEKLEMEM
“Türkiye’nin 2023 hedefleri açısından 7 Haziran seçimleri
hayati önem taşıyor. Türkiye’nin milletin oyuyla işbaşına gelmiş ilk
cumhurbaşkanı olarak bu süreçte bir kenarda beklemem elbette ki düşünülmez.
Ülkemin ve milletimin geleceğiyle ilgili görüşlerimi seçim döneminde de her
fırsatta ifade ediyorum, etmeye de devam edeceğim. Herhangi bir siyasi parti
için değil, Türkiye için ne düşünüyorsam, ne hedefliyorsam, onu söylüyorum.
ÜLKEMİN GELECEĞİ İÇİN
8 aydır Cumhurbaşkanlığı yapıyorum. Aldığım sorumluluğun hakkını
yerine getirmekle mükellefim. Milletim bu görevi bunun için verdi. Yeni Türkiye
için yeni anayasaya ve başkanlık sistemine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Halkın cumhurbaşkanını seçtiği 10 Ağustos 2014 itibariyle parlamenter sistem
miadını doldurdu. Hiç kimse benim bu tekliflerimden, bu görüşlerimden rahatsız
olmamalıdır. Sizler toprağı sürer, tohumu atar, sonra da ürünün boy vermesini,
olgunlaşmasını beklersiniz. Ama o üründen faydalanıp faydalanamayacağınız belli
değildir. Çünkü dünya fani. Ama bunun için toprağı ekmekten, tohumu saçmaktan
vazgeçiyor muyuz? Hayır. Ben de ülkemin ve milletimin geleceği için bu
tartışmaları yürütüyorum. Sonuçta yarın, öbür gün Türkiye başkanlık sistemine
geçtiğinde kim ölür, kim kalır… Kim devlet başkanı olur, onu Allah bilir.
Davutoğlu ve Erdoğan
meydanlarda buluşacak – T24
AKP Sözcüsü Beşir Atalay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 22 Mayıs’ta Ordu-Giresun ve 26 Mayıs’ta
Hakkari-Yüksekova havaalanlarının açılışlarına birlikte katılacaklarını
açıkladı.
Bazı gazetelerin yöneticileriyle gerçekleştirdiği buluşmada
konuşan Atalay, Erdoğan’ın miting alanlarına elinde Kuran’la çıkmasına ve bu
durumun “dinin sömürülmesi”, “laikliğin ihlali”
eleştirileri alması konusunda, “Ben onu değerlendirmek durumunda değilim,
siz eleştirin. Şunu da söyleyebilirsiniz, ‘Cumhurbaşkanı Kuran’la orada
konuşamaz’. Diyanet İşleri Başkanlığı ilk kez Kürtçe bir Kur’an bastı.
Cumhurbaşkanı orada bunu onlara gösterdi. Bizim seçim beyannamemize bakın,
özgürlükler vardır. Dinin seçim ortamında istismarı falan yoktur. CHP ile HDP
ilk defa dini seçim kampanyasının içine kattılar. Din konusunu onlar getirdi,
biz getirmedik. Sen bir gaf yaparsan onlar da bunu kullanıyor, seçim ortamında
olur” ifadelerini kullandı.
Atalay, bir süredir varlığı bile tartışmalı olan ‘çözüm
süreci’ ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Sürece dair HDP’nin tutumunun
negatif yönde olduğunu iddia eden Atalay, “Çözüm Süreci’nde çok da önemli
rol verdik HDP’ye de Sırrı Süreyya Bey’e de. O bile diyor ki masa dağıldı. Bu
büyük bir sorumsuzluk. Onlar yine şiddetten ayrılamayacaklarını hem
beyannameleriyle hem de seçim ortamıyla gösteriyorlar. İlk yıllar HDP
parlamentoda ne kadar manasız konumdaydı. Biz, onlara, siyasete ve demokrasiye
güç aktardık.” dedi.
‘Cumhurbaşkanı’nın söylemini bağımsız görüyorum’
Çözüm süreci tartışmalarında “Cumhurbaşkanının da
masanın olmadığına işaret edip etmediği” sorusunu cevaplayan Atalay, şu
ifadeleri kullandı:
“Geleceğe dönük masa dağılmıştır gibi bir mana
çıkarılmasın. Öyle bir şey demiyorum. Biz süreci yürütebilmek için tekrar yeni
diyalogları inşa ederiz. Şu anki sorumluluklara işaret ediyorum.
Cumhurbaşkanı’nın söylemini bağımsız görüyorum, bu işi başlatan insan,
görüşlerini ifade ediyor, onun sözlerini de çok fazla değerlendirmek
istemiyorum. (Cumhurbaşkanının tarafsızlığına ilişkin) Bunları
Cumhurbaşkanımıza sormak lazım. Seçilmeden önce ülkenin her meselesine dair
konuşacağını söylemişti. Kendi programıdır, kendi takdiridir.”
Kendisini de AKP’yi
de kurtaramayacak – Hürriyet
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘AK Parti’nin
Eşbaşkanı’ diye nitelendirdiği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mitingleri ve
sivil toplum örgütleriyle olan toplantıları hakkında “Ne yaparsa yapsın
kendisini de AKP’yi de kurtaramayacak dedi.
Dünkü Balıkesir ve Manisa mitingleri öncesinde uçakta
gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
HİÇ UMUTLANMASIN
“Erdoğan, AKP’nin başarısızlığının kaygısını yaşıyor. Bu
nedenle doğrudan devreye girdi, başarısızlığının üstünü örtmeye çalışıyor.
Hukuku çiğnemesinin nedeni de bu. AKP’yi nasıl kurtarabilirim onun da ötesinde
kendimi nasıl kurtarabilirim derdinde. Ama hiç umutlanmasın ne yaparsa yapsın
kendisini de AKP’yi de kurtaramayacak.
YSK UYARMALI
YSK’nın seçimlerin tarafsızlığı ve güven içinde
yapılmasından sorumlu olduğunu hepimiz biliyoruz. Eğer ‘Tepe yöneticinin
Anayasa’ya göre sorumsuzluğu esastır. Onunla ilgili karar alamıyoruz’
diyorlarsa bu doğru bir davranış değildir. En azından uyarması gerekir.
Sorumsuz birisinin hukuk sisteminin dışına çıkıp, kendi sorumsuzluğunu yasaları
çiğnemek yoluyla işletmesi, böyle yoluna devam etmesi kabul edilemez.
ANAYASA’YI İHLAL
Hukukta temel bir kural vardır. Akli melekeleri olmayan
insanların sorumsuzluğu kabul edilir ve yargı bunlara ceza bile vermez. Ancak
onlara makam da verilmez. Şimdi kişi tepe noktada, yetkileri var. Hukukun
üstünlüğüne inanması gerekiyor. Anayasa’ya uyma konusunda yemin de etti,
tarafsızlığını koruyacağına dair namusu ve şerefi üzerine etti bu yemini.
Öyleyse tarafsızlığını koruyamıyorsa Anayasa’yı ihlal ediyor demektir.
ABBASAĞA UYARISI
(Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın Abbasağa Parkı
ile ilgili ‘Her işi halka sorarsam hiçbir şey yapamam’ açıklamasıyla ilgili)
Her şeyi halka soracağız. Özellikle de yeşil alanlarla ilgili her konuda halka
soracağız. Bizi o makama getiren halkın kendisi, oylarıdır. Halka rağmen
yönetemezsiniz.
PATATES TARTIŞMASI
(Kilosu 5 TL’ye kadar çıkan patates fiyatları hakkında)
İthalat yaparak, spekülatörlere dünyanın kaç bucak olduğunu göstereceğiz.
Patatesin üretildiği yer belli. Çiftçiden kaça aldıkları da belli. Patatesi 4
liraya satan da belli. Bütün aktörler fiyatlar belli ve siz bu sorunu
çözemiyorsunuz. Çözmek için dışarıdan patates getireceğinizi söylüyorsunuz. Bu
sadece satanı değil üreticiyi de vuruyor. Patates üreten çiftçiyi de perişan
ediyorsunuz demektir.
YAKINDAN BAKACAĞIZ
(1 Mart tezkeresi öncesinde Türkiye’nin Irak’a asker
göndermesi karşılığında Dubai’de imzalandığı ileri sürülen ‘1 milyar dolarlık
hibe ya da 8 milyar dolarlık kredi anlaşması’ ile ilgili) Listemizde bu
uluslararası gizli anlaşma da var. Anılan anlaşma Cumhuriyet tarihimizde ekonomik
bir metne siyasi konuların konulduğu tek anlaşmadır. O anlaşma Türkiye’nin
pazarlanması anlaşmasıdır. O anlaşmaya iktidarımızda daha yakından
bakacağız.
‘Kaynak nerede’ yanıtı
Duyduğum en ayıp soru
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz ‘Emekliye iki
maaş ikramiye vereceğiz, asgari ücreti 1500 TL yapacağız, taşeron işçilere
kadro vereceğiz’ diyoruz. Koro halinde ‘Kaynak nerede?’ diye soruyorlar.
Duyduğum en ayıp soru dedi. Partisinin Balıkesir ve Manisa mitinglerinde
konuşan Kılıçdaroğlu, CHP’lilerin iktidarı hedef alarak “Yuh çekmelerini ise
engelledi. CHP lideri özetle şöyle dedi:
VEFA BORCUMUZ
“İktidara göre emeklinin bir eli yağda bir eli balda. Ne
veriyorsun Allah aşkına. 8 milyon emeklinin aylığı 1000 TL’nin altında. Oysa
CHP’nin en başta emeklilere vefa borcu var. Madem ki Mustafa Kemal ‘Cumhuriyet
bilhassa kimsesizlerin kimsesidir’ diyorsa, ben de bu meydandan ilan ediyorum:
Emeklinin kimsesi CHP’dir diyorum. Kimse unutmasın, bütün emekli kardeşlerimden
bir tek fire bile beklemiyorum. Hakkınızı savunuyorsanız, memlekete huzur
istiyorsanız, ‘Ben de bayramlarda torunlarıma harçlığını vereyim, Kurban
Bayramı’nda oturup onurlu bir insan gibi, kimseden yardım almadan kurbanımı
keseyim’ diyorsanız adres belli, adres CHP.
EN BÜYÜK ACI
Soma, en büyük acının yaşandığı yer. Madenlerdeki taşeron
sistemini kaldıracağız. Türkiye Kömür İşletmeleri nasıl çalıştırılıyorsa aynı
şekilde çalıştırılacak. Huzur içinde yer altında çalışıp, evine gidecek
madencimiz. Meraklanma Soma, güvenli yeraltına çalışmanın koşullarını yaratmak
boynumun borcu. Sadece 4 yıl için yetki istiyorum. İşsizliği yeneceğim, öncelik
benim çocuğum değil işsizin çocuğu… Sen birilerine düşünüyorsun ben üreteni
düşünüyorum. Aramızda Ağrı Dağı kadar fark var. Okan
Karanlık saraya
‘itibar’ dediler – Milliyet
Bahçeli “Diyarbakır’ın algısı Kürdistan’ın başkenti olması
diyen Bitlis Valisi’ne “Diyarbakır ne zamandan beri Türkiye’den kopmuştur diye
seslenerek tepki gösterdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Bursa mitinginde
yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti iktidarını
sert bir dille eleştirdi.
Devlet Bahçeli, ‘Bizimle Yürü Türkiye’ sloganıyla sürdürdüğü
seçim kampanyası kapsamında Bursa Gökdere Meydanı’nda düzenlenen mitingde
yaklaşık 7 bin kişiye konuştu. Bahçeli şunları söyledi:
“Türkiye’nin önünü perdeleyen 17-25 Erdoğan’dır. Türkiye’ye
çelme takan ve vasilik altında başkanlık yapan Davutoğlu’dur. Türkiye’yi yıkmak
ve tamamıyla yok etmek için fırsat bekleyen bölücüler, teröristler, işgal
artıkları, Haçlı kalıntıları küresel senaryolar, küresel kumpas ve ayak
oyunları hep birden AKP’nin arkasına gizlenmişlerdir. PKK’nın destek ve
bilirkişisiyle başkanlık amacı güden Erdoğan gün yüzü göremeyecek. Heves ettiği
bölünme anayasası elinde patlayacaktır. bugün karşımıza bir kez daha çıkanlar
ana karnındaki bebekleri süngü ile deşenlerdir. Bugün karşımızdakiler, önde
elinde Kuran alıp, arkada boynuna haç takan kameralarla camiye girip, rüşvet ve
batağına saplanan günahkarlardır.
Ak Parti’nin elindeki tek başına iktidar gücünü
kullanamadığını savunan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rüşvetçiler 13 yıldır iktidardır. Soyguncular, 13 yıldır
keyif ve konfor içindedir. Biliyorsunuz Ankara’ya sizin alın terinizden kesilen
parayla saray diktiler bu Kaçak ve karanlık saraya 1 trilyon 370 milyar lira
harcadılar. Buna da itibar dediler. İtibarı haramda aradılar, soygunda
buldular.
Bahçeli, “Diyarbakır’ın algısı Kürdistan’ın başkenti olması
diyen Bitlis Valisi’ne de sert ifadelerle yüklendi: “Bu şahıs Diyarbakır’ın
Kürdistan’ın başkenti olduğunu, hiç utanmadan hiç vicdanı sızlamadan
söyleyebilmiştir. Buradan soruyorum Kürdistan neresidir. Diyarbakır ne zamandan
beri Türkiye’den kopmuştur. Diyarbakır’ı Kürdistan’ın başkenti göstermek nasıl
bir ahlaksızlıktır. Diyarbakır binlerce yıldır Türk’tür Türk milletine
emanettir. Diyarbakır’ı bizden söküp almaya kimsenin gücü yetmez. Ne vatandan cayarız, ne bin yıllık
kardeşlikten döneriz.
Gül hedef tahtasında
– Cumhuriyet
Erdoğan, Abdullah Gül’ün 2008 yılında Ermenistan’a maç
izlemeye gitmesini “karşı tarafın eline koz verdi diye eleştirdi. Bir süre
önce Başbakan Davutoğlu ile polemik yaşayan ve kendisini savunamayan Gül, bu
kez de tek cümlelik açıklamayla yetindi: Yanlış bir anlaşılma olmuştur.
Eski Cumhurbaşkanı ve Başbakan Abdullah Gül, iki halefiyle
de, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hem de Başbakan Ahmet Davutoğlu
ile ters düşmeyi sürdürüyor. İç Güvenlik Paketi, Başkanlık Sistemi, Twitter
yasağı konularında Gül’ün ters düştüğü Erdoğan, Gül’ün 2008 yılında
Ermenistan’a maç izlemeye gitmesini “karşı tarafın eline koz verdi diye
eleştirdi. Gül ise son dönemde yaptığı gibi tek cümlelik açıklamayla yetindi ve
“Yanlış bir anlaşılma olmuştur dedi.
Tarihçiler toplantısı
Erdoğan, önceki gün 1. Dünya Savaşı ve Çanakkale Savaşı’nın
100. yılı nedeniyle Cumhurbaşkanlığı sofrasında tarihçileri ağırladı. Sofranın
konuklarından Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan “Sayın
Abdullah Gül’ün gidip Erivan’da maç seyretmesi gibi olayların Sayın Cumhurbaşkanımızın
tasvip ettiği tavırlar olmadığı noktasında bir konuşma geçti dedi. Bu yönde
bir izlenim edindiklerini dile getiren Armağan “Sayın Gül’ün Erivan’a gidip maç
seyretmesi gibi yaklaşımların, ‘ortamı yumuşatmayı amaçlarken karşı tarafın eline
koz verdiğine ve bizim üzerimize gelmeyi sağladığına’ vurgu yaptı. Bursa’da
yapılan maçtan sonra bir sonuç çıkmadığını ifade etti ‘Ortalığı yumuşatmaya
çalışarak işin içinden çıkamayız’ dedi ifadelerini kullandı.
Şam’dan bildirmişti
Erdoğan, gittiği için Gül’e serzenişte bulunduğu maç 2008
yılında düzenlendi. Ancak Erdoğan, o tarihte Gül’ün ziyaretinden memnuniyet
duyduğunu söylemişti. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile maç konusunu görüştüğünü
ifade eden Erdoğan, “Masadan kaçtıkça hiçbir şey elde edemezsiniz. Siz masaya
gelin, başkaları masadan kaçsın. Olayı böyle düşünüyorum değerlendirmesini
yapmıştı. Erdoğan’ın söz konusu açıklamalarını Suriye’nin başkenti Şam’da
yapmış olması da dikkat çekti
AKP’nin kurucusu
Şener’den Davutoğlu’na tarihi uyarı:’Erdoğan seni de…’ – Taraf
CNN TÜRK’te “Ne
Oluyor? programında Şirin Payzın’ın konuğu olan AKP’nin kurucularından
Abdüllatif Şener, Erdoğan’ın stratejisini canlı yayında açıkladı.
Şener, Erdoğan ilk günden beri izlediği strateji açıkladı.
Erdoğan, partiyi beraber kurduğu isimleri teker teker
tasfiye etmiştir. Her seçimde partideki isimlerin yarısını hata bazen üçte
ikisini değiştirmiştir. Toplum hafızasında yerleşik ve kalıcı bir ismi partide
bırakmamayı ana strateji olarak benimsemiştir. Partide kendisi hariç ilk kurucu
listede kimse kalmamıştır. 7 Haziran sonrasında AKP’yi insanlar hatırladığında,
aktif olarak siyaset sahnesinde ve ekranlarda gördükleri isimler içerisinde,
kurucu milletvekillerinden il başkanlarından hiç kimseyi görmeyecekler. Sadece
tek bir ismi göreceklerdir.
DAVUTOĞLU’NU DA
DEĞİŞTİRİR, YERİNE..
O da Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’dır. Ve dolayısıyla
rakipsiz ve herkese hakim bir şekilde yoluna devam edecektir. Eğer Davutoğlu
biraz fazla popüler olursa o izlenimi verirse onu da değiştirir yerine
başkasını koymayı tercih edebilir. Başbakanın kendinden menkul olmadığını
mutlak suretle gösterecektir.
Erdoğan’ın katılacağı
törende ‘coşkuyu sağlamak’ için okullara talimat gitti – t24
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yarın toplu açılış
törenine katılacağı İzmir’deki programla ilgili hazırlıklar devam ederken,
Valiliğin en yüksek katılımın sağlanması için kaymakamlara, kaymakamların da
okul müdürlerine gönderdiği yazı tepki çekti. Eğitim ve Bilim İşgörenleri
Sendikası (Eğitim- İş) İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Bülent Turan, “Okullar
kimsenin arka bahçesi olmamalı dedi.
Valiliğin, kaymakamlar aracılığıyla ilçe milli eğitim
müdürlerine gönderdiği resmi yazıyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
toplu açılış törenine en yüksek katılımın sağlanmasını istendi. Yazıda şu
ifadeler kullanıldı:
‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle 9 Mayıs
2015 cumartesi günü saat 18.00’da Atatürk Stadyumu’nda 770 milyon lira bedelli
626 adet projenin toplu açılış töreni yapılacaktır. Bu kapsamda toplu açılış
töreninin coşkulu bir şekilde yapılabilmesi için en yüksek seviyede katılımın
sağlanması, açılışı yapılacak tesislerin Türk bayrağı ve Atatürk posterleri ile
donatılmasının okulumuzca yerine getirilmesi hususunda gereğini rica ederim.’
Eğitim- İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Bülent Turan,
okulların siyasete sokulduğunu belirterek, şu sözlerle tepki gösterdi:
“Okullarımızın siyasete sokulması ve siyasetin içine,
ucundan, köşesinden çekilmesi bilimin, aydınlığın ve özgür düşüncenin
üretildiği yerler olan eğitim kurumlarının bu niteliklerini zedelediği
bilinmelidir. Eğitim kurumları hiçbir siyasetçinin yandaşı konumuna
getirilmemesi gereken kurumlardan biridir. Okullar bilimin, aydınlığın,
laikliğin ve özgür düşünmenin öğretildiği yerler olarak kalmalıdır. Bir parti
siyasetinin propagandasına dönüşen toplantı ve açılış organizasyonlarına
okulların alet edilmesi kabul edilebilir bir şey değildir. Okullar kamunundur.
Okullar kimsenin arka bahçesi olmamalıdır. Yetkilileri daha fazla sorumluluğa
davet diyoruz.
“SİYASET YAPILIYOR
Öte yandan CHP İzmir İl Başkanı Bedri Serter de,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi araneya girdiğini belirterek, “Siyaset mi
yapılıyor, Cumhurbaşkanlığı makamına nezaket mi? Şaşırdık kaldık. Siyaset
yapılıyorsa okul müdürlerinin orada ne işi var? Cumhurbaşkanlığı makamına saygı
ise kendisi ciddi olarak siyasi arenaya girmiş durumda. Bunu etik bulmuyoruz.
Valiler, kaymakamlar, okul müdürlerinin bu tür siyasi toplantılarda yer
almamasını tercih ederiz. Biz yaptırmayacağız. Herkes makamını bilmek zorunda.
Cumhurbaşkanlığı bizim gözümüzde Atatürk’ün koltuğudur dedi.
Saray’ın halkla ilişkiler şirketi gibi… ÇAYKUR’dan
Erdoğan’ın mitingine SMS’li davet – Taraf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 400 milletvekili
talebiyle yaptığı mitinglere davette bulunanlar arasına Adalet ve Kalkınma
Parti’li (AKP) başkanlığı ve AKP’li belediye başkanlarından sonra Türkiye’nin
en büyük Kamu İktisadi Teşebbüsleri’nden (KİT) Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü
(ÇAYKUR) de katıldı.
200 binden fazla üreticisine SMS gönderen ÇAYKUR, Erdoğan’ın
mitingine, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 11 Mayıs Pazartesi
günü saat 13.00 de Rize Cumhuriyet Meydanı’nda hemşehrileriyle buluşacaktır.
Üreticilerimize saygıyla duyurulur. ÇAYKUR Genel Müdürlüğü ifadeleriyle davette
bulundu.
Bir kamu kurumunun siyasete alet olmasını tasvip etmeyen
kimi üreticiler, ÇAYKUR’un siyasi içerikli SMS’lerine tepki gösterdi.
Geçtiğimiz hafta da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Rize
mitingi için toplu SMS gönderildiğini belirten bir çay üreticisi, “Bizi çay
üretimi, alımı, fiyat açıklaması gibi durumlarda bilgilendirmek üzere kurulan
SMS sisteminin, miting alanına davette kullanılması yanlış. Sistemin, yalnızca
üreticiyi çay ile ilgili faaliyetler konusunda bilgilendirmesi için
kullanılmasını istiyoruz. Kimse elinin altındaki sistemi siyasi davetlere alet
etmemeli dedi.
BİR SİYASİ PARTİNİN
HALKLA İLİŞKİLERİ GİBİ
Üreticiler, kurumun bir siyasi partinin halkla ilişkileri
gibi hareket etmemesi gerektiğini dile getirdi.
Erdoğan’ın Rize mitinginde yaş çay fiyatını açıklayacağını
duyduklarını ifade eden üreticiler, “Eğer iddialar doğruysa, çay fiyatını
koskoca Cumhurbaşkanı açıklayacakmış. Herkesin dört gözle beklediği çay
fiyatının açıklanması neden mitinge malzeme yapılıyor? şeklinde tepkide bulundu.
BELEDİYE BAŞKANI DA
MİTİNGE DAVET ETMİŞTİ
Nisan ayında Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki
Toçoğlu’nun, Erdoğan’ın Kent Meydanı’nda yaptığı mitinge Sakaryalıları sosyal
medya hesabı üzerinden davet etmesi medyada yer almıştı.
Ardından Erdoğan’ın 2 Mayıs’ta Diyarbakır’da yaptığı miting
öncesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okullarda görev yapan idareci ve memurlara
mitinge katılmaları yönünde mesaj göndermesi kamuoyunda tepki çekmişti.
Yurtdışında ilk oylar kullanıldı – Hürriyet
Milletvekili genel seçimi için oy verme işlemi, 7 ülke ve 33
gümrük kapısında dün başladı.
Bu kapsamda, Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika,
Danimarka, Fransa, İsviçre ve KKTC’de 31 Mayıs’a kadar 24 gün süreyle oy
kullanılabilecek. Ayrıca 33 gümrük kapısında 7 Haziran’a kadar oy
verilebilecek. Seçmenlerin, bulundukları ülkede veya gümrük kapısında oy
kullanmak için T.C. kimlik numarasını
gösteren nüfus cüzdanı veya pasaportunu yanında bulundurması gerekecek.
Ali Babacan: Türkiye
yargıda itibar kaybetti – T24
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin son 12.5 yılda
birçok alanda önemli gelişmeler sağladığını ancak hukuk alanında ilerlemediğini
hatta itibar kaybettiğini söyledi. Babacan, “Yargı hizmetleri vatandaşın
memnuniyetini ölçtüğümüz araştırmalarda hızla gerilere düşen bir alan diye
konuştu.
Ali Babacan, Türkiye’nin gerçek anlamda bir hukuk devleti
olabilmesi için mücadele vermesi gerektiğini belirterek, “Mücadele diyorum
çünkü maalesef son 12.5 yıllık dönemde Türkiye birçok alanda ilerledi ama
ilerlemediği hatta itibar kaybettiği bir alan var o da maalesef yargı dedi.
Kurumların güven anketlerine ve kamuoyu çalışmalarına
bakıldığında güven noktasında yargının maalesef alt sıralarda çıktığını
kaydeden Babacan, “Hukuk halkımızın memnuniyetini ölçen araştırmalarda da
memnuniyet seviyesinin hızla düştüğü bir alan. 2003 yılından bu yana
vatandaşlarımıza ‘Sağlık hizmetlerimizden memnun musunuz?’, ‘Eğitimden memnun
musunuz?’, şeklinde sorular sorarak memnuniyetini ölçüyoruz. Burada en hızlı
düşüşün yargı hizmetleri olduğunu görüyoruz diye konuştu.
Eğitimde dönüşüm
programı
Dünya Gazetesi’nin DHL Express işbirliğiyle Akbank ve
Vodafone sponsorluğunda bu yıl 14.’sünü düzenlediği ‘İhracatın
Yıldızları-İhracatı Teşvik Ödülleri’ töreninde konuşan Babacan, Hükümet olarak
daha önce açıkladıkları 25 dönüşüm programının dışında iki önemli konu
bulunduğunu, bunlardan birinin 17 Nisan’da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nca
açıklanan ‘Yargı Reformu Stratejisi’ olduğunu anımsattı.
Hepsinden önemli olan bir konununda eğitim olduğuna dikkati
çeken Babacan, bununla ilgili de çok geniş çalışmaları bulunduğunu söyledi.
Yüksek öğretimle ilgili ayrı bir dönüşüm programları
olduğunu ifade eden Babacan, “Onu
tamamladık.
de bu programlar 25 değil, 26 idi. Fakat ideolojik ve
siyasi tartışmaların bir bakıma kurbanı olabilir diye bu konuyu kenarda tuttuk,
açıklamadık dedi.
Cari açık sorununa
çözüm
Ayrıca ilk, orta ve lise ile ilgili başta öğretmen
stratejisi olmak üzere yapılacak çok iş olduğunu vurgulayan Babacan, bunların
çalışmalarının önemli ölçüde hazır olduğunu fakat sakin bir ortamda seçim
sonrası ve rasyonel bir iklimin hakim olduğu bir ortamda bunları kamuoyunun
gündemine getirip bu reformları hayata geçirmek istediklerini ifade etti.
Emeğin ve beyin gücünün oluşturduğu katma değerin ülkelerin
milli gelirini belirleyen önemli faktörlerden olduğunu belirten Babacan şöyle
devam etti: “Sermayenin zaten bir getirisi olur. Ama o emeğin, iş gücünün,
beynin getirisi ancak ve ancak daha iyi eğitilmiş bir nüfus ile mümkün. Cari
açığımızın uzun vadede kalıcı olarak düşmesinin en belirleyicisi de bu olacak.
Daha yüksek katma değer ürettiğimizde, daha iyi eğitilmiş bir toplum
olduğumuzda, o zaman cari açık Türkiye’nin gündeminde olmayacak. Daha iyi
eğitilmiş iş gücünün oluşturduğu ürün her şeye bedel. İhracatımızın kilogram
fiyatını yükseltelim derken aslında emeğin, beynin katma değerini artırmaktan
bahsediyoruz.
Makro istikrar için 3
ayak sağlam olmalı
Türkiye’nin bir başka sağlam ayağının bankacılık olduğunu
dile getiren Babacan, bir başka önemli ayağın da para politikaları olduğunu ve
bunun merkez bankası’nın çalışma alanı olduğunu söyledi. Merkez Bankası’nın
küresel şartların ve ülkenin içinde bulunduğu iç konjonktürün gereğini yapıyor
olması gerektiğini ifade eden Babacan, şunları söyledi: “Bunu da her durumda
Merkez Bankası’nın gerçekleştiriyor olması lazım. Bu da önemli taşıyıcı bir
sütun. Bu alana da son derece dikkat etmek gerekiyor. Makro çerçevede en önemli
konular bankacılık, kamu maliyesi ve para politikası… Bu üç sütunda sağlam
olacak, birini kesip gevşettiğinizde üç ayaklı sehpa nasıl ayakta durmazsa
makro çerçeveniz bozulur. Makro ekonomik istikrar ve makro çerçeve dediğimizde
bu üç ayak var. Birini gevşettiğinizde masa sallanır, tamamen kestiğinizde
devrilir.
ABD Adalet
Bakanlığı’na göre AKP, lobi faaliyetleri için CIA’in eski başkanıyla anlaştı –
Diken.com
Amerikan gizli haber alma örgütü CIA’in eski başkanlarından
Porter Goss’un danışmanlık hizmeti ve lobi çalışmaları için AKP hükümetiyle
anlaştığı ortaya çıktı.
The Intercept, Porter Goss’un AKP hükümetiyle anlaştığına
dair ABD Adalet Bakanlığı’ndaki kayıtlara ulaştı. Dış Temsilciler Tescil Yasası
kayıtlarına göre hali hazırda Amerika’da Türkiye adına faaliyet gösteren
Dickstein Shapiro danışmanlık firmasının bünyesindeki Porter Goss, bundan sonra
Türkiye lehine çalışacak.
Goss’un Türkiye’ye anti-terörizm dahil çeşitli konularda
danışmanlık yapacağı, ayrıca ABD Kongre üyeleri arasında ‘Türkiye’nin önemine
dair‘ lobi faaliyetleri yürüteceği belirtildi.
2006’da CIA’den istifa etti
2004’’te CIA’in
başına atanan Cumhuriyetçi kökenli Goss, 11 Eylül4’den dolayı eleştirilen teşkilatta
iddialı bir değişime girişmiş,
birçok bürokrat
ve ajanı karşısına almıştı.
Goss 2006’da sürpriz
bir şekilde dönemin
başkanı
George W. Bush’a istifasını sunmuştu.
Türkiye’nin Goss seçimi ‘tuhaf’
The Intercept’in haberinde Goss’un CIA günlerinde “Özgürlüğe
alternatif hiçbir şey yoktur. İnsanların potansiyellerinin tamamına
ulaşabilmesini sadece özgürlük sağlayabilir açıklaması hatırlatılırken,
Türkiye’deki basın özgürlüğü düşünüldüğünde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
Türkiye’sinin Goss seçiminin ‘tuhaf‘ olduğu belirtildi.
Hükümetin birçok gazeteciyi tutuklattığı, barışçıl
gösterilere şiddetle karşılık verdiği ve sosyal medya sansürleri de
hatırlatıldı.
Haberde Türkiye’nin IŞİD’le mücadele konusunda ABD’nin
yanında yer aldığı ancak IŞİD militanlarının hala Türkiye’nin Irak ve Suriye
sınırlarından kolayca geçiş yapabildiği de vurgulandı.
Biz vurduk müdürler
gizledi’ – Cumhuriyet
Öldürülen Kazanhan davasında sanık polis H.V, gaz atılması
talimatını amiri U.İ’nin verdiğini, müdür G.T’nin de silah kullanımını
gizlemeye çalıştığını, sahte tutanaklar tuttuklarını söyledi.
Cizre’de polislerin açtığı ateş sonucu başından vurularak
öldürülen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’la ilgili davada ifade veren sanık polis
H. V, çocuklara gaz atılması talimatını unsur amiri U.İ’nin verdiğini,
Kazanhan’ın vurulmasının ardından U.İ. ve sorumlu müdürleri G.T’nin olayı
gizlemeye çalıştığını, sahte tutanaklar tuttuklarını ve U.İ’nin “Biri gelirse
bu tüfeği burada görmesin diyerek kendilerine talimat verdiğini söyledi.
Kazanhan’ın ölümüyle ilgili davaya Cizre 1. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde devam edildi. Tutuklu polisler “güvenlik gerekçesiyle davaya
getirilmezken polis memuru M.N.G. H.V, O.Ç, U.İ. ve G.T’ kurulan SEGBİS
üzerinden oturuma katıldı. Kazanhan’ın annesi Ayşe ve babası Mehmet Emin
Kazanhan’ın izlediği duruşmada Kazanhan ailesini 60 avukat temsil etti.
M.N.G’nin avukatların sorularına cevap verirken sık sık “Sizin vatandaşlarınız
demesi dikkat çekti.
Dünkü duruşmasında Kazanhan’ı vurduğu iddiasıya tutuklanan
ancak Kazanhan’ı M.N.G’nin vurduğunu itiraf eden H.V’nin ifadesi alındı.
Emir amirimizden
H.V, amirleri U.İ’nin çocuklara gaz bombası atmasını
istediğini, onun ve M.N.G’nin önce gaz bombası attığını, daha sonra aynı
polisin araçta bulunan tüfekle çocuklara yönelik 3-4 el ateş açtığını söyledi.
H.V. şunları söyledi: “Nihat’ın yere düştüğünü hepimiz gördük. M.N.G. kovanları
toplayıp karakolun içindeki bir taşın altına gömdü. U.İ. amirimiz görüntüleri
izlediğini ve bizlik bir şey olmadığını söyledi diye konuştu. Olaydan sonra
toplandıklarında M.N.G.’nin “Bir sıkıntı olursa ben üstlenirim dediğini
belirten H.V, “U.İ. olayda kullanılan silahı başka bir araçla tabura gönderdi.
U.İ. ‘biri gelirse bu tüfeği burada görmesin’ diyerek bir tüfeği zırhlı bir
araca teslim etti dedi. Olayladan sonra 3-4 gün izne ayrıldığını ifade eden
H.V, “Tüfeğin envanterinde 25 kurşun vardı ancak benim haberim olmadan göreve
geri dönüşte envantere ‘25 tane kurşun teslim edildi’ diye yerime imza atılmış.
Şube müdürü, ‘Senin yerine imza attık’ dedi diye konuştu.
MİT TIR’ları
soruşturmasında savcılar ve albay cezaevinde – Milliyet
1 Ocak 2014’te Hatay, 19 Ocak 2014’te de Adana’da ’Mühimmat
ve silah’ taşıdıkları iddiasıyla durdurulan TIR’larla ilgili yürütülen
soruşturma kapsamında önceki gün haklarında verilen tutuklama istemiyle
yakalama kararının ardından gözaltına alınan dönemin Adana Cumhuriyet
Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, savcılar Aziz
Takçı ve Özcan Şişman ile Adana eski İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay,
çıkarıldıkları Tarsus 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklandı.
14 saat sürdü
’Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye
teşebbüs’ suçundan tutuklanan 4 savcı Adana Kürkçüler cezaevi’ne, Albay Özkan
Çokay ise Adana Askeri Cezaevi’ne gönderildi.
Savcılar, mahkemeye çıkarıldıkları yaklaşık 14 saat süren
boyunca, 3 kez reddi hakim talebinde bulundu. Savcılar, tutuklanmalarının
ardından polislerin oluşturduğu koridor içerisinde araca bindirildiği sırada,
adliye önünde bekleyen yakınları tarafından alkışlamaya başlandı. Yakınlarını
selamlayan savcıların morallerinin yüksek olduğu gözlendi. 4 savcı ana çıkış
kapısından çıkarılırken, eski Adana İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay da
otopark çıkışından götürüldü.
Mercedes’i verdi
faizini istiyor – Taraf
Diyanet İşleri tarafından, Prof. Görmez adına bir gazete
aleyhine açılan tazminat davasında İslamiyette yasak olmasına rağmen faiz
istendi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Mehmet Görmez’in ‘ibret-i
alem için iade edeceğim’ dediği 1 milyonluk lüks makam aracıyla ilgili
tartışmalar bitmedi. Aksine ‘ibret-i alemlik dava’ ile yeni bir boyut kazandı.
Çünkü Türkiye Diyanet Vakfı, (TDV) söz konusu haberi yapan Hürriyet gazetesi
aleyhine 10 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Ancak Diyanet’in ibret-i
alem için iade edilen lüks makam aracıyla ilgili haber nedeniyle gazeteye
açtığı davada, daha önemli ibretlik bir ayrıntı da yer aldı. Çünkü Diyanet’in
avukatı Diyanet Vakfı ve Prof. Görmez’in kişilik haklarına saldırı nedeniyle
sadece 10 bin lira manevi tazminat istemiyle yetinmedi.
Avukatlar, gazetenin ödeyeceği tazminata, haberin
yayınlandığı 13 aralık 2014 tarihinden itibaren yasal faiz de yürütülmesini
talep etti. Diyanet’in bu yaman çelişkisi dava Dilekçesinde aynen şöyle yer
aldı: Sonuç ve Talep : Arz ve izah edilenler ve resen görülecek sair
sebeplerle Müvekkil hakkında, gerçek dışı ve kişilik haklarını ağır şekilde
ihlal ederek yayın yapan davalı Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.’nden
müvekkil için 10.000,00-TL manevi tazminatın 13.12.2014 tarihinden itibaren
yasal faizi ile tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı
tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederim Ankara 9 .Asliye Hukuk
Mahkemesi tarafından da işleme konulan dilekçe TDV avukatlarınca hazırlandı.
Taraf’ın da ulaştığı dilekçede öncelikle habere konu makam
aracı alımıyla ilgili süreç hakkında uzun açıklamalarda bulunuldu. Haberlerin
asılsız ve mesnetsiz olduğunda ısrar edildi, işin içine paralel de katılarak,
bu haberin de algı operasyonunun parçası olduğu savunuldu.
Sığınma evindekiler
oy kullanamayacak – Milliyet
Eşlerinden veya aile bireylerinden şiddet gördükleri
gerekçesiyle sığınma evlerinde kalan 1600 kadın 7 Haziran seçimlerinde oy
kullanamayacak.
Kadın Koalisyonu’ndan yapılan açıklamaya göre, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı, sığınma evlerinde kalan kadınların oy kullanma hakkını
güvence altına almak için önlem almadı. Açıklamada “Devlet sığınakta kalan
kadınları yurttaş olmaktan çıkarmak değil, güvenliklerini garanti altına alarak
oy kullanma haklarını sağlamak zorundadır. denildi. Açıklamada “Bakanlık
bünyesindeki bakım kurumlarında bulunan seçmenlerin de oylarını bağımsız
iradeleriyle verebilmelerine, verdikleri oyların gizliliğinin nasıl
sağlanacağına, kurum yöneticilerinin seçmenlerin tercihlerini belirleyecek
uygulamalardan uzak durmalarına, bu sandıklardan çıkan sonuçların kurumlarda
yaşamlarını sürdüren insanlar için olumsuz sonuçlar yaratmasının önüne nasıl
geçileceğine ilişkin bir bilgi alamadık. ifadelerini yer verildi.
Bir yüzleşmedir bu
yetimhane’ – Vatan
Yıkımına protestolar üzerine ara verilen Tuzla’daki Ermeni
yetimhanesini 28 yıl aradan sonra ilk kez ziyaret eden Orhan Dink anılarını
anlattı.
Suikasta kurban giden Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Hrant Dink’in de kaldığı Tuzla’daki Ermeni yetimhanesindeki yıkım vatandaşların
tepkisi üzerine ara verildi. İş makinelerinin ‘Kamp Armen’ adıyla bilinen
yetimhaneye girdiği gün, Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink de tam 28 yıl aradan
sonra ilk kez ziyarete geldi. Kendisi de yetimhanede kalan Orhan Dink,
duygularını BBC Türkçe’den Selin Girit’e anlattı: “Çocukluğum burada geçti.
Burada yataklarımız vardı. Şurada durup bakınca denizi görürdün. Aşağıda göl
vardı. Yüzmeyi de burada öğrendik. Yüzleşmedir bu kamp. Kurtarılması sadece
Ermeniler değil tüm Türkiye halkları için önemli. Buradan başlayarak Roboski’ye
de gideriz, Sivas’a da.
‘Hafıza mekanı olsun’
HDP İstanbul milletvekili adayı Garo Paylan da, şunları
söyledi: “Bir hafıza mekanı burası. Yaşadığımız şey bir kez daha yıkım, gasp,
anıya, hatıraya saygısızlık. Soykırımı tarihçilere bırakalım diyorlar. Ama
adalet diyorsak, yüzleşme diyorsak, önce bugünden başlayalım. Devletin burayı
kamulaştırması, vicdani bir duruş sergilemesi gerek. Burası ibret-i alem olsun.
Hak sahiplerine iade edilsin. Tüm çocukların hizmetine açılan bir mekan olsun.
Hafıza mekanı olsun.
Burada tanıştılar
Hrant Dink’le daha çocukken bu kampta tanışan, yıllar sonra
yine bu kampta evlenen Rakel Dink, son yazısında “Ölenlere son arzun nedir diye
sorarlar ya. Eşimin en büyük, ilk arzularından biriydi Kamp Armen’in ayakta
kalması. Şimdi içim acıyarak izliyorum yıkımı diye yazdı.
Eğit-donat programı
ilk Ürdün’de başladı – Hürriyet
ABD’nin ılımlı Suriyeli muhalifleri eğitme ve
teçhizatlandırma programı aylar süren bekleyişten sonra Ürdün’de başladı.
Ürdün hükümet sözcüsü Mohammed Momani, Associated Press
haber ajansına yaptığı açıklamada programın birkaç gün önce başladığını
belirtti. Detayları ise ABD Savunma Bakanı Ash Carter açıkladı. Carter, Pentagon’da akşam saatlerinde düzenlenen
basın toplantısında 90 kişinin eğitimine başlandığını ifade etti. Carter,
IŞİD’e karşı mücadelede bu askerlere havadan destek verileceğini de hatırlattı.
Ancak bu kişilerin sahada Suriye lideri Beşar Esad askerlerine karşı savaşa
girmeleri halinde ne yapacakları konusunda hala kararsız olduklarını ekledi.
Eğit-Donat programı için bugüne kadar 3750 Suriyeli gönüllü oldu. Bu kişilerden
yalnızca 400’ünün geçmişi ve bağlantıları ile ilgili taramalar tamamlanabildi.
Programın Ürdün’den sonra Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’de de önümüzdeki
günlerde başlaması bekleniyor.
Ermenilerden ABD
çıkartması – Milliyet
Ermeni diasporası ve Ermenistan liderleri 1915 olaylarının
100’üncü yılında ABD’nin başkenti Washington’da buluştu.
Binlerce Amerikalı
Ermeniyi bir araya getiren üç gün sürecek etkinlikler perşembe akşamı
Washington’daki ünlü Ulusal Katedral’de yapılan dini törenle başladı. ABD
Başkan Yardımcısı Joe Biden ve ABD’nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi Samantha
Power’ın da katıldığı ayinde Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan da bir
konuşma yaptı. Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı ayin 2 saat sürdü. Pazar gününe
kadar kentte 1915 olaylarına dair çeşitli toplantıların yanı sıra Ermeni
sanatçıların katılacağı bir dizi kültürel etkinlik de düzenlenecek.
Washington’da çeşitli temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı
Sarkisyan, ABD Başkanı Barack Obama ile bir araya gelmedi. Sarkisyan’la
birlikte Washington’da bulunan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbandyan’ın da
mevkidaşı John Kerry ile resmi teması olmadı. Ancak Nalbandyan Ulusal Basın
Kulübün’de gazetecilerle konuştu. Nalbandyan bir soru üzerine “Ermenistan
Cumhuriyeti hiçbir zaman Türkiye’den toprak talebinde bulunmadı dedi.
Muhafazakarlardan son
dakika zaferi – Milliyet
Birleşik Krallık’ta yapılan seçimlerde, Muhafazakarlar
şaşırtıcı bir sonuç elde ederek tek başına iktidar oldu. Hedef tutturamayan
İşçi Partisi, Liberal Demokratlar ve UKIP liderleri ise istifa etti
Birleşik Krallık’ta, Başbakan David Cameron’ın
liderliğindeki Muhafazakar Parti önceki gün yapılan genel seçimde anketlerin
öngöremediği bir zafer elde etti. “Tory lakaplı Muhafazakarlar, anketlerde
başa baş göründükleri tarihi rakipleri İşçi Partisi’ni hezimete uğrattı. Seçim
öncesi yapılan tüm anketler ve hatta sandık çıkış anketleri bir koalisyon
hükümetinin kurulacağına işaret ederken, Tory’ler 650 sandalyeli Avam Kamarası’nda
326 sandalye kazanarak tek başına iktidar olma hakkını kazandı. Parti, 1992’den
bu yana ilk kez tek başına iktidar olmayı başardı. İşçi Partisi 230, İskoç
Ulusal Partisi (SNP) 56, Liberal Demokrat Parti 8, Kuzey İrlanda Demokratik
Birlik Partisi (DUP) 8 ve diğer partiler 15 milletvekilini parlamentoya soktu.
Kraliçe bile
beklemiyordu
2005’ten bu yana partinin lideri olan 48 yaşındaki Cameron
seçim zaferinin ardından eşiyle İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ile görüşmeye
giderken, “Bu yaşadığım en tatlı zafer diye konuştu. İngiltere Kraliçesi II.
Elizabeth tek parti zaferini beklemediği için apar topar Buckingham Sarayına
geldi ve hükümeti kurma görevini David Cameron’a verdi. Cameron 2010 yılındaki genel seçimde Liberal
Demokratlar ile koalisyon hükümeti kurmuştu ve parlamentoda 307 Muhafazakar
vekil bulunuyordu.
Miliband ‘lider’
olamadı
Birleşik Kralllık’ta seçimi kaybeden parti liderlerinin
istifası bir gelenek. Başarısız olan üç parti lideri de bu geleneği bozmadı.
2010 yılında yapılan bir önceki seçimlere göre, 25 sandalye kaybeden İşçi
Partisi son 30 yılın en kötü sonucunu aldı. İşçi Partisi’nin lideri Ed
Miliband, sonuç karşısında istifa ederken “Tüm sorumluluk sadece benim
açıklamasında bulundu. Parti liderliğine, kendisinden daha fazla tanınan ve
eski dışişleri bakanı olan ağabeyi David Miliband ile girdiği yarışı kazanarak
gelen Ed Miliband, özellikle işçiler ile bağ kurmayı başaramadı. Miliband
döneminde İşçi Partisi, kalelerinden olan İskoçya’da neredeyse silindi, Londra
dışında İngiltere’de de büyük kayıplar yaşandı. Muhafazakar basın Miliband’e
saldırırken, İşçi Partililer bile Ed Miliband’in liderlik özelliğini
sorgulamıştı. Yeni bir lider seçilene kadar partiyi Genel Sekreter Yardımcısı
Harriet Harman yönetecek. Son kabinede başbakan yardımcısı olan Liberal
Demokratlar’ın lideri Nick Clegg de istifasını açıkladı. 2010 seçimlerinde iki
partili sistemi kırarak tam 36 yıl sonra ilk koalisyon hükümetinin kurulmasını
sağlayan Liberal Demokratlar bu seçimlerde sadece 8 vekil sokabildi. Mevcut Avam
Kamarası’nda 57 Liberal Demokrat vardı.
Kadın vekil sayısı
182 oldu
İstifa eden bir diğer lider ise AB ve göçmen karşıtı aşırı
sağcı parti Ukip’in genel sekreteri Nigel Farage oldu. Ukip, 56 sandalye
kazanan İskoç Ulusal Partisi ile eşit şekilde üç milyon oy alsa da dar bölge
seçim sistemi nedeniyle sadece bir milletvekilini parlamentoya sokabildi.
Kendisi de seçilmeyen Farage, seçim sisteminin değişmesi çağrısı yaptı.
Partinin adeta yüzü olan Farage’ın liderliğe eylül ayında yapılacak parti
seçiminde tekrar geri dönebileceği belirtildi. Türk kökenli 4 aday ise
seçilemedi.
Seçimlerde ayrıca parlamentodaki kadın milletvekillerinin
sayısında da önemli bir artış yaşandı, son seçimlerde sayıları 148 olan kadın
milletvekillerini sayısı 182 oldu.
AB üyeliğini 2017
yılında referanduma götürecek
Başbakan David Cameron 2017’de, Britanya’nın AB üyeliğine
yönelik “kalalım mı, çıkalım mı referandumu yapma sözü vermişti. Zaferinin
ardından Cameron bu sözü tutacağını açıkladı. Brüksel’de dikkatle takip edilen
süreç konusunda, Avrupa Birliği Komisyonu’ndan “temel değerlerde taviz
verilmeyecek açıklaması geldi. AB ile daha iyi bir anlaşma istediğini belirten
Cameron’ın bir an önce Brüksel ile görüşmelere başlaması bekleniyor. Cameron
şahsi olarak AB’de kalma taraftarı olsa da, AB karşıtlarının oylarını riske
atmamak için referandum sözü vermişti. Yabancı ucuz iş gücünden rahatsız olan
Londra, özellikle serbest dolaşımda sınırlama isterken AB, bunun birliğin temel
değeri olduğunu söylüyor. AFP’ye konuşan bir AB diplomatı, “Britanyalılar,
partnerlerinin onları AB’de tutmak için ağır bedeller ödemeye hazır olduğunu
sanıyorsa yanılıyorlar dedi.
İskoç partiden tarihi
başarı
Seçimde en büyük çıkışı, geçen yıl İskoçya’nın bağımsızlığı
için kampanya yürüten İskoç Ulusal Partisi (SNP) elde etti. 2010’da 6 sandalye
elde eden SNP, bu seçimlerde 56 vekil çıkardı. İskoçya, Avam Kamarası’na 59
vekil gönderirken 2010’da bunların 41’i İşçi Partili idi. SNP, 11 sandalye
kazandığı 1974’ten bu yana en büyük zaferini elde etti.
Başarı karşısında bağımsızlık yanlısı seslerin artabileceği
yorumları yapılıyor. 2014’teki referandumda kıl payı ile Birleşik Krallık’ta
kalma kararı çıkmıştı. Sonuç üzerine kampanyanın mimarı İskoçya Birinci Bakanı
Alex Salmond istifa ederek yerini Nicola Sturgeon’a bırakmıştı. İskoçya’nın ilk
kadın birinci bakanı olan Sturgeon, “Kariyer motivasyonum Margaret Thatcher’dı,
onun arkasında durduğu her şeyden nefret ettim demişti.
Seçim hakkında açıklama yapan Sturgeon, “Muhafazakar
çoğunluk hükümeti bile İskoçya’da yaşananları göz ardı edemez dedi. Yeni bir
bağımsızlık referandumunun öncelikli hedefleri olmadığını, bunun gelecek sene
İskoçya’da yapılacak seçimler sonrasına bırakılması gerektiğini belirtti.
Milletvekili seçilen Salmond ise “İskoç aslanı tüm ülkede kükredi dedi.
Son 350 yılın en genç
milletvekili
İskoç Ulusal Partisi’nden milletvekili seçilen 56 kişiden
biri de 20 yaşındaki Mhairi Black oldu. Black seçim bölgesinde, İşçi
Partisi’nin baş stratejisti ve eski Dışişleri Sözcüsü Douglas Alexander’ı 5684
oy farkla geride bıraktı. Genç kadın, kayıtlara göre 1667 yılından bu yana
seçilen en genç milletvekili oldu. O dönemde Christopher Monck 13 yaşındayken
milletvekili seçilmişti. Glasgow Üniversitesi öğrencisi Black, bateri ve piyano
çalıyor.
Hem belediye başkanı
hem milletvekili oldu
Başkent Londra’nın Belediye Başkanı Boris Johnson,
seçimlerde batı Londra’dan milletvekili seçildi. Muhafazakar siyasi, bir yıl
sonra dolacak olan belediye başkanlığı görevini de bırakmayacağını açıkladı.
Johnson’ın Cameron’dan sonra başbakan olma hayali kurduğu bliniyor. Johnson,
1922’de linç edilen Osmanlı Dahiliye Nazırı Ali Kemal’in torunu.
‘Lanet olası beş yıl
daha’
İşçi Partisi’nin istifa kararı alan lideri Ed Miliband,
parti binasında yaptığı konuşma öncesinde alkışlarla karşılandı. Moralinin
oldukça düşük olduğu görülen Miliband, saatler sonra son kez parti lideri
olarak Nazi rejiminin yenilgiye uğratılmasının kutlandığı Zafet Günü
etkinliğine katıldı. İşçi Partisi’ne yakın Daily Mirror gazetesi ise dün siyah
zemine “Lanet olası 5 yıl daha manşetiyle çıktı.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com
– www.navendalekolin.com
– www.lekolin.org
– www.lekolin.net
– www.lekolin.info
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com-www.navendalekolin.com-www.lekolin.org-www.lekolin.net–www.lekolin.info