06 Mayıs 2015 Çarşamba Saat 11:36
Kürdistan ve
Türkiye’deki devrimci mücadeleyi ve siyasal yaşamı canlı ve dinamik biçimde
etkiliyorlar. Onların şahadetleriyle bıraktıkları devrimci miras egemenlerin ve
gerici güçlerin yakasını bırakmıyor. O günden bugüne halkların mücadelesi
egemenlere rahat yüzü vermiyorsa, bu durum Denizlerin, Hüseyinlerin, Yusufların
devrimci mücadele ruhunun Türkiye coğrafyasının derinliklerine işlemesinden
dolayıdır.
Denizler idam edildiğinde Kürt Halk Önderi de Mamak Askeri
Cezaevindedir. Denizleri aynı bloktan alıp idam sehpasına götürüyorlar. Kürt
Halk Önderi o gün bir söz veriyor öyle bir devrimci mücadele geliştirmeliyiz
ki, bir daha ezilmesin, kaybetmesin bir daha bu tür durumlarla karşılaşmasın
öyle bir devrimci mücadele yürütmeliyiz ki, egemenlerin ve düşmanların istediği
zaman ve yerde değil, bizim istediğimiz zaman ve yerde olsun. Bu, 6 Mayıs
şehitlerine verilmiş bir sözdür.
Kürt Halk Önderi o zaman 23 yaşında bir üniversite
öğrencisidir. Herhangi bir örgütle organik ilişkisi olmayan bir devrimcidir.
Mahir Çayan ve arkadaşlarının Kızıldere’de katledilmesini protesto için yapılan
okul boykotunun örgütleyicilerindendir. 7 ay zindanda kalıp çıktıktan sonra 6
Mayıs şehitlerine verdiği sözün gereği bir gün bile ara vermeden öğrencisi
olduğu Siyasal Bilgiler Fakültesinde devrimci gençliği örgütlemeye girişir.
Belki birçok kimse bilmez, ama 12 Mart sonrası Siyasal Bilgiler Fakültesi ve
Ankara’da gençliği ilk örgütleyen devrimcidir. Devrimci önderliği böyle
başlar.
Kürt Halk Önderi, 6 Mayıs şehitlerine verdiği sözün gereği
ve onların anısını yaşatmak için Türkiye’deki devrimci gençliği Türk’ü ve
Kürt’üyle birlikte örgütler. İlk önceleri Denizlerin ve Mahirlerin anısının
gereği Türkiye halkıyla Kürdistan halkının ortak devrimci mücadelesini
örgütlemeyi esas alır. Ancak birlikte devrimci mücadeleyi örgütlemeye çalıştıkları
Türkiyeli arkadaşlarının yaklaşımını yetersiz görünce ayrı örgütlenme ve
mücadeleyi bu temelde geliştirmeye yönelir. Kürdistan Özgürlük Mücadelesini
ayrı örgütlese de, hiçbir zaman Denizlerin, Mahirlerin ve İbrahimlerin
halkların kardeşliğine dayalı ortak mücadele anlayışını bir tarafa itmez her
zaman Türkiye halkları ve devrimci demokrasi güçleriyle ortak mücadeleyi esas
alır.
Kürt Halk Önderi, 12 Eylül darbesi olmadan önce, Maraş katliamı sonrası devrimci örgütlerle
ortak mücadele yürütme çabaları içine girmiştir, ama bir sonuç alamamıştır. 12
Eylül’den sonra da bu yönlü çabalarını sürdürmüş, 11 örgütün katıldığı Faşizme
Karşı Birleşik Cephe örgütlenmesini yaratmıştır. Bu cephe istenilen düzeyde
geliştirilemese de PKK ve Kürt Halk Önderi hiçbir zaman ortak mücadele
perspektifinden uzaklaşmamıştır. Bunda Mahirlerin şahadeti sonrası okul
boykotuna öncülük etmesi Denizler idama götürülürken verdiği sözün belirleyici
etkisi vardır.
PKK zaten kuruluşunda ilk Önder kadrolarının önemi bir
bölümü Türk’tür. Kürdistan devriminde Türkiye devrimini gören Haki ve Kemal
başta olmak üzere öncü çalışmalarda yer alan Türkiyeli devrimciler vardır.
PKK’nin kimliğini ve çizgisini Mahir Çayan ve arkadaşlarının şahadeti,
Denizlerin idamı önemli düzeyde belirlediği gibi, grup aşamasında önemli
kadroların Türk olması da bu kimliğin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Bu
açıdan Kürt Halk Önderi her zaman “Biz Mahirlerin, Denizlerin ve İbrahimlerin
mirasçısı bir hareketiz demiştir. Gerçek de budur. Kuşkusuz o yıllarda radikal
olmasa da ortaya çıkan Kürt sol gruplaşmaları etkilese de, esas etkileyenin
Türkiyeli devrimcilerin militan duruşu olduğu açıktır. Zaten Kürdistan’da
radikal devrimdi duruş dışında bir gelişme yaratılması mümkün olmadığından Kürt
Halk Önderi ve Apocular Türkiyeli radikal devrimci önderlerden ve onların
mücadelesinden fazlasıyla etkilenmiştir.
PKK, yürüttüğü mücadelede bu Türkiyeli devrimcilerden
etkilendiğini her zaman ortaya koymuş, onların devrimci mirasını yaşatmak
açısından da bu mücadeleyi geliştirmiştir. PKK tarihi derslerinde her zaman bu
büyük devrimcilere önemli yer verilir. Bu açıdan PKK’nin mücadelesi aynı
zamanda bu devrimcilerin mücadele mirasının Kürdistan’da somutlaştırılmasıdır.
Kürt Halk Önderi ve PKK bu büyük devrimcilerin mirası olarak
da geliştirilen mücadeleyi şimdi tüm Türkiye halkıyla ortaklaştırma çabası
içindedir. Bu konuda önemli adımlar atılmıştır. Şengal, Kobanê ve bir bütün
olarak Rojava’da Türkiyeli devrimciler de savaşmaktadır. Birçok şehit de
vermişlerdir. Denizlerin idam sehpasındaki son sözleri olan “Yaşasın Türk ve
Kürt halklarının kardeşliği ve mücadelesi sözü daha somut hale gelmektedir.
Bugün Türkiye’de önemli bir siyasal güce ulaşan HDK-HDP
projesi de 6 Mayıs ruhunun pratikleşmesidir. HDK-HDP içinde ve 7 Haziran seçim
listelerinde DHKP-C, THKO ve TKP-ML geleneğinden gelen birçok isim
bulunmaktadır. HDP, Türkiye halklarının ortak demokratik hareketi haline
gelmiştir. Böylece Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin, Hakilerin, Kemallerin,
Orhan Yılmazkayaların ve Paramaz Kızılbaşların özlemleri HDP’de
gerçekleşmektedir.
6 Mayıs’ta idamları gerçekleştiren devlet değil idam edilen
Deniz, Hüseyin ve Yusuf zafer kazanmıştır. Bugün bu zafer Türkiye halklarının
ortak mücadelesinde somutlaşmıştır. 6 Mayıs ruhu zafer kazanacak, Türkiye ve
Kürdistan halkı özgür ve demokratik bir yaşama kavuşacaktır.
Hüseyin ALİ
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.navendalekolin.com – www.lekolin.org –
www.lekolin.net – www.lekolin.info