20 Mayıs 2015 Çarşamba Saat 02:02
Cizîr’de 24 köy
özgürleştirildi
ANF-YPG
savaşçılarının gün geceden bu yana Alya cephesinde çetelere karşı yürüttüğü
operasyonda 23, Til Mecdel yakınlarındaki Debaxiyê köyü de çetelerden
temizlenerek özgürleştirildi.
YPG savaşçılarının gün geceden bu yana Alya cephesinde
çetelere karşı yürüttüğü operasyonda 23, Til Mecdel yakınlarındaki Debaxiyê
köyü de çetelerden temizlenerek özgürleştirildi.
Serêkaniyê’de bir haftayı geride bırakan YPG
operasyonlarında şimdiye kadar onlarca köy çetelerden temizlenerek
özgürleştirildi. YPG operasyonunda en son dün gece Halep-Derezor yolu üzerinde
bulunan ve stratejik önemi olan Alya köyünü de çetelerden temizledi.
YPG savaşçılarının operasyonuyla özgürleştirilen Alya
köyünün ardından Til Temir’in kuzeybatısında bulunan ve Alya hattında yer alan
toplam 23 köy ve mezra ile bir benzin istasyonu çetelerden temizlenerek
özgürleştirildi.
Stratejik önemi olan Alya köyü, buğday deposu ve benzin
istasyonunun çetelerden temizlenmesinden sonra aynı hat üzerinde bulunan Suveyr
Celia, El Kebir, Um Hermelê, Mezraed Ubeydilhilo, Xelil Hercan, Maksume, El
Elluş, El Kebtaş, El Herbi, Şex Ricam, Ridênî, El Vusta, Kebir Emir, Şidyan
Kerker, Eehaniyet, El Beggara, Merrat, Derxan, Rezraat, Naif Berhevi, Salihiyet El Edvan köy ve
mezraları çetelerden temizlenerek özgürleştirildi.
Süren operasyonda çeteler Serêkaniyê ve Hesekê cephelerinde
darbe almaya devam ediyor.
DEBAXİYÊ KÖYÜ DE ÖZGÜRLEŞTİRİLDİ
YPG / YPJ güçlerinin
DAİŞ çetelerine yönelik operasyonu çerçevesinde Til Mecdel yakınlarındaki
Debaxiyê köyünü de çetelerden temizleyerek özgürleştirdi.
ANHA’nın haberine göre, YPG savaşçıları saat 16:40
dolaylarında Hasekê-Til Temir arasında yer alan ve Hasekê kent merkezinin 12 km
batısındaki Debaxiyê köyünü özgürleştirdi.
Bölgedeki çatışmalar ise devam ediyor.
Savcıların Meslekten
Men Edilmesine Ertuğrul Günay’dan Sert Tepki
AKTİF HABER-Ertuğrul
Günay, HSYK, Yolsuzluk ve rüşvet, 17-25 AralıkYolsuzluk ve rüşveti
soruşturdukları için savcıların HSYK tarafından savunmaları dahi alınmadan
meslekten men edilmesi ülkede hukukun geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne
serdi.
Konuya ilişkin Aktifhaber.com’a konuşan, Eski Kültür ve
Turizm Bakanı ve aynı zamanda hukukçu olan Ertuğrul Günay, hukuk devletinin
iflasının yaşandığını belirterek, savunmaları dahi alınmadan savcılar hakkında
meslekten men edilme kararı verilmesinin, HSYK’nın siyasi iktidarın emirlerini
uygulayan bir kurum haline dönüştüğünü gösterdiğini ifade etti.
Günay, devletin yolsuzluk şaibesi altındaki bir diktatörlüğün
kollarına terk edildiğini söyledi.
İŞTE O AÇIKLAMALAR:
HUKUK DEVLETİNİN
İFLASINI YAŞIYORUZ
Birçok hukukçu arkadaşımın da belirttiği gibi aslında hukuk
devletinin iflasını yaşıyoruz şu anda. HSYK’nın aldığı bu son kararlarla
Anayasa’nın hakim bağımsızlığı, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi
kurumları neredeyse ortadan kaldırılmış durumdadır.
Buna 17-25 Aralık 2013’ten bu yana yasaların sürekli olarak
değiştirilmesi, emniyette ve yargıda yapılan yer değiştirmeler, sürgünler de
eklenince Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan çıktığını söylemek noktasına
geliyoruz. Bu Türkiye için çok talihsiz bir gelişmedir ve bir anlamda siyasi
iktidarın meşruiyet temellerinin de yıkılması sonucunu doğurur.
SAVUNMA BİLE ALMADAN
MESLEKTEN MEN KARARI VERİLMESİ, HSYK’NIN SİYASİ İKTİDARIN EMİRLERİNİ UYGULAYAN
BİR KURUM HALİNE DÖNÜŞTÜĞÜNÜ GÖSTERİR
Bu son HSYK kararıyla meslekten çıkarılan savcılar daha önce
ülkemizde önemli soruşturmalarda da görev yaptılar. Bu görevin ifasında da
eleştiri aldıkları oldu. Ama savcılar nihayet soruşturma açarlar, kararı
yargıçlar verir. Haklı ya da haksız soruşturma açtıkları için savcıların
meslekten çıkarılması ancak haklarında meslekten çıkarmayı gerektirecek bir suç
işlediklerinin yargı kararıyla kesinleşmesi halinde olur. Savunma bile almadan
soruşturmanın başında bu tür kararlar verilmesi HSYK’nın siyasi iktidarın
emirlerini uygulayan, sıradan bir kurum haline dönüştüğünü gösterir.
Savcıların meslekten bu şekilde men edilmesi Anayasaya, şu
ana kadarki uygulamalara, yürürlükteki bütün yasalara aykırı bir durum. Ama biz
bütün bunları 17-25 Aralık’tan bu yana yaşıyoruz.
DEVLET YOLSUZLUK
ŞAİBESİ ALTINDAKİ BİR DİKTATÖRLÜĞÜN KOLLARINA TERK EDİLMEKTEDİR
Bakın geçen de tahliye kararı veren hakimler tutuklandı.
Adana’daki TIR’ları durduran savcılar da aynı şekilde tutuklandılar. Bütün
bunlar yaşanırken toplumun bir kesiminin ya da siyasetin bir kesiminin öç alma
duygusu içerisinde, olup biteni sessizce seyretmesi bir başka büyük tehlikenin
işaretidir. Çünkü görüldüğü kadarıyla bütün kurumlar, hukuk devletinin bütün
güvenceleri kademe kademe tasfiye edilmekte ve devlet yolsuzluk şaibesi
altındaki bir diktatörlüğün kollarına terk edilmektedir. Bu yaşadıklarımız
karşısında bütün yargıçların, bütün savcıların özellikle hukuk hocalarının ve
hukuk fakültelerinin sessiz kalmalarının gelecekte ağır bedellerini
ödeyeceğimiz bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum.
Ve bu söylediklerimi sadece bir siyaset adamı olarak değil,
hukuk eğitimi görmüş, bu alanda çalışmış bir yurttaş olarak da itiraz ve isyan
ediyorum.
Akdoğan’dan
Demirtaş’a: Bunlar 6 ay siyasetçi, 6 ay terörist
T24-‘HDP barajın
altında kalırsa süper olur’ diyen Başbakan Yardımcısı, Selahattin Demirtaş’ı
teröristlikle suçladı
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, “HDP barajın
altında kalırsa süper olur” şeklindeki sözlerine, “Demokrasiye inanan
bir insan böyle bir laf eder mi, utanmıyor mu” diye cevap veren HDP
Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili açıklamalarda bulundu. Demirtaş’ın
çözüm sürecine düşman olduğunu ve destek vermediğini iddia eden ve Akdoğan, şu
ifadeleri kullandı:
“Bugün Selahattin Demirtaş bana cevap vermiş, ben
demiştim ya ‘Barajı geçemezlerse süper olur’ diye. ‘Demokrasiye inanan bir
insan böyle bir laf eder mi, utanmıyor mu’ demiş. Utanma duygusu olsa sen
sokağa çıkmazsın. Kobani olaylarında insanları sokağa döktün, onlarca insan
hayatını kaybetti. Sende utanma duygusu var mı? Çözüm Süreci’nin düşmanı olan,
her türlü sabotajı yapan, düne kadar şikayet ettiğiniz ne varsa yapan paralel
yapıyla aşk yaşıyorsunuz. Sende utanma var mı? Çözüm Süreci’ne hiç destek
vermeyen, her türlü engeli çıkaran ulusalcı zihniyetle, CHP ile flört
ediyorsun. Sende utanma var mı?
“Senin bir kardeşin var. Ne iş yapıyor? Mesleği ne? Terörist,
Kandil’de. Bir dönem siyaset yapıyordu. Sonra terörist olmaya karar verdi.
Bunlar gece başka gündüz başka, 6 ay siyasetçi, 6 ay terörist. Bu yaklaşım
nasıl demokrat olabilir. Milleti kandırıyorlar. Bu oyuna gelmeyelim. Böyle bir
zihniyetin barajı geçmesi demokrasi için bir tehlikedir, bir tehdittir.”
AKP’de boyun eğen, HDP’de
dik duran yükselir’ – DİHA
Gergerliler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği’ni
(GERSOY-DER) ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan ve
Cumhurbaşkanı’nın HDP’ye yönelik hedef gösterici sözlerine ilişkin, “TV’ye
çıkardığı elemanları ne kadar HDP’ye saldırırsa ona göre maaş alıyor. HDP’ye en
çok saldıran kıymet değer görüyor. Dikkat ederseniz AKP’ye kim ne kadar
eğilmişse, boyun eğmişse o kadar yükseliyorlar. Ancak, HDP’de dik duran
yükselir, diz çöken bizim utancımız olur” diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı ve İstanbul 1. Bölge Milletvekili adayı
Selahattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında Gergerliler Sosyal
Yardımlaşma ve Kültür Derneği (GERSOY-DER) ve Azadi Hareketi’ni ziyaret etti.
Ziyaretlerinin ilkini GERSOY-DER’e gerçekleştiren Demirtaş, burada dernek
başkanı Mahmut Özdemir ve dernek yöneticileri tarafından karşılandı. HDP’li
yöneticilerin de eşlik ettiği Demirtaş, “Bizler HDP, Bizler Meclis’e”
sloganları eşliğinde dernek yönetici ve üyeleriyle selamlaştı. Selamlaşmanın
ardından, söz alan dernek başkanı Özdemir, Demirtaş’a kendilerini ziyaretinden
dolayı teşekkür ederek, “HDP’nin vizyonunda kendimizi görüyoruz. Bizler de hep
birlikte Bizler Meclis’e diyoruz” dedi.
Yurttaşlardan AKP’ye, ‘paramız haram zıkkım olsun’
“Hepiniz bu ülkenin pırıl pırıl temiz ve yürekli
insanlarısınız. Ve sizler eminim ki Türkiye’nin geleceğini de bu temiz
yürekleriniz gibi 7 Haziran’da belirleyeceksiniz” diyen Demirtaş’a yurttaşlar,
“Onu Başkan yaptırmayacağız” sloganlarıyla karşılık verdi. HDP’nin
barajı aşması durumunda Türkiye’nin rahat bir nefes alacağını ifade eden
Demirtaş, “Kendini diktatörlüğe hazırlayan bir anlayışı özgürlük
çizgimizle frenlediğimiz için Türkiye rahat bir nefes alacak” dedi.
AKP’nin HDP’yi baraj altında bırakmak için iftiralarla dolu bir seçim
kampanyası yürüttüğünü dile getiren Demirtaş, “Onlar ‘ey halkımız HDP’yi baraj
altına bırakın’ diyor. Ve bunu ileri demokrasi olarak anlatıyorlar. Biz diyoruz
ki bu utançtır” diye konuştu. Konuşmasını, “Bizi parlamento dışı
tutmak için halkın parasıyla miting yapıyor. Tek derdi HDP’yi baraj altında
bırakmak” sözleriyle sürdüren Demirtaş, yurttaşların “Paramız haram
zıkkım olsun” sloganlarıyla desteklendi.
‘İnşallah seçim akşamı sarayın balkonuna değil penceresine
bile çıkamazsın’
Konuşmasını, “Valiler, kaymakamlar, emniyet emrindeki
600 TV kanalı gece gündüz HDP’yi baraj altında bırakmak için çalışıyor”
diyerek devam ettiren Demirtaş, “Ama göreceksiniz hepsini 7 Haziran akşamı
yenmiş olacağız. Hani o her seçim akşamı çıkar ya, sen bir daha balkon yüzü
görmeyeceksin. Ve inşallah seçim akşamı sarayın balkonuna değil penceresine
bile çıkamazsın” dedi.
‘Başkanlık sistemini savunmak kendisini inkardır’
Başbakan Davutoğlu’na “Miting alanlarında neden
başkanlık sistemini savunmuyorsun?” diye seslenen Demirtaş, “Başbakan 60
tane AKP etkinliği yapan cumhurbaşkanına bir şey söylemiyor. Kendisi bugüne
kadar başkanlığı savunmuyor? Niye savunamıyorsun diye günlerdir soruyorum çıt
yok. Çünkü başkanlık sistemini savunmak kendisini inkardır. Bunu halkın
gözünden saklıyorlar” şeklinde konuştu.
‘AKP’ye kim ne kadar eğilmişse, boyun eğmişse o kadar
yükseliyorlar’
Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “O yüzden HDP
hakkında sallıyorlar, yalan söylüyorlar. Bir insan yalan söylüyorsa
tehlikelidir. TV’ye çıkardığı elemanları ne kadar HDP’ye saldırırsa ona göre
maaş alıyor. HDP’ye en çok saldıran kıymet değer görüyor. Dikkat ederseniz
AKP’ye kim ne kadar eğilmişse, boyun eğmişse o kadar yükseliyorlar. Maalesef
bazıları sizin hemşerileriniz. Ancak, HDP’de dik duran yükselir, diz çöken
bizim utancımız olur.
‘AKP’liler için elektrik israf etmeyin’
“Sizler fedakarlığınızla bu partiyi gerçek bir Türkiye
partisi yaptınız” diyen Demirtaş, yurttaşlara dönerek, “AKP’liler, TV’lere
çıktığında elektriğinizi israf etmeyin kapatın televizyonlarınızı. Ama bir
HDP’li çıktığı zaman işte o elektrik değer ona” diyerek, konuşmasını
kadınların attığı zılgıtlar eşliğinde sonlandırdı.
Azadi Hareketi’ne ziyaret
Demirtaş, ardından Fatih Kadınlar Pazarı’nda bulunan Azadi
Hareketi’ni ziyaret etti. Azadi Hareketi yöneticileri tarafından sıcak bir
şekilde karşılanan Demirtaş, Azadi Hareketi’nin parlamentoda temsilcilerinin
olmasının kendileri için önemli olduğuna değindi. “Dinimiz İslamiyet de
bizim başarımız sayesinde yönetim tekelinden kurtulup devletin emri altından
kurtulup Allah’ın emirleri doğrultusunda en azından inancın özgürleşmesi
sağlanacaktır” diyen Demirtaş, bunun da Azadi ve benzeri hareketlerin
yürüttüğü faaliyetlerle ancak mümkün olabileceğinin altını çizdi.
‘Ebuzer’in tarihi görevini doğru anlatan yüz binlerce insan
var’
Din ve diyanet tartışmasının çok çirkin bir şekilde halkı da
inciterek, yalana, iftiraya dayalı bir şekilde yürütüldüğüne dikkat çeken Demirtaş,
şunları söyledi: “Ancak doğrunun yanlışın ne olduğunu halkımız görüyor.
Samimiyet kimdedir, din üzerinden tüccarlık mantığıyla yürüyenler kimlerdir
halkımız bunu görüyor. Biz yolumuza bakacağız. Çünkü insanlar HDP’de kurtuluşu
görüyorlar. Biz de bu tarihi görevimizin farkında olarak bize güvenen
insanlarımızı mahcup etmeyerek çabalamak zorundayız. Azadi Hareketi’nin samimi
duruşuyla bize perspektif sunmaktadır. İyi ki varlar. Böylesi zorlu dönemlerde
vicdan hareketleri tarihi rol biçtiler. Tam da Ebuzer gibi davranması gereken
dönemlerde biz inanıyoruz ki Ebuzer’in tarihi görevini, Hz. Muhammed’in
emanetini Allah’ın emirlerini doğru anlatan yüz binlerce insan var. Biz onlara
güveniyoruz ve onların topluma yol göstereceklerine inanıyoruz.”
Selahattin Demirtaş:
Baraja takılırsak 7 Haziran akşamı bırakırım – Hürriyet
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul
İkitelli’de bir tekstil atölyesini ziyaret etti. İşçilerle tek tek tokalaşan,
hatırlarını soran Demirtaş, işçilerle yakından ilgilendi.
Gazetecilerin sorularına da yanıt veren Selahattin Demirtaş,
evine yönelik polis baskınıyla ilgili ayrıntıları habercilerle paylaştı.
Konutunda böylesine bir olayın yaşanmasının nahoş olduğunu söyleyen Demirtaş,
“Diyarbakır Valisi sağolsun aynı gece olayla ilgilendi. Konuyla ilgili bir
görevlinin açığa alındığını ve soruşturmanın devam ettiğini ifade etti dedi.
NTV’nin “Liderler Konuşuyor programına da konuk olan
Demirtaş “Savunduğumuz program, yüksek demokratik çıta, Türkiye toplumundan
destek alamıyorsa bu bizim hatamızdır. Eğer eşbaşkan olarak ben bunu anlatmayı,
toplumu ikna etmeyi başaramamışsam, partim yüzde 10 barajını aşamamışsa, 7
Haziran akşamı görevimi bırakırım dedi.
Demirtaş’ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
HDP’NİN OY ORANI 10’UN ÜZERİNDE
“Yüzde 10’un biraz üzerinde görülüyoruz. Barajın altında
değiliz ama sınırda, kritik bir noktada duruyor HDP. Ancak tamamıyla
rahatlamamız için yüzde 12- 13’ü görmemiz yazım. HDP’ye oy verebilirim
diyenlerin oranı yüzde 30, HDP’ye sempati duyuyorum diyenlerin oranı da yüzde
52 civarında. Bu çok kıymetlidir bizim için. Bunları oya dönüştürmek önümüzdeki
25 gün boyunca bizim görevimiz.
ÇÖZÜM SÜRECİ DONDU
Sayın cumhurbaşkanı ‘Taraf da yok, masa da yok’ diyor. Oysa
hükümetin seçim öncesi ki ‘Biz çözüm sürecinden vazgeçmeyiz’ diyorsa İzleme
Kurulu ve Dolmabahçe Mutabakatıyla ilgili ne düşündüğünü de açıklaması lazım.
İmralı ziyaretleri yapılamıyor, donmuş durumda süreç.
BALKON YÜZÜ
GÖREMEYECEKSİN
Bağcılar Güneşli’deki Gergerliler Sosyal Yardımlaşma ve
Kültür Derneği’ni de ziyaret eden Demirtaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her seçim
akşamı balkona çıkıp zafer konuşması yaptığını hatırlattı. Demirtaş, “Biz
halkımıza söz verdik. Sen bir daha balkon yüzü göremeyeceksin. Seçim akşamı
değil sarayın balkonuna, penceresine bile çıkamayacaksın. Perdeleri kapatıp
kendi kendine oturacaksın diye konuştu.
Yüksekdağ: Erdoğan
sonunu, halkların ise zaferini getirdi – DİHA
HDP Eş Genel Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, Van’da kadın seçim
bürosunda seçmenlerle bir araya geldi. AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
partilerine dönük saldırgan tutumunu değerlendiren Yüksekdağ, “Erdoğan
sonunu, halkların ise zaferini getirdi. Yeni yaşam, özgür ve barış dolu yaşam
tüm Türkiye halklarına kutlu olsun” dedi.
Seçimlere kısa bir süre kala seçim çalışmalarını üst
seviyeye çıkaran HDP’de geri sayım sürerken, HDP Eş Genel Başkanı Figen
Yüksekdağ, eski belediye garajı yanındaki kadın seçim irtibat bürosunda halkla
bir araya geldi. Kadınların yöresel elbiseleri ile katıldığı alanda HDP’li
adayların posterleri ve HDP bayrakları taşındı. Seçim otobüsünde çalınan müziğe
eşlik eden yurttaşlar, halay çekti. Sıcak havaya rağmen alanı dolduran
yurttaşlar alana gelen Yüksekdağ’ı alkışlarla karşıladı. HDP’li adaylarla birlikte
seçim otobüsü üzerine çıkan Yüksekdağ, burada halkı selamladı. Saygı duruşunda
bulunulmasının ardından Mahabad’da İran istihbaratının tecavüz girişimi sonucu
kendini 4. kattan atarak yaşamına son veren Ferinaz Xosrawanî’yi anarak
konuşmasına başlayan Yüksekdağ, kadınların “Yeni Yaşam”ı istediğini,
yeni yaşamın da kadınların başarısı ile zafere ulaşacağını ifade etti. Kobanê
sürecinde Erdoğan’ın, “Kobanê düştü düşecek” sözlerini anımsatan
Yüksekdağ, o gün Kobanê için bu sözleri atfedenlerin bugün kendilerinin
tepetaklak düştüğünü herkesin gördüğünü söyledi.
’56 büromuza saldırı gerçekleştirildi’
Yüksekdağ, Kürt halkının ve Türkiye halklarının 7 Haziran
seçimlerinde AKP ve Erdoğan’a gereken dersi vereceğini kaydetti. 7 Haziran
seçimlerini tüm Türkiye halklarının desteği ile kazanacaklarını ifade eden
Yüksekdağ, “Bizim kazanacağımızı bildikleri için bizlere saldırmaya
başladılar. Türkiye genelinde şu ana kadar 56 büromuza saldırarak tahrip
ettiler. Yine onlarca arkadaşımız bu faşist gruplar tarafından darp edildi.
Bizler başarıyoruz onların ise sonları geliyor. Bundandır saldırmaları,
bundandır bizleri hedef almaları. Erdoğan sonunu, halkların ise zaferini
getirdi. Yeni yaşam, özgür ve barış dolu yaşam tüm Türkiye halklarına kutlu
olsun” dedi.
‘Erdoğan için Van’da olağanüstü hal ilan edildi’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yarın yapacağı Van mitingine
değinen Yüksekdağ, Erdoğan’ın partilerine saldırarak aleni ve açık bir şekilde
AKP’ye oy istediğini vurguladı. Erdoğan’ın bölgede yaptığı tüm gezilerde
partilerini açık bir şekilde hedef haline getirdiğini belirten Yüksekdağ,
“Çünkü biliyor ki, bu bölgeden artık tek bir oy alamayacak, çünkü çok iyi
biliyor ki artık bölge halkı ona inanmıyor. Türkiye halkı artık Erdoğan’ı
kaldırmak zorunda değildir. Yine Erdoğan sırf yarın Van’a gelecek diye kentte
adeta olağanüstü hal ilan edilmiş durumda, valilik kanalıyla merkezi seçim
büromuzda bulunan posterimizi indirmek için açıklama yapılmış, biz bunu kabul
etmiyoruz. Erdoğan her gittiği yerde demokrasiden dem vuruyor, ama bize saldırmaktan
da geri durmuyor” diye konuştu.
‘Bölgenin büyümesinin önündeki en büyük engel AKP’dir’
Van’ın ve bölgenin büyümesine en büyük engelin AKP olduğunun
altını çizen Yüksekdağ, Van’da 2011 yılında yaşanan deprem sonrası
depremzedeler için TOKİ tarafından yapılan konutlara değindi. TOKİ tarafından
ucuz bir şekilde yapılan konutların Van halkına 3 katı fazla para ile
satıldığını belirten Yüksekdağ, “Şimdi halkımız bu paraları ödeyemediği
için, o TOKİ’lerden çıkmak zorunda kalıyor. Halkımıza verdikleri değer işte bu
kadardır. Onlar menfaat ve çıkar için her şeyi yapar, halkın evsiz olması onların
umurunda değildir” dedi.
Yüksekdağ, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın
polisler tarafından evine yapılan baskına değinerek, AKP’nin bunun hesabını
vereceğini söyledi. Yine 13 yılda Türkiye halklarına yaşattığı her acı ve
gözyaşının 7 Haziran seçimlerinde AKP’den hesabının sorulacağını dile getiren
Yüksekdağ, “7 Haziran’da sizlerden aldığımız destek ile kazanacağız. 7
Haziran yeni güne ve yaşama ‘merhaba’ diyeceğimiz gündür. Halkımız yeni bir tarihe
imza atacak” vurgusu yaptı.
Yüksekdağ ve beraberindekiler, konuşmanın ardından alanda
bulunan yurttaşlara karanfil dağıttı.
HDP’li adaydan
Erdoğan’a sert yanıt: Alevilerden elini dilini çek – Taraf
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’da “Alisiz
Alevilerin temsilcilerinden birini aday gösterdiler diye hedef gösterdiği
HDP’nin İstanbul milletvekili adayı Turgut Öker, Erdoğan’ın bu söyleminin
hakaret ve Alevilik inancına karşı saygısızlık olduğunu söyledi.
Öker, Cumhurbaşkanı’na, “Artık Alevilerden, Kürtlerden,
Ermenilerden, Êzidîlerden, kadınlardan, emekçilerden ve tüm farklılıklardan
elini, dilini çek. Bu nefret dili, kin ve düşmanlık yaymaktan başka bir işe
yaramıyor dedi.
HDP, güvenlik
kamerası istedi – Milliyet
İsviçre’nin Bern Konsolosluğu’nda seçim materyallerinin
tutulduğu çok anahtarlı odanın daha önce belirtilmeyen yedek anahtarları
olduğunun ortaya çıkması üzerine CHP’nin ardından HDP de harekete geçti.
Yurtdışı oyların güvende olmadığı gerekçesiyle Yüksek Seçim
Kurulu’na başvuran HDP, odalara güvenlik kamerası
konulmasını istedi.
Pusulalar alındı
HDP ve CHP temsilcileri tarafından tutanak altına alınan
iddiaya göre, Bern Konsolosluğu’nda kurayla muhafaza odasının anahtarı verilen
iki parti temsilcisinden biri olan Ak Partili temsilci, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın Almanya’daki etkinliğine yanına anahtarını alarak gitti.
Anahtarı olmadan açılamaması gereken muhafaza odasının kapısı ise çilingir
yardımı olmadan açılarak oy pusulaları alındı. Bu durum verilen anahtarların
yedeklerinin temsilcilikte bulunduğunu ve tüm konsoloslukların partilerin
haberi olmaksızın sandıklara ve seçim materyallerine erişilebileceği ve oyların
değiştirebileceği tartışmasına yol açtı.
Doğu ve Güneydoğu’da
aşiretler HDP’ye geçiyor – Zaman
Doğu ve Güneydoğu’da yıllardır AKP’yi destekleyen ve
teşkilatlarında görev yapan önemli aşiretler, bir bir HDP’ye geçiyor. Batman’da
Raman ve Alika, Adıyaman-Malatya’da Rışvan ve Turanlı, Şanlıurfa Ceylanpınar’da
Arap asıllı Karajna ve Siirt’te Kiroyi aşiretleri ile Şanlıurfa’daki 5 büyük
aile seçimlerde HDP’ye destek vereceklerini açıkladı.
Van’ın Başkale ilçesi AKP İlçe Başkanı İsmet Mühürcü ve
yönetim kurulu üyeleri görevlerinden istifa ederek HDP’ye geçti. Mühürcü, “Şimdiye
kadar yürüttüğüm bu görevden parti teşkilatımla istifa ettiğimi ve artık
ailelerimizle birlikte kendi halkımızın yanında yer alacağımızı basına deklare
ediyorum. dedi. Malatya ve Adıyaman’ın en büyük aşiretlerinden Rişvan aşireti
de geçen hafta HDP’ye katıldı. Malatya’da yürüyüş düzenleyen aşirete mensup
gençler, HDP Malatya İl Başkanlığı’nı ziyaret etti, ardından partiye katıldı.
HDP Malatya İl Eş Başkanı Hasan Şahin, gençlere parti rozeti taktı. Aşiret
üyelerinden Şener Arslan, “Eşitlik temelinde ve demokratik ortamda bozulan
kardeşlik duygularının yeniden inşa edilmesi ile bölünmeden, kutuplaşmadan,
ortak vatanda, demokratik cumhuriyette birlik ve beraberlik içerisinde
yaşamakla olacağı bilincinden hareketle biz Rışvan aşiretine mensup gençler,
bundan sonra HDP’de yer ve görev almaya karar vermiş bulunmaktayız.
ifadelerini kullandı. Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki Turanlı aşireti, AKP eski
Milletvekili ve HDP Milletvekili Adayı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın etkisiyle
HDP’ye katıldı.
SURUÇ’UN 5 BÜYÜK
AİLESİNİN TERCİHİ DE HDP
HDP’ye en büyük katılım ise Şan-lıurfa’nın Suruç ilçesinde
yaşandı. İlçenin 5 büyük ailesi Erdoğan, Kılıçaslan, Kalkan, Şahin ve Boydan
toplu olarak HDP’ye geçti. İlçede 12 yıldır AKP’nin ilçe teşkilatını yöneten
siyasetçilerin neredeyse tamamı bu beş aileye mensuptu. Batman’daki büyük
katılımı ise Raman ve Alika aşiretleriyle oldu. HDP’nin seçim bürosunda konuşan
Raman aşireti lideri Faris Özdemir, HDP’nin bir halkası olduklarını dile
getirdi. Beşiri ilçesinin kalabalık aşiretlerinden Alika aşiretinin lideri
Davut Apaydın, HDP için çalışacaklarını dile getirdi. Yine ilçenin Alpahanlar
(Maladîna) ailesi de 300 kişilik bir grup ile yapılan görüşmelerin ardından
HDP’de karar kıldı.
ARAP AŞİRETİ AKP’DEN AYRILDI
Daha önce AKP’yi destekleyen Ceylanpınar ilçesinin Humera
Jêrin, Ebu Hemeda Jorin ve Ebu Hemeda Jêrin köylerinde yaşayan ve ilçenin en
kalabalık aşireti olan Karajna aşireti de 7 Haziran’da HDP’ye oy vereceklerini
açıkladı. AKP Siirt milletvekili adayı Ali İlbaş’ın mensubu olduğu Kiroyi
aşiretinden çok sayıda kişi de HDP’yi destekleyeceğini açıkladı.
40 BİN OYU OLAN KÜRESÜNNİ AKP’Yİ SANDIKTA PROTESTO EDECEK
Küresünni Düşünce Platformu da 7 Haziran’da yapılacak genel
seçimlerde AKP’yi boykot etme kararı aldı. Yaklaşık 40 bin oyu bulunan platformun
sözcüsü Ferhat Atacan, “Bizi yok sayanları biz de yok sayacağız. Van’da 40 bin
mensubumuz oy kullanacaktı. Ancak, 7 Haziran’da sandığa gitmeyeceğiz. 13 yıldır
gönül verdiğimiz, her konuda katkıda bulunduğumuz AK Parti, ne yazık ki
önümüzdeki 4 yıl için de bizleri yok saymıştır. Bundan sonraki süreçte
geleceğimizi kirli yapıların dudaklarından çıkacak sözlere teslim etmeyeceğiz.
ifadelerini kullandı.
6 ay siyasetçi 6 ay
terörist – Milliyet
Çorum’da konuşan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, kendisinin
HDP için “Barajı geçemezlerse süper olur demesi üzerine Demirtaş’ın
“Demokrasiye inanan bir adam böyle bir laf eder mi, hiç utanmıyor mu? dediğini
hatırlatarak şunları söyledi:
“Ya utanma duygusu olsa sen sokağa çıkamazsın. Kobani
olaylarında insanları sokağa döktün. Onlarca insan hayatını kaybetti. Sende
utanma duygusu var mı? Çözüm sürecinin düşmanı olan her türlü sabotajı yapan,
düne kadar ‘şer’ dediğimiz ne varsa yapan, paralel yapıyla aşk yaşıyorsunuz.
Sende utanma var mı? Demokrasiye inanan
partilerin baraj altında kalmaması gerektiğini söyleyen Akdoğan “Sizin neyiniz
demokrat arkadaş? Bir elinizde silah var, öbür elinizde siyaset var. Siz terör
örgütünün yedeğindesiniz. Senin bir kardeşin var ne iş yapıyor o? Mesleği ne? Terörist Kandil’de. Bunlar gece
başka, gündüz başka. 6 ay siyasetçi, 6 ay terörist. Bu yaklaşım nasıl demokrat
olabilir değerli kardeşlerim? ifadelerini kullandı.
AKP 37, CHP 30, MHP
14, HDP 10 Mayıs 14, 2015 – Sözcü
ABD’li şirketin kamuoyu araştırmasına göre partilerin oy
yüzdesi şöyle:
AKP?ile CHP?arasındaki oy farkı yüzde 7’ye kadar indi.
Anketlere göre CHP’ye olumlu bakanların sayısında artış var. Erdoğan’a destek
de azalıyor
Uluslararası alanda tanınan, kamuoyu araştırmalarında
gerçeğe yakın sonuçları bulan ABD şirketi Benenson Strategy Group, 2-7 Mayıs
tarihleri arasında bir anket yaptı. CHP Genel Merkezi’ne de gönderilen anket
sonuçları, ana muhalefeti mutlu etti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı ve
İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak da anket sonuçlarını CHP liderine rapor
ediyor.
AKP ERİYOR, CHP YÜKSELİŞTE
Objektifliğiyle bilinen ABD şirketinin ocak, şubat, mart,
nisan ayları ile mayıs ayının ilk haftasında yapılan araştırmaları şirket
yetkilileri tarafından şöyle değerlendirildi: “Son anketimizden bu yana CHP’nin
oy oranında artış, AKP’nin desteğinde de düşüş var. AKP ile CHP arasındaki fark
mayıs ayı öncesinde yüzde 14 iken şu an yüzde 8’e inmiş durumda. CHP’ye olumlu
bakanların sayısında da bir artış var. MHP ve HDP’ye “olumlu bakanların oranında
mayıs ayı anketine göre bir değişiklik yok. Değişiklikler sadece CHP ve AKP’ye
mahsus gözüküyor. CHP önemli kazanımlar elde etmiş olsa da rehavete kapılmaması
gerekir.
4 AYDA YÜZDE 4 OY?KAYBETTİ
Şirketin ocak, şubat, mart, nisan aylarında ve mayıs ayının
ilk haftasında gerçekleştirdiği anketlerde partilerin oy oranındaki değişimler
de ayrıntılı olarak yer aldı. Buna göre AKP’nin oy oranında ocak ayından bugüne
kadar yüzde 4 azalma oldu. Aynı dönemde CHP’nin oylarında ise yüzde 4 artış
gerçekleşti. Nisan ayında yüzde 11 olarak bulunan HDP oylarında ise mayıs ayı
anketine göre yüzde 1 azalma meydana geldi. MHP’nin oy oranında ise değişiklik
olmadı.
KILIÇDAROĞLU FARKI KAPATIYOR
Başbakanlık anketinde de önceki aylar ile mayıs anketi
arasında önemli değişim görüldü. Şubat ayında Başbakan Ahmet Davutoğlu, yüzde
18’lik bir farkla Kılıçdaroğlu’nun önündeydi. Ancak nisanda bu oran yüzde 13’e,
mayısta yüzde 3’e indi. Ocak, şubat, mart, nisan aylarında yapılan anket,
Kılıçdaroğlu lehine 5 puanlık bir artış getirirken, Davutoğlu’nda da 5 puanlık
azalma oldu.
BAŞARISIZ?BULUYORLAR…
ABD’li şirketin anketinde “Cumhurbaşkanına güven durumu da
araştırıldı. Yüzde 52 oy alıp Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan’a güven ocak
ayında yüzde 47’ye indi. Cumhurbaşkanını başarısız bulanlar ise artıyor.
Erdoğan’a “iyi diyenlerin oranı son ankette yüzde 38, “kötü diyenlerin oranı
yüzde 59 oldu.
Başbakan Davutoğlu:
CHP-MHP neredeydi – Hürriyet
CHP, MHP darbecileri kınadılar mı? Darbeye hiçbir zaman
gerçek anlamda karşı çıkmadılar. 27 Mayıs’ta Adnan Menderes asıldığında CHP
neredeydi, MHP neredeydi?
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, muhalefeti darbeci söylemde
bulunmakla suçlayarak, “CHP, MHP darbecileri kınadılar mı? Darbeye hiçbir zaman
gerçek anlamda karşı çıkmadılar. 27 Mayıs’ta Adnan Menderes asıldığında CHP
neredeydi, MHP neredeydi? Şimdi 12 Eylül’ün generali ölünce herkes darbe ile
hesaplaşmadan bahsediyor. Bir de utanmadan, sıkılmadan Evren ile kurucu Genel
Başkanımızın adını birlikte anmaya kalkıyor. Pınarhisar Cezaevi’ne dimdik giden
Cumhurbaşkanımıza kimse dil uzatamaz tepkisini gösterdi. Başbakan Davutoğlu,
Kütahya, Denizli ve Uşak mitinglerinde konuştu. Kütahya Zafer Meydanı’nda
“Bilge adam pankartları ile karşılanan Davutoğlu, özetle şunları söyledi:
OYUN İÇİNE GİREBİLİRLER
“2002’de IMF kapısındaki Türkiye, hastane önünde ilaç ilaç
diye ağlayanlar vardı. Türkiye Cumhuriyeti’ne itibarı biz kazandırdık. Bize
şeref dersi vermeye kalkanlar bu dönemi hatırlasınlar. Türkiye’yi merte dahi
muhtaç kılmayan biziz. Milli iradeyi Ak Parti temsil ediyor. Ben bir gün
doğuda, bir gün batıdayım. Türkiye’de adım atmadığım, toprağına basmadığım bir
yer bırakmayacağım. Ama diğerleri ya doğuda ya da batıda dolaşıyor. Milleti
tümüyle kuşatan parti biziz. Birileri 7 Haziran öncesinde şu ya da bu şekilde
oyunlar içine girebilirler.
YASSIADA KONGRE MERKEZİ
1946’da Kütahya Milletvekili Adnan Menderes’tir. Menderes
ihtilal sonrası burada tutuklandı ve idam sehpasına yürüdü. Yarın (bugün) onun
idam edildiği adayı, Yassıada’yı kongre merkezi yapıyoruz. Temelini yarın
(bugün) atacağız. Darbeden hiçbir iz bırakmayacağız.
AK PARTİ DİK DURDU
AK Parti çilelerin üzerinde yürümüş bir partidir. 2002’de
kurucu Genel Başkanımıza yasak koydular. Bizi durdurabildiler mi? Bu kadrolar
13 yıldır emanetinizi taşıyor. Cumhuriyet mitingleri yapmaya kalktılar. 28
Nisan e-muhtırası verdiler. O zaman neredeydiler. CHP, MHP destek verdi. Bir
tek AK Parti dik durdu. Darbecilere dimdik durduk. Şimdi Gezi olayı gibi yeni
darbelerle bizi yıkmaya kalktılar. Bizi sarsabildiler mi? Gezi provokasyonları
ile bizi bir an bile sendeletemediler.
Allah da şahit olsun ki, darbeci ve vesayetçilere karşı bir
an bile taviz vermeden dik durmaya devam edeceğiz. Yargıda paralelcileri
devreye soktular. Bu darbecilere HSYK gereken cevabı verdi. Genel Başkanımıza,
Adnan Menderes’e yapılanları yapmak istediler.
PARALELDEN SONRA ÜÇGEN
Şimdi üçgen var. Bu paralel çete de olsa, üçgen de olsa
ihanete taviz vermeyiz. Üçgende kim var? CHP, MHP, HDP. Paralel de arkalarında.
Bizim yolumuz ise düz bir çizgidir. Şimdi hep birlikte geliyorlar.
Paralelciler, üçgenciler, kartel medya bu şebekeye karşı gücümüzü milletten
alırız. Biz bütün kasetçilere, tuzak kuranlara kim olursa olsunlar karşı
duracağız.
O zaman MHP yoktu bre
cahil’ – Vatan
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Başbakan Ahmet
Davutoğlu’nun, “Menderes asılırken MHP neredeydi sözüne yanıt verdi. “O zaman
MHP diye bir parti yoktu bre cahil adam diyen Vural, şöyle devam etti.
“Tevellütü yetmiyor belli ki. Kendisinin başbakan olduğundan haberdar
olmadığını, kendisini hala müsamerede zannettiğini biliyoruz da, acaba 12
Eylül’de bir insanlar idam edilirken kendisi neredeymiş? İnsanlar idam
edilirken Davutoğlu ne yapıyordu, karyolanın altında mı saklanıyordu? 12
Eylül’de biz işkence gördüğümüzde ne yapıyordu, kebap mı yiyordu? Kendisi o
zamanlar Moon tarikatının gezilerindeydi.
Erdoğan: Ülkemizde ve
dünyanın her yerinde paralel yapıyla mücadeleyi sürdüreceğiz – T24
Cumhurbaşkanı, ‘paralel yapı’nın Arnavutluk’ta da faaliyette
olduğunu ve buna müsamaha gösterilmemesi gerektiğini söyledi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, günübirlik resmi çalışma
ziyareti düzenlediği Arnavutluk’ta, Preza Camii’nin temel atma töreninde
konuştu.
Paralel yapının Arnavutluk’ta da uzantıları olduğunu
söyleyen Erdoğan, “Arnavutluktaki hiçbir
kişinin ya da kurumun bu örgüte yüz vermeyeceğine, müsamaha göstermeyeceğine
yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanının konuşmasının satırbaşları şu şekilde:
-Biliyorsunuz ülkemizde bir paralel devlet yapılanmasıyla
mücadele ediyoruz. Devletimiz ve milletimiz açısından bir tehdit haline dönüşen
bu yapıyı resmen bir terör örgütü olarak kabul ediyoruz. Ülkemizde ve dünyanın
her yerinde bu yapıyla mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Dostumuz,
kardeşimiz olan Arnavutluk’ta da bu örgütün faaliyetleri olduğunu biliyorum.
Değerli kardeşim Nişani ile ve Edi Rama ile de bu konuları görüştüm. Ve
inanıyorum ki onlar da bu konuda gereğini yapacaklardır. Arnavutluk’taki hiçbir
kardeşimin hiçbir kurumun bu örgüte ve onun mensuplarına asla yüz vermeyeceğine
müsamaha göstermeyeceğine inanıyorum. Türkiye TİKA’sıyla, Diyanet İşleri
Başkanlığıyla, Yunus Emre Enstitüsüyle ve diğer kurumlarıyla bu güne kadar bu
örgütün yaptığı işlerin kat ve kat fazlasını sizlere sunabilecek güçtedir. Bu
konuda müsterih olunuz.
-Namazgah camii vatandaşlarımızın yardımlarıyla yapılacak
inanıyorum ki bu cami halklarımız arasındaki kardeşliği pekiştirecek. Temelini
attığımız cami inşallah daha yakın daha güçlü işbirliğimiz göstergesi
olacaktır. Arnavutluk’un her köşesinde Osmanlı eserleri bulunmakta, biz bu
eserleri TİKA vasıtasıyla restore edip Arnavut halkının hizmetine sunacağız.
-Değerli kardeşlerim, benim gönül dünyamda, Rize’nin
Tiran’dan farkı yoktur. Beni için ülkemdeki Arnavut kardeşlerimle, Biz şuna
inandık, insanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır. Bir sonraki
ziyaretimde, cuma namazını bugün temelini attığımız bu camide eda etmeyi ümit
ediyorum.
Siyasette belden
aşağı vurulmamalı – Milliyet
Kaset iddiası ve Demirtaş’ın evinin basılması konusunda “Aşağılık
bir yöntem ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, ihraç edilen hâkim ve savcılar
için de “Aklımızda ciddi sorular var dedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 17-25 Aralık
savcılarının meslekten ihraç edilmesine ilişkin olarak, “Eğer siyasal iktidarın
beklentileri çerçevesinde hareket edilmişse, o yargıya zarar verir. Umarım
böyle bir şey yoktur dedi. Kılıçdaroğlu, MHP’li Meral Akşener’e yönelik kaset
iddiası ve HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın evinin basılmasına ilişkin
olarak, “Çok çirkin ve aşağılık bir yöntem ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, partisinin Mersin ve karaman programı
öncesinde özel uçağında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu,
şunları kaydetti:
DOSYAYI KAPATAN HÂKİM VE SAVCILAR İÇİN NE YAPILACAK?: (17/25
Aralık dosyasını yürüten hâkim ve savcıların ihracına ilişkin olarak) İhraç
kararında eğer siyasal iktidarın beklentileri çerçevesinde hareket edilmişse, o
yargıya zarar verir. Umarım böyle bir şey yoktur. 17/25 Aralık olayları bir
hükümetin bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduğumuz olaylardır. Asıl
faillerin yargılanmayıp yolsuzluğu ortaya çıkaranların meslekten ihraç
edilmesi, haklı olarak kafamızda ciddi sorulara yol açmaktadır. Umarım
siyasetin gölgesinde böyle bir karar alınmamış olsun. Merak ettiğimiz
konulardan birisi de şu 17/25 Aralık dosyasını kapatan hakim ve savcılar için
ne yapılacak?
HALKIMIZ AFFETMEZ: (Meral Akşener’e yönelik kaset iddiası ve
Selahattin Demirtaş’ın evinin aranmasına ilişkin olarak) Çok çirkin ve aşağılık
bir yöntem. Demirtaş’ın evinin aranması da başlı başına bir skandal. Siyaset,
toplumun sorunlarını çözme sanatıdır. Belden aşağı vuruşlar ahlaki değil. İddia
sahibi kişilerin de medyadan dışlanması lazım. Etik değerlere önem veren medya
anlayışı bu tür söylemlere kapı aralamamalı, tam tersine onları medyadan
dışlaması gerekir.
BİZİ İZLEMEYE DEVAM ETSİNLER: (Davutoğlu’nun taksicilerin
araçların yenilenmesinde ÖTV alınmayacağı vaadine ilişkin olarak) Araçların
yenilenmesinde sadece ÖTV değil, ÖTV ve KDV’nin alınmaması lazım. Bu zaten
bizim daha önce dile getirdiğimiz vaatlerimizden birisi. Davutoğlu demek ki
yeni öğrendi. Kaldı ki bu talep, taksiciler tarafından yıllardır dile
getiriliyor. CHP’nin vaatleri çıkınca baktılar sıkışıyorlar, şimdi dile
getiriyorlar. Bizi izlemeye devam etsinler.
DIŞ POLİTİKA İFLAS ETTİ: (Libya’da bir Türk gemisinin
bombalanmasına ilişkin olarak) Bir gemimizin bombalanması ne demektir, eskiden
bombalanabilir miydi. Ne derdi Davutoğlu, ‘gücümüzü test etmeyin’. Test
ettiler. Uçağımızı düşürdüler, gemimizi bombaladılar. Gücü test edilen değil
doğrudan hedef haline gelen bir ülkeyiz şu anda. Gönderdiğimiz büyükelçi bile
kabul edilmiyor. Bu, dış politikanın iflası demektir.
Çikita muza ezdirmeyeceğiz
Kılıçdaroğlu, Mersin programı kapsamında Anamur’da
düzenlediği miting öncesi, Libya’da bombalı saldırıya uğrayan gemide yaşamını
yitiren 3. kaptanın ailesine başsağlığı ziyaretinde bulundu. Kılıçdaroğlu,
şunları kaydetti: “Sosyal yardımlar kesilirmiş… Ya niye keselim? Köşeyi
dönenler duysun, vurguncular duysun. Sosyal yardımları kesmeyeceğiz, en az iki
katına çıkartacağım. Sözüm söz 4 yılın sonunda bu ülkede hiçbir aile, ‘ben
yoksulum’ demeyecektir. Asla ve asla Anamur muzunu çikita muzuna
ezdirmeyeceğiz.
Kılıçdaroğlu, Gülnar’daki mitinginde ise, “Ermenek ve
Soma’yı hiç unutmadık. Madenin altına inenleri de en iyi ben bilirim. Bu
kardeşiniz madenci kardeşlerinizle beraber kutladı yılbaşını. Onların
sorunlarını sadece ve sadece CHP dile getirdi, getirmeye devam edecek dedi.
‘6 milyon işsiz var dışarıdan işçi getiriyor’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mersin’deki
programının ardından Kara
man’a geçerek Aktekke Kent Meydanı’nda halka seslendi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de 6 milyon 250 bin işsiz olduğunu ancak Hükümet’in
“Yabancıların çalıştırılması hakkında kanun tasarısı nı meclise sevk edildiğini
belirterek “Kardeşim sen ülkeni düşünüyorsan, önce kendi ülkendeki işsize iş
bul. dedi.
Kılıçdaroğlu, Karaman’da yaptığı konuşmada “6 milyon 250 bin
işsizim var. Dışarıdan adam getirecek Türkiye’de çalıştıracak. Desinler ki
böyle bir kanun tasarısı sevk etmedik.
Hani bir güzel atasözümüz var ya ‘Ayranı yok içmeye’ diye başlar.
Onun gibi… Yav kardeşim sen ülkeni düşünüyorsan, önce kendi ülkendeki işsize
iş bul. Sen onu bırakmışsın.
Onun oyunu çantada keklik sanıyor. Sırtına da binsem de,
dövsem de, nasıl olsa bana oy verecek diyor ifadelerini kullandı.
‘Çiftçi ekmiyor’
Hollanda’nın Konya’dan yüzölçümü olarak küçük olduğunu fakat
yıllık tarım ihracatı ürünün 120 milyar dolar olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu,
üretmek için Türkiye’nin hiçbir şeyinin eksik olmadığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, “Neyi eksik? Namuslu siyaseti eksik. Halkı
düşünen siyaseti eksik. Cebini düşünürse politikacı, vatandaş yoksullaşır. Son
10 yılda 2 Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor. Çünkü çiftçi diyor ki, ‘Ekersem
zararlı’ diyor. Dünyanın en pahalı mazotunu çiftçiye veriyorsunuz diye
konuştu. Çiftçiye mazotu 1.5 liradan vereceğini yeniden hatırlatan
Kılıçdaroğlu, “Çifti mazotu 1.5 liraya alınca tatile mi gidecek, İsviçre’ye mi
gidecek? Hortumculuk mu yapacak? Tarlaya gidecek, üretecek dedi.
Ağrı 1927 ruhunu
tekrar yakaladı’ – DİHA
HDP milletvekili adayları, geri sayımın başladığı 7 Haziran
seçimleri için köy köy, mahalle mahalle halkla biraraya gelip, desteklerini
istiyor. Seçim çalışmalarına devam eden HDP Ağrı Milletvekili adayı Dirayet
Dilan Taşdemir, Ağrı’nın 1927 Ağrı isyanın ruhunu tekrar yakaladığını
belirterek, “Bu sefer Ağrı’da olan zafer kadın zaferi olacak. Kadınların
desteği ile biz bu barajları yıkacağız” dedi.
İSTANBUL
HDP Mersin Milletvekili adayı Dengir Mir Mehmet Fırat,
İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesi Karadeniz Mahallesi’ndeki Adıyaman Kahta Kilis
Köyü Derneği’ni ziyaret etti. Ziyarette Fırat’a HDP İstanbul 2’nci Bölge
Milletvekili Adayı Saime Oğuzhan, HDP yöneticileri de eşlik etti. Ziyarette ilk
söz alan Saime Oğuzhan, kendi hemşerilerinin içinde olmaktan mutluluk duyduğunu
belirterek, “Adıyaman Gerger’de birçok oy alacağız. Hatta şimdiye kadar
aldığımız oyların en yükseğini alacağız. Önemli olan buradaki Adıyamanlıların
oylarını da almaktır. Ben inanıyorum burada da bunu başaracağız” dedi.
Dengir Mir Mehmet Fırat ise Mersin’de doğup büyüdüğünü,
ancak siyasete Adıyaman’da başladığını belirterek, kendi halkına hizmet etmenin
önemli olduğunu kaydetti. AKP’nin kurucularından Fırat, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın siyasetteki sürecini üç dönem olarak ifade ettiğini
belirterek, “Erdoğan 2007 sürecine kadarki olan dönemi çıraklık, 2007’den
2011’e kadar olan süreci kalfalık ve 2011 sonrasını ise ustalık olarak
değerlendiriyor. Keşke Erdoğan hep çıraklık döneminde kalsaydı, çünkü Erdoğan
çıraklık döneminde birçok şey yaptı. Ancak ustalık dönemi diye nitelediği
süreçte ise bir durağanlık söz konusu. Dinin özgürleşmesini yeterli buldu”
dedi. Fırat, 2008 yılında Erdoğan ile Kürt sorununun çözümsüzlüğü ile ilgili
yaşadığı tartışmaya değinerek, bu tartışmada Erdoğan’ın maskesinin düştüğünü ve
gerçek yüzünü gördüğünü ve bu dönemde AKP’den istifa ettiğini, ancak 2011’e
kadar vekillik yapmak zorunda kaldığını söyledi.
AKP döneminde yoksulluk had safhada
AKP’nin “yolsuzluk ve yoksulluğu” bitirme
iddiasında olduğunu, fakat yolsuzluğun had safhalara çıktığı bir durumu
yaşadığını söyledi. Fırat, “Bakan çocukları yolsuzluğa batmış durumda.
Yoksulluk ise had safhalara çıkmış. Bir partinin yöneticileri yalan ve iftira
etmeye başladığı andan itibaren o parti bitmiş demektir. Cumhurbaşkanı ve
bakanlar bunu yapıyor. Bunu hiç kimse kabul etmez. Bunu benim de kabul etmem
mümkün değil” dedi. Demokrasi ve özgürlük için HDP’yle seferberlik ilan
edildiğini ve kendisinin de bu yüzden HDP’de olduğunun altını çizen Fırat,
“Barajdan korkum yok. Hedefimiz HDP’yi yüzde 15’in üzerine
taşımaktır” diye konuştu.
Fırat ve beraberindekiler Adıyaman Kahta Kilis Köyü Derneği
ziyaretinin ardından Sultangazi 50. Yıl Mahallesi’ne geçerek buradaki esnafı
ziyaret etti, esnaflardan HDP’ye destek istedi.
MERSİN
Seçim çalışmaları kapsamında Mersin’in Toroslar ilçesi
Yalınayak Mahallesi’nde kadınlarla bir araya gelen HDP Milletvekili adayı
Nursel Demir kadınlara HDP’nin kadın politikasını anlattı. Demir, HDP ile
birlikte kadınların sesi olacaklarını ve kadınların görülmeyen emeklerinin görülmesi
için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti. Kadınların taciz, tecavüze maruz
bırakılarak sömürüldüğüne dikkat çeken Demir, “HDP kadınları mücadele etmeye,
emeklerini savunmaya çağırıyor dedi.
Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Şevket Sümer Mahallesi’nde
kadınlarla bir araya gelen Milletvekili adayı Özlem Şen ise tüm halkların barış
içinde yaşadığı, kadın ve erkeğin eşit, inançların özgür olduğu yeni yaşamı
inşa edeceklerini söyledi. Kadınlarla sohbet eden Şen, kadınların direnişiyle
yeni yaşamı kuracaklarını belirterek, Kobanê özgürleşirken kadınların
mücadelenin öncü gücü olduğuna değinerek, yeni yaşamı kurmada da kadınların
öncü gücünün önemli olduğunu vurguladı.
ADANA
Adana’nın Yüreğir Otogarı’nda esnafı ziyaret eden HDP
milletvekili adayları Tugay Bek, Hatice Kavran, Feride Peynirci, İsmail Başaran
ve Hıdır Koluman esnaf ve şoförlerle toplantı gerçekleştirdi. Otogarda çalışan
şoförler yakıtlara gelen zamlardan ve SRC belgelerini almakta çektikleri
sıkıntıları anlattı. Toplantıda konuşan Tugay Bek AKP’nin emekçilerden en ağır
vergiyi aldığını, ancak ülkede yatı olandan vergi almadığını belirterek,
hükümetin yatı olanın hükümeti olduğunu söyledi. Erdoğan’ın bin liralık
kadehten su içtiğine dikkat çeken Bek, “Erdoğan asgari ücret bin lira falan
diyor. Asgari ücreti bilmiyor. Böyle bir iktidar sizi anlar mı? dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 1993’te başkanlığın Amerikan
ajanlarının işi olduğunu söylediğini hatırlatan Hatice Kavran ise “Bugün
başkanlık hayalleri kuranları barajları aşarak sularında boğacağız dedi.
KONYA
HDP Konya milletvekili adayları, Ereğli merkezde bulunan
esnafları ziyaret etti. Esnafın yoğun ilgisi ile karşılaşan HDP adayları,
esnafın sıkıntılarını dinledi. Esnaf ise son zamanlarda işlerinin sıkıntılı
olduğunu bu nedenle evlerine ekmek götüremediklerini söyleyerek, 7 Haziran’da
işlerinin iyiye gitmesi için HDP’yi destekleyeceklerinin sözünü verdi. Esnaf
ziyaretlerinden sonra HDP’li adaylar Alevi yurttaşların yaşadığı Zengan ve
Özgürler köylerini ziyaret etti. Köy halkı tarafından büyük coşku ile
karşılanan adaylar, seçimler için destek istedi.
AYDIN
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP’nin Aydın’daki
seçim çalışmalarına destek olmak amacıyla Tellidede ve Ovaeymir mahallelerinde
düzenlenen toplantılara katıldı. Toplantılarda konuşan Yüksek, “Hz.
Muhammed öldüğünde 7 dinar parası vardı, şimdi Erdoğan ölse kat trilyonları
var. Bu çaldığı para yoksul halkın emeği değil mi? HDP, Diyanet İşleri
Başkanlığı’nı gündeme getirdi. Kürtler kendi dilini, dinini öğrenmesin diye
Diyanet İşlerini kurdular. Şeyh Said’in idam kararına Diyanet İşleri Başkanlığı
vaaz verdi. Aynı Diyanet İşleri Başkanlığı Saidi Kurdi’nin de ‘Delidir,
tımarhaneye atabilirsiniz’ diye vaaz verdi. Diyanet İşleri Başkanlığı devletin
dini imanıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı bir fetva çıkarır bütün camilerde
‘Kürtler teröristtir’ diye okutuluyor. Peki bu fetvayı çıkaran Diyanet İşleri
Başkanlığı neden hırsızlık haramdır. Erdoğan haram yiyor demiyor?” diye
sordu.
İZMİR
İzmir’de HDP’li kadınlar, Buca Şirinyer’de seçim standı açtı.
Yurttaşların yoğun ilgi gösterdiği stantta, “Seni başkan yaptırmayacağız
yazılı pankartlar asıldı.
VAN
HDP Van Milletvekili adayı Lezgin Botan, seçim çalışmaları
kapsamında Başkale’nin Kinaberoj bölgesindeki 12 mahalleyi ziyaret etti.
Belediye eşbaşkanları, DBP ve HDP yöneticileri ile sivil toplum örgütü
temsilcilerinin de katıldığı seçim çalışmalarında konuşan Lezgin Botan,
seçimlerde kadın ve gençlere daha fazla iş düştüğünü belirterek, “Gençlerimiz,
kadınlarımız, büyüklerimizle beraber AKP’ye ve Kürt yoktur diyenlere 7
Haziran’da iyi bir cevap vereceğiz dedi.
HDP’nin seçim çalışmaları kapsamında yaptığı kırsal mahalle
ziyaretleri devam edecek.
AĞRI
Ağrı’da “Biz’ler Kadınız, Biz’ler Meclise, Yeni Yaşamı
kadınlar inşa edecek sloganıyla seçim çalışmalarını yürüten kadınlar, HDP Ağrı
milletvekillerinin özgeçmişlerinin ve HDP’nin hazırlamış olduğu “Biz’ler
Meclise adlı broşürleri Eski Van Caddesi esnaflarına dağıttı. Ağrı Belediyesi
Eşbaşkanı Mukkaddes Kubilay’ın da katıldığı seçim çalışması oldukça renkli
geçti. Esnafları tek tek dolaşan kadınlar HDP’nin “Büyük İnsanlık çağrısına
destek istedi.
HDP Ağrı milletvekili adayları Leyla Zana ve Berdan Öztürk
ise seçim çalışmaları kapsamında Eleşkirt ilçesinde bir dizi ziyarette bulundu.
Ağrı’da AKP’nin en çok oy aldığı ilçe olarak bilinen Eleşkirt’te adaylar coşku
ile karşılandı. İlçe girişinde “Bijî Serok Apo sloganları ile karşılanan
adaylar, onlarca araçlık konvoyla ilçe merkezinde tur attı. Yoğun ilgi ile
karşılanan adayların yolu sık sık yurttaşlar tarafından kesilerek HDP lehine
slogan atıldı. İlçe merkezindeki turun ardından adaylar, sırayla Tahir,
Yayladüzü, Yücekapı beldelerinde seçim bürolarının açılışını gerçekleştirdi.
Yol boyunca köylerde yaşayan yurttaşlar, ellerindeki HDP bayrakları ile adayları
selamlarken adaylar sık sık araçlarını durdurarak köylerinde adayları
selamlayan yurttaşlarla selamlaştı. Seçim bürolarının açılışları şölenlere
dönüşürken yurttaşlar sık sık “Biji serok Apo sloganları attı. Büro açılışında
konuşan Berdan Öztürk, AKP’nin 13 yıllık iktidarında Ağrı’ya tek bir çivi bile
çakmadığını, Ağrı’da geçmişte şeker, yem ve süt fabrikasının olduğunu ancak AKP
iktidarından kapatıldığını söyledi.
Halka hitap eden Leyla Zana ise 100 yıldır Kürt halkının
haklarının gasp edildiğini, ancak artık yeni yüzyılda halkların “yeni yaşam
diyerek yeni bir sayfa açacaklarını söyledi. Zana, bugüne kadar egemen
partilerin sadece oy istemek için halka geldiğini, ancak halkın sorunlarına
çözüm bulmadığını söyledi. HDP’nin halklarla birlikte yürüyerek halkın
sorunlarını çözdüğünü, 7 Haziran’da herkesin vicdanını dinlemesini istedi.
Zana’nın sözleri sık sık “Be Serok jiyan na be sloganları ile kesildi. Zana
ise sloganlara karşılık, “Sizlerin oyları ile zindanların kilitleri kırılacak
ve Serok Öcalan sizlerle bulaşacak. Halkın hizmeti için çalışacak dedi.
Adayların son durağı ise Garisa köyü oldu. Garisa köyündeki
karşılamada kadınlar ön planda iken karşılama halaylarla son buldu.
Seçim çalışmaları kapsamında HDP Ağrı milletvekili adayları
Dirayet Dilan Taşdemir ve Mehmet Emin İlhan ise Taşlıçay’da bir dizi ziyarette
bulundu. Sabah saatlerinde Cumhuriyet Mahallesi’nde ev ev gezerek “Yeni Yaşam
projesini anlatan adaylar, halktan yoğun ilgi gördü. Daha sonra köylere geçen
adaylar, köy girişlerinde karşılandı. Köylerde halk ile sohbet eden adaylardan
Dirayet Dilan Taşdemir, Ağrı’nın 1927 Ağrı isyanın ruhunu tekrar yakaladığını
belirterek, Ağrı’da 7 Haziran seçimlerinde alacakları sonuçla İmralı ve
Kobanê’ye büyük bir selam göndereceklerini vurguladı. Taşdemir, “Bu sefer
Ağrı’da olan zafer kadın zaferi olacak. Kadınların desteği ile biz bu barajları
yıkacağız. Çocuklarımıza özgür bir gelecek bırakmak için birlikte mücadele
etmeliyiz. Ağrı artık serhildan şehridir. 7’den 70’e herkes kendi partisini
destekliyor dedi.
HDP’nin barışın teminatı olduğunu vurgulayan bir diğer aday
Mehmet Emin İlhan ise seçimin önemine vurgu yaparak, seçimin ya huzurlu bir
ortam yaratacağı ya da savaşı daha da yayacağının altını çizdi.
KARS
Seçim çalışmaları kapsamında Digor, Susuz ve merkez köylerde
çalışmalarını aralıksız sürdüren HDP Kars milletvekili adayları Ayhan Bilgen,
Şafak Özanli ve Önder Fidanboy halk tarafından büyük bir coşku ile karşılandı.
Digor’daki halk toplantısına katılan Ayhan Bilgen, Kars’taki mülki amirlerin AKP’nin
birer çalışanı olarak seçimlerde AKP’ye oy toplamaya çalıştığına vurgu yaptı.
Kaymakamların muhtarları hizmet almama gibi yöntemlerle tehdit ettiğini dile
getiren Bilgen, AKP’nin seçimlerde her türlü kirli oyunu devreye koyduğunu
kaydetti.
Susuz’a bağlı Ermişler köyünde kadınlarla biraraya gelen
Şafak Özanli ise kadınların köy ve ilçelerde yaşadığı sıkıntılara değindi.
HDP’nin kadına dönük projelerini anlatan Özanli, kadınlar ilgi ile dinledi.
Toplantının ardından Halk Eğitim Merkezi’nde çalışan kadınlar ile Dünya
Hemşireler Günü nedeniyle sağlık ocaklarında çalışan hemşireler ziyaret edildi.
DİYARBAKIR
HDP Diyarbakır milletvekili adayları Sibel Yiğitalp ile Edip
Berk, seçim çalışmaları kapsamında kentteki özel hastaneleri ziyaret etti.
Hastane yönetimlerinden hasta ve çalışmalar hakkında bilgi alan partililer,
daha sonra hasta ve ailelerine geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Ziyaretler
sırasında konuşan HDP’li aday Berk, sağlık sisteminin tüm yurttaşlar için
parasız olması gerektiğini ve bunun içinde mücadele yürüteceklerini belirtti.
HDP Diyarbakır milletvekili adayları İdris Baluken ile
Nesrin Şanlı, seçim çalışmaları kapsamında Diyarbakır’ın Kocaköy ve Hani
ilçelerinde esnaf ve taziye ziyaretleri gerçekleştirdi. İlçelerde büyük bir
ilgiyle karşılanan adaylar, esnaflarla sohbet edip sıkıntılarını dinledi.
Ziyaretler kapsamında CHP Kocaköy ilçe seçim bürosuna nezaket ziyaretinde
bulunan heyet, CHP İlçe Başkanı Hasan Kılıç tarafından karşılandı. Partililer,
seçim güvenliğine ilişkin sohbet ederken, CHP’li Kılıç, “En büyük
hedefimiz sandık güvenliğini sağlamak. Bu görev de sandık başkanlarının üzerine
düşüyor. Hiç bir şekilde sandıklarını terk etmemelerini ve seçim bittikten
sonra sandık sonuçlarını hemen genel kurula bildirmelerini istiyoruz” dedi.
Baluken ise “Sandık güvenliğinin sağlanması için hep birlikte hareket
etmeliyiz hilelere izin vermeyeceğiz” dedi.
Beraberindekilerle ilçede ziyaretlerine devam eden Baluken,
halkla sohbeti sırasında AKP’nin “inkarcı” politikalarına dikkat
çekerek, “Bu kadar Kürt halkına zulüm eden, halkın özgürlüğünü kısıtlayan
bir hükümetle karşı karşıyayız. AKP’nin son dönemdeki politikaları artık
ortada. Kürt halkı üzerindeki politikalarını açık açık yürütüyor. Bunu da DAİŞ
çetelerine verdiği destekle en iyi şekilde gördük” dedi. HDP’nin sadece
Türkiye ve Kürdistan’ın değil bütün Ortadoğu’nun kaderini değiştirecek bir
parti olduğunu ve Ortadoğu’ya barış getirerek AKP’nin savaş hazırlıklarını boşa
çıkaracaklarının altını çizen Baluken, “Kürtler üzerindeki kirli
politikalarının bitmesini istiyorsak ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın
başlatmış olduğu barış sürecine sahip çıkmak istiyorsak, 7 Haziran’a güçlü bir
şekilde hazırlanmalıyız” ifadelerini kullandı.
Kocaköy’den sonra ise Hani ilçesine geçilerek ziyaretlere
burada devam edildi. Yurttaşların ve esnafın yoğun ilgisiyle karşılaşan
partililer, yurttaşları dinledi. Ziyaretlerde konuşan Baluken, Soma’da 301
işçinin yaşamını yitirmesine neden olan faciaya değinerek, “Soma’da
yaşananlar kesinlikle bir kaza değildir açık bir şekilde yaşanmış cinayet ve
katliamdır. Bu katliamları yapanlar hala adalet önünde hesap vermediler. Milyon
dolarlık gökdelenleri dikmeye devam ediyorlar, böyle bir sömürüyle karşı
karşıyayız” şeklinde konuştu.
Seçim çalışmaları kapsamında Silvan’a gelen HDP Diyarbakır
Milletvekili adayı Çağlar Demirel, ilçeye bağlı mahallelerde halkla bir araya
geldi. HDP’liler, seçim çalışmalarının ilk durağı olan Darköprü (Aslo)
Mahallesi’nde yurttaşların yoğun ilgisiyle karşılaşırken, burada konuşan HDP’li
Demirel, “11 milletvekiliyle değil halkımızla birlikte Meclis’e gireceğiz.
Birlik ve beraberliğin zamanıdır. El ele verdiğimiz zaman hiçbir kuvvet bizleri
yenemeyecek ve bizler de her şeyin üstesinden geleceğiz” dedi. HDP olarak
en büyük amaçlarının akan kanı durdurmak olduğunu belirten Demirel, AKP’ye
seslenerek, “Artık bu halk yalanlarınızı biliyor. Amed’e gelip yalan
söylemeyin. 13 yıldır hiçbir şey yapmadınız. Sizler Kenan Evren’in
devamısınız” dedi.
Gün boyu süren seçim çalışmalarında HDP’li heyet, çeşitli
tarihlerde yaşamını yitiren HPG’lilerin mezarları ve ailelerini de ziyaret
etti.
Sur ilçesinde seçim çalışmalarına hız veren HDP, çalışmalar
kapsamında ilçeye bağlı mahalleleri ziyaret etti. HDP Diyarbakır Milletvekili
adayı Ziya Pir, gittiği her yerde davul ve zurna eşliğinde coşkuyla karşılandı.
Pir, Karadenizli olduğunu hatırlatarak, seçimden sonra kemençe ve tulum çalarak
bu coşkuyu yükselteceklerini söyledi. Pir, “Sizler bizlere ışık ve yol
gösterici oluyorsunuz. Biliyorsunuz Kobanê sürecinde AKP’nin maskesi düştü.
Gencecik çocuklarımız orada savaşarak direndiler. Ve bizler şimdi başımız dik
yürüyorsak o gençlerimizin sayesindedir. Biliyoruz ki sizlerde 7 Haziran’da bu
köylerden AKP’ye ve onun işbirlikçilerine oy çıkaramayarak onları sandığa gömeceksiniz”
ifadelerini kullandı.
Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde HDP Diyarbakır Milletvekili
Adayı Nursel Aydoğan, HDP ve DBP ilçe örgütü ve Bismil Belediye eşbaşkanları
ile birlikte, esnaf ziyareti gerçekleştirdi. Sanayi sitesi, Buğday Pazarı,
tekstil fabrikası ve ilçe garajı terminali esnafını ziyaret eden Aydoğan, 7
Haziran seçimleri için destek istedi. Heyeti sıcak karşılayan esnaflar, HDP’nin
barajı aşacağı inancında olduklarını dile getirdi.
ŞIRNAK
HDP Şırnak İl Örgütü’nün 7 Haziran seçimleri kapsamında
çalışmaları tüm hızıyla devam ederken, aralarında HDP Şırnak Milletvekili
Faysal Sarıyıldız ve Şırnak Belediyesi Eşbaşkanı Serhat Kadırhane’nin de
bulunduğu kalabalık bir heyet, Şırnak Devlet Hastanesi Baş Hekimi Dr. Ali Hıdır
Kayışoğlu’nu ziyaret etti. Burada Başhekim Kayışoğlu ile bir süre görüşen
Sarıyıldız, daha sonra hastane birimlerini dolaşarak hasta ziyaretleri
gerçekleştirdi. Sarıyıldız daha sonra beraberindeki grupla birlikte Türk
Telekom Şubesi yöneticileri ve personelleriyle bir araya geldi.
HDP barajı gümbür
gümbür geçiyor’ – DİHA
Seçim yaklaştıkça çalışmalarına hız veren HDP’li adaylar,
“Yeni Yaşam” mesajını taşıdıkları her yerde yoğun ilgiyle
karşılaşıyor. HDP Diyarbakır adaylarından Nursel Aydoğan, “12 Eylül
döneminin artığı olan yüzde 10 barajını AKP’de değiştirmedi. AKP’ye diyoruz ki
HDP yüzde 10 seçim barajını gümbür gümbür geçiyor” diyerek seçimlerden
başarıyla çıkacaklarının mesajını verdi.
DİYARBAKIR
Diyarbakır’da seçim çalışmalarını yoğunlaştıran HDP
milletvekili adayları, çalışmalar kapsamında Dicle Mahallesi ve Ofis Kütüphane
sokakta yüzlerce yurttaşın katılımı ile seçim irtibat bürosu açtı. Mitinge
dönüşen açılışlarda konuşan Nursel Aydoğan Kürt halkının parlamentoda temsilinin
önüne geçilmesi için konulmuş yüzde on barajının aşıldığını belirterek,
“12 Eylül döneminin artığı olan yüzde 10 barajını AKP’de değiştirmedi.
AKP’ye diyoruz ki HDP yüzde 10 seçim barajını gümbür gümbür geçiyor. Arkamızda
bu kadar örgütlü insan gücü varken 7 Haziran akşamı bu ülkede zaferini ilan eden
ve gülen biz olacağız” dedi.
Adaylardan Çağlar Demirel ise HDP’nin halkların partisi ve
eşit temsiliyeti savunduğunu belirterek, “Biz HDP olarak meclise kadının
rengini, özgürlüğünü taşıyacağız” ifadelerini kullandı.
MALATYA
HDP Malatya milletvekili adaylarından Perihan Yücekaya,
Ahmet Akar, Latife Ulutaş ve Nejdet Bali, İnönü Caddesi’nde esnafı ziyaret
etti. Ziyaretlerde konuşan HDP Malatya Milletvekili Adayı Nejdet Bali,
gittikleri her yerde yoğun bir ilgiyle karşılaştıklarını ve HDP’nin yüksek bir
oy oranı ile seçimden çıkacağını kaydetti. HDP Milletvekili Adayı Aydın Erdoğan
ise beraberindekilerle Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Vakfı’na ziyarette bulunarak
vakıf başkanı Hasan Meşeli ile görüştü. Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Vakfı Başkanı
Hasan Meşeli, mevcut siyasi atmosferden Aleviler olarak büyük kaygı
duyduklarını belirterek, Aleviliğin felsefesinde barış ve kardeşlik olduğuna
dikkat çekti.
Öte yandan, Malatya merkeze bağlı Mamurek Mahallesi’nde
kahve toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan HDP’li aday Aydın Erdoğan
yurttaşlardan destek istedi.
URFA
Urfa’nın Birecik ilçesinde seçim çalışmalarına ara vermeden
devam eden HDP Urfa Milletvekili Adayı Leyla Güven, HDP ve DBP ilçe teşkilatı
ile birlikte Surtepe, Karabaş, Divriği, Komağli, Yaylacık (Fisfis) ve Mengeli
köylerini ziyaret etti. Köylerde halkla bir araya partililer, taziye
ziyaretlerinde de bulundu. Adaylar halktan yoğun ilgi gördü. Ziyaretlerde
konuşan Güven, bugüne kadar AKP’nin halkı kandırdığını bu nedenle artık güven
kaybettiğini ifade etti. Güven: “7 Haziran’da halk sandıkta kime neyin ne
olduğunu gösterecek” dedi. Güven daha sonra Halfeti ilçesine giderek
burada esnafları ziyaret etti.
HDP Urfa Milletvekili Adayı İbrahim Ayhan ise seçim
çalışmaları kapsamında hayvan pazarını ziyaret etti. İbrahim Ayhan esnafla tek
tek selamlaşıp HDP’ye oy istedi. Ziyaretleri değerlendiren Ayhan,
“Görüyoruz ki toplumun her kesiminden AKP’ye ciddi bir tepki var. İnsanlar
AKP’ye oy vermeyeceklerini söylüyorlar” dedi. Ayhan, halkın HDP’ye yoğun
ilgi gösterdiğini kendilerinin de bu ilgiye layık olmaya çalışacaklarını
söyledi.
HDP’nin Arap kökenli Milletvekili Adayı Yasin Batan da,
seçim çalışmalarına bugün Hilvan ilçesinde devam etti. Hilvan HDP ilçe
binasında yurttaşlarla bir araya gelen Batan, daha sonra HDP ve DBP ilçe
yöneticileri ile birlikte Hesenîk (Ovacık), Xirabsork (Aşağı Ekece), Dindek,
Şehşervan (Alyeli) ile Kızılkay köylerini ziyaret etti. Partililer köylüler
tarafından alkış sloganlar ile karşılandı. Batan ve beraberindeki partililer
halktan yoğun ilgi gördü.
‘Yeni Yaşamın inşası için HDP’ye destek verin’
HDP Milletvekili Adayı Ayşe Doğan sabah saatlerinde merkez
Karaköprü ilçesinde bulunan Kültür Merkezini ziyaret ederek öğretmen ve
öğrencilerle bir araya gelerek sorun ve taleplerini dinledi. Kendisine
yöneltilen soruları cevaplayan Doğan, tüm kesimlerden “Yeni Yaşam”
projesinin hayata geçirilebilmesi için HDP’ye destek istedi.
ANTEP
HDP Antep İl Örgütü, seçim çalışmaları kapsamında 16
Mayıs’ta düzenlenecek olan “İnsanlık Mitingine” ilişkin HDP Antep
Seçim Koordinasyon Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya HDP Antep
milletvekili adayları Celal Doğan, Mahmut Toğrul, Tuğçe Özsoy, Fatoş Çetinkaya,
Mecit Bozkurt, Osman Demirci, Gülseren Kocaer ve HDP ile DBP Antep İl
eşbaşkanlarının yanı sıra çok sayıda basın mensubu katıldı. Toplantıda konuşan
HDP Antep İl Eşbaşkanı Mehmet Karayılan, 16 Mayıs’ta saat 18.00’da Demokrasi
Meydan’ında yapılacak olan mitinge katılım çağrısı yaptı.
BİNGÖL
Bingöl’de seçim çalışmalarını doludizgin devam ettirten HDP,
Genç ilçesinde kadın seçim bürosu açtı. Belediye binası arkasında
gerçekleştirilen büro açılışı öncesi, sokak HDP bayrakları ile donatıldı.
İçerisinde HDP ve DBP il ve ilçe eş başkanları, barış anneleri ve sivil toplum
örgütü temsilcisi çok sayıda kadın, büro önünde bir araya geldi. Büronun
açılışı, özgürlük mücadelesinde çocuklarını yitiren anneler tarafından yapıldı.
Açılışa katılan kitle uzun süre “Jin, jîyan, azadî” sloganlarını
attı.
MHP dinci de dinsiz
de olmadı – Hürriyet
Gazetecilerle sohbet eden Bahçeli, 12 Eylül davasının
bilinçli olarak Türkeş’in ölüm yıldönümüne denk getirilerek provokasyon
amaçlandığını söyledi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 12 Eylül davasının uzun
sürmesini eleştirerek, “Dava bitseydi belki Genelkurmay’da tören olmayacaktı
dedi.
Bahçeli, Aksaray’da gazetecilerle sohbetinde 12 Eylül
davasına ilişkin dosyanın Yargıtay’da uzun süre beklemesinden yakındı. Bahçeli,
aynı masada bulunan 12 Eylül’de içeride yatan ülkücülere, “Neydi bir Zeki
komiser vardı, soyadı neydi? diye sordu. Zeki Kaman ve Raci Tetik yanıtının
verilmesi üzerine Bahçeli, işkence yapan polisler hakkında işlem yapılmamasını
büyük eksiklik olarak niteledi.
Bahçeli, 12 Eylül davasının Türkeş’in ölüm yıldönümü olan 4
Nisan’a bilinçli olarak denk getirildiğini savundu. Bahçeli, binlerce ülkücünün
Türkeş’in mezarında anma törenine katıldığını, gençlerin oradan Adalet
Sarayı’na yürümesi ve sonuçta da orada bulunan devrimcilerle karşılaşınca
istenmeyen olaylar çıkması ihtimalinin olduğunu belirterek, bunu engellemek
için mezardan Adalet Sarayı’na giden tüm yollarda önlem aldırdığını kaydetti.
‘Ümera olunmalı’
Bahçeli, ulema ve ümera farkına işaret ederek de, ulema
olabilmek için bin 400 yıllık İslam tarihini çok iyi öğrenmek gerektiğini,
bunun mümkün olmadığını anlattı. Ümera yani dinini bilen ve dindar insanların
bulunabileceğini belirten Bahçeli, siyasetçilerin de ancak böyle olabileceğini
ulema olmaya soyunmamaları gerektiğini anlattı. Türkiye’de bir doktora tezine
göre 34 tarikat olduğunu dile getiren Bahçeli, “Türkiye’de tüm tarikatlara eşit
mesafede tek yer MHP genel başkanlığı makamıdır. MHP, bizim hareketimiz hiçbir
zaman dinci olmamıştır, dinsiz de olmamıştır. Yani ateist olmamıştır ancak
dinli bir hareket olmuştur dedi.
Karikatürler ‘cep’te
Bahçeli mola yerinde cep telefonundan bu kez kendisi
hakkındaki karikatürleri ve yurtdışı gezilerinden fotoğrafları gösterdi.
Bahçeli, karikatürleri tek tek yanındakilere gülerek anlatırken, hiçbirini
ayırım yapmadan aldığını, hiçbirine gücenip kırılmadığını ya da dava açmadığını
anlattı. Bahçeli, “Benim gibi bunları böyle toplayan başka yoktur dedi.
Bahçeli, kendi fotoğrafının montajlandığı Oscar selfisinin gösterilmesi üzerine
gülerek, “güzelmiş, bende yok hemen arşivime ekleyeyim diye konuştu.
‘Şerefi Erdoğan’a öğretsin’
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim mitingleri
kapsamında dün Çorum, Amasya ve Tokat’ta halka hitap etti
Bahçeli kendisine, “şeref eleştirisinde bulunan Başbakan
Ahmet Davutoğlu’na sert yanıt vererek, “Vay zavallı vay. Davutoğlu şerefi
biliyorsa 17-25 Erdoğan’a öğretsin. Şerefsizliğin markası oldunuz dedi. Ak
Parti zihniyetinin parmağının adaletin gözüne girdiğini iddia eden Bahçeli,
“Tilkiler savcı olmuş, tavuklar tanık. Canavar yargıç kürsüsünde, kuzular sanık
diye konuştu.
Bayburt’ta nüfusa ne
oldu? – Cumhuriyet
AKP’nin kalesi Bayburt’un nüfusu son 1 yılda 5 bin arttı.
Kenti temsil edecek vekil sayısının 2’ye yükselmesinin ardından nüfus tekrar 5
bin düştü. Bu tuhaflık kafaları karıştırdı. Bununla da bitmedi, kentte seçmen
sayısı azaldı.
AKP’nin kalesi Bayburt’un yıllardır göç vermesine karşın,
son 1 yılda nüfusunu 5 bin artırarak, milletvekilliği sayısı 2’ye çıkarken,
seçmen sayısındaki düşüş kafaları karıştırdı. Yüksek Seçim Kurulu’nun nüfusa
oranla yaptığı milletvekili dağılımına göre Bayburt’un 75 bin dolayında olan
nüfusu 80 bine yükseldi ve 1 olan milletvekilliği sayısı 2’ye çıktı. 30 Mart
seçimlerinde belediyenin AKP’nin defalarca yaptığı itirazlara rağmen HDP’ye
geçtiği Muş’ta ise “nüfus azaldı gerekçesiyle milletvekilliği sayısı 4’ten 3’e
düştü. Bayburt’ta, nüfus artarken, seçmen sayısının düşmesi, “Bayburt’ta nüfusu
yeni doğanlar mı patlattı? sorusuna yol açarken, bu artışı bilimsel bulmayan
HDP, milletvekili dağılımı yapmasından 3 ay sonra Nisan ayında nüfusun 75 bine
düştüğünü tespit etti. Yaşanan bu nüfus hareketliliğini inceleyen HDP, YSK’den
Bayburt ve Muş’un milletvekili sayılarının yeniden belirlenmesini talep etti.
Muş 4’ten 3’e düştü
7 Haziran genel seçimleri öncesi YSK Şubat 2015’te Türkiye
İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Ocak 2015 tarihli verilere göre
milletvekillerinin dağılımını açıkladı. Buna göre Bayburt’un 1 olan
milletvekili sayısı 2’ye çıkarken, Muş’un 4 olan milletvekili sayısı ise 3’e indi.
Milletvekilleri dağılımına ilişkin hesaplamaya göre
Bayburt’un nüfusu 80 bin 607’ye çıktığı, Muş’un nüfusu gerilediği için, Muş’un
bir milletvekili, AKP’nin güçlü olduğu Bayburt’a geçmiş oldu.
YSK’nin milletvekili dağılımını ilan etmesinin ardından hem
Bayburt hem de Muş’taki nüfus hareketliliğini inceleyen HDP, Bayburt’un
nüfusunda Cumhurbaşkanlığı seçiminde esas alınan 2013 yılı verilerine oranla 7
Haziran öncesi büyük bir artış yaşandığını belirledi. Bayburt’un 2011 yılında
76 bin 724 olan nüfusu, 2012’de 75 bin 797’ye, 2013’te 75 bin 620’ye inerken,
YSK’nin 7 Haziran dolayısıyla milletvekili dağılımı yaptığı 2014 yılında birden
80 bin 607’ye çıktı.
Buna göre kentteki nüfus artış hızı yaklaşık yüzde 7
oranıyla rekor düzeye geldi.
Nüfus artarken seçmen azaldı
Seçmen kütüklerinin kesinleştiği 8 Nisan 2015 tarihinde
yayınlanan verilere göre Bayburt’un seçmen sayısı kentteki nüfus artışına
karşın azalması dikkat çekti. HDP, yaklaşık 9 ay önce gerçekleşen Cumhurbaşkanı
seçiminde Ocak 2014 tarihli TÜİK verilerine göre YSK tarafından açıklanan
seçmen sayısı 54 bin 696 olurken, kentte 5 bin düzeyinde nüfus artışı
yaşanmasına karşın 7 Haziran’da oy verecek seçmen sayısının 54 bin 177’ye
gerilediği de belirledi. Bayburt’un nüfusunun yaklaşık yüzde 7 artmasına karşın
oy verecek seçmen sayısının yaklaşık yüzde 1 oranında düşmesi kentin demografik
yapısısında yaşanan çelişkiyi ortaya koydu.
Dün: Kırmızı Kitap
tüyler ürpertici, kanunî geçerliliği yok Bugün: Yargı, Kırmızı Kitap’a göre
karar verecek – Zaman
Almanya ve Belçika dönüşü uçakta gazetecilerin sorusu
üzerine, yargı mensuplarına yönelik tutuklamaların devam edeceğini belirten
Erdoğan, “Kırmızı Kitap’a girdikten sonra yargı mercilerinin de bakışı
değişecek. Çünkü bu, milli güvenlikle ilgili bir durum. demişti. Erdoğan’ın
sözleri, mahkemelerin, evrensel hukuk kurallarına göre değil Milli Güvenlik
Kurulu’na (MGK) göre kararlar alacağı anlamına geliyor. Kırmızı Kitap olarak
anılan ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ 12 Eylül ve 28 Şubat sürecinin
sembolleri arasında. Bugünkü iktidar mensupları da yıllarca kendilerini MGK
mağduru olarak tarif etti ve buradan mağduriyet devşirdi. AKP, kısa bir süre
öncesine kadar MGK’yı ve Kırmızı Kitap’ı tel’in eden açıklamalar yapıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırmızı Kitap’ı ‘tüyler ürpertici’ diye niteliyor ve “Siyaset
Belgesi’nin aslında kanunî geçerliliği yok, bir genelge. Bundan sonra asla ‘iç
düşman’ diye bir şeye müsaade edemeyiz. diyordu.
Türkiye, on yıllardır Kırmızı Kitap’a dayanarak ‘iç
düşmanlar’ üretti. Bölücülük ve irtica, zaman zaman yer değiştirerek bir
numaralı tehdit olarak algılandı. Son olarak 2010 yılındaki güncellemede
‘irtica’, Kırmızı Kitap’tan çıkarıldı. 5 yıl sonra, 29 Nisan 2015’teki MGK’da,
‘legal görünümlü illegal yapılanmalar’ adı altında tekrar Kırmızı Kitap’a
girdi. Yandaş medya, burada ‘Hizmet Hareketi’nin kastedildiğini yazsa da
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, gerçeği ifşa etti. Aynı
zamanda MGK üyesi olan Arınç, burada sadece Hizmet’in değil bütün cemaatlerin
kastedildiğini açıkladı.
‘MGK karar mercii değildir, hükümete tavsiyede bulunabilir’
Oysa aynı Erdoğan, 31 Ocak 2010 tarihinde TRT’de yayınlanan
Enine Boyuna programında bambaşka şeyler söylemişti. “2003 yılında başbakan
olarak göreve başladığınızda Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni gördünüz.
Belgede, sizin de mensubu olduğunuz siyaset akımı ve şahsınızı içeren vatandaş
kitlesi ‘iç düşman, tehdit’ olarak yorumlanabileceği şeklinde ifadeler vardı.
Bunu görünce ne hissettiniz? sorusu ile muhatap olan dönemin başbakanı
Erdoğan, aynen şu ifadeleri kullandı: “Belgenin bütünü tüyler ürpertici tablo
ortaya koyuyor. Özellikle 12 Eylül sürecinden sonraki yapılanma içerisinde çok
farklı yaklaşımlar oldu. Bunlar sivil irade ile uyumlu yaklaşım tarzları
değildi. Salı günü yaptığım konuşmada halkını dışlayan, halkını tehdit unsuru
olarak görenlere yönelik ifadem var, onun çağ dışı olduğunu ifade eden bir
yaklaşımım var. Siyaset Belgesi’nin aslında kanunî geçerliliği yok, bir
genelge. Kendileri göreve geldiğinde MGK’nın havasının çok farklı olduğunu da
hatırlatan Erdoğan, AB sürecinde MGK’nın sivilleştirilmesi ve bir istişarî
kurula dönüştürülmesi ile övünmüştü. “MGK, karar mercii değildir, bize
tavsiyede bulunur. 2010 için atacağımız adımda da demokratik sürecin gereği
neyse bunu yapacağız. diyen Erdoğan, “Bundan sonra iç tehdit olmayacak
diyebilir miyiz? sorusuna da “Asla.
Böyle bir şeyi asla düşünemeyiz. karşılığını vermişti.
Nitekim 2011 seçimlerinin ardından Meclis’te yeni anayasa
yazımı için kurulan Uzlaşma Komisyonu’nda da bu yönde adımlar atılmıştı. Birçok
konuda ters düşen 4 parti, MGK’nın Anayasa’dan çıkarılması hususunda
uzlaşmıştı. Komisyonun mutabakata vardığı madde kapsamında MGK anayasal kurum
olmaktan çıkarılıyordu. Kurul’un yasayla tamamen kaldırılabileceği ya da yapısı
ve görev alanının değiştirileceği kaydedilmişti.
Yargı önünde hesap
verecekler – Milliyet
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, TBMM Başkanvekili Meral Akşener
hakkında gündeme getirilen kaset iddiasıyla ilgili yazılı açıklama yaptı.
Çiçek, Akdeniz İçin Birlik Parlamenterler Asamblesi (AİBPA)
Parlamento Başkanları Toplantısı nedeniyle yurtdışında bulunduğu sırada, bir
televizyon kanalında Akşener hakkında ortaya atılan, “çirkin, asla kabul
edilemez iftiradan dolayı büyük üzüntü duyduğunu bildirdi. çiçek, “İnsan şeref
ve haysiyetini ayaklar altına almayı amaçlayan, siyasetin ve siyasetçinin
itibarını zedeleyen bu gibi iddia ve isnatta bulunanlar yargı önünde hesap
verecekler ve ayrıca millet vicdanında mahkum olacaklardır dedi.
Meral Akşener
hakkındaki kaset iddiasına öfke büyüyor… Kısası 80 değnek – Hürriyet
MHP’li Meral Akşener, “Bir kadın için hiç de yakışmayacak
kasetleri var iddiasında bulunan Latif Erdoğan’a sert tepki göstererek,
“İftiranın karşılığı, 80 adet değnek atmaktır dedi. RTÜK kanala 13 bin TL para
cezası verdi.
Akşener, kaset iddiasının sahibi için “Bu kişi Müslüman
olduğunu söylüyor. Hukuki yoldan bir şey çıkmazsa bu kişiyle aramızda İslam
hukuku dahil olacak. Müslüman bir kadın olarak kısas hakkım doğacak. İftiranın
karşılığı, 80 adet değnek atmaktır demişti.
MHP’de infiale yol açan iddiaya tepkiler şöyle:
Moralinizi bozmayın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önceki gün Meral Akşener’i
arayarak moral verdi. Bahçeli, Akşener’e şunları söyledi: “Yolunuza devam edin.
Sabırlı olun. Bu tür söylemleri kafanıza takmayın. Ciddiye almayın. Biz sizin
yanınızdayız.
İki veledi zina
MHP Milletvekili Lütfü Türkkan: Susarsam yüreğim kurusun.
İki veledi zina, bir iffetli kadının namusuna dil uzatırken susanlar utansın.
Meral Akşener için söylenenlere kayıtsız kalıp tepki göstermeyenler, yarın aynı
şeyle eşiniz karşılaştığında sakın ola ki şikâyet etmeyin. Latif Erdoğan denen
şerefsiz bu kadar alçalıyorsa, ona bir soru sormak farz oldu. Ali Erdoğan seni
en son ne zaman kulübe çağırdı?
Büyük tepki
MHP Kadın Kolları Başkanı Nevin Taşlıçay:
Hâlâ edebiyatını yaptığınız 28 Şubat’ta sizler eşlerinizin
arkasına saklanırken, namlusu millete dönen tanklara göğüs geren Meral
Akşener’e attığınız iftiralar iki cihanda alnınıza sürülmüş bir kara leke
olmuştur. İnanın bu kadar aşağılıklaşacağınızı biz de düşünememiştik.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman:
Kardeşimiz Meral Akşener Hanımefendi’ye aşağılık bir iftira
atılmıştır. Bırakın Müslüman olmayı hiçbir vicdan sahibi insanın kabul
edemeyeceği ölçüde şerefsizce iftira atanlar elbette ki bu kara lekeyi
alınlarından silemeyecektir. Namusumuza uzanan eli kırmayı, dili koparmayı da
bileceğimizi hiç kimse unutmamalıdır. AKP için bu yol ve yöntem yeni değildir.
Kabul edilemez
Cemil Çiçek (TBMM Başkanı):
Asla kabul edilemez iftiradan dolayı büyük üzüntü duydum.
İnsan şerefini ayaklar altına almayı amaçlayan bu gibi isnatta bulunanlar yargı
önünde hesap verecekler.
Yanındayız
Levent Gök (CHP Grup Başkanvekili): Meral Hanım hiç
üzülmesin. O iftirayı yapan alçakların da kimliğini biliyoruz, Meral Hanım’ı da
tanıyoruz. Meral Akşener’in, kendisine yapılan bu alçakça iftirada yanındayız.
Bu alçaklar her zaman vardır, olmaya da devam edecektir.
Emine ve Sare Hanım sahip çıksın
Ahmet Taşgetiren (Star gazetesi): Meral Akşener, şu geçen 20
yıl içinde ortaya koyduğu şahsiyet numuneleri ile haysiyetini ispat etmiş bir
simadır. Hem Emine Erdoğan’ın hem de Sare Davutoğlu’nun Meral Hanım’ın izzetine
sahip çıkmasının doğru ve güzel olacağı kanaatimi belirtmek isterim.
Abdülkadir Selvi (Yeni Şafak gazetesi): Akşener 28 Şubat’ta
dik duran kadındı, kaset yakıştırması yapanları lânetliyorum. O Türk
siyasetinin yüz akıdır.
Nazlı Ilıcak (Bugün gazetesi): Meral Akşener, her dönem dik
durmayı başarmıştır. Boşuna havuz medyasını ‘zift medyası’ diye
adlandırmıyorlar. Herkes ‘saray soytarısı’ olmak zorunda mı?
Para cezası
RTÜK, Akşener’e yönelik, aHaber’deki ‘Gece Ajansı’
programında Cemil Barlas’ın, “Onun da kaseti mi var, nesi var, nasıl ele
geçirdiler sözü ile Latif Erdoğan’ın,
“O kaseti olan birisidir, esaret altındadır. Bir kadın için hiç de yakışmayacak
kasetler var sözlerini görüştü. Üst Kurul, “Yayınlar insan onuruna ve özel
hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, iftira niteliğinde
ifadeler içeremez maddesine aykırılık nedeniyle kanala 13 bin lira ceza verdi.
Güvenli odaya yedek
anahtar – Vatan
Bern Büyükelçiliği’ndeki güvenlikli odaya yedek anahtar
yaptırıldığını kabul eden YSK Başkanı Güven bu durumun seçim güvenliğini
etkilemediğini söyledi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, İsviçre’de oy
pusulalarının saklandığı Bern Büyükelçiliği’ndeki güvenlikli oda için YSK
tarafından izin verilmemesine rağmen yedek anahtar yaptırıldığını, ancak bunun
seçim güvenliğini etkilemediğini söyledi.
Güven, “Kozmik Odada Anahtar Şoku başlıklı haberlere konu
olan olayla ilgili yazılı açıklama yaptı. Güven, haberlerde “yurtdışında
kullanılan oyların saklandığı odanın üç farklı kişide olan anahtarının,
kimsenin haberi olmadan yedeklerinin yaptırıldığı ortaya çıktı denildiğini
aktardı.
Yurtdışındaki seçim komisyonlarında misyon şefi veya
kıdemlisi, temsilcilikte görevli bir kamu görevlisi ve Ak Parti, CHP ve MHP’li
üyelerin görev yaptığını belirten Sadi Güven, YSK’nın genelgesi gereği, oy
pusulalarının bulunduğu torbaların temsilciliklerde, komisyonun izni olmadan
girip çıkılamayan, kapısında en üz üç farklı kilit yer alan odalarda muhafaza
edildiğini vurguladı.
Odanın anahtarlarından birinin komisyon başkanında,
diğerlerinin, ad çekme suretiyle belirlenen siyasi parti üyelerinde bulunduğunu
aktaran Güven, komisyon başkanı ile üyenin, torbaların muhafaza edileceği yerde
hazır bulunmak zorunda olduklarının da genelgeyle karar altında alındığını
hatırlattı.
Dışişleri’ni uyardık
Söz konusu komisyonun 24 saat çalışma esasına göre görev
yaptığını belirten Güven, şunları kaydetti: “Bern’de Yüksek Seçim Kurulu’nca
izin verilmemesine rağmen güvenlikli odanın yedek anahtarının yapıldığı
anlaşılmıştır. Bunun üzerine diğer temsilciliklerimizde de aynı uygulamanın
olma ihtimali göz önüne alınıp, yurtdışı temsilcilikler uyarılmıştır. Bern
Büyükelçiliğimizdeki yedek anahtarın, ‘kimsenin haberi olmadan’ yaptırıldığı
iddiası ise doğru değildir.
Güven, açıklamasında, “söz konusu odanın kapısındaki
kilitlere ait ikişer yedek anahtarın büyükelçilik mühürlü zarf içinde aynı
odada muhafaza edildiğine dair Ak Parti, CHP ve MHP’li üyelerin imzaladığı 31
Temmuz 2014 tarihli tutanağa da yer verdi. Güven, “Siyasi parti temsilcilerinin
de olduğu komisyonun tuttuğu tutanakla genelgeye aykırı olarak mühürlü zarfa
yedek anahtar konulmuşken, ‘kimsenin haberi olmadan yedeklerinin yaptırıldığı’
yönünde seçim güvenilirliğini sarsacak yanlış haber, emeği geçen milyonlarca
insanın hakkına tecavüz oluşturacaktır dedi.
Barışçıl gösteriye
müdahale olmamalı – Milliyet
Sendika üyelerine yapılan polis müdahalesinin, toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali olduğuna hükmeden AYM kararında,
“Barışçıl gösteriye müdahale edilmemeli denildi
Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye’de sık sık büyük
tartışmalara neden olan toplantı ve gösteri özgürlüğü konusunda çok önemli bir
karar verdi.
4+4+4 eğitim sistemini protesto etmek için İzmir’den
Ankara’ya yola çıkmak isteyen sendika üyelerine yapılan polis müdahalesinin,
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali olduğuna hükmeden AYM
kararında, bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün yasalara aykırı olarak
düzenlenmesinin tek başına toplantı veya yürüyüşün barışçıl niteliğini ortadan
kaldırmayacağı vurgulandı.
Kararda, “Barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kalabalıkların
toplantı hakkını kullanırken devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu
demokrasinin gereğidir denildi.
İhlal kararı çıktı
Eğitim-Sen İzmir Şubesi üyeleri, “4+4+4 olarak bilinen
eğitim sistemini protesto için İzmir’den Ankara’ya yola çıkmak istedi. Sendika
üyeleri, “polis tarafından orantısız güç kullanılıp engellendikleri ve ertesi
gün protesto için yaptıkları gösterilerde tekrar polis şiddetine maruz
kaldıkları gerekçesiyle AYM’ye başvurdu.
AYM, “öğretmenlerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM, yaralanan öğretmenlerden Ali Rıza
Özer’in Anayasa ile güvenceye alınan kötü muamele yasağının maddi ve usul
yönünden ihlal edildiğine hükmetti.
Polis müdahalesi ‘eziyet’
Resmi gazete’de yayımlanan gerekçede, şu tespitler yapıldı:
“Ali Rıza Özer’in polise saldırdığının saptanamadığı,
yaralarının burun kırığı ve işitme kaybı gibi ağır nitelikte olduğu
gözetildiğinde asgari ağırlık eşiğinin aşıldığı anlaşılmıştır. Polisin
müdahalesinin, başvurucuya fiziksel saldırı ve darp şeklinde meydana geldiği
dikkate alındığında ‘eziyet’ olarak nitelendirilmesi mümkün görülmüştür.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ve ifade
özgürlüğünün, demokratik toplumun en temel değerleri arasında sayıldığı
vurgulanan gerekçede şöyle denildi:
‘Amaç önemli değil’
“Toplantının veya gösteri yürüyüşünün hangi amaçla
yapıldığının bir önemi yoktur. Devletin toplantı ve gösteri yürüyüşünün barış
ve güven içinde yapılmasını temin etmek amacıyla uygun önlemleri alma görevi
bulunmaktadır. Bir toplantı ve gösteri yürüyüşünün yasadışı olması veya
yasalara aykırı olarak düzenlenmesi de tek başına toplantı veya yürüyüşün
barışçıl niteliğini ortadan kaldırmaz. Barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş
kalabalıkların toplantı hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike
oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına devletin sabır ve hoşgörü
göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir.
‘Sınırlama konulmaması gerekir’
Kararda başvurucuların Ankara’ya gitmelerinin
engellenmesinin toplantı hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğinin açık
olduğu vurgulandı. Gerekçede, şöyle denildi: “Başvurucuların, engellenmeleri
üzerine oturma eylemi ve gösteri yürüyüşü yapmalarının polis tarafından
dağıtılması da barışçıl toplanma hakkına müdahaledir. Başvurucuların içinde bulun
duğu grubun Valilik binası önünde basın açıklaması
yapmasının engellenmesi de toplanma hakkına müdahale olarak
değerlendirilmelidir. Devletin, barışçıl amaçlarla yapılan toplantı düzenleme
ve toplantıya katılma özgürlüğünü korumakla kalmaması, ayrıca bu hakkın
kullanımını engelleyen makul olmayan dolaylı sınırlamalar koymaması da
gerekmektedir.
Doğan Grubu’ndan
AKP’li Süleyman Soylu’ya: İftira atmayı alışkanlık haline getirdi – T24
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Tarbzon milletvekili adayı
Süleyman Soylu’nun Doğan Grup ve Aydın Doğan’la ilgili açıklamalarına dair
karşı açıklama geldi. Soylu’nun dün akşam katıldığı bir televizyon programında,
“Demokrat Parti Genel Başkanlığı’nı bırakacağım zaman, Doğan Grup benden
partiyi Abdüllatif Şener’e teslim etmemi istedi” şeklindeki sözleriyle
ilgili açıklama yapan Doğan Grubu Kurumsal İletişimden Sorumlu Başkan
Yardımcısı Ahter Kutadgu, beyanların gerçek dışı olduğunu söyledi.
Soylu’nun Aydın Doğan’ı hedef alan gerçek dışı beyan ve
iftiralarda bulunmayı bir alışkanlık haline getirdiğini belirten Kutadgu,
“Bu iftiralarından dolayı açılan bir davada mahkeme Soylu’yu 20 bin TL
tazminat ödemeye mahkum etmiştir. Açılan diğer davalar devam etmektedir”
ifadelerini kullandı.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon milletvekili
adayı Süleyman Soylu, bir süredir Doğan Grubu Onursal Başkanı Sayın Aydın
Doğan’ı hedef alan gerçek dışı beyan ve iftiralarda bulunmayı bir alışkanlık
haline getirmiştir.
Bu iftiralarından dolayı açılan bir davada mahkeme Soylu’yu
20.000 TL tazminat ödemeye mahkum etmiştir. Açılan diğer davalar devam
etmektedir.
‘Tamamen gerçekdışı ve siyasi rant devşirmeye yönelik bir
iddia’
“Bu kez Soylu, 12 Mayıs akşamı Kanal A’da çıktığı bir
programda yeniden Sayın Aydın Doğan’ın adını zikretmek suretiyle iftiralarına
devam etmiş ve kendisinin yerine Demokrat Parti Başkanlığını Sayın Abdullatif
Şener’e teslim etmesi yolunda Doğan Grubu’nun istekte bulunduğunu açıklamıştır.
Tamamen gerçek dışı ve sansasyon yaratarak grubumuzun adı üzerinden siyasi rant
devşirme amacına yönelik bu iddiayı esefle karşılıyor ve kınıyoruz.
“Milletimizin temsilcisi olmaya aday kişiler dürüst
olmak ve iddialarını ispat etmekle mükelleftir. Seviyesiz ve çirkin iftiraların
hesabı mutlaka yargı önünde sorulacaktır.
Ancak bundan önce, iktidar sorumluluğu taşıyan bir siyasi
partimizin en üst yöneticilerinden birisi ve milletvekili adayı olarak, oy istediği Trabzon halkına bu iddialarını somut
kanıtlarıyla ortaya koyması dürüstlüğün asgari gereğidir. Milletimizin
temsilcisi olmaya aday kişilerden beklenen budur.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.”
‘Demirtaş, ‘Aydın Doğan’ın evlatlığı’
Süleyman Soylu, dün Kanal A’da katıldığı programda, HDP
Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili açıklamalarda da bulunarak, Demirtaş
için ‘Aydın Doğan’ın evlatlığı’ ifadesini kullanmıştı. HDP’nin barajı
geçememesi durumunda, seçimin özeleştirisinin Demirtaş için diğer liderlere
olduğundan çok daha ağır olacağını söyleyen Soylu, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Zaten Demirtaş’ı kuranlarla, çözüm sürecini bitirmek
isteyenler aynı emeli beslemektedirler. Benim, ‘Demirtaş’ın mesajları dışarıdan
ziyade parti içinedir’ dememdeki neden de budur. Oradaki hesaplaşma, seçim
sonrasında daha farklı olur. MHP ve CHP’de sadece genel başkan terkedişi olur.
Ama seçimin özeleştirisi Demirtaş için çok daha ağır olacak. Bu çok net. Yani
özellikle marksist bir yaklaşımı ortaya koyan bu anlayışın ‘Aydın Doğan’ın
evlatlığı’nı kabul etmesine, o düşünceyi uzun zamandan beri takip eden, onun
üzerinden analiz geliştirmeye çalışan bir insan olarak bedelini ödettirirler.
Kendi iç hesaplaşmalarında bedelini ağır ödettirirler. Buradan çıkması mümkün
değildir. Türkiye için ne kadar önemli bir seçim ise, HDP için de önemli bir
seçimdir bu seçim. Demirtaş bunun farkındadır ve çaresizlik içerisindedir. Hele
son günlerdeki açıklamaları, dengesini kaybetmiş bir insanı barındırmaktadır.
Her kapıdan süt toplamaya çalışmaktadır ki oradan başka bir şey çıkar.’
Liseli öğrencileri
Duman konseri diye kandırıp AKP mitingine götürdüler! – T24
AKP Gençlik Kolları’nın Ankara’da düzenlediği etkinlikte
salonu doldurmak için liseli öğrencilerin ‘sizi Duman konserine götürüyoruz’
diye kandırıldığı iddia edildi
Miting alanlarını doldurmak için valilere talimat yağdıran
AKP’liler bu sefer de Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de katıldığı AKP Gençlik Kolları’nın
düzenlediği ‘Gençlik Buluşması’ etkinliğinde salonu doldurmak için öğrencileri
kandırdı.
İleri Haber’de yer alan iddiaya göre, Ankara Yenimahalle
Yahyalar Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi’nden yaklaşık 150 öğrenci etkinlikte
Duman konseri olacağı yalanıyla kandırılıp otobüslerle etkinliğe götürüldü.
Konuya ilişkin bilgi veren Mehmet Akif Ersoy Anadolu
Lisesi’nden bir öğrenci etkinliğe gidip de kandırıldığını anlayan ve geri
dönmek isteyen öğrencilerin güvenlikler tarafından engellendiğini belirterek,
okul müdürü ve müdür yardımcısının olaya göz yumduğunu söyledi.
Türkiye dün Soma’ydı
– Hürriyet
FACİANIN yıldönümünde, ölen madencilerin ailelerinin de
katılımıyla Soma’da yürüyüş düzenlendi. ‘Katil AKP’, ‘Hükümet istifa’
sloganları atıldı.
Baret takan madenci aileleri, üzerinde yakınlarının
fotoğraflarının bulunduğu siyah tişörtler giydi. Yürüyüşün son bulduğu Beşyol
Mevkii’ndeki Madenci Anıtı’na karanfiller bırakan grup 5 dakikalık oturma
eylemi yaptı.
MADENDE ARBEDE
301 şehit madenciyi “maden ocağının girişine çiçek
bırakarak anmak isteyen DİSK, KESK heyetleri ve gazetecilerle, işletmede görev
yapan özel güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandı. İçeri alınmayan grup
daha sonra Kaymakam Mehmet Bahattin Atçı’dan alınan izinle maden sahasına
girdi. Gruptakiler olayın başladığı saat olan 15.15’te şehitler için karanfil
bıraktı.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde
seçim sohbetinde, “Bu hadiseden sonra hükümet olarak çok yoğun çalışmalar
yaptık. İş sağlığı ve güvenliğinde zaten çok ciddi tedbirler almıştık. Buna
ilave birtakım tedbirler de getirdik dedi.
TEKVANDOYA ARA
Muğla’nın Marmaris ilçesinde düzenlenen Türkiye Yıldızlar
Tekvando Şampiyonası’nda, Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği kazanın
yıl dönümü nedeniyle saat 15.15’te maçlara ara verildi. Arada saygı duruşunda
bulunulup dua okunması, ilçelerini temsilen 4 tekvandocu çocuğu duygulandırdı.
İstanbul Beyoğlu’nda DİSK, KESK, TMMOB veTürk Tabipleri
Birliği öncülüğünde bini aşkın kişi, 301 madenci için anma yürüyüşü yaptı.
Tünel’den Galatasaray’a yürüyen gruptakilerin
ellerinde göçükte hayatını kaybeden işçilerin isimlerinin yer aldığı
dövizler, kafalarında da işçi baretleri vardı. Ankara’da da Olgunlar Sokak’ta
bulunan Madenci Anıtı önünde toplanan bir grup, Soma için eylem yaptı. Grup
Yüksel Caddesi’ne kadar yürüdü.
HER YER SOMA
Çanakkale, Eskişehir, Antalya, Balıkesir, Kocaeli, Giresun,
Manisa, Sivas, Şanlıurfa, Kırklareli, Şırnak, Adıyaman, Gümüşhane, Kastamonu,
Adana, Zonguldak, İzmir, Hakkari, Trabzon ve birçok kentte ve Soma şehitleri
yürüyüşlerle anıldı. Almanya’da da Türkler Soma’da ölenleri unutmadı.
İlahiyat Fakültesi
Dekanı’ndan şoke eden Soma yorumu: Uyuşturucu ticareti yaparlarken de ölebilirlerdi – Cumhuriyet
Manisa Celal Bayar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Ahmet Güç, Soma’daki faciada ölen 301 madenciyle ilgili olarak
“”Bu insanlarımız helal kazanç peşindeydi. Olaya buradan baktığımız
açısından onlar için sevindirici bir durum. Bunlar uyuşturucu ticareti
yaparlarken de bir çatışmaya girip ölebilirlerdi. Mafya hesaplaşmasında da ölebilirlerdi”
dedi.
[Haber görseli]Manisa Celal Bayar Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Güç, Soma’daki faicada 301 madencinin ölümünü
‘Allah’ın taktiri’ olarak nitelendirerek, “Bu insanlarımız helal kazanç
peşindeydi. Olaya buradan baktığımız açısından onlar için sevindirici bir
durum. Bunlar uyuşturucu ticareti yaparlarken de bir çatışmaya girip
ölebilirlerdi. Mafya hesaplaşmasında da ölebilirlerdi. Eşlerini ve çocuklarını
rızıklarını temin ederken, hayatlarını kaybettiler. Dolayısıyla Allah’tan
rahmet diliyoruz. Onlar şehit olmuşlardır” dedi.
Soma’da yaşanan 301 kişinin yaşamını yitirdiği maden
faciasının yıldönümü nedeniyle Manisa Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ), Süleyman
Demirel Kültür Merkezi’nde anma töreni düzenledi. Törene, CBÜ Rektör
Yardımcıları Prof. Dr. Muzaffer Tepekaya, Prof. Dr. Birol Kovancılar, fakülte
dekanları, yüksekokul müdürleri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Anma
töreni Soma maden faciasında hayatını kaybeden 301 madenci için Kuran- Kerim
okunmasıyla başladı. Kuran-ı Kerim’in okunmasını ardından konuşan CBÜ İlahiyat
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Güç, Soma faciasını maden işçileri açısından
ve geride kalan aileleri açısından olmak üzere iki ayrı açıdan değerlendirdi.
‘MAFYA HESAPLAŞMASINDA DA ÖLEBİLİRLERDİ’
Prof. Dr. Güç, Soma faciasının ilahi boyutu olduğuna dikkati
çekip, şöyle konuştu: “Olaya rahmetli olanlar açısından baktığımız zaman
meselenin ilahi ve takdir boyutu var. Bunu görmemiz gerekiyor. Kuran-ı Kerim’de
ölümle ilgili ayetlerimizde ‘Hiç kimse nerede öleceğini bilmez’ deniliyor.
Allah’ın bir takdiridir. Başka bir ayette ise, ‘Bu dünyaya gelen herkes eninde
sonunda ölümü tadacak’ deniyor. Dolayısı ile ölüm Allah’ın bir takdiridir.
Kimin ne şekilde nasıl öleceğini sadece Allah biliyor. İlahi kader çerçevesinde
o arkadaşlarımızın orada vefatı takdir görülmüş. Bu teslimiyet ve kabullenmek
gerekiyor. Buradan farklı bir sonuç ta çıkarabiliriz. Bu arkadaşlarımız daha
farklı bir şekilde de ölebilirlerdi. Nitekim bu insanlar Peygamber efendimizin
ifadesi ile en helal kazanç olan alın terleriyle kendilerinin, eşlerinin
çocuklarının rızkını temin etmek sureti ile kazanabilecekleri işi seçmişlerdir.
Olaya buradan baktığımız zaman bu insanlarımız helal kazanç peşindeydi. Olaya
buradan baktığımız açısından onlar için sevindirici bir durum. Bunlar
uyuşturucu ticareti yaparken bir çatışmaya girip de ölebilirlerdi. Mafya
hesaplaşmasında da ölebilirlerdi. Daha acı olaylara da şahit oluyoruz. Trafik
kazalarında çok acı hayatını kaybedenler var. Yanarak hayatını kaybedenler var.
Suda boğulanlar var. Buradan kendi adımıza sonuç çıkaracak olursak. Bu hayat
insanın başına beklenmedik olaylarda gelebiliyor. Biz de böyle bir hadise ile
karşılaşabiliriz. Bizi aşan bir durum. İlahi takdir. Burada yapılacak olan
teslimiyettir. Bu insanlar en azından eşlerini ve çocuklarını rızıklarını temin
ederken, hayatlarını kaybettiler. Dolayısıyla Allah’tan rahmet diliyoruz. Onlar
şehit olmuşlardır. Şehitlik mertebesi ise önemli bir mertebedir.”
‘EN KISA SÜREDE O ACIYI ATMAK GEREKİR’
Prof. Dr. Güç, Soma maden faciasında ölen 301 madencisini
ailelerine ve yakınlarına sabır da dileyip, “Mümkün olduğu mertebe en kısa
sürede o acıyı atmak gerekir. Ölenle ölünmez. Böyle bir hadise başımıza
geldiğinde kötüye yorumlayarak olumsuz sonuç çıkarırsak kendi hayatımızı da
zehir etmiş oluruz. Meselenin imtihan boyutu vardır. Bu hayat başlı başına bir
imtihandır. Hayata atıldığınızda imtihan başlıyor. Hepimiz her gün bir şekilde
imtihan oluyoruz. Canlardan eksildiği zamanda bir imtihan olunuyor. Başımıza
gelen veya gelebilecek bir felaketi hayra yormamız gerekir. Vefat eden
madencilerimin geride kalan ailelerine ve yakınlarına sabırlar ve metanet
diliyorum” diye konuştu.
Anma programı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
öğrencilerinin sunduğu Soma’da yaşanan acıyı anlatan bir gösteri ile sona erdi.
Emekçinin yarısı iş
güvencesi yoksunu – Cumhuriyet
13 milyon civarındaki sigortalı işçinin yüzde 51’i iş
güvencesi kapsamı dışındaki işyerlerinde çalışıyor.
İşin aslanını ağzında olduğu Türkiye’de iş güvencesine sahip
olmak da iş sahibi olmak kadar zor. Çünkü, 2003 yılında kabul edilen 4857
sayılı İş Kanununun 18. Maddesi, iş güvencesinin uygulama alanını otuz ve daha
fazla işçi çalıştırılan iş yerleri için sağlamıştı.
Zamanında büyük tartışma yaratan ve dönemin Türk İş
başkanını daha sonra istifasına yol açan süreçte, söz konusu madde
tasarlanırken işverenin baskısı ile iş güvencesi kapsamının daraltılması
konusunda işverenle gizli mutabakat sağlanmış, gelinen noktanın işçi için ne
kadar can alıcı olduğu gözardı edilmişti.
Keyfi işten atmaları önlemek ve işten atılmanın haklığının
kanıtlanmasını işverene yükleyen maddenin uygulunma alanının hangi boyutlara
vardığı Türk Metal Sendikası Araştırma bölümü tarafından ortaya konuldu.
İşyerleri küçültüldü
İş güvencesini sağlaması beklenen yasanın yapılan değişkille
tam tersine çalışını güvencesizliğe açık hale getirdiği görüldü.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın her yıl düzenli
yayınladığı Çalışma Hayatı İstatistikleri verilerine göre işyeri ve zorunlu
sigortalı sayılarının, işyerinde çalışan sigortalı gruplarına göre dağılımı
tablosu ülkemizde çalışma hayatına dair önemli bulgular ortaya koydu.
2001’den 2013’e kadar 30 kişiden az sigortalı çalıştıran iş
yeri sayısı, toplam işyeri sayılarının yüzde 96 ila yüzde 95’ini kapsarken bu
işyerlerinde çalışan sigortalı çalışanlar toplam çalı şan sayısının yüzde 47
ila yüzde 51’ini oluşturur hale geldi.
Bu verilere göre ülkedeki toplam işyeri sayısının yüzde
95,2’sini oluşturan işyerleri otuz kişiden daha az sigortalı çalıştırmakta ve
bu işyerlerinde çalışan sigortalı çalışanlar toplam çalışan sayısının yüzde
51,18’ini oluşturuyor.
Türkiye’de yapboza
dönen eğitimin kalitesi 76 ülke arasında 41’inci sırada – Diken.com
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) hazırladığı
‘küresel eğitim araştırması‘na göre, Türkiye, eğitim kalitesinde 76 ülkelik
listede 41’inci sırada.
76 ülkede 15 yaşındaki öğrencilerin matematik ve fen
bilimlerinden aldığı sınav sonuçlarının karşılaştırılarak hazırlanan listenin
ilk beş sırasında Singapur, Hong Kong, Güney Kore, Japonya ve Tayvan yer
alıyor.
Almanya’nın 13, İngiltere 20, ABD’ninse 28’inci sırada
olduğu listede Türkiye 41’inci sırada. Listenin son beş sırasındaysa Umman,
Fas, Honduras, Güney Afrika ve Gana var.
Gelecek hafta Güney Kore’de düzenlenecek ‘Dünya Eğitim
Forumu‘nda açıklanacak araştırma sonuçlarını BBC’ye değerlendiren OECD Eğitim
Direktörü Schleischer, amaçlarının ‘zengin ve yoksul ülkelere kendilerini
dünyanın eğitim liderleriyle kıyaslama fırsatı vermek, zayıflıklarını ve güçlü
yanlarını görmelerini sağlamak ve eğitimde kaliteyi arttırmanın uzun vadeli
ekonomik yararlarını göstermek‘ olduğunu söyledi.
Türkiye’nin GSYH’sı yüzde 400 büyüyebilir
Schleischer, raporda yer verilen “Kötü eğitim politikaları
ve uygulamaları çok sayıda ülkeyi sürekli bir ekonomik durgunluğa sokuyor
değerlendirmesine ilişkin olarak ‘eğitimi geliştirerek elde edilecek ekonomik
yararların çok büyük boyutlarda olduğunu‘ söylüyor.
Buna göre, listenin son sırasında yer alan Gana, 15
yaşındaki gençlerin temel kabiliyetlerini geliştirmeyi başarırsa ülkenin ‘gayrisafi yurtiçi hasıla‘sını (GSYH)
bu gençlerin yaşadığı dönemde 38 kat artabilir. Aynı şartlar altında Türkiye
için bu oran yüzde 400’e yakın.
Dünye Eğitim Forumu’nun önemi ne?
UNESCO’nun Herkes İçin Eğitim projesi kapsamında 2000
yılında düzenlenen Dünya Eğitim Forumu’nda alınan bir kararlar ‘2015 Hedefleri‘
belirlenmişti.
Anlaşmayı imzalayan 164 ülke 2015 yılına kadar, dezavantajlı
çocukların okul öncesi eğitimlerine destek verilmesi ve kız çocuklarının eğitim
imkanlarının iyileştirilmesinin de aralarında olduğu bir dizi konuda adımlar
atılacağını taahhüt etmişti. Ancak dünya genelindeki ülkelerin sadece üçte
birinde projesi kapsamında amaçlanan
noktaya ulaşılabildi.
Bu nedenle de Güney Kore’de düzenlenecek Dünya Eğitim
Forumu’nda gelecek 15 yıl için hedeflerine belirleyecek. Ancak bu hedeflerin
hayata geçirilebilmesi içinse 22 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu açıkladı.
Ve Deniz Feneri de
sıfırlandı… – Taraf
Almanya’daki “Deniz Feneri E.V ile bağlantılı olarak
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava karara bağlandı.
Mahkeme, 20 sanıktan hiçbirine ceza vermedi. Bazı sanıklar
için “Beraat bazı sanıklar için de “Davanın düşürülmesi kararları verildi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Zahid Akman (sağda) ve
Zekeriya Karaman’ın (solda) da aralarında bulunduğu 20 şüpheli hakkında
hazırladığı iddianamede, “özel belgede sahtecilik , “kamu görevlisinin sahtecilik
suçuna iştiraki ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlamaları
yöneltilmiş, 25 şüpheli hakkında ise “ek takipsizlik kararı verilmişti.
İddianameyi kabul eden Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti,
dosyayı esastan değerlendirmeye almıştı. Suçlama konusu eylemlere ilişkin
yargılama yerinin İstanbul olduğuna kanaat getiren mahkeme, “yetkisizlik
kararı ile dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne
gönderilmesine hükmetmişti.
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “yetkisizlik kararını
yerinde gören İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi davanın kendi mahkemelerinde
görülmesini karara bağlamıştı.
TSK’da paralel
soruşturması – Milliyet
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Gülen cemaatinin Türk
Silahlı Kuvvetleri’ndeki örgütlenme girişimi konusunda, “Binin üzerinde kişiyle
ilgili olarak ihbar gelmiştir. Bu ihbarlarla ilgili, hem idari hem de
Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından soruşturmalar başlatılmıştır dedi.
Yılmaz, dün Anadolu Ajansı Editör Masası’nda soruları yanıtladı.
‘73’ü göreve döndü’
Yılmaz, Balyoz ve Ergenekon davalarında cezaları bozulan
muvazzaf subaylardan kaçının göreve döndüğü ve YAŞ’ta terfi alacağına ilişkin,
“Balyoz ve Ergenekon davalarında 73 subayımız göreve döndü. 46’sı albay
rütbesindedir ve Yüksek Askeri Şura’da terfi derecelendirilmesine gidecektir.
Dolayısıyla, o terfide Yüksek Askeri Şura üyeleri kendilerine, diğer aynı yaşta
tertiplerine bakarak da en iyi liyakat ve ehliyeti dikkate alarak bir
değerlendirme yapacaktır dedi.
“Kozmik odada yapılan aramalarda ele geçen gizli bilgilerin
farklı amaçlarla kullanıldığı, başka ülkelere sızdırıldığı yönünde iddialar la
ilgili soruşturmanın sürdüğünü belirten Yılmaz, Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye
ile ilgili yapılan gizli toplantının da dışarı sızdırıldığını hatırlatarak
“Böyle baktığınızda adeta bir karşı istihbarat örgütü görüntüsü veriyor.
İncelemeler devam ediyor, inşallah gereği yapılır diye konuştu.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in, Türkiye’nin Suriye’ye
gireceği iddiası konusunda, “Muhtemelen, Sayın Başbakan, Süleyman Şah
Türbesi’ni ziyaret edecek, oradaki
silahlı kuvvetler mensuplarına, ‘hazırlıklı olun’ demişlerdir. Oraya Başbakan,
bakanlar geliyor. Muhtemelen bu bilgi ona gitmiştir, o da ‘Türk Silahlı Kuvvetleri,
Suriye’ye girecek’ şeklinde yansıtmıştır dedi.
‘Kobani düşerdi’
Mesud Barzani’nin ABD ziyaretinde, “Türkiye olmasaydı Kobani
düşerdi yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine Yılmaz, “Türkiye
olmasaydı hiç şüpheniz olmasın Kobani düşerdi.
Türkiye’de artış
gösteren genç işsizlik rakamları alarm veriyor – Bugün
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Yağız
Eyüboğlu, “Türkiye’de bugün, sokakta gördüğünüz her 5 gençten biri işsiz dedi.
Eyüboğlu, işsizliğin önlenmesi için işbaşı eğitimlerinin de önemli olduğunu
belirtti.
Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) Türkiye ile İşkur “İşbaşı
Eğitim Programı başlatıldı. Bu kapsamda, GAN Türkiye adına Türkiye İşveren
Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile İşkur, işverenlerin ihtiyaçlarına uygun
işgücü yetiştirilmesi için birlikte çalışacak.
75,1 milyon genç işsiz
Küresel kriz sonrası bütün çabalara rağmen, genç işsiz
sayısının bu yıl dünya çapında 75,1 milyona yükselmesinin beklendiğini
hatırlatan TİSK BaşkanıYağız Eyüboğlu, “Genç işsizlik oranı Türkiye’de de yüzde
20’ye ulaştı. Bu oran Fransa, İspanya gibi ülkelerden daha düşük ama genç
işsizlik Türkiye’de kırmızı alarm veriyor. Bugün sokakta gördüğünüz her 5
gençten biri işsiz dedi.
Kazan-kazan projesi
Bu noktada programın önemli katkı vereceğini vurgulayan
Eyüboğlu, şöyle devam etti: “Bu işsizliğin önemli nedenlerinden biri gençlerin
becerilerinin işverenlerin beklentileriyle örtüşmemesi. İşbaşı eğitimle bunu
aşmak istiyoruz. GAN Türkiye üyesi şirketlerde halen 6 bin genç eğitiliyor. Bu
program sonrası eğitilen genç sayısının bunun birkaç katına ulaşmasını
bekliyoruz.”
Primler devletten
İşkur Genel Müdürü Nusret Yazıcı, işbaşı eğitimine
katılanların Genel Sağlık Sigortası ile İş Kazası ve Meslek Hastalığı
primlerinin kendileri tarafından ödeneceğini söyledi. Yazıcı, “Uyguladığımız
işbaşı eğitim programından geçen yıl 60 bin kişi yararlandı. Bu kişilerin
istihdam edilme oranı da yüzde 70’leri buldu bilgisini verdi.
Güvenlik kültürü okulda başlamalı
Soma faciasının birinci yılı kapsamında, iş güvenliğiyle
ilgili soruları yanıtlayan TİSK Baş-kanı Eyüboğlu, Türkiye’de güvenlik
kültürünün çok eksik olduğunu ifade ederek bunun ortaokuldan itibaren
verilmesini istedi. Eyüb-oğlu, “Çünkü tepki yasaları sorunları tek başına
çözmüyor. Ortaya çıkan olaylarda ise suçluların bulunup cezalandırması önemli”
dedi.
AB’den kotayla göçmen
– Milliyet
Avrupa’ya Akdeniz üzerinden ulaşmaya çalışan çok sayıda
mültecinin hayatını kaybetmesi üzerine geçen ay bazı kararlar alan Avrupa
Birliği Komisyonu, dün de kapsamlı bir paket açıkladı.
Komisyonun planına göre, üye ülkeler dört ana kriter
üzerinden yapılan hesaplama temelinde 20 bin mülteciyi aralarında paylaşacak.
Kriterler nüfus, gayrisafi milli hasıla, işsizlik düzeyi ve sığınma başvuru
sayısı olarak belirlendi.
Bu kriterler ışığında en fazla mülteciyi Almanya, Fransa ve
İtalya kabul edecek. İngiltere ve İrlanda bu uygulamaya isterlerse katılacak.
Danimarka ise kazanılmış hakkı bulunması nedeniyle mülteci kabul etmek zorunda
olmayacak.
ASKERİ OPERASYON
Göçü ticaret unsuru haline getiren şebekelere yönelik askeri
operasyon opsiyonu da komisyonun planında yer alırken bu konuda detaylı ilk
kararın pazartesi günü AB dışişleri ve savunma bakanları tarafından alınması
öngörülüyor.
AB Komisyonu, üçüncü ülkelerle göç konusunda işbirliğini de
artırmayı planlıyor. Bu çerçevede Mısır, Cezayir, Fas, Tunus, Nijer, Senegal,
Sudan, Pakistan, Lübnan ve Ürdün’ün yanı sıra Türkiye’ye de AB tarafında göç
konusunda irtibat memuru gönderilecek.
NATO’da IŞİD’e karşı
seçenekler gündemde – Milliyet
Genel Sekreter Stoltenberg, NATO’nun IŞİD’le savaşta daha
fazla ne yapabileceğinin görüşüldüğünü söyledi. Başbakan Davutoğlu, işbirliği
çağrısı yaparak ‘Askeri, ekonomik ve insani boyutları olan plana ihtiyaç var’
dedi
NATO Dışişleri Bakanları Zirvesi, dün Afganistan, Suriye ve
Ukrayna Gündem maddeleri ile Antalya’da başladı. Çoğunlukla Brüksel’de
düzenlenen iki günlük zirve, Türkiye’nin daveti üzerine Antalya Susesi Otel’de
gerçekleşiyor.
Dün başlayan zirveye 28 müttefik ülke dışişleri bakanlarının
yanı sıra Afganistan ve Kararlı Destek Misyonu (RSM) ortağı ülkeler Avustralya,
Avusturya, Azerbaycan, Bosna Hersek, Ermenistan, Finlandiya, Gürcistan,
İrlanda, İsveç, Karadağ, Makedonya, Moğolistan, Ukrayna, Yeni Zelanda, Güney
Kore, Japonya ve Ürdün’ün temsilcileri Avrupa Birliği temsilcileri ile BM
Genel Sekreteri’nin Afganistan özel temsilci yardımcısı katıldı.
6.5 milyar dolar
Görüşmeler öncesinde düzenlediği basın toplantısında NATO
Genel Sekreteri Jen Stoltenberg, ittifakın IŞİD’le savaşta daha fazla ne
yapabileceğinin tartışılacağını söyledi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da
önceki akşam yaptığı basın toplantısında, NATO üyelerine IŞİD tehdidine karşı
kararlı şekilde eyleme geçilmesi çağrısı yapmıştı. Açılış konuşmasını yapan
Başbakan Ahmet Davutoğlu da IŞİD konusunda işbirliği çağrısında bulundu.
Suriye’de 12 milyon kişinin vatansız kaldığını belirten Davutoğlu, “Türkiye’de
2 milyondan fazla Suriyeli var. Harcamalarımız 6.5 milyar dolara varmıştır.
Bütün uluslararası topluluğun harcamaları 356 milyon dolar seviyesinde
kalmıştır. DAİŞ’in (IŞİD) kontrolü altındaki topraklara sınır olan tek ülke
Türkiye’ye ulusal güvenlik tehdidi vardır. Uluslararası topluluk işbirliği ve
işgüdümü yürütmelidir. Askeri, ekonomik ve insani boyutları olan bir plana
ihtiyaç vardır. Terörün dini yoktur. İslamı, terörle bağdaştırmak isteyenlere
karşı çıkmalıyız. İşbirliği çok önemlidir. NATO işbirlikleri sayesinde
tehditlere karşı olumlu adımlar atılabilmeli, birlikte işbirliği yürütmeliyiz.
Rekabetçi olmayan görüşmeler yürütülmelidir. Ancak bu şekilde kurumlarımız
arasında tam bir eşitlik sağlanabilir dedi.
Kerry ile 45 dakika
“NATO aracılığıyla Afganistan’a destek vermeye devam
edeceğiz diyen Davutoğlu, “Biz Kabil Uluslararası Havalimanı’nın sorumluluğunu
üstlenmek, aynı zamanda Kararlı Destek Misyonu’na Kabil bölgesinde yardıma
devam etmekteyiz. Afganistan’ın güvenliğinin sağlanmasında 60 bin dolarlık
desteğimiz oldu. Ukrayna’ya da desteklerimizi sunmaktayız. Kırım’ın ilhakı söz
konusu olamaz şeklinde konuştu. Başbakan, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile
45 dakika, Stoltenberg ile de 20 dakika süren görüşmeler yaptı.
Görüşmenin önemli gündem maddelerinden biri de Ukrayna’ydı.
Stoltenberg Rusya’ya da Ukrayna’daki ayrılıkçılara destek vermeyi bırakması,
Ukrayna’nın doğusundaki tüm kuvvetlerini çekmesi ve Minsk ateşkes anlaşmasına
saygı duyma çağrısı yaptı. Rusya’daki ziyaretinin ardından Antalya’ya giden
John Kerry de, Rusya ve ayrılıkçıların, Minsk Anlaşması’nı yerine getirerek
Ukrayna’da savaşı bitirmeleri için kritik bir aşamaya gelindiğini belirtti.
NATO, bir yıldan uzun bir süredir güney sınırındaki IŞİD
tehdidinden ziyade, doğu sınırındaki Ukrayna krizine odaklanmış durumda. NATO,
IŞİD’e karşı savaşa dahil olmasa da 28 üyesinin tamamı ABD önderliğindeki
koalisyonda yer alıyor.
Stoltenberg daha önce NATO’nun Suriye’de IŞİD’e karşı
mücadeleye dahil olmayacağını belirtmiş, NATO’nun uçuşa yasak bölge gibi
planların içinde olmayacağını vurgulamıştı.
Afganistan’a sivil misyon
NATO Genel Sekreteri Jen Stoltenberg, Afganistan’daki NATO
Kararlı Destek Misyonu’nun sona ermesinden sonra da bu ülkede NATO varlığı
bulundurmak konusunda Afganistan ile anlaştıklarını açıkladı. Afganistan’da
bulundurulacak NATO varlığına daha önceki misyon ve operasyonlardan farklı
olarak sivillerin liderlik edeceğini duyuran Stoltenberg, varlığın dar kapsamlı
olacağını, askeri unsurları da içereceğini açıkladı. Stoltenberg, NATO’nun
sivil ve askeri yetkililerini sonbahardan itibaren hayata geçirilecek plan için görevlendirdiklerini
söyledi. Afganistan güvenlik güçlerini, kendi kendine yeter hale getirmek için
eğitim ve danışmanlık sağlayacaklarını ifade etti.
Esad’ın yargılanması
için kanıtlar hazır – Milliyet
İngiliz Guardian gazetesi, son üç yıldır Suriye’den önemli
belgelerin kaçırıldığını yazdı
Devlet Başkanı Beşar Esad ve rejimin üst düzey 24 ismi
savaş suçu işlendiğini ortaya koyan belgelerle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde
yargılanabilir. Britanya, ABD, AB, Almanya, İsviçre, Norveç, Kanada ve
Danimarka’nın finanse ettiği Uluslararası Adalet ve Hesap Verilebilirlik
Komisyonu (CIJA) belgeleri 50’ye yakın Suriyeli araştırmacıyla birlikte
topladı. Suriyeli soruşturmacılardan biri öldürüldü, bir diğeri ağır yaralandı,
bazıları gözaltına alındı, işkence gördü. Çalışmada 2011’de patlak veren
ayaklanmaların şiddetle bastırılmasına yönelik talimatlara odaklanıldı.
Komisyon, IŞİD gibi Radikal İslamcıların işlediği savaş suçlarını da ele aldı.
İspanya Senatosu,
Ermeni iddialarını savunan önergeyi reddetti – Hürriyet
İspanya Senatosu, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını
savunan bir önergeyi bugün görüşüp, yapılan oylama sonucunda reddetti.
Katalonya bölgesinde faaliyet gösteren Entesa adlı siyasi
grubun 4 Mayıs’ta sunduğu önerge, bugün Senato’da yapılan oylamada 130
“hayır”, 68 “çekimser” ve 14 “evet” oyla
reddedildi.
İspanya’da iktidarda olan Halk Partisi (PP), oylamada
önergeye “hayır” oyu kullanan
tek siyasi parti olurken, ana
muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi
(PSOE) ile Katalonya Yönelim ve Birlik Koalisyonu (CiU), Kanarya
Koalisyonu, Asturias Forumu ve Navarra Halk Birliği partileri
“çekimser” oy kullandı
İspanyol hükümetine tavsiye niteliği taşıyan önergeye
desteği ise Entesa ile Bask Milliyetçi Partisi, Birleşik Sol, Katalonya
Cumhuriyetçi Solu ve Amaiur (bağımsızlık yanlısı Bask partisi) verdi.
Bu arada Senato’da yapılan görüşme sırasında söz alan PP’den
Senatör Jose Maria Chiquillo, “Biz parlamento olarak kendimizi
tarihçilerin veya mahkemenin yerine koyamayız. Sizler, bu soykırımı 22 ülkenin
tanıdığını savunuyorsunuz. Ben de size 168 ülke tanımadı. Buna ne cevap verirsiniz?
diyorum” şeklinde konuştu.
Chiquillo, İspanya olarak yapabileceklerinin Türkiye ve
Ermenistan arasında “karşılıklı diyalog ve anlayışa destek vermek
olduğunu” belirterek, “Soykırım öyle kolay ağza alınacak bir kelime
değildir. Tarihi ve hukuki bir meseledir” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Türkiye’nin Madrid Büyükelçisi Ömer Önhon da
yaptığı değerlendirmede “İspanya’nın bu konuya önyargısız yaklaşması
önemlidir. Umarım diğer AB ülkelerine de bir örnek olur” dedi.
Kolombiya: Farc’tan
‘barış görüşmelerine ELN de dahil edilsin’ çağrısı – BBC
Kolombiya’da isyancı Kolombiya Silahlı Devrim Güçleri
(Farc),hükümete barış görüşmelerine ülkenin ikinci büyük isyancı grubu Ulusal
Kurtuluş Ordusu’nu da (ELN) dâhil etmesi çağrısında bulundu.
Kolombiya’da isyancı Kolombiya Silahlı Devrim Güçleri
(Farc), hükümete barış görüşmelerine ülkenin ikinci büyük isyancı grubu Ulusal
Kurtuluş Ordusu’nu da (ELN) dâhil etmesi çağrısında bulundu.
‘Timoçenko’ adıyla bilinen Farc lideri, taleplerinde ısrarcı
olduklarını belirtti. Timoçenko, Farc internet sitesinde yayımlanan mesajında
“Devrimci hareket olarak, ELN’nin barış görüşmelerine katılması yalnızca
bizim için değil, hükümet ve Kolombiya halkı için de önemli ve gerekli. Bu bir
hak ve gerçekleştirilmesi mümkün olan bir şeydir.”
Fakat Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’un barış
sürecini eleştirenler, Farc’ın ELN’yi görüşmelere dâhil etmeye çalışarak
oyalama taktikleri uyguladığını ve grubun askeri çatışmadan vazgeçmek
istemediğini söylüyor.
‘FARC’IN SALDIRISI ATEŞKESİ BOZDU’
Devlet Başkanı Santos, Pazartesi günkü açıklamasında FARC ve
ELN liderleri arasında bir toplantı ayarladığını ifade etti. Bogota’daki
Birleşmiş Milletler temsilciliği bu adımı memnuniyetle karşıladı.
Hükümet, ELN ile bir yıldan uzun bir süredir gizli müzakereler
yürütüyordu.
Kolombiya hükümeti ve Farc arasında Havana’da yapılan barış
görüşmeleri de yaklaşık 2 yıldır devam ediyor.
Siyasi çözüm arayışı
ELN’nin ‘Gabino’ adıyla bilinen lideri, hareketin resmi
barış müzakerelerine katılması için görüşülmesi gereken az sayıda madde
olduğunu belirtti ve “Gündemle ilgili yüzde 80 oranında anlaştık ve yüzde
20’nin ise hala resmen masaya yatırılması gerekiyor” dedi.
Çatışmalara barışçıl bir çözüm bulunmasının, üyelere af
tanınması anlamına mı, yoksa savaş suçlarından hapis cezası almaları anlamına
mı geldiği sorusu, Farc ve ELN için en çok zorluk çıkaran noktalardan biri.
Reuters haber ajansına konuşan ELN lideri Gabino,
“Çatışmaya siyasi bir çözüm arayışımızın beledini hapis cezasıyla ödememiz
gerektiğini düşünmek çok anlamsız” dedi.
Küba Devrimi’nin etkisiyle 1964 yılında kurulan ELN,
Kolombiya silahlı güçlerine karşı ormanlardaki üslerini kullanıyor. ELN’nin
yaklaşık 2000 üyesi olduğu tahmin ediliyor.
Havana’da yürütülen barış görüşmelerinin sonuncusu 8
Mayıs’ta gerçekleşti. Farc’ın, paramiliter grupların dağıtılması çağrısı
yaptığı son görüşmelerde, aylardır tartışılan mağdurlara tazminat ödenmesi
konusunda ise fikir birliği çıkmadı.
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info