14 Mayıs 2015 Perşembe Saat 07:39
Tutuklanan MİT
TIR’ları savcısı: Ağzına kadar silah ve mühimmatı ben de gördüm
DİKEN-Adana ve
Hatay’da MİT TIR’larının Suriye’deki cihatçı gruplara silah taşıdığı iddiasıyla
durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan dört cumhuriyet
savcısından Aziz Takçı’nın mahkemedeki savunmasında, “Gidip orada malzemelere
baktım, ben de teyit ettim ağzına kadar çakılı silah ve mühimmatı ben de
gördüm dediği ortaya çıktı.
Hukuka uygun bir
arama emri, kimlik vermeden engelleyen birileri var
Takçı’nın mahkemedeki ifadesine ulaşan Arzu
Yıldız’ıngrihat.com.tr’de yer alan haberine göre, 19 Ocak 2014’te Ceyhan
Sirkeli Gişeleri’nde durdurulan TIR’lara ilişkin ‘detaylı ihbarın varlığına’
dikkat çeken Takçı şunları söyledi: “Hukuka uygun bir arama emri var. Bu arama
emrinin metezoru olarak tamamen yasa dışı ve kayıt dışı şekilde hiçbir yazılı
belgeye imza atmadan, kimlik ibraz etmeden, sicil numarası ve kimlik belgesi
vermeden engelleyen birileri ve bir söylenti var.
Kaide’nin terör
örgütü olmadığını iddia eden var mı?
TIR’ların durdurulduğu bölgede kendilerini MİT görevlisi
olarak tanıtan kişilerin kullandığı aracın El Kaide bağlantılı bir kişinin
üzerine kayıtlı olduğu iddiasını dile getiren Takçı şöyle devam etti:
“El–Kaide’yi biz terör örgütü olarak biliyoruz. Bunlarla ilgili Türkiye de
yüzlerce soruşturma yapıldı. Binlerce tutuklama yapıldı. Ve binlerce yıl ceza
verildi. Bunu Yargıtay terör örgütü olarak tanıdı. Bakanlar Kurulu’nun da
dünyanın da terör listesinde. El–Kaide’nin terör örgütü olmadığını iddia eden
var mı?
Ağzına kadar çakılı
silah ve mühimmatı ben de gördüm
Olay yerine gittiğinde MİT görevlisi olduklarını iddia
eden‘hırpani tipli, kirli sakallı’ birkaç kişinin bağırıp çağırdığını, küfür
ettiğini aktaran Takçı, burada yaşananları şöyle anlattı:“Arama mahaline
gittiğime göre de ne olduğuna bakmam gerekiyor. Gidip orada malzemelere baktım,
ben de teyit ettim ağzına kadar çakılı silah ve mühimmat 155’lik top
mühimmatı, uçaksavar mühimmatı, başka değişik çaplı ebatlarda mühimmatı ben de
gördüm. Ve olay yerine gelen jandarmaya bunları tespit etmelerini,
fotoğraflarını ve numara almalarını söyledim. Bir Cumhuriyet Savcısı başka ne
yapar? Evime götürecek halim yok bunları.
Sayın savcı bey bu
araçları bıraksın
Bu sırada vatandaşa ‘gavat’ demesiyle tanınan dönemin Adana
Valisi Hüseyin Avni Coş ve il emniyet müdürüyle birlikte 500’e yakın polisin
olay yerine geldiğini ifade eden Takçı, Coş’un kendisini arayan dönemin
başbakanı Tayyip Erdoğan’ın, ‘Bu araçlar MİT’e ait, bu silah ve mühimmatı da
biz gönderdik. Sayın savcı bey bu araçları bıraksın, biz bu konuda yasal
düzenleme yapacağız’ sözlerini birkaç kez aktardığını kaydetti.
Bana iki satır yazı
verin, altını imzalayayım
Takçı, Erdoğan’ın yanı sıra adalet bakanı, adalet bakanı
müsteşarı, dışişleri Bakanı müsteşarı ve MİT müsteşarının kendisini arayıp ‘bu
araçların MİT’e ait olduğu bilgileri dahilinde olduğunu, bu silahların da
kendilerine ait olduğunu söylediğini’ aktaran Coş’a yaptığı teklifi şöyle
anlattı: “Sayın Valim dedim bana iki satır yazı verin, altını imzalayayım. Bu
MİT görevlisi olduğunu iddia eden arkadaşlar da kimliklerini versinler. Özkan
Albay’ım da bunları tutanağa geçsin. ‘Biz MİT görevlisiyiz, kimliğimiz,
sicilimiz şu.’ Biz elbetteki bunu gizli tutacağız. Biz de sizi bırakalım bunu
defeatle söyledim. Vali Hüseyin Avni Coş ‘doğru böyle olması lazım’ dedi. Ve
tabi o arada MİT’le ilgili söylediği şeyleri de burada söylemeyeceğim.
Daha fazlasını da
gördüm, daha fazlasını da biliyorum
Aramayı kendisinin yaptığını, silah ve mühimmatları
gördüğünü belirten Takçı, şöyle devam etti: “Daha fazlasını da gördüm. Daha
fazlasını da biliyorum. Mesela şunu biliyorum 01.01.2014 tarihinde arama izni
verdiğim ancak uygulanmayan olayda olay yerine gelen başka bir sivil araçtan
inen kişiler MİT görevlisi olduklarını iddia etmişler. Benim önüme gelen
tutanaklarda kimlik ibraz etmedikleri yazıyordu. Kolluğun bana verdiği bilgi de
o yöndeydi. Ben bu aracın plakasını araştırdığımda aracın daha önceden
El–Kaide’den işlem yapılmış bir şahsa ait olduğunu tespit ettim. Dosyaya
baktıysanız görürsünüz. Daha fazlasını da biliyorum. Yeri geldikçe söyleyeceğim.
MİT’e görev
verildiyse belgesi nerede?
MİT’in Adana ve Hatay illerinde bölge başkanlığı bulunduğunu
hatırlatan Takçı, “Verirsin eline iki satır yazı, getirir savcının önüne koyar,
‘a öyle miymiş dersin’ var mı böyle bir şey, yok. Bana iki satır yazı yazsan,
ben onu dosyaya koyarım, kapağını kapatırım dedi.
Savunmasında, Suriye’deki herhangi bir unsura silah ve
mühimmat yollanması konusunda Milli Güvenlik Kurulu, Bakanlar Kurulu ya da
Genelkurmay Başkanlığı tarafından verilmiş bir görev olmadığına dikkat çeken
Takçı, şunları söyledi: “Bunun belgesi var mı? Çadır devleti değiliz. Sonradan
A.D. Başsavcımın tespit ettiği gibi 2 bin TIR malzeme gönderecek kadar bir
faaliyet organize ediyorsanız, buna ilişkin MİT’e görev vermeye yetkili
Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapsın Bakanlar Kurulu Kararı varsa
açıklansın. Bana açıklanmasın size bildirilsin.
Halkın parasını
yerken domuz gibi şişenler, Akşener’in kadın kimliğini hedef alan bir kampanya
başlattı’ – Cumhuriyet
HDP EşBaşkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Aksaray’da
düzenlediği mitingde konuştu. MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener’e yönelik
kaset iddialarıyla ilgili konuşan Demirtaş, “Meral Akşener’e dönük, kadın
kimliğini de hedef alan ahlaksızca bir kampanya başlatmak istediler. Tarzları çirkinlik
dışında bir şey değil. Dikkat edin, bunu kimler yapıyor. Halkın parasını çalıp
yerken domuz gibi şişenler bunu yapıyor ifadelerini kullandı.
AKP sözcüleri ve cumhurbaşkanının HDP’nin barajın altında
kalması için uğraştığını söyleyen Demirtaş, “Cumhurbaşkanı ve bütün AKP
sözcüleri, ağız birliği etmişçesine meydan meydan dolaşıp HDP’ye hakaret,
tehdit seansları düzenliyorlar. Yurtiçi ve yurtdışında nerede bir mikrofon
görseler, HDP’ye ağız dolusu hakaret, tehdit yağdırıyorlar” dedi.
Demirtaş’ın
konuşmasının satırbaşları şu şekilde:
-Nereye giderseniz gidin, herkeste büyük bir korku, büyük
bir kaygı var. Geleceğe dair, yarınlara dair büyük bir korku var. Bu AKP
korkusudur. Halk AKP’den korkar hale gelmiş. Çünkü 13 yıldır ellerinde
bulundurdukları bütün yetkiyi, devleti ele geçirmek için kullandılar. Kendi
saltanatları, kendi zevk-ü sefaları için kullandılar. Hukuku çiğnediler,
kanunları yok saydılar. Yargıyı, medyayı, bütün bürokrasiyi denetimleri altına
aldılar. ‘Devlet bizimdir, bu devlet AKP’nin malıdır’ diyorlar. ‘Bu ülkede
AKP’li olmayan ve onlara boyun eğmeyenlere yaşam hakkı yok’ diyorlar.
‘Bir ülkenin
Cumhurbaşkanını, bir partiyi baraj altında bırakmak için meydan meydan
dolaşıyor’
-Cumhurbaşkanı ve bütün AKP sözcüleri, ağız birliği
etmişçesine meydan meydan dolaşıp HDP’ye hakaret, tehdit seansları
düzenliyorlar. Yurtiçi ve yurtdışında nerede bir mikrofon görseler, HDP’ye ağız
dolusu hakaret, tehdit yağdırıyorlar. Bizler baraj altında, parlamento dışında
kalalım diye niye bu kadar uğraşıyorlar? Bütün Türkiye’nin bunu kendine bir
sorması lazım. HDP’li 10 milyon nüfus parlamento dışında kalırsa, bu
Türkiye’nin hayrına olur mu? İster 100 bin, ister 10 milyon oy olsun, her
partinin seçmeni kıymetlidir, iradesi değerlidir. Hepimiz parlamentoda olacağız
ki, ülkenin bütün renkleri tamamlansın. HDP parlamento dışında kalsın ve onlar
bedava milletvekilliğinin keyfini sürsün diye Cumhurbaşkanı canla başla
çalışıyor. Bir ülkenin Cumhurbaşkanını düşünün, bir partiyi baraj altında
bırakmak için meydan meydan dolaşıyor. Günde 3 defa, 5 defa miting yapıyor. 20
televizyon kanalı Cumhurbaşkanının konuşmasını canlı yayınlıyor. Bütün amaç HDP
parlamento dışında kalsın. Bunlar demokrasiden bunu anlıyorlar.”
-Biz cumhurbaşkanının meydanlara çıkmasından korkmuyoruz.
Sen bizi yanlış anlamışsın. Sen meydanlara gece gündüz çık. Hatta gel,
televizyonlara çıkalım beraber. Beraber canlı yayında tartışalım. ‘Meydanlara
çıkma’ demiyoruz. ‘Bizim paramızla çıkma’ diyoruz. ‘Haram parayla meydanlara
çıkma’ diyoruz. Sen bunu anlamıyor musun? Senden çekinmiyoruz. Geceleri de
miting yap, uyuma. Senden çekinen, senin gibi olsun. Sen milletin parasıyla
niye miting yapıyorsun? Onu soruyoruz. Haram parayla, kul hakkıyla niye miting
yapıyorsun? Zannediyor ki ondan çekindiğimiz için meydanlara çıkmasını
istemiyoruz. Çıkmasan, hatırımız kalır. İnşallah eve gitmezsin ve seçime kadar
meydan meydan dolaşmak zorunda kalırsın. Cumhurbaşkanlığının tahsis ettiği
bütçeyle AKP mitingleri yapamazsın, suçtur. Günahtır, haramdır, etik dışıdır.
Bütün bunların hesabı senden sorulacak. Meydanlara çıkmandan vallahi biz çok
memnunuz. Sen konuştukça, gerçek yüzünüz ortaya çıkıyor. Allah seni daha çok
konuştursun. Her gün konuş ki, ne mal olduğunuz ortaya çıksın. Biz kendi
cebinden harcasın, miting yapsın istiyoruz. Zaten parası devletten çok.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinden daha fazla servetin var, onu harca miting yap.
‘Zavallı Davutoğlu,
başbakan mı değil mi, belli değil’
-Zavallı Ahmet Davutoğlu bu işi götüremiyor. Sen çık
meydanlara, sen. Zaten başbakan mı değil mi, belli değil. Kendisi de buna
inanmıyor, inanamıyor. Meydan meydan dolaşıp Recep Tayyip Erdoğan’a oy
topluyor. Hep diyorum ya, kazansa bir dert, kaybetse bir dert. Ahmet Davutoğlu
seçim kazansa başbakanlık gidecek. Çünkü başkanlık geliyor. Seçim kaybetse istifa
edecek, yine başbakanlık gidecek. Sen niye meydan meydan dolaşıyorsun Ahmet
Hoca? Biz sana üzülüyoruz, sana. Bak Türkiye’nin demokrasinin tek çaresi HDP
kaldı. Sen de gel HDP’ye oy ver, en azından başbakanlık koltuğunun kurtulma
ihitmali olur. Yoksa gidicisin. O da bunun farkında olacak ki, 30 küsur miting
yaptı, tek bir yerde başkanlık için milletten oy istemiyor. Ey Ahmet Davutoğlu,
hani başkanlık ile ilgili seçim bilidirgesini kendi ellerinle yazmıştın? Niye
meydanlarda başkanlığı savunmuyorsun? Sen kendin de inanmıyorsan, onu da açık
söyle. Cesur ol, korkma, biz senin yanındayız. Çık de ki Seni başkan
yaptırmayacağız, yaptırmayacağız. Biz senin yanındayız, onu başkan
yaptırmayacağız. Ama seni de başbakan yaptırmayacağız, onu da merak etme. Sen o
koltuğun yüzünü bir daha göremeyeceksin. Çünkü haksızlık yaptınız, zulüm
yaptınız. İnsanları kırdınız, insanları hor gördünüz. Güçlendikçe, egemenliği
eline aldıkça zehirlendiniz. İktidar zehirlenmesi yaşıyorsunuz. Onun da ilacını ben söyleyeyim. Bir iktidar
zehirlendi mi, ona HDP verin. İktidar zehirlenmesine iyi gelir. HDP’ye bir oy
verin, bak o zaman sistem nasıl iyileşecek. Önümüzde çok fazla seçenek yok. İki
seçenek var. Biri diktatörlük, biri özgürlük. Özgürlüğe evet diyenler HDP’de
buluştular.
-AKP iktidar olduğu takdirde yeni Anayasa yapacağını
söyledi. Yeni Anayasa yaptı mı? Darbe Anayasasını yapan öldü gitti, ama Anayasa
halen duruyor. İktidara gelmeleri halinde Kürt sorunu çözeceklerini söylediler
ve 13 yıl geçti. ‘Ne Kürt sorunu falan yok’ diyor. Geldikleri nokta maalesef
budur. Bir milletvekili adayları çıkmış, “Bu yöre insanına Kürt demek ayıptır ‘
diyor. Bugün Figen başkanımız Siirt’ten ona güzel bir cevap vermiş. Siirt’te
Kürt’e Kürt, Arap’a Arap, hırsıza düzo derler’ demiş. Doğru demiş. Alevilerin
sorunlarını, Avrupa Birliği, Kıbrıs meselesi, Ermeni meselesi, yolsuzluğu
çözeceklerdi, geldikleri noktaya bakın.
Komşularla sıfır sorun olacaktı, maşallah etrafımızda komşu kalmadı.
Lüksü, israfı bitireceklerini söylediler. Lüksün, israfın içerisinde boğulacak
hale geldiler. Şimdi Cumhurbaşkanı ve onun küçüğü çıkıp biz bunları başaramadık
diyemiyorlar, diyemezler. Yalan ve iftira dışında diyecekleri ellerinde hiçbir
şey yok. Sabah akşam gazetelerinden ve televizyonlarından bize, partimize
çirkince, ahlaksızca iftira kampanyaları yürütüyorlar. Meral Akşener’e dönük
kadın kimliğini de hedef alan ahlaksızca bir kampanya başlatmak istediler.
Tarzları çirkinlik dışında bir şey değil. Dikkat edin, bunu kimler yapıyor.
Halkın parasını çalıp yerken domuz gibi şişenler bunu yapıyor. Bir
Cumhurbaşkanı, bir Başbakan ülkesinde yurttaşların gözünün içine baka baka
yalan söyleme noktasına gelmişse, sığınacakları tek şey yalan olmuşsa, o
iktidar zaten bitmiştir.
‘Mursi darbeyle
devrilince kıyameti kopardılar, 20 yıl ceza aldı, çıtları çıkmadı’
-Burada paradan para kazananlar var. Bunların arkadaşlık,
dostluk yaptıkları Arap petrol şeyhleri var ya, onlar uçaklar dolusu parayla
buraya gelip tek kuruş yatırım yapmadan, bankalardan, borsadan topladıkları
faizi alıp götürerek kendi ülkelerinde lüks yaşama harcıyorlar. Sana bana para
yok. Bunların Arap şeyhlerine para çok. Etraflarındaki bir grup müteahhite para
çok. Yiye yiye bitiremediler. Biz 7 Haziran’da sadece AKP’yi değil, alayınızı
sandığa gömelim istiyoruz. Bütün gücünüzle üstümüze gelin ki, 7 Haziran’da
hepinizi yenmiş sayılalım. Aylardır Mursi’nin adını Cumhurbaşkanının ağzından
duyan var mı? Mursi darbeyle devrilince kıyameti koparttılar. İyi, hoş. Hadi
sahip çıkın. 20 yıl ceza aldı, Cumhurbaşkanı dahil çıtını çıkarmıyorlar.
Darbeci Sisi ile darbeci Mısır yönetimiyle ilişki kurmaya başladılar. Mursi’yi
de sattılar. Geleneklerinde bu var. Mursi de gitti, Rabia Meydanı da gitti.
İşlerine gelmediği zaman en yakın yoldaşını, en yakın can arkadaşını çizmekten
çekinmezler. Sayın Abdullah Gül, biliyorum suskun kalıyor. Biliyorum, içine
atıyor. Herhalde bir gün gelir, konuşur. AKP’nin kurucusu değil mi? Tayyip
Erdoğan onu da çizdi. Can yoldaşım dedikleri birini yarı yolda bırakan, halkı
hayli hayli yarı yolda bırakır.
Başka sorun yok gibi
tek dertleri başkanlık – Milliyet
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Cumhuriyet Meydanı’nda
sağanak yağmur altında halka hitap etti.
Miting alanında asılan, “Erdoğan, Siirt seni başbakan yaptı
ama başkan yapmayacak pankartına dikkat çeken Yüksekdağ, “Siirt seni başbakan
yaptı ama başkan yaptırmayarak, bir kez daha Türkiye’nin değişim gücü ve öncüsü
olacak dedi.
Siyasi iktidarın tüm çabasını Erdoğan’ı başkan yaptırmak
için harcadığını da söyleyen Yüksekdağ, “Sanki kadınların, gençlerin,
emekçilerin, işçilerin, işsizlerin ve Türkiye’nin hiçbir sorunu, tasası
kalmamış, Erdoğan’ı başkan yapmaktan başka. Türkiye’de demokrasi, barış ve
insanca yaşam derdimiz var. Onların tek derdi, Erdoğan’ı başkan yapmak ve
etrafında saltanat oluşturmaktır diye konuştu. Yüksekdağ, Türkiye’nin 7’nci
Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in ölümüne değinerek, “Kenan Evren’in
yargılanmamasının biricik güvencesi Tayyip Erdoğan’dır. Kenan Evren’in o
darbeci ruhu Erdoğan’da yaşıyor dedi.
‘İade edeceğiz’
Ak Parti iktidarının fakiri daha fakir, zengini daha zengin
haline getirdiğini öne süren Yüksekdağ, “Ayakkabı kutularını doldurdular,
zengini daha zengin yaptılar. O zenginlik içinde İslam’ın ahlakını da geride
bıraktınız, hiçbir saldırı diliyle bunu örtemezsiniz. Diyanet İşleri Başkanı
partimizin ortaya koyduğu söylemin ardından 1 trilyonluk makam aracını teslim
etti. Cumhurbaşkanı dedi ki ‘Niye böyle yaptı, ben olsaydım engellerdim.’ Yarın
öbür gün Erdoğan’ın o arabalarını da sarayını da iade edeceğiz dedi.
Demirtaş’ın evine
‘sehven’ polis baskını – Milliyet
HDP Eş Başkanı Demirtaş’ın Diyarbakır’daki evine 9 Mayıs’ta
polis tarafından ‘yanlış ihbar’ nedeniyle baskın yapıldığı ortaya çıktı
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Diyarbakır merkez
Kayapınar ilçesindeki evinin 9 Mayıs’ta polis tarafından basıldığı ortaya
çıktı.
Diyarbakır’da “155 polis imdat hattını arayan bir kişi,
Kaçak akaryakıt ihbarında bulundu. Aynı kişi, adresin kolay bulunması için
“Demirtaş’ın oturduğu evin katındaki komşu daire diye tarif etti. İddiaya
göre, ihbarı yanlış anlayan 155’teki görevli, polis ekiplerini Demirtaş’ın
evine yönlendirdi. Akşam saatlerinde eve operasyon yapmak için zili çalan
polislere Bingöl mitinginden dönüp evinde dinlenen Demirtaş’ın küçük kızı “Kim
o? diye sordu.
Kapıda tartışma
Yanıt gelmeyince bu kez Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, kim
olduklarını sordu. “Kapıyı açın kim olduğumuzu göstereceğiz diyen kişiler,
ısrarla açtırmak için kapıya vurunca, bu kez Demirtaş, kapının arkasındakilerden
kimliklerini göstermelerini istedi. Kimliklerini kapıdaki gözetleme deliğinden
gösteren polisler, kapıyı açmalarını istedi. Tartışmanın uzaması üzerine
Demirtaş oturduğu sitenin güvenliğini ararken, yakınları da kapıya gelerek
polislerle tartıştı. Daha sonra kapıyı açan Demirtaş da evinde arama
yaptırmayacaklarını söyledi. Polislerin ısrar etmesi ve tartışmanın uzaması
üzerine, durumdan haberdar olan Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy devreye girdi.
Aksoy, polislere Demirtaş’ın kapısının önünden ayrılması talimatı verdi.
Demirtaş’ın evinin kapısını ısrarla açtırmak isteyen dört sivil polis ile
aşağıda bekleyen iki polis Aksoy’un talimatıyla siteden ayrıldı. Resmi
kıyafetli başka bir ekip bu sırada Demirtaş’la görüşmek istedi. Polisler bir
kaçakçılık ihbarı üzerine ekip geldiklerini belirtip, ‘155 Polis İmdat’
hattındaki görevli polis memuru ile yeniden görüştü ve polis memurlarının
yanlış adrese gittiği anlaşıldı. Bunun üzerine polisler binayı terk etti.
Yanlış ihbar nedeniyle Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü
soruşturma başlatarak 155 çağrı merkezindeki görevli polis memuru ile
Demirtaş’ın kapısına giden polis memurlarının ifadesine başvurdu. İsmi
açıklanmayan çağrı merkezindeki görevli polis açığa alındı.
‘Arbede yaşandı’
İMC TV’de konuyla
ilgili konuşan Demirtaş, olayla ilgili “Kapı kapalıyken konuştum. Benim kim
olduğumu biliyor musunuz diye sordum. ‘Bir açarsanız kim olduğunuzu öğrenmiş
oluruz’ diyorlar. Ben de diyorum ki ‘polisseniz bu kapının arkasında kim
olduğunu bilmeniz lazım’ dedi. Demirtaş, korumalarının olaya müdahale
ettiğini, polislerin kimliklerini üstünkörü göstermesi üzerine arbede
yaşandığını söyledi.
Domuz eti tepkisi
Demirtaş, bir gazetede Almanya’da domuz eti yediğine yönelik
iddia için “Alman gazeteci yediğime dair bir şey yazmamış. Fakat onlar ‘iştahla
yiyordu, aynı zamanda Diyanet’e karşı çıkıyordu’ yazmış dedi.
Arınç: Adalette iyi
miyiz? – Milliyet
“Güzel saraylar yaptık ama adalete güveni artırmalıyız
diyen Arınç, Akşener için dile getirilen ‘kaset’ iddiasını “Çok çirkin bir
iftira. Reddediyorum sözleriyle yorumladı
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Üzüldüğüm şey şudur,
kalkınmada çok iyiyiz ama adalette acaba o kadar iyi miyiz? Bir ülkede yargıya
duyulan güven yüzde 20’lere inmişse, yargı aynı zamanda adaletle eş anlamlıysa
başımızı ellerimizin arasına alıp çok düşünmemiz lazım. Çok güzel saraylar
yaptık ama adalete duyulan güveni artıracak çok çalışmalar yapmamız lazım
dedi.
Arınç, Habertürk
televizyonunda katıldığı programda, şunları kaydetti:
– GÜZEL SARAYLAR YAPTIK AMA: Bir zamanlar adalet sarayı
açarken ‘sarayı yaptık da sıra adalete geldi’ demiştim. Bir ülkede yargıya
duyulan güven yüzde 20’lere inmişse, yargı aynı zamanda adaletle eş anlamlıysa
başımızı ellerimizin arasına alıp çok düşünmemiz lazım. Adalet yerlerde
sürünürse, yargı itibar kaybederse bundan ülke zarar görür. Çok güzel saraylar
yaptık ama adalete duyulan güveni artıracak çok çalışmalar yapmamız lazım.
– İFTİYAYI REDDEDİYORUM: (MHP’li Meral Akşener’le ilgili
‘kaset’ iddialarının anımsatılması üzerine) Çok çirkin bir şey. Şaşırdığımızı
ifade etmeliyim. Akşener’i çok ahlaklı bir kişilik olarak biliyoruz. Akşener’e
yapılan bu iftirayı reddediyorum.
‘Kürtlere Türkçeyi
çok güzel öğretiyoruz’ – Milliyet
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, MEB’de gazete ve
televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Avcı, eğitim gündemine
ilişkin sorulara yanıt verdi. Avcı, Türk eğitim sisteminin “İngilizce eğitimi
konusunda çok başarısız olduğunu söyleyerek, “Fakat yabancı dil eğitimi
konusunda Türk maarifinin çok başarılı olduğu bir alan var. Biz bütün, Kürt
çocuklarına Türkçe’yi çok güzel öğretiyoruz. Şakır şakır bakın HDP
milletvekillerinden yola çıkarak ölçün. Nasıl öğretiyoruz? Öğretmeye
kalkmadığımız için öğretiyoruz. Yani onları zorla bir Türkçe eğitimine alıp,
onlara Türkçe gramer öğretmeye kalkmadığımız için onlar okullarda, teneffüste
oynarken, güreşirken, şakalaşırken Türkçe’yi de öğreniyorlar. Bir yabancı dil
böyle öğrenilir dedi.
Eski Diyanet İşleri Başkanı
Ali Bardakoğlu: İslam âlimleri ve ilahiyatçılar, yanlışa yanlış demeli – Zaman
İslam âlimlerinin, ilahiyat hocalarının yanlışa yanlış
demesi, mazlumun ve haksızlığa uğrayanın yanında olması gerektiğini vurgulayan
Bardakoğlu, günümüzde Kur’ân-ı Kerîm ayetlerinin öfkenin, ötekileştirmenin,
kavganın, bir şeye meşruiyet sağlamanın kaynağı haline geldiğini belirtti.
Bardakoğlu, “Öyle bir İslam dünyası var ki hem siyasi iktidarların hem
muhalefet hareketlerinin hem tepkilerin, hepsinin bir bakıma meşruiyet aracı
olarak Kur’ân-ı Kerîm işlev görüyor. Bir kutsal kitabın rolü bu değildir.
dedi.
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde
düzenlenen ‘Dini bilgi ve günümüzde İslam algısı’ konulu konferansa katılan
Bardakoğlu, önemli açıklamalarda bulundu. Eski Diyanet İşleri Başkanı şunları
söyledi: “Bugün 50 küsur İslam ülkesi var. Önemli bir kısmı sömürgeydi. Sömürge
oluş, o insanların ruh halini derinden sarsar. Bu İslami ilimlere yansıdı,
dilini değiştirdi, daha öfkeli ve ötekileştirici ve dünyadan kopan bir sürece
götürdü. Toplumda hukukun amacını zulme uğrayanın, gadre uğrayanın, mağdur
olanın yanında olmak şeklinde özetleyen Ali Bardakoğlu, “Günümüz ilahiyatçı din
adamları, kendi görüşleriyle Allah’ın hükümlerini ayırma zahmetinde bile bulunmuyorlar.
Adeta biraz dikkatsizseniz, hepsini Allah söylemiş zannediyorsunuz. Biz ehl-i
kavil geleneğini koruyamadık. diye konuştu.
‘MÜSLÜMANLAR GİDEREK
DÜNYEVİLEŞİYOR’
Müslümanların giderek dünyevileştiğine de dikkat çeken Ali
Bardakoğlu, şekli Müslümanlığın gelişmesinin, artmasının dünyevileşmenin
durduğu anlamına gelmediğini ifade etti. Eskiden âlimlerin daha rahat
konuştuğunu, birbirlerini çok güzel eleştirdiklerini, onun için İslami
ilimlerin geliştiğini dile getiren Bardakoğlu, bugün yaşanan içine kapanmanın
sebebinin, ulemanın suskunluğu ve müdahalesi olduğunu söyledi. Konferansın
sonunda İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan, Prof.
Dr. Bardakoğlu’na plaket verdi.
‘Bu seçimlerde
HDP’nin özel bir konumu var’ – DİHA
HDP adayları İzmir, Antalya, Mersin, Van, Hakkari, Bitlis,
Muş ve Diyarbakır’da seçim çalışmalarını sürdürüyor. İzmir’de ESİAD tarafından
düzenlenen bir toplantıda konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güçlü,
HDP’nin demokrasi vurgusu yapması ve Türkiye partisi olma iddiasının yarattığı
olumlu havaya dikkat çekerek, “Bunu ülkemizin yararına bir gelişme olarak
not ediyoruz. Bu seçimlerde HDP’nin özel bir konumu var. Her şey HDP’ye göre
tartışılıyor. HDP barajı geçerse ne olur ne olmaz bunlar tartışılıyor”
dedi.
İZMİR
Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) tarafından,
dernek binasında, HDP Barajı Geçerse Olası Etkileri Ne Olur? Başlığıyla
toplantı düzenlendi. Toplantıya dernek üyeleri ve HDP İzmir Milletvekili Adayı
Ertuğrul Kürkçü de katıldı. Basının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güçlü, HDP ile ilk kez toplantı
aldıklarını dile getirerek, durumdan duyduğu memnuniyeti, “Bunu biz
Türkiye adına mutlu bir gelişme olarak kabul ediyoruz. Her görüşten insanla bir
araya gelme görüşme zamanıdır. HDP’nin demokrasi vurgusu yapması ve Türkiye
partisi olma iddiası da bu görüşmeleri olumlu hale getiriyor. Bunu ülkemizin
yararına bir gelişme olarak not ediyoruz. Bu seçimlerde HDP’nin özel bir konumu
var. Her şey HDP’ye göre tartışılıyor. HDP barajı geçerse ne olur ne olmaz
bunlar tartışılıyor. Biz temas ederken kendileri ile nasıl bir başlık koyalım
dedik. Barajı geçmesinin olası etkilerini koyduk” sözleriyle anlattı.
Ardından konuşan HDP İzmir Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü
ise HDP’nin kadınların, emekçilerin ve ekolojistlerin partisi olduğunu
belirterek, “HDP’nin şeffaf bir şekilde kendisini farklı gruplara da
anlatmalı. Bugün Türkiye’de hüküm sürmekte olan yüzde 10 barajı ile ilgili.
Türkiye’de yaklaşık 4 milyon 900 bin oyu olan bir partinin mecliste temsil
edilmeme olasılığının olmaması anormal. Bu kadar geniş bir halk topluluğuna bu
eziyeti çektirmenin kendisi sorun olmalı. Bizim bu barajı geçip geçmeyeceğimiz
sorusu ve bu sorunun Türkiye’de ve bölgede olan etkileri de önemli. Bizim için
önemli olan Türkiye halklarımız için de önemli bir sonuç yaratacak”
ifadesinde bulundu.
‘Yeni partiler yasası
olmadan erken seçim olmaz’
AKP iktidarının sona ermesi ile dış politikada da daha
dengeli bir politika izlenebileceğini dile getiren Kürkçü, “Kürtlerin
özgürlük mücadelesi de yeni bir dengeye kavuşacaktır. Bir başkanlık rejimi
altında yaşamayacak olmamız, ifade ve örgütlenme özgürlüğü özel hayat
üzerindeki baskıların nispeten frenlenmesi olacak. Ya da erken seçim olacak bu
da belirsizliğin sürmesine karşılık daha dengeli bir yeni parlamento
aritmetiğinin çıkmasına neden olabilir. Biz partiler kanunun değişmeden seçim
yapılmasına izin vermeyeceğiz. Yeni bir partiler yasası, ikincisi yüzde 10
barajını ortadan kaldıran bir sistem istiyoruz” diye konuştu.
Toplantı soru cevap bölümü ile sona erdi.
ANTALYA
Antalya’da HDP kadın milletvekili adayları Deniz Yıldırım,
Aysel İbili, Songül Şarklı, Nuray Erçağan, Gülkız Türk, Ebru Ergen Korkmaz ve
kendilerine eşlik eden HDP İl Eşbaşkanı Zarife Atik seçim çalışmaları
kapsamında Kadın Adayları Destekleme Derneği’ni (KA-DER) ziyaret etti. KA-DER
Antalya temsilcisi Uğur Karaca ve yönetim kurulu üyeleri ile görüşen adaylar,
seçimlere ilişkin görüş alışverişinde bulundu. HDP’yi anlatan Atik, kadının
geldiği düzeyin kolay kazanılmış bir düzey olmadığını, yüzyıllardır ezilen
kadınların HDP’de yaşam bulduğunu söyledi.
Ardından konuşan HDP Milletvekili Adayı Deniz Yıldırım ise
milletvekili listelerinde kadının eşit temsiliyetini sağlandıklarını söyledi. HDP’nin
büyük insanlık çağrısının kadın merkezli olduğunu söyleyen Yıldırım, HDP’nin
kadın temsiliyeti konusunda cesur ve tutarlı adımlar attığını belirtti. HDP’li
kadın adayların ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Karaca da HDP’nin
politikalarının kadını ötekileştirmediğini söyledi.
MERSİN
HDP Mersin milletvekili adayları Çilem Öz ve Mahmut
Karabulut, gün içerisinde Mersin Gazeteciler Cemiyeti’ni (MGC) ziyaret ederek,
Cemiyet Başkanı Ahmet Ünal ve Yönetim Kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Adaylar,
MGC ziyaretinin ardından, Kanal33 Televizyonu ile İmece, Haberci ve Çukurova
gazetelerini ziyaret ederek, basın kuruluşlarının yetkilileri ve muhabirleriyle
sohbet edip, seçime ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.
MGC Başkanı Ünal:
Basın özgürlüğünde son sıralardayız
Ziyarette konuşan Cemiyet Başkanı Ahmet Ünal, basına yönelik
baskı, gözaltı ve tutuklamalara dikkat çekerek, bu anlamda bile 7 Haziran
seçimlerinin hayati bir önemde olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin basın
özgürlüğü noktasında dünyada en geri sıralarda olduğunu hatırlatan Ünal,
“Gazetecilerin, hâkimlerin, savcıların gözaltına alınıp siyasi saiklerle
tutuklandığı günler yaşıyoruz. Bu anlamda 7 Haziran seçimleri biz gazeteciler
açısından da bir dönüm noktası niteliğindedir” dedi.
‘Basını AKP
tahakkümünden kurtaracağız’
Kendisinin de gazeteci olduğunu ve TV10’da program yaptığını
kaydeden HDP adayı Çilem Öz ise “Gazetecilik mesleğinin içinden gelen
birisi olarak, basın emekçilerinin yaşadığı baskıları, çektiği maddi ve manevi
zorlukları çok iyi biliyorum. Meclise gitmem halinde, gazeteci meslek örgütleri
ve basın emekçilerimizin başta özlük hakları olmak üzere bütün sosyal ve
ekonomik haklarının iyileştirilmesi için de mücadele edeceğim” diye
konuştu.
‘Partimize karşı
provokasyonlar tezgahlanıyor’
HDP Milletvekili Adayı Mahmut Karabulut ise yüzde 10’luk
seçim barajının, aslında sadece siyasi partilerin değil, Türkiye halklarının
önüne konulmuş bir engel olduğunu vurguladı. Karabulut, “Seçim barajı,
ülkemiz toplumunun tüm kesimlerinin Meclis’te temsiliyetini engelliyor. Her
gelen iktidar da bu baraja sahip çıkarak, bu barajı sahiplendi. Bizler,
ulaştığımız her yerde, köyden tutun sivil toplum örgütlerine kadar
insanlarımızda yüzde 10 seçim barajına büyük tepki var. Antidemokratik bir
uygulama olduğunu ifade ediyorlar. HDP olarak barajı aşacağımıza
inanıyoruz” diye konuştu. HDP’ye dönük yaşanan saldırılara dikkat çeken
Karabulut, HDP’ye dönük provokasyonların tezgâhlandığını söyledi.
HDP Mersin Milletvekili adayları Çilem Öz, Mahmut Karabulut
ve partililer, MGC’nin ardından sırasıyla Mersin İmece Gazetesi, Kanal-33
Televizyonu, Haberci ve Çukurova gazetelerini de ziyaret ederek, gazete
yöneticileri ve muhabirler ile seçim ve gündeme ilişkin sohbet etti.
Esnaflardan HDP
adaylarına yoğun ilgi
HDP Mersin milletvekili adayları Özlem Şen ve Nazım Aslan da
Hastaneler Caddesi üzerinde bulunan esnafları ziyaret etti. Esnafların
sorunlarını dinleyen adaylar, “Yeni Yaşam” projesinin esnaf, işçi, emekçi,
sömürülen halkları da kurtaracağını belirterek, HDP bildirgesini anlattı.
Ardından Mezitli ilçesinde bulunan Babil Caddesi’nde esnaf ziyaretine geçildi.
Burada esnafların yoğun ilgisiyle karşılaşan adaylar esnafları dinledi. Adaylar
ile sohbet eden bir esnaf, “HDP artık renkli bir parti ve şu anda
güvenebileceğimiz tek parti olduğunu düşünüyoruz” sözleriyle HDP’yi
destekleyeceklerini söyledi.
DİYARBAKIR
HDP Diyarbakır milletvekili adayları seçim çalışmalarını
ilçe, köy ve mezralarda sürdürüyor. HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı Sibel
Yiğitalp ve HDP’liler Kocaköy ilçesine bağlı mahallerde ziyaretlerin
sürdürerek, çatışmalarda çocuklarını kaybeden aileler ile bir araya geldi. Yol
üzerinde bulunan okullardaki öğrencilerin HDP bayraklarını bayrak ve sloganlar
eşliğinde karşıladığı ziyarette, adaylar gittikleri her mahallede yoğun ilgiyle
karşılandı. Yiğitalp, halkla sohbet edip yurttaşların sorunları dinledi
Kadınlar Silvan’da
bildiri dağıttı
Bismil’de KJA seçim çalışmaları kapsamında Ambar
Mahallesi’nde bildiri dağıttı. Kadınların geçtiği güzergahlarda çalınan
müzikler eşliğinde sık sık “Biji Serok Apo”, “Jin Jiyan
Azadî”, sloganları atan atılırken, 17 Mayıs’ta ilçede düzenlenecek miting
için katılım çağrısı yapıldı. Mahallede bulunan tüm evlere el ilanı ve bildiri
dağıttıktan sonra bir araya gelen kadınlar, çalınan müzikler eşliğinde halaylar
çekti.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı mahalleleri gezen HDP
Diyarbakır Milletvekili Adayı Feleknas Uca ise HDP ve DBP ilçe yöneticileri
eşliğinde halkla bir araya geldi. Seçim konvoyu, mahalle girişinde “Biji
serok Apo” sloganları ve sarı, kırmızı, yeşil renkteki bayraklar ile
karşılandı. Uca, annelere seslenerek, “Siz çok acı çektiniz, evlatlarınızı
kaybettiniz, eşinizi, babanızı kaybettiniz ama hep daha güçlü durdunuz. Ne
davanızdan ne de barış ve özgürlük tutkunuzdan bir an olsun vazgeçmediniz. Biz
de sizden güç alarak ayakta durduk. Şimdi de Meclis’e giderek orada sizin
acınızın hesabını soracağız” diye konuştu.
‘HDP ekmeğimiz,
suyumuzdur’
Silvan’ın Beypınar (Fêra) Mahallesi’nde yaşayan Mekiye Bayka
isimli yurttaş, barış ve özgürlük için oylarını HDP’ye vereceklerini ifade
etti. Bayka, “HDP herkesin partisidir. HDP, annelerin umududur, gençlerin
geleceğidir, kadınların özgürlüğüdür. İnşallah HDP kazanacak ve biz de köy
ortasında zafer halayı çekeceğiz” ifadesinde bulundu. Beypınar
Mahallesi’nden Laima Erkek ise kömür, makarna ile seçimden seçime kapılarına
gelenleri istemediklerini ve elinde Kuran-ı Kerim ile sahneye çıkanlardan
Müslüman olunmayacağını söyledi. Erkek, “Biz çok gördük halkımız
diyenleri ama halkımız dedikleriyle oturup sohbet edenleri, varlığından
haberdar olanları göremedik. Bizim ekmeğimiz, suyumuz HDP’dir. Başka partilere
oy çıkmaz bizden. Barış için, çocuklarımız için oyumuzu HDP’ye vereceğiz.
Barajları yıkacağız, barışı getireceğiz” dedi.
Çermik’te muhtarlar muhtarları ve değer aileleri adına
verilen yemeğe HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı Nursel Aydoğan, HDP ve DBP’li
yöneticiler ile birlikte Çermik’te muhtarlar ve çatışmalarda yaşamını yitiren
ailelerinin verdiği yemeğe katıldı. Çok sayıda kişinin katıldığı toplantıda
konuşan Aydoğan, HDP’nin her geçen gün Türkiye halklarının daha fazla ilgisiyle
karşılaştığını ve oy oranını daha fazla artırdığını belirtti. Aydoğan, AKP’nin
13 yıllık iktidarı döneminde hayvancılık ve tarımla uğraşanlar başta olmak
üzere tüm emekçi kesimleri açlıkla karşı karşıya bıraktığını söyledi.
HAKKARİ
HDP Hakkari Milletvekili Adayı Nihat Akdoğan, Şemdinli’de
ilçe esnafını ziyaret etti. Akdoğan’a HDP, DBP yöneticileri, Şemdinli
Belediyesi Eş Başkanı Seferi Yılmaz’da eşlik etti. İlçeye bağlı Yayla
Mahallesi, Altınsu köyü İncesu mezrası ve Tekeli (Gare) köylerinde yurttaşların
yoğun ilgisi ve sevgisi ile karşılaşan Akdoğan, yurttaşlar ile sohbet edip
yurttaşların sorunlarını ve çözüm önerilerini dinledi. Ziyaretlerde konuşan
Akdoğan, 7 Haziran’da yapılacak seçimin önemine vurgu yaptı. Akdoğan, ardından
Şemdinli Devlet Hastanesi’ne giderek yetkilileri ziyaret etti.
MUŞ
HDP Muş milletvekili adayları Burcu Çelik ve HDP Muş Milletvekili
Demir Çelik, seçim çalışmaları kapsamında Varto ilçe merkezinde bulunan
esnafları ziyaret etti. Esnaf ziyareti sırasında yoğun ilgi ile karşılanan
Çelik, HDP’nin 7 Haziran seçimlerinden güçlü bir şekilde çıkması gerektiğini
vurguladı.
BİTLİS
HDP Bitlis’in Ahlat ilçesi ve ilçeye bağlı Ovakışla (Pirxus)
Beldesi’nde seçim bürosu açtı. Ahlat meydanında açılışı yapılan kadın bürosunun
açılışına BiHDP Milletveklili Adayı Mizgin Irgat, KJA aktivistleri ile çok
sayıda kişi katıldı. Burada kısa bir konuşma yapan Irgat, Ahlat’ın farklı etnik
kökenlerden oluştuğunu belirterek, “Ahlat Lazı, Çerkesi, Türkü, Kürdü ile
yaşadı ama sistem Kürdü Laza, Lazı Türke düşman etti. Biz bütün etnik kökenleri
HDP çatısı altında birleştireceğiz” diye konuştu.
Açılış töreninin ardından Irgat, seçim çalışmaları
kapsamında gittiği Ovakışla (Pirxus) girişinde yüzlerce traktör ve
“Çiftçinin umudu HDP” yazılı pankartlarla karşılandı. Çiftçiler
karşılama sırasında kısa bir açıklama yaparak, kendilerinin yıllardır AKP tarafından
kandırıldıklarını dile getirdi. Bundan sonra HDP çatısında birleşeceklerini
söyledi. Irgat ise benzin fiyatına dikkat çekerek, “Çiftçilerin Baş belası
olan AKP’yi 7 Haziran’da başımızdan atacağız” diye konuştu.
VAN
Van’ın Erciş ilçesinde seçim çalışmaları yürüten HDP Van
Milletvekili Adayı Selami Özyaşar, DBP yöneticileri ile birlikte esnafı ziyaret
ederek sorunlarını dinledi. Van Yolu Caddesi üzerinde yapılan esnafları ziyaret
eden HDP’liler yurttaşlardan destek istedi. Yapılan esnaf ziyaretleri sırasında
MHP Erciş eski İlçe Başkanı Selahattin Şerbetçi ile karşılaşan Özyaşar, yeni
bir Türkiye için her kesimden destek istediklerini ifade etti. MHP’li Başkan
Şerbetçi ise Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın başta
bağımsızlık ilkeleri olmak üzere yaptığı yemine sadık kalmadığını ifade ederek,
AKP’ye hesap soracak tek siyasi partinin HDP olacağını kaydetti. Şerbetçi
“Siz barajı geçmezseniz bu büyük bir vebal olur” diyerek, HDP’yi
destekleyeceklerini söyledi.
Hemşireler unutulmadı
Esnaf ziyaretlerinin ardından Erciş Devlet Hastanesi’ne
geçen HDP’liler burada hastanede çalışan hemşireleri ziyaret etti.
Erdoğmuş: Sistem
kendini ‘put’ olarak dayatıyor – DİHA
HDP milletvekili adaylarının seçim çalışmaları birçok
merkezde devam ederken, HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı Nimetullah Erdoğmuş,
her sistemin kendini bir “put” olarak dayattığını belirterek,
“Bugün sahici, gerçekçi bir mesajla ancak bu putçuluğun karşısında
durabiliriz. Kuranı iktidar malzemesi olarak düşünmemek gerekir. Bizim din
âlimlerimiz bugün çıkıp hakikati söylemek zorundalar. Hakikat neyi
gerektiriyorsa çıkıp onu söyleyin” dedi.
URFA
Urfa’da seçim çalışmalarını sürdüren HDP Urfa Milletvekili
Adayı Ziya Çalışkan, Eyyübiye Halepli Bahçe Mahallesi’ndeki esnafları ziyaret
etti. Çalışkan’ın esnaflarla gerçekleştirdiği buluşmada renkli görüntüler
ortaya çıktı. Kürtçe mevlit ile İbrahim Peygamber ve Nemrud’un hikayesini
kaleme alıp kitaplaştıran bir yurttaş Çalışkan’a Ahmedê Xanê’den mısralar
okurken, başka bir yurttaş ise Osman Baydemir, Selahattin Demirtaş ve HDP’ye
ilişkin kaleme aldığı şiiri okudu.
Yurttaşların yoğun ilgi ve sevgi gösterileri arasında
çalışmalarına devam eden Çalışkan daha sonra Topdağı Mahallesi’nde ev
ziyaretleri gerçekleştirdi. Çalışkan, halk toplantısına dönüşen ev ziyaretlerinde
mahalle sakinleri ile seçim sürecini değerlendirdi.
Bir diğer aday Ayşe Doğan ise, seçim çalışmaları kapsamında
kadınlarla bir araya gelmeye devam etti. Kadınlarla yapılan toplantıda konuşan
Doğan, ülkenin kaderinin kadınların elinde olduğunu belirterek, “Toplumun
temel taşı olan kadınlar, toplumu değiştirecek, dönüştürecek olan kesimdir.
HDP’nin yeni yaşam projesi kadınlarla hayat bulacak” dedi. Kadınlarla bir
araya gelen Doğan’ın seçim programı Urfa kent merkezinde gerçekleştirdiği ev
ziyaretleri ile devam etti.
‘Artık bizi AKP’nin
yalanlarından kurtarın!’
HDP Urfa Milletvekili Adayı İbrahim Ayhan, Semsat
Meydanı’nda bulunan inşaat işçileri kahvesini ziyaret etti. Ayhan, burada
işçilerle bir süre sohbet etti ve sorunlarını dinledi. Sabah saat 05.00’dan
itibaren kendilerini inşaata kum, tuğla taşımaları için çağıracak birilerini
bekleyen işçiler, Suriyelilerin gelmesiyle 20 TL yevmiye ile iş bulamaz duruma
geldiklerini, bu nedenle evlerine ekmek bile götüremediklerinden yakandı. Bir
işçinin “Bizi bu AKP’nin yalanlarından artık kurtarın” demesi üzerine
Ayhan, “Sizler kişi başına düşen milli gelirin hiç uğramadığı, ekmeğin en
helalini kazanan kişilersiniz. Sizin dualarınız bize yeter. Allahın izniyle 7
Haziran’da sarayın sultanına öyle bir ders vereceğiz ki neye uğradığını
şaşıracak. Bunu beraber yapacağız” dedi.
Daha sonra Haşimiye Meydanı’nda bulunan esnafla birlikte
kepenk açarak kahvaltı yapan Ayhan’nın sonraki çalışmalarının durağı Aşağı
sanayi esnafını ziyareti oldu.
‘Araplar artık AKP
için çantada keklik olmayacak’
HDP’nin Milletvekili Adayı Yasin Batan ise, çalışmalarına
devam ettiği Haran ilçesinde esnaf ziyaretlerinde bulundu. Yurttaşlar,
“AKP Harran ve Akçakale ilçeleri ve kırsalında yaşayan Arap yurttaşlara
‘çantada keklik’ gözüyle bakıyor. Bu nedenle hiç bir kaygıya girmeden tüm
buraları hizmetlerden yoksun bırakıyor. Hizmet etme gereği bile duymuyor. Ama
artık değişimin zamanı gelmiştir. Bizler ve bütün dünya artık biliyor ki
AKP’nin bu zihniyetine karşı çıkabilecek tek parti HDP’dir. Bu nedenle biz
artık HDP’liyiz. HDP için çalışacağız” ifadelerini kullandı. HDP’nin adayı
Batan ise “Bende Harran esnafının bu istek ve ilgisinin yerini bulacağını
şimdiden belirtiyorum. Mecliste sizleri temsil edeceğiz bundan hiç şüpheniz
olmasın” şeklinde cevap verdi.
‘Diktatör rejim
zihniyetini Fırat’a atacağız’
Seçim çalışmalarına ara vermeden devam eden HDP Urfa Milletvekili
Adayı Leyla Güven de, bugün Birecik’te esnafları ziyaret etti. Esnafların
desteğini isteyen Güven, “Artık diktatör rejimleri Fırat’ın suyuna atalım,
kendimizi biz yönetelim, barış huzur ve kardeşlik için HDP’yi meclise
gönderelim” dedi.
Baydemir: AKP’nin
Urfa’da günleri sayılı
HDP Urfa Milletvekili Adayı Osman Baydemir de, merkez
Haliliye İlçesi’nde önce esnaf ziyaretinde bulundu, ardından seçim bürosu
açılışına katıldı. Baydemir, açılışta konuştu. Sistemin Urfa ve tüm Kürdistan’a
mirasyedi bir yaklaşımla baktığına dikkat çeken Baydemir “Fırat’ın bu
yanına, Halil Rahman şehrine, Mezopotamya’ya bakış açıları, Kürdistan’a bakış
açıları bin yıldır mirasyediliktir. Biz emek sarf ederiz, biz alın teri
dökeriz, onlar gelirler bu alın terinin üzerine konarlar. 1071’den beri
böyledir. Ama böyle gelmiş artık böyle gitmez. Yapılacak tek bir şey var o da
bu coğrafyanın bütün renklerini tanımak ve bu çoğulculukta ittifakı
sağlamaktır. Ne olursa olsun asla provokasyona gelmemektir. Çünkü onların
provokasyon dışında, imanımızı suiistimal etmek dışında ellerinde kalan bir
sermayeleri yoktur.” diye konuştu.
Urfa halkının AKP’nin yalan üzerine kurulu politikalarını
deşifre ettiğini belirten Baydemir “Urfa’yı yoksullaştıran, Nan’a muhtaç
haline getiren, 48 vilayetin amele pazarı haline getiren, Urfa’yı karanlıkta
bırakan, Urfa’nın esnafının kepengini indiren, Urfa halkının ekmeği ile oynayan
AKP hükümetinin günleri Urfa’da sayılıdır” dedi.
ADIYMAN
HDP Adıyaman İl Örgütü’nün kurduğu komisyonlarla sürdürdüğü
seçim çalışmaları ilçe ve köy ziyaretleri ile devam ediyor. HDP Adıyaman
milletvekili adayları Ferhat Temel Besni ve Yasin Tahta Kahta ilçesinde, Ayten
Yılmaz ve Birsen Tunç ise köy ziyaretleri ile seçim çalışmalarını sürdürdü.
Milletvekilli adayı Behçet Yıldırım ve beraberindeki heyet,
Hemşireler Günü vesilesiyle Adıyaman Doğumevi ve Çocuk Hastanesi, Adıyaman
Üniversitesi Araştırma Hastanesi’ni ziyaret ederek, hemşire ve ebelerin gününü
kutlayarak karanfil ve seçim bildirgesi dağıttı. Çalışmalar kapsamında yurttaşlarla
bir araya gelerek partilerinin “Yeni Yaşam” projesini anlatan
adaylar, çalışmalar kapsamında gittikleri her yerde yoğun ilgiyle karşılanmaya
devam ediyor.
BİNGÖL
Seçim çalışmalarının aralıksız devam ettiği Bingöl’de HDP
adayları köy köy dolaşarak, halk ile bir araya geliyor. Seçim çalışmalarını
Solhan’ın köylerinde sürdüren HDP adayları Hişyar Özsoy ve Serhat Gümüş,
köylüler tarafından yoğun ilgi ile karşılandı. HDP Grup Başkanvekili İdris
Baluken’in de eşlik ettiği HDP’li adayları, bazı köylerde korucular karşıladı.
Yol kenarında bir süre korucularla sohbet eden HDP adayları, ardından Şeyh Said
Hareketi’nin başlama toplantısının yapıldığı Mutluca (Melekan) köyüne geçti.
Burada da yoğun ilgi ile karşılaşan HDP’liler, köylülerle bir süre sohbet
ettikten sonra, köyde bulunan hastaları ziyaret etti.
Melekan ziyareti ardından HDP adayları, Hazarşah ( Hezerşax)
köyünü ziyaret etti. HDP adaylarının köy ziyaretleri devam ederken, her köyde
adaylar yoğun ilgi ile karşılanıyor.
HDP adayı Sevgi Örüç de, Yayladere ilçesine bağlı köylerde
halk ile bir araya geldi. Özellikle kadın ve gençlerin yoğun ilgi gösterdiği
Örüç, köy ziyaretlerini sürdürüyor.
MARDİN
HDP Nusaybin İlçe Örgütü seçim çalışmaları kapsamında ilçeye
bağlı Duruca (Kertewênê) ve Girmeli (Girêmîra) beldelerinde seçim irtibat
bürolarının açılışını gerçekleştirdi. Açılışlara, HDP Mardin Milletvekili Adayı
Nurullah Görhan, kurum temsilcileri ve yüzlerce yurttaş katıldı. Açılış öncesi
beldelerde büyük bir coşku ile karşılanan HDP’liler, önce esnafları ziyaret
etti. Daha sonra yapılan açılışlarda konuşan milletvekilli adayı Nurullah
Görhan, tarihi bir süreçte geçtiklerini belirterek, Türkiye’de ezilen bütün
halklar adına büyük bir umut ile yükseldiklerini söyledi. “Bu umut
Türkiye, Ortadoğu ve bütün dünyada büyüyor” diyen Görhan, bunu PKK Lideri
Abdullah Öcalan’a borçlu olduklarını dile getirdi.
Konuşmaların ardından barış anneleri ve HDP’liler tarafından
büro açılışı gerçekleştirildi.
DİYARBAKIR
HDP Diyarbakır Milletvekilli Nimetullah Erdoğmuş ve Bağlar
Belediye Eşbaşkanı Eşref Güler, Bağlar Belediyesi Toplantı Salonu’nda imamlarla
toplantı gerçekleştirdi. Diyanet ve DİAY-DER bağlı imamların katıldığı
toplantıya, mahallelerle ilgili yaşanan sıkıntılar dile getirildi.
Toplantıda konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı
Nimetullah Erdoğmuş, her sistemin kendini bir “put” olarak
dayattığını belirterek, “Bugün sahici, gerçekçi bir mesajla ancak bu
putçuluğun karşısında durabiliriz. Kuranı iktidar malzemesi olarak düşünmemek
gerekir. Bunu söylemek bile insanın diline ağır geliyor. Kürt halkı sistem
muhalifi olarak ilan edilmiş bir halktır. Sistemin Aleviler üzerinden
geliştirdiği bir anti Alevilik düşüncesi vardı, bu tarihten beri böyle. Doğru
olan din içinde inanç ayrımı yapılmamasıdır. Biz işte bunu savunuyoruz. Bizim
din âlimlerimiz bugün çıkıp hakikati söylemek zorundalar. Hakikat neyi
gerektiriyorsa çıkıp onu söyleyin. Ben müftülüğü niye bıraktım” diye
belirtti.
ADANA
HDP Adana Milletvekili adayları Rıdvan Turan ve Vedat Özkan,
Seyhan ilçesi Gülbahçe ve Küçükdikili mahallelerinde halkla bir araya geldi.
Yurttaşların alkış ve zılgıtları ile karşılanan adaylardan avukat Vedat Özkan,
AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hukuku hiçe sayarak, seçim
çalışmaları yürüttüğünü ifade etti. AKP’nin tüm engellemelerine rağmen HDP’nin
halkın gücü ile barajları yıkacağını söyledi.
Adaylardan Rıdvan Turan ise AKP hükümetinin ve Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim çalışmalarındaki yolsuzluklarına değindi. Turan,
HDP’nin bir karabasan gibi AKP’lerin rüyasına çöktüğünü ve onların kan ter
içinde uyandırdığını kaydetti.
Buradaki halk buluşmasının ardından adaylar çalışmalarını
sürdürmek üzere çalışma alanlarına geçti. Adaylardan Meral Danış Beştaş, Beyhan
Günyeli, Feride Peynir ve Feyruze Gümüş ise, Barajyolu’nda kadın seçim irtibat
bürosu açılışını gerçekleştirdi. Açılışta konuşan Meral Danış Beştaş,
kadınların HDP çalışmalarında en önde yer aldığını belirterek, “Kadın
adaylar olarak gerçek anlamda kadınların temsiliyeti ile ilgili sorumluluk
taşıyoruz. Tek kadın seçim bildirgesi yayınlayan parti HDP” dedi.
Adana ‘yeni yaşam’
mitingine hazır
HDP Adana İl Örgütü, HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ
ve Selahattin Demirtaş’ın katılımıyla 17 Mayıs günü gerçekleştireceği mitinge
ilişkin il binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, HDP Adana İl
Eşbaşkanı Meral Tatar, Hüseyin Yıldız ile HDP Adana milletvekili adayları
Rıdvan Turan, Meral Danış Beştaş, Vedat Özkan, Tugay Bek, Kader Duman, Hatice
Kavran, Feride Peynirci ve Feyruze Gümüş katıldı.
Toplantıda açıklama yapan HDP Adana İl Eşbaşkanı Hüseyin
Yıldız, AKP hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın HDP’nin
başarısını engellemek için elinden geleni yaptığını belirterek, tüm
engellemelere rağmen HDP’in her geçen gün büyüdüğü ve barajları yıkacağını
kaydetti.
Yıldız, herkesi 17 Mayıs Pazar günü Uğur Mumcu Meydanı’nda
düzenlenecek mitinge katılım çağrısı yaptı.
OSMANİYE
Seçim çalışmaları kapsamında Osmaniye’nin Fatih
Mahallesi’nde kadın toplantısı gerçekleştiren HDP milletvekili adayı Hatice
Betül Çelebi, kadınların ülkedeki tüm emek alanında yer aldığına dikkat
çekerek, kadınların emeğinin görülmediğini kaydetti.
İZMİR
HDP İzmir Milletvekili adayları Zeki Gül, Ertuğrul Kürkçü,
Eylem Yıldız ve Müslüm Doğan, HDP Çiğli İlçe Örgütü’nün düzenlediği toplantıya
katıldı. İlçe binasında gerçekleştirilen toplantıda yurttaşlarla fikir alış
verişinde bulunan adaylar, daha sonra ise tekstil fabrikalarını ziyaret etti.
Fabrikalarda işçilerin sorunlarını dinleyen adaylar, işçilerin taleplerini
Meclis’e taşıma sözü verdi.
Ziyarette konuşan Ertuğrul Kürkçü, felaketten önceki son
çıkışın HDP olduğunu belirterek, işçilerden destek istedi. Kürkçü’nün ardından
konuşan diğer aday Zeki Gül ise, AKP hükümetinin sağlık politikalarını
eleştirerek, yurttaşların yaşadığı mağduriyete dikkat çekti.
Bahçeli’ye şeref
dersi vereceğiz – Milliyet
Başbakan Davutoğlu, “Ne kadar acıdır ki paralel çete dönüp
‘CHP de olsa HDP de olsa MHP de olsa Ak Parti’nin dışında kim varsa ona oy
verin’ diyor dedi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Isparta Hükümet Meydanı’nda
yaklaşık beş bin kişiye seslendi. Said Nursi’yi Isparta’ya süren zihniyetin
şimdi “Diyaneti kaldıralım dediğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Bazıları bunu anlamaz, Türkiye’yi sadece batıdan, sadece
doğudan ibaret sanır. Bu topraklarda CHP zulmünün ne olduğunu en iyi siz
bilirsiniz. Tek parti zulmünü en iyi siz bilirsiniz. Hem o tek partinin iman ve
inanç düşmanı politikaları nedeniyle Barla’ya gelen Bediüzzaman’a sahip
çıkmıştır. Bediüzzaman, Adnan Menderes’e o zaman yazdığı mektupta şunu söyledi.
‘Bu millet hiçbir zaman bir daha CHP’yi iktidara getirmeyecektir.’ Ve o
zamandan bu yana CHP hiçbir zaman iktidar olamadı. Ne kadar acıdır ki bu
paralel çete dönüp diyor ki ‘CHP de olsa HDP de olsa MHP de olsa Ak Parti’nin dışında
kim varsa ona oy verin’ diyor.
Bahçeli’ye yanıt
Osmaniye mitinginde Bahçeli aleyhine tezahürat yapıldığında
kalabalığı susturduğunu hatırlatan Davutoğlu, “Bizim geleneğimizde bu yoktur.
Ama sayın Bahçeli günlerdir bize hakaret ediyor. Diyor ki ‘Bana doğuda Serok
Ahmet diyorlar batıda Türkmen Ahmet. Osmaniye’de Yörük Ahmet dediler.’ Doğru,
Erzurum’da Dadaş Ahmet dediler. Doğru Elazığ’a gittim Gakkoş Ahmet dediler o da
doğru. İşte buradayım ‘Toroslar’ın öz evladı’ yazmışsınız, o da doğru. İşte
bizim farkımız bu diye konuştu.
Davutoğlu şunları
söyledi:
“Bizim şerefimize hitaben hakaret etmeseydi bunları
söylemezdim, ama bir siyasetçinin şerefi Vatan toprağının her köşesine adım
atmasıyla ölçülür. Isparta’dan böyle konuşmak istemezdim ama şerefsiz diye hitap
ettiği için söylüyorum. Biz ona şeref dersi vereceğiz, ahlak dersi vereceğiz.
Herkes milli şeref peşinde ise meydan okuyorum. Türkiye’nin her meydanına
gitsinler halkla buluşsunlar, ondan sonra bize milliyetçilik taslasınlar.
Bahçeli ve diğer parti liderlerine “Gelin şu siyasi
mücadeleyi edeple yapalım diye seslenen Davutoğlu, “Hikmet bizlere, nefret
onlara yakışır. Şiddet onlara, şefkat bize. Zaaf ve zillet onlara, izzet bize
yakışır izzet dedi.
Hevesli mirasyedi’
Davutoğlu, Burdur’da Kılıçdaroğlu’nun “Bana 4 yıl verin
sözlerini hatırlatarak “4 yıl bile dayanamaz, 4 saat bile bu memleket ona
bırakılır mı? Mirasyedi. Biz bu mirası milletin alın teriyle buralara
getirmişiz. 12 yıldır sayın cumhurbaşkanımız başbakanken uyku, dur, durak yok,
o koştu biz koştuk Hazinemiz bereketlenmiş, Kılıçdaroğlu da heveslenmiş. Yahu
bu senin malın değil ki neye hevesleniyorsun? Hevesli mirasyedi dedi.
Davutoğlu
Periscope’ta
Başbakan Davutoğlu, Isparta mitingi sonrası “Periscope
uygulaması aracılığıyla canlı yayın yaptı. Isparta mitinginin ardından eşi Sare
Davutoğlu ile Türkiye haritası üzerinde miting yaptığı illeri işaretleyen
Davutoğlu, “28 ilde miting yaptık batıya Ege’den Isparta’dan giriyoruz dedi ve
haritada bu ili işaretledi. Davutoğlu bir sonraki mitingi olan Burdur mitingini
de eşinin işaretlemesini istedi. Sare Davutoğlu da Burdur’a bir işaret koydu.
Davutoğlu, daha sonra Isparta meydanında kendilerini bekleyen vatandaşlarla bir
araya gelirken de, “periscope tan canlı yayın yaptı.
Halkın cebi para görmeli
– Milliyet
Bartın’da Türkiye nüfusunun yüzde 1’inin toplam servetin
yüzde 54.3’üne sahip olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, refahı tabana yayacak
politikalar üreteceklerini söyledi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2002 yılında Türkiye
nüfsunun yüzde 1’inin toplam servetin yüzde 39’una, 2014’te ise nüfusun yüzde
1’inin toplam servetin yüzde 54.3’üne sahip olduğunu belirterek “Refah, gelir,
kar yukarıda bir avuç insanın elinde toplanmış. Biz bunu reddediyoruz. Refah
tabana yayılmalı, halk kazanmalı, halkın cebi para görmeli. Biz bunu yapacağız
dedi.
Kılıçdaroğlu, Bartın Cumhuriyet Meydanı’nda yaklaşık 5 bin
kişiye seslendi. “Başbakan Kemal sloganları ile karşılanan CHP lideri,
çiftçinin ektiği ürünün karşılığını alamadığı için 2 Trakya büyüklüğünde
ekilmeyen alan bulunduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:
‘350 bin öğretmen
bekliyor’
“13 yıl kredi açtık. Tek başına yönettiler. Hiç kimse önünde
engel olarak durmadı. Ama bize yoksulluk, bize işsizlik verdiler. Kendi
çocukları KPSS sınavına bile girmeden devlette memur oldu. Bizim çocuklarımız
bekliyor. Üniversiteyi bitirdiler, 350 bin öğretmen atama bekliyor. O zaman gel
yeni bir başlagıç yapalım. Benim siyaset anlayışım cebini düşünen siyaset
değil, halkın cebini düşünen siyasettir. Halk kazanacak. Halkın cebi para
görecek. Benim siyaset anlayışımda benim çocuğum iş bulsun değil, eğer bu
ülkede herhangi bir vatandaşımızın çocuğu işsizse o çocuk iş bulamıyorsa, o
ailenin derdi benim de derdim olacaktır. Hiçbir ayrım yapmadan her çocuğumuza
iş bulacağız, aş bulacağız.
‘Refah tabana
yayılmalı’
Türkiye’de 6 milyon 200 bin işsiz varken hükümetin
yabancıların çalıştırılmasına yönelik kanun tasarısı çıkardığını anımsatan
Kılıçdaroğlu, “Kanunun adı: Yabancıların çalıştırılması hakkında kanun
tasarısı. Siz 6 milyon 200 bin işsize iş bulacak yerde ‘Yabancıları nasıl
getireceğim ve Türkiye’de nasıl çalıştıracağım’ onun kanun tasarısı. Bunu
Bartın’ın, Türkiye’nin insafına sunuyorum. Geldiğimiz nokta bu. Yıl 2002.
Türkiye nüfsunun yüzde 1’i Türkiye’deki toplam servetin yüzde 39’una sahip. Yıl
2014. Türkiye nüfusunun yüzde 1’i Türkiye’deki toplam servetin yüzde 54.3’üne
sahip. 39’dan 54’e çıkmış. Refah, gelir, kar yukarıda bir avuç insanın elinde
toplanmış. Biz bunu reddediyoruz. Refah tabana yayılmalı. Refah tabana
yayılmalı, halk kazanmalı, halkın cebi para görmeli, yoksulluk olmamalı,
işsizlik olmamalı. Memlekette barış, huzur olmalı. Her evde tencere kesinlikle
kaynamalı.
Seçim vaatlerini sıralayıp hortumcuların kaybedeceğini,
kölelik düzeninin kaldırılacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“13 yıl değil, 10 yıl değil, 4 yıllık yetki istiyorum.
4’üncü yılın sonunda bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek.
CHP yönetimi Kürt
sorununda ‘tutuk’ – Cumhuriyet
CHP her geçen gün daha fazla sivilleşiyor. Ama Kürt sorunu
ve Aleviler konusunda “tutuk ve endişeli gidiyor. Bu da CHP’yi ‘ekonomide
iddialı’, demokrasi konusunda daha çekingen kılıyor.
Toplantının ev sahipliğini genel başkan Yardımcıları Mehmet
Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, Enis Berberoğlu, İlhan Cihaner ve Şenal Sarıhan
yaptı.
Seçimlere 25 gün kaldı. Şu ana kadar tartışmalar iki alanda
yoğunlaşıyor. “Din ve Diyanet İşleri Başkanılığı ile ekonomi. Vaatleriyle
ekonomide tartışmasız önü çeken, belki ilk kez iktidarın değil kendinin ortaya
koyduğu konuları tartıştıran parti CHP. Dün CHP’nin “demokrasi, hak ve
özgürlükler konusundaki duruşunu anlatan toplantı vardı.
CHP’nin 2011 seçimlerine giderken aynı konuda yaptığı
çalışma aklıma geldi. Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu bir yanına partinin
Ar-Ge’sinin başındaki ismi Sencer Ayata’yı diğer yanına parlak genç akademisyen
Mehmet Karlı’yı almış vaatlerini sıralamıştı.
Türkiye geriledi
O raporda Hrant Dink cinayetinin hâlâ aydınlatılmamış
olması, faili meçhuller, tutukluluk süreleri, İnternet yasakları, TCK ve
CMK’daki baskıcı unsurlar yer tutmuştu. Telefon dinlemeler ve muhaliflere karşı
her geçen gün artan polisiye tedbirler de CHP tarafından kıyasıya
eleştiriliyordu. Ve “Türkiye’de adı konmamış, ilan edilmemiş bir Olağanüstü Hal
hüküm sürüyor deniliyordu.
Türkiye aradan geçen 4 yılda demokrasi anlamında daha da
geriledi. Yeni raporda da benzer uyarı ve iktidar olunduğu takdirde
yapılacaklar var. Bir kaç not:
* Partiler üstü, sembolik yetkilerle donatılmış
Cumhurbaşkanı hedefleniyor.
* MİT Yasası’nın kamu görevlilerine mutlak dokunulmazlık kazandırmasına
son verileceği taahhüt ediliyor.
* Yargıç ve savcıların Adalet Bakanlığı’na bağlı olmayacağı,
bakanın ve müsteşarının Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’ndan çıkaralacağı model
öneriliyor.
* Cemevlerinin ibadethane sayıldığı, Diyanet’in kaldırılmayıp
“tüm inançlara eşit mesafede durduğu yapıdan bahsediliyor.
Metinde yer alan başka önemli bir cümlede “ Dersim
arşivlerinin tarihçilere açılacağı sözü. Dersim konusunda CHP geç kalmış,
parti içi tartışma büyür diye bu konunun çok altını çizmemiş olsa da. Yakın
geçmişe kadar “Dersim diye telaffuz etmenin nasıl büyük tartışma yarattığı ya
da Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun “bu konuda özürü dile
getirmesiyle partinin bir kesiminin hedefi haline geldiği hatırlanırsa bu
“küçük adım da önemli. “Dersimli Kemal’in partisinde (hem de bu konudaki en
çarpıcı söyleşiyi İhsan Sabri Çağlayangil ile yapmış biri) bu notu kaydetmeli.
Kritik değişiklik
Masalara oturduğumuzda CHP’nin Kürt sorununa yaklaşımı 22
soru 22 cevap kitapçığı dağıtılmıştı. Bir süre önce Cumhuriyet’te özel bir
söyleşi ile yayımlanan metin de bir kritik değişiklik gördü. Tanrıkulu’nun
Cumhuriyet’te “CHP İmralı görüşmelerine karşı mı? Sorusuna verdiği yanıt şu
idi:
Sorunun çözümü için oluşturulacak Ortak Akıl Heyeti içeriği
ve hedefi net, şeffaf olması kaydıyla İmralı görüşmelerini sürdürebilir. Ancak
CHP, Kürt sorununun çözümünün toplumsal mutabakattan geçtiğine inandığı için,
çözüm sürecinin salt İmralı görüşmelerine endekslenmesini sağlıklı
bulmamaktadır. CHP, şu anda AKP kontrolünde yürütülen İmralı görüşmelerinin,
sorunu çözmekten ziyade daha da derinleştirdiğine toplumda sürece ilişkin
kuşkuları artırdığına dikkat çekmektedir.
Tutuk ve endişeli
Kitapçıkta ise aynı soruya yanıt şu şekle dönmüş:
CHP Kürt sorunu ile ilgili hak ve özgürlüklerin pazarlık
konusu yapılmasını doğru bulmaz. CHP, şu anda AKP kontrolünde yürütülen İmralı
görüşmelerinin sorunu çözmekten ziyade derinleştirdiğine, toplumda sürece
ilişkin kuşkuları artırdığına dikkat çekmektedir.
Bir konuyu teslim etmek gerekir. CHP sivilleşme yolunda
önemli adımlar atıyor. Ancak Kürt sorunu ve dağıtılan metinde bir kere adı
anılmayan Aleviler (cemevleriyle ilgili kısım hariç) konularında “tutuk ve
endişeli gidiyor. Bu CHP’yi “ekonomi konusunda iddialı , demokrasi konusunda
rakiplerine göre daha tutucu kılıyor. Bakalım bu duruş sandığa nasıl
yansıyacak.
Devlet kesesinden
cömertlik olmaz – Hürriyet
Diyanet İşleri Başkanı’nın makam aracı üzerinden Erdoğan’a
yüklenen Bahçeli, “Sana göre devletin malı deniz, hırsızın ve haram yiyenlerin
cebi derindir dedi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e alınan ve tartışma konusu
olan lüks Mercedes aracının iadesiyle ilgili sözlerine sert tepki göstererek,
“Devlet kesesinden cömertlik olmaz dedi.
Bahçeli, seçim mitingleri kapsamında dün Nevşehir’de özetle
şöyle konuştu:
– VatanI SATMAK BAŞARI OLDU: Davutoğlu madem Süleyman Şah
Türbesi’ni ziyaret edecektin sınırlarımıza 38 kilometredeki eski yerini nasıl
bir korkaklıkla terk ettin. Vatan topraklarını gece yarısı operasyonuyla nasıl
bırakıp kaçtın? Türbeyi ve saygı karakolunu bombalarken aklın neredeydi,
vicdanın kimlere teslim etmiştin, vatanı satmak ne zaman zafer başarı olarak
sunulmuştur.
– YATACAK YERLERİ
YOK: Suriye’nin Eşme köyüne gittin, peki kimleri devreye soktun, kimlerden izin
ve icazet aldın? Bölgedeki PKK’lı teröristlerin hakimiyet kurmasından, türbenin
yeni yerine yakın bir mesafede İmralı canisinin posterleri ve örgütünün
paçavralarının dalgalanmasından hiç mi rahatsız olmadın? Şah mat diyerek mat
olan ve vatanımıza sırt dönen bu iki müflis şahsiyettir. Bunların yatacak yeri
sığınacak limanı kalmamıştır.
– Libya OLAYI
KEPAZELİK: Libya açıklarında Türk gemisine düzenlenen saldırı verilen notalarla
geçiştirilmiş, sözde diplomatik girişimlerle durum idare edilmiştir. Gemimiz
saldırıya uğramıştır, uçaklarımız düşürülmüştür. Bu ne kepazeliktir?
– DEVLETİN MALI
DENİZ: Rize’de diyor ki, ‘Benim bilgim olsa, ben derdim ki, Mehmet Hocam ne
yapıyorsun, niye satıyorsun?’ Sizlere kuru ekmeği bile fazla bulanlar, piyasa
fiyatı 1 milyon lira olan bir Otomobilin alınmasına sıcak bakıyor, normal
görüyor. Erdoğan da, ‘ne var bunda’ diyor. 17-25 Erdoğan’a sesleniyorum, sana
göre devletin malı deniz, hırsızın ve haram yiyenlerin cebi derindir. Erdoğan,
Diyanet İşleri Başkanı’na otomobil almak istiyorsa, buna da meraklıysa,
bankalardaki milyarlarından küçük bir bölümünü buna ayırmasında hiçbir mahzur
yoktur. Devlet kesesinden cömertlik yapmak kimsenin haddi değildir.
‘Defterlerini
düreceğim’
Bahçeli Aksaray Hükümet Meydanı’ndaki mitingte ise Ak Parti
iktidarı ve yolsuzluk yapanların defterini bir bir düreceğini belirtirken,
yedikleri haram lokmaları kursaklarından çıkaracağını kaydetti.
İslam hukuku geçerli
olacak – Milliyet
MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener CNN Türk’te
katıldığı programda kendisi hakkında “kaset iddiasında bulunulmasına ilişkin
olarak şunları söyledi:
“Hukuk meselesinde
üstüme düşeni yaptıktan sonra, bundan sonrası ülkeyi yönetenlerin görevidir. Bu
iki taraftan da bir şey çıkmıyorsa, bu iki kişiden birisi imanından bahsediyor,
demekki bu şahısla aramızda İslam hukuku geçerli olacak. Ben inanıyorum,
yargıya güveniyorum ama pek çok problemler olduğuna dair geri bildirimler
alıyorum. ‘Bu konuda bir şey çıkacak mı’ diyenler var bana. O zaman ben de
Müslüman bir Türk kadınıyım, ona kısas hakım doğacak, buradan hakimlere bunu
bildirmek isterim. İslam hukukundan doğan hakkımız iftiranın karşılığı ilgiliye
80 adet değnek atmaktır.
AK Parti-CHP
koalisyonu’ iddiası – Vatan
DSP Genel Başkanı Masum Türker, “Uluslararası sermaye,
Türkiye’de AK Parti- CHP koalisyonunu kurguluyor. Çünkü ancak bu koalisyonla
federasyon sistemine geçilebilir. Seçimden kısa süre sonra da Cumhurbaşkanı,
Meclis’i fesh edecek ve erken seçime gidilecek. Erken seçim öncesi de barajlar
kaldırılacak dedi. DSP Genel Başkanı Masum Türker, barajı geçecek partileri AK
Parti, CHP, DSP, Saadet Partisi, HDP ve MHP olarak sıraladı. Denizli’de 4
milletvekili bulunan AK Parti’nin bile bu seçimde kentte iki milletvekilinde
kalacağını öne süren Türker, “Tek başına hiçbir parti iktidar olamayacak. Altı
parti barajı aşacak. Bu seçime katılım yüksek olacak. Bizim AK Parti içinde
yüzde 5 ile 8 arasında oyumuz var. Biz, AK Parti ve CHP’deki o oylarımızı
alacağız dedi.
HDP ile paralelin
medya anlaşması – Akşam
Ekrem Dumanlı’nın arka bahçeden girdiği ve protokol
kapısında karşılandığı Diyarbakır ziyaretinde şok anlaşma!
Görüşmeye Pensilvanya talimatıyla giden Dumanlı, seçimlerde
HDP’ye medya desteği vereceklerini söyledi.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın
Diyarbakır’a giderek HDP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan
Kışanak ile yaptığı görüşmenin ardından paralelin HDP’ye barajı geçmesi için
medya desteği çıktı. Görüşmede paralelin Pensilvanya’daki lideri Gülen’in
talimatıyla Dumanlı’nın, Kışanak’a medya desteği vereceklerini söylediği
öğrenildi. Dumanlı daha sonra gazete ve ajanstaki yöneticilere yol haritasını
anlattı.
GÖRÜŞMEDE HEDEF
BELİRLENDİ
30 Mart Yerel Seçimleri ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde CHP ve MHP ile yaptığı ittifak tutmayan paralel yapının şimdiki
hedefi ise HDP’nin barajı geçmesi.
‘Nezaket ziyareti’nden ittifak çıktı
Daha düne kadar Ekrem Dumanlı’nın KCK ve PKK bağlantısıyla
yerden yere vurduğu HDP’li Kışanak ile yaptığı sır görüşme gündeme oturmuştu.
Dumanlı belediyeye arka kapıdan girdiği görüşme için ‘rutin bir nezaket
ziyareti’ açıklaması yapmıştı. O görüşmede paralel yapı ve HDP’nin yaptığı
ittifak anlaşmasının detayları ortaya çıktı.
Demirtaş’ı parlatın
talimatı
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın özellikle paralel yapının
yayın organlarının sosyal medya adreslerinden yoğun şekilde paylaşımla
parlatılması kararlaştırıldı.
Batıda güçlü olana
destek
Paralel yapının HDP’nin dışında batı illerinde de
muhalefetten hangisi güçlüyse onun için medya desteğini yoğunlaştıracağı
öğrenildi. Zaman yazarı Şahin Alpay daha önce oyunun CHP’ye olduğunu ancak
şartların değiştiğini belirterek yazısında ‘HDP’den başka çare yok’ dedi. Yine
Ali Bulaç da HDP’nin barajını geçmesi yönünde kaleme aldı.
İşte alınan kararlar
– Paralel yapının yayın organları Güneydoğu’da seferber
edilecek. HDP’nin tüm etkinlikleri takip edilip geniş haberler yapılacak.
– Yayın organlarının sosyal medya hesaplarından Demirtaş’ın
mitingleri, ziyaretleri yoğun şekilde paylaşılacak.
– Yazarlar belirli aralıklarla HDP’nin barajı geçmesi
gerektiği vurgusu yapan yazılar kaleme alacak.
Üst aklın başrol
oyuncusu Demirtas’ – Star
AK Parti İstanbul 2. Bölge Milletvekili adayı Aziz Babuşcu,
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a sert sözlerle yüklendi. Üst akim 7
Haziran seçimlerinde başrol oyunculuğu görevini HDP ve Demirtaş’a verdiğini
belirten Babuşcu, “Niye böyledir? Bugüne kadar AK Parti kaşında bir araya
gelen cephe pek çok senaryo ve onun rol modellerine görevler verdi. Fakat
bunlar bugüne kadar görevlerini yerine getiremediler. Yani AK Parti girdiği 9
seçimden de başarı destanları yazarak çıktı. Bu karşıt cephe her defasında
hüsrana uğramasına rağmen AK Parti karşıtlığı tavrından vazgeçmedi. Şimdi de
paralel örgüt HDP’yi başrol oyuncu olarak seçti” dedi.
HSYK 5’ini de ihraç
etti – Star
HSYK 2.Dairesi paralel yapıya yakınlığı ile bilinen hakim ve
savcılara örnek olacak ilk ihraç kararını verdi. Savcılar Öz, Kara, Akkaş ve
Yüzgeç ile hakim Süleyman Karaçöl’ü meslekten ihraç etti.
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, 17-25
Aralık soruşturmalarını yürüten 4 savcı ve 1 hakimin meslekten ihraç etti.
Daire, savcılar Zekariya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş ve Mehmet Yüzgeç ile
hakim Süleyman Karaçöl’ün “mesleğin şerefi bağdaşmayan hal ve hareketlerde
bulunduğunu belirledi.
Daire daha önce bu isimleri açığa almıştı. Açığa alma
kararının, paralel yapının Kırmızı Kitap’a girmesi sonrasına denk gelmesi
dikkat çekti. HSYK 2.Dairesi dün
toplanarak paralel yapıya yakınlığı ile bilinen hakim ve savcılara örnek olacak
ilk ihraç kararını verdi.
Daire, 17-25 Aralık darbe operasyonunu gerçekleştiren hakim
ve savcılarla ilgili hazırlanan müfettiş raporlarında yer alan iddiaları bir
bütün olarak ele aldı. Daire kararında ayrıca “Birbirinden farklı
soruşturmaların aynı gün başlatılması hayatın olağan akışına aykırıdır tespiti
de yer aldı. Savcılar Zekariya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş ve Mehmet Yüzgeç
ile hakim Süleyman Karaçöl’ün Daire kararında “örgüt tespiti yapılmadı. Bu
konuda yürütülen bir başka soruşturma bulunuyor.
Avukatlık
yapamayacaklar
Darbeci 4 hakim ve savcı, bundan böyle avukatlık da
yapamayacak. Daire, 17-25 Aralık
soruşturmalarını başlatan savcılar Celal Kara ve Muammer Akkaş hakkında daha
yargılama kararı vermişti. HSYK kararı uyarınca Akkaş, Kara ve Karaçöl’ün görev
yaptığı yere en yakın Ağır Ceza Mahkemesi son soruşturma açılması ve iddianame
hazırlamasına karar vermişti. Bu karar uyarınca hazırlanan iddaname ise
Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
Cumhurbaşkanı,
hukukun karşısında dokunulmaz değil – Zaman
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,
Cumhurbaşkanı’nın hukukun karşısında dokunulmaz bir konuma sahip olmadığını
söyledi.
Günay, “Cumhurbaşkanı’nın Anayasa ve kanunlarda tek başına
yapabileceği belirtilen işlemler dışında yaptığı iş ve işlemler ve hukuka
aykırı davranışları konusunda görevi öncesi, sırası ve sonrasında kendisini
koruyan herhangi bir anayasal veya yasal düzenleme kesinlikle yoktur. dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rize’deki toplu açılış töreninde
söylediği, “Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı’nın vatana ihanet dışında hiçbir
suçla yargılanması mümkün değil. Bunu da bilmiyorlar. şeklindeki sözlerini
değerlendiren Günay, Anayasa’da Cumhurbaşkanı ile ilgili bütün maddeleri
birlikte değerlendirince bu görüşün doğru olmadığının görüleceğini kaydetti.
Anayasa’da Cumhurbaşkanı ile ilgili hükümlerin ‘Yürütme’ başlıklı 2. bölümün 1.
bendinde 101-108’inci maddelerde düzenlendiğini ifade eden Günay, “101.
maddede, ‘Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve TBMM
üyeliği sona erer.’ denilmektedir. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin, bırakınız her
türlü suç işleme ayrıcalığına sahip olmasını, yasama dokunulmazlığı dahi
yoktur. Madde 105/2’ye göre, ‘Cumhurbaşkanı’nın, Anayasa ve kanunlarda tek
başına yapabileceği belirtilen işlemlerle ilgili kararlar ve emirleri aleyhine
Anayasa Mahkemesi’ne ve yargı mercilerine başvurulamaz.’ Burada, idarenin her
türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu söyleyen
Anayasa’nın 125. maddesine anayasal bir istisna getirilmekte ve bu istisna,
Anayasa metninde açıkça yazılmaktadır. Bunun dışında Anayasa’nın, yargı
karşısında Cumhurbaşkanı’na getirdiği özel bir ayrıcalık söz konusu değildir.
ifadelerini kullandı.
KIRMIZI ANAYASA –
Taraf
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün defnedilen darbeci Kenan Evren’in
ruhuna rahmet okutacak projenin tam adını ‘MGK YARGISI’ olarak koydu. 13 yıllık
iktidar döneminde 12 Eylül rejiminin en önemli kurumu olan Milli Güvenlik
Kurulu’nu (MGK) kaldırmayan AKP ve Erdoğan yargıyı da MGK’laştırdı. Yargının
evresel hukuka değil MGK’nun Kırmızı Kitabı’na bakarak değişeceğini belirten
Erdoğan, 12 Eylül döneminde bile olmayan yargıç ve savcı tutuklamalarına devam
edileceğini de açıkça beyan etmekten kaçınmadı. Almanya ve Belçika’da
gurbetçilerle buluşmasını AKP’nin seçim mitinglerine dönüştürmekte sakınca görmeyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye dönüşte uçakta gazetecilere önemli
açıklamalar yaptı. Bunlar arasında yargıya ilişkin olanlar da ayrıca dikkat
çekti.
MGK YARGISI
Erdoğan’a uçakta “Savcılık ‘Fetullahçı Terör Örgütü’ dedi.
Kırmızı Kitap’a girmiş bir terör örgütü olduğunun belirtilmesine rağmen
medyaları aracılığıyla propagandayı sürdürüyorlar.. şeklinde çanak soru
yöneltildi. Erdoğan, buna yanıtında, tasarladığı bir süredir uygulanan yargı
projesinin tam adını koymuş oldu: MGK Yargısı.
HUKUK YOK KIRMIZI
KİTAP VAR
Erdoğan, yargının hukuka ve evrensel hukuka göre değil,
Kırmızı Kitap’a göre karar vermeye başlayacağını, ve o kitaptaki MGK
kararlarına göre tutum takınacağını anlatırken bunu ‘çünkü milli güvenlikle
ilgili bir durum’ gerekçesiyle açıkladı. Erdoğan’ın uçaktaki açıklamalarından
ilgili bölüm şöyle: “MGK biliyorsunuz ‘Legal görünüm altındaki illegal terör
örgütleri’ ifadesini kullandı. Hükümetimiz de gerekli yerlere bunun
bildirimlerini yaptı ve tekrar MGK’da hazırlanan taslak ile Kırmızı Kitap’ı tüm
bakanlıklar, ilgili kurumlar gözden geçirdiler. Ve riyasetimdeki Bakanlar
Kurulu’nda değerlendirme yapıldı.
YARGI BÖYLE DEĞİŞECEK
MGK Sekreterliği son halini tekrar Başbakanlık’a gönderdi ve
son hali de bugün-yarın gelmiş olacak ve böylece Kırmızı Kitap’a girmiş olacak.
Kırmızı Kitap’a girdikten sonra burada yargı mercilerinin de bakışı değişecek.
Çünkü bu milli güvenlikle ilgili bir durum.
HAKİM-SAVCI
TUTUKLAMALARINA DEVAM
Erdoğan, İstanbul’da Samanyolu yayın grubu başkanı Hidayet
karaca ile tutuklu polislerin tahliyesine karar veren iki hakimin, ardından
Adana ve Hatay’da silah dolu MİT tırlarını durduran biri başsavcıvekili dört
savcı ile dönemin İl Jandarma Alay komutanının tutuklanmalarını olumlamakla
kalmadı, bu çok tartışılan uygulamaya devam edileceğinin de açıkça sinyalini
verdi. Erdoğan’ın konuşmasında yargıya talimat olarak da görülebilecek ilgili
bölüm de şöyle: “Dünyada silahlı terör örgütleri olduğu gibi silahsız terör
örgütleri de var. Bu silahsız örgütlerin de kendilerine göre taktikleri var.
Bunlar benzer şeyleri hep yapmışlar. Ve kendilerinden ciddi manada yaka silkmiş
insanlar. Bu mücadelede neler yapılabilir, süreç başladı.
YARGIYI TAKİPTEYİZ
Yargıda olanları takip ediyoruz. Bu ülkenin tarihinde yargı
mensuplarından savcı veya hâkim hiç tutuklanan oldu mu? Bu farklı bir olay.
Burada bu tutuklama süreci muhtemelen diğerleriyle devam edebilir. Görünen o
Musallada tek başına
– Cumhuriyet
Kenan Evren, askeri törenle kendi yaptırdığı Devlet
Mezarlığı’na defnedildi. Törene iktidar ve muhalefet temsilcileri katılmadı,
katılan kuvvet komutanları alkışlandı.
Cumartesi günü 98 yaşında yaşamını yitiren 12 Eylül darbesi
lideri, 7. Cumhurbaşkanı ve 17. Cumhurbaşkanı Kenan Evren için dün ilk tören
Genelkurmay Başkanlığı’nda düzenlendi. Evren’in naaşı Gülhane Askeri Tıp
Akademisi’nden (GATA) “askeri cenaze aracıyla saat 11.00’de çıkarıldı. Çıkış
sırasında Çevik Kuvvet ekiplerinin önlem aldığı görüldü. Askeri araçlardan ve
yakınlarının bulunduğu 2 askeri minibüsten oluşan “Evren konvoyunu Genelkurmay
Başkanlığı’na kadar 3 ambulans takip etti. Konvoy Tandoğan Meydanı’ndan geçerek
Genelkurmay Başkanlığı’na ulaştı. Genelkurmay’da Evren için askeri tören düzenlendi.
İlk resmi tören
Genelkurmay’da düzenlenen törenin ardından Evren’in cenazesi
Ahmet Hamdi Akseki Camisi’ne getirildi. Yapımı 4 buçuk yıl süren, açılışını
Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı cami, Evren’in cenaze
namazıyla ilk resmi törenine ev sahipliği yaptı.
Şengör’den çelenk
Evren’in, Türk Bayrağına sarılı ve üzerine ismi ile birlikte
“7. Cumhurbaşkanı yazan naaşı, askerlerin omuzunda katafalka konuldu. Evren’in
fotoğraf ve madalyaları da katafalkın yanına bırakıldı. Evren’in cenaze
törenine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli Savunma Bakanlığı ve ailesinin yanı
sıra Türkiye Emekli Subaylar Derneği, Ergenekon Partisi, avukat İhsan Paksoy
çelenk gönderdi. Camideki çelenkler arasında Prof. Dr. Celal Şengör’ün “Sana
müteşekkiriz. Nur içinde yat komutanım yazılı çelengi de vardı.
‘Vefa bilenler…’
Taziyeleri Evren’in yakınları kabul etti. Evren’in kızı
Şenay Gürvit’in başsağlığı dilemek için sıraya girenlerin birçoğunu ismen
tanıması dikkat çekti. Gürvit, “Başınız sağ olsun dileklerinin birçoğunu “Vefa
bilenler sağ olsun. Allah sevenlerinden razı olsun sözleri ile karşıladı.
Gürvit’e başsağlığı dileyenler arasında, önceki gün CNN Türk’teki yayındaki “70
milyonun 60 milyonu Evren Paşa diye takdirle anıyor sözlerinden dolayı
teşekkür edenler de oldu.
Kurtaran adamdı
Taziyelerin kabulü sırasında bazı yurttaşların aileye
yaklaşarak, “Türkiye’yi kurtaran adamdı. Türkiye’yi kurtaracak başka adam yok ,
“Paşamız sayesinde kızım doktor, oğlum mühendis oldu. Allah ondan razı olsun
dediler. Taziyeler sırasında Evren’in naaşına kimse yaklaştırılmadı. Bir
vatandaşın, korumalara, “Yaklaşıp bir Fatiha’ya bile izin vermiyorlar dediği
görüldü.
Saray da yok
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha önce Cumhurbaşkanlığını
temsilen bir kişi katılacağını dile getirmesine karşın cenazede Saray temsil
edilmedi. Törene muhalefet partileri de katılım göstermedi ve çelenk
göndermedi.
Özkök de katıldı
Evren için düzenlenen törenlere operasyon geçirdiği için
istirahati devam eden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel katılmadı.
Törene, Özel’i temsilen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Deniz
Kuvvetleri Komutan Oramiral Bülent Bostanoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Akın Öztürk ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay
katıldı. Kuvvet komutanları, ailenin bulunduğu bölüme yaklaştığında alkışlarla
karşılandı. Ayrıca, eski Genelkurmay başkanları Orgeneral Işık Koşaner ve Hilmi
Özkök, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çevik Bir de hazır bulundu.
Ağar: ‘Sağ olsun’
Eski bakanlardan İsmet Sezgin ile birlikte Susurluk
hükümlüsü, faili meçhul cinayetler davası sanığı eski İçişleri Bakanı Mehmet
Ağar’ın da törende bulunması dikkat çekti. Ağar, Evren’in kızı Gürvit’e
başsağlığı dilerken, “Sağ olsun, varolsun, hepimizin başı sağ olsun dediği
duyuldu.
Törene, Fenerbahçe Kulübü 2. Başkanı Nihat Özdemir, eski
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Şen, eski Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç
Durak ile Afganistan Türkleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yöneticileri de
katıldı.
Evren ile en son geçen hafta konuştuğunu, “Bodrum’a
geleceğim, böreği hazırla dediğini aktaran eski Fenerbahçe Kulübü Başkanı
Şen’in, “Koltukta otururken kalabalık çok. Vah ki düşene. 13 Eylül’de insanlar,
çok alkışladı, sonra Türk halkı yüzde 92’lerde oy verdi yanıtını verdi.
Tören kıtasınca selamlanan Evren’in naaşı, top arabası ile
cenaze aracına nakledildi. Evren konvoyunun, Devlet Mezarlığı’na giden yolunun
AKP Genel Merkezi ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın hemen yakınından geçmek yerine
uzatılması dikkat çekti. Evren, burada, daha önce hazırlanan kabre defnedildi.
Buradaki törene, ailesi, yakınları, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök ve
askeri erkân katıldı.
Kendi yaptırdı
Evren’in toprağa verildiği mezarlık, Evren’in yönetimindeki
komuta kademesinin 12 Eylül 1980’de darbe yapmasının ardından 6 Kasım 1981’de
çıkarılan yasayla yapılmaya başlandı. Anıtpark niteliğindeki mezarlık 1988
yılında açıldı. Evren’in Cumhurbaşkanı sıfatı ile buraya defnedilmesi dikkat
çekti.
‘Yıllarca işkence gördüm, haram olsun’
Cenaze törenini başlaması ile birlikte imam Evren için
helallik istedi. İkinci helalliğin yanıtı sırasında bir kadın, “Hakkımızı helal
etmiyoruz diye bağırdı. Korumaların harekete geçmesiyle birlikte 2 kadın
itilerek cami avlusundan dışarı çıkarıldı. Kadınlardan birinin 12 Eylül öncesi
ülkücü hareketin önde gelen isimlerinden ülkücülerin “Doğunun Başbuğu olarak
adlandırdığı Yılma Durak’ın eşi Lamia Durak olduğu öğrenildi. Durak, arbede
sırasında, “Kocam benim yıllarca zindanlarda yattı. Tabii ki ‘haram olsun’
diyeceğim tepkisini gösterdi. 2 kadın “korumaya alınma adı altında gözaltına
alındı.
Evren’in naaşının camiden çıkarıldığı sırada bir protesto
daha vardı. Osman Göz “Yıllarca işkence gördüm ben. Evren’e hakkımı tabii ki
helal etmeyeceğim dedi. Göz, polisler tarafından alandan çıkarıldı. Devlet
Mezarlığı’nın girişinde konvoy beklenirken de protesto yaşandı. BBP Bolu İl
Başkanı olduğu öğrenilen Mahmut Alan, üzerinde “Diktatör dediğiniz adam bile
dünyaya çakamadan gitti, siyaseti hak, hakikat ve halk için yapın. İbret
alalım yazılı pankartı açmak istedi, polisler tarafından uzaklaştırıldı.
AYM’nin Kürtçe kararı
– Hürriyet
Anayasa Mahkemesi, Kürtçe konuşma yaptığı için
cezalandırılan siyasetçilerin Anayasal haklarının ihlal edildiğine hükmetti.
Yüksek Mahkemenin internet sitesinden yapılan duyuruda,
bugün Resmi Gazete’de yayımlanan karara ilişkin bilgi verildi.Buna göre, 2009
yılındaki yerel seçimler öncesinde o dönem Lice Belediye Başkanı Fikriye Aytin,
kapatılan Demokratik Toplum Partisi Diyarbakır İl Başkanı Ali Şimşek ve Kadın
Meclisi üyesi Sevi Demir, aday tanıtım toplantısında Kürtçe konuştu.Bunun
üzerine Lice Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı ve bu kişilerin
cezalandırılmaları için kamu davası açıldı.Başvurucular hakkındaki yargılamanın
devam ettiği sırada Anayasa Mahkemesi, 2012 yılında verdiği bir kararla siyasi
partilerin faaliyetlerinde Türkçe’den başka dil kullananların
cezalandırılmasına ilişkin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 117.
maddesini iptal etti.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararına karşın Lice Asliye Ceza
Mahkemesi yargılamaya devam ederek, 2013 yılında başvurucuların ayrı ayrı 5’er
ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve verilen hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verdi. Başvurucuların itirazları reddedildi ve karar
kesinleşti.Bu kişiler, Yüksek Mahkemenin iptal kararına karşın
cezalandırılmalarının, ifade özgürlüğü ile suç ve cezaların kanuniliği
ilkesinin ihlali niteliğinde olduğu iddiasıyla bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi, başvurucuların haklarının ihlal
edildiğine hükmetti.Kararda, ifade özgürlüğünün demokrasinin işleyişi için
yaşamsal önem taşıdığı, ifadenin iletilmesinde kullanılan dilin de ifade
özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu bildirildi.Başvurucuların Kürtçe
konuşma yapmaları nedeniyle cezalandırılmalarının ifade özgürlüğüne müdahale
olduğu sonucuna varıldığı belirtilen kararda, müdahalenin kanunilik şartını
sağlamadığı gerekçesiyle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün ihlal edildiği aktarıldı.Anayasa Mahkemesi, ayrıca, başvurucuların
yürürlükte olmayan bir kanun hükmüne dayanılarak cezalandırılmalarının,
Anayasa’nın 38. maddesinde güvence altına alınan “suç ve cezaların
kanuniliği” ilkesini ihlal ettiği sonucuna ulaştı.
Mersin’de cemevleri
ibadethane kararı – Vatan
MERSİN Büyükşehir Belediye Meclis Toplantısı’nda, CHP grubu,
cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi için önerge verdi. Belediye Başkanı
MHP’li Burhanettin Kocamaz’ın ’Karar yetkisi Ankara’dadır’ dedi. Yenişehir Belediye
Başkanı CHP’li İbrahim Genç cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olduğunu
söyledi. Cemevlerinin ibadethane kabul edilip giderlerinin karşılanması,
’Temenni kararı’ olarak CHP, MHP ve HDP’lilerin oylarıyla kabul edildi.
Soma’da takvimler
hâlâ 13 Mayıs 2014 – Milliyet
Maden faciasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen Soma ve
civar ilçeler halen o günkü felaketin etkisi altında yaşamaya çalışıyorlar. 301
madenciye mezar olan kömür ocağında ise ürküten bir sessizlik hakim
Anadolu’nun gördüğü en büyük katliamlardan biri tam bir yıl
önce 13 Mayıs 2014’te Soma Eynez’de yaşandı. 301 madenci, hala sorumluları net
olarak açığa çıkarılmamış, mahkum edilmemiş bir faciada yaşamlarını yitirerek
çocuklarını, eşlerini, annelerini, babalarını, komşularını yalnız bıraktı.
Bir yıl boyunca sözlerin havada uçuştuğu, rapor üstüne
raporların yazıldığı facianın birinci yılında neler olduğunu, ancak en önemlisi
verilen sözlerin akıbetini araştırmak için foto muhabiri arkadaşım Yavuz Özden
ile birlikte Soma’ya doğru yola çıktığımızda, kafamızda onlarca soru işareti
vardı.
Tam 1 yıl sonra geldiğimiz Soma’da işsiz bırakılan
madencilerden, yalnız kalan ailelerden daha fazlasını gördük. Hâlâ 13 Mayıs
2014’ü düşünen, 13 Mayıs 2014’te takılı kalan kocaman bir ilçe bekliyordu bizi.
Öyle bir facia yaşanmış ki Soma’da, sadece 105 bin nüfuslu bu kömür ilçesi
değil, batı komşusu Kınık, kuzey komşusu Savaştepe ve güney komşusu Kırkağaç da
o günün etkisinden kurtulamamış.
Vardiya değişimi
öncesi
Peki 13 Mayıs 2014 günü ne olmuştu? Bilirkişi raporlarına,
Soma Araştırma Komisyonu’nun raporuna ve madencilerin tanıklıklarına göre,
“geliyorum diyen bir facia, Sabah vardiyasında çalışanlar madenden çıkarak
yerlerini Paşa vardiyası olarak tanımlanan 16.00-24.00 vardiyasına bırakmak
üzereyken geldi. Konuştuğumuz madenciler, “Vardiya değişimi sırasında
yaşanmamış olsa çok daha büyük bir facia olacaktı sözleriyle anlattı.
Saat 15.00 sıralarında ilk haber geldiğinde, Ankara’daki,
İstanbul’daki hiç kimse bu kadar büyük bir kazayı öngörmüyordu. Olayı TV’den
izleyenler son dönemlerde sıklıkla yaşanmaya başlayan maden kazalardan biri
olabileceğini düşünürken, devlet otoriteleri hızlıca madene yol almıştı bile.
Madenin ağzında ise madenciler canhıraş biçimde ellerinden geldiğince
arkadaşlarını, akrabalarını kurtarmaya çalışıyordu.
İsimlerimizi yazmayın
Soma’ya ulaştığımızda Sosyal Haklar Derneği adı verilen
oluşum, madenci aileleri ve bazı siyasi parti temsilcileri ile miting
düzenliyordu. Meydana girildiğinde ilk hedef ailelerin “sarı sendika
dedikleri Türk-İş’e bağlı Türkiye Maden-İş Sendikası binasıydı. Binanın
yanından geçilirken yuhalanan Türk-İş, alanda ailelerin yanında değildi.
Konuşmaya çalıştığımız madenci yakınları artık konuşmaktan bıkmış bir şekilde,
“Bir yıldır konuşuyoruz, değişen bir şey yok diyor. Konuşanların büyük
çoğunluğu ise “İsimlerimizi yazmayın diye uyarıyordu.
Siz ailemizdensiniz
Tertip Komitesi, alana girerken, ailelerin en önde
girmesini, siyasi parti temsilcileri ve dernek temsilcilerinin daha sonra alana
gelmesini öngörmüştü. Ancak ailelerin ısrarı üzerine bir istisna yaşandı.
Ailelerin arkasındaki CHP kortejinde yürüyen Manisa Milletvekili Özgür Özel,
ailelerin, “Siz de bizim ailemizdensiniz artık ısrarları üzerine ön tarafa
geçti.
Ürküten sessizlik
Madencilerin artık ailesinden biri haline gelmiş Özgür Özel
ile miting sonrası konuşmaya çalışırken, kazanın yaşandığı Eynez Ocağı’na gidip
bir yılda neyin değiştiğini yerinde görmek istedik. Soma Kömür İşletmeleri’nde
çalışan 2 bin 800’ü aşkın işçi, verilen sözlere karşın kazadan birkaç ay sonra
işsiz kalmıştı. Şimdi 301 madencinin cansız bedeninin çıktığı Eynez’de yalnızca
150 kadar işçi, temizlik yapmak, biriken gazı tahliye etmek ve ocağı yeniden
çalışabilir hale getirmek için tali işlerle uğraşıyordu. koşullarda girme
olasılığımızın olmadığı maden yerine Özgür Özel’in kullandığı araçla
girebiliyoruz. Eynez Ocağı’na girdiğimizde, bundan bir yıl önce arama kurtarma
çalışmalarının yoğun temposunun tam aksine, ürküten bir sessizlik karşılıyor
bizleri.
‘Dikkat’ uyarısı bile
paslanmış
301 madencinin büyük bölümünün cansız bedeninin çıktığı
maden girişine yaklaştığımızda o gün yaşananlar yeniden düşüyor aklımıza. Sonra
yangının büyümesine neden olan yanmaz malzemeler yerine kolay tutuşabilir
malzemelerden yapılan borular ve bantları görüyoruz. O hatta yürürken, “Önce İş
Güvenliği ve “Dikkat yazılı uyarıların neredeyse tamamının paslandığı
görülüyor. Yaygın kanının, bu uyarıların ocağın devlet tarafından işletildiği
dönemden kalma olduğu ve şirket tarafından yenilenmediği yönünde olduğu bizlere
iletiliyor.
‘Keşke ölseydik
ailemiz yaşardı’
Madenciler ve madenci yakınları yaşadıklarını “Sanki dün
gibi sözleriyle anlatıyor. Kazada yaşamını yitiren madenci ailelerinden şu
ortak cümle dökülüyor: “Verilen sözler tutulmadı.
Facia sırasında ocakta olmayan ve işsiz kalan bir madencinin
şu sözleri ise yürek burkuyor: “Keşke ölseydik, en azından ailemizin eline az
da olsa bir para geçerdi.
Soma’daki ocağın ardından yaklaşık 20 kilometre güneybatıya,
İzmir’in Kınık ilçesine gidiyoruz. En büyük kayıplardan biri bu ilçede
yaşanmış. Kınık’ta 11 madencinin yaşamını yitirdiği ve Alevi kimliği nedeniyle
ayrımcılık yapıldığı iddialarının odağındaki Elmadere köyüne gidiyoruz. Bu
köyde Güven ailesinin kapısını çalıyoruz. Oğlu Ahmet’i ocakta kaybetmiş Kamber
Güven’in diğer oğlu Ali ise Eynez’de çalışmasına karşın, senelik izinde olduğu
için kaza anını yaşamamış.
Kamber Güven, “İzini bitmiş olaydı, ikisi de gitmişti bizim
oğlanların. Devlet bize para vermedi, afad’da toplanan para vatandaşın parası. Devlet
bize ne şartlar vaat etti, yakınlarından bir kişiyi kamuya alacağız dendi,
olmadı. Köseler’e Başbakan geldi, Taner Yıldız geldi, buraya niye gelmedi?
Burası Türkiye Cumhuriyeti değil mi? Geçen gün Taner Yıldız, mahcup olduk dedi.
Niye vermiyor bizim tazminatlarımızı. Bir tanesi gelip buranın kapısını
çalmadı. Ölünce, iş bitti. Öldükleri gün hepsine sahip çıkacağız diyorlardı.
Hani güçlü devlettiniz, fakir millete geldi mi hiçbir şey olmuyor, yandaşa geldi
mi her şey oluyor diyor.
Elmadereli acılı
ailenin dramı: Bize gün doğmuyor
Aynı köyde oğlu Erol Uysal’ı yitiren ve 3 yaşındaki ve 1.5
yaşındaki iki torunu Volkan ve Burak ile yaşamını sürdüren Ali Uysal, “Bir
yıldan beri bir şey değişmedi. Sözler tutulmadı. Verilen sözlerin hiç arkasında
durulmadı. Diğer oğlum (İsmet) da madende çalışıyordu, şimdi işsiz. O daha çok
mağdur oldu. İŞKUR, ona aylık da ödemedi. Onların bir iki sene çalışması
gerekirmiş, ondan sonra İŞKUR devreye giriyormuş, o bir seneyi doldurmadığı
için şimdi daha mağdur durumda. Geline maaş bağlandı, oradan geçimimizi
sağlıyoruz, başka bir gelirimiz yok. Bize, kolay tarafı yok. Soma’da, bize gün
doğmuyor. Oğlumun fotoğrafını çerçevelettirdik ama duvara asamıyoruz diye
anlatıyor geçen bir yılı.
‘Devletin
nefesliğinde beş kişi kurtulabildi’
Son bir yılının tamamına yakınını Soma faciasına ayıran
Özgür Özel, kazanın nerede olduğunu, işçilerin nerede öldüğünü bize büyük bir
titizlikle anlatıyor… Devletin nefesliği olarak bilinen ancak işçilere
anlatılmayan yerden 5 işçinin sağ kurtulduğunu anlatıyor Özel. Özel, “250 kişi
S Panosu’nda vefat etti. 90 madencinin cenazesi ise 30 metrelik kısımdan
alındı. Daha önce devletin işlettiği, şimdi kullanılmayan, yer üstünden temiz
hava bağlantılı bir yer burası. Burada sadece 5 kişi kurtulmuş. 500 kişi de
sığar. Burayı bilen biliyor ama işçilerin geneli bilmiyor diye anlatıyor.
Orada anlıyoruz ki, kazanın gerçek nedeni ortaya çıksın, sorumlular bulunup
yargılansın diye, bir madenci titizliğiyle çalışmış Özel.
Uyarıyı yapmıştı
Soma faciasından sadece birkaç hafta önce TBMM kürsüsünden
Soma için tüm kamuoyunu uyaran Özel’in, facianın ardından yaptığı çalışmalarla
da bölgede büyük bir iz bıraktığı görülüyor. Facianın geliyorum dediğini
gösteren gaz ölçümlerini çıkaran, komisyondaki çalışmalarıyla Soma faciasında
sorumluların bulunması ve yargılanması için çaba harcayan Özel’i geçen bir yılı
sorduğumuzda, şunları kaydediyor:
En karanlık andı
“13 Mayıs günü saat 15.00’i geçiyordu haberi ilk aldığımda.
Zaman dursun istiyorduk ama durmuyordu. Soma’da her yer gözyaşı olup, akıyordu.
O maden ocağının kapısı, orada bekleyen tüm madenci yakınlarının ölümle yaşam
arasında gidip gelişlerine tanık oluyordu. Ölüm kimilerince bir sayıdan
ibaretti oysa. O gece Soma’da, sabahın alacakaranlığında şöyle bir not aldım:
‘4 kayba üzülen, 17 olunca kahrolan, 150’yi duymadan uyuyan milyonları yarın
sabah, ömürlerince unutamayacakları çok acı bir tablo bekliyor’. Soma ülkemizin
önlenebilir trajedisi, yaşadığımız en büyük işçi katliamıdır.
Rapora kulaklar tıkandı
Özel, sonra şöyle devam ediyor:
“Bugün Soma’da 12 bin işçi üç vardiya halinde yerin altına
giriyor, çıkıyor. Türkiye’de de 48 bin işçi. Hiçbiri geçen sene 13 Mayıs günü
madene inen vardiya kadar güvende bile değiller. Bu madenin Türkiye’nin en
güvenli madeni olduğu ortaya çıkıyor. Devletin işlettiği madenleri bir kenara
bırakırsan, Zonguldak’ta, Soma’da, Kütahya’daki rödovansçılara baktığımızda
oradaki madencilerin hayatı Allah’a emanet. Biz bir yılı hep birlikte üzülerek,
bolca vaatlerde bulunarak, havanda su döverek, Soma Komisyonu raporuna da
kulakları tıkayıp, işi oluruna bırakarak gittik.
Ölümlerin önü
alınmıyor
Bu 301 kişinin hayatını kaybettiği faciadan sonra her an bir
başka yerde benzer bir şey olabilir.
Cevheri almakla iş bitmiyor. Ermenek’te cevheri aldığımız
yerle ilgilenmedik, oraya su doldu, 18 kişi yaşamını yitirdi. Soma’da cevheri
aldığımız yerle ilgilenmedik, oraya metan ve karbonmonoksit ve yanıcı gazlar
birikti, daha sonra da patladı. Oluşturulan yeni maden alanları yine rödovans
ya da hizmet alım usulüyle oluyor. Soma’nın bir gerçeği var.
Devlet bu madenleri işletirken 30 senede bir kişi ölmüştü.
Rödovansa geçildiğinden beri ölümlerin önü alınmıyor. Soma faciasının bir yılda
ülkeye yaptırabildiği bir tek şey var, iş cinayetlerini görünür kılmak oldu.
Hizmetin hukuk bürosu
Y. Şafak
Eski PFDK Üyesi Avukat Memduh Oğuz’un yurt çapında kurduğu
çok sayıda hukuk bürosu vasıtasıyla paralel yapıya mensup işadamlarının
davalarını kapattırdığı ve bu yöntemle himmet topladığı belirlendi.
Konya’daki paralel yapı soruşturmasında eski PFDK üyesi
Avukat Memduh Oğuz’un gözaltına alınması, paralel yapının paravan hukuk
bürolarını ortaya çıkardı. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “paralel
yapı iddialarına ilişkin soruşturmada örgütün finans ve avukat yapılanmasına
ilişkin önemli deliller elde edildi. Soruşturma kapsamında önceki akşam geç
saatlerde ABD’ye gitmek üzere bulunduğu havalimanında gözaltına alınan Oğuz’un
da bu yapılanmanın organizatörlerinden biri olduğu iddia edildi.
PARAVAN HUKUK
BÜROLARI
Emniyet tahkikatını Konya Emniyet Müdürlüğü Organize
Suçlarla Mücadele Şubesi’nin yürüttüğü soruşturmada, Oğuz’un yurt çapında
paravan hukuk büroları kurduğu ortaya çıktı. Bu hukuk büroları aracılığıyla
kendisine ulaşan iş adamları hakkında açılan dosyaları kapattırdığı belirtilen
Oğuz’un bu yöntemle örgüt lehine himmet toplayarak ABD’deki bir hesaba
yönlendirdiği tespit edildi. Bu yöntemle elde edilen paranın büyük bir meblağ
olduğu da iddialar arasında. İddiaları doğrulayan Yeni Şafak’ın ulaştığı adli
kaynaklar, bir avukatın gözaltına alınmasına yetecek kadar delile ulaşıldığını
kaydediyor.
DHKP/C İLE AYNI
YÖNTEM
Terör örgütü DHKP/C’nin de buna benzer bir avukat
yapılanması bulunuyor. DHKP/C’nin de, davalarını takip etmek, militanlar
hakkında raporları yurt dışına göndermek ve bağışları organize etmek amacıyla
hukuk büroları kurduğu daha önce örgüt elemanları hakkında hazırlanan
iddianamelere yansıdı. Paralel yapının kurduğu bu ağın, DHKP/C yapılanmasıyla
benzerlik taşıması ise dikkat çekici bulundu.Paralel yapıya yakın iş
adamlarının dosyalarını kapattırarak örgüte menfaat temin etmekle suçlanan
Oğuz’un Konya, Bursa, Antalya, Nevşehir ve Kütahya’nın da aralarında bulunduğu
10 ilde hukuk bürosu bulunduğu ve bu bürolarda 100’ün üzerinde avukatın
çalıştığı belirlendi. Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Mevlana
Üniversitesi’nin mütevelli heyetinde yer alan Oğuz’un adı, Fenerbahçe Başkanı
Aziz Yıldırım’ın da tutuklandığı Futbolda Şike soruşturması sürecinde sıklıkla
geçiyordu. Oğuz o dönem PFDK üyesiydi.
ADLİ KONTROLLE
BIRAKILDI
Öte yandan adliyedeki işlemleri tamamlanan Oğuz, tutuklama
istemiyle adliyeye sevk edildi. Oğuz’la birlikte gözaltına alınan sekreteri
F.N.P., yurdışına çıkış yasağı konularak, adli kontrolle serbest bırakıldı.
Diyarbakır’da 11
tutuklama – Milliyet
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın PKK’nın gençlik
yapılanması olarak bilinen Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H)
üyelerine yönelik olarak başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan 12
şüpheliden 11’i tutuklanırken, 18 yaşından küçük olan 1 şüpheli ise adli
kontrol kararı ile serbest bırakıldı.Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan
Solmaz soruşturma kapsamında 11 şüphelinin de yakalanması için çalışıldığını
söyledi.
Emniyet, şiddet
mağduru kadınlara wing tsun öğretecek! – Habertürk
Kadına şiddetin önüne geçmek için bir önlem daha alındı. 4
yılda şiddet mağduru 25 bin kadının başvurduğu İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü,
250 polisi eğitti. Ayrıca Güngören Emniyet Müdürlüğü, bölgesindeki kadınlara
şiddet ve tacizlere karşı eğitim verdi. Şimdi ise wing tsun dövüş sanatını
öğretecek
Kadına şiddet,wing
tsun, dövüş sanatı
Evde, sokakta, okulda, yollarda hatta mahkeme salonlarında
kadına yönelik şiddetin ardı arkası kesilmiyor. İstatistiklere göre Türkiye’de
kadınların yüzde 27’si boşanmak ya da ayrılmak istediği için öldürülüyor.
Öldürülenlerin yüzde 23’ünün katili ise kocaları. Eşinden, sevgilisinden,
babasından kardeşlerinden şiddet gören kadınlarla ilgili haberler de eksik
olmuyor. Alınan önlemlere rağmen kadının dayak yemesinden tutun da öldürülmesine
kadar karşılaştığı pek çok şiddet bitmiyor. İstatistikler böyleyken 2011’de
İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü “Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
Birimi kurdu. Şimdiye kadar 25 bin şiddet mağduru kadının başvurduğu birim,
özel eğitim verdiği 250 polisi de ilçe emniyet müdürlüklerinde görevlendirdi.
İşte bu çerçevede İstanbul Güngören İlçe Emniyet Müdürlüğü kendi bölgesindeki
kadınlar için kolları sıvayıp. “Gücünün Farkına Var! Kendini Tanı sloganıyla
bir proje başlattı. Proje kapsamında kadınlara yasal hakları anlatıldı. Şimdiki
aşama ise kadınlara karşılaşacakları şiddete karşı kendilerini savunmalarını
sağlayacak Çin dövüş sanatı “wing tsun u öğretmek. Göngören İlçe Emniyet
Müdürlüğü’nün İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü bünyesinde kurulan “Aile İçi ve
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Birimi kapsamında başlattığı bu eğitim
projesinin sonraki aşaması ise uygulamayı İstanbul geneline yaymak.
WİNG CHUN NEDİR? WİNG CHUN NEDİR?
KADINLARA TIR’DA
EĞİTİM
Proje kapsamında Güngören Meydanı’na “Eğitim Yaşa- TIR
yazılı bir TIR yerleştirildi. Bu TIR’da kadınlara, Türk Ceza Kanunu ile Medeni
Kanun’daki yasal haklarına ilişkin eğitim veriliyor. Aile İçi ve Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Birimi Amiri Başpolis Yavuz Morgül ve polis memuru Zehra
Çopuroğlu kadınlara şiddet ve taciz olayları başta olmak üzere yasalar önündeki
tüm haklarını tek tek anlatıyor. Eğitim kapsamında uzman psikolog Pelin Erbil
sağlıklı yaşam psikolojisi ile ilgili seminer veriyor. Kanser ve sağlıklı yaşam
konularının anlatıldığı kadınların eğitimi wing tsun dövüş sanatını
öğrenmeleriyle son bulacak. İşkadını Betül Işık, işyerinde çalışan kadınları bu
eğitime dahil olmaları için getirmiş. Işık, “Şirketimde çalışan personelin
yüzde 80’i kadın. Ben de bilinçli bir işkadınıyım. Kadın çalışanlarımın ailesi
veya başkaları tarafından şiddet mağduru olmalarını istemiyorum diyor.
Çavuşoğlu: 2015 büyük
bir fırsat – Milliyet
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan’da yeni
hükümetin kurulmasından sonra Türkiye’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias ile Ankara Palas’ta bir araya
geldikten sonra düzenlenen ortak basın toplantısında Kıbrıs konusunu
değerlendirdi.
Çavuşoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi
lideri Anastasiadis’in, “Birleşik bir Kıbrıs hayali için 15 Mayıs’ta yeniden
masaya oturacaklarını bildirmesinin ardından, müzakerelerin yeniden başlayacak
olmasından mutluluk duyduklarını dile getirdi. Çavuşoğlu, “2015 büyük bir
fırsat, bu seneyi, bu fırsatı kaçırmayalım dedi. Kocias ise KKTC’de Akıncı’nın
seçilmiş olmasını önemli bir fırsat olarak gördüklerini ifade etti,
Türk-Katar
Uluslararası Üniversitesi kuruluyor – Hürriyet
Bakan Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı Tevfik İleri Salonunda,
gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
Nabi Avcı, konaklama merkezlerinde bulunan Suriyeli
mültecilerin çocuklarına verilen eğitime ilişkin bir soru üzerine, kamplarda
belediyelerin ve STK’ların açtığı okullarda, Türkiye’nin hassasiyetlerine göre
gözden geçirilen Suriye müfredatı ile haftada 5 saat Türkçe dersi okutulduğunu
dile getirdi.
Daha çok okula ve yüksek öğretim görenler için
üniversitelerde kontenjana ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Avcı, “Türk
öğrenciler girdikten sonra ayrıca Suriyeliler için oluşturduğumuz ek kontenjanla
alım yapıyoruz. Kimse şu dedikoduyu yapamaz, muhalefette öyle eğilimler
gördüğüm için söylüyorum. ‘Türk öğrenciler dururken, Suriyeliler eğitim
alıyor.’ Hayır, Suriyeliler için bilahare kontenjan oluşturuluyor” diye
konuştu.
Bakan Avcı, Gaziantep’te öncelikli olarak Suriyeli
öğrencilerin okuyacağı Türk-Katar Uluslararası Üniversitesi kurulacağını da
kaydetti.
Milletin küfreden
işidamı Mehmet Cengiz’e vergi kıyağı – Cumhuriyet
‘Milletin ….’ diyerek küfreden Mehmet Cengiz’in 420 milyon
vergi borcu silindi.
AKP’nin yandaş şirketlere ait 3 milyar 31,5 milyonluk vergi
borçlarını sildiği ortaya çıktı.
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sürecinde ortaya
çıkan ses kayıtlarında “Milletin a… koyacağız” diyen Mehmet
Cengiz’in 420 milyon vergi borcunun silindiği ortaya çıktı.
Gazeteci Fatih Yağmur’un haberine göre, AKP iktidarı
çoğunluğu yandaş şirketlere ait tam 3 milyar 31 milyon 485 bin liralık vergi
borcunu 2010 yılında sildi.
Yayınlanan belgelere göre, vergi borçlarından
Akfen Gayrimenkul Y.O A.Ş.’nin yüzde 98,
Albayrak Gayrimenkul Y.O. A.Ş.’nin (Yeni Şafak Gazetesi)
yüzde 97,8,
Cengiz İnşaat San.Tic. A.Ş’nin yüzde 100,
Elektromed Elektronik Sanayi ve Saglık Hizmetleri A.Ş.’nin
yüzde 95,4
Şişli Florance Nightingale Hastanesi’nin yüzde 90,9 borcu
silindi.
NATO’dan Suriye için
çok kritik ziyaret – Hürriyet
TÜRKİYE, Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte Suriye’de Esad
rejimine karşı muhalifler için yardımlarını koordine edip artırdığı bir dönemde
NATO’dan önemli bir askeri konuğu ağırladı.
NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanı (SACEUR)
Amerikalı Orgeneral Philip Breedlove, Türkiye ile ABD arasında mutabakata
varılan ılımlı Suriyeli muhalifler için planlanan “eğit-donat programını
görüşmek amacıyla bugün akşam saatlerinde Ankara’ya geldi. Genelkurmay
Karargahı’na giden Orgeneral Breedlove, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet
Özel raporlu olduğu için Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile
görüştü.
KIRŞEHİR’E DE GİTTİ
SACEUR Komutanı’nın Ankara’dan sonraki ikinci durağı ılımlı
Suriyeli muhaliflerin eğitileceği Kırşehir-Hirfanlı’daki Jandarma Eğitim
Merkezi oldu. Breedlove daha önce
Türkiye’ye gelen ve eğitim merkezine yerleşmiş olan ABD özel kuvvetler ekibiyle
biraraya geldi.
SİLAHLAR DA
KIRŞEHİR’DE
Amerikalı özel kuvvetler, Kırşehir’de Türk Özel Kuvvetler
(Bordo Bereliler) ile birlikte Suriyeli muhaliflere eğitim verecek. Amerikalı
askerlerle birlikte muhaliflere verilecek olan ağır makineli silahlar, değişik
türde bombalar ile bombasavar gibi teçhizatın da Kırşehir’e getirildiği
öğrenildi.
Türk askeri kaynaklar, Amerikalı askerlerin yerleştiği
Kırşehir’e henüz Suriyeli muhaliflerin gelmediğini ileri sürdüler. Pentagon’dan
bir yetkili de geçen hafta eğitimin Esad rejimine mi yoksa IŞİD’e karşı mı
olacağı konusunda Ankara ile Washington arasında görüş ayrılığı yaşandığını
söylemiş, ancak bu iddia Dışişleri Sözcüsü Tanju Bilgiç tarafından
yalanlanmıştı. Bilgiç tarih vermeyerek “Eğit-donat programı kısa sürede
başlayacak demişti. Eğit-donat programının Ürdün ayağı ise daha önce
başlamıştı.
Çipras ile Davutoğlu’nun
kimyası uyuyor – Hürriyet
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile bir araya gelen Yunan
Dışişleri Bakanı Kocias, “İzlenimim Davutoğlu ve Çipras’ın kimyalarının
uyuştuğu yönünde. Yunanistan’da herhangi bir siyasi partiye mensup değilim ama
her iki ülke de böyle başbakanlara sahip olduğu için çok şanslı dedi.
BUGÜN Antalya’da başlayan NATO Dışişleri Bakanları
toplantısı öncesinde Ankara’yı ziyaret eden Yunan Dışişleri Bakanı Nikos
Kocias, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın
kimyalarının uyuştuğunu söyledi. Dün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir
araya gelen Kocias basın toplantısında şunları söyledi: “Yunanistan ve Türkiye
bu bölgede istikrar unsuru iki ülke. Deniz güvenliği konusunda güven arttırıcı
önlemlerde mutabık kaldık. Bu hususta üzerinde durduğumuz 9 teknik konu var.
Ortak dileğimiz Ege’deki sorunların çözülmesi, gerilimin düşmesi. Bazı
bölgelerle ilgili tereddütlerin ortadan kalkmasını istiyoruz. Türk hükümeti
Çipras’ı davet etmiştir. İzlenimim Davutoğlu ve Çipras’ın kimyalarının uyuştuğu
yönünde. İkisi de genç, yaratıcı uluslararası ortamı iyi okuyan insanlar.
Çipras Türkiye’ye memnuniyetle gelecektir. Herhangi bir siyasi partiye mensup
değilim, ama her iki ülke de böyle başbakanlara sahip olduğu için çok şanslı.
EGE’DE MUTABAKAT
Ege Denizi’nde güvenlik konusunda alınacak güven arttırıcı
önlemlere ilişkin iki ülke arasında mutabakat sağlandı. Çavuşoğlu, “Ege’deki
askeri faaliyetlerin istenmeyen kazalara yol açmaması bakımından alınabilecek
tedbirler konusunda bir dizi güven arttırıcı önlemde mutabık kaldık dedi.
Kocias da “9 teknik konu var üzerinde mutabık kaldığımız. Ege’deki sorunlar
çözülsün, gerilim düşsün istiyoruz mesajı verdi.
Solcu SYRİZA Partisi’nin lideri Aleksis Çipras,
Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizin ardından ocak ayında yerleşik partileri
geride bırakıp başbakan seçilmişti.
KIBRIS’TA U YIL ÇÖZÜM
“(15 Mayıs’ta) Müzakerelerin tekrar başlayacak olması önemli
bir gelişme. Kıbrıs’ta çözüm konusunda irademiz mevcut diyen Çavuşoğlu,
“Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’da da aynı kararlılık olursa bu yıl içinde
adada kalıcı bir barışa ulaşacağımızı da söylemek isterim dedi. Kocias ise
Kıbrıs’ın tüm ülkelerle dostluk ve işbirliği ilişkileri içinde olmasını arzu
ettiklerini belirterek “Türkiye ve Yunanistan’la iyi ilişkileri olan ve
garantör güçlere ihtiyacı olmayan bir Kıbrıs ortaya çıksın. Türk ve Rumların
haklarını güvence altına alabilen bir Kıbrıs’tan yanayız diye konuştu.
Yolsuzluk skandalı
beş bakanı götürdü – Hürriyet
Şili’de Devlet Başkanı Michelle Bachelet, adı yolsuzluğa
karışan 5 bakanı görevden alarak kabineyi yeniledi.
Görevden alınan bakanlar arasında haftalardır istifası
istenen İçişleri Bakanı Rodrigo Penailillo’nın dışında savunma, adalet, işçi,
kültür ve sosyal gelişim bakanları var.
Devlet Başkanlığı Sarayı’ndaki törende yeni kabinesinde
yaptığı değişiklikleri duyuran Bachelet, “Bizden beklenen dürüstlük ve
şeffaflık mesajı verdi.
Şili siyasetinde deprem etkisi yapan, geçtiğimiz eylül
ayında patlak veren yolsuzluk skandalı, savcı ve vergi dairesinin yaptığı ortak
operasyonla ortaya çıkarılmıştı. Soruşturma sonunda, seçim kampanyasına yapılan
bağışların sahte makbuzla alındığı, bu sayede hem para hem de vergi kaçırıldığı
belgelenmişti.
Skandal, ülkenin en büyük finans şirketlerinden olan Penta
Group’a kadar uzandı. Şirketin, yüzlerce sayıda politikacı ve yakınlarına seçim
kampanyası çerçevesinde sahte faturalar verdiği iddiaları basında yer aldı.
Geçtiğimiz hafta ise savcılık, 5 bakanın mahkemeye çıkarılması
yolunda talepte bulunmuştu.
OĞLUNUN ADI DA KARIŞTI
Yolsuzluğa adı karışanlar arasında bakanların yanı sıra
Başkan Bachelet’in aile üyeleri de bulunuyor.
Başkan Bachelet’in oğlu Sebastian Davalos’un, eşinin
danışmanlık firması Caval üzerinden bir arazi alımında 10 milyon dolarlık banka
kredisi alması için nüfuzunu kullandığı iddia edildi.
Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen, rüşvet verme, kara para
aklama ve vergi kaçırma gibi suçlarla karşılaşan Penta finans şirketinin sahibi
Julio Ponce, 1973 yılında askeri darbe ile iktidarı ele geçiren Şili’nin diktatör
devlet başkanı Augusto Pinochet’in eski damadı.
Son kamuoyu yoklamaları, görev süresi 2018’de bitecek olan
Bachelet’in popülaritesinin yüzde 29’a kadar düştüğünü gösteriyor.
İsrailli tümgeneral:
Hamas alternatifsiz – Milliyet
İsrail ordusunun güney kumandanlığının başındaki Tümgeneral
Sami Turgeman, şaşırtıcı bir açıklama yaparak ‘İsrail ve Hamas’ın huzur, büyüme
ve refah gibi ortak hedefleri paylaştığını’ öne sürdü
Yaz aylarında Gazze’ye yönelik operasyonda önemli rol
oynayan Turgeman, Gazze’nin kaosa sürüklenmemesi için Hamas’ın iktidarda
kalması gerektiğini savundu. Yedioth Ahronot gazetesinin yayımladığı habere
göre Gazze sınırındaki İsrail köylerinin liderlerine seslenen Turgeman,
pragmatik bir tavırla ‘ordunun bir ay içerisinde Hamas’ı yenemeyeceğini’
vurgulayarak Hamas’ın ‘küresel cihad istemediğine’ dikkat çekti. Turgeman,
“Gazze Şeridi’nde Hamas’ın alternatifi yok. İsrail ordusu girerse kaos olur ve
bu şu anki güvenlik durumundan daha problemli olur ifadelerini kullandı.
İsrail ordusu açıklamaları yalanlamadı.
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”