13 Mayıs 2015 Çarşamba Saat 17:28
Türk Ordusu Rojava’ya
girmeye mi hazırlanıyor?
ANHA – Cizîr
Kantonu’na bağlı Serêkaniyê’nin sınır komşusu olan Ceylanpınar’a özel birlikler
sevk edildi. Gece yarısı özel otobüslerle sevk edilen askerler, Ceylanpınar
sınırları içinde bulunan mülteci kamplarına yerleştirilen birliklerin sevkıyatı
“Rojava’ya savaş açma hazırlığı olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’nin Rojava ve Suriye sınırında tampon bölge
oluşturmak için askeri harekat düzenleyeceği yönünde tartışmalar ve CHP’li
Gürsel Tekin’in “Türkiye Rojava’ya girecek iddiaları gündemdeyken Türk
ordusundan sınırda tansiyonu yükselten
bir adım geldi.
DİHA’dan İbrahim POLAT’ın haberine göre Türk ordusu, Cizîr Kantonundaki
Serêkaniyê’nin sınır komşusu olan Urfa’nın Ceylanpınar (Serêkaniya Serxet)
ilçesine Şırnak’tan getirildikleri öğrenilen yüzlerce özel eğitimli paralı
asker sevk etti.
Özel birlikler
mülteci kamplarına yerleştirildi
Mülteci kamplarında kalan kamp sakinlerinden alınan
bilgilere göre, 7 Mayıs tarihinde, gece yarısı özel bir otobüs firmasına ait
otobüslerle ilçeye getirilen askerlerden 100’ü Ceylanpınar’daki Telhamut
Mülteci Kampı’na, 182 asker ise yine Ceylanpınar sınırları içerisinde bulunan
fakat idari bakımdan Viranşehir Kaymakamlığı’na bağlı AFAD Viranşehir Çadır
Kent Konaklama Tesisi’ne yerleştirildi. Kamplarda sığınmacıların yaşadığı
çadırlardan uzak noktalarda kurulan büyük çadırlara yerleştirilen askerler, 7
Mayıs gününden bu yana burada kalmaya devam ediyor.
Bu kamplar daha önce de defalarca DAIŞ, El Nusra gibi
çetelere eleman yetiştirme ve lojistik destek vermekle gündeme gelmişti.
Sınırda savaş kaygısı
İsminin açıklanmasını istemeyen kamp sakinlerinden Rojavalı
bir yurttaş, 7 Haziran’da mecliste istediği koltuk sayısına ulaşamayacağının
farkına varan AKP’nin Suriye’ye (Rojava) müdahale ederek, savaş gerekçesiyle
seçimi iptal etme söylemlerinin dolaştığı bir dönemde askerlerin sınıra
yığılmasını “savaş hazırlığı olarak yorumladıklarını ve bundan kaygı
duyduklarını ifade etti.
Askerler neden kışla
yerine uzak kamplara yerleştiriliyor?
Askerlerin, kamp sakinlerine “seçim güvenliği gerekçesiyle
getirildiklerinin belirtildiği öğrenildi. Son dönemlerde DAIŞ çeteleri ile
YPG/YPJ güçleri arasında çatışmaların yoğunlaştığı Serêkaniyê sınırına bu
sevkıyatın yapılması, askerlerin tamamının özel birliklerden oluşması, gece
yarısı operasyonu gibi gizli bir şekilde sevk edilmesi, askeri birlikler değil
de kent merkezinden 10 ve 15 kilometre uzaklıkta bulunan ve sivillerin
giremediği mülteci kamplarına konuşlandırılmaları kaygılara yol açtı.
Xanat köyü
özgürleştirildi
ANHA – DAIŞ
çetelerine üstüste darbeler vuran YPG savaşçıları, Xanat köyünü de çetelerden
temizleyerek özgürleştirdi. Bölgede 29 çete cenazesiyle çok sayıda silah ve
mühimmat da YPG savaşçılarının eline geçti.
Hesekê-Til Temir kentleri arasındaki bölgede 3 günden bu
yana şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
Çatışma alanındaki ANHA muhabiri YPG güçlerinin Hesekê’nin
batısındaki Xanat köyünü şiddetli
çatışmalar ardından saat 18:55 sularında DAIŞ çetelerinden temizleyerek
özgürleştirdiğini bildirdi.
Onlarca çetenin öldürüldüğü çatışmalar, köyün bulunduğu
bölgede halen devam ediyor.
29 çete cenazesi ele
geçti
YPG güçleri ile DAIŞ çeteleri arasında 3 gündür Hesekê-Til
Temir hattında yaşanan şiddetli çatışmalarda onlarca çete üyesi öldürüldü.
Bölgede bugün özgürleştirilen Biwêza, Mişêfre, Til Tal ve
Ezam Foqanî (Yukarı Ezam), Eşra, Salihiyê köylerinde YPG güçleri, çatışmalarda
öldürülmüş 24 çete cenazesini denetim altına aldı. Cenazelerin 7’sinin Eşra
köyünde, diğer 17’sinin de Til Mecdel ile Salihiyê köylerinde bulunduğu
öğrenildi.
Serêkaniyê kerntine bağlı Aliya hattında ise öldürülen çok
sayıda çete üyesinden 5’inin cenazesi YPG savaşçılarının eline geçti.
4 çete aracı imha
edildi
Hesekê-Til Temir hattındaki köylerde YPG savaşçıları çok
sayıda mühimmatla birlikte 9 Keleş, 2 BKC, bir B-7 Roketatar ile 13 roketi,
23,5’luk Doçka yülük bir araç ile çok sayıda Keleş ve BKC mermisini de ele
geçirdi.
2’si Doçka yüklü 4 çete aracı ise, YPG savaşçıları
tarafından imha edildi.
Çetelerin kapsamlı
saldırısına, YPG güçlerinden görkemli cevap
ANHA-DAIŞ
çeteleri, YPG güçlerinin Serêkaniyê’de başlattığı geniş çaplı operasyona karşı,
8-9 Mayıs’ta kapsamlı bir hazırlıktan sonra saldırı girişiminde bulundu. Ancak,
çete saldırıları YPG/YPJ güçlerinin görkemli direnişi karşısında boşa
çıkarılarak, çeteler hezimete uğratıldı.
Til Temir’in yaklaşık olarak 30 km batısında ve Serêkaniyê
ye de yaklaşık olarak 25 km uzakta bulunan Aliya Bölgesi 2 yıla yakın bir
süredir DAIŞ çetelerinin işkalı altında bulunuyor. Bölgede DAIŞ çetelerinin
baskı ve işkencelerinden bunalan halk, YPG güçlerinden yardım isteyerek çetelerin
bölgeden çıkartılmasını istedi. Bunun üzerine YPG savaşçıları 6-7 Mayıs’ta
bölgede geniş çaplı bir operasyon başlattı. Operasyonun ilk gününde 9 köy ve 4
mezra özgürleştirilirken, uluslararası koalisyona bağlı savaş uçakları da
operasyona havadan destek verdi.
Operasyonu durdurmaya
güçleri yetmedi
YPG güçlerinin bölgede başlattığı operasyonları durdurmak ve
halk üzerindeki korku cenderesini devam ettirmek için, çeteler 8-9 Mayıs’ta
YPG’nin denetiminde bulunan 7 noktaya saldırı girişiminde bulundu. Aliya
bölgesinde 7 Mayıs’ta çetelerden temizlenen iki köy ve Mebruka bölgesindeki
yine aynı şekilde daha önce çetelerden temizlenen 3 merkeze yönelik
gerçekleştirilen saldırılarda, çeteler başarı sağlayamadı. Taciz atışları ile
ancak varlık gösterebilen çetelerin, YPG direnişine karşılık verebilecek askeri
güçlerinin olmadığı net bir şekilde bu direnişle ortaya çıktı.
Özcesi çeteler durdurmak istedikleri operasyonda ağır darbe
yerken YPG direnişçileri moral üstünlüklerini daha da pekiştirdi.
Son zamanların en
kapsamlı saldırısıydı
DAIŞ çeteleri Til Temir ve Hesekê’ye yönelik saldırılarında
amaçlarına ulaşamayınca YPG kaynaklarının da doğruladığı üzere son zamanlardaki
en kapsamlı saldırısını Serêkaniyê’ye gerçekleştirdi. Çeteler Girê Sipî (Til Ebyad) ve Reqqa’dan
getirdikleri güçle YPG’nin başlattığı operasyonun önünü almak istedi.
Hezimete uğrayan
çeteler en az 93 kayıp verdi
Aliya ve Mebruka çevresinde şiddetli bir şekilde başlayan
çatışmalarda, çeteler gece saat 23.10’da Qeçka köyüne yönelik bomba yüklü zırhlı
bir araçla saldırı girişiminde bulundular. Ancak erken fark edilen araç
hedefine ulaşmadan YPG güçleri tarafından imha edildi. Amacına ulaşamayan çeteler hemen ardından
saldırıya geçmek istedi. Alanda ciddi kırılma yaşayan çete güçlerine Girê Sipî
(Til Ebyad) ve Reqqa’dan takviye yapıldı. Çatışmalar şiddetlenerek, Qeçka
köyünün 3 km uzaklığındaki Hêla köyünde de başladı. Sabaha kadar süren
çatışmalarda çeteler ağır darbe alarak geri püskürtüldü.
Sabah saatlerinde ise çeteler Mebruka tarafından YPG’nin
denetiminde bulunan stratejik Boğa tepesiyle Firize Büyük ve Küçük köylerine
saldırı girişiminde bulundu. Başlayan şiddetli çatışmalar öğle saat 13.30’a
kadar yoğun bir şekilde sürdü. YPG savaşçıları buradaki saldırıları da boşa
çıkararak çetelerin amaçlarına ulaşmasına engel oldu.
5 noktaya yönelik saldırılarda en az 93 çete üyesi
öldürüldü. 47 çete cenazesi YPG güçlerinin eline geçerken, çetelerin çok sayıda
cenazeyi de yanlarında götürdükleri görüldü.
10 askeri araç imha
edildi
Bu arada YPG direnişçileri tarafından darbelenin çetelere
ait 10 askeri araçta imha edildi. Qeçka
ve Hêla köylerinde 2 zırhlı ve bomba yüklü askeri araç YPG güçleri tarafından
imha edildi. Yine 57’lik ve 23,5’luk Doçka (Uçaksavar) imha edildi.
Mebruka hattında 57’lik ve 23,5’lık Doçka, bir panzer ile 2
pik cup imha edildi.
46 silah YPG’nin
eline geçti
Çetelerin ağır darbeler alıp geride bıraktıkları sadece
cenazeleri olmadı. Çok sayıda cephane de YPG direnişçilerinin eline geçti.
Çeteler üzerinde 46 silah kaldırıldı. Bunlar arasında Kileş, BKC, çok sayıda
kleş ve BKC mermisi ile B7 Roket atar ve roketleri ile el bombaları YPG
savaşçılarının eline geçti.
Bölge halkının umutları YPG güçlerinin büyük bir
kararlılıkla direnişi doruklara taşıyarak devam ediyor. Aliya bölgesinde
bulunan köyler çetelerden temizleniyor.
Mahabad’da özel tim
K24-İran’da
Mahabad’da Ferinaz Xosrawani’nin yaşamını yitirmesinin ardından yaşanan öfkeyi
bastırmak üzere “Olağanüstü Hal durumu devam ederken, İran hükümetinin baskısı
tepkilerin yayıldığı diğer tüm Kürt kentlerine de artıyor.
DİHA’nın haberine göre İran Hükümeti Mahabad’da, Rojhilat’a
ve Tahran’da Kürt kentlerine dönük özel tim sevkiyatı yapmaya başladı.
Kürdistan İnsan Hakları Merkezinin vermiş olduğu bilgilere göre, İran
İstihbarat Bakanlığına bağlı özel kuvvet birimleri ile Besic güçleri, Doğu
Kürdistan şehirlerine sevk edildi. Aynı
kaynak, bölgeye aktarılan özel kuvvet birimlerinin Sine’de konumlanan İtlaat
birimleriyle birlikte valilikte bir toplantı gerçekleştirdiğini bildirdi.
Yine şehrinde de OHAL’in halen devam ettiği, şehrin internet
ve telefon hatlarının İstihbarat Bakanlığının onayıyla kesildiği bildirildi.
Tara Oteli’nin ateşe verilmesi sonrası İran güvenlik güçleri ile halk arasında
gece boyu süren çatışmalarda, ölü sayısı kimi kaynaklarca 2 kimi kaynaklarca
ise 6 olarak, yaralı sayısı da en az 50 olarak belirtildi.
İran Yargı Sözcüsü Gulam Hüseyin Muhsini Ejei tecavüz
iddiasını doğruladı ve “Mahabad olayında sanığın suçu belli. Ancak suçun ne
ölçüde olduğu soruşturmanın ardından belli olacak. Şimdilik konunun ayrıntıları
ile aydınlatılmasını beklemeliyiz açıklamasında bulundu. İran Emniyet Genel
Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Şube Müdür Yardımcısı Said Muntezir el Mehdi de daha
önce yaptığı açıklamada baş sanığın gözaltında suçunu itiraf ettiğini
söylemişti.
HDP aşiretleri nasıl
ikna etti?
RADİKAL – Seçime
bir ay kala Güneydoğu’da etkili aşiretler ve aileler birbiri ardına HDP’ye
katılıyor. Binlerce aşiret mensubunun bulundukları kentlerde yürüyüş yaparak
HDP’ye gitmeleri de güçlü bir propaganda iklimi yaratıyor.
HDP’ye katılanların neredeyse tamamının Cumhuriyet tarihi
boyunca muhafazakar siyasi çizgiden hiç sapmayan, son 12 yıldır da daima AK
Parti ’ye destek veren, vekil çıkartan, bölgedeki il ve ilçe teşkilatlarını
yöneten aşiretler olması da dikkat çekici.
Peki ne oldu da seçime kısa süre kala bugüne kadar HDP’nin
temsil ettiği gelenek siyaseten yıldızı barışmayan aşiretler bu keskin kararı
verdi?
Önce, sadece son bir haftada yaşanan bu büyük ‘siyasi göçü’
bir hatırlayalım…
BATMAN VE ŞANLIURFA
ÖN PLANDA
Aşiretlerin HDP’ye ilgisinde Batman ve Şanlıurfa ön planda.
Batman’da AK Parti’ye destek veren ve tahminlere göre bölgede 20 bine yakın oy
potansiyeli bulunan Raman aşireti HDP’yi tercih etti. Yine Tarım Bakanı Mehdi
Eker’in de akrabaları olan Batman’ın etkili alilerinden Alpahanlar’dan da
(Maladina) 300 kişi HDP rozeti taktı.
Van Başkale İlçesi’nde yıllardır AK Parti teşkilatını
yöneten aileler de istifa ederek yürüyüş yapıp HDP’ye katıldıklarını ilan
ettiler.
En büyük katılımlardan birisi ise aşiretlerin ve köklü
ailelerin siyasette etkili olduğu Şanlıurfa’da gerçekleşti. Suruç’un 5 büyük
aşireti Erdoğan, Kılıçaslan, Kalkan, Şahin ve Boydan’lar tıpkı diğerleri gibi
toplu olarak ilçede bir yürüyüş düzenleyip HDP ilçe binasına gittiler. 12
yıldır AK Parti’nin ilçe teşkilatını yöneten siyasetçilerin neredeyes tamamı bu
5 aileye mensup.
DENGİR MİR MEHMET
FIRAT ETKİSİ
Diğer bir ses getiren katılım da Adıyaman’ın Kahta
İlçesi’nde oldu. Türkiye’nin en büyük aşiretlerinden Rişvan aşiretinin lideri
ve Kurtuluş Savaşı döneminde büyük başarılar göstermiş, Atatürk ’ün de övgüyle
bahsettiği Hacı Bedir Ağa’nın kızının mensup olduğu Turanlı ailesinden 12 bin
kişi, yine toplu yürüyüşle HDP saflarına geçti. Meclis’e muhafazakar partilerden
daima vekil vermiş, Kahta’da belediye başkanlığını yürütmüş Turanlı aşiretinin
katılımında Rişvan aşiretinin önde gelen ismi Dengir Mir Mehmet Fırat’ın etkisi
büyük elbette.
İşte bir ayda yaşanan tüm bu hareketliliğin ardında HDP’nin
geçen seçim Türkiye siyasetine tanıttığı ‘eş başkanlık’ gibi bu seçimde siyaset
sahnesine sürdüğü ‘İkna Komisyonları’nın payı var.
Haberlede adı geçen ancak kamuoyunda pek kimsenin üzerinde
durmadığı bu komisyonlar, adeta seçim sürecinde HDP’nin ‘gizli gücü’ gibi faaliyet
yürütüyor…
Nedir bu İkna Komisyonları ve aşiretleri nasıl ikna ediyor?
Bu sorunun yanıtını, aşiretlerin yoğun katılım gösterdiği
Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’ndeki HDP teşkilatının başkanı Mehmet Koşut veriyor.
İkna Komisyonları’nın HDP’nin faaliyet yürüttüğü her yerde
bulunduğunu söyleyen Koşut, komisyonların bazı yerlerde yüzlerce kişiden
oluştuğunu, Suruç’ta bu sayının 40 olduğunu ifade etti.
GELENEKSEL
ARABULUCULAR, MODERN SİYASİ ARACA DÖNÜŞTÜ
Koşut, komisyon üyelerinin o yörenin ileri gelenlerinden,
akil insanlarından, sözü geçen, tanınan kanaat ve dini önderlerinden, sivil
toplum kuruluşu temsilcilerinden, gençlerden ve her meslekten insandan
oluştuğunu vurguladı. Etkisinin de buradan geldiğini kaydeden Koşut, İkna
Komisyonu’nun nasıl faaliyet yürüttüğünü de şöyle anlattı:
“Komisyon ilişki kurulacak ailenin, aşiretin, grubun
niteliğine göre kendi içinde heyetler belirliyor. Mesela bir köy veya aşiret
ile görüşeceğiz. İkna Komisyonu kendi içinde o köyü veya aşireti tanıyan, daha
önce bir ilişkisi bulunan, sözünün geçebileceği isimlerden heyet oluşturuyor.
Bu heyet onları ziyaret ediyor. Günlerce süren görüşmeler, sohbetler,
toplantılar yapılıyor. Burada önemli olan ilişki kurduğumuz kesimin
hassasiyetleri, niteliği. Genel bir propaganda yapmak yerine doğrudan ilişki
kurabilecek isimler seçiliyor. Bu heyetler hem o ailenin, aşiretin, kesimin
özelliklerini, hassasiyetlerini biliyor hem de geçmişten gelen bir ilişkiye,
deneyime sahip oluyor.
Koşut’un bahsettiği, aslında bölgede eskiden beri sorunları
çözmek için başvurulan arabulucu heyetlerine benziyor. HDP işte bölgenin bu
geleneksel yapısını alıp modern bir siyasi mekanizmaya dönüştürdü.
Nitekim Koşut, bu yapının başarısını da kısa sürede almaya
başladıklarını vurguladı. Suruç’ta 12 yıl boyunca AK Parti’nin teşkilatını
kuran, yöneten ve bugüne kadar hep AK Parti’de siyaset yapan 5 aşiretin HDP’ye
katılmasında da bu komisyonun sayesinde olduğunu söyledi.
KOBANİ, İLK DEFA
AŞİRETLERİ BİRLEŞTİRDİ
Tarihleri boyunca muhafazakar çizgiden hiç sapmamış ve özellikle
55’ler olayı olarak anılan 1960’taki Sivas Kampı’na sürülmüş bu aşiretlerin
şimdi HDP çizgisinde buluşmasının politik nedeni ise Kobani. Koşut, AK
Parti’nin Kobani’ye yönelik tutumunun bölgede çok büyük bir kırılmaya neden
olduğuna dikkat çekti. HDP Suruç İlçe Başkanı Koşut, o dönem Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kobani düştü düşecek sözleri ile başlayan bu büyük
kırılmanın, aşiretlerin AK Parti’ye mesafe koymasına ama diğer yandan ‘Kürt
kimliği’ etrafında belki de ilk defa bu kadar güçlü birleşmelerine neden
olduğunu vurguladı.
HPJ’den İran’a uyarı
eylemi
ROJNEWS-Dün gece Doğu Kürdistan’ın Sakız ve Bane kentleri
arasında yer alan İran rejimine ait bir karakola yönelik bir eylem
gerçekleştirildi. Doğu Kürdistan Kadın Savunma Birlikleri (HPJ) Komutanlığı söz
konusu eylemin HPJ gerillaları tarafından İran devletine yönelik bir uyarı
niteliği taşıdığını duyurdu.
‘İran’ın her
saldırısına yanıt vereceğiz’
HPJ komutanlığı, Sakız-Bane yolu üzerinde bulunan Fatpelî
karakoluna yönelik olarak gerçekleştirilen eylemi üstlendi. HPJ Komutanlığı söz
konusu eylem sonucunda birisi komutan olmak üzere 2 İran askerinin
öldürüldüğünü, öldürülen komutanın adının Yasin Xecidi olduğunu belirtilirken,
diğer askerin adının öğrenilemediğini açıkladı.
HPJ komutanlığı ayrıca söz konusu eylemin Ferinaz
Xosrowanî’nin katledilmesi ve Mahabad halkına yönelik saldırılara karşı uyarı
amacı taşıdığını belirtti. HPJ açıklamasında şunlar ifade edildi: “İran
devletinin kadınlara yönelik baskı ve şiddet uygulamaları ve vahşet politikalarının
devam etmesi halinde halkımızın onuru, kültürü ve siyasi iradesini savunmak
amacıyla savunma hakkımızı kullanacağız. İran halkının halkımıza yönelik her
saldırısının misillemesi yapılacaktır.
HPJ’nin söz konusu eylemin ayrıntılarına ilişkin daha sonra
kamuoyuna açıklama yapması bekleniyor.
Necdet Özel ile
Erdoğan Arasında İPLER KOPTU MU?
AKTİF HABER-Yeniçağ Gazetesi Yazarı Ahmet Takan, 10 gün
rapor alan Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan
arasındaki iplerin koptuğunu iddia etti.
“Devlet koridorlarında Özel ile Erdoğan arasında
geçen “çok sert bir diyalogdan
bahsediliyor, “Necdet Özel, Necip Torumtay örneğinde olduğu gibi kamuoyunu
derinden sarsacak istifa yolunu seçmedi. Kendine has bir üslupla mesaj
verdi deniyor. Artık Ankara’nın
koridorlarında saklanamayan bir gerçek var. İpler koptu!..”
İşte Ahmet Takan’ın
bugünkü yazısı
Bakmayın!.. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e ilettikleri
geçmiş olsun mesajlarına. Özel, sağlık durumunu gerekçe göstererek görevi Kara
Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a bıraktı ama devletin zirvesinde fırtınalar
kopuyor.
Olayı, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in “ordu Suriye’ye girecek şok açıklamasına
kısmen bağlayanlar oldu. Yalnızca Necdet Özel’in değil, tüm komuta kademesinin
çok uzun süredir sıkıntısı, Hükümetin Suriye baskısı. Bataklığa girip
saplanmanın nelere mal olacağı belki yüzlerce kez anlatıldı Recep Erdoğan’a.
Ama oyları eriyen Erdoğan ve AKP’yi kurtaracak, milliyetçi muhafazakâr oyları
tekrar iktidara bağlayacak bir başarı destanı gerekiyordu.
Erdoğan, bu sefer Musul için zorladı Genelkurmayı. Hem de
PKK’nın ayaklanma hazırlıkları son aşamasındayken. Necdet Özel ve komuta
kademesi sonu belli olmayan bu macera seçeneğine de direndi.
Devlet koridorlarında Özel ile Erdoğan arasında geçen “çok sert bir diyalogdan bahsediliyor, “Necdet Özel, Necip Torumtay örneğinde olduğu
gibi kamuoyunu derinden sarsacak istifa yolunu seçmedi. Kendine has bir üslupla
mesaj verdi deniyor. Artık Ankara’nın
koridorlarında saklanamayan bir gerçek var. İpler koptu!..
Başkentteki derin fırtınayı daha iyi anlayabilmek için
gelin, son MGK’da (29 Nisan) neler olmuş bir daha bakalım…
Hatırlatma 1: 1 Mayıs’ta MGK’nın perde arkası hakkında
kaleme aldığımız yazıda, Recep Erdoğan’a yapılan “muğlak ifadeler ve
“kutuplaşma uyarısını aktarmıştık.
Hatırlatma 2: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çıkmayı
başardığı son televizyon programında, MGK toplantısına ilişkin bilgiler
verirken ’Kırmızı Kitap’a sadece Gülen cemaatinin değil diğerlerinin de
girdiğini ifade etti. Fakat, Arınç da somut bilgiler veremedi.
Bülent Arınç’ın da katıldığı Saray’daki 29 Nisan 2015
tarihli MGK toplantısı aslında pek çok üyesi bir daha katılamayacağı için
teamül gereği “veda şeklinde olması
gerekiyordu.
Olamadı!.. Sebep malumunuz…
Recep Erdoğan “legal
görünümlü illegal yapılar ifadesinin Kırmızı Kitap’a girdiğini bildirdi.
Buradaki çoğul ekine dikkatinizi çekerim.
Şubat ayında toplanan MGK’da istediği kararları aldıramayan
Erdoğan, Nisan ayında her istediğini kabul ettirebildi mi?..
Hayır!..
Önce teknik bilgi
Kırmızı Kitap olarak bildiğimiz Milli Güvenlik Siyaset
Belgesi’nin üç ana ayağı var 1-İç tehdit. (İçişleri Bakanlığı’nı ve ilgili
kurumları ilgilendirir.) 2-Dış tehdit. (Dışişleri Bakanlığı ve ilgili kurumları
ilgilendirir.) 3-Savunma. (İç ve dış tehditler olarak iki ana başlığı vardır.
Genelkurmay Başkanlığı’nı ilgilendirir.) (İlgilendirir gerekli hazırlıkları
yapar manasında-aht-)
Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgilere göre, Genelkurmay
Başkanı Necdet Özel, yeni MGSB gereği yenilenmesi gereken TÜMAS’a (Türkiye’nin
Milli Askeri Stratejisi) “legal görünümlü illegal yapılar ifadesini
koydurtmadı. TÜMAS’ta, tüm iç ve dış tehditlerin açık adları ve yapılanmaları
yazılarak yenileniyor. Yani, PKK, DHKP-C gibi tüm terör örgütleri açık açık
yazılıyor. Yakında, Recep Erdoğan, Hükümetle uyumlu çalıştığı gerekçesiyle
devamlı övdüğü Necdet Özel’i, paralelci diye suçlarsa hiç şaşırmayın. Havuz
medyasında önce Necdet Özel, arkasından da Hulusi Akar hakkında
kopyala-yapıştır senaryoları görünce de safa yatmayın!..
Son MGK
toplantısından ulaştığımız ayrıntılara biraz daha girelim
Recep Erdoğan, MGK üyelerini
“paralel terör örgütü iknası için Şubat’takini genişlettirerek Nisan
MGK’sına geniş (!) sunum hazırlattı. MGK sonrasında yapılan açıklamalar ve
güncel olayların da etkisiyle sunumun tamamen cemaat hareketiyle ilgili
olduğunu sanabilirsiniz. Ancak detayları okuyunca, Erdoğan ve arkadaşlarının
MGK üyelerinin önüne koyduğu kararların, saltanatın önündeki tüm muhalif
yapıları yok etmeye yönelik olduğunu göreceksiniz.
Recep Erdoğan’a muhalif tüm sivil yapılara, tüm muhalif
unsurlara savaş açılıyor. Erdoğan’ın saltanatı için kelle koltukta mücadele
etmek isteyen savcı, hâkim, vergi denetmenleri, TMSF üyeleri ve bazı
bürokratlara koruma zırhı, dokunulmazlık zırhının getirilmesi talebi bile var.
Zırh gelsin ki Erdoğan’ın Saray fedailerine kimse dokunamasın. Çünkü, MGK
üyelerine izlettirilen 29 Nisan tarihli Saray sunumunda, bazı sivil yapılar
birinci öncelikli tehdit kabul edilmiş. Güvenilir kaynaklardan ulaştığım bilgilere
göre Hükümetin tehdit olarak gördüğü yapılara karşı mücadele edecek personelin
motivasyonunun diri tutulması için ödül yönetmeliğinin bile düzenlenmesi
isteniyor. Tabii, tüm bu mücadele kararlılığı sunumda dile getirilirken ne
hikmetse rantçılık da unutulmamış, araya gene ihaleciler sokuşturulmuş. Bakın
ne denilmiş
“Örgüt lehine haksız rekabet sağlamak amacıyla, son yıllarda
kasıtlı olarak ticari sicilleri bozulan ve kamu ihalelerine girmeleri
engellenen firmalar, tekrar denetlenerek, paralel yapı tarafından mağdur edilen
kuruluşlara TİCARET SİCİL AFFI getirilmesi ve ihalelere katılmalarının yolunun
açılması…
Buradan ne anladınız?.. 17/25 Aralık’ta Saray ihalecileri
yıprandı, bunların rahatlatılması lazım… Bunların önünün tekrar açılması
lazım!..
Daha neler var,
neler!..
“Vakıf ve derneklere kanunların tanıdığı hak ve ayrıcalıklar
bağlamında
Gayrimenkul tahsislerinin, satışlarının ve dernek
vergilendirme esaslarının gözden geçirilmesi. Vergi ve harç muafiyet ve
istisnalarının istismarı önleyecek şekilde düzenlenmesi. Bağışçıların, bağış ve
yardımlarından dolayı sağlanan vergi muafiyetinin sonlandırılması. Gümrük
vergisi muafiyetlerinin yeniden değerlendirilmesi.
5018 sayılı ’Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’gereği
genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak
kaydıyla, kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık
ve benzeri teşekküllere yardım esasının tekrar ele alınması gibi tedbirler
geliştirilmesinin elzem olduğu… Bu
kararlar, MGK üyelerinin şok bakışları arasında okundu, sonra onlara rağmen
Bakanlar Kurulu’na gönderildi.
Anlayacağınız yıllardır şikâyet ettikleri MGK’yı da
saltanat kayığına çevirdiler.
Recep Erdoğan, sadece MGK’da değil çok farklı zeminlerde
uyarılıyor, devlet çarkının daha fazla çığırından çıkartılmaması için.
Sadece Necdet Özel’in de sabrı taşmadı…
Not Bu arada
AKP’de iç karışıklık tüm hızıyla devam ediyor. Kulağıma gelenlere göre üç
dönemliklerden bazı isimler Fatih Erbakan’a giderek Refah Partisi’nin tekrar
hayata geçirilmesini teklif etmişler.
Demirtaş: 7
Haziran’da ya tek adam ya da toplumsal sözleşme olacak – T24
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bu seçim ya
Türkiye’nin tek adamlık sisteminin anayasal dayanağına kavuşmasına yol açacak
ya da HDP’nin öncülüğünü yaptığı sivilleşmeyi, çoğulculuğu, çok kültürlülüğü,
çok inançlılığı garanti altına alan bir toplumsal sözleşmeyi savunan bir çizgi
olacak” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Boğaziçi
Üniversitesi öğrencileriyle bir araya geldi. Esprileriyle öğrencileri güldüren
Demirtaş, HDP’nin en büyük farkını ise “HDP bir kadın hareketi, bir kadın
partisidir. Bu da kelimenin tam anlamıyla bir demokratik güvencedir”
ifadesiyle özetledi.
HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile buluştu.
Doğan Haber Ajansı’nın haberine göre, toplantının yapıldığı
Uçaksavar Kampüsü’ndeki konferans salonu, öğrencilerin gösterdiği yoğun ilgi
nedeniyle tamamen doldu. Demirtaş
konuşmasını yaparken, kendisinden sıkışıklığı gidermesini isteyen öğrencilere,
sahneye gelebileceklerini söyleyerek yardımcı oldu. Sahneyi dolduran öğrenciler
Demirtaş’ı buradan dinledi.
Selahattin Demirtaş, bu seçimde çok sayıda partinin isminin
olduğunu, ancak iki temel tercihin yarışacağını belirterek, “Bu seçim ya
Türkiye’nin tek adamlık sisteminin anayasal dayanağına kavuşmasına yol açacak
ya da HDP’nin öncülüğünü yaptığı sivilleşmeyi, çoğulculuğu, çok kültürlülüğü,
çok inançlılığı garanti altına alan bir toplumsal sözleşmeyi savunan bir çizgi
olacak” dedi.
‘ de baraj
sorununun olmaması gerekiyor’
Demirtaş, seçim beyannamelerini yazarken, her kesimin
kendileri ile ilgili olan kısımları kendilerinin kaleme aldığını vurgulayarak,
“Bütün ezilen kesimler kendi taleplerini kendileri yazdı. Böylesine bir programın
baraj sorununun olması, aslında çok daha fazla mücadele edilmesi gerektiğini
gösteriyor. Böyle bir programın baraj sorunu olmaması gerekirdi. Böyle bir
program Türkiye’de hayli hayli iktidarda olmalıydı. Türkiye’yi yöneten program,
anlayış bu olmalıydı. Fakat dezavantajlı seçim yarışı çalışmamızı
zorlaştırıyor” dedi.
‘HDP’nin en büyük
farklılığı bir kadın hareketi olmasıdır’
HDP’nin en büyük farklılığının “kadın rengi”
olması olduğunu belirten Demirtaş, “HDP bir kadın hareketi, bir kadın
partisidir. Bu da kelimenin tam anlamıyla bir demokratik güvencedir” dedi.
Demirtaş, parlamentoda olmazlarsa kıyamet kopmayacağını
ifade ederek, “Ancak önemli bir mevzide hamle yapmış olacağız ve iktidarın
parlamentoyu kendi istedikleri gibi kullanabilmelerinin önüne geçmiş olacağız.
Bunun için gençlerin desteğine ihtiyacımız var” dedi.
Demirtaş, konuşmasını bitirdikten sonra, öğrencilerin
kağıtlara yazdığı sorular mukavva bir kutuya konularak kur’ayla seçildi. Bu
sırada Demirtaş sık sık espri yaparak öğrencileri güldürdü.
Selahattin Demirtaş, Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki
durumlarına ilişkin yöneltilen soruya, “Bütün halkların ve kimliklerin ortak
bir anayasayla, yeni bir egemenlik paylaşımı üzerinde anlaşma iradeleri varsa,
Türkiye’nin bunu desteklemesi ve bir an önce ateşkesin sağlanması durumuna
geçilmesi lazım. O durumda zorunlu olarak yerini terk edenler geri gitmek
isterse, buna destek olmak lazım. Burada kalmak isteyenlere ise vatandaşlık
hakkı dahil olmak üzere haklarının, hukuklarının korunması lazım” dedi.
OHAL’i kaldırdık diye
övünenler, bütün ülkeye OHAL getirdi – Zaman
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, son günlerde Doğu ve
Güneydoğu’daki mitinglerde dini değerleri ön planda tutan Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “Çarpılacaksınız. uyarısında
bulundu. İktidar sözcülerinin OHAL’i
kaldırmakla övündüğüne ancak son kanunlarla tüm ülkede OHAL ilan edildiğine
dikkat çekti.
HDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ,
yüzde 10’luk seçim barajını aşma hedefli seçim kampanyasını Türkiye genelinde
sürdürüyor. HDP’nin dün Muş’taki mitinginde partililere Yüksekdağ seslendi.
AKP’nin ‘zulümle, zorbalıkla, inkârla’ yürüttüğü iktidarı halkın değerleriyle
yıkacaklarını belirten Yüksekdağ, “AKP, 13 yıl boyunca aldığı desteği sorumsuzca
çarçur etti. OHAL’i kaldırdık diye övünüyorlar ama tüm valilere kafalarına
esince OHAL ilan etme yetkisi verdiler. Eskiden sadece bölgede OHAL vardı,
şimdi tüm Türkiye’de OHAL var. Halkın çözüm isteğini bile siyasi çıkarları için
kullandılar ama artık deniz bitti. Sonlarının geldiğini görünce telaşla ve
panikle sağa sola savruluyorlar. Her yerde partimize kalleşçe saldırıyorlar.
diye konuştu.
İNANCIMIZ,
HIRSIZLARIN SAVUNACAĞI KADAR DÜŞMEDİ
AKP sözcülerinin dindar Kürt halkını etkilemek için Doğu ve
Güneydoğu’da dini değerleri ön planda tutan mitingler yaptığına da işaret eden
Yüksekdağ, şu ifadeleri kullandı: “Bizim inancımız, hırsızların savunacağı
kadar yere düşmedi. İnanç değerlerimizi onlara kullandırtmayacağız. Hiçbir
vaatleri kalmayınca ellerine Kur’an’ı alıp siyasi propaganda yapıyorlar. Bir
gün çarpılacaklar. Kutsal değerlerle oynayanların sonu iyi olmaz. AKP’nin bir
darbe kurumu haline geldiğini anlatan, Ergenekon ve Balyoz davalarında darbeci
paşaların biraz içeride ağırlanıp salıverildiğini aktaran Yüksekdağ, Türkiye’de
yaşanan gelişmelerin de AKP-darbeciler ortaklığıyla gerçekleştirildiğini
söyledi. Yüksekdağ, “AKP Türkiye’yi 13 yılda 3 konuda birinci yaptı kadın
cinayetleri, işçi cinayetleri ve gelir adaletsizliği. ifadesini kullandı.
Önder: Siz
çalarsınız, biz yakalarız – Cumhuriyet
HDP Ankara-Keçiören İlçe Örgütü, seçim çalışmaları
kapsamında yeni seçim büroları açtı. Ovacık’taki açılışta, HDP Ankara
Milletvekili Adayı Sırrı Süreyya Önder’in de aralarında bulunduğu milletvekili
adaylarına yoğun sevgi gösterisinde bulunurken, hep bir ağızdan sık sık
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganı
atıldı. Etimesgut’taki açılışta Önder, AKP’nin “Onlar konuşur biz
yaparız” sloganına atıfta bulunarak, “Sloganın aslı, aslında siz
çalarsınız biz (HDP) yakalarız olacaktı” dedi. Davutoğlu’nun Eşme’deki
Süleyman Şah Türbesi’ne yaptığı ziyaret ile ilgili de Önder, “YPG bir
halkın kutsalına sizin duyduğunuz saygıdan daha fazla saygı duyduğu için size
yardımcı oldu. Oraya Kobane’deki direnişçilerin sayesinde gidebiliyorsun”
ifadelerine yer verdi. .
HDP, Çipras’ı İzmir’e
davet etti – Milliyet
HDP, 23 Mayıs Cumartesi günü yapacağı İzmir mitingi için
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’a resmi davet gönderdi. Mitingte Yunan bir
şarkıcı da şarkılarıyla barış mesajları verecek.
HDP İzmir Eş İl Başkanı Cavit Uğur, “İzmir’deki çıtamızı
gösterecek bir çalışma yapıyoruz. İzmir’de Demirtaş’ın büyük heyecan
yaratacağını biliyoruz. SYRİZA’dan yöneticileri ile Çipras’ı davet ettik. Yunan
bir şarkıcı da gelecek. Kürtler, Türkler ve Ege’nin öte yakasıyla birlikte bir
kardeşlik duygusu yaratacağız dedi.
Algı timi işbaşında –
Taraf
HDP’nin barajı aşması halinde tek başına iktidar olma
şansını kaybedecek olan AKP, HDP’ye kaçan oylarını toplamak için “dindar Kürt
seçmeni hedef almaya başladı. Bu çevrede son olarak HDP Eşbaşkanı Selahattin
Demirtaş’ın, “domuz pastırmalı sandviç yerken görüldüğüne yönelik haber yapılması
AKP’lileri bile güldürdü.
TARAF BİR HAFTA ÖNCE YAZMIŞTI
Taraf’ın geçen hafta deşifre ettiği AKP’nin HDP’ye yönelik
yeni algı operasyonu planı hayata geçirildi. Kürt seçmenin oylarını HDP’ye
kaptıran AKP, HDP’yi barajın altına çekmek için bir dizi algı operasyonu için
hazırlık yapmıştı. Söz konusu algı operasyonu çerçevesinde dindar Kürt seçmenin
oylarını yeniden kazanmayı hedefleyen AKP, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş
başta olmak üzere HDP’nin “dinsiz olduğuna yönelik söylemlere ağırlık verme
kararı almıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu
başta olmak üzere AKP’nin önde gelen tüm yöneticileri son dönemde yaptıkları
açıklamalarda HDP’lilerin “dinsiz olduğuna yönelik iddialara ağırlık vermeye
başladı. Hükümete yakın medya kuruluşlarında da bu iddialara destekleyecek
haberlere yer verildi. Ethem Sancak’ın sahibi olduğu Akşam Gazetesi ise bu
konudaki algı operasyonuna domuzlu pastırma ile destek vermesi dikkat çekti.
Gazetenin dünkü sayısında manşetten verilen haberde, Demirtaş’ın Almanya‘da
“domuzlu pastırmadan yapılan sandviç yerken görüldüğü öne sürüldü.
AGİT heyet gönderecek
– Ö. Gündem
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Siyasi İşler
Müsteşarı İreneusz Fidos ve beraberindeki heyet, HDP İzmir Milletvekili Adayı
Ertuğrul Kürkçü ile HDP İzmir il binasında bir araya geldi. Basma kapalı olarak
gerçekleşen görüşme sonrası açıklama yapan Kürkçü, görüşmenin genel olarak
İzmir’deki siyasi durum ve seçim çalışmaları konusunda yoğunlaştığını söyledi.
Görüşmede seçim güvenliği ile ilgili kaygılarını dile getirdiğini belirten
Kürkçü, müsteşarın Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT), Türkiye’ye
seçimler için bir heyet göndereceğini söylediğini aktardı Kürkçü, ancak bu
heyetin, Türkiye’deki bütün sandıkların güvenliğini denetleyemeyecek kadar dar
olduğunu söyledi.
Öcalan: AKP devri bitti
HDP devri başladı – DİHA
Fırat illerinde seçim çalışmalarının temposu gün geçtikçe
artıyor. HDP’li adaylar köy, esnaf ve dernek ziyaretlerini sürdürürken,
gittikleri her yerde halkın büyük coşkusuyla karşılanıyor. Hilvan’a bağlı
köyleri gezen HDP Urfa Milletvekili Adayı Dilek Öcalan, AKP’nin son kozlarını
oynadığını belirterek “AKP devri bitti artık. Şimdi HDP ve halkın devri
başlamıştır” diye konuştu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa milletvekili
adayları Osman Baydemir, Ayşe Doğan ve Rasim Çakmak seçim çalışmaları
kapsamında, merkez Karaköprü ve Haliliye ilçelerinde seçim bürolarının
açılışlarına katıldılar. Açılışlara HDP Urfa İl Eşbaşkanı Rıdvan Yavuz ve HDP
Karaköprü İlçe Eş Başkanı Ferzan Topla da katıldı. Büro açılışında konuşan HDP
Urfa Milletvekili Adayı Osman Baydemir, Türkiye’nin önündeki en büyük riskin
tek adam rejimi olduğunu söyledi. HDP’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan için neden
“Seni başkan yaptırmayacağız” tutumunu geliştirdiğini de anlatan
Baydemir, “Çünkü Kürt halkı tek adam rejiminin nelere yol açtığını gördü,
yaşadı. Güney Kürdistan halkı Saddam rejiminden,Baas rejiminden çekti çekeceği
kadar. Erdoğan’ın istemiş olduğu başkanlık rejiminin hem baba Esad’dan hem oğul
Esad’dan ne demek olduğunu biliyoruz. Mısır’dan Hüsnü Mübarek’den ne anlama
geldiğini çok iyi biliyoruz. AKP’nin yaratmaya çalıştığı rejimin adı AKBAAS
rejimidir değerlendirmesini yaptı.
‘AKP Urfalının ekmeği
ile oynuyor’
HDP’liler daha sonra Haliliye’deki seçim bürosunun açılışına
geçti. Baydemir burada yaptığı konuşmada da, “Daha geçen yıl sadece
Akçakale’nin köylerinde elektriğin tümden kesilmesinden dolayı 120 bin dönüm
arazinin içerisindeki ekinler tamamen kurudu. Bu hükümet bu coğrafya
insanının,Akçakaleli’nin, Viranşehirlinin, Urfalının hiç fark gözetmeksizin ekmeği
ile oynuyor. Bunların hesabının sorulacağı günler de yakındır diye belirtti.
Baydemir, daha sonra merkez Haliliye İlçesi’nde bulunan Berferat Köylüleri
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni ziyaret etti.
AKP devri bitti
HDP Urfa Milletvekili Adayı Dilek Öcalan ise çalışmalarına
Hilvan ilçesine bağlı köyleri ziyaret ederek, yurttaşlarla bir araya gelerek
sürdürdü. Öcalan’a, HDP’nin aday adaylarından Fatma İzol, HDP, DBP İlçe
eşbaşkanları ve kalabalık bir yurttaş grubu eşlik etti. Hilvan’a bağlı Xuşxuşk
Jêr (Bargaç), Xuşxuşka Jor (Yeni doğan), Kadıkent, Halis (Geçitağzı),
Akçavêran, Haf (Korkutlu) ve Nasrettin köylerinin sakinleri, kendilerini
ziyaret eden HDP heyetini büyük bir coşkuyla karşıladı. Akçavêran köyünde
kalabalık bir yurttaş kitlesine konuşan Öcalan, AKP’nin artık son kozlarını oynadığını
ifade ederek “AKP devri bitti artık. Şimdi HDP ve halkın devri
başlamıştır” diye konuştu.
Öcalan’ın Hilvan’daki seçim çalışmaları tüm gün boyu köy,
aile ziyaretleri ve halk toplantılarıyla devam etti.
ADIYAMAN
Adıyaman’da 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlere ilişkin
yoğun bir çalışma temposu yürüten HDP, sular altında kaldıktan sonra tek geçim
kaynağı mevsimlik işçilik olan Samsat’ta seçim irtibat bürosu açtı. Açılışa HDP
Kars Milletvekili Mülkiye Birtane, HDP Adıyaman milletvekili adayları Behçet
Yıldırım, Ayten Yılmaz, Yasin Tahta ve Birsen Tunç, HDP İstanbul Milletvekili
Adayı Hüda Kaya ile yüzlerce kişi katıldı.
Mayıs şehitlerinin de anıldığı açılışta konuşan HDP Kars
Milletvekili Mülkiye Birtane, seçimin çözüm süreci ve Kürt halkının, ezilen,
ötekileştirilenlerin ve inançları yok sayılan tüm halklar için çok önemli
olduğunu ifade ederek, HDP’ye destek çağrısı yaptı. Atatürk barajıyla birlikte
Samsat halkının yoksulaştığını ifade eden HDP İstanbul Milletvekili adayı Hüda
Kaya ise, “Bu doğa tahribatçıları, katliamcı ve darbeciler Kürdistan’da
kurdukları barajlar ile doğayı talan ettiler” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından milletvekili adayları alkış ve
zılgıtlar eşliğinde seçim bürosunun açışını yaptı.
ANTEP
Japonya Büyükelçisi Yashinaga Kamo, 7 Haziran seçimlerine
ilişkin görüş alış verişi için HDP Antep Seçim Koordinasyon Merkezini ziyaret
etti. Başkatip Takeshi Ishıhara ve Kıdemli Analist Sedat Yelkenci’den oluşan
heyet, HDP Antep milletvekili adayları Mahmut Toğrul, Osman Demirci, Recai
Yılmaz ile HDP ve DBP yöneticileri tarafından karşılandı. Seçime ilişkin
yapılan toplantıda HDP’nin politikaları konuşuldu. HDP’nin bir yükseliş
içerisinde olduğunu belirten Japan Büyükelçisi Kamo, ziyaretlerinin gerekçesini
ise HDP’ye destek vermek olarak açıkladı. Kamo ile müzakere süreci, HDP ve
Suriye’de yaşanan savaşa ilişkin sorularını değerlendiren HDP Antep İl Eş
Başkanı Karayılan uluslararası kurum ve kuruluşlardan seçimlere ilişkin
gözlemci taleplerinin olduğunu aktardı. Karayılan’dan sonra konuşan HDP adayı
Toğrul ise “Hiroşima’yı yaşayan bir halk olarak, Kobanê’ye yönelik saldırılar,
meydana gelen yıkım ve yeniden inşa sürecinde Kürtleri en iyi anlayabilecek
halklardan biri olduğunuza inanıyoruz” ifadelerinde bulundu.
HDP’nin meclise girmesi çok şeyi değiştirir
HDP’nin diğer adayı olan Demirci’nin “PKK’nin Ortadoğu’daki
tüm halklara karşı barış hassasiyetini göstermesine rağmen halen uluslararası
alanda terör örgütü olarak görülmesi Kürt halkını ciddi anlamda rahatsız
ediyor şeklindeki değerlendirmesine ise Kamo, “Bu konuda biz de hassasız.
HDP’nin Haziran sonrası meclise girmesi bazı şeyleri değiştirebilir diye
karşılık verdi.
Çetinkaya halk ziyaretine çıktı
HDP Antep Milletvekili Fatoş Çetinkaya ise, seçim
çalışmaları kapsamında Şahinbey İlçesi’ne bağlı Düztepe ve Cengiztopel
Mahallerinde esnaf ziyaretine çıktı. HDP Şahinbey ilçe yönetimi ve Barış
Anneleri aktivistlerinin de eşlik ettiği ziyarette, Çetinkaya yoğun bir ilgi
ile karşılaştı. HDP’nin Türkiye’de yarattığı havanın büyük bir etki yarattığına
işaret eden Çetinkaya, HDP’nin halkın gücüne dayandığına vurgu yaptı.
Esnafların taleplerini ilettikleri Çetinkaya, HDP için esnaflardan destek
istedi. Çetinkaya, programına Güzelvadi Mahallesi’nde bulunan esnafları ziyaret
ederek devam etti.
‘Yaşam için oyum
HDP’ye’ – DİHA
Toplumun tüm renkleri ve seslerini birleştirerek büyüyen HDP
seçim çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor. Kadın ve gençlik seçim bürolarıyla
klasik bir seçimin dışında seyreden çalışmalarda, her gün HDP’yi büyütecek yeni
kampanyalar da başlatılıyor. İzmir’de “HDP’ye Oy Ver Kampanyası”
başlatan yüzlerce akademisyen ve sanatçı, “Yaşam için Oyum HDP’ye”
sloganıyla başlattıkları kampanya ile “Emek sömürüsüne son vermek için
yüzde 10 barajını delmek için oyum HDP’ye” çağrısı yaptı.
İZMİR
Aralarında akademisyenler Profesör Ali Osman Karababa, Doğan
Göçmen, Cem Terzi, Nilgün Toker, Feride Aksu Tanık, Melih Ergen, sanatçı İlkay
Akkaya ve gazeteci Nabi Yağcı’nın da olduğu 500’ü aşkın aydın, sendikacı, yazar
ve akademisyen tarafından oluşturulan HDP’ye Oy Ver Kampanyası, Tepekule’de
düzenledikleri basın toplantısı ile kuruluşunu ilan etti. Toplantıya kampanyaya
destek veren onlarca kişinin yanısa HDP İzmir milletvekili adayları Ertuğrul
Kürkçü, Pınar Aydınlar, Özer Akdemir, İbrahim Aydın ve Berrin Esin Kaya da
katıldı. “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganlarının atıldığı
toplantıda ilk olarak adaylardan Pınar Aydınlar konuştu. Eşitlikçi adalet ruhu
taşıyan tüm politik tutsaklara karşı bütün özgürlüğü savunduklarını belirten
Aydınlar, HDP’den aday olduğu için onur duyduğunu belirtti. Aydınlar’ın
ardından konuşan Zeki Gül, HDP ile İzmir’de yeni bir demokratik yol açılacağını
belirtti. Gül’ün ardından konuşan Özer Akdemir ve Berrin Esin Kaya ise ekolojik
yıkıma karşı HDP’nin önemine dikkat çekti. Son olarak söz alan Ertuğrul Kürkçü,
12 Eylül 1980 darbesi ile hesaplaşmanın Kenan Evren’in yargılanması sonucu
olmadığını çünkü kendisine yönelik verilen cezanın henüz onaylamadığını
belirterek, Kenen Evren’in baskı rejimine HDP’nin son vereceğini vurguladı.
Kürkçü, HDP’ye oy veriyorum kampanyasında yer alan akademisyenlere ve destek
verenlere teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.
Daha sonra kampanyanın kuruluş bildirgesini 9 Eylül
Üniversitesi akademisyenlerinden Ayşenur Uysal okudu. Uysal, “Yaşam için
oyum HDP’ye” başlığı taşıyan bildirgede, her seçimin önemli olduğunu ancak
tarihsel olarak bakıldığında bu genel seçimlerin çok daha önemli olduğunu
belirtirken, kadınların, LGBTİ bireylerin, ekolojistlerin partisinin HDP
olduğunu ifade etti. Uysal son olarak “Bizler HDP’ye İzmir’den destek
vermeye adayız, destekliyoruz. Emek sömürüsüne son vermek için yüzde 10
barajını delmek için oyum HDP’ye” ifadelerini kullandı.
Toplantı son olarak salonda bulunanların görüşlerini ifade
etmesi ile sona erdi.
Bornova’da gençlik
seçim bürosu açıldı
HDP Bornova İlçe Örgütü, seçim çalışmaları kapsamında
Mevlana Mahallesi’nde Mevlana Gençlik Seçim Bürosu’nun açılışını
gerçekleştirdi. Yurttaşların yanı sıra Ege Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneği
üyesi öğrenciler ile HDP İzmir Milletvekili Adayları Eylem Yıldız ve Müslüm
Doğan’ın da katıldığı açılışta, Demokratik Gençlik Hareketi’nin İzmirli
gençlere gönderdiği mesaj okundu. Mesajda, Kobane’de yakılan ateşin tüm Ortadoğu
coğrafyasında parladığı belirtildi. Mayıs ayının özgürlük mücadelesinde
yaşamını yitirenler açısından önemli bir ay olduğu da belirtilen mesajda,
İzmir’de mücadele eden tüm gençler selamlandı.
Mesajın ardından konuşan HDP Milletvekili Adayı Eylem
Yıldız, Mayıs ayının Kürt özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin ayı
olduğunu söyledi. Gençlerin seçim çalışmalarında verdiği emeğin önemine vurgu
yapan Yıldız, “Biz genç arkadaşlarımızın hangi fedakarlıklarla seçim
çalışması yürüttüğünü biliyoruz. Gençlerimiz emek veriyosa biz barajları da
yıkarız, iktidar da oluruz” dedi. Ardından konuşan Milletvekili Adayı
Müslüm Doğan ise 12 Eylül Darbesi’nin ve yüzde 10 barajının mimarı Kenan
Evren’in iki gün önce öldüğünü hatırlatarak, “Bu faşist düzenin mimarı iki
gün önce öldü. Bu faşist iktidarı yıkacak olan da siz gençlersiniz” dedi.
Konuşmaların ardından büronun açılışı İzmir Barış Anneleri
Meclisi üyeleri ile Milletvekili Adayı Pınar Aydınlar tarafından
gerçekleştirildi. Açılışın ardından etkinlik, MKM müzik gruplarının ezgileriyle
devam etti.
BATMAN
Kadın özgürlük çizgisiyle kadınları daha aktif bir şekilde
siyasetin merkezine koyan tek parti olan HDP, Batman’da yürütülen seçim
çalışmaları kapsamında ilk kadın seçim bürosunu açtı. Batman kent merkezinde
bulunan Sanat Sokağı’nda kadınlar için hazırlanan lokal açılışına HDP Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata, HDP milletvekili adayları Saadet Becerikli ve Ayşe
Acar, Batman Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Akel, Barış Anneleri Meclisi
üyeleri, kadın kurumları üyeleri ve yüzlerce kadın katıldı. Açılış öncesi
kadınlar, büro önünde erbane çalarak halay çekti. Mor renkler ile donatılan
seçim bürosuna kadınlar büyük ilgi gösterdi. Kadınların yöresel elbiselerini
giyerek katıldığı açılışta çoğu kadının sarı, yeşil ve kırmızı renkler ile
elbiseleri üzerinde işlemeler ile yaptıkları süslemeler dikkat çekti.
‘Kadınlar seçim
bürolarına sahip çıksın’
Açılışta konuşan HDP Milletvekili Adayı Saadet Becerikli,
Batman için ilk olan kadın seçim bürosu açılışının çok önemli olduğunu belirterek,
kadınların bürolarına sahip çıkmasının, kadınların oylarına ve kimliklerine
sahip çıkması anlamını taşıdığını dile getirdi. HDP Milletvekili Adayı Ayşe
Acar Başaran ise, açılan kadın bürosunun Sara (Sakine Cansız), Arin Mirkan ve
Gulan Çektar’ların sayesinde açıldığını belirterek, onların verdiği mücadele
çizgisinde mücadelelerini sürdüreceklerini dile getirdi.
HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata da, Mezopotamya ve
Kürdistan topraklarının kadın haklarının tümünün elinden alındığı topraklar
olduğunu belirterek, bugün gelinen aşamada tüm Mezopotamya ve Kürdistan
kadınlarının ayağa kalkarak haklarını istediğini söyledi.
Yapılan konuşmaların ardından kadınlar topluca kadın seçim bürosu
açılışını gerçekleştirdi.
Adaylar köy köy
geziyor
HDP Batman Milletvekili adayları Ayşe Acar Başaran ve Hasan
Yağız, İki Köprü Beldesi’nde seçim çalışmalarını sürdürdü. Adaylara HDP ve
DBP’li yöneticilerinin yanında Beşiri ve İki Köprü Belde eş başkanları da eşlik
etti. Uzun bir konvoy eşliğinde Köprü Beldesi’ne bağlı Kanîqulkê, Bimêr,
Hizyet, Barinc, Helfas, Newal, Kurtîk, Heva ve Balindê köylerini ziyaret eden
adaylar, köydeki yurttaşlar tarafından büyük bir coşku ve sevinç ile
karşılandı. Adaylar her geçtikleri köyde yurttaşlar ile halay çekerek, renkli
görüntüler oluşturdu.
HDP Batman Milletvekili Adayı Ali Atalan da, Sason ilçesinde
esnafları gezerek ve kurumları ziyaret ederek, HDP’ye seçimlerde destek istedi.
HDP yöneticileriyle esnafları gezen Atalan’a esnaflar tarafından yoğun ilgi
gösterdi.
SAVUR
Mardin Milletvekili Adayı Gülseren Yıldırım, partililerin
katılımıyla Savur’a bağlı Armutalan (Zivingamenda), Kayacıklar (Baziqê),
Harmantepe (Xerabmemo), Sancaklı (Biriva), Başağaç (Sîçwa) mahallerinde
seçmenlerle bir araya geldi.
Mahalle gezilerinde konuşan HDP Mardin Milletvekili adayı
Gülser Yıldırım, “7 Haziran’da halkların kardeşliği AKP’ye en iyi cevabı
verecektir halklar kazanacaktır” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından yurttaşlar çalınan ezgilerin
eşliğinde halaya durdu.
KOCAELİ
HDP Kocaeli milletvekili adayı Ali Haydar Konca, HDP Kocaeli
İl Eş Başkanı Mehmet Akgül ve HDP yöneticileri, DİSK’e bağlı Emekli Sen ve
Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği’ni ziyaret etti. İlk olarak DİSK’e bağlı Emekli
Sen Kocaeli Şubesi’ni ziyaret eden HDP’lileri, Emekli Sen Kocaeli Şube Başkan Yardımcısı
Kadriye Çakmak ve sendika yöneticileri karşıladı. Ziyarette konuşan HDP Kocaeli
Milletvekili Adayı Ali Haydar Konca, HDP’nin temel felsefesinin toplumun
örgütlülüğüne dayandığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise örgütsüz bir toplum
düzeni yaratarak kendi iktidarını kalıcılaştırmak istediğini söyledi. Emekli
Sen yöneticisi İsmet Tunaboylu ise, HDP’nin seçim bildirgesini okuduklarını ve
beyannamede emekçilere ve emeklilerin sorunlarına çözüm önerileri noktasında
HDP’nin umut vaat eden bir parti olduğunu söyledi. Emekli Sen ziyaretinin
ardından Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği’ni (KYÖD) ziyaret eden HDP’lileri, KYÖD
başkanı Turgay Yılmaz ve dernek yöneticileri karşıladı. Ziyarette konuşan HDP
Kocaeli milletvekili adayı Güner Kizir, “Bugün kendisini başkanlıkla
taçlandırmak isteyen Erdoğan’a karşı ötekileştirilmiş tüm kesimleri ortak bir
mücadelede birleştirirsek Türkiye’nin bir diktatörlük rejimine evrilmesini engelleyebiliriz”
diye konuştu.
ÇANAKKALE
HDP Çanakkale milletvekili adayları Özlem Ergun Açanal, Mihriban
Şah, Ergin Fidan ve Leyla Yavuz, Çanakkale İl Eş Başkanları ile birlikte seçim
çalışmaları kapsamında Biga ilçesinde esnaf ziyareti gerçekleştirdi. Ardından,
Geyikli Kasabası ve Kavaklı, Kösedere, Babadere, Tuzla, Gürpınar, Babakale,
Yukarı köyler köyünü ziyaret etti. Köy ve esnaf ziyaretlerinde HDP’nin seçim
bildirgesini halka aktaran adaylar halktan yoğun ilgi gördü. Köylülerin ve
esnafın sorularını cevaplayan milletvekili adayları, yaşanan sorunlara, HDP
projesiyle tüm toplumsal kesimlerin bir arada çözüm üreteceğini söyleyerek,
HDP’nin 7 Haziran seçimlerinden güçlü bir şekilde çıkması gerektiğini
vurguladı. Adaylar köy ziyaretlerinin ardından DÖDEF’li öğrencilerinin
“Xwedi Derkeve” şiarıyla düzenlediği gençlik şölenine katıldı.
AYDIN
Aydın’ın Efeler İlçesinde, DBP Gençlik Meclisi HDP’nin seçim
çalışmalarına destek amacıyla Kent Meydanı’nda seçim standı kurdu. Gençlerin
kurduğu standa yoğun ilgi gösterilirken, sivil polisleri standa çalışan
gençlerin görüntülerini çekmeleri ise dikkat çekti. DBP Gençlik Meclisi adına
konuşan Mihriban Avcı, “Bizler DBP Aydın Gençlik Meclisi olarak HDP’nin
seçim çalışmalarına destek veriyoruz. Çünkü Aydın’ın ve Türkiye’nin geleceği
için tek umudu HDP’dir. Gençlerin de tek sesi HDP’dir. Bizler HDP’ile meclise
gidiyoruz” dedi.
ŞIRNAK
HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, Şırnak Belediye Eş
Başkanı Eylem Onuk ve Serhat Kadırhan, DBP ve HDP Şırnak il örgütü yöneticileri
ve yüzlerce vatandaşın katılımıyla, HDP Afetevler seçim irtibat bürosunun
açılışı gerçekleştirildi. Açılışta konuşan HDP Şırnak Milletvekili Adayı Leyla
Birlik, “Bizler seçim bürolarını emekçi ve işçi kardeşlerimizin
emekleriyle açarken AKP ise bu halkın rızkından çalıp çırparak seçim
çalışmalarını yürütüyor “dedi. Konuşmaların ardından HDP Şırnak
Milletvekili Leyla Birlik ve özgürlük mücadelesinde çocuklarını kaybedenlerin
aileleri tarafından seçim irtibat bürosunun açılışı gerçekleştirildi.
MARDİN
HDP Mardin Milletvekili Adayı Mithat Sancar, kurum ve esnaf
ziyaretlerini sürdürdü. Sancar, Mardin Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek
Cemiyet Başkanı Gazeteci Mehmet Çelik ve cemiyet üyeleriyle görüştü. Çözüm
sürecine ilişkin kendisine yöneltilen sorulara Sancar, “Bu seçim çözüm
sürecinin demokratik bir şekilde yürümesi için çok önemlidir. Aynı şekilde bizim
meclise girmemiz çözüm sürecini güvenceye alacaktır. Bunun içinde HDP’nin
temsiliyetinin mecliste güçlü olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Sancar ve beraberindekiler daha sonra Mardin Gazeteci ve
Yazarlar Cemiyetini ziyaret ederek gazetecilerin sorularını cevapladı.
ELAZIĞ
HDP Elazığ İl Örgütü, seçim çalışmaları kapsamında Keban
ilçesine bağlı Birvan, Denizli, Mişelli, Çakmaklı, Mandıra, Hamzikan köylerini
ziyaret etti. Köy ziyaretlerine Elazığ HDP milletvekili adayı Türkan Bingöl ve
İbrahim Bingöl de katıldı.
URFA
Urfa’nın Viranşehir ilçesinde çalışmalarına ara vermeden
devam eden HDP Urfa Milletvekili Adayı Serhat Dicle Yüksel bugün ilçede
taziyeleri ziyaret etti. Yüksel’e, HDP Van Milletvekili Kemal Aktaş da eşlik
etti. Ardından Aktaş ve Yüksel Yenişehir Mahallesinde esnaf ziyaretine çıkarak
yurttaşlardan destek istedi. HDP Urfa Milletvekili Adayı Leyla Güven de
Urfa’nın Birecik ilçesinde seçim çalışmalarını sürdürdü. Güven, Birecik’te
birçok aile ziyareti gerçekleştirerek yurttaşlardan destek istedi.
‘Bir oy binlerce
oyunu bozacak’
HDP Urfa Milletvekili Adayı İbrahim Ayhan, seçim çalışmaları
kapsamında Karaköprü İlçesine bağlı köyleri ziyaret etti. Köyün önde gelen
şahsiyetleri ve daha önce HDP’ ye hiç oy vermemiş kişilerle bire bir görüşen
Ayhan “Emaneten de olsa bu sefer oyunuzu bize verin, bir defa da bizi
deneyin. Türkiye’nin, bölgenin geleceği için, insanların selameti için
hepinizin oyuna ihtiyacımız var. Sizin bir oyunuz binlerce oyunu bozacak. Bu
büyük sevaba lütfen ortak olun” dedi. Gittiği her yerden destek sözü
alarak ayrılan İbrahim Ayhan “Çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz.
Her kesimin kapısını çalacağız ve yeni yaşam projemizi anlatacağız” dedi.
Seçim öncesi ilk
gözlem – Milliyet
7 Haziran seçimleri öncesi tüm partilerin gözü yurtdışındaki
seçmenlerde. İsviçre’de yoğun katılım dikkat çekti. Sandık görevlilerine göre
Cumhurbaşkanlığı seçiminden daha fazla oy kullanılacak.
Cenevre
Başkonsolosluğu’nda Türkiye’deki genel seçimler için Türk
vatandaşlarının Cuma günü başlayan oy kullanma işlemi devam ediyor. Bu
seçimlerde oy kullanımına ilişkin vatandaşların talebi yoğun.
Öğlen ve akşam saatlerinde oy kullanılan sandıklarda
yoğunluk yaşanıyor. Sandık görevlilerine göre genel seçimlere katılım
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine oranla daha fazla olacak.
Zihniyetini AKP
yaşatıyor – Özgür Gündem
Darbeci Evren’in mirası Erdoğan’da. Seçim barajından YÖK’e,
kitap yakmaktan yasaklamaya, işkenceden infaza darbenin kanlı mirası üzerinde
oturan Erdoğan, kendisi ölse de Evren’in uygulamalarını iktidarında yaşatıyor
ERDOĞAN’IN KARNESİ
En az 816 kişi infaz edildi.
64.592 yurttaş tutuklandı.
7190 kişi işkence gördü.
4 bin kişiye düşünce davası açıldı.
3283 kişi cezaevinde katledildi.
En az 477 çocuk katledildi.
Yüzlerce hasta tutsak can verdi.
3248 gazete, dergi ve site yasaklandı.
Evren yaktı, o yasakladı
Evren darbe döneminde binlerce kitabı yakarken, Erdoğan
döneminde sadece 2015’te Aram Yayınları’nın 48 kitabı hakkında dava açıldı.
Erdoğan, “Kitap bomba kadar tehlikeli demişti.
EVREN’İN KARNESİ
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
650.000 kişi gözaltına alındı.
95 kişi “çatışma da katledildi.
171 kişi işkencede katledildi.
Toplam 50 kişi idam edildi.
14 kişi açlık grevinde can verdi.
Cezaevinde 299 kişi katledildi.
39 ton kitap imha edildi.
Kendisi gitti, düzeni kaldı
12 Eylül’ün mağdurları, darbeci Evren ve Erdoğan’ı
karşılaştırdı. Mağdurlar, “12 Eylül Erdoğan ile sürüyor. Yüzleşme olmadı,
Evren’in kurumları Erdoğan’ın kurumları oldu derken, başka Gültan Kışanak
olmak üzere darbe döneminde ağır işkence gören kadınlar, “Kendisi gitti düzeni
kaldı dedi.
12 Eylül’ün mağdurları, Kenan Evren’in bugün devlet töreni
ile gömülecek olmasının zihniyetinin hala devam ettiğinin göstergesi olduğunu
belirtti. Evren’in faşist bir katil olduğuna dikkat çeken darbe mağdurları, devlet
töreni yapılmasının insanlık suçu olduğunu kaydetti
12 Eylül darbesi döneminde yakınlarını kaybedenler, darbenin
mimarı Kenan Evren’in faşist bir katil olduğuna dikkat çekerek, “Hala 12 Eylül
Anayasası devam ediyor, devlet terörü de devam ediyor dedi.
Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren, Kenan Evren’in katil,
faşist ve diktatör olduğunu ifade ederek, “Bu durumda olan bir insana devlet
töreni nasıl yapılıyor diye sordu. Recep Tayyip Erdoğan ile Kenan Evren’in
birbirlerinden farkları olmadığını dikkat çeken Eren, “Kenan Evren, 17
yaşındaki bir çocuğun yaşını büyüterek idam ettirdi, ‘Asmayalım da besleyelim
mi?’ dedi. Ama bu halk, bu devlet yıllardır Kenan Evren’i besledi. Yıllar sonra
bir başkası da 15 yaşında öldürülen bir çocuğun annesini yuhalattı. Bu devlet,
bu hükümet samimi olsaydı, açtığı davada onu mahkemeye getirirdi, bizimle
yüzleşmesini sağlardı. Verdiği cezayı onaylardı.
Devlet katilleri
koruyor
12 Eylül döneminde idam edilen Ramazan Yukarıgöz’ün ağabeyi
Yılmaz Yukarıgöz, “12 Eylül davasının müdahiliydim. 12 Eylül anayasası
varlığını korurken, bunun adil bir yargılama olamayacağını duruşmada da
söyledim. Bizim amacımız 12 Eylül darbecilerinin yaptığı bütün kötülükleri
teşhir etmekti. Kenan Evren için devlet töreni yapacaklar. Çünkü bu devlet her
zaman katillerini korumakla mükellef. İşledikleri cinayetler, cezaevlerinde,
karakollarda öldürdükleri, kaybettikleri, idam ettikleri insanlar devlet
tarafından meşru cinayet olarak görüldü. Bizim açımızdan ise tüm bunlar
katliamdır. Hala 12 Eylül anayasası devam ediyor, devlet terörü de devam
ediyor dedi.
Ölse bile elimiz
yakasında
Qers’te (Kars) gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın
ağabeyi Mikail Kırbayır ise şöyle dedi: “Kenan Evren insanlık suçu işlemiştir.
Devlet töreni yapmak bu kadar insanlık suçu işlemiş birine ‘Sen iyi yaptın,
seni törenle uğurluyoruz’ anlamına gelir. Bu da bizi incitir. Dîlok’ta idam
edildikten sonra cenazesi dahi kaybedilerek, ailesine verilmeyen Veysel
Güney’in yeğeni Doğan Güney, Kenan Evren’in devlet eliyle insanları katletmiş
bir katil olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Ölse bile iki elimiz
katillerin yakasında olacak. Şimdi de ikinci Kenan Evren’in peşindeyiz, devlet
tören yapsa da, Evren’in durumu değişmeyecek, o binlerce gencin katili.
Binlerce insanın ‘ah’ını üzerinde bulunduran birini devletin sahiplenmesi,
devletin politikası ile ilgili bir durum.
‘Evlatlarımla uğraşıyorlar’ – Milliyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet partilerinin
“Cumhurbaşkanı meydanlara çıkmasın diyerek YSK’ya şikâyette bulunmalarını
eleştirdi.
Erdoğan, “Bu millet ‘bu meydanlara çık’ diye bu oyu bana
verdi. Bu meydanlara çıkmaktan siz beni nasıl mahrum edersiniz? Bu milletin
içinden doğmuş olan bir Cumhurbaşkanı’na bunu hangi hakla yasaklamaya
gidersiniz? Anayasa’da vatana ihanetten başta cumhurbaşkanının bir suçu yoktur.
Benim hakkımı elimden bunların hiçbiri alamaz dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün önce baba ocağı Rize’de yaklaşık
20 bin kişiye hitap etti. Cumhurbaşkanı ardından Trabzon’da halka seslendi.
İngiltere’de seçimi kaybettiği için istifa eden üç muhalefet
partisi liderini örnek gösteren Erdoğan, “Siyasetin de bir dürüstlüğü var be,
siyasetin de bir onuru var ya. Batılı bunu gösteriyor da siz bunu niye
gösteremiyorsunuz? diye konuştu.
Toplumda bazı kesimlerin tüm uğraşlarına rağmen içlerindeki
başörtü ve inanç düşmanlığını saklayamadığını, bastıramadığını ifade eden
Erdoğan, “Başı açığı da başı örtülüsü de
bunların hepsi benim kardeşim. Başörtülü, başı açık, aralarında problem yok.
Problem bu sapık zihniyetlerde dedi.
‘İzin mi alacağız?’
Erdoğan, çocuklarıyla ilgili bazı gazetelerdeki haberleri
değerlendirirken, “Evlatlarımla uğraşıyorlar. Yazıyorlar, çiziyorlar vesaire.
‘Şu vakıfta var, bu vakıfta var’. Tabii olacaklar. Sizden mi izin alacağız?
Benim evlatlarım, bu ülkenin vatandaşı değil mi? Sosyal faaliyetlerde de
bulunacaklar, iş de yapacaklar. Yeter ki devlette iş yapmasınlar. Benim
evlatlarım şu anda bunu yapıyor ifadelerini kullandı.
Erdoğan: Pensilvanya
ziyaretine ben izin verdim! – Y. Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin Başbakan Ahmet
Davutoğlu’nun Pensilvanya ziyaretinin gündeme gelmesinin ardından 11.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le aralarında geçen diyaloğun sorulması üzerine
“Benden bu konuda izin almıştır ve oraya gitmiştir. Fakat Cumhurbaşkanı’mızla
bu konuyu görüştüler mi doğrusu bilmiyorum. Kaldı ki zaten oraya gitmesi
konusunda izin alması gereken makam benim” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu
ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında polemiğe neden olan Pensilvanya
ziyareti konusunu yorumladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hafta sonu
gerçekleştirdiği Almanya ve Belçika seyahatinden dönüş yolunda gündeme ilişkin
açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın değerlendirmeleri şöyle:
Ahmet Bey benden izin
aldı
Sayın Başbakan ile 11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül
arasında Pensilvanya ziyaretine gitme konusunda bir polemik yaşandı.
Başbakanlığınız döneminde yaşanan bu olay sizin bilginiz dahilinde miydi?
Abdullah Gül, Davutoğlu’na neden kızdı
Bizim bu noktada kelime yanlışına düşmemiz doğru olmaz.
Ahmet Bey’in Pensilvanya’ya gitmesinden benim bilgim var. Benden bu konuda izin
almıştır ve oraya gitmiştir. Fakat Cumhurbaşkanımızla bu konuyu görüştüler mi
doğrusu bilmiyorum. Kaldı ki zaten oraya gitmesi konusunda izin alması gereken
makam benim. Hem genel başkanı olduğum partinin bir mensubu olması, aynı
zamanda da o dönemde Başbakan olmam hasebiyle. O aralar zaman zaman bizim
milletvekillerimizi Pensilvanya’ya götürme adeti başlamıştı. Bazen bakan da
götürüyorlardı. Tezgah derin, hedefler farklı. Bunlar muhtemelen daha sonraki
günlere yönelik adımlardı. Tabii bir dönemden sonra ben arkadaşlara
‘Pensilvanya’ya gitmeyeceksiniz’ demeye başlamıştım. Çünkü rahatsız olmuştum.
Fakat Ahmet Bey’in gidişi, hatta hatta Zafer (Çağlayan) Bey de gitmiştir
bunlar benim bilgim dahilindeydi. Tabii bu iyi niyetlerimizin hiçbiri karşılık
bulmamıştır. Ahmet Bey döndükten sonra görüşmenin içeriğini bana anlatmıştı.
Görüşmenin içeriğini söylemem doğru olmaz. Abdullah Bey’le aralarında ne geçmiştir
bilmiyorum. Ama dediğim gibi benim bilgim dahilinde gitmişti.
Gülen ziyareti ‘berrak’laşamadı
Suriye meselesi
Suriye ile ‘Savaşa
gireceğiz’ iddiası ortaya atıldı. Ayrıca Suriyeli muhaliflere yardım için Suudi
Arabistan’la anlaşma yaptığımız söyleniyor…
Bu iddiayı ortaya atan zat, esasen ortaya bir yalan attı.
Aynı gün Genelkurmay Başkanımız, haftalık rutin ziyaretinde, şakayla karışık
“Şu an da Suriye’ye bir harekat yapacak olan ordunun komutanının Sayın
Cumhurbaşkanı’nın yanında ne işi var dedi. Bunların devlet yönetiminden çok
uzak olduklarını gösteriyor. Nerede ne konuşulacağını bilemeyenler, sadece mide
bulandırmaktan, ülkedeki sağlıklı düşünce yapısını adeta bozmaya çalışmaktan
başka bir şey yapmıyorlar. İddiayı ortaya atan kişiyi benden çok daha iyi
tanıyorsunuz. Suudi Arabistan, Türkiye, Katar ve koalisyon güçlerinin elbette
bazı çalışmaları var. Bizim bu konuda ABD’ye söylediğimiz şey, uçuşa yasak
bölge, güvenlikli bölge ve eğit-donattır. Eğit-donatı şu an ABD bizimle
paylaşmış vaziyette. Adımları müşterek atıyoruz. Takvimi önümüzdeki aylar
belirleyecektir. Suriye’de muhaliflerin güç kazanımında bölgedeki dost
ülkelerin desteği var. Türkiye olarak Suriye ile ilgili kendimizi emniyete
almamız gerekiyor. Tedbirlerimizi almış vaziyetteyiz.
Cenazede temsil
olacak
Kenan Evren’in cenaze törenine katılacak
mısınız?
Cumhurbaşkanlarının defni ile ilgili Dışişleri Bakanlığımız
“törenler nasıl yapılır belirlenmiş. Aile Ankara’daki devlet mezarlığında
defnini istiyor. Devlet töreni ailenin de arzu etmesi halinde yapılacak bir
törendir. Cumhurbaşkanlığı yaptığı için böyle bir hakkı var. Bizler de
döndükten sonra tekrar değerlendirmemizi yapacağız. Bizim şu anda malum
törenlerimiz var. Salı günü yurtdışından misafirlerim var. Şu an katılmak gibi bir
düşüncem yok. Ama Cumhurbaşkanlığı makamı adına temsilen bir arkadaşım törene
katılır.
12 Eylül’ü siz nasıl
yaşadınız? Bu konuda bize o dönemde yaşamış olduğunuz sıkıntıları anlatabilir
misiniz?
12 Eylül’ü inşallah hatıralarımızı yazdığımız zaman anlatırız.
Şu anda bulunduğumuz makam sebebiyle bu konuya girmek istemiyorum.
Ekonomide olumlu
sinyaller var
Ülke ekonomisinin
kötüye gittiği söylemleri var. Seçimden sonra ekonomik bir kriz mi geliyor?
Ben Türkiye’nin ekonomisinin kötüye gittiğine inanmıyorum.
Sanayi üretimi 4.6. Bu büyümede bir sinyaldir. Seçim sonrası için ekonominin
olumlu sinyaller verdiğine inanıyorum. İhracatımızın artacağına yönelik
sinyaller ortada. İstikrar ve güven iktidarı oluşursa Türkiye’yi farklı bir
şekilde çekim alanı haline getirir. Belçika’da sıkıntı var. Niye? Son iki
seçimde hükümet kurmakta ciddi sıkıntılar çektiler. Birisinde 157, öbüründe 500
küsur gün sürdü. Koalisyon hükümetinin kurulması bu kadar zaman alırsa istikrar
olmaz. İtalya yasal mecburiyet getirdi, kurdu. Yüzde 40’ı aşan tek başına
iktidar olacak. İngiltere’de yüzde 12 oy küsur ile bir milletvekili
çıkarılıyor. Başbakanlığım döneminde, “daraltılmış bölgeye gidelim baraj yüzde
5 olsun, barajı kaldıralım dar bölge olsun, bu da olmuyorsa kusura bakmayın
dedim. Ordu ve Trabzon’da milletvekili başına 100 bin civarında oy gerekiyor,
ama Tunceli’nin, Bayburt’un durumunu düşünün. Bu adalet değil. Dar bölge olsa
adaleti yakalarsınız. Muhalefetin işine gelmiyor. İngiltere’de 1 saat
içerisinde 3 tane siyasi partinin genel başkanları istifalarını verdi.
Muhalefetin ekonomik vaatlerinin seçmen nezdinde
bir karşılığı var mı sizce?
Ben halkımızın bu tür kurusıkı atma olayına değer verdiğini
zannetmiyorum. Ben Başbakanlığımda kışı gösterdim yaz olursa bahtına dedim,
yapılmayacak şeyleri vaat etmedim. Asgari ücretle ilgili biri bin 400, biri bin
500, biri bin 800, diğeri 5 bin diyor. 5 bin diyenin bütün oyları toplaması
lazım. Toplayabildiler mi? Asgari ücretin tanımını bilmiyorlar. Asgari ücret
korumadır. Siz, sigortasını, vergisini en az bu ücret üzerinden vermek
durumundasınız. Ama işveren bunu 2 bin de yapar, 4 bin de yapar. Fakat asgari
ücreti bin 500 diye koyduğunuz anda işçi sayılarında düşme başlayacaktır.
İşsizlik gelecek. Bunlar kamuyu da böyle bitirdiler. Aynı tuzağa Türkiye’nin
düşmemesi lazım. İnsanla finansı başarılı bir şekilde yönetemezseniz
çökersiniz. Bürokratik oligarşi bu ülkeye çok çektirdi. Şimdi çektirenler diyor
ki ‘biz bunu yapmayız.’ Sen zaten örneğini orada gösterdin.
90 kişi atılmış,
yakıştıramadım
Bir gazetedeki habere göre Gezi’de aktif rol oynayan bazı
büyük holdingler tedarikçilere yaklaşık iki aydır ödeme yapmıyorlarmış.
Haziran’dan sonra ödeyeceklermiş, sanal bir “kriz var atmosferi oluşturmak
için. Banka faizleri de artmış durumda. Cumhurbaşkanı olarak bu holdinglere ve
bankalara bir çağrınız olabilir mi?
Bizde o tür bir bilgi yok ama o tür holdinglerin çok sayıda
olduğunu sanmıyorum. Geçenlerde en büyük grubun hizmet sektöründeki otelinin
önünde işten atılanlar orada bir gösteri yapmışlar, halen devam ediyor. 90
küsur kişi. Ben bu gruba yakıştıramadım. Bu 90 kişiyi hiç çalıştırmadan
besleyebilirsin. Onu orada değil de farklı bir yerde, emeğe bir değer verin.
Bu insanlara ben bir şey söylemiştim, TOBB’da, en çok üyesi
olan, yaklaşık 1 milyon 300 bindi o zaman. “Her şirket yanına bir işsiz alsa,
işsizliğin belini kırarız dedim. Bana nasıl saldırdılar o zaman. Bu sadakan,
zekâtın olsun. Al, çalıştır. Yüklendiler. Bunlar hep ‘ver’ ağacının altındalar.
Hiç ‘al’ yok. Özel bankalar en ufak bir risk görsün hemen kredileri geri
çağırmaya başlıyor. Fakat ben seçime yönelik bir kriz çıkarma düşüncesi olduğu
kanaatinde değilim. Sanıyorum risk payını minimize etme gayreti içerisindeler.
Kırmızı Kitap’a
girmiş bir terör örgütü olduğu belirtilmesine rağmen paralel yapının
propagandayı sürdürmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
MGK, ‘legal görünüm altındaki illegal terör örgütleri’
ifadesini kullandı. Hükümetimiz gerekli yerlere bunun bildirimlerini yaptı. MGK
Genel Sekreterliği son halini tekrar Başbakanlığa gönderdi ve son hali
bugün-yarın gelmiş olacak. Böylece Kırmızı Kitap’a girmiş olacak. Girdikten
sonra yargı mercilerinin de bakışı değişecek. Çünkü milli güvenlikle ilgili bir
durum. Dünyada silahlı olduğu gibi silahsız terör örgütleri de var. Bunların da
kendilerine göre stratejileri var. Süreç başladı. Yargıda olanları takip
ediyoruz. Bu ülkenin tarihinde yargı mensuplarından savcı veya hakim hiç
tutuklanan oldu mu? Bu farklı bir olay. Burada bu tutuklama süreci muhtemelen
diğerleriyle devam edebilir. Görünen o.
Diyanet’e saldırı
gayri ahlaki
Diyanet kurumuna
yönelik, CHP ve HDP’den gelen eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?
Oldukça hassas olan bu kuruma yapılan saldırılar gayrı
ahlakidir. Diyanet işleri Başkanlığı bu konuya dört dörtlük cevap verir.
Siyasetçi, istediği kuruma ve kişiye istediğini söyleme hürriyetine hakkına
sahipse, o kurum da kendisini hukuk içerisinde savunma hakkına sahiptir.
Diyanet İşleri de benim savunduğum kadar kendi kendisini savunacaktır. Kürtçe
Kur’an meali ile ilgili de yalan söylüyorlar. Taksim’e Kâbe benzetmesi
yapıyorlar. Din derslerinin kaldırılması ile ilgili konuşuyorlar. Bu nasıl bir
yaklaşımdır? Hâlbuki Müslümanlar bir kez sokulduğu delikten bir daha sokulmaz!
Yüksekova’daki havalimanını 2 yıl önce açacaktık, iş makinelerinin yakılması,
müteahhitlerin kaçırılması yüzünden gecikti. İsmi, ‘Selahaddin Eyyübi
Havalimanı’ olarak belirlendi. Çok yakında açılacak.
Akan kanın hesabı
sorulmalı
Doğu bölgelerinde
silah baskısıyla oy istenildiği yolunda iddialar var…
Diyarbakır Belediyesi’nin önünde Kürt annelerin ağlamasına
neden olan ve onların yavrularını kaçıranlar onlar değil miydi? Şimdiye kadar
akan kanın hesabının sorulması gerekiyor. Kürt kardeşlerimizin de bu durumda
aktif rol alması gerekiyor. Sandık güvenliği noktasında tüm tedbirleri İçişleri
Bakanlığı ve jandarma almış durumda. Silahlı kuvvetler de gereken desteği
verecekler ve sandık güvenliği sağlanacak. Bir de siyasi partilerin
sandıklarına sahip çıkması gerekiyor. Her halükarda milletimizin özgüveni ile
sandığa giderek demokratik hakkını kullanması ve gerekli adımı atması lazım.
İnanıyorum ki çok yüksek bir katılımla Cumhuriyet tarihindeki en büyük seçime
katılım rekoru kırılacaktır.
Dertleri seçime gölge
düşürmek
Bazı kamuoyu
araştırmalarında ‘halkın seçim sonuçlarına güvenmediği’ öne sürülüyor.
Türkiye için bana göre bu çok saçma bir şey. Türkiye sandığa
güven sorunu olan bir ülke değil. Ama birileri kendince bu tür asılsız
iddialarla seçime gölge düşürmenin gayreti içinde sanırım. Muhtemelen neticeyi
şimdiden görenler, “nasıl bir şaibe düşürebiliriz gayreti içerisindeler.
Nitekim Avrupa’dan gelen AGİT temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerde benzer
şeyleri onlara da söylemişler. Dertleri şimdiden seçime gölge düşürmek. Bunu ne
denli yaparlarsa yapsınlar herkes biliyor ki bu işin senedi mazbatalardır. Bu
mazbatalar, tutanaklar ortada olduktan sonra sandığa şaibe karıştırma girişimlerinin
hiçbirisi tutmaz.
HDP barajın altında kalırsa çözüm süreci
akamete uğrar mı?
İşin o boyutuna girmek istemiyorum. Benim tek derdim
ülkemizin istikrarıdır. Hazirandaki seçimle ilgili yegâne dileğim de inşallah
sandıktan istikrarı güçlendiren bir netice çıkmasıdır.
Çözüm sürecinde samimi değiller
Çözüm süreci ve Suriye konusuna iyimser
bakabiliyor musunuz?
Çözüm sürecinde hükümetimizin samimiyetine inanıyorum fakat
muhalefet samimi değil, çünkü kesinlikle kabul etmediler. Bundan sonra da
edeceklerine inancım yok. Hükümet kararlı. HDP de zaten işi çok farklı bir
şekilde provoke ediyor ve hiçbir zaman bunun yanında yer almadı. Yanında yer
almış olsalardı Van’da bilbordlara kan akan musluk resimleri asmazlardı. Bu
davranışların hepsi provokasyon amaçlı.
Suriye’yle ilgili konuya gelince Kobani konusunda bizim
gösterdiğimiz hassasiyeti kimse göstermedi. Sayın Obama’ya ‘gelin Özgür Suriye
Ordusu’yla bir adım atalım’ dedik. Olumlu bakmadılar. Peşmerge yerine ‘PYD’
dediler. ‘Yanlış yaparsınız, silahlar PYD’nin, DEAŞ’ın eline geçer’ dedim.
Silahların yarısı DEAŞ’ın eline bir kısmı da PYD’ye geçti. Şu an Kobani’de 60
bin kişi var, onlar da bizden geri dönenler. Şimdi bunun istismarını
yapıyorlar. Kobani şöyle, Kobani böyle. Kobani’de artık neredeyse Arap kalmadı.
Yani bölgede çok farklı metot uygulanıyor. Bu Afrin’den başlıyor, Kobani ve
Kamışlı’ya doğru gidiyor. Hedefleri bu noktaları birbirine bağlamak. Orada
belli bir etnisite oluşturma gayretindeler. Amerika bunu yeni görmeye başladı.
Biz de dedik ki ‘buralarda yapılacak şeyleri bizimle görüşmeniz lazım. Bu işin
çilesini çeken biziz. Samimi adımlar atılacaksa gelin koalisyon gücünü hep
birlikte takip edelim. Eğit-donat buna dahil olmak üzere güvenli bölge ve uçuşa
yasak bölge ilan etmek suretiyle çalışmalar yapalım.’ Şu an ekiplerimiz
çalışmaları yürütüyor. Eğit-donat başladı. Amerika’yla olan diyaloğumuz sağlıklı
yürüyor, destek verecekler.
Güvenli bölge kurulması
yakın zamanda bekleniyor mu?
Bunun zamanını açıklamak doğru olmaz. Tüm mesele görüşmeleri
masada yürüten arkadaşlarımın, teknokrat, bürokratların sunacakları bilgilere,
görüşmelerin gidişatına bağlı.
Reyhanlı sınamaydı
Bölgede mezhepsel bir tartışma var. Türkiye’de Batı destekli
bu tarz bir gerilim olabileceğine mi işaret etmek istediniz?
Bu sadece Batı destekli değil. Türkiye’yle ilgili olanda
farklı ülke veya bölgelerin de etkisi var. Biz çok hassasız. Bu hassasiyetimizi
çeşitli istihbari araştırmalarla da gösteriyoruz. Reyhanlı olayı sıradan olay
değil bir sınamaydı. Onun bağlantısı Suriye’deydi.
İsrail’le önümüzdeki dönemlerde nasıl bir
ilişki içerisinde olacağız?
İsrail’in bölgede tek görüşebildiği ülke Türkiye’ydi. Ama
Türkiye’yi Mavi Marmara’yla kaybetti. Sayın Obama’nın devreye girmesiyle özür
konusunda ilerleme kaydedildi ama tazminata yanaşmadıkları gibi Filistin’e
ambargoyu da kaldırmadılar. Bunlar gerçekleşmediği sürece ilişkilerimiz normale
dönmez. Bu yanlışlardan dönülmesi halinde biz de ilişkilerimizi
normalleştiririz.
KKTC konusunda son dönemde yaşananlarla ilgili
ne söylemek istersiniz?
Yunanistan kendi garantörlük hakkından vazgeçebilir ama
Türkiye’nin garantörlük hakkında vazgeçmek gibi bir sorunu yok. Biz oradaki
garantörlük hakkımızı sonuna kadar kullanırız. Bunun için de kimseden akıl
almaya ihtiyacımız yok.
Arınç: Çok güzel
saraylar yaptık peki adalette iyi miyiz? – Cumhuriyet
Bülent Arınç: “Partimin adını çok severim. Kalkınmada
çok iyiyiz ama adalette iyi miyiz?”
13 yıllık AKP döneminde adalete güvenin azaldığını söyleyen
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “Partimin adını çok
severim. Kalkınmada çok iyiyiz ama adalette iyi miyiz? “Sarayı yaptık şimdi
sıra adalete geldi demiştim. Yargı, 10 tane kurum içinden sondan 3’üncü ya da
4’üncü sırada. Yargıya olan güven bitmişse kafamızı ellerimizin arasına alıp
düşünmemiz lazım. İtibar kaybettirenler az çok bellidir ama bundan bütün ülke
zarar görür. Çok güzel saraylar yaptık ama adalete, yargıya duyulan güveni
artıracak çok çalışma yapmamız lazım dedi.aşbakan Yardımcısı Bülent Arınç,
Habertürk TV’de Ankara Temsilcisi Veyiş Ateş’in sorularını yanıtladı.
Arınç’ın açıklamalarından satır başları:
KENAN EVREN’İN ÖLÜMÜ
Hayatın en büyük gerçeği ölümdür, en büyük adalet de
ölümdedir. Son aylardaki ağır rahatsızlığını bildikten sonra Kenan Evren’in
vefatı kimseye şaşırtıcı gelmedi. Bugün hiçbir siyasi parti, hiçbir devlet
kurumu taziye yayınlamadı. Ölümünü sade bir haber olarak verdi. Bunun şüphesiz
bir sebebi var. ‘Darbeci’ kimliği nedeniyle kimse taziye yayınlamamıştır.
Ölünün arkasından münkünse kötü şeyler konuşmamak, varsa
iyilikleri üzerinden konuşmak bir adettir. Ama buna mecbur olmadığınız
zamanlarda, insan kendi düşüncelerini belki çok fazla dillendirmeden
saklayabilir. Arkadaşlar bu konuyu soracak kimseyi bulamayınca, benim
bulunduğum toplantıya pusu kurmuşlar, benden öncekiler “bu konuda
konuşmayacağım” demiş. Bizim de kötü bir huyumuz var, sorulduğu zaman bir
cevap veriyoruz. 12 Eylül 1980 darbesinden mağdur bir insan olarak çok iyi
şeyler söyleyemeceğimi ifade ettim. Büyüklerimizden duyduğumuz bir duayı
tekrarladım..
12 Eylül’de cezaevinde girmedim, kapısında bekledim.
AKP DÖNEMİNDE ŞERİAT
KORKUSU BİTMİŞTİR
Dinci bir parti değildik. AK Parti döneminde ‘şeriat’
korkusu tamamen bitmiştir.
“KEŞKE…”
DEDİĞİ OLDU MU?
AK Parti döneminde çok başarı kazandık. Önümüzdeki bütün
engelleri başarıyla aştık. Millete verdiğimiz sözleri tuttuk.
AKTİF SİYASETE ARA
VERECEK
AK Parti’nin 2023 hedeflerine ulaşması için çalışacağız.
Katkı vermeye devam edeceğiz, görev insanıyız biz. Bir plan yapmış değilim, bir
hazırlığım da yok.
Meclis Başkanlığım çok zorlu ve sıkıntılı geçti.
Her konuda önce aklıma değil, vicdanıma bakarım. Ahlaka
dayalı siyasi hayatı gerçekleştirirsek herkes fayda görür.
“YARGIYA DUYULAN
GÜVEN YÜZDE 20’LERE İNMİŞSE…”
Yargıya duyulan güven yüzde 20’lere inmişse bir ülkede, çok
düşünmemiz lazım. Çok güzel saraylar yaptık ama adalete yargıya duyulan güveni
de artırmamız gerekiyor.
“DİYANET”
TARTIŞMASI
Eskiden Diyanet’i kaldırmak isteyen parti kapatılıyordu.
Sünni inançlara yönelik hizmetler edildiği” iddiası yanlıştır.
Alevilik, İslam’ın dışında bir anlayış değildir ki temsil
edilsin.
TARAFSIZLIK
TARTIŞMASI
Farklı bir cumhurbaşkanı olacağını her zaman söyledi.
Cumhurbaşkanları “vatana ihanet” dışında suçlanamazlar.
Cumhurbaşkanları “mutlak tarafsızlık” ilkesine tabidirler.
AK PARTİLİLER O LAFI
AĞZINA ALMAZ
Koalisyondan Türkiye’ye hayır gelir mi? Hangi parti iktidara
gelecekse tek başına gelmelidir. AK Partililer ‘koalisyon’ lafını ağzına almaz.
Kılıçdaroğlu’ndan
açıklamalar – Hürriyet
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İktidara geldiğimizde
lüks araç saltanatına da, büyük kamu binaları saltanatına da son vereceğiz.
Herkes bilsin. Diyanete ‘ben olsam o arabayı iade etmezdim’ diyerek kaçak
sarayı aklıyor. O zaman git al aracı kullan. Sana biraz hafif gelir ama dedi.
Fox TV’de yayınlanan “Liderler Fox’ta programında soruları
yanıtlayan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
ONLARA KURS AÇACAĞIM
“11 milyon emeklimiz var. 8 milyonu bin liranın altında
alıyor. 300 lira alan var, 400 lira alan var. Biz Ramazan bayramı ve Kurban
bayramında emekliye ikramiye vereceğiz. Bir zam yapma gibi bir durum yok. Bir
yasayı değiştireceğiz, ilk 6 ay içinde yerine getireceğiz. İlk iki kanundan
biri olacak. Bu üç maddelik kanun. Nereden karşılayacağız, bütçeden. Zaten var
bu para. Hükümetin yetkisi var mı var. Yetkiyi kullanacağız, maaş vereceğiz.
Asgari ücrette beni gidiyor işadamlarına şikayet ediyor. Ben onlara kurs
açacağım, devlet nasıl yönetilir diye. Biz kesinlikle iş veren üzerine ek yük
getirmek istemiyoruz. Rekabet etmesini, daha fazla üretmesini istiyoruz.
Altyapılarını hazırladık, kimse merak etmesin. Kendisi bile söylüyor, ‘3 yıldır
ekonomi patinaj yapıyor’ diyor. Niye patinaj yapıyor.
HEDEFİMİZ YÜZDE 6
Her yıl 1 milyon kişiye istihdam sağlayacak bir büyüme oranı
yakalamamız lazım. İlk hedefimiz yüzde 6. Güney Kore’ye bakın, Hindistan’a,
Arjantin’e, Brezilya’ya bakın. Bizden daha hızlı büyüyorlar. Biz kaynakları
yerinde kullanamıyoruz. Tarım bakın, iki Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor.
Çiftçi üretim yapmadığı zaman büyüme olur mu? Yabancı sermaye Türkiye’ye
gelmiyor. İnsan hakları yok demokrasi yok, gelmiyorlar. Biz bunları
sağlayacağız.
VERGİ SİSTEMİMİZDE
ADALET YOK
Beyannamemizde vergi reformundan bahsediliyor ama
ayrıntılarından söz edilmiyor. Vergi hiç yer almıyor anlamında değil. Asgari
ücretlilerin vergi ödemeyeceğini gösteren maddelerimiz var. Vergisiz bir hayat
düşünülemez. Önemli olan, vergi alıyorsunuz ama aldığınız vergi de adalet var
mı yok mu? Bizim vergi sistemimizde adalet yok. En pahalı mazotu Türkiye’de
alıyoruz. Yüksek ücret alanların daha fazla vergi ödemesi lazım. Dolaylı
vergiler her zaman olacaktır. Asıl olan toplanan vergilerin nasıl harcandığının
halka söylenmesi gerekir. Toplanan vergileri TBMM adına Sayıştay denetliyor.
Dolayısıyla milletvekilleri vergilerin nereye harcandığını görüyor.
KESİN HESAP KOMİSYONU
OLUŞTURACAĞIZ
İki dönem Sayıştay raporu gelmeden bütçe geçti. Ödenen
vergilerin hesabının sorulduğu sistem demokrasidir. Ben vergi ödüyorsam onu
kullananın hesabını vermesi lazım. Biz iktidar olduğumuzda 6 ay içinde TBMM’nin
iç tüzüğünü değiştireceğiz. Bir kesin hesap komisyonu oluşturacağız. başkanı
ana muhalefet partisinden olacak. Her harcamamızı denetleyecek. Bu bizim
özgüvenimizi gösteriyor. Biz hesap vermekten korkmuyoruz. Bu sistem ülkemize
geldiği zaman demokraside önemli bir adım atılmış olacaktır.
YÖNETİCİLER LALE
DEVRİ’Nİ YAŞIYOR
İktidara geldiğimizde lüks araç saltanatına da, büyük kamu
binaları saltanatına da son vereceğiz. Herkes bilsin. Biz Lale Devri’ni
yaşıyoruz. Yöneticiler yaşıyor Lale Devri’ni. Tipik bir örnek vereyim İzmir’de
metroyu İzmir Büyükşehir Belediyesi kilometresini 50 milyona yapıyor. Ankara
100 milyona, İstanbul 150 milyona yapıyor. Yeraltında yapılıyor, aynı makine
çalışıyor. Biz İslamcıyız diyenlerin israf batağında olduğunu görüyoruz.
Diyanet İşleri Başkanı ‘ibret-i alem olsun diye aracı satıyorum’ dedi. Bunu
bana demedi heralde. Kimler ibret alacak, lüks içinde yaşayanlar, onlar örnek
alacaklar. Diyanete ‘ben olsam o arabayı iade etmezdim’ diyerek kaçak sarayı
aklıyor. O zaman git al aracı kullan. Sana biraz hafif gelir ama.
TAKDİR YETKİLERİ YOK
Sosyal sigortalar Kurumu batmaz. Bir kamu kurumu. Maliye
Bakanlığı battı diyor muyuz açık verdiği zaman? Sosyal Sigortalar Kurumu’nun
Bağkur’un, Emekli Sandığı’nın, üçünün de açığı var. Niye hükümet geldi 65’e
çıkardı emeklilik yaşını, çıkarmasaydı. Genel müdürlerin de takdir yetkileri
yok. ‘Bu benim akrabam hemen emekli edeyim’, ‘şu benim düşmanım emekli
etmeyeyim, ‘şunun aylığını keseyim…’ Aylıklara Bakanlar Kurulu karar verir.
DİYANET’İN
KAPATILMASI DOĞRU DEĞİL
Dini siyasette araç olarak kullanan insanların inancından
şüphe ederim, nokta. Benimle Allah arasındaki ilişkiye onun girmesinin ne hakkı
var. İmam hatipler kapatılmayacak. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılması
doğru değil. Ama oranın bütün inançları karşılayacak bir yapıya ihtiyacı var.
MHP Genel Başkanı
Bahçeli: AKP’yi not ediyorum – Hürriyet
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti iktidarının
yaptıklarını not ettiği bir ajandası olduğunu belirterek, “Aldığı nefesin
hesabını soramayız. O, Cenab-ı Allah’ın takdiridir. Ama o nefesle yaşadığı
sürece yaptıkları her şeyin hesabını sorarım dedi. ”Yavru muhalefetle, kaçak
sarayda otoriter tiran, sultan olmaya aday birisi arasındaki fark İzmir’de
kendisini gösterdi” diyen Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti: Ege Denizi
kadar bir fark var.
Ege ziyaretleri sonrası Afyonkarahisar’da mola veren
Bahçeli, bir grup gazetecinin sorularını şöyle yanıtladı:
TAYYİP BEY’İN DURUMU
ZOR
“1999 seçimlerinden sonra 129 milletvekili ile Sürmeli
Otel’de milletvekili ve MYK’daki arkadaşlarımızı bir araya getirdik. Orada
arkadaşlarımıza bir tavsiyem oldu. Merdivenleri çıkarken karşılaştığınız
insanlarla, merdiven inişlerinde de karşılaşacağınızı unutmayınız. Çıkarken
aldığınız alkışlar, merdiven inerken aynısıyla devam ediyorsa hizmetiniz çok
güzel olmuş demektir. Ama selam vermeyeni varsa bu durumu bir gözden geçirmek
lazım. Tayyip Bey’i Allah ıslah etsin. Onun durumu çok zor.
HESABINI SORARIM
(İktidar değişikliğinde Cumhurbaşkanı’nın pozisyonu
hakkında) Cumhurbaşkanı’nın 10 Ağustos’tan itibaren ortaya koyduğu uygulamalar,
2003’ten bu yana başlayan yurtiçi ve yurtdışı gezileri de daha öncelikli olarak
ele alınmak suretiyle, Erdoğan’ın bir sorgulaması mutlaka yapılacak. Hangi
ülkeye niçin gitmiştir? Her gidişinde devlet hazinesine maliyeti nedir? Aldığı
toplam harcırah ne kadardır? Bu görüşmeler sırasında milli menfaatler ne kadar korunmuştur?
Bunların hepsinin teker teker incelenmesi lazım. Suriye’ye 11 defa gitmiş. Niye
gittiler? Yavru muhalefetle, kaçak sarayda otoriter tiran, sultan olmaya aday
birisi arasındaki fark İzmir’de kendisini gösterdi. Ege Denizi kadar bir fark
var. Türk siyasetinde bağımsız ve bağlantısız tek siyasi kuruluş MHP’dir.
Tersini söyleyen varsa gelsin. 12 Eylül darbe yönetiminin ortaya koyduğu
uygulamalar, hem devrimci hem ülkücü insanlar üzerinde olumsuz tesirler
yaratmıştır. Bütün bunların birikimi, 12 Eylül yönetim konseyi üzerinde olumsuz
bir düşünce hâkim kılmıştır.
EVREN’İN CENAZESİ
Bunu silebilecek, hafifletebilecek bir adım atma düşüncesini
hissetmemişlerdir. O bakımdan 12 Eylül yönetimine bir kin ve nefret vardır.
Bunun için Kenan Evren’in vefatı üzerinde çok kişi düşünmek istemiyor. Bunu
söylemek de istemiyor. 98 yaşında, belli bir yaş sürecini de tamamlamış olduğu
için vefatı millet tarafından da normal karşılanıyor. O yaşananlar sonrasında
cenazeye katılmak doğru bir anlayış olmaz. Ankara’da da olsak cenazeye
katılmaya düşünmüyorum.
Partide Erdoğan
hastalığı var – Vatan
Adana’da 2 dönem milletvekilliği yapıp bu seçimlerde yeniden
aday gösterilmeyen AK Parti’li Fatoş Gürkan, Adana Plaza Otel’de basın
toplantısı düzenledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, önceki gün Adana’da Uğur
Mumcu Meydanı’nda gerçekleştirdiği mitingi değerlendiren Fatoş Gürkan, “Miting
coşkuluydu, kalabalıktı. Tayyip Bey dünya lideri. Gerçekten çok farklı
karizması olan, hitabeti çok iyi olan birisi. Sayın Başbakanımız da çok iyi bir
siyasetçi. Ama insanlarda, tabii ki bu özellikle Ak Parti’de bir Recep Tayyip
Erdoğan hastalığı var. Hiç kimse, mesela köylere falan gidin eleştirtmez, hiç
laf söyletmez. Ayrı yani, onun yeri ayrı ama sonuçta Başbakanımız da bu ülkenin
Başbakanıdır. İnsanlar onu da seviyor, takdir ediyor dedi.
HDP’ye oy istediği
iddia edilen müdür görevden alındı – Vatan
AYDIN’ın Efeler İlçesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Veli
Yalçın, görevden alındı.
Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Veli Yalçın’ın, Efeler
Belediyesi tarafından bu yıl 25’incisi düzenlenen Umurlu Erik Festivali’nde
sahne alan Suavi’nin konserinde zafer işareti yapıp “Oylar HDP’ye”
dediği için görevden alındığı öne sürüldü. Konuyla ilgili Efeler Belediyesi’nce
yapılan yazılı açıklamada:
“Efeler Belediyesi’nde Kültür ve Sosyal İşler Müdürü
olarak görev yapan Veli Yalçın, görülen lüzum üzerine Belediye Başkanı Mesut
Özakcan tarafından görevinden alınmıştır” denildi.
Haysiyetsiz korkaklar
– Milliyet
A Haber’de yayınlanan Gece Ajansı programında gazeteci Cemil
Barlas ile Lütfi Erdoğan’ın MHP’li Meclis Eski Başkanvekili Meral Akşener’in
“kaseti olduğu yönündeki iddiasına, Akşener’den sert yanıt geldi.
Akşener, “Müslüman görünümlü münafıklar, sizlerin bile bu
kadar alçaklaşacağınızı düşünmemiştim. İnanmazsınız ama Nur Sûresini
hatırlatırım dedi. Akşener konuyu yargıya taşıyacağını da kaydetti.
MHP’li Akşener, geçen günlerde Samanyolu TV’de, “AKP
iktidardan gitmekten korkuyor. AKP bizimle koalisyon kurmaz. Çünkü, 17-25
yolsuzluk faillerinden hesap soracağız. O hesabı soracağız demişti. Hükümete
yakın A haber’de yayınlanan Gece Ajansı programında gazeteci Cemil Barlas ise
Akşener’i kastederek, “Onun da kaseti mi var nesi var, nasıl ele geçirdiler?
ifadelerini kullanmış, bu sözler üzerine devreye giren akit gazetesi yazarı
Latif Erdoğan, “O kaseti olan birisidir ve şu an esaret altındadır demişti.
Akşener, dün Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Müslüman
görünümlü münafıklar, sizlerin bile bu kadar alçaklaşacağınızı düşünmemiştim.
İnanmazsınız ama Nur Sûresini hatırlatırım dedi. Akşener konuyu yargıya
taşıyacağını da söyleyerek, “Merak edenler için: Alçak, şerefsiz, haysiyetsiz
korkaklar için avukatım gereğini yapıyor dedi.
Gül’ün eski
danışmanından inanılmaz iddia:’Erdoğan ile Özel koridorda çok sert…’ – Taraf
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in resmi açıklamalara göre
sağlık sorunları nedeniyle izne ayrılmasına ilişkin çok çarpıcı bir iddia
ortaya atıldı. İddianın sahibi bir dönem cumhurbaşkanı Gül’ün de danışmanlığını
yapan Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan.. Takan’ın yazısının ilgili bölümleri
şöyle:
‘Bakmayın!.. Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e ilettikleri
geçmiş olsun mesajlarına. Özel, sağlık durumunu gerekçe göstererek görevi Kara
Kuvvetleri Komutanı Hulusi Akar’a bıraktı ama devletin zirvesinde fırtınalar
kopuyor. Olayı, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in “ordu Suriye’ye girecek
şok açıklamasına kısmen bağlayanlar oldu.
HÜKÜMETİN SURİYE
BASKISI
Yalnızca Necdet Özel’in değil, tüm komuta kademesinin çok
uzun süredir sıkıntısı, Hükümetin Suriye baskısı. Bataklığa girip saplanmanın
nelere mal olacağı belki yüzlerce kez anlatıldı Recep Erdoğan’a. Ama oyları
eriyen Erdoğan ve AKP’yi kurtaracak, milliyetçi muhafazakâr oyları tekrar
iktidara bağlayacak bir başarı destanı gerekiyordu. Erdoğan, bu sefer Musul için
zorladı Genelkurmayı. Hem de PKK’nın ayaklanma hazırlıkları son aşamasındayken.
Necdet Özel ve komuta kademesi sonu belli olmayan bu macera seçeneğine de
direndi.
DEVLET KORİDORLARINDA
ÇOK SERT DİYALOG
Devlet koridorlarında Özel ile Erdoğan arasında geçen “çok
sert bir diyalogdan bahsediliyor, “Necdet Özel, Necip Torumtay örneğinde
olduğu gibi kamuoyunu derinden sarsacak istifa yolunu seçmedi. Kendine has bir
üslupla mesaj verdi deniyor. Artık Ankara’nın koridorlarında saklanamayan bir
gerçek var. İpler koptu!..
PARALELCİ DİYE
SUÇLARSA HİÇ ŞAŞIRMAYIN
Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgilere göre, Genelkurmay
Başkanı Necdet Özel, yeni MGSB gereği yenilenmesi gereken TÜMAS’a (Türkiye’nin
Milli Askeri Stratejisi) “legal görünümlü illegal yapılar ifadesini
koydurtmadı. TÜMAS’ta, tüm iç ve dış tehditlerin açık adları ve yapılanmaları
yazılarak yenileniyor. Yani, PKK, DHKP-C gibi tüm terör örgütleri açık açık
yazılıyor. Yakında, Recep Erdoğan, Hükümetle uyumlu çalıştığı gerekçesiyle
devamlı övdüğü Necdet Özel’i, paralelci diye suçlarsa hiç şaşırmayın. Havuz
medyasında önce Necdet Özel, arkasından da Hulusi Akar hakkında
kopyala-yapıştır senaryoları görünce de safa yatmayın!..
Adalet Bakanlığı,
kaldırılmış Kürtçe savunma yasağını ‘Türk vatandaşı, Türkçe biliyor’ diyerek
savundu – T24
Kürtçe savunma yapmak isteğine izin verilmeyince savunma
yapmayan mahkum Yargıtay aşaması bitince Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Adalet
Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği savunmada Kürtçe yasağını savundu.
Batman’da, üç yıllık eylem albümü taranarak tutuklanan
belediye işçisi Abdurrahim Balur, kimi gösterilerde çekilmiş fotoğraflarından
hareketle altı yıl dört ay yedi gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Mahkemede
Kürtçe savunma yapma isteği reddedilince Balur, kendisini savunamadan mahkum
olmuştu. Balur’un mahkumiyetinden sonra yasal değişiklik yapılarak, Kürtçe
savunmaya izin verilmişti. Balur’un avukatı Erkan Şenses de cezanın
kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi’ne
savunma gönderen Adalet Bakanlığı, iki yıl önce kaldırılmış yasağı gerekçe
gösterdi. Bakanlık, “Başvurucu, suçları anlayabilecek ve cevap verebilecek
düzeyde Türkçe bilmektedir. Bu anlamda, başvurucunun mahkeme önünde savunma hakkının
kullanılmasından çok siyasi saiklerle böyle bir talepte bulunduğu
anlaşılmaktadır dedi.
‘Grupla bütünleşti’
İsmail Saymaz’ın Radikal’de yayımlanan haberine göre, Batman
Emniyet Müdürlüğü, aralarında belediye işçisi Abdurrahman Balur’un da olduğu beş
kişinin bir eylem hazırlığında olduğu şeklinde, 10 Ocak 2012’de gönderilen bir
ihbar üzerine harekete geçti. Bir gün sonra beş kişi gözaltına alındı. Yapılan
incelemede 27 yaşındaki Abdurrahman Balur’un diğer şüphelilerle tanışmadığı
anlaşıldı. Üç çocuk babası Balur’u bir kez yakalamış olan Emniyet, suçsuzluğu
anlaşılan kişiyi bırakmaktansa, “Nasıl olsa bir suçu vardır diyerek, son üç
yıllık eylem fotoğrafları albümünü taradı. Resimler üzerindeki incelemede
Balur’un 14 Şubat ve 6 Aralık 2009 ile 13 Ocak ve 15 Şubat 2011’deki dört
eyleme katıldığı ileri sürüldü. Balur’un ilk iki gösteride yüzünü kapattığı ve
elinde taş olduğu savunulurken, son iki gösteride “en ön safta bulunarak gruba
destek verdiği ve grupla bütünleştiği iddia edildi. Bilirkişi raporunda da
“Resim karesinden ibaret olması nedeniyle slogan atıp atmadığı, elindeki
taşlarla güvenlik görevlilerine saldırıda bulunup bulunmadığının tespiti
yapılamamıştır denildi. Balur tutuklandı.
Diyarbakır Özel Yetkili 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan
davanın ilk duruşması 17 Nisan 2012’de görüldü. Balur, “Savunmamı Kürtçe yapmak
istiyorum dedi fakat Türkçe bildiği için isteği reddedildi. Balur da ısrar
edince bir daha söz alıp konuşmadı. Yargılama sonunda Balur’a altı yıl dört ay
yedi gün hapis, örgüt propagandası suçundan 7.300 TL adli para cezası verildi.
Bakanlık, kaldırılmış
yasağı
Balur’un avukatı Erkan Şenses de cezanın kesinleşmesi
üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Şenses, başvuru dilekçesinde Kürtçe
savunma talebinin geri çevrildiği için Balur’un savunma bile yapamadığını
vurgulayarak, “Müvekkil Kürtçe dilinde daha iyi savunma yapacağını beyan
etmesine rağmen bu talebi reddetmiş ve müvekkilin sorgu ve savunması alınmadan,
delillere karşı ne diyeceği sorulmadan hüküm kurmuştur. Bu durum da Anayasanın
36. maddesinin mutlak ihlalidir dedi. Dosya Yargıtay aşamasındayken 6411
Sayılı Kanun ile Kürtçe savunma yapmanın önünün açıldığını belirten Şenses,
“Yargıtay bu değişiklikten istifade etmesi gereken müvekkilin bu hakkını
kullandırtmamış ve hükmü onamıştır. Bu durum da adil yargılanma hakkına
aykırıdır dedi.
Adalet Bakanlığı’nın Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği
savunmada, Balur’un Türk vatandaşı olup Türkçe bildiği, savcı huzurundaki
ifadesinde, Batman 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki sorgusunda Türkçe ifade verdiği
belirtildi. Yargılama sırasında Kürtçe savunma yapmak istediği anlatılan
savunmada, “Dolayısıyla başvurucu, suçları Türkçe olarak anlayabilecek ve
Türkçe cevap verebilecek düzeyde Türkçe bilmektedir. Bu anlamda, başvurucunun
mahkeme önünde savunma hakkının kullanılmasından çok siyasi saiklerle böyle bir
talepte bulunduğu anlaşılmaktadır denildi.
Partiler,
yurtdışındaki seçmenleri özel araçla sandığa taşıyor – Zaman
7 Haziran milletvekili genel seçimlerinde yurtdışındaki
vatandaşların 31 Mayıs’a kadar devam edecek oy kullanma süreci 8 Mayıs
itibarıyla başladı. 2,5 milyon seçmenin yaşadığı Avrupa’da cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde sandığa ilginin düşük olması partileri yeni arayışlara itti.
Konsolosluklarda ve seçim merkezlerinde oy kullanabilen
seçmenlerin sandığa götürülmesi için özel araçlar ve otobüslerle seferler
düzenleyen partililer, yaptıkları çalışmaları parti merkezleri ile paylaşmak
için sosyal medya üzerinden mesajlar yolluyorlar. Özellikle konsolosluklara
uzak mesafelerde oturan Avrupalı Türkler için derneklerde listeler
oluşturulurken her partinin seçmenini sandığa taşımak için benzer yollara
başvurduğu gözleniyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sınır kapıları ile birlikte
yüzde 18 seviyelerinde kalan yurtdışı seçmen oy kullanma oranının bu seçimde
daha yüksek olması bekleniyor.
Soma’da anne olmak
çok zor – Cumhuriyet
Soma’da Anne Olmak’ isimli panelde ayarlandı. > > 24’te
konuşan Hidayet Tokgöz, eşi öldükten sonra baskılar nedeniyle renkli tişört
bile giyemediklerini söyledi.
Somalı anne Leyla Cambal “Çocuklarımı düşünüyorum. Bana
diyorlardı ‘Eşin emekli olmuş niye gönderiyorsun? ‘3 çocuğum vardı nasıl
gitmesin? Babalar madene çocukları için indi, şimdi ben sadece çocuklarla
ilgili destek gelsin istiyorum. Benim şu an aldığım maaş onun ayakkabısını
alamaz. Eşimin ölümünün ardından 350 lira ölüm maaşı, 850 lira da emekli maaşı
alıyorum. 350 lirayı her çektiğimde, ‘senin canının bedeli bu muydu?’ diye soruyor,
kendi kendime ağlıyorum.
[Haber görseli]Soma maden faciasının birinci yıldönümü
öncesi Türk Eğitim Derneği’nin düzenlediği panelde konuşan madene eşini gömen
eşlerden Leyla Cambal 350 lira ölüm maaşı aldıklarını belirterek gözyaşları
içerisinde, “350 lirayı her çektiğimde, ‘senin canının bedeli bu muydu’ diye
soruyor, kendi kendime ağlıyorum dedi. Eşi Ferhat Tokgöz’ü madene gömen
Hidayet Tokgöz ise Somalı kadınların toplumsal baskı ile karşı karşıya
olduklarını söyledi.
Esentepe Deniz Bank Genel Müdürlüğü’nde yapılan “Soma’da
Anne Olmak panelinin açılış konuşmasını Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı
Selçuk Pehlivanoğlu yaptı. Pehlivanoğlu, derneğin faciadan sonra “Soma’ya El
Ver Kampanyası yla 12 kişilik saha çalışma ekibiyle beraber 159’dan fazla aileyi
ziyaret ettiklerini belirtti.
‘Renkli bluz
giyemiyoruz’
Soma maden faciasında eşi Ferhat Tokgöz’ü yitiren Hidayet
Tokgöz de panele 3 yaşındaki oğlu Selim Tokgöz ve üzerinde eşinin isminin
yazılı olduğu baretle katıldı. Tokgöz facia sonrası geçen 1 yılı şöyle
özetledi:
“Omzumuza binen yükün haddi hesabı yok. Soma’da anneler dayanması
çok zor acılar yaşıyorlar. Bir yandan eşlerinin, yoklukları bir yandan
yetişmesi gereken evlatları. Soma’daki eşler ve anneler psikolojik ve toplumsal
baskı altındalar. Üzerlerine renkli bir bluz bile giyemiyorlar. Beynimizden psikolojik
baskıyı atamıyoruz.
‘Meşalimiz olacaktı’
Panele katılanlar arasında bulunan sanatçı Filiz Akın da TED
bursu ile okuduğunu belirterek “Türk Eğitim Derneği olarak bu paramparça
hayatlara dokunmak istedik. Geçen günlerde yitirdiğimiz Enes bebek de büyüyüp
okula gidebilseydi bizim meşalemiz olacaktı. Arzumuz Soma’daki çocukların
hayatlarına dokunmak, ailelerine verdiğimiz destekle okuyup başarılı olmaları.
Dileriz ki bu meşale hem onları hem ülkemizi aydınlatsın diye konuştu.
Diyanet’ten ‘üniversiteli’
açılımı – Habertürk
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, okuyan,
lisan bilen, doktora yapan gençlere uygun “cami ile ilgili konuştu
Diyanet’ten
“üniversiteli” açılımı
Diyanet İşleri Başkanı ve Türk Diyanet Vakfı (TDV) Mütevelli
Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, A, B, C grubu camilerin bulunduğunu,
bunlara bir de “üniversite grubu diye müstakil bir kategori eklediklerini ve
bunlara “özel din görevlilerinin atanacağını söyledi.
Kocatepe Gençlik Fuarı’nda gençlerle buluşan Görmez’in
okuyan, lisan bilen, doktora yapan gençlere uygun “cami ile ilgili
açıklamaları şöyle:
ODTÜ, BİLKENT NASIL
İMAM İSTİYOR?: Üniversite içerisinde görev yapan imamları seminer vermek
üzere iki günlüğüne Ankara’ya davet ettik.
ODTÜ, Hacettepe, Bilkent içindeki öğrenciler gelsinler,
nasıl bir imam istediklerini genç arkadaşlar anlatsınlar, biz de orada olalım
dedim.
SULTAN AHMET
CAMİİ’NİN BİLİNMEYENLERİ
YENİ KATEGORİ EKLEDİK: Camilerin A, B, C şeklinde
kategorileri var. Üniversite grubu diye müstakil bir kategori oluşturduk.
Üniversite grubu camilerde lisan bilen, doktora yapan, gençlerle iletişim
kurabilecek, onların gönül dünyasına hitap edebilecek din görevlilerinin
görevlendirilmesi için bir çalışma başlattık.
Danıştay’dan basınsız
protokolsüz kutlama – Milliyet
Danıştay’ın 147. kuruluş yıldönümü törenine TRT ve A.A
dışında basın mensubu alınmadı. Konuşma hakkı verilmeyen Feyzioğlu törene
katılmadı. Güngör, “Yargıçlar hukuk dışına çıktıklarında hesap verme durumunda
kalacaklarını bilmeli dedi. Gazeteciler dava açacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl başbakan
olduğu dönemde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasına
tepki gösterip salonu terk etmesinin damga vurduğu Danıştay’ın kuruluş
yıldönümü töreni bu yıl protokolsüz ve basınsız kutlandı. Danıştay’daki törene,
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit,
Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Hakim
Tümgeneral Abdullah Arslan, Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, Anayasa Mahkemesi
Başkan Vekili Burhan Üstün, HSYK Başkanvekili Metin Yandırmaz, eski Anayasa
Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile yargı organlarının diğer temsilcileri
katıldı.
Gazeteciler dava
açacak
Töreni izlemek için Danıştay’a giden basın mensuplarına, TRT
ve A.A dışındaki kurumların alınmayacağı söylendi. Danıştay’ın güvenlik müdürü
“Biliyorum ilk defa böyle bir uygulama yapılıyor. Ben de eski bir kameramanım.
‘Hiç olmazsa not almak içeri girsinler’ dedim. ‘O da yasak’ dediler. Karar
alınmış. Siz tutanağınızı hazırlayın dedi. Danıştay Genel Sekreteri Ömer Faruk
Ateş de, “Bu sene Danıştay törenini kendi aramızda kutlayacağız. O yüzden
sizleri içeri alamıyoruz, lütfen ısrar etmeyin dedi. Ateş, kararın Danıştay
Başkanlar Kurulu tarafından alınıp alınmadığı sorusunu yanıtsız bıraktı.
gazeteciler, Danıştay’ın idari kararına karşı dava açmak üzere durumu tutanak
altına aldı.
Ulusal bütünlük zaafa
düşer
İlk kez basına töreni izleme izni vermeyen Danıştay Başkanı
Zerrin Güngör, konuşmasına “Adaletin güçlü olduğu yerde devlet de insan da
güçlüdür. Adaletin gerçekleşmesinde en etkili kurum şüphesiz yargıdır.
Demokratik bir ülkede, bağımsız, tarafsız, verimli, etkili ve hesap verilebilir
yargı sistemi, devlet ve toplum düzeninin güvencesidir diyerek başladı.
Güngör konuşmasında paralel devlet yapılanma ile ilgili
olarak “Hukukun egemen olmadığı yerde birtakım hukuk dışı güçler egemenlik
kurabilir. Böyle bir durumda ise ulusal bütünlük zaafa düşer dedi. Güngör,
tutuklanan meslektaşlarına atıfta bulunarak “Hiçbir yargı mensubunun yetki sınırları
dışına çıkarak karar vermesi kabul edilemez dedi.
Kaynak milli irade
Güngör, “Günümüz demokrasi anlayışında kuvvetler ayrılığı
ilkesi, kuvvetlerin birbirinden mutlak ayrı kalmaları anlamına gelmemektedir.
Anayasa’mızda da kuvvetler arasında iş birliği ve dengeyi öngören anlayış
benimsenmektedir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi erkler arasında çatışmayı değil, iş
birliği ve uyumu ifade etmektedir. Yargıyla yasama ve yürütme arasındaki
diyalog, iş bölümüne dayalı anlayış içinde geliştirilerek yürütülmeli,
çatışmacı ilişkiye dönüşmemelidir diye konuştu.
Bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin, kamu güvenliği
oluşturulmadan korunamayacağına değinen Güngör, Cumhuriyet reformları, Anayasa
ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın ve çocukların
uğradığı şiddet nedeniyle hayatını kaybetmesinin ağır sorun olduğunu kaydetti.
Öte yandan TGC bir açıklama yaparak Danıştay’ın törenine TRT
ve AA dışında yayın kuruluşunun alınmamasını eleştirdi. Yapılan açıklamada
“Akreditasyon demokrasilerdeki basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne karşı bir
uygulamadır. TGC olarak bu yanlıştan artık dönülmesini bekliyoruz denildi.
Feyzioğlu’ndan tepki:
Bu senaryo yırtılacak
Törene katılmayan ve Güngör’ü sert sözlerle eleştiren
Feyzioğlu, şu açıklamayı yaptı: “Postadan gelen bir davetiye büyük saygısızlıkt
ır. Yeni Türkiye dedikleri baskı ve yasaklar ülkesinin Danıştay’ı olduklarını
ispatladılar. Danıştay’daki açılış törenleri, özel doğum günü partisi değildir.
Dolayısıyla Danıştay Başkanı’nın ne söylediği ne söylemediği ve özellikle gelen
‘devlet büyükleri’ karşısında cübbesinde yine düğme ve ilik arayıp aramadığı,
bizzat basın tarafından görülmeli, duyulmalı ve haber yapılabilmelidir.
Vatandaşı idarenin keyfiliğine karşı korumakla yükümlü olan Danıştay, yasaklar
Türkiyesi’nde idare ile uyumun al gülüm ver gülüm ilişkisinin en yeni örneğini
sergilemiştir. Şaşırtıcı değildir. Bazı başkanlar kurumlarını tarihe altın
harflerle geçirirler, bazıları da yüz yıllık birikimleri sorumsuzca harcarlar.
Danıştay’daki tören, bizden sonra basına da kapatıldı. Biz, bu senaryoyu yırtıp
atacağız. Bu kara günleri tarihe gömeceğiz. Danıştay’ın ve Cumhuriyetin bütün
taşıyıcı kurumlarının itibarını da iade edeceğiz.
O çocukları babam mı
astırdı? – Milliyet
CNN Türk’te Mirgün Cabas’ın hazırladığı Her Şey’de konuşan
Kenan Evren’in kızı Şenay Gürvit, babasıyla ilgili eleştirilere sert yanıt
verdi.
Babasıyla gurur duyduklarını söyleyen Şenay Gürvit, Kenan
Evren için “Babacan bir insandı. İyi yürekli insandı, herkesin iyiliğini
isterdi. Bunları hak etmedi. Babam çok dürüst bir adamdı. Ailecek alnımız ak,
bunların hiçbirini hak etmedi dedi. Medyanın toplumu yanlış yönlendirdiğini
öne süren Gürvit “Bugün Genelkurmay’ın sitesinde bizim telefonlarımız verilmiş.
Bir tek kötü yazan insan olmadı. Az önce biri aradı, ‘Tarih bunları yazacaktır,
Evren Paşa bunları hak edecek bir şey yapmadı’ dedi ifadelerini kullandı.
Vicdanen rahat olduklarını söyleyen Gürvit “Bizim ailemizde böyle bir vicdan
muhasebesi yapılmamıştır. bugünkü Türkiye ortamı çok mu güzel? Olayları o günün
şartları içinde değerlendirmelisiniz dedi.
“Kim ne derse desin zerre kadar umrumuzda değil diyen
Gürvit şunları söyledi: “Herkes diyor ki Evren Paşa sayesinde çocuklarımız
okudu. Beni yoldan çevirip Evren Paşa sağolsun, diyorlar. Asılan çocukları
babam mı astırdı. Ne alakası var? Toplum yanlış yönlendiriliyor.
Annesini babasını
feda etmesin de ne yapsın: Ethem Sancak BMC’nin gelirini alıp borcunu TMSF’ye
yıktı – Diken
Hükümete en yakın işadamlarından olan Ethem Sancak, Mehmet
Emin Karamehmet’ten devraldığı BMC’nin gelirini kasasına aktarırken 608 milyonluk
borcunu TMSF’ye yıktı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ‘ilan-ı aşk‘ etmesiyle
bilinen ve son olarak “Anam, babam, eşim, çocuklarım sana feda olsun Erdoğan
diyen ‘medyacı’ işadamı Ethem Sancak’ın TMSF’den ‘ucuza‘ kapattığı BMC
şirketiyle ilgili skandallar bitmiyor. Zaman’dan Şaban Gündüz ve Abdülkadir
Cembekli’nin haberine göre Ethem Sancak’ın, şirketi bir yıldır devralmadığı
ortaya çıktı. Ticaret sicil kayıtlarına göre BMC halen TMSF’ye bağlı görünüyor.
Şirketin Sancak’a devredilmemesinin altında, yüklü borçları
devlete bırakma taktiği yattığı iddia edilirken, Ağustos 2014’te şirketin unvanı
da ‘BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret AŞ’
olarak değiştirildi. İzmir’de iki de şube açan Sancak, bu şubelerde BMC’nin
ürettiği araçları satarak gelirleri kasasına aktarırken fabrika binasının da
içinde bulunduğu gerçek BMC’yi devralmayarak 608 milyon liralık borcu TMSF’ye
yıktı. İzmir’de sadece arsasının değeri 1,5 milyar lira olan BMC, Genelkurmay’a
zırhlı araç, belediyelere otobüs üretiyor.
Ticaret Kanunu’nu
çiğniyor
Öte yandan BMC’nin devir işlemi Ticaret Sicil Gazetesi’nde
yayınlanması ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne de bildirilmesi gerekirken, Ticaret
Sicil Gazetesi kayıtlarına göre böyle bir devir işlemi görünmüyor. Bu durumda
BMC halen TMSF’ye bağlı görünürken, Ethem Sancak’ın unvan değişikliğiyle
kurduğu paralel şirketin BMC adına satış yapmasının ise kanuna aykırı olduğu
ileri sürülüyor.
Ticaret Kanunu’na göre bir şirketin unvanının başka bir
şirket tarafından kullanılması da yasaklanmış durumda.
Belediyelere ve
TSK’ya çalışıyor
Belediyeler tarafından verilen 35 otobüs siparişi bulunan
BMC, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yeni aracı olan Kirpi,
kamyon ve otobüs gibi zırhlı araç ihtiyaçlarını da karşılıyor. TSK, bugüne
kadar BMC’den 293 Kirpi satın alırken, 321 yeni araç siparişi halen beklemede.
Ayrıca NATO savunma hattının da bir parçası olacak olan
Türkiye füze savunma sisteminin füze rampalarını BMC yapacak.
AP’den sert rapora
onay – Hürriyet
HOLLANDALI parlamenter Kati Piri tarafından hazırlanan
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporu Dışişleri Komisyonu’nda yapılan oylamada
6’ya karşı 45 oyla kabul edildi.
12 parlamenter ise çekimser kaldı. Piri’nin başlangıçta orta
yol arayan bir yaklaşımla kaleme alarak başlıkların açılması çağrısında
bulunduğu, Kıbrıs konusunda ‘geleneksel vurgulardan’ uzak kalmaya çalıştığı
belge, verilen 442 değişiklik önergesi ve 23 uzlaşı önergesiyle ‘klasik bir AP
raporu’ halini aldı.
İlk metinde yer almayan PKK’nın terör örgütü olduğu vurgusu
metne eklenirken “PKK’nın AB terör örgütleri listesinden çıkması yönündeki
önergeler kabul edilmedi. “Ermeni soykırımı ifadesi de metne eklenmedi. Nihai halini bu ay için AP Genel Kurulu’nda
yapılacak oylamada alacak olan, tonu net şekilde sertleşen ve Ankara’yı
rahatsız edecek unsurlar içeren belgede öne çıkan vurgular şunlar:
*Basın özgürlüğü:
Sosyal medyaya erişimi engelleme çabaları ve internet sitelerini mahkeme kararı
olmadan kapatma kınanıyor. İfade özgürlüğüne yönelik kısıtlayıcı yaklaşım ve
medya organları ile gazetecilere yönelik baskının üzüntü verici olduğu
belirtiliyor.
*Demokrasi: Türk
hükümetinden AB’nin odağındaki demokratik değerlere ve ilkelere tümden saygı
gösterme taahhüdü bekleniyor. Müzakerelerde ilerlemenin hukuk devleti ve temel
haklara saygıya bağlı olduğu belirtiliyor.
*Yargı: HSYK
Yasası’ndaki son değişiklikler ve çok sayıda savcı ve polisin yerinin
değiştirilmesinin yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve etkinliği konusunda
ciddi şüphe uyandırdığı kaydediliyor. Yargı, temel haklar, adalet, özgürlük ve
güvenlik alanlarında acil reform ihtiyacının altı çiziliyor.
*İç güvenlik paketi: Polisin
eylemlerine yargı denetimi ilkesine ters ve kapsamı çok geniş olan paket hakkında
derin endişe belirtiliyor.
*IŞİD’le mücadele:
Türkiye’den IŞİD ve diğer aşırı gruplara yabancı savaşçı, para ve ekipman
geçişini önleyici önlemlerin artırılması ve etkili sınır kontrolü talep
ediliyor.
*Kıbrıs:
Türkiye’den askerlerini çekmeye başlaması ve kapalı bölge Maraş’ın Birleşmiş
Milletler’e iadesi isteniyor.
*Yolsuzluk: Hükümetin
yolsuzluk suçlamalarına tepkisi üzüntü verici bulunuyor. Eski hükümet
üyeleriyle de ilgili yolsuzluk soruşturmalarının devamının gelmediği
vurgulanıyor.
*Alevi toplumuyla
diyaloğun teşvik edilmesine, Cemevleri’nin ibadethane olarak tanınmasına ve
Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Kamplar, tecavüz ve
şiddet merkezi – Milliyet
“Cinsiyet ve Sürgün: Ortadoğu’da Suriyeli Kadın ve LGBTİ
Mülteciler adlı sempozyumda, Suriyeli sığınmacı kadınların tecavüz ve şiddet
korkusuyla kampları terk ettiğine dikkat çekildi
Kadir Has Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliğiyle
geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen “Cinsiyet ve Sürgün: Ortadoğu’da Suriyeli
Kadın ve LGBTİ Mülteciler adlı sempozyumda, Suriyelilerin sorunları ele
alındı.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim
üyeleri Zeynep Kıvılcım ve Nurcan Özgür Baklacıoğlu tarafından yapılan sunumlarda,
çarpıcı tespitler yer aldı.
Ev sahibinin tecavüzü
İstanbul’da Fatih, Küçükpazar, Eyüp, Fındıkzade, Bağcılar,
Bayramtepe, Şahintepe ve Şirinevler’de yaşayan Suriyelilerle görüşen Kıvılcım ve
Baklacıoğlu’nun, Suriyeli sığınmacılara yönelik yasal mevzuatı da
değerlendirerek hazırladıkları makalelerden satırbaşları şöyle:
– Suriyeli kadın ve
LGBTİ’lere yönelik şiddet, yasal düzenlemeler çerçevesinde normalleştiriliyor.
– Türkiye’nin sunduğu
geçici koruma, Suriyelileri uluslararası korumaya başvurmaktan alıkoyuyor.
Koruma bu haliyle, cinsiyete dayalı ayrımcılığı önlemeye yönelik İstanbul
Sözleşmesi’ni ihlal ediyor.
– “Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu , kadını ‘bağımlı ve muhtaç bir birey’ olarak ele
alıyor. Kadınlar kanunda, anne ya da eş olarak tanımlanıyor.
– Suriyeli kadın ve
LGBTİ’lere yönelik ekonomik şiddet hukuk yoluyla sistematik şekilde üretiliyor.
– Türkiye’de Suriyeli
mültecileri koruma politikası, eril bir politika. Bu politika kadınları ve
LGBTİ’leri ötekileştiriyor.
– İstanbul’daki
Suriyelilerin yüzde 77’i kadın ve çocukken, LGBTİ’lerin sayısı bilinmiyor.
– Kadınlar, kiracısı
oldukları evleri kaybetmemek adına sahipleri tarafından tecavüze uğramayı göze
alabiliyor.
– Kamp kadınlar için
tecavüz, şiddet, zorla evlilik ve açlık anlamına geliyor.
– Mülteci kavramı
Arap kimliği üzerinden yapılıyor, Alevi ya da Kürt olanlar kayıt altına
alınmıyor.
– Kadınların çoğu ve
LGBTİ’lerin tümü kampları güvensiz görüyor, kamplara gitmek istemiyorlar.
– Kadınlar, tecavüz
korkusu yaşamamak için kamptan kaçtıklarını dile getiriyor.
‘Tuvalete yalnız
gidebiliyorum’
Nurcan Özgür Baklacıoğlu’nun yaptığı görüşmelerde,
kadınların çektiği sıkıntılar şu şekilde anlatılıyor:
– Dört sene kamplarda
yaşadıktan sonra şimdi İstanbul’da olmaktan mutluyum. Dört seneden sonra ilk
defa dört duvar arasında yaşıyorum. Kapalı bir kapım var. Bize mahsus
tuvaletimiz var. Bana eşlik edecek biri olmadan tuvalete tek başıma
gidebiliyorum.
– Kızımın olabildiğince
geç adet görmesini bekliyorum, aksi takdirde onu kurtarmak için evlendirmek
zorunda kalacağım.
– Kampta yaşayan
kadınlar kirlenmiş gibi görülüyor.
– En büyük korkum
kiramı ödeyememek ve sokakta yatmak.
– Komşularımız ve
akrabalarımız Türkiye’de yaşadıklarımızı öğreniyor. Ya yanlış bir şey
duyarlarsa?
Suriye’de ‘MİT
destekli darbe planı’ iddiası – Cumhuriyet
Britanya’nın Telegraph gazetesi, Muhaberat’ın şefi Ali
Memlük’ün, darbe planı yaptığı şüphesiyle ev hapsine alındığını öne sürdü.
Suriye’nin istihbarat teşkilatı Muhaberat’ın şefi Ali
Memlük’ün, Türk istihbaratıyla iletişime geçip darbe planı yaptığı şüphesiyle
ev hapsine alındığı öne sürüldü. Britanya’nın Telegraph gazetesinin haberine
göre, Temmuz 2012’de göreve gelen Memlük, Nusra Cephesi’nin İdlib ve Cisr el
Şuğur’u ele geçirdiği günlerde bir aracı vasıtasıyla MİT’le görüştü. Halepli
bir işadamının yardımıyla da, 1980’lerde darbe girişiminde bulunmakla
suçlanmasından beri sürgündeki Rıfat Esad’a ulaştı. Suriye lideri Beşar Esad’ın
amcası Esad yorum yapmayı reddederken, isim vermeyen bir kaynak Suriye rejimi
ve ordusunda Esad’ın dönmesi için büyük bir istek olduğunu savundu.
İran rahatsızlığı
İran rahatsızlığı Haberde, Memlük’ün ev hapsine alınmasından
önce de Muhaberat’ta çalkantıların yaşandığı, teşkilatın siyasi güvenlik birimi
şefi Rüstem Gazali’nin geçen ay askeri istihbaratçı mevkidaşı Refik Şahada’nın
adamları tarafından öldürüldüğü, Şahada’nın da görevden alındığı belirtildi.
Telegraph’a göre, Şam’daki tartışmaların temelinde İran’ın Suriye savaşında
oynadığı rol yatıyor.
Esad’ın yakın çevresi, merkez bankasından savaş
stratejilerine dek geniş alanlarda komutayı İranlı yetkililerin almasından
rahatsız. Kaynaklar, “Memlük, Suriye’nin egemenliğini İran’a vermesinden nefret
ediyordu. Bir değişiklik gerektiğini düşünüyordu diyor. Gazali’nin de aynı
görüşü dile getirdiği belirtilirken, iki istihbaratçının da Sünni olduğu
vurgulanıyor.
Kıbrıs’ta müzakereler
yeniden başlıyor – Hürriyet
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth
Eide, Kıbrıs sorununa çözüm aranan müzakerelerin, Türk ve Rum tarafı arasında
15 Mayıs’ta yeniden başlatılmasına karar verildiğini açıkladı.
Kıbrıs müzakere süreci kapsamında, KKTC Cumhurbaşkanı
Mustafa Akıncı ile Rum Lider Nikos Anastasiadis ara bölgede yemekte bir araya
geldi. Yaklaşık iki saat süren yemekte, Espen Barth Eide, BM Genel
Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim ve müzakereciler de hazır
bulundu.
Eide, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, liderlerin
görüşmesinin çok olumlu bir atmosferde gerçekleştiğini belirterek, iki liderin
geleceğe dair vizyonlarını paylaştığını ifade etti.
Her iki tarafın da 11 Şubat 2014’teki “ortak
açıklama’da” yakalanan ivmenin devam ettirilmesi konusunda mutabakata
vardığını dile getiren Eide, liderlerin güçlü ve kararlı bir şekilde sürece
destek verdiğini söyledi.
Müzakere süreci kapsamında liderlerin 15 Mayıs Cuma günü ilk
toplantıyı gerçekleştirme kararı aldıklarını aktaran Eide, “Görüşmede
müzakerelerin ne şekilde ve hangi sıklıkla devam edeceğine karar
verecekler” dedi.
LİDERLERİN ORTAK
ÇABASIYLA ADAYA ÇÖZÜM GELECEK
Bunun, adada değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğuna
işaret eden Eide, “Müzakerelerin tekrar başlayacağı 15 Mayıs sabahı hep
birlikte çalışmaya başlayacağız. Güçlü ve kararlılık gösteren iki liderle
çalışarak, onların ortak çabasıyla adaya çözüm gelecek” diye konuştu.
MÜZAKERE SÜRECİ
Kıbrıs Rum Yönetimi 1990’da tek taraflı olarak tüm Kıbrıs
adına tam üyelik için Avrupa Topluluğu’na başvurmuş, Türkiye’nin itirazlarına rağmen
AB, 6 Mart 1995 tarihinden itibaren üyelik sürecini başlatmıştı.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın 1990’ların sonunda
başlattığı müzakereler sonucu, 2004 mart ayında, iki eşit kurucu devletten
oluşan federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti ve federal hükümetin anayasasının yanı
sıra iki bölgenin de kendi anayasaları olmasını öngören plan halk oyuna
sunulmuştu. Türklerin “evet” dediği planı Rumların reddetmesiyle
müzakereler sonuçsuz kalmıştı. Güney Rum Kesimi “Kıbrıs Cumhuriyeti”
ismiyle adayı temsilen 1 Mayıs 2004’te resmen AB üyesi olmuştu.
Rum Kesimi lideri Nikos Anastasiadis ve KKTC Cumhurbaşkanı
Derviş Eroğlu arasında 2013’te tekrar başlayan görüşmelerde, yeni devletin BM
ile AB üyesi olarak tek bir uluslararası hukuki kimliğe ve Kıbrıslı Rumlar ile
Kıbrıslı Türklerden eşit oluşan tek bir uluslararası egemenliğe sahip olması
öngörülmüştü.
Rum lider Anastasiadis’in Doğu Akdeniz’de arama yapan
Barbaros Hayrettin Gemisi’nin faaliyetlerini bahane ederek Ekim 2014’te masadan
ayrılmasıyla müzakereler askıya alınmış, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel
Danışmanı Espen Barth Eide’nin temasları ve Barbaros Hayrettin Paşa Gemisi’nin
arama faaliyetlerini durdurmasının ardından görüşmelere tekrar başlanacağı
açıklanmıştı.
Konuyla ilgili görüşü alınan Suriye uzmanı Charles Lister,
“Artık İran’ın sözü geçiyor gibi görünüyor. Bu biraz da, rejimin içeriden
çökebileceği korkusundan kaynaklanıyor. Tahran rejimin etrafına duvar örmeye
çalışıyor diyor.
AB’de mültecileri
paylaşma krizi – Milliyet
Avrupa Komisyonu, 28 üye ülkenin ekonomisi ve nüfusuna göre
mülteci alması için kota koyan bir plan hazırladı. Mülteci alımına karşı çıkan
ülkeler itiraz ediyor
Son 18 ay içerisinde Akdeniz’de 5 binden fazla mültecinin
ölümü Avrupa Birliği’ni (AB) geniş çaplı askeri ve siyasi önlemleri tasarlamaya
itti. Dün New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)
oturumunda AB’nin Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, AB’ye
insan kaçakçılarına karşı askeri müdahale yetkisi verilmesini talep etti.
“Avrupa’nın sadece ölümle yüz yüze kalınca uyanmasından utanıyorum ifadesini
kullanan Mogheri’nin önderliğinde AB, Akdeniz’de arama-kurtarma operasyonlarına
daha fazla kaynak ayıracak. AB’nin önerisi ‘uluslararası hukukla uyumlu’ olacak
şekilde kaçakçıların deniz araçlarına ‘el konulup yok edilmesini’ içeriyor.
Libya’nın tamamına hakim bir yönetim olmadığı için AB, izni BM’den çıkartmak
istiyor.
Libya itiraz ediyor
Libya’nın BM Büyükelçisi İbrahim Dabbaşi, BBC’ye ‘AB’nin
niyetlerinin net olmadığını ve derin bir endişe verdiğini’ açıkladı. Dabbaşi
“Balıkçı tekneleriyle kaçakçı gemilerini nasıl ayırt edecekler, bilmek
istiyoruz dedi. BM Genel Sekreteri Ban-ki Moon da ‘Akdeniz’deki trajediye
askeri çözüm olmadığı’ uyarısında bulundu.
‘Kota planı delilik’
AB’nin mülteci krizini çözmek için hazırladığı planlardan
ikincisi üye ülkelerin mültecileri nüfusları ve ekonomilerinin büyüklüğü,
işsizlik oranı ve iltica politikalarındaki siciline uygun kotalarla kabul
etmelerini öngörüyor. 25-26 Haziran’daki zirvede AB liderlerinin önüne gelecek
plana en büyük desteği Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker, Almanya ve İtalya
hükümetleri veriyor. İki yıl sonra AB’den çıkış referandumu düzenleme sözü
veren Britanya Başbakanı David Cameron’ın plana karşı çıkacağına kesin gözüyle
bakılıyor. AFP’ye konuşan üst düzey bir AB yetkilisi “Juncker’in kota planı
bazı ülkeler esavaş ilanı demek değerlendirmesini yaparken göçmen karşıtı
Macaristan Başbakanı Viktor Orban plan için ‘delilik’ tanımını yaptı.
Mevcut durumda, mülteciler sığınma başvuruları sonuçlanana
kadar ilk ayak bastıkları ülkeden çıkamıyor, bu durum da İtalya ve
Yunanistan’da yığılmaya yol açıyor. En fazla sığınma başvurusu yapılan ülke ise
200 bin ile Almanya.
Seçimi kazanmasına
rağmen istifa etti! – Milliyet
Almanya’da, Bremen’de yapılan eyalet meclisi seçimlerinde,
Sosyal Demokrat Parti’den (SDP) aday olan Bremen Eyalet Başbakanı ve Belediye
Başkanı Jens Böhrnsen, en yüksek oyu almasına rağmen görevini bıraktı
Böhrnsen istifa
kararını, bir önceki seçimlere göre oy oranı düştüğü için aldığını açıkladı.
Yüzde 32.9 oy alarak birinci çıkan SPD’nin bir önceki seçimlerde olduğu gibi
Alman Yeşiller Partisi ile koalisyon kurması bekleniyor. Böhnsen, “Partimin
2019 seçimlerine daha güçlü girebilmesi ve kendini yenilemesi için geri
çekiliyorum dedi. 1946’dan beri bremen’de birinci parti olan SPD, bu
seçimlerde tarihin en düşük yüzdesini aldı. Parti 2011 seçimlerinde yüzde 38.6
oy almıştı. Oylardaki düşüşün nedeni olarak seçmenlerin sadece yüzde 48,9’unun
sandığa gitmesi gösteriliyor. Aşırı milliyetçi Almanya için Alternatif (AfD)
partisinin yüzde 5.5 oy alarak eyalet meclisine girmesi, sol geleneğe sahip
Bremen’i şoke ederken Hıristiyan Demokratlar %22.6, Yeşiller yüzde 15 oy aldı.
Türk gemisine bomba:
1 ölü – Milliyet
Libya, uluslararası sularda seyreden Türk kuru yük gemisini
topçu atışıyla vurdu. Gemiye 2 kez de hava saldırısı düzenlendi. Saldırılarda
3. kaptan İlker Büyükdere hayatını kaybetti, mürettebattan yaralılar var
İspanya’dan aldığı yükü Libya’nın Tobruk limanına getiren
Türk şirketine ait Cook Islands bayraklı “Tuna-1 isimli kuru yük gemisi, pazar
günü akşam saatlerinde Libya topraklarından topçu ateşi açıldı. Gemiye ayrıca
iki hava saldırısı da düzenlendi. Saldırıda geminin Türk vatandaşı 3. kaptanı
İlker Büyükdere hayatını kaybederken, mürettebattan yaralananlar olduğu ve
gemide maddi hasar meydana geldiği bildirildi.
Dışişleri Bakanlığı, geminin İspanya’dan Libya’ya giderken,
Tobruk’un yaklaşık 13 mil açığında, uluslararası sularda karadan topçu atışına
maruz kaldığını ve saldırıda geminin Türk kaptanının yaşamını yitirdiğini
bildirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Uluslararası sularda sivil bir
gemiye karşı gerçekleştirilen bu alçakça saldırıyı şiddetle kınıyor, saldırıyı
gerçekleştirenleri lanetliyoruz denildi.
Yaralı ve hasar var
Libya makamları nezdinde Türk gemilerinin güvenliğine
yönelik eylemlerin derhal sona erdirilmesi ve sözkonusu saldırının sorumluları
hakkında gerekli hukuki işlemlerin yapılması talep edildiği kaydedilen
açıklamada, “Anılan gemiye yönelik saldırı kapsamında uluslararası hukuktan
kaynaklanan tazminat dahil her türlü hakkımız mahfuzdur. Konu hakkında ilgili
uluslararası örgütler nezdinde girişimler yapılmaktadır ifadesine yer verildi.
Olayda hayatını kaybeden Türk 3. kaptan İlker Büyükdere için
başsağlığı dilenen açıklamada, “Uluslararası sularda sivil bir gemiye karşı
gerçekleştirilen bu alçakça saldırıyı şiddetle kınıyor, saldırıyı
gerçekleştirenleri lanetliyoruz ifadeleri kullanıldı.
Türkiye’nin Libya Özel Temsilcisi Emrullah İşler, olayla
ilgili acele davranılmaması gerektiğini belirterek, “Türkiye, Libya halkının
yanında olmaya devam edecek ve Libya’daki mevcut krizin sona erdirilmesi için
tüm taraflarla iyi niyetli görüşmelerini sürdürecektir dedi.
Yangını söndürdüler
Gemi Kaptanı Ünal Bilici’den alınan bilgiye göre, gemi
Libya’nın yaklaşık 10 mil açığında herhangi bir uyarı yapılmaksızın karadan
ağır silah saldırısına uğradı.
Saldırı üzerine gemi acil durum sinyali göndererek karadan
daha da uzaklaştı. Acil durum sinyaline Yunanistan, Malta ve Fransa’dan cevap
geldi. Yaklaşık 10 dakika sonra ise gemiye hava s aldırısı düzenlendi, geminin
3. kaptanı İlker Büyükdere hayatını kaybetti. Gemi, ikinci saldırının yapıldığı
yerden 7 mil daha uzaklaştığında üçüncü hava saldırısına maruz kaldı.
Saldırılarda, makine dairesi ve mürettebatın acil durumlarda sığındığı yer
hedef alındı. Gemide 8’i Türk, 6’sı Gürcistan ve 1’i de Azerbaycan uyruklu
olmak üzere 15 kişilik mürettebat bulunuyordu. Saldırı sonrasında çıkan yangını
mürettebat kendi imkanlarıyla söndürmeyi başardı ancak gemide ciddi hasar
meydana geldi.
Bakan Çavuşoğlu’ndan
“Libya açıklaması
Hem tepkimizi hem
notamızı gönderdik
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Libya açıklarında Türk
gemisine düzenlenen saldırıyla ilgili Türkiye’nin diplomatik girişimlerde
bulunduğunu, Libya’daki Tobruk yönetiminin atadığı İstanbul başkonsolosuna
Türkiye’nin tepkisinin iletildiğini ve nota gönderildiğini bildirdi.
Çavuşoğlu, TRT Türk’ün canlı yayınında Libya’daki saldırıya
ilişkin açıklamalarda bulundu. Çavuşoğlu, hiçbir uyarı yapılmadan Libya
açıklarında Türk gemisine saldırı düzenlendiğini, saldırıda 3. kaptanın
hayatını kaybettiğini hatırlatarak, “Biz tabii diplomatik girişimlerimizi
yaptık. Hem İstanbul’daki başkonsolosluğa hem de Ankara’daki büyükelçiliğe.
İstanbul’daki başkonsolos da Tobruk’un atadığı kişi olduğu için hem tepkimizi
hem de notamızı gönderdik dedi.
“Barbarca bir
yaklaşım
İlgili yerlere bütün girişimlerin yapıldığını aktaran
Çavuşoğlu, ticari bir yük gemisi karaya yanaşırken ve her türlü araştırma ve
soruşturma imkanı varken hiçbir uyarı yapılmadan doğrudan bomba ve toplarla
saldırılmasını “barbarca bir yaklaşım olarak nitelendirdi. Gemiye yapılan
saldırının Libya’daki durumun gerçek sebebinin bir göstergesi olduğuna işaret
eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
“Libya’nın kendi içine düştüğü durumun sebeplerini herkes
merak ediyor. İşte göstergelerinden biri. Dışarıdan müdahaleler var, askeri
yardım yapanlar var, silah yardımı yapanlar var. Hava saldırısı düzenleyenler
var, yeni bir Sisi olma yolunda hevesli bir Hafter var. Libya’da bir taraftan
müzakereler devam ederken bunu bozmak için adeta girişim yapan gruplar ve
bunların dışarıdan destekçileri var.
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com-www.navendalekolin.com-www.lekolin.org-www.lekolin.net–www.lekolin.info