01 Mart 2012 Perşembe Saat 17:30
Özgür Kadınlar Birliği (YJA), 8 Mart Dünya emekçi Kadınlar Günü’nü bayram değil direniş ile karşılayacaklarını söyledi. 2012 yılında bütün günleri 8 Mart’ta çevireceklerini belirten YJA, başta Küt kadınları olmak üzere bütün kadınları bu direnişe katılmaya çağırdı.
Özgür Kadınlar Birliği (YJA) Koordinasyonu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle bir bildiri yayınladı. “2012 yılının özgürlük mücadelesinin startını 8 Mart’ta alacak ve bütün günleri 8 Mart yapacağız denilen bildiride, tüm kadınlara direniş çağrısı yapıldı.
8 Mart’ın ataerkil kapitalist sistemin fabrikalarda katlettiği yüzlerce kadının anısına atfedilen bir gün olduğu belirtilen bildiride, “Bu anlamda 8 Mart özünde katliam ve köleliğe başkaldırma günüdür. Kadınların özgürlük şiarlı direnişçiliğinin sembolüdür dendi.
‘BÜTÜN GÜNLERİ 8 MART YAPACAĞIZ’
Tarihsel kadın direniş geleneğini sahiplenen Kürt kadınlarının dünya emekçi kadınlar gününü her zaman aynı ruh, aynı kararlılık ve aynı özgürlük aşkıyla karşılamayı esas aldığı kaydedilen bildirinin devamında şöyle dendi:
“Kadın özgürlük hareketimiz kadın ve ulus kimliğimize karşı gelişen her türlü toplumsal cinsiyetçi, milliyetçi, devletçi-iktidarcı saldırıyı direnişi yükseltme anlayışıyla karşılamış ve pratikleştirmiştir. Bu temelde Önderliğimize, halkımıza ve kadınlara saldırıların sınır tanımadığı son yıllarda direnişçi tutumumuzu hamlesel bir çıkışla büyütme kararlılığındayız. Önderliğimiz, halkımız ve kadın kimliğimiz Kapitalist Modernitenin ve onun uzantısı olan AKP devletinin soykırım politikalarının hedefi durumundayken 8 Mart’ı bayram değil direniş ile karşılayacağız. 2012 yılının özgürlük mücadelesinin startını 8 Mart’ta alacak ve bütün günleri 8 Mart yapacağız. Bu anlamda erkek egemen sisteme ve onun en vahşi düzeni olan Kapitalizme boyun eğmeyen bütün kadınların 8 Mart’ını kutluyor ve mücadelemizin egemen sistemi mutlaka gerileteceğine, Önderliğimize, halklarımıza ve kadınlara özgür yaşam alanları açacağına olan inancımızı belirtmek istiyoruz.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecritte de dikkat çekilen bildiride, ağırlaştırılmış tecrit 7’inci ayına girerken bu süreçte kadınlar ile halka karşı saldırı politikalarında da sınır tanınmayarak, binlerce gözaltı, askeri operasyon ve Roboski’de gerçekleşen katliama vurgu yapıldı.
“Bir kez daha çok net olarak anlaşılmıştır ki, AKP-gülen devleti kadın düşmanı, asimilasyoncu ve soykırımcı bir devlettir. Sadece kadın olmaktan kaynaklı mağduriyet olaylarına bakıldığında bile AKP-Gülen devletinin ne kadar özgürlük karşıtı olduğu ortaya çıkacaktır. Türkiye’de rutin bir uygulama haline gelen kadın katliamları, N.Ç. davasında olduğu gibi tecavüzcü devlet memurlarının korunup 13 yaşındaki kız çocuğunun tecavüzden sorumlu kılınması, karakolda polisten dayak yiyen kadının polislerden daha yüksek cezaya çarptırılması gibi örnekler maalesef artık alışıldık gerçekler haline gelmiştir.
Bildiride, bütün toplumsal kesimlerden daha fazla kadınların AKP devletine karşı mücadele etme gerekçesine sahip oldukları belirtilerek, “Günümüzde Türkiye’de özgür kadın kimliğini yaşatmak toplumsal cinsiyetçi AKP’ye karşı direnmekten geçiyor dendi.
‘HAREKETİMİZ BÜTÜN KADINLARIN DİRENİŞ KALESİDİR’
YJA Koordinasyonu, bildirinin devamında “Kadın özgürlük hareketimiz bütün kadınların direniş kalesi durumundadır diyerek şunları kaydetti:
“Hareketimizin bütün saldırılar karşısında direnişte öncülük rolüne sahip olması önemli bir özgürlük düzeyi kazanmış olmasının da ifadesidir. Açıktır ki bütün kazanımlarımız şehitlerimizin ve direnmeye devam eden kadınların emeği olduğu gibi Reber Apo’nun kadın yoldaşlığının ve büyük emeğinin ürünüdür. Reber Apo kadın hareketimize ideolojik, siyasal, örgütsel olarak önderlik etmiştir. Direniş çizgisinin zaferin garantisi olduğu, özgürlüğün imkânsız olmadığı ve mutlaka yaşanacağı anlayışı ve inancıyla birlikte kadın kimliğinin farkındalığı ve özgür kadın iddiası da Önderliğimizin kadınlara kazandırdığı bir doğrultudur. Toplumsal cinsiyetçi zihniyet rutin devlet politikası olarak uygulanıyorken, halkımız siyasal, kültürel, fiziksel soykırım kıskacındayken ve imha operasyonları çözüm olarak dayatılıyorken, özgürlük abidemiz olan Önderliğimizin etrafında kenetlenerek direnmek temel yaklaşımımız olmaktadır. Bu nedenle Önderliğimizin özgürlüğü konusu Kürt halkı ve halklarımız için olduğu kadar biz kadınlar için de en hassas konudur. Kadın hareketi olarak özgürlüğümüzün Önderliğimizin özgürlüğünden geçtiğine inanıyoruz. Önderliksiz bir yaşam köleliğin temeli üzerine inşa edilen bir yaşam olacaktır. Önderliğin kadınlarla kurduğu özgürlükçü bağların gereği olarak Önderliksiz yaşamı asla kabul etmeyecek ve kölelik düzenine boyun eğmeyeceğiz.
‘ULUSAL DİRENİŞ HAMLESİNİ YÜKSELTECEĞİZ’
Toplumsal sorunlarımızın özgürlük, eşitlik, demokratik ve barış temelinde çözüme kavuşmasının tek yolu Önder Apo’nun özgür yaşam koşullarında muhatap alınmasıdır. Reber Apo kadınların ve halklarımızın özgür yaşam koşullarının garantisidir. 2012 8 Mart’ını bu anlayışla karşılayacağız. ‘Önderliğimizi özgürleştirelim, soykırıma son verelim’ ve ‘önderliğimizin özgürlüğü, kadınların özgürlüğüdür’ sloganları etrafında ulusal direniş hamlesini yükselteceğiz.
Kadın hareketimizin başlattığı ulusal direniş hamlesini bütün zeminlerde kadın dayanışması, özgür kadın kimliğine sahip çıkma ve ulusal birliği sağlama temelinde büyütmek egemen sistemi geriletecek ve özgür yaşamı yaklaştıracaktır. Bu temelde 2012 8 Mart direnişine başta Kürt kadınları olmak üzere bütün kadınları katılmaya çağırıyoruz. Kadın hareketi olarak önderliğimiz özgürlüğüne kavuşuncaya, soykırım politikaları durduruluncaya kadar kararlılıkla mücadelemizi büyüteceğimizi belirtiyoruz. Direnişimiz, Ş. Çiçek, Ş.Ruken, Ş.Rozerin, Ş.Zin, Ş.Mahabat, Ş.Şayan, Ş.Nergiz, Ş.Berwar ve Ş.Ekin arkadaşların şahsında tüm şehitlerimizin anısına layık olacaktır. -Behdinan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info