19 Ocak 2011 Çarşamba Saat 19:11
Toplumsal yaşamın değeri ve hakikati doğru anlamlandırılıp hakkı verilmezse ne günümüz toplumsallığı ne de var olan kurumsal olgular sağlıklı gelişim sergileyemez. Anlam dedik çünkü bir şey yüklediğin anlamla var olur, biçim alır. Eğer yüklediğin anlam şeye biçim veriyor, yüklediğin anlamla beden buluyor, yaşamsallığını verilen anlam üzerinden gerçekleştiriyorsa şey veya şeylerde, o zaman anlamın önemi açığa çıkıyor. Mesela spor! Biri çıkıp diyor ki “Sporun gerçek ödevi genç insanları savaşa hazırlamaktır . “Portekiz’i kırk yıl süreyle 3 F, fiesta (şölen), fadima (örgütlü din) ve Futbol ile yönettim diyor. Bir başkası “dünyada spor hayatı, spor gayesi çok önemlidir’’ diyor. Bu kadar önemli olan spor hayatı, bizim için daha da önemlidir. Çünkü ırk meselesidir diyenler var. Şimdi bunlar kendilerince yüklendikleri anlamlardır. Ama bunun özü, ilk işlevi yani hakikati ifade ettiğini kim iddia eder. Toplumsal yaşamın ilk şekillenişinden anlaşılacağı üzere her olgunun ilksel biçimi gibi sporun da ilksel biçimi, verilen anlamı ve yüklenen misyonu toplumun yararına, ihtiyaçlarına ve toplumsallığın atfettiği anlamla varlık bulmuştur. Toplumsal yaşamda temel alanların ve koşulların belirlenmesi ve bunun üzerinden kültürleşme, spor alanında da çağ insanının yaşam biçimi, kültürel şekillenişi ve toplumsal ihtiyaçları o dönemin ve insanının yüklendiği anlam ile varlık bulmuştur. İlk ürünün elde edilişindeki mutluluk, heyecan, elde edilen ürünün ortak ihtiyaca göre paylaşımının verdiği gönül rahatlığı ve huzur, hasat sonu düzenlenen şenlikler ve yaşama anlam katan faaliyetler… Belli dönemler savunma ihtiyacına göre kendini konumlandıran, zaman zaman korunma amaçlı pozisyon alan, bazen de beslenme ihtiyacına göre yaşam formlarını belirleyen toplum bu ihtiyaçlar ve gereklilikler içerisinde yaşamına renk katarak farklı alanları geliştirmiş ve toplumsallığının anlamını yaratmıştır. Ama bugün 5000 yıllık tarih incelendiğinde görülecektir ki o dönemden eser kalmamış, ihtirasın, iktidarın, savaşın, gölgesinde ve bu zihniyetin yüklediği anlamla biçim almıştır yaşam… Bu yaşam alanlarının temel olgularından en önemli bir boyutunu da spor oluşturmaktadır. Gladyatör dövüşleri, aç aslanlarla insanların dövüşe koşmaları dönemin korkunç cinayetleri olarak adlandırılabilir. Arena kültürü dönem insanının bakış açısını, yaklaşımını ve kattığı anlamı aslında anlamsızlığını anlatır bize… Savaş aracına dönüştürülen, yarış mantığıyla geliştirilen, kazanma hırsına büründüren anlam… Tabi bazı dönemlerin de barış müjdeleyicisi, huzur ve refah habercisi olarak ta tarihte yer almış rol oynamıştır. Olimpios bunun anlamını yaratma ve pratiğini uyguluma örneğidir. Olimpios efsaneleri yaşanan vahşet karşısında açığa çıkan duruşu, mücadele tarzını, yol ve yöntemlerini anlatan, yaratılan anlamı ve açığa çıkan değerleri örnek olarak alınacak tarihi birikimler olarak bizlere sunmaktadır. Yani yeri geldiğinde kattığın anlama, verdiğin role soyunmuştur. Barışı, huzuru, sevgiyi, dayanışmayı geliştirmenin de simgesi olmuş, zihniyetle bağlantılı toplumsal rolünü oynamıştır. Zamanı geldiğinde dayanışmayı, kolektif ruhu yaratarak, sevgi ve dostluk ilişkileri yaratarak, barış ve sükûneti geliştirmenin aracı olmuş, insanlığa bu anlamda hizmet etmiştir. Verdiğin anlama göre, insanın düşünce ve bedensel gelişimine, sağlıklı toplumsal yapısına spor yoluyla ulaşmıştır. Sağlık yararı olması bir yana insanın kişilik yapılanmasını da belirleyen temel etkenlerden biridir. Kişilik oluşumunda paylaşıma, ekip çalışmasına, kolektif ruh yaratmaya hizmet etmektedir. Tarihsel olarak bakıldığında bu biçimiyle sporun ana özü açığa çıkmış durumdadır. Şimdi spor ve sporcu bugün bütün dünyada uluslar arasında yürütülen siyaset, savaş ve politikaların güdümünde olup, milliyetçilik duygularını körükleyen, psikolojik savaş yürüten, öl öldür kuralına göre işleyen bir statüye -aslında içerikte statüsüzlüğe-büründürülmüştür. Neden bunu bu kadar ısrarla tekrarlıyoruz diye sorulabilir. Bizce anlam burada ve bunlar önemli hususlar olmaktadır. Şimdi bu zihniyet, ele alış ve bu anlamda kulanım sahasına dönüştürülen, her ülkenin ve kendisine göre dönemlerin toplumsal şekillenmesi, sosyal, siyasal biçimini alan spor nedir? Dünya ülkelerinin spora yaklaşımları sadece ülkelerin veya ulusların çıkarları, siyasi amaçları ve savaş barış pozisyonlarını belirleyecekse o zaman adına neden spor denmiş? Çok vahim, en azından ben böyle düşünüyorum. İnsanın bedensel, ruhsal, psikolojik ve kültürel anlamda gelişimini sağlayan, kendine güveni, davranış biçimini, ortaklaşmayı yani komünalizmi geliştiren, toplumsal sosyal bir olgu iken bu kadar pervasızca, tersinden işlevler görmesinin nedeni nedir? Bunun sorumlusu kimdir? Katılım, ortak ruh, estetik, mütevazı ve centilmenlik temel ilkeler iken, nasıl oldu da bireysel yetenek yarışması, kaba, estetikten yoksun, savaş arenalarını andıran bir pozisyonda şimdi… Oysa spor ve insan yaşamı birbirinden o kadar ayrı olmayan deyim yerini bulursa bütünlük sağlayan bir olgudur. Günümüzde spor özelliklede futbol, satışa sunulan bir alan haline getirilmiştir. Bu gün en çok yüksek fiyata transfer olan bir futbolcunun en gözde, popüler, reklam alanından tutalım yaşamın en ince detayına kadar satış konusu edilmesi, topluma bir model olarak sunulma gerçeği, bu alanda yürütülen politikayı iyi ortaya koymaktadır. Hâlbuki estetik değer atfedilerek farklı gelişim ve yaratımlara teşvik edilse daha yaratıcı ve geliştirici sonuçlar ve anlamlar doğurabilir. İşte ahlaki çöküntünün ve yozlaşmanın yaşandığı, anlam yitimi olarak örnek göstereceğimiz bir nokta… Çünkü satışa sunularak sadece yeteneği, tekniği değil bir anlamda kişiliği, ruhu, duygusu, bedenide satışa çıkarılıyor. Bu ahlaki olarak çöküş değil de, anlamsızlık değil de nedir o zaman… Anlam katarak yeniden örgütlendirilip inşa edilecekse bu çalışma sağlam temellere oturtulur. Bu anlamda Demokratik Özerk, Özgür statüsüne kavuşan Kürtler bu anlamı yaratmaya ve hakikate yakınlaşmaya yakın halk kesimini oluşturacak dinamiklere sahiptir. Halk olarak ruhu, yapısı ve anlam arayışı güçlü bir yapısal gerçekliği vardır. Demokratik ve özgürlükçü komünal anlayışa hizmet edecek sportif kurumları bu sistem içerisinde örgütlemek hem toplumu hem bireyi hem de anlamı yeniden yaratacak, iyi, güzel, doğru yaşamı temellendirecek ve hakikate yakınlaşacaktır.
Munzur Kızılırmak
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info