15 Ağustos 2015 Cumartesi Saat 11:41
HDP’nin 2015 Genel Seçimlerinde elde ettiği büyük başarının
ardından Sayın Öcalan üzerinde geliştirilen çok yoğunluklu tecridi ve AKP-KDP
tarafından PKK üzerinde geliştirilen kirli politikaları iyi değerlendirmek
gerekli. Yine yıllardır Kürdistan’da ardı arkası gelmeyen kirli politikaların
seçim arifesi ve sonrasında Rojava, Başur ve Bakur’da köklü bir şekilde
işletilmesinin nedenleri de derinlemesine analiz edilmelidir.
HDP’nin 2015 genel seçimlerine parti olarak girme kararının
akabinde AKP Hükümeti/Devleti tarafından geliştirilen “barajı aşmaları
demokrasiyi bitirir. , “barajı aşarlarsa çözüm süreci biter. , “barajın altında
kalmaları daha fazla demokrasiyi getirecektir. Gibi söylemler hiç şüphesiz
geliştirilecek her türlü politikanın ilk sinyalini vermişti. Dolmabahçe
mutabakatından 3-5 gün sonra Cumhurbaşbakanın sürecin yürütülmesinde tarafların
(devlet heyeti ve İmralı heyeti) ortak kararıyla maddeleri tek tek kabul
edilerek okunmuş metni, hiç haberi yokmuş gibi kabul edilemez olarak
meydanlarda haykırması ikinci sinyali de vermişti.
Bu sinyalleri vererek geliştirilecek her türlü kirli
politikayla, HDP’yi baraj altında bırakıp, süreci de tek taraflı bozarak,
kendisinin başkanlık yaptığı ülke hayallerini gerçekleştirmek için karanlık
odakları devreye sokmaya başlamıştır. Havuz medyası başta olmak üzere ülke
içinde ve dışında yandaş-korkan bütün basın yayın kuruluşları AKP’nin
hizmetinde HDP’yi boşa çıkartacak her türlü kara propaganda faaliyeti yürütmüştür.
MİT eliyle başta Mersin ve Adana’da bombalı saldırılar olmak üzere HDP’nin
birçok il ve ilçe binalarına saldırılar yapılmış, seçim araçları yakılmış,
miting meydanlarına faşist-şovenist kişilerce saldırı gerçekleştirilmiş, seçim
çalışması yürüten gönüllü çalışanlar katledilmiştir. Yine seçimlere günler kala
KDP ile işbirliği içerisine girmiştir. KDP AKP’nin seçimleri kazanıp, HDP’nin
barajın altında kalması için elinden gelen her şeyi yapmıştır. KDP Botan
bölgesindeki aşiret liderlerini çağırıp oylarını AKP’ye vermelerini söylemesi,
sınırın güney bölgelerinde yaşayıp seçimlerde gidip HDP’ye oy verecekleri
tehdit etmesi gibi birçok kirli oyunu yapmıştır. AKP, bu kirli işleri sonucunda
HDP’nin ilerleyişinin dur durak bilmeden devam etmesini hazmedemeyip, en son
final mitingi olan Amed’de, Özgürlük Meydanı’nda(istasyon meydanı) AKP’nin eli
kanlı tecavüzcü barbar ordusu DAİŞ üyesi olan kişi tarafından MİT ve Emniyet
İstihbaratı’nın yardımıyla alana bırakılan 2 adet bomba patlatılmıştır. Bu son
saldırıyla amaçlanan, ilerleyişin önünü kesip, halkı galeyana getirerek
seçimlere 1 gün kala kaos ortamı yaratmak ve bu kaos ortamından baskıcı-darbeci
yöntemle seçimlerde HDP’yi baraj altında bırakıp umduğunu bulmak olmuştur. Yine
KDP eliyle de, HDP’ye oy vermek için Başur’dan Bakur’a gelecekler saatlerce
Xabur’da tutulmuştur.
Lakin unutulan bir şey vardı. Halk her zamankinden daha
fazla örgütlü, düşmanını iyi tanıyan, gardını almış, gafil avlanmayacak bir
pozisyonda AKP’yi sandığa gömmek için bekliyordu. Öyle de oldu. Seçim günü
başta Amed ve Botan’da beklenenin ötesinde gelişmelerle Kürdistan’da AKP
sandığa gömülerek Türkiye metropollerinde de alınan oylarla HDP barajı aşıp,
AKP’yi iktidardan düşürdü.
Sandığa gömüldüğünü gören AKP, freni patlamış kamyon misali
artık saldırılarının gün geçtikçe artacağını gösteren birçok açıklamada
bulundu. Erdoğan, Burhan Kuzu, Şamil Tayyar, Arınç ve Akdoğan’ın ardı arkası
kesilmeyen “Ülke huzur yerine kaosu seçti. , “Türkiye 2000 öncesi kaos dönemini
özledi. , “HDP artık çözüm sürecinin filmini yapar. Vb. mafyavari tehditlerinin akabinde, Jitem,
hizbulkontra ve DAİŞ sahaya sürülerek Kobanê, Amed, İstanbul, Adana,
Ceylanpınar saldırıları gerçekleştirildi. Yine bu saldırılara paralel olarak AKP
Hükümeti/Devleti savaşın startını vererek Medya Savunma Alanlarına obüs, havan
saldırıları yapıp, savaş uçaklarıyla bombardımanlar gerçekleştirip, siyasi
soykırım operasyonlarına başladı. Uluslar arası kirli odaklardan icazet alıp
savaş başlatan AKP Hükümeti/Devleti her türlü saldırıyı meşru göstererek
MİT-DAİŞ ortaklığıyla Kilis’te kendi askerini öldürtüp Rojava’yı işgal etme
girişiminde bulundu. KDP ile gerçekleştirdiği gizli görüşmelerle PKK’yi
Başur’dan çıkarma girişimlerinde bulundu. Önder APO üzerindeki tecridi çok
yoğunluklu derinleştirip, HDP projesinin önünü kapatmaya çalıştı. Süreci
PKK’nin bitirdiğini söyleyerek operasyonlara hız verdi. 6-7-8 Ekim
serhildanlarını bahane göstererek, kendi eksikliğini görmezden gelip olan
bitenden Selahattin Demirtaş ve HDP’yi sorumlu tutarak, savcılara verdiği
talimatla HDP’yi kapatma ve seçilmişleri de tutuklatmaya çalıştı. Hava
operasyonlarında Kandil’in Zergelê köyünü bombalayarak 1’i hamile kadın 10
kişiyi öldürüp, en az 3’ü ağır 15 kişiyi yaraladı.
Peki bunların amacı neydi? Beklenilen sonuç nedir?
1. Kara ve
hava saldırılarıyla PKK’yi savaşın içine çekmek
2. Siyasi
soykırım operasyonlarıyla legal siyaseti zayıflatmak
3. Sayın
Öcalan’a tecridi sürdürerek HDP projesinin ilerleyişini engellemek
4. Başur’da
sivil katliamlar gerçekleştirip sorumluyu PKK göstererek, Başur halkını PKK’ye
karşı kışkırtmak
5. DAİŞ
saldırılarını bahane göstererek Rojava’yı işgal etmek
Tüm bunlar AKP’nin 7 Haziran seçimlerinde karşılaştığı
tabloyu yapılacak erken seçimlerde tersine çevirmek için kullanmaktır. HDP’yi
yapılacak erken seçimlerde yaşanan ölümlerden sorumlu tutmak, PKK’yi terör
örgütü göstermek, Sayın Öcalan’ı çok yoğunluklu tecrit altında tutup halkların
kurtuluşunu gerçekleştirecek siyasi çıkışların önünü almaktır. Yine savaşı
biraz daha derinleştirip milliyetçi-faşist-şovenist kesimin oylarını alarak
hayalini kurduğu HDP’siz bir mecliste Başkanlık sistemini yasalaştırmaktır.
İyi bilinmelidir ki Bugüne kadar yaşanan katliamların,
saldırıların yegane sorumlusu karanlık odaklardan icazet almış, KDP ile
işbirliği içinde olan, Jitem, Hizbulkontra ve DAİŞ’i katliamlarında maşa olarak
kullanan, Kürt halkının kazanımlarını gasp etmekle uğraşan Erdoğan ve AKP’dir.
Ve yine iyi bilinmelidir ki Nasıl ki AKP, Sayın Öcalan’ın
halkların kurtuluşunu sağlayacak HDP projesiyle 7 Haziran 2015 seçimlerinde
Kürdistan’da sandığa gömülüp iktidardan düşmüşse, bir sonraki seçimde de aynı
sonucu görecektir. Demokrasiden, insan haklarından uzak, katliamcı, darbeci,
soykırımcı tarzıyla hareket ettikçe AKP yol olmaya devam edecektir. Her geçen
gün, AKP eriyen bal mumu gibi olacaktır.
Rençber Şirzat
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info – www.navendalekolin.com
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”