Baharın en güzel günleriydi, meşe ağaçları yaprak açmış, rengârenk çiçekler tomurcuklanmış ve her taraf yemyeşildi. Dersim coğrafyası her anlamda doyumsuz bir bahar tadı, tarifsiz bir görsel şölen sunmaktaydı. Doğa canlanmıştı. Toprak ana bağrında taşıdığı tohumları ve koynunda sakladığı börtü böceğini gün yüzüne çıkarmıştı.
Bağlı bulunduğumuz Dersim eyaleti komutanlığı batı cephesinin toplantısı için bizleri çağırmıştı. Bulunduğumuz alanı temsilen biz üç arkadaş toplantıya gidecektik. Aylardan Mayıs’tı. Toplantı alanına hareket etmeden önce, gideceğimiz yerdeki arkadaşlar için çok ihtiyaç duyulan bazı malzemeleri temin edip birlikte götürelim dedik. Toplantı alanına üç günlük yolumuz vardı. Birlikte götürmek istediğimiz eşyalar için İki at ayarladık. İki, At yükü kadar; çay, şeker, sigara, yağ, salça vb. gibi malzemelerimizi atlara yükleyerek yola koyulduk…
Toplantı yerine varmak için epeyce yol almıştık. Varış noktasına yaklaşık üç saatlik bir yolumuz kalmıştı fakat daha fazla ilerlememiz uygun değildi, çünkü hava aydınlanmıştı. Yeni bir günün doğuşuna, yol yorgunluğuyla tanık oluyorduk. Günün ilk ışınları dağların zirvelerinden huzmelerini etrafa saçmaktaydı. Ufuk kızıllaşarak karanlık geceyi yutmaya hazırlanmıştı. Işık halesi genişleyerek büyümüştü. Güneş artık gökyüzünde asılı durmuş ve her tarafı ışığa boğmuştu.
Hemen uygun bir konaklama yeri belirleyip atlarımızın yükünü indirdik. Yorgun düşmüş atların soluklanması ve açlıklarının giderilmesi gerekiyordu. Hayvanların otlayabilecekleri uygun yerlere bağlamak gerekiyordu. Taptaze otların keyfini çıkaracak uygun yerlere atlarımızı bağladık. Konaklama yerimiz küçük bir derenin kenarında sık bir ormanlıktı. Bizim kaldığımız nokta konumlama açısından uygun bir yerdi.
Konaklama alanımız gerillanın hâkim olduğu bir araziydi, o arazide gündüz de hareket edebiliyorduk. Toplantı yapılacağı yere yakın olduğumuz için gündüz hareket etmeyi uygun görmedik. Üç gece yol yürümüş ve yorulmuştuk. Günlük planımız beliydi. Sabah kahvaltısını yapıp istirahat edecek ve akşama doğru hareket ederek arkadaşların yanına gidecektik. Yorgunduk fakat tekrar arkadaşlarla buluşacağımızdan dolayı çok sevinçliydik. Yorgunluğumuzu gidermek için konakladığımız yerde kahvaltımızı yaptık. Dağınık eşyalarımızı derleyip topladık, yola her an koyulacakmışız gibi hazırlıklarımızı yapıp eşyalarımızı toparlarken kaldığımız yerin alt tarafından ayak sesleri duyduk. Kaldığımız yer sık ormanlıktı, sesin geldiği yöne doğru bakmak için eli metre aşağı doğru indim. Sesin geldiği yere baktım ki -ne bakayım -bize doğru gelmekte olan askerleri gördüm. Askerler olduğumuz yere doğru kol hainde geliyorlardı. Hemen hızlı bir şekilde geri döndüm. Arkadaşlara seslenerek ‘Heval düşman geliyor, çabuk buradan çıkalım’ dedim. İki arkadaş atları getirmeye gittiler bende bu arada hayvan yüklerini denkleştirip hazırlamayla meşgulken bir anda silah sesleri geldi. Üzerimden mermiler uçuşuyordu. Arkadaşlar kısa bir çatışmadan sonra koşarak benim bulunduğum yere geldiler, “Heval etrafımızı sarıyorlar, buradan çıkmamız lazım” dediler. Hayvanlarımızı ve yüklerini bırakarak, hemen çantalarımızı sırtımıza attık ve yamaçtan ilerleyerek yüksek tepeye doğru hareket ettik. Tepeye yaklaştığımızda düşmanın bizden önce tepeye ulaştığını gördük. Bulunduğumuz yamaçtan aşağı inip dereyi geçerek karşı taraftaki araziye geçtik. Artık düşmanın etki alanından çıkmıştık. Kendimizi kurtarmıştık fakat hayvanlarımız ve malzememiz düşmanın eline geçmişti.
Bu beklenmedik durum moralimizi bozmuş, gururumuzu incitmişti. Bir süreliğine bizden hiç kimse konuşmadı, her arkadaş aynı şeyleri düşünüyorduk. Düşman cihazından bu kısa çatışmanın tekmilini veriliyordu. Kısa telsiz konuşmasında “iki yük malzeme ele geçirdiklerini, iki teröristin kaçıp ormanda kayıp olduklarını, onları yakalamak için aramaya devam ettiklerini ve iki yaralılarının olduğunu” söyledi. Anladık ki ilk çatışma anından sonra bizi görememişlerdi. Artık ormanın bitip zozanların başladığı yere ulaşmıştık. Arkadaşlara “burada duralım, açığa çıkarsak görüntü veririz” dedim. Orada akşama kadar kaldık. Hava kararmaya başlayınca hareket edip arkadaşların verdiği randevu yerine gittik. Randevu yerinde üç arkadaş önceden gelip bizi beklemekteydi. Arkadaşlarla kısa bir selamlaşma ve merhabalaşmadan sonra içlerinden biri “Heval siz mi çatışmaya girdiniz? Ne oldu? Herhangi bir şey var mı?” diye sordular. Bizlerde “iki yük malzeme düşmana kaptırdık” dedik. “Arkadaşlar sağlam mı? Herhangi bir olumsuzluk oldu mu?” sorularına “biz sağlamız, fakat lojistik malzememizi kaptırdık Heval”. “Biz de, bu taraftaki kayalıklı tepedeydik, iyi kurtuldunuz, yükleri boş verin, siz sağ salim ulaştınız bu yeter.” (…) “Haydi, kalkın gidelim, arkadaşların kaldıkları yer yakındır” dedikten sonra kalkıp yola koyulduk.
Hareketli geçen beklenmedik çatışmanın ardından geçirdiğimiz günün sonunda randevu yerine ulaştık. Randevu yerinde bizi bekleyen arkadaşlarla buluştuk, hal hatır sorduktan sonra aramızda geçen kısa bir sohbettin ardından yolumuza devam ettik ve yarım saat sonra arkadaşlara ulaştık. Arkadaşlar tarafından çok sıcak karşılandık fakat bizim moralimiz fazla iyi değildi. Buluşma yerinde çok sayıda arkadaş vardı. Her yerden konuşma ve sohbet sesleri geliyordu, sayımızın çok kalabalık olduğu anlaşılıyordu. Biraz hal hatır sorma, biraz bilgi alışverişinde bulunma ve biraz da oradan buradan sohbet ettikten sonra herkes bir yerlere uzanarak istirahate çekildi. Yorgan görevi gören kefiyemizi üzerimize atarak uyuduk. Nöbetçi arkadaşların Roj baş sesiyle uyandık. Yönetim, karargah gücü ve iki tabur gücü olarak yaklaşık iki yüze yakın arkadaş bir araya gelmiştik. Kahvaltı sonrası eyalet komutanı, yönetimde yer alan arkadaşları çağırdı. Kısa bir bilgilendirme yaptı ve “gerekli hazırlıkların yapılarak toplantının bir gün sonra yapılacağını” belirti. “Tüm çalışma alanlarının raporla toplantıya katılacaklarını, raporu hazır olmayan arkadaşların raporlarını hemen yazmalarını ve raporları hazır olanlarında raporlarını vermelerini” belirterek toplantıyı bitirdi. Bizim Raporumuz hazır olduğu için zamanımızı arkadaşlarla sohbet ederek geçirmiştim.
Toplantı alanındaki arkadaşlar kendi aralarında kümeler oluşturmuş konuşuyorlardı. Kimi Arkadaşlar arasında sohbetler koyulaşmıştı. Baharla birlikte yoğun tartışmalar yürütülmekteydi. Yeni hamlesel çıkışlardan, yeni eylem biçimlerinin devreye sokulmasından bahsedilmekteydi. Ben de Şehit Diyar arkadaş ile sohbete dalmıştım. Şehit Diyar’la eskiden tanışıyorduk. Aramızdaki sohbetin konusu biraz geçmişi yâd eden, biraz güncel konular ve kısmen de gelecek için yapılacak pratik faaliyetleri içermekteydi.
Üç kadın arkadaşın intihar eylemi önerisinde bulunduğunu Şehit Diyar arkadaştan öğrenmiştim. Bu bilgi benim için yeni bir bilgiydi. Sadece binim için yeni değildi. Partimizin eylem taktiklerinde de ilk kez gerçekleştirilecek yeni bir taktik olmaktaydı. Bu türden bir eylem kararı veren kadın arkadaşı merak etmiştim. Aslında hiç beklemediğim bir eylem olduğu için Şehit Diyar arkadaşa soru sorarak merakımı gidermeye çalışmıştım. “Neden bu eylem türüne ihtiyaç duyuluyor” şeklinde kendisiyle bir tartışma yürütmüştüm. Bu eylemin nelere yol açabileceğini, siyasi ve askeri sonuçlarını ne olacağını o zaman itibarı ile fazla kestirmemiştim.
Eylemi gerçekleştirecek arkadaşlardan birinin de Zilan arkadaş olduğunu öğrenmiştim. Ben de ilk kez o gün Zilan arkadaşla tanıştım. İlk sohbetimiz de aynı gün olmuştu. O günün koşulları içinde sohbetimiz ve tanışmamız kısa olmuştu. Zilan arkadaşın yeni katılan bir arkadaş olduğunu biliyordum. Bende bu konumunu dikkate alarak genel durumlardan ve kış sürecinin eğitimlerinden, mevcut koşullardan bahsetmiştim. Yine, Zilan arkadaşın nasıl katıldığını, mücadele ile nasıl tanıştığından konuşmuştuk. Diyaloglarımız son derece rahat bir sohbet havasında olmuştu. Aynı yöresel kültür ortamından gelmiş olmamızın verdiği rahatlık içinde geçen sohbetimiz nedeniyle bana yakınlık hissetmişti.
Başından geçen bazı konuları da anlatmıştı. En ilgi çekici olanı da eğitimde yaşadığı durumdu. Kış sürecinde ki eğitimde biraz zorlandığını belirtmişti. Kadın erkek ilişkilerinde dogmatik, kalıpçı sabit fikirli değildi. Konu sevgi olunca Zilan arkadaşın sevgi konusunda ki görüşleri farklı olmuştu. Kendisi evli olduğu için “birini sevmek mücadeleye katılmak için engel değildir” tarzında düşüncelerini eğitimde dillendirmişti. Bu düşünceleri savaş ortamıyla fazla uyuşmadığı yönünde karşılık bulamıyor ve meramını fazla anlatamıyor. Aşk, sevgi, evlilik gibi konuların, mücadele, savaş ortamı, parti yaşamı gibi konularıyla ilişkilendirmek ve bu temelde olumlayan veya olumsuzlayan tartışmalar içinde bulmuştu kendisini. Düşünceleri farklı olmuş ve bu nedenle de kabul görmemişti. Bu nedenle zorlanmalar yaşadığını belirtmişti.
Açık görüşlü ve içten konuşmalarını dinledikçe onun ne kadar rahat bir kişiliğe sahip olduğu görülmekteydi. Benimle olan diyalogları aynı yöreden olmamızın, aynı kültürel yapılanma içinde yetişmiş olmamız ve Alevi inancına mensup oluşumuzun da etkisiyle oldukça samimi bir atmosfer içinde gerçekleşmişti. İlk kez tanışmamıza ve ilk sohbetimiz olmasına rağmen birbirimize ısınmıştık ve oldukça da yakın, içten bir diyalogumuz olmuştu. Mayıs ayının ortalarında gerçekleşen bu tanışmışlık kısa bir zaman kesiti içinde olsa da birçok şeyi konuşmuştuk. İlerde bir kez daha karşılaşacağımızı ve yollarımızın kesişeceğinin bilinmezliği içinde toplantı sonrası birbirimizden ayrıldık.
Her yerde düşman operasyonları başlamıştı onun için toplantımızı bir günde bitirmek zorundaydık. Zaman kısıtlı olmasına rağmen verimli bir toplantı olmuştu. Zorlu bir toplantıydı, toplantıdan sonra hemen herkes kendi çalışma alanına bir an önce gitmek zorundaydı. Çünkü operasyonlar yaygınlaşıyordu. Toplantıda bizim alan çalışmalarımıza yönelik eleştiri gelmediği gibi olumlu olarak değerlendirilmişti. Aslında durum hiçte öyle belirtildiği gibi değildi. Alanda ciddi sorunlarımız vardı. Dönemin ruhuna uygun, partinin taktik hattına denk gelen eylemler gerçekleştirme, halkı örgütleme gibi faaliyetlerimizin yanı sıra çok ciddi cephane ve erzak sorunlarımız vardı. Toplantımız akşam saatlerinde bitti. Toplantıya katılan tüm guruplar gibi bizde o akşam kendi çalışma alanımıza hareket ettik. Üç gün yol yürüdükten sonra çalışma alanımıza yeniden ulaştık.
Kendi alanımıza ulaştıktan sonra, beş çalışma gurubumuzu bir araya getirerek toplantı yaptım. Dönemsel görevlerimizin üzerinde durularak, beş birimin çalışma planlaması çıkartılmış ve arkadaşlar kendi alanlarına dönerek çalışmalarını başlatmışlardı. Biz kendi alanımıza ulaştıktan kısa bir zaman sonra da Zilan arkadaş geldi. Zilan arkadaş ile birlikte eyalet yönetiminden iki kişi, Jehat arkadaş ve iki kadın arkadaş ile birlikte toplam altı arkadaş gelmişlerdi. Gelen arkadaşlarla birlikte, Eyalet komutanlığının gönderdiği bilgi notunu da bana verdiler. Arkadaşların yanımıza geliş nedenini toplantı sürecinde öğrenmiştim. Gönderilen notu okudum. Notta kısaca şunlar yazılmıştı: “Bütün işlerinizi bırakıp Zilan arkadaşın işiyle ilgilenmeniz gerekiyor” denilmişti. Ayrıca Zilan arkadaşın işini ilgilendiren diğer ayrıntılara ilişkin ise; “Jehat arkadaş size sözlü olarak anlatır” deniliyordu.
Zilan arkadaş ve beraberinde ki arkadaşlar alanımıza geldikten sonra bizi bulmaları da bir tesadüf sonucu olmuştu. Yol maceralarını da anlatmışlardı. Arkadaşlar sabaha karşı bulunduğumuz noktaya çok yakın bir yere gelerek orada kalmışlardı. Gelen arkadaşlar alanımızı biliyor ve araziyi tanıyorlardı. Bizim kaldığımız noktayı tam olarak bilmiyorlardı. Zaten sürekli kaldığımız sabit noktalarımız da yoktu. Öğle saatlerine doğru üslenme yerimize yakın birilerinin olduğunu fark etik. Operasyon süreçleri olduğu için ihtiyatlı davranıyorduk ve hassasiyetimizi muhafaza ediyorduk. Çevremizde olup bitene çok duyarlı yaklaşıyorduk. Her sese, her görüntüye odaklanmak zorundaydık. Bu hassasiyetlerimiz sonucu yakınlarımızda birilerinin olduğunu fark etmiştik. Hareketliliğin ve seslerin geldiği tarafa biraz yaklaşıp baktığımızda bir gurup arkadaşın olduğunu fark ettik. Gelen Arkadaşların yanına gittik. Gelen gurubun içinde Zilan arkadaşta vardı. Bu tesadüfü buluşmanın ardından, gelen gurupla birlikte yürüyerek kaldığımız noktaya gittik. Üslenme yerimiz sık bir ormanlıktı. Kamuflajlı bir yerdi. Yol yorgunu olan arkadaşlarla sohbete dalıp gittik. Arkadaşlarla karşılaşmamız tesadüf olmuştu ama iyi bir tesadüf olmuştu.
Arkadaşlarla buluştuktan sonra Zilan arkadaşla birlikte gelen Jehat arkadaş; “şansımız varmış yoksa sizi bulmamız zor olacaktı, çünkü cihazımız bozuldu, aslında benim şansım fazla yoktur, bu Zilan arkadaşın şansı olabilir” dedi. Zilan arkadaş yorgun görünüyordu. Hal hatır sorduktan sonra, arkadaşlar hemen çay ve yemek hazırlığına başladılar. Zilan arkadaş uzun yoldan gelmiş ve yorgun olmasına rağmen kalkıp yardım etmek istedi ama arkadaşlar müdahale edip bırakmadılar. “Hayır olmaz sağ ol Heval” diyerek oturtmaya çalıştılar. Dinlenmesi ve yorgunluğunu gidermesini yönünde telkinde bulundular. Ama o çalışmaya ısrarlıydı, yemek hazırlama konusunda yardım etmede ısrarcı olunca müdahale etmek zorunda kaldım. Ben konuşmaların arasına girerek; “Heval Zilan siz yoldan gelmişsiniz, yorgunsunuz, arkadaşları zorlamayın, başka zaman yardım edersiniz olur mu?” demiştim. Zilan arkadaş; “tamam öyle olsun” diyerek yerine oturdu.
Öğle yemeğimizi yedikten ve çayımızı içtikten sonra, Zilan arkadaşın gurubunu bize getiren ve aynı zamanda yönetimde yer alan sorumlu düzeyde yanımıza gelen iki arkadaş benim yanıma gelerek; “biraz konuşalım” dediler. Bende “olur konuşalım” dedim ve arkadaşlardan biraz uzaklaşarak ayrı bir yerde oturduk. Bunlarda biri bana hitaben; “Heval getirdiğimiz İki kadın arkadaş tutukludurlar, ana karargâha götürülmeleri gerekir, eyalet komutanının talimatıdır” dediler. Ayrıca “bunların silahları alınacak, elleri bağlanacak, öyle karargâha götürülecektir” denildi. Beni sıkıca uyarırcasına “silahlarını alıp ellerini bağlaman gerek” dediler. Bende kendilerine “Botan arkadaşın taburu iki saat ilerimizdedir oraya göndeririz, oradan da arkadaşları ana karargâha ulaştırırlar, uyarınıza gelince de yani, silahlarının alınması ve ellerinin bağlanmasına meselesine gelince, ben silahlarını alıp ellerini bağlamam, arkadaşları tanıyorum onlara güveniyorum” dedim. “Bunlar kaçmış, bu nedenle bu uygulamaya tabi tutmak gerekir” diyerek üstelenince aramaızda nahoş bir tartışma içine girdik. Bende bu yaklaşıma tepki göstererek “madem bunlar kaçmış ise siz niye silahlarını alıp, ellerini bağlamadınız?” dedim. “Ayrıca bu arkadaşların durumunu ve meselenin ne olduğunu da biliyorum” dedim.
Bu Kadın arkadaşlar eyalet komutanıyla yaşadıkları sorunları telefonla Önderlikle paylaşmak için kaldıkları guruptan ayrılıp Pertek’te telefonu olan ova köylerinden birine gidip oradan Parti Önderliğe telefon açıyorlar.
Gurubu getiren arkdaşlarla aynı minval üzerinden bir süre daha tartışmamız devam etti. “Bu kadın arkadaşlar kaçacak değiller, kendinizin yapmadığı şeyi bana mı yaptıracaksınız” diyerek tepkisel bir çıkış içine girdim. Ayrıca “Siz bu arkadaşları bana teslim ettiniz, ben de bunları sağlam bir şekilde yerlerine ulaşmalarını sağlarım, artık siz bu konuda sorumlu değilsiniz” diyerek tartışmayı sonlandırdım. İstemediğim halde aramızda olumsuz bir tartışma çıktı ama sonuçta benim dediğimi kabul etmek zorunda kaldılar. Fakat benim yaklaşımlarımdan ve tavrımdan memnun kalmamışlardır. “Talimatı yerine getirmediğin için senin başın belaya girer” dediler. Onlar gurubu bize ulaştırmış ve işleri bitmişti. Bir takım lojistik ihtiyaçları vardı onları karşılayıp alanlarına geri gideceklerdi. Buna rağmen getirdikleri gurup hakkında olumsuz konuşmalarını sürdürdüler.
Konuyu Zilan arkadaşın konumuna ve kişiliğine getirdiler. “Zilan arkadaşın notunu okudunuz, Zilan arkadaşı size gönderdiler eylem yapma önerisi var fakat biz öyle bir eylemi yapacağına inanmıyoruz. Zilan şehre giderse mücadeleyi bırakıp evine gider” dediler. Bu sözleri duyduğumda kontrolümü kaybettim. İstemeyerek üslubumu bozmuştum, “ulan, siz ne diyorsunuz, madem sizler Zilan arkadaşa inanmıyor ve güvenmiyordunuz ise niye benim buraya getirdiniz, buraya getirmeden önce orada söyleseydiniz, siz inançsızsınız, dürüst değilsiniz, bunları söylemekle ne amaçlıyorsunuz” diyerek sert çıkıştım. “Zilan arkadaşın kendisi bu eylem için öneride bulunmuş, kadın yönetimi ve eyalet komutanlığı bu öneriyi onaylamış, peki size ne oluyor, siz bu arkadaşı doğru dürüst tanımıyorsunuz bile” dedim ve üslubumu sertleştirerek sesimi yükselterek karşılık vermiştim. Aramızdaki olumsuz tartışmalar yüksek sesle biraz daha sürüp gitti. Ardından “biz gidiyoruz, ne yapıyorsan yap sana iyilik yaramıyor” diyerek tartışmayı sonlandırdılar. Bende “nereye giderseniz gidin, sizin iyiliğiniz bana bulaşmasın” diyerek konuşmamızı noktalamış olduk. İyi bir vedalaşma olmamıştı ama maalesef bu noktaya gelmiş olduk. Bu olumsuz tartışmanın tarafı olan iki yönetici kalkıp yanımızdan ayrıldılar. Onların da morali bozulmuştu. Uzaktan “haydi arkadaşlar biz gidiyoruz” diyerek arkadaşlarla tokalaşmadan, vedalaşmadan noktamızdan uzaklaştılar. Yanımızdaki Arkadaşlar da arkalarından öyle baka kalmışlardı. Bende kalkıp arkadaşların yanına döndüm. Hepsi bir ağızdan “ne oldu Heval niye böyle yaptılar, yaptıkları saygısızlıktır” dediler. Olup bitene bir anlam verememişlerdi. Arkadaşların kendi aralarındaki konuşmaları devam ediyordu. Bende bu arada Jehat arkadaşı çağırdım. Zilan arkadaş hakkında gelen notun ayrıntılarını öğrenmek için Jehat arkadaşla konuşmam gerekiyordu. Karşılıklı oturduk, Jehat arkadaş, “Heval kaç gündür bunlardan ne çektiğimi bilemezsin, kesin Zilan arkadaş için olumsuz düşüncelerini sana da söylediler değil mi? Heval bunlar bu haliyle nasıl yönetim olmuşlar(…)?” diyerek hayretini dile getirmişti. “Heval Jehat sen onları bir tarafa bırak, arkadaşlar bizim ne yapmamızı istiyorlar” dedim. “Arkadaş (eyalet komutanı kastederek) “Zilan arkadaşın eyleminin mutlaka başarılı olması gerekir” dedi. “Onun için işinizi bırakıp Zilan arkadaşın işini örgütlemenizi” söyledi. “Çok gizli ve sağlam örgütlememiz gerek” şeklinde işin detaylarını aktarmaya çalıştı. Bu eylemin başarısı için ne gerekiyorsa yapılması gerekiyordu.
Jehat arkadaş bizim yürüteceğimiz çalışmaya düzenlenmişti. Jehat arkadaşın yanımıza gelmesine çok sevinmiştim. Çünkü Jehat arkadaş tanıdığım eski ve tecrübeli bir arkadaştı, patlayıcılardan iyi anlıyordu. Zilan arkadaşın eylemi için intihar yeleğini hazırlayacaktı. Yani işin tekniki kısmını bu arkadaş üstlenmişti. Bizde bu eylemin örgütlendirilmesi ve alt yapı hazırlıklarını yapacaktık. Eyleme gidiş için güvenlikli bir yolun bulunması bir kanal oluşturulması ve kalınacak yerlerin temin edilmesini ayarlayacaktık. Jehat arkadaşla yaptığımız konuşmada kısa bir ön bilgi aldıktan sonra “yarın toplanırız, toplantıda Zilan arkadaş’da olsun, üçümüz ayrıntılı olarak bu konuyu tartışırız. Bizim göreve gitmemiz gerekiyor, siz bugün dinlenin sonra konuşuruz, biz birazdan köye gitmek için yola çıkarız, bir ihtiyacınız var mı?” dedim. Ve sohbetimizi sonlandırdık. Jehat “yok sağ ol Heval her hangi bir ihtiyacımız yoktur” dedi ve birbirimizden ayrıldık. Ben ayrılarak Zilan arkadaşın yanına gittim. Samimi bir hava içinde “hemşerim biz köye gidip döneceğiz, size bir şey lazım mı? Biz görevden döndüğümüzden sonra yarın konuşuruz olur mu?” dedim. Zilan arkadaş “Tamam Heval olur, çorabım yırtılmış bana bir çift çorap getirirsin, başka da hiç bir şey lazım değil” dedi. Ayrıca da konuşmasını sürdürerek kendilerini getiren iki yönetici için “sanki o gidenler senin moralini bozdular, sen moralini bozma, yarın konuşup tartışırız, kendinize dikkat edin, köye dikkatli gidin” diyerek bizi uyarmayı da ihmal etmedi. Bende; “tamam haydi sizlere iyi akşamlar” diyerek yanından ayrıldım. Zilan arkadaş olup bitenlerin farkına varmıştı. Diğer yöneticilerle aramızda geçen olumsuz tartışmaları sezmiş gibiydi. Buna rağmen metanetini korumayı bilmiş ve beni teskin etmeye çalışmıştı.
Bizim guruptan iki arkadaşı Zilan arkadaşların yanında bıraktık, biz dört arkadaş da köye gittik. Köyde bizimle ilişkide olan milislerimizi gördük, onlardan bilgi aldık. O gün itibarı ile çevrede herhangi bir düşman hareketi yoktu. Köyde edindiğimiz bilgiler arasında ilgimizi çeken çok ilginç haberler de vardı. Türk basınında gerçekten beklemediğimiz ilginç haberlerdi bunlar. Dersim eyaletinde üç kadın gerillanın isimleri de verilerek intihar eylemi yapmak için harekete geçtiklerinin haberini veriyordu. Haber bültenlerinde yer alan bu bilgilerin nereden ve nasıl edindiklerini bilmemekle beraber gerçekten de ilginç haberlerdi.
Zilan arkadaş bizim yanımıza gelmeden kısa bir süre önce, Dersim merkeze yakın bir kontrol noktasında on altı yaşında genç bir kadın, kontrol noktasında kendini patlatmıştı. Gerçekleşen bu olayın nedeni farklıydı. Öğrendiğimiz kadarıyla Dersimli genç kadın polis ve asker tarafından düşürülüp çok kötü bir şekilde kullanıyorlar. Düşman tarafından düşürülen bu genç kadın, kendi imkânlarıyla temin ettiği patlayıcıyla kendisini düşmanda patlatıyor. Bu olay bireysel bir intikam alma olayıydı. Bu intihar olayının içeriği başlangıçta pek anlaşılmamıştı. Önce bunun intihar eylemcilerden biri olduğu sanılıyordu. Basında yer alan haberler biraz da bu bireysel intikam eylemine bağlı olarak yapılmıştı. Üç intihar eylemcisinin haberi basında çıkması bu olayla bağlantılı olarak yapıldığı sanılıyordu. Bu ciddi bir durumdu, bu bilgi düşmanın eline nasıl geçmişti? Türk basınına sızan bilgiler beklenmedik bilgilerdi. Çünkü bilgiler doğruydu. İntihar haberlerinin basında yer alması sonrası güvenlik tedbirleri zirveye çıkarılmıştı. Dersim çevresinde sıkı olan güvenlik tedbirlerinin çok daha sıkı tutulacağı anlamına geliyordu. Çok önemli bir eylemin ön hazırlık çalışmalarını örgütlemek için ilk indiğimiz köyde işler sarpa sarmıştı. Daha işin başlangıcında olmamıza rağmen düşman bizden daha erken davranmış ve detaylı bilgi edinmişti. Bizim daha fazla dikkatli olmamız ve işi daha sıkı dokumamız gerekmekteydi.
Eylem planları ve hazırlıkları için eldeki sınırlı imkân ve istihbarati bilgilere dayanarak yürütmek gerekiyordu. Elimizdeki ilişkileri iyi örgütlemek, dikkatli olmak ve son derece gizli çalışmak gerekmekteydi. Bu temelde iki köye daha uğradık. Milislerimizle bir araya geldik. Eylem planlarımızın pratik çalışmalarını başlattık. Milislerle yapılacak işler üzerine konuştuk ve milislerin akşamları evlerinde olmalarını istedim. Çünkü ancak akşamları köylere inebiliyorduk. Karanlık basınca bizler köylere gider ve gerekli ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyorduk. Bu nedenle ilişkide olduğumuz milislerin akşamları evde olmalarını istedim. Günlük ihtiyaçlarımızı da temin ettikten sonra köyden ayrıldık.
Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Bizler karanlık gecenin içine dalarak noktaya doğru hareket etik. Yola çıktığımızda hafif bir yağmur çiselemekteydi. Havada mis gibi toprak kokusu vardı. Bir kaç defa derin derin nefes alarak o kokuyu içime çektim. Kafamdaki yoğun düşünceler ve sırtımdaki ağır yük ile karanlıkta yol almaktaydım. Yüklerimiz çok ağırdı, noktaya ulaştığımızda kan ter içinde kalmıştık. Üslenme noktamızın yakınında küçük bir çay akıyordu. Hava soğuk olmasına rağmen iki arkadaş gidip çayda yıkandık. Havanın soğukluğu kadar Su da soğuktu fakat yorgunluğumuza çok iyi gelmişti. Hiç uyanmadan, deliksiz bir uyku çekmiştim. Uyandığımızda güneş epeyce yükselmişti. Köyden arkadaşların ihtiyaçlarını karşılayacak malzemeleri getirmiştik. Bu arada Zilan arkadaş benden çorap istemişti bu isteğini de yerine getirmiştim.
Köyden döndüğümüzde getirdiğimiz bilgiler ışığında arkadaşlarla bir araya geldik. Zilan arkadaş Jehat arkadaş ve ben oturup eylemin nasıl yapılması gerektiği üzerine tartışmaya başladık. Jehat arkadaşın bu çalışmaya dâhil olmasının nedeni patlayıcı düzeneğini hazırlamada sorumlu olmasıydı. Bu düzeneğin hazırlanması için ihtiyaç duyulan malzemelerin listesini belirti ve bunların temin edilmesini istedi. Bende “tamam Heval bunları bulabiliriz, listeni yaz ver bana, milislerle bunları temin ederiz” dedim. Konuşmalarınız bu minval üzerinde devam etmekteydi. Bu konuşmalara Zilan arkadaşta katılarak düşüncelerini aktarıyordu. Heval Zilan bana hitaben, “ben büyük bir eylem yapmak istiyorum. Arkadaşlar bir hedef belirtiler, Jehat arkadaş size anlatmıştır. Elazığ hükümet konağında Vali hedeflenecek” diyerek son derece kararlı ve kendisinden emin bir şekilde düşüncesini kısaca açıkladı. Ben de “dediklerin doğru Heval, bizlere de öyle bir talimat verilmiş” dedikten sonra köyden getirdiğimiz bilgileri arkadaşlarla paylaştım. Büyük bir eylemin arifesindeyken bilgiler basına çoktan sızmıştı.
Köyden edindiğim bilgilerle birlikte kaygılarımı ve tedbirler üzerine düşüncelerimi kısaca Zilan arkadaşa aktardım. “Üç kadın arkadaşın intihar eylemi yapacağı bilgisi basına düşmüş, bu da güvenlik tedbirlerinin çok sıkı olacağı anlamına geliyor. Onun için daha çok dikkat etmemiz gerekecek. Eğer eylemi yapacak arkadaşlar deşifre edilmişse, eylem hedefleri de biliniyor olabilir, onun için olabilecek birçok ihtimali hesaba katarak hareket etmemiz gerekiyor. Eylemin yapılacağı yere ilişkin her şeyden önce sağlam bir keşif yapılması gerekir. Eylemin yapılacağı yere gidişin iyi örgütlenmesi gerekiyor. Eylem alanı yakınında kalınacak sağlam ve güvenilir bir yerin temin edilmesi gerekiyor. Zilan arkadaşa yardım edecek sağlam bir milisi örgütlememiz gerekiyor. Bu işleri yapacak sağlam dostlarımız var, bir kaç günde hepsini ayarlarız. Hazırlığın her safhasında gelişmeleri, hazırlıklarımızın düzeyini birlikte tartışarak kararlaştırırız” diyerek uzun uzun kendi düşüncelerimi arkadaşlarla paylaştım.
Zilan arkadaş “Heval ben büyük ve etkili bir eylem yapmak istiyorum, onun için acele etmeden belirtilen hedef için gerekli hazırlıklar yapılırken, diğer taraftan başka hedefler üzerinde de araştırma yapılsın. Çünkü bu Elazığ eylem hedefi konusunda kaygılarım var. O da şu, diyelim ki dikkat çekmeden hükümet konağına girdim ve Valinin odasına kadar ulaştım. Orada nöbetçiler var, o an vali orda olmaya bilir! Diyelim ki Vali orada ve nöbetçileri de ikna edip içeri girdim, yapacağım eylem sadece bir kişi ya da bilemedin bir memur veya bir nöbetçi daha orda olur. Ama ben daha büyük ve daha etkili bir eylem yapmak istiyorum. Onun için çevre illerde ne gibi hedeflerin var olduğunu araştırılmasını istiyorum” dediğinde ne kadar da vakur bir duruş sergilediğini, kendisinden ne kadar çok emin olduğunu, ne kadar büyük düşündüğünü daha iyi anlıyor ve daha iyi görebiliyordum.
O an ki duygularını tarif etmem imkânsız geliyor bana. Gerçekleştireceği eyleme ne kadar çok yoğunlaştığını, ne kadar çok odaklandığını düşüncelerinden ve konuşmalarından rahatlıkla anlamak mümkündü. Eylem planı konusunda bu kadar ayrıntıya girmesi ve eylem hedefinin daha büyük olmasını istemesi, Zilan arkadaşın bu eylem biçimine ne kadar çok kilitlendiğini göstermekteydi. “Düşman bir kamyonet dolusu patlayıcı ile Şam’da Önderliğimize suikast saldırısı yaptı. Bizim cevabımız daha etkili ve caydırıcı olmak zorundadır” diyerek bir dönemin kapandığını ve yeni bir dönemin başlayacağının haberini veriyordu. Denenmemiş bir eylemi gerçekleştirecek ve askeri eylemlerde yeni bir taktik aşamaya geçişin öncülüğünü yapacaktı. Jehat arkadaş “eyalet komutanı eylemin erken yapılmasını özelikle belirtmişti, ayrıca başka bir eylem hedefi için ne derler bilemem. Bir aksilik olması durumunda başımız belaya girer. Bende daha etkili bir eylemin olmasını isterim fakat bunun riski büyük” diyerek kaygılarını dile getirmişti.
Deşifrasyona uğramış ve basına sızmış bir eylemi gerçekleştirmek elbette riskli ve başarısız olma ihtimali de vardı. Gerek önceden belirlenmiş hedef hakkında bilgi toplamak ve keşif yapmak ve gerekse de yeni eylem hedefleri tespit etmek zaman alacaktı. İmkânlarımızı sonuna kadar zorlamak ve kısa sürede bunun pratikleştirilmesi gerekmekteydi. Ben söze girerek “Eylemin başarılı ve etkili olması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Hedef konusunda bir araştırma yapalım. Tespit edebildiğimiz hedefler üzerinde tartışırız. Zilan arkadaşın onayladığı hedef üzerinde yoğunlaşarak hazırlıkları başlatırız. Ayrıca bu arada Elazığ eylemi için tüm hazırlıklarımızı sürdürüp tamamlarız,” dedikten sonra üçlü toplantımızı bitirdik.
Jehat arkadaş kalkıp diğer arkadaşların yanına gitti. Zilan arkadaşla yalnız kaldığım o an içinde ikili diyaloglarımız oldu. “Heval Zilan biliyorum intihar eylemini sen isteyip dayatmışsın. Partimizde şimdiye kadar bu yöntem hiç kullanılmadı. Düşmanla yürütülen savaşımızda olası esir düşme durumlarında sadece düşmanın eline sağ geçmemek için son mermisini kendine sıkma, bombasını kendinde patlatma, ya da Şehit Beritan gibi, son mermisine kadar savaşarak kendini uçurumdan atarak, yaşamına son verme türünden onlarca kahramanın eylemleri vardır. Fakat sizinki başkadır” diyerek onun bu büyük kararı vermesindeki amacı öğrenmek istemiştim. Gerçekten de ilk kez yeni bir eylem taktiği denenmiş olacaktı. Zilan arkadaş eylemin amacını ve nedenini çok duru ve sakin bir şekilde anlatmaya çalıştı. Benim dediklerime cevaben, “dediklerin doğru, bu yeni bir eylem biçimidir. Bu döneme yeni bir ruh gereklidir. Önderlik hedefleniyor ve savaş tarzımızda bir tıkanma yaşanıyor. Eylem tarzımızda kendini tekrar etme var. Birde kadın öncülüğü diyoruz, fakat halen çok yetersiz yaklaşımlar var. Bütün bunlara cevap olacak bir eylem yapmam lazım” diyerek amacının gerçekten de ne kadar büyük olduğunu anlatmak istemişti. Tahlil gücü ve ikna yeteneği karşısında büyülenmiştim. Bu arkadaşla tanışmış olmam ve parti tarihimizin en önemli çıkışlarından biri olan bu eyleme tanıklık etmem benim açımdan da önemlidir. Zilan arkadaşın gerçekleştirdiği o büyük eylemin hazırlıklarında bizzat yer almama rağmen bunu yeterince anlatamamanın ezikliği içindeyim. Kendisine güvenen, sade, son derece mütevazı, yaşamda oldukça paylaşımcı, arkadaşlara yardım eden, destek sunan yapıcı özeliklere sahipti. Sadece yeni bir eylemin öncüsü değildi aynı zaman da yeni yaşam biçiminin ve militan kişiliğinin de temsiliydi. Saç tellerine varıncaya, bedeninin her zerresine kadar parçalanmayı göze alan bir kişilikten son anına kadar yoldaş canlısı olması ve yaşamı anlamlandırmaya çalışması onun en iyi özeliğiydi.
DEVAM EDECEK…
RAUF KARAKOÇAN