11 Ocak 2012 Çarşamba Saat 10:19
Türk devletinin Roboski katliamı Güney Kürdistan’da genişliğine ve derinliğine yankı yarattı ve eylemliliklere neden oldu. Katliamın ertesi günü öncelikle Hewlêr ve Süleymaniye’de kitlesel protestolar gerçekleştirildi. Sonrasında Duhok ve Kerkük katıldı. Ondan sonra da protesto ve lanetleme etkinlikleri ilçelerden nahiyelere kadar yayıldı. Çoman, Diyana, Rewanduz, Herir, Şeqlawa, Sêmêlê, Koyê, Çemçemal, Bazyan, Tekiye, Pencewîn, Halepçe, Derbendîxan, Xurmal, Kelar, Kifrî, Duzxurmato, Xaneqîn, Ranya, Qeledize ve daha pek çok yerde protestolar gerçekleştirildi ve hala da sürüyor. Eylemliliklerde bir öfke patlaması yaşandı. Öyle ki çoğu yerde TC bayrakları ve Erdoğan fotoğrafları ayaklar altında ezildi ve yakıldı.
Güney Kürdistan’da Roboski katliamına gösterilen tepki ve Wan depremzedeleri için gösterilen hassasiyet, hem bölgesel hem de Kürdistan’ın genelindeki gelişmelerle bağlantılıdır. Ayrıca Güney’deki içsel gelişmeler de burada belirgin bir rol oynamaktadır.
Öncelikle Kürdistan’ın dört parçasındaki siyasi uyanış ve hareketlilik, tüm parçalardaki Kürt halkını duyguda birbirine daha da yakınlaştırıyor. Bu da sosyal, kültürel ve siyasi bütünleşmeyi ateşliyor. Evet, ne yazık ki dört parçaya ayrılan Kürdistan’da Kürtler zamanla duyguda, kültürde ve sosyalitede de parçalandı. Şimdi ortaya çıkan yeni koşullarda bu tahribatı gidermenin yollarını arıyorlar. Ama bir gerçek var ki Kürtlerin bu bütünleşmesi ırkçı temelde olmayıp bölge halklarının hiçbirinin aleyhine de değildir. Bilakis Kürtler kendilerine dayatılan ırkçılık ve milliyetçilikten çok çektiler ve bunun ne derece kötü bir hastalık olduğunu iyi bilirler.
Diğer taraftan Güney Kürdistan’da iç içe gelişen çelişik süreçlerden de bahsedilebilir. Öncelikle iyice ranta ve yolsuzluklara batan iktidar ve onun kopyası muhalefete duyulan tepki ve güvensizlik belirgindir. İktidarın Güney’de geliştirdiği, kelimenin tam anlamıyla “serbest piyasa ekonomisi daha doğrusu ekonomisizliği, toplumun sosyal ve toplumsal değerlerini de günlük olarak dejenere etmektedir. Nitekim birkaç gün önce Barzani ailesinden Ethem Barzani sosyal medya üzerinden çarpıcı bir demeç verdi ve aynen şöyle dedi: “Biz eskiden devrimciydik, şimdi hepimiz tüccar olmuşuz. Durum böyle olunca toplumda farklı arayışlar boy vermektedir. Öne çıkan yaklaşımlardan biri “özenti dir. Özellikle Batılı yaşam tarzına ve onun en yakın temsilcisi olarak gördükleri Türk kültürüne yönelik bu durum yaşanıyor. Fakat yanı sıra da Kürtlük ve ulusallık boyutunda da, iktidara duyulan tepkinin sonucunda gözler diğer parçalara çevriliyor. Tam da bu noktada tartışmasız olarak tek seçenek işaret ediliyor: Kuzey Kürdistan ve PKK. “Çelişik dediğimiz nokta da burası. Yani Güney’de farklı açılardan revaçta olan iki güç var: PKK ve Türkiye. Fakat Türkiye’ninki salt yanılsamalı bir imajdan kaynaklı olduğu için kısa vadede sönmeye mahkûm görünüyor. Roboski katliamı, TC’nin gerçek imajını bir kez daha zaten ortaya koydu. PKK ise felsefesi, siyaset anlayışı ve yaşam kültürü boyutuyla ilgi çekiyor ve günden güne halk arasında kök salıyor.
Roboski yankıları Güney’de bir durumu bir kez daha teyit etti: İktidar ile toplum arasındaki uçurum her geçen gün daha da büyüyor. Türk askerleri öldüğünde PKK’yi kınayan iktidar, TC’nin Roboski katliamı karşısında sadece “üzüntüleri ni bildirdi. Kuzey halkı 3 günlük yas ilan ederken, yılbaşı gecesi Hewlêr ve Süleymaniye’nin büyük meydanlarında iktidarın etrafındaki yağlı tabaka, havai fişekler ve bol alkol eşliğinde sabaha kadar eğlendi. İktidar televizyonları da bunu canlı olarak yayınladı. Oysa yağlı tabakanın dışında kalan halkın büyük çoğunluğu Kuzey ile aynı yası paylaşıyordu. İktidar ise “Kuzey’de katledilen 35 insanımızın yası nedeniyle yılbaşı kutlamalarını iptal ediyoruz gibi bir “incelik göstermedi. Bu inceliği ertesi günlerde yayınlanan gazetelerde bazı köşe yazarları gösterdi. Hewlêr ve Süleymaniye’de yılbaşı gecesi ortaya konan arsız çılgınlığa (tıpkı İstanbul-Taksim vb yerlerde olduğu gibi) dikkat çeken bu yazarlar, Güney adına Kuzey’den af dilemediler! Aksine bu tablo için, “affetme bizi Şırnak-Roboski dediler. Yani bu arsız tablonun “affedilemezliğine dikkat çektiler. Bir diğer yazar ise katliam günü Süleymaniye’de Fetullah cemaatinin yeni açtığı kreşe (çocuk yuvası) dikkat çekerek, TC’nin Kürt halkı üzerindeki kırmızı ve beyaz katliamlarını paralel yürüttüğüne vurgu yapıyordu.
Kısacası TC’nin Roboski katliamı dört parça Kürdistan’da büyük infial uyandırdı. Kürt halkı bunu tarihteki ve yakın tarihteki diğer katliamlarla özdeşleştirdi ve yaşamsal bir refleks ortaya koydu. Güney halkı da bunu Saddam’ın Enfal ve Halepçe katliamlarıyla özdeşleştirdi. Nitekim en öfkeli protesto da Halepçe’de gerçekleştirildi ve Güney halkı net olarak şu mesajı verdi: Artık nerede olursa olsun hiçbir Kürt katliamına sessiz kalmayacağız!
Akif Roj
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info