31 Ekim 2014 Cuma Saat 07:59
En sonunda peşmerge Kobanê’ye gitti. On beş günden fazladır
gündemde olan bu konunun bugünlere sarkması, Türk devletinin politikası
sonucudur. İlk gündeme sokan da, oyalama ile geciktiren de Türk devletidir.
Erkenden açıklayarak kamuoyu baskısını üzerinden atmış, ama geciktirerek de
Kobanê’nin düşmesini beklemiştir.
Peşmerge’nin Kobanê’ye gitmesini sağlayan bir süreç vardır.
Kobanê’ye saldırı başladıktan sonra KDP’ye bağlı televizyonların nasıl bir
yayın yaptığı biliniyor. Peşmergelerin Şengal’den kaçışını meşrulaştırmak için
gerilla komutanları ve gerilla Kobanê’den kaçtı, kaçıyor propagandasını
yapmıştır. Savaşta yaralanan bir komutanı bile kaçmış gibi göstermiştir.
Kobanê’nin düşmesi beklenmiştir. Türkiye ise baştan beri IŞİD’le derin ilişki
içindedir, Kobanê saldırısını IŞİD’le birlikte planlamışlardır. Türkiye, dünya
neden bu kadar Kobanê’yle ilgileniyor koridor olmaz diyerek tutumunu ortaya
koymuştur. Kendisi bir tampon bölge kurmak istemiştir. Ancak Kürt halkı
direnişiyle zorlayınca Türkiye ve dünya kamuoyunda AKP hükümetinin tutumuna
karşı tepki artınca, Türkiye “peşmerge gelebilir demiştir.
Türkiye, peşmergenin gidişini de mecburen kabul etmiştir.
Koridor açması yönünde baskı o kadar artmıştır ki, Türk devleti bu baskı
karşısında dayanamaz duruma gelmiştir. Kobanê Direnişine destek eylemleri,
AKP’yi iktidardan düşürecek düzeyde sarsıcı olmuştur. Kürt toplumunun tepkisi
patlamaya dönüşmüştür. Koridoru reddetse daha da teşhir ve tecrit olacaktır. Bu
durum, dünyanın gözünde Türkiye’yi tam IŞİD ortağı yapacaktır. Türkiye bu
durumun yaratacağı siyasi sonuçlarından ürkünce, peşmergenin Kobanê’ye geçmesi
formülünü bulmuştur. Asıl talep olan Cezire Kantonundan Kobanê’ye koridor
açılması talebini kabul etmemiştir. Zaten Kuzey Kuzey Kürdistan’da gerillanın ve
halkın yardımını reddetmektedir. Bir koridor olacaksa, askeri ve diğer
yardımlar gidecekse, bu Cezire Kantonu üzerinden olmamalı, Kuzeyden olmamalı
demiş ve siyasi olarak ortağı ve ilişkisi KDP üzerinden koridor baskısını
üstünden kaldırmak istemiştir. Kürt halkının Kobanê’ye destek serhıldanı
hükümeti çok sarsmıştır. Koridor açılmadığından dolayı Kürt halkı çok
öfkeliydi dünya sıkıştırıyordu. Türkiye kamuoyu karşısında da çok kötü
durumdaydı. Bu nedenle bu baskıdan kurtulmayı peşmergeyi kabul ederek sağlamak
istemiştir.
AKP’li yazarların yaptığı gibi biz de aldığımız bir bilgiyi
ya da duyumu aktarmak istiyoruz. Türk devleti bir HDP’li milletvekili üzerinden
Kandil’de Kürt Özgürlük Hareketi’ne ulaşarak peşmergenin Kobanê’ye geçişini
kabul edebilir misiniz diye sormuştur. Kürt Özgürlük Hareketi de “KDP’den ya da
Güney Kürdistan yönetiminden böyle bir talep gelmedi, gelirse üzerinde dururuz
cevabını vermiştir. Bundan bir süre sonra KDP PYD’ye başvurmuştur. PYD de
olabilir demiştir. KDP, yüz elli civarında peşmergeyi göndermeyi düşündüklerini
iletmiş, PYD ve YPG de kabul etmiştir. Erdoğan, “peşmergenin Kobanê’ye gidişini
ilk önce ben Obama’ya önerdim diyor. Erdoğan bu konuda doğru söylüyor
olabilir. Bilinir, bozuk saat de günde
iki defa doğru gösterirmiş. Erdoğan önermiş, ama neden önermiş onu söylemiyor.
PYD ve PKK bu işten yararlanmasın, hatta önceleri birlikte Rojava düşmanlığı
yaptığı KDP peşmergelerinin geçişini kabul ederek KDP ile PKK’yi karşı karşıya
gelsin düşüncesiyle peşmergenin Kobanê’ye gidişini kabul etmiştir. Yani bunda
da Rojava Devrimi, Kobanê Direnişi ve Kürtler için hayırlı bir şey
düşünmemiştir.
Ancak AKP ne düşünürse düşünsün, gelişmeler kendi
düşündükleri gibi olmuyor, olmayacak. AKP tüm politikalarını Kürt düşmanlığı
üzerine kurduğu müddetçe bölge politikasında da, dış politikada da çıkmazdan
çıkmaza girecektir. Eğer Rojava Devrimi
düşmanlığı yapmasaydı şu anda Türkiye bölgede etkili bir politik güç olurdu.
Ama Kürt düşmanı olunca uluslararası güçlerle karşı karşıya gelecek ilişkiler
içine girdi.
Kobanê’de de özgür Kürt’e düşman olunca çıkmaza girmiş
şimdi bu durumda da KDP’ye sarılarak yaşadığı çıkmazdan kurtulmak istiyor. Ama
nafile! Artık ne KDP’yi ne de başka bir Kürt’ü eskisi gibi Kürt Özgürlük
Hareketi’ne karşı kullanabilir. Kobanê Direnişinin Kürdistan’ın dört parçasında
yarattığı etki ve ortak ruh AKP hükümetinin bildiğinden fazladır. Peşmerge
AKP’nin düşündüğü gibi Kobanê’de olumsuz rol oynamayacaktır. YPG ile omuz omuza
olacaktır. Belki IŞİD’e karşı ön cephede savaşmayacaktır ancak en ön cephede
savaşan YPG ve YPJ güçlerine destek olacaktır.
Kobanê Direnişi Türkiye gerçeğini tüm çıplaklığıyla açığa
çıkardığı gibi, bölge dengelerini ve ilişkilerini de değiştirip netleştirmiş,
Kürtler arası ilişkileri de yeni bir boyuta taşımıştır. Bu da bir ulusal kongre
ile sonuçlanabilecek olumlu boyuttur. Herhalde gelişmeler KDP ile Kürt Özgürlük
Hareketi ilişkilerini birbirine saygı temelinde demokratik bir ilişki içine
sokacaktır. Artık KDP ben dış güçleri arkama alarak Kürdistan’ın tüm parçalarında
hakim olurum anlayışını bırakacaktır. Demokratik bir ilişki içinde herhangi bir
siyasi güç olmayı kabul edecektir. Zaten hegemonik bir yaklaşım artık
Kürdistan’da kabul edilmez.
Duhok toplantısı da KDP’nin ve bağlı siyasi grupların dış
desteği alırım Kürt Özgürlük Hareketi’ni ve Rojava’yı sınırlandırırım
politikaları sonuçsuz kaldığı için gerçekleşmiştir. Artık ne Rojava Devrimi ne
PYD tecrit edilebilir. Hatta PYD ve YPG dünyada onurlu bir yer kazanmıştır.
Duhok toplantısı ile KDP ve bağlı siyasi gruplar bu onur ve etkiyi paylaşmak
istemişlerdir.
Peşmergenin Kobanê’ye gidişinin Duhok toplantısıyla alakası
yoktur. Ancak hem Duhok toplantısı, hem peşmergenin Kobanê’ye gidişi eğer iyi
değerlendirilirse ulusal kongre ve ulusal birlik açısından çok iyi bir zemin
olur. Bölgedeki siyasi durum ve Kürtlerin isteği bu doğrultudadır. Herhalde
Kürt siyasi güçleri bu defa politik durumun dayatmasını ve halkların
beklentilerine sırt çevirmez, ulusal kongreyi bir an önce gerçekleştirirler.
Hüseyin Ali
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info