Mevcut güncel duruma bakıldığında, TC tarihinde Özel-psikolojik savaş yöntemlerini Türk devlet tarihindeki tüm sonuç ve tecrübelerden de faydalanarak uygulayan AKP-MHP faşist diktatörlüğüdür. Başta Kürtler olmak üzere tüm demokrasi güçlerine Özel-Psikolojik savaş’ın her yöntemini uygulamada adeta zirveleşen AKP-MHP faşist rejimiyle Şefi Erdoğan olmuştur. Zaten Küresel Kapitalist Modernitenin bir Özel Savaş projesi olan AKP hükümeti baştan itibaren bir Özel Savaş Hükümeti olarak kurgulanıp örgütlendirilmiştir. AKP öncesi dönemlerde Özel Harp Dairesi ve sonrasında Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde uygulanan Özel-Psikolojik savaş AKP’yle farklı bir hal almıştır. AKP öncesi dönemlerde Türk devlet bütününde Özel-Psikolojik savaş bir kurumun işi olurken AKP ile bu gerçeklik değişmiştir. AKP ve Şefi Erdoğan ile birlikte artık bırakalım bir kurum bünyesinde bu tür faaliyetlerin yürütülmesini AKP’nin kendisi tümüyle bir Özel-Psikolojik savaş kurumunun kendisi olmuştur. AKP’nin devlet içindeki iktidarı tam ele geçirmesiyle de bu durum daha açık ve anlaşılır pratikleşmiştir. Biraz irdelenip, basit ve yüzeysel gözlemlediğinde bile AKP-MHP faşist iktidarının hemen hemen her adımının Özel-Psikolojik savaş faaliyetinin bir ürünü olduğu görülecektir. Ki haliyle AKP-MHP faşist hükümetinin şefi Erdoğan’ın mevcut güncel pozisyonu da Özel-Psikolojik Savaş Şefliğidir.
AKP Özel savaş hükümetinin başından itibaren tüm özel-psikolojik faaliyetlerinin hedef odağında da her zaman Kürt halkı ve tüm kazanımları olmuştur. Bu noktada sınır tanımaksızın devletin tüm kurum ve imkanlarını merkezi bir koordinasyonla Kürt halkına karşı bir Özel-Psikolojik savaş faaliyeti çerçevesinde seferber etmiştir. Tabi geçmiş dönem hükümetlerin tecrübe ve sonuçları temelinde klasik, kaba yöntemlerin ötesinde Kürtlerin dini duygularını sömürerek ve merkezine takkiyeyi alarak… Her adımı Özel-Psikolojik savaş faaliyeti olan AKP ve Şefi Erdoğan’ın Kürt halkına yönelik uygulamalarını, çarpıcı bazı örneklemelerle ele almak bu savaşın düzeyini anlamak açısından önemli olmaktadır. Özellikle son dönemlerdeki Koronavirüsü tam bir özel-psikolojik savaş silahı olarak kullanıp belediyelere atadığı kayyum adındaki işgaller, 2 HDP milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının yanısıra gerilla şehitliklerine yönelik hiçbir insani, ahlaki değer tanımayan saldırıları en bariz örnek olmaktadır. Belediye ve milletvekillerine yönelik gaspla Kürt kazanmımlarının tasfiyesi hedeflendiği gayet iyi anlaşılmaktadır. Özellikle de Kürt halkının mücadele değerlerinin toplam bileşkesi olan Kürt Özgürlük şehitlerine yönelik saldırının örgütlü ve planlı bir şekilde yapılması tümüyle Özel-Psikolojik savaş kapsamında görülmelidir. Şehitliklere yönelik özel savaş saldırısının temel hedefinin Kürt halkının temel manevi moral değerlerinin hedeflenip kök kazıma stratejisi temelinde ortadan kaldırılmasıdır. Bununla Kürt halkının adeta en hassas sinir uçlarıyla oynanarak sistematik bir tahrikle manevi değerleri yıkılarak adeta psikolojik bir travma yaratılması hedefleniyor. Bunda geçmişteki Şeyh Sait, Seyid Rıza gibi Kürt isyan önderlerinin hala nerede olduğu bilinmeyen cezanezlerinin ortadan kaldırılarak Kürt, Kürdistan’ın hafızasızlaştırma soykırım zihniyetinin örnek alındığı nettir. Bu yaklaşımla AKP Özel Savaş hükümeti Kürt soykırım siyasetini bir üst aşamaya taşıyarak En iyi Kürt sadece öldürülen Kürt değil aynı zamanda mezarı olmayan Kürt’tür mesajı veriliyor. Böylece Kürt halkının özgür iradesi kırılıp teslim alınır hesabı yapılıyor. Tabi şehitliklere yönelik bu özel-psikolojik savaş saldırısının daha farklı mesajları olduğu da görülüyor.
Tarihteki Moğol imparatorluğunun Özel-Savaş devlet geleneğinin güncel temsilcisi ve DAİŞ’in perde arkasındaki gerçek halifesi faşist Şef’i Erdoğan’ın Özel-Savaş rejiminin ne yaparsa yapsın, hangi Özel-Psikolojik savaş yöntemlerini Kürt halkına uygularsa uygulasın sonuç alamayacağı açıktır. Hatta tüm devlet imkanlarını seferber ederek, Kürt kazanımlarını tasfiye etme ve Özgür Kürdün iradesini teslim almayı amaçlayan tüm Özel-Psikolojik savaş saldırılarının bumerang misali kendisini vurması güçlü ihtimal olmaktadır. Tabi bu gerçekliğin bizi rehavete sokup, AKP-MHP Özel Savaş rejimini topyekün Özel-Psikolojik savaş saldırılarına karşı ciddiyete almamayı ve küçük görmenin ifadesi olan gaflete koymamalıdır. Tersi bir anlayışla bu Özel-Psikolojik savaş saldırılarını her zamankinden daha fazla ciddi almalı ve yaklaşımımız da bu ciddiyete uygun olmalıdır. TC tarihinin kök kazımayı, fiziki-kültürel soykırımı da en üst düzeyde hedefleyen en büyük Özel-psikolojik savaş saldırılarına karşı her zamankinden daha fazla duyarlı, uyanık olunmalıdır. Toplumun tüm kesimleri-Kadın, gençlik, alevi, Êzidi, emekçiler vs.- bu topyekün soykırıma karşı Kürt varlık ve özgürlük savaşının tarihindeki en büyük örgütlenmeyi yaratarak Varolma mücadelesine sel gibi akmalıdır. Ayrıca Türkiye ve Kürdistan’daki tüm halklar AKP-MHP Özel savaş hükümetinin yok edilmesini sağlayacak Devrimci Halk Savaşı Stratejisiyle zafere kilitlenme temelinde topyekün seferber olmalıdır. Bu anlayışla yaklaşıldığında görülecektir ki Kürt Özgürlük Mücadelesinin, direniş, büyük bedel ve emeklerle Zafer halkına dönüştürdüğü iradeleşen Özgür Kürt Halkının Özel Savaş Şefi Erdoğan’ın tüm Özel-Psikolojik Savaş saldırılarını çoktan boşa çıkarmıştır. Kürt Özgürlük Mücadelesinin bir halkın diriliş ve kurtuluş öyküsü olan 40 yıllık amansız ve ateşten tarihi bu gerçeğin ispatıdır.
Sara AZAD
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi