19 Temmuz 2018 Perşembe Saat 05:50
16 yıldır iktidarda olan Erdoğan diktatörlüğü
ve AKP/MHP faşist iktidarı, 24 Haziran seçimlerinde bütün demokrat, Sosyalist
ve kendisine muhalif tüm kesimlerin seslerini keserek yaptığı kirli hileleriyle
iktidarı elinde tutmayı başardı. Erdoğan
diktatörlüğü gün geçtikçe Türkiye’yi hem büyük bir Kaosa hemde büyük bir
çıkmazın içine sürüklemektedir. Nasıl sürüklüyor dersek yaptığı bütün icraatlar
halkın ve ülkenin çıkarlarına aykırı icraatlardır. Sadece Türkiye’nin ekonomik
yapısına dayanarak bile bunu açıkça görebiliriz. 24 Haziran seçimlerinde kendi
iktidarını sürdürmek için kendisine muhalif olan ya da kendisi gibi düşünmeyen
bütün kesimleri terörist ilan ederek kendi kirli politikası doğrultusunda
siyasetini sürdürdü. Sürdüğü bu siyaset doğrultusunda ise başta üç yıla
yakındır uyguladığı OHAL uygulamalarını kaldıracağını söylemişti.
Bundan sonra ne olacağını
kestirmek zor değil halk daha fazla baskıya maruz kalacak, faşizm arttırılarak
devam edecek, toplum iradesi ve birey özgürlüğü adına herhangi bir ilerleme
olmayacak. OHAL kaldırılsa bile onu aratmayacak yeni düzenlemeler yapılıyor,
toplum ve kamuoyu tüm faşist uygulamalara alıştırılarak sessiz hale getirilmek
isteniyor. Erdoğan iktidarı dönemi boyunca toplumun gündemi üzerinde özel savaş
stratejileri belirleyici olacak. Bir bütünen demokratik ve özgürlükçü düşünce,
ortak irade tasfiye edilmek istenecek. Mevcut savaş Kürt-Türk savaşı gibi
gösterilerek, saldırılarının esas geçekliği olan Kürt düşmanlığı topluma empoze
edilecek. Zaten böylesi bir rejimin, Kürt kanına susamış bir diktatörle
yönetilen bir rejimin bırakalım adaleti, barışı vs. zırvaları demokrasi adına
atacağı her adımın kan dökmekten geçtiğini biliyoruz. Kısacası ülkede kaos yeni
ve daha da geliştirilmiş haliyle devam edecektir.
Tayyip Erdoğan, OHAL uygulaması
yerine OHAL’i süreklileştirecek kendi çıkarları doğrultusunda yeni yasaları
getirdi. Bu yasalar OHAL’in yeni versiyonudur diyebiliriz. Bu yasalara
baktığımızda OHAL döneminde 30 gün olan gözaltı süresi 4 güne indirildi ancak
hakim gözaltı süresini uzatabilir. Yani hakim istediği kadar kişiyi gözaltında
tutabilme yetkisine sahiptir. Hakim isterse 30 gün boyunca da kişiyi gözaltında
tutabilir buna baktığımızda gözaltı süresinde herhangi bir değişimin olmadığını
görebiliriz. Sadece ismen bir değişikliğe gidilmiştir. İkincisi ise Kayyumlara
verilen 3 yıllık görev hakkı bu yasayla sürekli hale getirildi. Erdoğan bu
yasayı özellikle HDP belediyelerine atanan kayyumları sürekleştirmek için getirerek
halkın seçtiği belediye başkanlarını bir daha göreve getirmemek için uyguladığı
aşikârdır. Üçüncüsü ise Valilere sınırsız bir yetki getirildi. Vali sivil
toplum örgütlerinin üyeleri, kişiler ve sportif kuruluşlar da dahil 10 gün
süreyle eylem, gösteri veya etkinliği de yasaklayabilecek. Terörle Mücadele Kanun verdiği yetkiyi de
kullanarak terörle ilişkili olduğu kanaati güçlü olan kişiler hakkında tedbir
uygulayabilecek, ancak bunun için hakim kararı da aranacak. Yani vali istediği
kişi, kurum, sivil toplum örgütlerini terörle ilişkisi var kanaatini getirerek
keyfi bir uygulamaya gidebilecek. Bütün olan aslında OHAL yerine OHALİZM
getirilerek bütün yapılan hukuksuzluklara ve haksızlıklara bir kılıf giydirerek
halkın algısını değiştirmeye yönelik yapılan bir uygulamadır.
Piyonlaşan Erdoğan Diktatörlüğü
yaşarken dış siyasette büyük bir çıkmazın eşiğindedir. Dış siyasette
baktığımızda başta ABD ve Rusya Türkiye’ye kendi çıkarları doğrultusunda
yaklaşmakta ve ona göre bir siyaset yürütülmektedirler. TC’nin Afrin’i işgal
etmesine göz yuman ABD ve Türk devleti ile işbirliği yapan Rusya’nın Erdoğan
siyasetini benimsemedikleri ortadır. Ancak ticari ilişkiler başta olmak üzere Türkiye’nin
stratejik bir konumda olması, her iki ülkenin Ortadoğu üzerinde hakim olma
politikalarını sürdürmek için ve Türkiye’nin kilit konumda olması dış güçlerin Erdoğan
siyasetine göz yummasını beraberinde getirmiş ve getirmektedir. Ancak bütün bu
göz yummalar bir yere kadar devam edecektir. ABD ve Rusya Türkiye ile çıkarları çatıştığı
anda Erdoğan’nın sonunu getirecekler. Çünkü tarihten bu güne kadar Rusya başta olmak
üzere bütün emperyalist ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda siyaset
yapmışlardır. Rusya ve Türkiye ilişkileri ise tarihten günümüze kadar sorunlu
bir yapıya sahiptir. Rusya’nın Rojava’da konum elde etmek için Türk devletini
kullandı ve kullanmaya devam etmektedir. Afrin işgali aslında bunun en somut
örneğidir. Türkiye’nin amacı Kürt halkını tasfiye etmek ve Kürtlerin bulunduğu
bütün alanları kendi denetime almaktı. Rusya’nın buradaki amacı ise Türk
devletini kullanarak başta Rojava’da bulunan önemli petrol yataklarına sahip
olmak ve Ortadoğu’da kendine bir konum elde etme politikasıydı. Rusya’nın bu
politikası devam etmektedir. Görüldüğü gibi çıkarlar doğrultusunda yapılan bir ittifaktır.
ABD ise Erdoğan’ı elinde tutarak hem
mülteci sorununu Türk devleti üzerinden çözmek istemekte, hem de ticari
anlaşmaların devamlılığını sağlama politikasını yürütmektedir. Erdoğan hem iç
siyasette hemde dış siyasette Rusya ve ABD tarafından bir piyon haline
getirilmiştir. Bu piyonun ipleri her an koparılabilir. Erdoğan istediği kadar
OHAL’in yerine OHALİZM getirsin. Bu iplerin koparılmasından kurtulamayacaktır. Çünkü
her anlamda iflasın eşiğinde olan bir diktatör var karşımızda.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,” ”
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html