30 Aralık 2017 Cumartesi Saat 15:23
Elbette bu Başur halkımızın ilk
tepkisi, çığlığı değil. Ancak özellikle son bir yıl kaç yıldır içine
düşürüldüğü olumsuz durumlar ve KDP-YNK gibi mevcut güçlerin izlediği yanlış ve
tehlikeli politikalara karşı artık dayanma gücünün olmadığını ortaya koyması
açısından önemli ve tarihidir.
Başur halkımız bu politikalara karşı
baş kaldırarak, isyan ederek başta KDP ve YNK olmak üzere Başur’da iktidarda
olan güçlerin meşruyetinin olmadığını, halkı değil kendi çıkarlarını esas
aldıklarını, temsil ettiklerini net bir şekilde hem Kürdistan hem de dünya
kamuoyuna göstermiştir.
Kuşkusuz Kürdistan ve bölgede
mücadele yürüten, siyaset yapan her güç ve örgüt Başurlu bu güçlerin
karakterini çok iyi bilmekteydi ve sayısız kereler bunu ortaya koymuştur.
Her ne kadar aralarında kimi nüanslar
olsa da KDP ve YNK çizgisinin birbirine tamamen benzeyen, neredeyse birbirinin
kopyası olan çok ortak yönleri de vardır.
Birincisi hem KDP hem de YNK’de
egemen olan siyaset anlayışı birlik siyasetine karşı parçalılığı, halk ve ülke
çıkarları yerine kişisel, ailesel, aşiretsel veya partisel çıkarlarını, halkın
gücüne dayanmak yerine dış güçlere dayanarak siyaset yapmayı ve iktidar olmayı
bu nedenle işbirlikçiliği ve ihaneti esas alan bir çizgidir.
İkincisi büyük acılar, emekler ve
yüzbinlerce şehit kanıyla elde edilen kazanımları kendileri için rant kapısına
çevirmek, kayırmacılık, yolsuzluk, hukuksuzluk, elitizm ve komploculuk, her iki
siyasi gücün temel özellikleri olarak sayılabilir.
Daha da önemlisi ulus devletçi
anlayışları nedeniyle yerel demokrasiyi tanımayan bu her iki siyasi güç, halkın
eleştiri ve önerilerine, taleplerine sürekli kulaklarını kapatarak adeta
Başur’u kendi mülkleri gibi görmüş, siyasetteki hesap verme mekanizmalarını bir
kenara atarak demokrasiyi sadece bir oy verme işlemine indirgeyerek kendilerini
hile ve oyunlarla bu halkın başına sürekli bela yapmıştır.
Bugün Başurê Kurdistan gerçeği
denilince KDP ve YNK’in iktidar olduğu iki ayrı alan akıllara gelmektedir.
Bunun da ötesinde KDP Barzani ailesine, YNK ise Talabani ailesine indirgenmiştir.
Bu nedenle halkın tepkisinin bu iki
aileye yönelmesi, Başur Kürdistan’ın tüm zenginliklerinin bu iki aile
tarafından talan edilmesine karşı isyan etmesi anlaşılırdır.
Halkı açlıkla terbiye etme siyaseti,
‘bize tabi olduğun kadar yaşarsın’ yaklaşımı bugünkü isyanın temel nedenleri
arasında sayılabilir.
Bu isyan her ne kadar Süleymaniye,
Raperin, Germiyan ve Soran bölgelerinde ağırlıklı olarak ortaya çıksa da tüm
Kürdistan halkının isyanıdır.
Behdinan’da KDP’nin halka karşı
terör uygulayarak bastırmaya ve susturmaya çalışması, YNK’nin sokağa çıkan
halka karşı saldırarak ezmek istemesi bu gerçeği değiştirmez.
İsyan sadece Başurê Kurdistan’ın
değil, tüm Kürdistan parçalarının isyanıdır.
Çünkü hem KDP hem de YNK sadece
Başurê Kurdistan’da değil, tüm Kürdistan parçaları için olumsuz bir rol
üstlenmiş, Kürdistan’ı işgal eden sömürgeci soykırımcı rejimlere hizmet ederek
Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin hep karşısında yer almıştır.
Aynı kaynaktan beslenen bu iki
siyasi oluşum sömürgeci soykırımcı işgalcilerin Kürdistan’ı dörde bölmesini,
parçalamasını yeterli görmemiş olacaklar ki parçalardan birini de kendileri
bölmüş, parçalayıp soykırıma tabi tutma siyasetine bu açıdan hizmet etmişlerdir
ve etmektedir.
Özellikle de KDP tüm Kürdistan
parçalarındaki özgürlük mücadelelerine, hareketlerine karşı açıktan düşmanlık
yapmaktan çekinmemiş, hepsiyle çatışarak Kürt tarihine Bırakujî kavramını
yerleştirmiştir.
Rojhilat’taki mücadeleye karşı İran
ile, Bakur’daki mücadeleye karşı Türkiye ile, Rojava’daki mücadeleye karşı ise
Suriye ile aynı tarafta yer almış, bu temelde hem siyasi, hem diplomatik ve hem
de askeri saldırılar yapmıştır. Hatta kendisinin de uzun süre çatıştığı Irak
ile bile çıkar çelişkileri olduğu için YNK’ye karşı birlik kurmuş, bugün
“Kürtleri soykırımdan geçirdi, katletti diyerek Kürt trajedisini kendisi için
ranta dönüştürmek için kullandığı Saddam ile Bağdat’ta kucaklaşmaktan, yanak
yanağa öpüşmekten çekinmemiştir. Mevcut hükümetin başbakanı Neçirvan Barzani,
Saddam’ın tankları üzerinde Hewlêr’e girerek Hewlêr’i işgal etme saldırısında
öncülük yapmıştır.
Sırf kendi egosu ve çıkarı için tüm
Başurlu güçlere ve halka referandumu dayatan Mesut Barzani 16 Ekim sonrası
Başurê Kurdistan topraklarının yüzde 52’si Irak tarafından ele geçirilince
halkın tepkisinin kendisine yönelmesini engellemek için sözde istifa etmiş ve
yetkilerini Başur hükümetine devrettiğini söyleyerek, perde arkasından gölge
oyunu oynamak istemiştir.
Bugün halkın ortaya koyduğu tepki,
Barzani’nin geliştirmek istediği oyunu ve kurnazlığı yutmadığını
göstermektedir.
Halk, Başur’da yaşanan siyasi,
askeri, toplumsal, kültürel, ekonomik, sistemsel vb. krizlerin baş sorumlusunun
Mesut Barzani ve KDP olduğunu, YNK’nin benzer bir pozisyonda bulunduğunu
biliyor ve sadece Mesut Barzani’nin sözde istifasıyla işin içinden
çıkamayacaklarını göstermek istiyor. Bu nedenle tüm Başurê Kurdistan
şehirlerinde ve hatta tüm Kürdistan’da halkımızın ortak sloganı ve istemi kukla
hükümetin de istifa etmesidir.
Halk bu güçlere meşru olmadıklarını
haykırmakta ve “Düşün artık yakamızdan demektedir.
Tüm bunlar gizli sırların ifşası
değil, malumun ilanıdır.
Alîşêr Pîran
Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com
– www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info -www.navendalekolin.com
-http://kursam.org/index.html- http://kursam.net/index.html
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”