30 Ekim 2012 Salı Saat 08:20
İşgalci TC ve onun hükümeti geleneksel işgalci politikalarda ve zihniyetinde ısrar ederken bu durumun sonucu hem içte hem dışta özcesi her alanda iflas ve tıkanma yaşamaktadır. Diğer tarafta başta Kürt sorunu olmak üzere var olan sorunlar yeni krizlere neden olmaya devam ediyor.
Devletleşen AKP, devletin bütün imkânlarını ele geçirdikten sonra kendinden olmayan, kendi dışındaki herkesi hedefine koydu. Kürtler dışında ona karşı direnç gösteren, ben muhalefetim diyen kesimleri ya baskı, tehdit ve cezaevi politikalarıyla rehin aldı ya da bir şekilde satın aldı ve tasfiye etti. Başta TC ordusunun ve bütün devle kurumlarını kendi kontrolüne aldıktan sonra kendini rakipsiz bırakan faşist AKP hükümetinin bütün öfkesinin nedeni Kürtlerin iradesini kıramaması ve Kürt halkının ona karşı hala dik durmasıdır.
İşgalci AKP hükümetinin inkar ve asimilasyonuna karşı son cezaevlilerindeki Kürt tutsakların başlattığı büyük direnişine ve açlık grevine karşı takındığı tutum bir kez daha gerçek niyetlerini ortaya koymaktadır. Sömürgeci hükümetin ne alçakça ve sinsi planlar içinde olduğunu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin her alanda başlattığı direnişle iyice köşeye sıkışan hükümetin gerçek yüzü ve oyalama politikalarını deşifre ettiği gibi boşa da çıkarmıştır. Faşist TC ve onun son hükümeti öyle anlaşılıyor ki kirli tarihinden ders çıkarmamıştır. Öyle anlaşıyor bundan sonrada bu yolda ısrar edecektir . AKP’nin bunu iyi bilmesi gerekir ki cezaevinden ölüm orucu direnişçilerinin cenazeleri çıkarsa ne AKP ne de TC devletinin ne siyasi ne de fiziki varlığını sürdürme koşulları tamamen ortadan kalkacaktır.
Kürt halkının radikal Demokratik ve Özgürlükçü muhalefeti başka bir başka bir muhalefete benzemez. Hele CHP ve MHP’nin sözde ve danışıklı muhalefetine hiç benzemez. Cezaevlerinde ölüm oruçları ile yakılan özgürlük ateşi devlet nezdinde üç maymunları oynamaya devam edilirse ve çok acil bir çözüm bulunmasa herkesi en çok da AKP devletini yakacaktır. Nasıl 80’lerde Diyarbakır cezaevindeki direniş Kürdistan da büyük bir halk direnişi sağladıysa, Kürdistan’ın ulusal kurtuluş ordusunu kurduysa bu defadaki görkemli direniş onun da ötesinde bir sonuç yaratacaktır. PKK tarihi bunun örneğidir.
12 Eylül 80 sonrası gelişen Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin geliştirdiği ne kadar büyük bir maddi manevi maliyete sebep olduğunu devletin birçok yetkilisi tarafından defalarca itiraf edilmiştir. Bu defaki başta ölüm orucu direnişi olmak üzere geliştirilen topyekûn direnişin işgalci devlet temsilcileri ve ihanetçi-işbirlikçi kesimler için nasıl bir cehenneme dönüşeceği tahmin etmek zor olmazsa gerek. Bütün Kürtler zindanda değiller. Kürt halkının binlerce öncüsü AKP devleti tarafından cezaevlerinde rehin tutuluyor olabilir ama unutulmamalı ki hesap soracak onuruna sahip çıkacak milyonlarcası dışarıdadır.
Amed Dilxwaz
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info