• Turkish
  • العربية
  • Mal
  • Nûçe
  • Tişt
  • Lêkolîn
  • Analîza Siyasî
  • Rastiyên MIT
  • Hemû beş
    • Anketler
    • Anons
    • Röportaj
    • ji edîtorê
    • Herêmparêzî
    • Abor
    • Jin
    • Ciwanan
    • Ji Çapemeniya Derve
    • Dîrok û Zimanê Kurdistanê
    • Kî ye?
    • Daxuyaniyên Çapemeniyê
    • Hilbijartinên Çapemeniyê
    • Kronolojî
    • Belge
    • Series Text
    • Ji xwendevan
    • Perspektîfên Azadiyê
    • Mesajên Belaş
    • Teknolocî
    • Rastiyên MIT
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Mal
  • Nûçe
  • Tişt
  • Lêkolîn
  • Analîza Siyasî
  • Rastiyên MIT
  • Hemû beş
    • Anketler
    • Anons
    • Röportaj
    • ji edîtorê
    • Herêmparêzî
    • Abor
    • Jin
    • Ciwanan
    • Ji Çapemeniya Derve
    • Dîrok û Zimanê Kurdistanê
    • Kî ye?
    • Daxuyaniyên Çapemeniyê
    • Hilbijartinên Çapemeniyê
    • Kronolojî
    • Belge
    • Series Text
    • Ji xwendevan
    • Perspektîfên Azadiyê
    • Mesajên Belaş
    • Teknolocî
    • Rastiyên MIT
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Beşên Ji xwendevan

UMUDA YÜRÜMEK

Yayınlayan Lekolin
15 Mart 2020
Kategori: Ji xwendevan
253 11
A A
UMUDA YÜRÜMEK
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın
FacebookX

05 Mart 2014 Çarşamba Saat 09:55

Oslo süreci ile başlayan Gülen Cemaati- AKP kavgası, Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla tırmanmış, AKP’nin dershaneleri kapatmayla ilgili yasa tasarısıyla devam etmiş, 17 Aralık yolsuzluk operasyonuyla bu sefer ‘zafer yolunda her şey mubahtır’ sözü ile geri dönülmeyecek bir yola girmiştir.

Oslo süreci ile başlayan Gülen Cemaati- AKP kavgası, Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla tırmanmış, AKP’nin dershaneleri kapatmayla ilgili yasa tasarısıyla devam etmiş, 17 Aralık yolsuzluk operasyonuyla bu sefer ‘zafer yolunda her şey mubahtır’ sözü ile geri dönülmeyecek bir yola girmiştir.

AKP hükümeti ve Gülen Cemaati arasındaki bu danışıklı dövüş, ellerinde bulundurdukları yerel ve ulusal medyada çokça yazıldı çizildi, tartışıldı. Kendi medyaları üzerinde başlayan ‘soğuk savaş’ olarak tabir edeceğimiz olaylar, pratikte de kendini hissettirmeye başladı. Özellikle Cemaat merkezli 17 Aralık yolsuzluk operasyonuna AKP’nin cevabı, Gülen’e yakın veya sempati duyan tüm Savcı, Emniyet Müdürleri, Polis Amirlerinin yerlerini değiştirerek, veya farklı yollarla çoğunu pasifize etmişti. Aynı sırada AKP içerisinde Gülen destekli istifalar olmuştu. Akabinde Gülen’e ait ses kayıtları ortaya çıkmış, Erdoğan Gülen’e ‘sahte peygamber’, cemaate ise ‘Haşhaşiler’ benzetmesinde bulunmuştu.

Özetleyecek olursak Türkiye’nin son üç aylık suni gündemi bu çerçevede şekilleniyordu.

Fakat diğer tarafta Kürt hareketi, Rojava, AKP – El-Kaide ve Güney Kürdistan ilişkileri ve Gezi direnişi de önemli gündem konularıydı.

2012’ de başlayan HPG’nin alan kontrol savaşı AKP hükümetini adeta şaşkına çevirmişti. PKK gerillalarınca kontrol altına aldıkları yerlerde denetim sağlamış, vekilinden kaymakamına, polisinden askerine, korucusundan ajanına kadar gözaltına almaya başlamıştı. Denetim alanı içerisinde kalan karakollara havadan bile destek götüremeyecek duruma gelen AKP Türkiye’si çok acil önlemler almak zorunda kalmıştı. 1000 yıllık Kürtleri oyalama politikasını devam ettiren Devlet bu kez AKP iktidarı altında hamleler yapıyordu.

Oslo ile başlayan ve zaman zaman kesintiye uğrasa da Devlet ve Öcalan görüşmeleri devam ediyor, Öcalan her defasında Erdoğan’ın cesaretli olmazsa bu işi yürütemeyeceği, Gladyo-Nato ve derin odaklı merkezlerce darbe veya benzeri bir şekilde düşürülebileceğini dile getiriyordu. Keza her açıklamasında Türkiye halkları olarak beraber yaşanılabileceğini vurguluyordu.

2013’e girilmesiyle beraber Gladyo- Nato ve derin odaklı merkezler tekrar düğmeye bastı. Fransa’nın başkenti Paris’te içlerinde PKK’nin öncü kadrolarından Sakine Cansız da olmak üzere üç PKK’li kadına suikast yapıldı. Öcalan’ın bu olayla ilgili olarak yaptığı bir açıklamada ‘’Ne Paris katliamı AKP tarafından doğru görüldü, ne de ondan sonraki darbe girişimleri, hem AKP tarafından, hem de Türkiye Devleti tarafından doğru görülmedi, doğru okunmadı.’’

Bu olayla beraber Kürt Hareketinin masayı devireceği ve tekrar çatışma ortamının doğacağını varsayanlar anlaşılan o ki Öcalan’ı ve onun felsefesini tam olarak kavrayamamışlardı. Öcalan’ın ‘’Onların bütün bu olumsuzluklarına rağmen, biz kendi halkımıza, Türkiye halklarına karşı olan sorumluluğumuzun gereği olarak bu darbelerin amacına ulaşmaması için, tekrar tarihi bir Türk- Kürt savaşının başlamaması için elimizden gelen bütün çabayı gösterdik,’’ açıklamalarından sonra bu kez aynı merkez, İmralı tutanaklarını basına sızdırmıştı.

Bu tutanakların basına sızması, o güne kadar kamuoyu önünde inkar-red edilen, kabul edilmeyen PKK Önderliğiyle görüşmeler, TC Başbakanı Erdoğan tarafından ‘Bizden öncede görüşüldü, devlet sürekliliği esastır vb.’ gibi söylemlerle Öcalan ile görüştüklerini kabul etmek zorunda kaldı. Oslo’ da AKP’yi açığa çıkaran cemaat bu defa İmralı tutanaklarıyla AKP’yi bir kez daha kamuoyu önünde aciz duruma düşürmeyi planlıyordu.

Bir tarafta ‘yıllardır süren Kürt sömürüsünün, mazlum halkların birbirine kırdırma politikasının özelde Kürdistan olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının bir kaos içine sürükleyerek kendi varlıklarını devam ettirebilme çabaları görüşüyle hareket eden Gladyo-Nato- Türk Derin devleti ve paralel yapı. Bir diğer tarafta ‘Ne olursa olsun Ortadoğu ve Türkiye halklarının bir arada, kardeşçe ve eşit bir şekilde yaşayabilmeleri için çaba sarf edeceğini belirten Abdullah Öcalan ve Hareketi.

Ortada ise son ses kayıtlarıyla beraber zaten çizilmiş olan karizmasının yerle bir olduğu, köşeye sıkıştığında Kürt hareketine sığınmasını iyi bilen, ama aynı zamanda kafa koparan, kelle kesen Kürt kadınlarına tecavüzü fetvalar yoluyla meşrulaştıran El-Kaide ve uzantılarıyla anlaşıp, onlara askeri, ekonomik destek ve Türkiye üzerinden güvenli geçiş izni veren, dış politikada herkesi kendine düşman edinmiş ve elinde kalan tek komşusu Barzani ile Rojava’yı boşa çıkarmaya çalışan, gezi eylemlerinde tankla, tüfekle, gaz bombası, jopla kendi vatandaşına saldırarak göz çıkaran, sakat bırakan, tutuklayan, fişleyen… Kürt insanını sadece zindanlarda yaşayabilen bir canlı olarak tanıyan,(onlar için durmadan hapishaneler yapan!!) çocuklarıyla, akrabalarıyla- bakanları, milletvekilleriyle, kendine biat etmiş iş adamları ve ihalecileriyle bu ülkeyi soyup, soyup ayakkabı kutularına koyan, en az üç çocuk, tecavüzcüsüyle evlenme, kadının yeri evidir söylemleriyle kadını toplumdan soyulama, kadını erkeğe hizmetçi olarak gören, özelleştirme adı altında ülkeyi talan eden, kadim Anadolu ve Mezopotamya topraklarını kendi yandaşlarına parselleyerek işletme adı altında bu toprakları yaşanmaz hale getiren bir Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’si.

Tüm bunların ışığında, rengiyle cinsiyetiyle, ırkıyla, düşüncesiyle kimden olursa, nerden olursa olsun hep beraber yaşayabileceğimiz bir toplum yaratmaya çalışan, bu uğurda her türlü bedeli ödeyen, ezilenden yana olan, halkların kardeşliği adına mücadele eden Abdullah Öcalan felsefesi eksenli Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ya da Halkların Demokratik Partisi (HDP)

Şimdi soruyorum Türkiye halklarına savaşın olmadığı, insanların soğuktan ölüp, açlıktan kırılmadığı, herkesin söz hakkı sahibi olduğu ve daha yaşanılır bir toplumda mı yaşamak istersiniz, yoksa Paralellerin cirit attığı, devletin vatandaşının parasını çaldığı, vatandaşın sokak ortasında polis tarafından öldürülebildiği, kadınların tecavüz edilip tecavüzcünün cezalandırılmadığı, Ceylan Önkol’ların Lice’lerde, Ali İsmail Korkmazlar’ın Eskişehir’lerde öldürülmesinin olağan görüldüğü, Roboski’lerin üstünün örtülüp Alevilere düşmanlık besletildiği bir toplumda mı yaşamak istersiniz?

Herkesin el-vicdan yapıp sandığa gideceği bir seçim ‘UMUD’uyla…

M.Dilbihar

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.org – www.navendalekolin.com – www.lekolin.net – www.lekolin.info

Etiketler: araştırmakurdiKurdishkurdistanLekolinTurkishTürkiyeUMUDAYURUMEK
Önceki yazı

Romannivisê Mezin ê Kurd Mehmed Uzun 3 Sal Li Pey Xwe Hişt

Sonraki Haber

Çin’den Kendine Has Teknoloji

Benzer Haberler

Batman Belediye işçilerinden AKP-Erdoğan rejimi ve kayyımına İslamiyet dersi
Ji xwendevan

Batman Belediye işçilerinden AKP-Erdoğan rejimi ve kayyımına İslamiyet dersi

15 Mart 2020
Kapitalizm, fabrika ayarlarına mı dönüyor?
Ji xwendevan

Kapitalizm, fabrika ayarlarına mı dönüyor?

15 Mart 2020
Herkes AKP’li olmak zorunda mı? Tabi ki “Hayır!
Ji xwendevan

Herkes AKP’li olmak zorunda mı? Tabi ki “Hayır!

15 Mart 2020
Sonraki Haber
Çin’den Kendine Has Teknoloji

Çin’den Kendine Has Teknoloji

Öne Çıkan Yazılar

  • Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin-2

    Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin-2

    494 Paylaşım
    Paylaş 198 Paylaş 124
  • Mudaxeleyek Têgehî Di Rastiya Kurdan De: Rastiya Judenrat û Wêdetirê Mêtîngeriyê – 1

    494 Paylaşım
    Paylaş 198 Paylaş 124
  • MÎT Hêzek Taybet Di Nav Firqeya 66’emîn û 86’emîn De Ava Dike – NÛÇE TAYBET

    503 Paylaşım
    Paylaş 201 Paylaş 126
  • MÎT û Parastîn Xetek Leşkerî ya “Yek Laş” Ava Dikin – ANALÎZA NÛÇEYAN

    535 Paylaşım
    Paylaş 214 Paylaş 134
  • Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin – 1

    494 Paylaşım
    Paylaş 198 Paylaş 124

Önerilenler

Mudaxeleyek Têgehî Di Rastiya Kurdan De: Rastiya Judenrat û Wêdetirê Mêtîngeriyê – 1

Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin-2

Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin – 1

MÎT Hêzek Taybet Di Nav Firqeya 66’emîn û 86’emîn De Ava Dike – NÛÇE TAYBET

Planên Qirêj ên MÎT û Çeteyan Ji bo Nevegera Efrîniyan Berdewam Dike – NÛÇE TAYBET

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç

Add New Playlist