19 Nisan 2013 Cuma Saat 08:16
Geri çekilme sürecinin demokratik çözüm projesinin bir parçası olduğunu vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, “bunu mücadeleden geri çekilme değil de, bir mücadele hamlesi olarak değerlendiriyoruz. Mücadeleyi daha etkili yürütmenin, yaratmanın projesi olarak değerlendiriyoruz dedi. Karasu, geri çekilme tartışmalarına yaklaşımın da Kürt sorununa yaklaşım olduğunun altını çizdi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın inisiyatifiyle başlayan demokratik çözüm süreciyle ilgili, gerillaların Kuzey Kürdistan’dan Güney Kürdistan’a, Medya Savunma Alanları’na çekilmesi gündemdeki yerini koruyor. ‘Geri çekilme’ olarak adlandırılan bu süreçle ilgili sık sık 1999 yılındaki deneyime atıfta bulunuluyor.
KCK Yürütme Konseyi Mustafa Karasu da ANF’ye yaptığı değerlendirmede, 1999 geri çekilme süreci ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 2013 Newrozu’nda çağrısını yaptığı çekilme arasındaki farkları ve bu geri çekilme sürecinin özelliklerini anlattı.
1999 geri çekilme sürecinin uluslar arası komplodan sonra, uluslar arası komplo koşullarında, çok ağır saldırılar altında gerçekleştiğine dikkat çeken Karasu, “topyekün bir tasfiye hareketi vardı. Diğer yandan ise bizim hareketimizin ona karşı fedaice bir savaşı olacaktı, Önder Apo çok sert savaşı uygun görmedi. Bunun hem gelecek yüz yılları etkileyecek tehlikeli bir kan davasına dönüşeceğini düşündü, hem de böyle bir savaşın uluslar arası komployu daha da derinleştirebileceğini bu nedenle uluslararası komplonun hızını kırmak, örgüte ve topluma nefes aldırmak, Türk devletine, hükümetine ve iktidara Kürt sorunu için fırsat tanımak istedi. Onları Kürt sorununun çözümü konusunda teşvik etmek istedi. Böyle bir ortamda, uluslar arası komplonun geliştiği bir dönemde geri çekilme oldu diye konuştu.
99 GERİ ÇEKİLME SÜRECİ TEK TARAFLI GELİŞTİ
“Bu, demokratik çözüm projesi açısından ön açıcı olan doğru bir taktikti diyen Karasu, Türk devletinin bunu başından itibaren bir zayıflık olarak gördüğünü, bunun bir sonucu olarak gerçekleştirilen operasyonlarda yüzlerce gerillanın yaşamını yitirdiğinin altını çizdi. Karasu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunu fırsat görerek alçakça diyebileceğimiz bir tutum geliştirdiler. Pusu atarak yüzlerce arkadaşımızın katledilmesine yol açtılar şeklinde devam eden Karasu, gerillanın bu konudaki tecrübesizliği, plansızlığı, tedbirsizliğinin de olumsuz rol oynadığını belirtti. “O kadar hızlı olmadan daha güvenceli, daha dikkatli biçimde yapabilirdik. O yönüyle o sürecin getirdiği karmaşık düşünceler vardı. Önder Apo geri çekilme kararı almış, acaba zamanında yapamasak başka sorunlar doğar mı gibi yaklaşımlarla hızlı bir geri çekilme oldu. Geri çekilme Türk devletini çözüme hazırlamak, teşvik etmek içindi. Zaten geri çekildikten sonra defalarca çözüm projelerini sunduk. Toplumda demokratik mücadele anlayışını geliştirdik. Çözüm yaklaşımını yaratmaya çalıştık. Bu konuda toplumu hazırlamaya çalıştık. Böyle bir mücadelemiz oldu. Ama bir çözüm projesinin parçası olarak geri çekilme olmadı. Tek taraflı bir yaklaşım olarak gelişti, o andaki koşullar gereği oldu, yapılması gereken de oydu. Türkiye’deki şovenizmi kırmak için gerekliydi. İster çözüm için, ister Kürtlerin mücadele koşulları açısından, daha olumlu koşullar yaratmak için öyle bir sürecin gerekliliğine inandık. Ama dediğimiz gibi ağır kayıpları oldu.
İKİ GERİ ÇEKİLME ARASINDA FARKLAR VAR
Şimdi gündemde olan geri çekilmenin ise, 99’dan ciddi farkları barındırdığını kaydeden Mustafa Karasu, geçmiş çekilmenin deneyimi ile gerillanın bu konuda da tecrübe kazandığını vurguladı.
Sürecin karakterinin de farklı olduğuna işaret eden Karasu şunları söyledi:
“Bu geri çekilme bizim mücadelemizin yükselmekte olduğu, AKP’nin sıkıştığı bir dönemde gerçekleşiyor. Gerillanın, hareketin kendine güvendiği, dört parçada hareketimizin etkili olduğu bir dönemde gerçekleşiyor. Bir çözüm projesini, çözüm hamlesini başarılı kılmak adına yapıyoruz. Bu geri çekilmeyi gerçekleştirerek Türk devletini, AKP’yi çözüm sürecine sokup demokratik siyasetle sonuç almak istiyoruz. Bunu bir mücadeleden geri çekilme değil de, bir mücadele hamlesi olarak değerlendiriyoruz. Mücadeleyi daha etkili yürütmenin, yaratmanın projesi olarak değerlendiriyoruz. Bu açıdan tabii ki, iki geri çekilme arasında muazzam bir bakış farklılığı var. Bir kere bunu böyle değerlendirmemiz gerekir. Kaldı ki şimdiki geri çekilme uluslar arası düzeyde tartışılıyor, Türkiye de tartışılıyor, herkes destek veriyor. Böyle uluslararası meşruiyeti ve siyasi ağırlığı olan bir adımdır. Diğeri tek taraflıydı. O da bir mücadele biçimiydi. O da bir mücadele hamlesiydi ama oradaki mücadele hamlesi uluslar arası komploya bir direnme pozisyonunu güçlendirme ve de olabiliyorsa Türk devletine bir çözüm fırsatı sunmaydı.
DEMOKRATİK SİYASETLE SONUÇ ALMANIN BİR PARÇASI
Şimdi ise Türkiye’nin demokratikleşmesi zorunlu hale gelmiş koşulları, ortamı var. Bunu geçekleştirmek için hamle yapıyoruz. Karşı tarafı demokratik kurtuluşa itmek için hamle yapıyoruz. O bakımdan bu geri çekilmenin tabi ki tarihsel, siyasal ve hamlesel değeri var. Böyle ele almak gerekiyor. Yoksa sadece bir geri çekilme olarak ve yahut silahlı mücadeleyi bırakıp bir yere gitme, Güneye çekilme değil kesinlikle. Bir projenin parçasıdır. Geri çekilme süreci, demokratik siyaseti devreye sokma, demokratik siyaset temelinde sonuç alma, demokratik topluma dayanarak güç olma, demokratik kurumlaşma çalışmalarımızla birlikte bir anlam ifade ediyor ya da geri çekilme onların bir parçası olarak anlam kazanıyor. Olanları güçlü kılmak, onları etkili kılmak için yapılan bir hamle olmaktadır.
GERİ ÇEKİLMEYİ DİĞER AŞAMALAR TAKİP EDECEK
Bu sürecin aşamalarını “ateşkes, geri çekilme sonrasında anayasal yasal değişiklikler, bu değişiklikler temelinde çözüme, normalleşme aşamasına geçme olarak tanımlayan Karasu, geri çekilmenin de bu aşamalardan kopuk ele alınamayacağını vurguladı. “Yoksa anayasal, yasal hiçbir değişiklik olmayacak, Türk devleti demokratik siyasetin önünü açmak için hiçbir şey yapmayacak, onun yapacağı hiçbir adım olmayacak, sadece bizim tek başına irademizle 99’da yaptığımız gibi bir çekilme olacak şeklinde değil. Şimdi beklenti bir proje temelinde gerçekleşiyor. Bu açıdan ikisi arasında nitelik ve nicelik farkı var şeklinde sözlerini sürdürdü.
GERİ ÇEKİLMEYE YAKLAŞIM ASLINDA KÜRT SORUNUNA YAKLAŞIMDIR
Geri çekilme tartışmalarının Kürt sorununa yaklaşımı da ele verdiğine dikkat çeken Karasu, soruna ciddi yaklaşım sergileyenlerin bunu çözümün bir parçası olarak değerlendireceğini, aksinin yüz yıllık bir sorunun devamı anlamına geleceğini vurguladı. Karasu şöyle konuştu:
“Geri çekilmeye yaklaşım aslında soruna yaklaşımdır. Kürt sorununa nasıl yaklaşım olduğunu anlamak için geri çekilme tartışmalarına bakmak lazım. Geri çekilme tartışmalarına iki yönlü bakış var. Biri çözüm parçası olarak bakmak biri de gerillayı, Kürt özgürlük hareketini tasfiye etmek için bakmaktır. Kürt sorunu çözümü değil de, sadece PKK’yi tasfiye etmek, Gerillayı tasfiye etmek, dağıtmak için bakanlar! Kürt sorununa ne AKP’nin, ne Türk basının, ne de farklı çevrelerinin çok ciddi yaklaşmadığını, alavere dalavere yöntemleriyle Kürt Mehmet nöbette ya da Kürt sorunumuz yok demeye getirmektedirler. Terör sorunumuz var. Giderlerse biter biçiminde yaklaşımları söz konusudur.
Türkiye’nin en ciddi işi Kürt sorunu değil mi? Gerilla sorunu değil mi? 40 yıldır en ciddi işe bu kadar ciddiyetsiz yaklaşılıyor. Kürt sorunu çözülmezse, bir PKK biter bir PKK daha çıkar ortaya. Soruna Kürt sorunu ekseninde bakılırsa doğru bakıştır. Böyle bakanlar doğru bakıyor, böyle bakmayanlar ise elli yıllık, yüz yıllık politikayı Kürt sorunu terör sorunudur, Kürt sorunu PKK sorunudur, PKK’nın terör sorunudur deyip bu güne kadar hiçbir adım atmadıkları, sorunu çözmeye yanaşmadıkları gibi bundan sonrada aynı politikayı sürdürmeleri anlamına geliyor. “
Sipan Cudi/Hivda Hebun / ANF
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info