03 Ocak 2016 Pazar Saat 15:02
Yirmi birinci yüzyıla temel çelişkiyi oluşturan cins
çelişkisi ve onun üzerinde şekillenen kültürel, toplumsal çelişkiler, bunun yol
açtığı büyük toplumsal sorunlarla giriyoruz. Tüm bu toplumsal çelişkiler kadın
varlığı üzerinden temellenmiştir. Kadının kaybedişi bu anlam da çok köklü ve
varlıksaldır. Egemen erkek düzenin
sürdürülmesi kadının ilk ezilen ve sömürülün cins, sınıf ve ulus olarak mevcut
konumunun sürekliliğine bağlıdır. Kadının üretim ve üretkenliğini mülkleştirilmesine
dayalı gelişen egemen erkek tarihi bu düzeni sürdürmenin temeline özel mülkiyet
olgusunu koydu. Düzenin devamı ve
gelişimi için kadınları devletçi-cinsiyetçi- sistemin denetiminde tutulmaları
ve kontrol edilmeleri şart göründü. Ve böylelikle kadınlar üzerinde ölümcül
kontrol mekanizmaları yaratılmış oldu. Böylelikle kadının bedeni ve cinselliği
aile, eğitim, hukuk, tıp, dil ve din başlıca olmak üzere tüm toplumsal kurumlar
yoluyla sürekli gözlem ve denetim altında tutulması sağlandı. Bu zihniyetle
kadınlar büyük katliamları yaşadılar. Ve halende bu zihniyet ve ona dayalı
olarak gelişen sistem kadınları katletmeye devam ediyor. Binlerce yıllık ataerkil zihniyet ve onun
temsilci olan ulus devlet kadını sosyal ve kültürel kuşatmaya almıştır.
Bedeninden ruhuna, ruhundan duygusuna, duygusundan düşüncesine kadar egemen
ağlarla kuşatılan kadın ölüm cenderesine kıstırılmıştır. Ulus devlet yapısı kadını böylelikle krizli
bir kimlik haline getirmiştir. Bu gün insanlığın yaşadığı sosyal krizlerin ve
bunalımların temel nedeni iktidarcı, devletçi ve cinsiyetçi sistemin yarattığı
kadının krizli kimlik gerçeğidir. Bu
krizli kimlik gerçeği toplumda cinnet düzeyine varan büyük ahlaki bunalımlara,
çöküntülere neden olmaktadır. Kadını
kuşatan bu egemen ağlar günlük olarak da kadını erkeğin çıkarları temelinde bir
sömürüye tabi tutarken, yaşam ve ilişkilerde açığa çıkan taciz ve tecavüz
karakteri ile kadın sindirilmek istenmektedir.
Kadına yönelik
gelişen saldırılar kapitalist modernite sürecinde sistematik bir hal
almıştır. Kadınlara yönelik şiddetin
bütün biçimleri, cinselliklerini şiddet, korku ve sindirme yoluyla kontrol
altına alarak kadınlara boyun eğdirmenin ahlaksızca yöntemleri olarak iş
görmektedirler. Şu anda dünya çapında binlerce kadın devletlerin gerek savaş
yoluyla gerekse de devletin alt ve üst yapı kurumlarıyla uyguladığı sistematik
şiddetin yanı sıra eşlerinden, babalarında ve erkek kardeşlerinden dayak
yiyorlar, şiddet görüyorlar. Birileri namus adına öldürülüyor, birilerinin
yüzüne kezzap dökülüyor, birilerinin boğazı kesiliyor, birileri recm ediliyor, birilerinin boynuna
ip dolanıyor ve birileri bombalar altında öldürülüyor. Binlerce kadın tecavüze
uğruyor, işkence görüyor, gözaltında kayıp ediliyor ya da kaçırılıyor. Fuhuş
bataklığına binlerce kadın saplanıyor. Ve fuhuş bu gün uygarlık sisteminde bir
sektör haline gelerek kadını tüketiyor. Binlerce kadın işsizliğe mahkûm
ediliyor, emeği gasp ediliyor.
Erkek egemenlikli sistemin bütün vahşeti, zalimliği,
sinsiliği, pervasızlığı ve değer tanımaz hoyratlığını kendisinde yoğunlaştırıp
derinleştiren İran devleti de, kadın karşısında bir soykırım rejimi olarak
sisteminin devamlılığını sağlamaktadır. Erkek terörünün en zirvede yaşadığı
İran’da kadınlar günlük olarak işkenceye, katliama, her türlü saldırıya maruz
kalmaktadırlar. İran zindanlarında bu
gün binlerce siyasi tutuklu kadın bulunmaktadır. Başta Zeynep Celaliyan olmak
üzere tüm kadın tutsaklara her türlü işkence, psikolojik savaş uygulamaları
gerçekleşmektedir. Bir yıl içinde kendini zehirleyerek intihar eden ya da
intihar süsü verilen kadın sayısı 300’dür. Dört yüzden fazla kadın bir yıl
içinde katledilmiştir. İran faşist rejim kanunları kadını yaşamın her alanında
vurmaya devam ediyor. Cinsiyetçi
yasalara uymadıkları için, giyimlerine
dikkat etmedikleri için binlerce kadın müebbet hapis cezalarına çarptırıldığı
gibi onlarcasının yüzüne de asit döküldü. Onlarca kadın sokaklarda
süründürülerek coplandı, şiddete uğradı. Şiddet İran’da yaşamın bir parçası
haline getirildiği gibi, kanıksatılmaya da çalışılmaktadır. Egemen erkek
düzenin en ahlaksızca tutumu bir de bu yönlü gelişmektedir. İran devleti
bununla sınırlı kalmadı. Geliştirdiği cinsiyetçi yasaları ile çocuk
evliliklerine meşruluk kazandırmak istedi. ‘ dokuz yaşında kız çocuklarının
evlenmesi helaldir’ diyerek kadın cinayetlerini çocuk yaşta süreklileştirmeye
başladı. On yaşında Farslı bir kız
çocuğuna çocuk da yaptırtarak bir cinayeti kamuoyu önünde açık işlemiştir.
Ahlaksızlığın, vahşetin ve dehşetin en bariz örneklerinden biri olmuştur. Çocuk
gözlerindeki korku, şaşkın ve acı biz kadınların yüreğine de bir parça daha acı
ekmiştir. Yaşadığımız dünya, sistem egemen erkek dünyası ve sistemidir. Bu
dünya, bu sistem yaşamın her alanında, her yaştan kadınları vurmaya devam
ediyor. Bu pervasız, vahşi cinsiyetçi yasalarla tam bir kadın düşmanı olan İran
rejimi ekonomik alanda da en fazla kadın emeğini sömürüye tabi tutmuştur. Kadınlar İran’da ucuz iş gücü olarak
görülmekte ve emekleri gasp edilmektedir. En fazla çocukların erken büyütülmeye
zorlandığı bir yer de İran’dır. Kız çocukları daha beş-altı yaşında çalışmaya
mecbur bırakılır. Başta halı kursları olmak üzere toplayıcılık işlerinde
çalışan çocukların emeği de, bedeni de büyük bir sömürü altındadır. Kadının
başta sanat ve kültür alanı olmak üzere tüm emekleri, yetenekleri ipotek altına
alınır. Cinsiyetçi yasalarla kadının yaşamı gittikçe daraltılarak daha da
kıstırılır. Cendereye alınır. Kadın evde, iş yerinde, sokak da cinsiyetçi
çemberlerle kuşatılmıştır.
İran devleti, faşizan, militarist, cinsiyetçi uygulamaları
ile kadın kıyım politikalarını daha da derinleştirmektedir. Kadın idamları
İran’da gittikçe artmaktadır. Şirin Elemhuli bir özgürlük savaşçısı olarak, bu
faşist, militarist ve cinsiyetçi düzene karşı çıktığı için idam edildi. Bu gün
sadece Rojhılatlı değil tüm İranlı kadınların direniş sembolü haline gelmiştir.
Nahid Kiyaswen adlı genç kadın uyuşturucu kullanıyor iddiasıyla idam
edildi. İran soykırım rejiminin bu
insanlık dışı yaptırımları kesinlikle hukuksal bir çerçevede ele alınmış adli
bir suç olarak değerlendirilemez. Nihayetinde toplumsal ahlakın aşındırılması
sonucunda gelişen tüm adli suçların esas faili cinsiyetçi ve şiddet yanlısı
sistemin kendisidir. Durum öyle olmasına rağmen sistem kendi yaratımlarını
kadına ödettirmede ve kadınları cezalandırarak kendi kirli politikalarını hukuk
kisvesiyle örtmeye çalışmaktadır. Reyhanne Cabbari örneğinde görüldüğü gibi,’
sana tecavüz de edilse kaderine razı geleceksin ve erkek egemen sistemi
sorgulamayacaksın’ gibisinden sömürgen, faşiste ve cinsiyetçi şifreler ile toplumsal
genlere nüfuz etmek istedi. En son Ferinaz Xosrewani’ye yapılan çirkin, sinsi
ve vahşet saldırı tüm bu saldırıların bir devamı olarak gelişmiştir. Bilinçli,
örgütlü ve hedefli gelişen bu saldırıların bir başka örneği de Şino’da
gerçekleşti. Sümeyya İran devletinin güvenlik güçleri tarafında infaz edildi.
İran devletinin kadın karşısındaki uygulamaları tek tek değerlendirilse bile
bunları bireysel olarak ele almayacağımız gibi bu vahşeti gerçekleştirmekle
esas olarak toplumsal baz da ne yaratılmak istendiğinin sömürgen şifrelerini
çözebilmeli ve topluma özümsetmek istediği gerçekliğin farkına varabilmeliyiz.
Sadece farkına varmak da yetmiyor. Esas olarak bu yaklaşımlar karşısında
yapılması gerekenleri eylemleştirmek vazgeçilmez gerçekler olarak önümüzde
durmaktadır. Çünkü bu yapılmazsa kadın üzerindeki kırımın aşılamayacağı bir
gerçektir.
Devletçi, iktidarcı sistem kadınlara yaşamın her alanında
topyekûn bir saldırı zihniyeti ve sistemidir. Bu nedenle kadına yönelik bu
kadar şiddetin, saldırının sorumlusu egemen erkek sistemi ve onu uygulayan
toplumdur. Bu anlam da iktidarcı,
devletçi, cinsiyetçi zihniyet ve ona dayalı tüm yapılanmalarla topyekûn bir
mücadele kadın kurtuluşu, özgürlüğü için temel neden olmaktadır. Bu sistem ve
yapılanmalar değişmedikçe kadın köleliği, istismarı, metalaştırılması ve
bunların toplamı olan kadın kıyım politikaları devam edecektir. Bu politikalar karşısında KJAR olarak İran’da
kadın özgürlük devrimini geliştirme ve kadın sistemini kurarak kadının öz
savunma gücünü oluşturmayı esas almaktayız.
Egemen erkek sisteminin ve onun örgütlü gücü olan devletin tüm saldırı
ve varlığını yok etme biçimlerine karşı, kadın demokratik sistem kuruluşunu ve
cins mücadelesini süreklileştirmek temel öz savunma biçimimiz olmaktadır. Kadın katliamlarının ve kadına yönelik
şiddetin bir soykırım olarak tarif edildiği bir egemen erkek saldırısı
altındayız ve kadın yaşamı her an tehdit altındadır. Bu açıdan yaşamın her alanında bilinçlenmek,
örgütlenmek ve mücadele etmek kadınlar açısından en temel bir gereklilik ve
ihtiyaç olmaktadır. Bu gün Kürt kadını en son Kobani ve Şengal ortaya koyduğu
görkemli direnişle sadece bölge de değil dünyada da tüm kadınları, toplumu
etkiledi, etkiliyor. Bu güç ve örgütlülükle
Rojhılat’ta kadınlar kendilerini bilinçlendirerek örgütlü hale
getirebilmeli.
Ulus devlet sistemi egemen erkek sistemi olduğundan aynı
zamanda bir kadın kırım, toplum kırım ve doğa kırım sistemidir. Demokratik ulus
sistemi de kadın sistemidir. Yaşamın özgür, demokratik ve barış temelinde
yeniden inşasıdır. Bu açıdan kadının erkek egemenliği karşısında kendi
öz-iradesini, öz-örgütlülüğünü ve bilincini kazanması aynı zamanda toplumun öz
bilinç, öz irade ve öz örgütlülük kazanması demektir. Tüm kadınlar demokratik ulus perspektifi
temelinde kendi farklılığını, özgünlüğünü bilinç düzeyine daha güçlü çıkararak,
bunu ifadeye kavuşturabilmeli ve bu temelde örgütlülüğünü geliştirerek özgür
yaşam gücü haline gelebilmelidir. Ulus devlet sistemi kadın şahsında toplum
kırımını geliştirirken, Demokratik ulus sistemi de kadın şahsında toplumun
tekrardan ahlaki ve politik olarak yenilenmesi, özgür yaşam gücüne kavuşması
demektir. Ulus devlet sistemi kadın şahsında toplumun hakikatini gizleyerek,
tek hakikat olarak egemenlerin hakikatini öne sürerken, Demokratik Ulus sistemi
kadın şahsından toplumun hakikatinin görünür kılması ve yaşam bulmasıdır.
Kadınlar olarak, Demokratik Ulus yolunda özgür toplumu, özgür geleceği inşa
edelim ve tüm kırımları böylelikle durduralım.
Ferinaz Kemanger
Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”