14 Kasım 2019 Perşembe Saat 11:06
0
21
TR
ZH-CN
:” ”
:””
” “,serif
Nietzsche
Tanrı’nın ölümünü ilan eder. Tanrı’nın ölümüyle varlık, hayat, hakikat bütün
anlamını kaybeder:
Tanrı öldü.
Ölü olarak kalacak. Onu öldürdük. Şimdi, katillerin katili bizler kendimizi
nasıl teselli edeceğiz? Dünyanın şimdiye kadar sahip olduğu en kutsal, en
kudretli varlığı bıçakladık ve ölene kadar kanattık bu kanı bizden kim
temizleyecek? Hangi suyla temizleneceğiz? Matem tutmak için hangi törenleri
icat edeceğiz? Bu işin azameti bizim için fazlasıyla muazzam değil mi? Ona
layık olmak için bizlerin tanrı olması gerekmez mi?
Nietzche’nin
tanrının ölümünü ilan etmesiyle birlikte yeni tanrılar inmeye başladı
yeryüzüne. Çünkü tanrı ölmüştü ve
tanrıyı öldürenler kendilerini tanrı olarak ilan etmeye başlamalıydı
artık. Ve yeni tanrılar inmeye başladı.
Bütün güç ellerindeydi. Tanrı artık iktidardı.
Iktidarlaşan tanrılar, ilk olarak
varlık, hayat ve hakikatı katletmeye başladı.
Varlığın ve
hakikatın katledilmeye başlamasıyla birlikte, toplumsal kaos, toplumsal
bunalımlar ve toplumsal katletmelerle ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı ve
maneviyatını yitirmiş bir sürü toplumuna yol alınmaya başlandı.
Maneviyatın,
hakikat,n, değerlerin ve vicdanın olmadığı bir toplumdan sürü bir toplum
oluşur. Diktaların ilk hedefleri kendine biat eden bir sürü yaratıp kendini
onların üzerinden yaşatmak ve diktatörlüklerini sürdürmektır.
17 yıldır
toplumu büyük bir kaos ve savaşın içine sürükleyen şövenist AKP iktidarının ekonomi politikalarının yanı sıra çatışmacı ve
savaş politikaları, şiddet içeren ve kutuplaştırıcı dil, yoksulluğu, açlığı ve
çaresizliği geniş bir tabanda çoğaltıyor. Gün geçmiyor ki önümüze
kadına, çocuğa, doğaya, canlılara, etnik, cinsel, dini
farklılıkları olana, her çeşit siyasal çizgideki muhalife, ezcümle
kendilerinden olmayan herkese yönelik zulüm, şiddet, haksızlık haberleri düşmesin.
İşte yeni bir gün ve yine ölüm. İstanbul
Fatih’te dört kardeş siyanür içerek toplu intihar ediyor. Dört kardeşin intiharı toplumsal bir
sorun dışında piskolojik bir sorun olarak ele alınmaya başladı. Yandaş medya
görev başındaydı. Yandaş medyanın kalemşörleri toplumda yeni bir algı
oluşturmak için siyanürle ihtihar eden aile için “İntihar edenler için akıl hastası imasında bulunarak piskolojik bir sorun
olarak gösterilmeye çalışılmasının yanında,
“maddi durumları gayet iyiymiş propoganlarının yapılması,
üstüne basa basa manken vurgusuyla konuyu ahlaki, dini zemine çekmeye çalışılarak AKP iktidarının ölümcül
politikaları algı operasyonlarıyla üstü örtünmeye çalışılıyor. Yani her zaman
ki gibi AKP’nin kanlı kalemşörleri
toplumda yeni bir algı oluşturulmaya çalışırken bir diğer intihar haberi
de Antalya’dan geliyor. Bunlar, dört kardeşin intiharının sebebinin
ekonomik olmadığı davulunu çalmaya devam ederken, Antalya’da siyanürle ihtihar eden dört kişilik
ailenin ardından geriye işsiz ve çaresiz bir babanın intihar mektubu
kalmıştı.
Siyanür,
maden sahalarından sulara, toprağa, havaya yayılıp toplu ölümlere yol açacak
bir tehlikeyken, intihar aracı olarak evlere girmeye başladığını dehşet içinde bütün toplum izliyor. Ve sadece
izliyor. Toplum siyanürlü intiharları izlerken Diktatör Erdoğan ve faşist
yandaşları ihtiharlara bir kulp takmaya başlamıştı artık. Bu ölümler ekonomik
ve siyasi değil bu ölümler piskolojiktir değerlendirmeleri bütün
televizyonlarda söylenmeye başlandı. Bu sarayın bir talimatıdıydı ve
uygulanmaya başlanmıştı.
Saray diktaları, saray medyasını
devreye koyarak, İktidarın piskiyatristleri erkanda görünmeye başlıyor. Üsküdar
Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurul Başkanı, psikiyatri uzmanı Prof.
Dr. Kemal Arıkan, intiharların
önüne geçmek için öncelikle psikiyatrik rahatsızlıkların damgalanmasının
önlenmesi gerekiyor. bir insanın
psikolojik bir sorun hissettiği zaman rahatlıkla bir psikiyatra ulaşabilmesi
gerekir. Bunun önündeki engel damgalanma korkusudur
bunu devletin ortadan kaldırması gerekiyor. diyor. Bütün sorun kişinin veya kişilerin damgalanma
korkusumudur? Tek neden piskiyatristlere gidememe mi?
Aslında Arıkan yaptığı değerlendirmeye
kendiside inanmıyordur herhalde. Sadece sarayın talimatıydı ve yerine
getiriyordu.
Çünkü Türkiye’de kurumlar
çöküyor, ekonomi çöküyor, sosyal doku çürüyor. AKP’li avukatların hâkim
ve savcı koltuğuna oturtulmalarından beri bir yargıdan söz etmek de mümkün
değil.
Bir de
Kuran kurslarına, imam hatiplere, görkemli medreselere, tarikat
ve cemaatlerin insaflarına terk edilmiş bir eğitim sistemi
var ortada.
Otizmli çocukları yuhlayan iktidarın
anneleri türemeye başlarken, iktidarın tecavüzcüleri tarafından tecavüz
edilen, öldürülen çocukların
çığlık hala kulaklarımızda.
Yine KHK’lıların ve atanamayan
öğretmenlerin, işten çıkarılan işçilerin, sürekli yoksulluğa, ötekileştirilmeye
ve dışlanmışlığa dayanamayanların intihara
sürüklendiğini en iyi açıklayacak “çok acı var dayanamıyorum notu bırakarak
intihar eden Yrd. Doç. Dicle Koğacıoğlu’nun bu notu toplumun geldiği noktayı çok iyi özetleyecektir.
Başka bir örnek: Antep’te Eyüp
Dal adlı işçi, uzun süredir işsiz olduğunu belirterek, 16 Mayıs’ta Şahinbey Belediyesi’nin
önünde bedenini ateşe verdi. Vücudunda ağır yanıklar oluşan işçi, dördüncü
günün sonunda yaşamını yitirmesi.
Yine 2019 yılının 12 Ocak, 29 Ocak, 31 Ocak
tarihlerinde Türkiye’nin üç farklı kentinde üç işçi yoksulluk ve işsizlik
nedeniyle yaşamlarına son vermek istedi. İşçilerden biri Ankara’da TBMM
Hastanesi önünde, diğeri Balıkesir’de Karesi Belediyesi önünde ve sonuncusu da
Denizli’nin Pamukkale ilçesinde evinde hayatlarına son vermek istedi. İlk ikisi
son anda kurtarıldı, evinde intihar eden genç işçiyse öldü.
Bu
ölümler karşısında Saray medyasının tutumu, diğer toplumsal sorunlarda
olduğundan farklı değil. Haberler “Psikoloji bozuldu mesajı ile birlikte
sunuluyor. Türk devletindeki
bütün ihtihar haberleri bu şekilde medyaya servis edildi.
Siyanürle intihar eden ailelerin
ardından açıklama Adli tıp uzmanı Profesör Doktor Hancı, siyanürün
Satışı Tehlikeli Kimyasalların Kontrolü Yönetmeliği’ne dahil olmamasını ve
kolaylıkla ulaşılabilmesini eleştiriliyor.
Eleştirilmeside gerekiyor ancak sorun siyanür değil sorun AKP iktidarının 17
yıllda toplumu ölüme sürükleyen politikaların uygulanmasıdır. Bu gün iki aile
siyanürle ihtihar etti peki ya daha önce binlerce insanın intihar etmesi neye
bağlanacak.
Türkiye’de
2000’lerin başlarında her yıl 2000’li rakamlarla ifade edilen intihar sonucu
ölüm vakaları, faşist AKP’nin
iktidara geldiği 2012 yılından itibaren 3000’li rakamlara çıkmış
durumda.
Yine Türkiye İstatistik
Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2018 yılında Türkiye’de 3161 kişi hayatına
son verdi. 2001 ile 2018 arasına
bakıldığında Türkiye’deki intihar oranlarının yüz binde 3.61 ile yüz binde 4.37
arasında değiştiği görülüyor.
Türkiye’de 2017’de 3 bin 168,
2016’da 3 bin 193, 2015’te 3 bin 246, 2014’te 3169 kişi intihar sonucu yaşamını
yitirdi.
Bu gün televizyon erkanlarına çıkıpta
intiharları sadece piskolojik nedenlere bağlayan piskiyatristlere sormak
gerekir. Bir insan ve insanlar ruh sağlığının bozulmasına neden olan etmenler
nelerdır?
Çok
açık ki, intihar “bireysel tercih olsa da, aslında toplumsal bir anlam
içeriyor. Başka bir ifadeyle intihar, toplumsal yaşamın birey üzerindeki
sonuçlarıdır. Yani bu ölümler AKP
iktidarının uyguladığı ekonomik ve siyasi politikalarının bir sonucudur. AKP iktidarı Kürtleri silahla katlederken
içerde toplumu siyanürle katletmeye başlamış durumda.
Sara Gulan
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
Sara Gulan