16 Eylül 2014 Salı Saat 11:57
IŞİD de her türlü çirkinliği, kötülüğü, caniliği,
acımasızlığı dini kullanarak yapıyor. Dini kullanan diktatörler kadar zalimler
görülmemiştir. Dinlere, dini kullanan diktatörler kadar zarar verenler de
olmamıştır. İslam’a IŞİD kadar zarar veren başka hiçbir güç olmamıştır. Vahşice
öldürmeleri görüntüleyip propaganda amaçlı yayınlamak kadar alçakça bir şey
olamaz.
Guatemala’daki uygulamaları hiçbir insan kabul edemez. Bu
canilik El Guraba ve Guatenamo’yu tepki göstermek değildir. Aksine El Guraba ve
Guatenamo’yu hafifletmektir. Böyle yaparak belki El Guraba ve Guatenemo’ya
tepki duyan bazılarına oh dedirtilebilir, ama bu uygulamalar tam da
oryantalizme hizmet etmektedir. Belki böyle de tarihe geçilebilir, ama bu,
zemzem kuyusuna işemek biçiminde tarihe geçmektir.
Şimdi Türkiye de IŞİD gibi tarihe geçmektedir. Ortadoğu’da
IŞİD faşizmine gerekçe arayan sadece AKP ve yandaşları kalmıştır. IŞİD,
Ortadoğu’daki uygulamalara tepki olarak ortaya çıkmıştır, denilmektedir.
Halbuki bu özrü kabahatinden büyük olmaktır. Emperyalizm ve kapitalizme karşı
çıkmak ayrı bir şeydir, faşizm ayrı bir şeydir. Emperyalizm ve kapitalizme
karşı çıkmak, vicdan ister. Bu vicdan ne AKP’de ne de meşrulaştırmak istediği
IŞİD’te vardır.
AKP’nin IŞİD terörüne, IŞİD faşizmine gerekçe aramasının
önemli bir nedeni olmalıdır. Yoksa tüm dünyanın lanetlediği bir örgüte böyle
bir yaklaşım gösterilemezdi. Artık sadece Avrupa ve ABD’de değil, Ortadoğu’da
da IŞİD ve AKP yan yana anılmaktadır. IŞİD ile AKP dostluğu o kadar ileri
düzeydedir ki, IŞİD saldırdığında en önemli müttefiki KDP’ye bile sahip
çıkmamıştır. Hatta IŞİD’in Şengal’e ve Güney Kürdistan’a saldırmasına en fazla
sevinen AKP olmuştur. AKP yandaşı basının Musul ve Şengal saldırısı sırasındaki
“tarafsızlığı kimden yana olduğunu açıkça gözler önüne sermiştir. Susmak
onaylamaktır derler. Eğer IŞİD faşizmine karşı ses yükseltilmiyorsa, bu, açıkça
bir onaydır.
Başka bir örgüt ve devlete yönelik tavır konusu gündemde
olsaydı AKP herkesten önce kınama açıklamaları yaparak ABD ve Batının gözüne
girmek isterdi. Özellikle Erdoğan gibi korkak ve pragmatik bir siyasetçi hemen
IŞİD’e tavır alırdı. Sürekli anketlere göre politika ve söylem belirleyen AKP,
bu durumda en büyük IŞİD düşmanlığı yapardı. Batının Kaddafi’ye yaklaşımını
görünce AKP hükümetinin hemen Kaddafi rejimi düşmanı haline gelmesi buna en
yakın örnektir. O zaman neden tutum almıyor sorusu akla gelir?
Cevap AKP IŞİD’le çok fazla suç ortaklığı yapmıştır. IŞİD
canavarını esas yaratanın, güçlendirenin Türkiye olduğu bilinmektedir. İşte AKP
bu gerçeklerin tüm belgeleriyle ortaya çıkmasını istemediği için IŞİD’e tavır
almıyor. Tavır aldığında IŞİD Türkiye ile nasıl ortaklık yaptığını, hangi kirli
işleri birlikte tuttuklarını açıklayacaktır. Böylece takke düşüp kel
görünecektir. Böyle bir durumun tüm çıplaklığıyla açığa çıkması sadece AKP
hükümetini götürmez AKP’yi bitirir.
Türkiye bölgede İran, Suriye, Irak, Mısır, Suudi Arabistan,
Libya, İsrail başta olmak üzere herkesle sorunludur. Sıfır sorun politikası
sıfır ilişki düzeyine gelmiştir. Özellikle AKP’yi bir kaşık suda boğacak güçler
vardır. AKP’nin KDP dışında ilişkide olduğu sadece IŞİD kalmıştır. Öyle ki şu
anda IŞİD ve KDP dışında ekonomik partneri kalmamıştır. Türkiye ekonomisi bu
daralmayla da her an çökebilir. AKP’nin IŞİD’i bırakmamasının bir nedeni de
budur.
Türkiye hem IŞİD’le dostluk yürütecek, hem de mevcut
çatışmasızlık sürecek, çözüm sürecinden söz edecek. Artık bu ikisini yan yana
götürmek mümkün değildir. Hiçbir cambazlık bu iki ilişkiyi birlikte sürdürmeye
imkan vermez. Bu nedenle AKP çok ciddi bir tercihle karşı karşıyadır.
Yaptıkları suç ortaklığını açıklar korkusuyla IŞİD’e tutum
almaması, AKP’nin bitişi olacaktır. Korkunun ecele faydası yoktur. AKP’yi tek
kurtaracak olan, Kürt sorununun çözümünde adım atarak IŞİD habisine karşı tutum
almasıdır. Kürt sorununun çözümünde adım atan bir Türkiye ve AKP her şeye tutum
alabilir. IŞİD’e tutum alıp Kürt sorununun çözümü doğrultusunda adım atmazsa
IŞİD’e mahkum olacaktır. Bu da AKP’yi sadece Kürt sorunu konusunda sıkıntıya
sokmayacak, uluslararası alanda da büyük sorunlarla karşı karşıya getirecektir.
Diplomaside ve siyasette onurlu yalnızlık diye bir kavram
yoktur. Diplomasi ve siyaset, dostları çoğaltma, düşmanları azaltma sanatıdır.
Tersi yaşanıyorsa bu tam başarısızlıktır. Diplomaside ve siyasette bu yönlü
başarısızlık ise açıkça yenilgi anlamına gelmektedir.
Türkiye, II. Dünya Savaşındaki İnönü politikalarının
başarısını bile gösteremiyor. İnönü faşizmin yanında görünmemek için kendince
usta bir politika izlemiştir. AKP’nin politikası, bırakalım usta ve kalfa işi
olması, çırak işi bile değildir.
Herhalde AKP’nin çok eleştirdiği İnönü’nün hiçbir çırağı böyle yapmazdı.
Davutoğlu diplomat ve siyasetçi geçiniyor, ama diplomasi ve
siyasetin dibacesini bile bilmemektedir. Düşman çoğaltmak büyük bir
başarısızlıktır. Bunu da şimdiye kadar Davutoğlu kadar başaran olmamıştır.
Hüseyin Ali
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
0
21
JA
:” ”
:””
“Cambria”,”serif”
mso-ascii- Cambria
mso-hansi- Cambria