30 Aralık 2017 Cumartesi Saat 15:40
Başur halkımızın talepleri tüm Kürt halkı ve Kürdistan
halklarının talebidir.
Uzun bir süredir dillendirilen bu taleplere kulaklarını
kapatan Başur hükümeti ve iktidar güçleri çığ gibi büyüyen bu talepleri silah
zoruyla, terörle, tutuklamalarla bastırmaya, kirli oyunlarla boşa çıkarmaya
çalışmaktadır.
Serhildanlar sürecinde halkın iş, aş, demokrasi ve adalet
taleplerine karşı silah kullanan iktidar güçleri çok sayıda Kürdistan
yurtseverini şehit etmiş, yüzlercesini de yaralamıştır.
Bu şehit ve yaralılar içinde işçi, memur, köylü, genç,
kadın, çocuk gibi toplumun tüm yaş ve kesimlerinden yurtsever insanlar
bulunuyor.
Bu durum asla basite alınamaz, sıradanlaştırılamaz,
oldu-bittiye getirilerek üzeri örtülemez.
Kuşkusuz Başur’da iktidarda olan KDP ve YNK’nin halka karşı
baskı ve terör uygulamaları yeni değildir. Silahı da ilk defa kullanmıyorlar.
Özellikle KDP ve Barzani ailesi tüm muhaliflerini
korkutarak, sindirerek susturmayı, olamıyorsa da fiziki olarak ortadan
kaldırmayı, katletmeyi bir yöntem olarak çok kullanmıştır, kullanmaktadır.
Aynı şey YNK için de geçerlidir. YNK de kendine muhalif olan
veya çıkarlarına uygun olmayan her örgüt, grup ve kişiye karşı komplocu bir
yaklaşımla etkisiz kılmayı bir yöntem olarak geliştirmektedir. Bunu kendi
içinde yaptığı gibi kendi dışındakilere karşı da yapmaktadır.
Somut durumun analizi ve tespiti yapıldığında Başurê
Kurdistan’ın ve tüm Kürdistan halkının tarihi bir dönemeçten geçtiği açıktır.
Dünyanın her yerinde tarih boyunca halkına karşı terör
uygulayan, silah kullanan bir yönetimin meşru olmadığı, olamayacağı ve bu
yöntemlerle ayakta kalamayacağı somut örneklerle sabittir.
Başur hükümeti ve iktidar güçleri, temsilcisi olduğunu iddia
ettikleri ve meşruiyetlerini dayandırdıkları Başurê Kurdistan halkına,
işçisine, memuruna, çiftçisine, kadınına, gencine, çocuğuna karşı silah
kullanmış, kurşun sıkmış, kanlarına girmiştir.
Bu güçler bir kez daha ellerini masum Kürt insanının kanına
bulamış, Dehak misali aldığı canlarla, kanlarla ömrünü uzatmak istemiştir.
Bu silahları, mermileri, zırhlı araçları kimden ve ne için
almışlardır?
Başur hükümeti ve içinde yer alan KDP-YNK gibi iktidar
güçleri birçok ülkeden yardım adı altında aldıkları veya halkın parasıyla satın
aldıkları silahları, mermileri ve zırhlı araçları bu halka karşı neden
kullanmıştır?
Başurê Kurdistan’ı işgal edenlere karşı tek bir mermi bile
sıkmayan bu güçler, ellerinde bulunan tüm askeri techizat ve silahları bu halka
karşı kullanmakta, bir tehdit aracı olarak şehirlere yığmaktadır.
Soykırımcı sömürgeci faşist Türk devleti Başur’un birçok
yerini işgal ederken, her gün Başur topraklarını bombalarken, masum insanları,
bebekleri öldürürken tek bir ses bile çıkarmayan bu güçlerin, ülkesine,
geleceğine, demokratik ve özgür yaşamına sahip çıkan Kürt insanına karşı bu
kadar acımasızca yönelmesinin nedeni nedir?
16 Ekim ihaneti ile Başur topraklarının yüzde 52’sinden
fazlasını Haşdi Şaibi ve Irak’a teslim eden KDP ve YNK ihanetçi çizgisi, halkın
demokratik taleplerinden neden bu kadar korkmaktadır?
Her geçen gün biraz daha Başur topraklarını parselleyen,
sınır hatlarının tümünü denetimine alan, kapıları bir tehdit unsuru olarak
sürekli kullanan ve halkımızı açlıkla terbiye etme politikası izleyen, sınır
boylarında masum insanlarımızı öldüren İran’a karşı KDP ve YNK neden tek bir
itirazda dahi bulunmamaktadır?
Bu durumu ne bölgenin asayişiyle, ne halkın güvenliğiyle, ne
barışçıl siyasetle, ne çıkarların korunmasıyla izah etmek mümkün değildir.
Hatta bu ihanetçi güçlerin kendi ailevi ve kişisel
çıkarlarını koruması ile de izah edilemez? Çünkü eğer öyle olsaydı, kaçak
petrol satışlarından elde ettikleri ve Türk bankalarına yatırdıkkları kişisel
servetlerine sömürgeci soykırımcı faşist Türk devleti ve Erdoğan iktidarı
tarafından el konulunca benzer bir refleks göstermeleri gerekmez miydi?
O zaman bu ihanetçi güçlerin yaptıkları tek bir şeyle izah
edilebilir bu güçler Kürdistan’ı işgal eden sömürgeci soykırımcı güçlerin
Kürdistan’daki acentaları, bekçileri, cahşları olduğu için sömürgeci
soykırımcıları rahatsız eden halkın bu taleplerine karşı bu kadar vahşice
saldırıyorlar!
Çünkü hiç bir Kürdistani güç, parti, örgüt veya
hükümet-iktidar Kürt halkının eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi
taleplerinden rahatsız olmaz, olamaz. Aksine bu talepleri kendi talepleri
olarak görür, sahiplenir ve koruyup geliştirmek için mücadele eder.
Önder APO Demokratik Uygarlık Manifestosu olarak
adlandırılan savunmalarında öz yönetim ve yabancı yönetim olarak yönetimi ikiye
ayırır. Bir yönetimin yabancı yönetim olması için illa da farklı bir ulustan
veya etnik, mezhebi vs. kimlikten gelmesi gerekmiyor. Dolayısıyla halkın
çıkarlarına, demokratik ve özgür yaşamına hizmet etmeyen, halkın eleştiri,
öneri ve taleplerini esas almayan, demokratik olmayan, iktidarı, ulus devleti
esas alan tüm yönetimler yabancı yönetimdir. Bu da bu yönetim altında olan
halkların, ülkelerin işgal altında olduğunu gösterir ki buna karşı mücadele ve
isyan meşrudur, haklıdır, hatta bir zorunluluktur.
Bu çerçevede Başurê Kürdistan’da ortaya çıkan ve içeriden,
dışarıdan dayatılan işgale karşı Başur halkımızın direnişini desteklemek her
yurtseverin görevidir. Başur’daki halkın bu taleplerine ve taleplere karşı
geliştirilen iktidar terörüne karşı diğer parçalar ve Kürdistani güçler sessiz
kalamaz. Çünkü Kürdistan ülkesiyle ve halkıyla bir bütündür!
Başur halkımız hem kendilerindenmiş gibi görünen mevcut
iktidar güçlerine hem de Kürdistan’ı işgal eden tüm soykırımcı sömürgeci
güçlere karşı direnmeli, toprağını, geleceğini, demokrasi ve özgürlüğünü
savunmalıdır. Diğer parçalardaki tüm halkımız ve Kürdistani güçler ortak bir
tavır alarak Başur halkımızla dayanışma içinde olmalı, ortak bir tutum
geliştirerek halka karşı yapılan saldırıları kınamalıdır.
Ulusal Birlik, Ulusal Kongre her zamankinden daha fazla
olasılık dahilindedir, daha fazla mümkündür.
Ulusal Birlik 5 yıldızlı otellerin konferans salonlarında
değil, Başurê Kürdistan şehirlerinin meydanlarında, sokaklarında geliştirilir.
Bir ulusu ulus yapan tehlikelere karşı aldığı ortak tutum, saldırılara karşı
geliştirdiği ortak direniş yani iyi günde ve kötü günde birlikte olma halidir.
Bu nedenle gün, Ulusal Birlik ve Ulusal Direniş günüdür!
Alîşêr Pîran
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,” ”