Ukrayna savaşında askeri, sosyal ve ekonomik açıdan kriz yaşayan Rusya, müttefiki Şam hükümeti, İran’ın faşist TC devleti arasındaki ilişkileri normalleştirmek için hazırladığı normalleşme haritasını Suriye hükümetine kabul ettirmeye çalışıyor. Ancak İsveç’in NATO’ya katılmasını engelleme çabaları süreci ile birlikte özellikle son birkaç ay içinde ABD ve Avrupa devletleri arasında yaşanan krizleri gidermeye çalışan faşist AKP-MHP iktidarındaki TC devleti, yaklaşık bir hafta önce Halep kırsalındaki Şehba ve Tıl Rifat bölgelerine saldırı ve bombardımanlarında Şam güçlerinin mevzilerini hedef alması çelişkilerin yaşanmasına neden oldu.
GİZLİ GÖRÜŞMELER NEREYE EVRİLECEK?
Bu bombalamanın bölgedeki bir takım değişim ve gelişmelere denk gelmesi dikkat çekiyor. Bir yandan 21 Haziran’da Ankara’da Astana formatında Ankara, Moskova, Tahran ve Şam arasındaki dörtlü görüşmenin hazırlığı yapılırken, diğer yandan da Türkiye’de yapılan seçimin hemen akabinde Moskova, Şam ile Ankara arasındaki ilişkileri normalleştirmek için hazırladığı taslak veya haritasının hazır olduğunu ve her iki tarafn da onayına ihtiyaç duyduğunu açıklamasında bulundu. AKP-MHP hükümetinin yeni kabinede aralarında işgal altındaki çete grupların satışının da içinde olduğu gizli odalarda yapılan görüşmeleri ve anlaşmaları sürdürmek için MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesi bu iddiaları doğruluyor.
Ancak Esad ve Dışişleri Bakanlığı düzeyinde Türkiye ile ilişkilerinin normalleşmesinin tek yolu Türk askerlerinin Suriye sınırlarından çekilmesi yönündeki açıklamaları Şam hükümetinin her iki devlet arasındaki ilişkiyi yokuşa sürüyor. İşgalci TC’nin iyi niyet göstergesi ve bölgede oluşacak bir Kürt statüsüne karşı İdlib, Halep ve Lazikiye arasında bulunan M4 ve M5 karayollarını çetelerden boşaltma ve rejim tarafından aranan isim listesindeki çok sayıdaki çete üyelerinin rejime teslim edilmesi gibi adımların atılması sözünün biran önce yerine getirilmesi için baskı oluşturuyor. Ancak şu bir gerçek ki işgalci TC devleti yıllardır desteklediği Suriye Koalisyonu ve “Benim Milli Ordum” dediği çete gruplarını Şam hükümetine altın tepside sunmaya yani satmaya hazır ama çekilmeye hiç de hazır değil.
Ancak diğer yandan onları sattığını anlayan çete grupları işgalci TC’ye başta sınır hattında duvar, tünel ve hendeklerin kazımalarına gerekçe göstererek tepki vermesi ve son yıllarda adeta MİT direktifiyle hareket eden Heyat Tahrir El Şam (HTŞ) sözde lideri Muhammed El Colani’nin “yakında Halep’e geliyoruz” şeklindeki açıklaması Şam ve Ankara arasındaki ilişkinin hangi düzeyde olduğunu gösteriyor.
Zira Şam hükümeti, işgalci TC devletinin ve faşist şef Erdoğan’ın bu hamlesi veya amacı rejim ile birlikte sadece bölgede bir Kürt statüsünün oluşmasını engellemek olmadığını Misak-ı Milli sınırının bir parçası olarak gördüğü Halep’ten Hasekê’ye kadar ki alanı kontrol altına almanın peşinde olduğunu biliyor. Bu konuyla ilgili Esad’a bağlı ve bazı Arap medya kuruluşları tarafından işgalci TC devletinin onun işbirlikçisi KDP’nin desteğiyle Kerkük, Musul, Süleymaniye, Zaxo, Duhok, Hewlêr ve Dêra Zor ile Rakka hattında yine İdlib’ten Serêkaniyê’ye kadar ki işgal edilen bölgelerde yeni askeri noktaların oluşturulması ve var olan noktaları da güçlendirdiği yönünde analiz ve dosya haberleri ile gündeme getirilmesi Esad’ın bu duruma nasıl baktığını gösteriyor.
İŞLER DEĞİŞTİ
Faşist Şef Erdoğan ve iktidarı, özellikle boğucu bir ekonomik krizin içinde olduğu bir dönemde, söz konusu planı ancak bölgedeki etkili güçlerin onayı ve finansıyla hayata geçirebileceğini anlamış, bu nedenle başta Suudi Arabistan ve BAE gibi bölgede aktif olan Arap ülkelerine Türkiye ve Bakurê Kurdistan’da arsa satışlarına kadar varan sus payı vermeye başladığını belirtilebilir. Bunun yanı sıra Erdoğan, Rusya’nın Batı ülkelerin yaptırımlarını aşmasına yardım etme adına İsveç’in Avrupa Birliği’ne katılımın en azından geçici süre için bloke etmeye çalışması ve ayrıca Rus gazı ve tahıl ihracatını güvence altına almak için yıllara varan bir ekonomik anlaşma yaparak bu açmazı kendi avantajına çevirme arayışında.
Tabi ki faşist şef Erdoğan da bu hizmetler karşılığında Putin’den Suriye hükümetini Türkiye’nin ilişkilerini normalleştirme koşullarını kabul etmeye zorlamasını, yine uluslararası raporlarda Türk ordusu ve bağlı çete grupların işgali altında olan bölgelerde işlenen savaş suçların meşrulaştırılması ve başta Demokratik Özerk Yönetimi altında olan Kuzey ve Doğu Suriye bölgesine yönelik saldırılarını devam etmesi için ikna edilmesini istiyor.
Erdoğan’ın tüm dünya için tehdit oluşturan DAİŞ ile mücadelede büyük rol oynayan Kürt halkını tasfiye etmek istediğinin herkes farkında ancak sadece bununla sınırlı kalmak istemediğini de biliniyor. Erdoğan ayrıca Şam’ın, Türkiye’nin ordusunu Suriye topraklarının derinliklerine sokmasına izin verecek şekilde Adana Anlaşması’nı değiştirmesini istiyor, bu da ona Misak-ı Milli sınırlarının bir parçası olarak gördüğü Suriye topraklarını kontrol etme meşruiyetini veriyor.
Ancak şu ana kadar Suriye hükümeti Türkiye’nin bu şartlarını reddediyor ve onunla birlikte normalleşmenin tamamlanmasını, Türk ordusunun Suriye topraklarından tamamen çekilmesini ve Şam’ın terörist olarak nitelendirdiği sözde Suriye muhalefetine desteğin kesilmesini istiyor.
EDİTÖRDEN