AKP-MHP faşizminin şefi Erdoğan Ramazan ayı vesilesi ile bir konuşma yaptı geçenlerde. Ramazan’ın yüzyıllarca yıldır İslam geleneğinde her tür savaşa ara verilen kutsal bir ay olduğunu bilmezcesine savaş, kan ve ölümden bahsetti. Yıllarca İslam’ı kendi kirli iktidarı için istismar eden birinin Ramazan ayının bu özelliğini bilmemesi düşünülemez. Fakat Erdoğan’ın altındaki koltukta kalmasını sağlayan tek şey kandır artık, Kürt kanı. Onun için farklı mecralara ilgilenmesine gerek yok şimdi. Ülkeyi telafisi çok zor bir yıkıma sürüklemişken, ortada klasik anlamda bir devlet bırakmamışken, düne kadar onun adına halkı tehdit eden mafya bozuntusu bile Erdoğan’ın rejiminin kirini pasını kusmaya başlamışken, halkın desteği her geçen gün erirken, ekonomi, kriz ile eşanlamlı hale gelmişken, TC faşist bir yapı haline geldiğini CHP bile söylemek zorunda kalmışken tutunduğu tek dal var artık; Kürtleri yok etmek. Onu kurtaracak başka bir şey yok diye düşünüyor.
Kendi faşist sistemli TC’sini 100 yıl önceki gibi Kürt soykırımı üzerinden inşa etme hayallerini kuruyor. Ve bunun için yapmayacağı bir şey yok. Atmayacağı geri adım, yüzsüzce çark etmeyeceği bir politika, kullanmayacağı bir enstrüman yok. Aynı konuşmada çekinmeden kendisi söylüyor; “ Eskiden onlara cici çocuk gibi davranıp destek verenler bile bugün onların gerçek yüzünü öğrenmiş durumda. Hiçbir dış güç onları desteklemiyor. Bunu onlar da biliyor.” Afaki cümleler değil bunlar. Dış güçlere verilecek tüm tavizleri verdim ve onay aldım diyor. ABD’den gelen soykırım açıklamasını niye geçiştirdiğini, AB ile yapılan antlaşmaların neye dayandığını, düne kadar katil dediği Mısır devleti ile bugün ne üzerinden tekrar görüşmeye başladığını açıklıyor. Libya’dan ne karşılığında geri adım atacağını, Esad ile tekrar nasıl kardeş olacağını, besleyip ortalığa saldığı cihadistlerden bir kalemde nasıl vazgeçeceğini, vazgeçtiğini ilan ediyor. PKK’nin tasfiyesi yani daha açıkçası Kürt soykırımı için her şeyi konuşabiliriz yeter ki bu konuda elimi tutmayın diyor. Ve her taraftan yeşil ışık yakıldığını düşünüyor. İnanmış yapacağına, kan damlıyor ağzından iftar sofrasında. Başur, Rojava, Bakur fark etmez diyor nerede olurlarsa olsunlar yok edeceğim diyor, açıkça.
“Kandil’i Kandil olmaktan çıkaracağım. Onlar için çok karanlık olacak” diyor. Zap’ta, Avaşin’de, Metina’da sürdürdüğü, Bakur’da ise neredeyse her dağ için başlattığı işgal ve soykırım operasyonları sürekli kılacağını söylüyor. Kandil’in Kürt halkı için ne anlama geldiğini biliyor konuşurken. Her şeyden önce APOCU Özgür Kürdün manevi merkezini yerle bir edeceğini ifade ediyor. Size dair her şeyi sileceğim. Kimse varlığınızı hatırlamayacak diyor tıpkı atalarım Enver ve Talat’ın Ermenilere yaptığı gibi. Arsızca 24 Nisan’ı tekrar güncellediğini gösteriyor.
Peki, yapabilir mi Erdoğan bunu? Elinde teknolojinin son ürünü en üst ölüm kusan makinaları var. Kafalarını ırkçı düşüncelerle ölüme sürüklediği askerleri var. Onu günahları kadar sevmemelerine rağmen söz konusu Kürt katliamı olunca onu alkışlayabilecek bir muhalefeti de var. Kürt soykırımına utanmazca yüz çeviren bir dünya var. Hatta kardeşlerinin ölümü için ona yardımda kusur etmeyen Kürt işbirlikçileri, daha fazla Kürt haini de var. Peki, bütün bunlar yeter mi megaloman Erdoğan’ın rüyalarını gerçekleştirmeye?
PKK’yi askeri olarak yenebilir mi Erdoğan? Bu soruya Garê’de, Avaşin’de Zap’ta yarım saat keşif uçakları iş yapamaz hale gelince ne hale düştüklerini dünya âlemin gördüğü kendi askerleri cevap versin. Ya da 40 yıldır elinde sarsılmaz iradesi ve devrimci yaratıcılığı dışında bir şey olamayan Kürt gerillası karşısında biçare kalan ordusunun arşivlerini incelesin, cevap bulmak için. Bu soruyu bir kenara bırakalım. Cevabı savaş alanlarında fedailer veriyor.
Milyonlarca Kürdü katledebilir mi Erdoğan? Ne olacak peki Kürtler bir gece yatıp sabah Kürt kökenli Türk olduklarını mı düşünecekler? Kandil’i Kandil yapan başta Mehmet Karasungur olmak üzere şehitlerini unutacaklar mı? Her gün mezarlarını kaybettikleri fakat hiçbir Kürdün kalbinden silemedikleri Şeyh Sait ve Seyit Rıza’ya layık torunlar olmak için mezarsız kalmayı kabul edip her koşulda son saniyeye kadar direnen gençlerini unutacak mı bu toplum? Yeni yüzyılı da başı eğik mi geçirecek geçen iki yüz yıl agibi? Kürtler SİHA, İHA, Bayraktar, F16’lar sayesinde “Ne Mutlu Türk’üm diyene” diye mi haykıracak? Herkes bir yana tek başına faşist devletin göz göre göre katlettiği oğulları için direnen Emine Şenyaşar anayı ikna mı edecek Erdoğan?
Önder APO’nun sonsuz emekle attığı tohumlar bitmeyen mücadele ile büyütülen fidanlar kuruyacak mı sanıyor Erdoğan? Laz Kemal’in Amed zindanında “Biz bu devlete bir kazı çaktık çıkarabiliyorsa çıkarsın” diye ilan ettiği gerçeği bilmiyorsa PKK’yi hiç tanımamış demektir, tıpkı geçen on yıllardaki cumhurbaşkanları, başbakanlar, genelkurmay başkanları ve bilcümle faşist çeteler gibi. Onlar er geç tanıdı, Erdoğan da iktidarı boyunca pek çok kez gördü, bu gerçeği bir kez daha görecek ve iktidarı yerle bir olduğunda PKK’yi çok iyi tanıyacak.
Fırat ALİ
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi