Afganistan’da yaşanan son gelişmeler hakkında çok şey söyleniyor. Yazılıyor ve çiziliyor. Olan ve olacakları anlamak için daha çok da konuşulacak. Yazılacak ve çizilecek. Ben bu yazıda olup bitenlerin gerçeğe en yakın içerikte anlaşılması için bir yaklaşım önereceğim. Benim önerim Türklerin söyledikleri, yaptıklarına bakmak olacaktır.
Afganistan konusunda en büyük çarpıtmayı Türkler yapıyor. En büyük yalan ve ikiyüzlülüğü de Türkler yaşıyor. Türk devleti çok zorda olduğu için isteyemeyerek de olsa itirafçı olabiliyor.
Türkler Afganistan konusunda ikiye bölünmüştür. Faşist ve dinciler ordumuzla Afganistan’da kalmalıyız diyor. Havaalanını işletmeliyiz konusunda ısrar ediyor. Faşist milliyetçiler ise ordumuz çekilsin diyor. Fakat Kabil havaalanının işletmesini utangaca dilendiriyor. Faşist dinciler yani AKP-MHP için Afganistan’da kalmanın ne demek olduğunu Faşist şeflerden Bahçeli ‘Anadolu’nun korunması, bu topraklarda varlığımızı sürdürmememiz için’ mahiyetinde tanımladı. Bu faşistlere destek veren eski askerler, Erdoğan’ın devleti yalnızlaştırdığını, ABD ve AB’nin aferinini yeniden kazanmak için mecburiyetten olduğunu söylemekten çekinmedi. Faşist milliyetçiler, yani CHP ve İyi parti cenahı ise, orda kalırsak askerimiz öldürülür dedi. Bu iki yaklaşımı toplarsak;
Bir; NATO Türk ordusuna Afganistan’da görev vermiştir. Zor olan bu görevi, daha zorda olan Erdoğan-Bahçeli faşist hükümeti kendini kurtarmak için kabul etmiştir.
İki; İkinci cephedeki Türkler ordu mensuplarının öldürüleceğini söylüyor. Demek ki işin içinde Afganistan’daki gerginliklere ve iç çatışmalara taraf olmak vardır.
Üç; Türk ordusunun Afganistan’da bırakılması ülkenin devletin çıkarları için değil, Erdoğan ve Bahçelinin ömrünü uzatmak içindir. Bahçeli’nin ‘Anadolu geleceği’ dediği şey kendisi ve ortağı Erdoğan’ın geleceğidir. Bunu Aydınlıkçı çetenin ‘Leninci Atatürk’ten Talibancı Atatürk’e’ kaymalarından da anlamak mümkündür. O zaman Türk ordusunun Afganistan’da kalması faşist ve dinci Türkler için hayat meselesi olduğunu anlıyoruz.
Peki Türkler ordusuyla Afganistan’da kalarak ne yapmak istiyor? Kalmakta bu kadar ısrar edenlere bakarak Afganistan’daki gelişmeler için ne söylenebilir? Bunun için Türk devletinin Daiş artığı çetelerle ilişkisine bakmak gerekiyor. Türk devleti Daiş artıklarıyla ilişkiyi MİT ve TSK üzerinden kurdu. Bu çeteleri bu kurumlarıyla çalıştırıyor. Sonuç insanlığın başına bela olan çeteler ve soykırımcı Türk rejimi oldu. Artık sadece Daiş artığı çeteler değil, Türk devleti denilen çeteleşmiş yapının ne yapılacağı da tartışılıyor.
Türk devleti Daiş’i kontrolü altına alarak, Kürtlere soykırım yaptı. Kürt soykırımının hesabını vermemek için Afganistan’ı kullanarak ABD ve AB’den destek alıp Kürtleri teslim almaya çalışacaktı. Afganistan’da ordusuyla kalmış faşist dinci Türklük, İran ve Irak devletlerini Kürt soykırım politikasında teslim alıp kullanmayı amaçlıyordu. Rusya ve Çin’den beslenmek için de Afganistan’da kalmayı hayati görüyordu. İşte tüm bunlar için Türk ordusunun eğittiği tüm çeteleri olmasa da bir kısmını Afganistan taşıması gerekiyordu. Hava alanı bunun için çok önemlidir.
Kürtler olarak bunu her yerde söylemekten çekinmemeliyiz. Türkler çeteleri Afganistan’a gizli ve örgütlü taşımak için Kabil havaalanını istiyor. Bu çetelerle Rusya ve Çin’e mesaj vermek, İran’ı ise kuşatmak istiyor. Bu iş ABD ve AB’nin çok işine geliyorken neden Türk ordusu NATO çerçevesinde Afganistan’da kalmadı. Daha doğrusu Taliban neden Türk ordusunu ülkesinden kovdu.
Bunu da maddeler halinde yazalım;
Bir; Taliban yöneticileri, Türklerin ve Türk ordusunun Hristiyan emperyalist batının ve NATO’sunun İslam coğrafyasına sapladığı zehirli bir hançer olduğunu çok iyi anlamıştır. Son yirmi yıl içinde Afganlarla Hristiyan batılı emperyalistler arasında köprü olan ve böylece Afgan halkını ajanlaştıran temel güç Türk ordusu olduğunu, Taliban yaşayarak görmüş ve öğrenmiştir. Bunu Türkler kendisi de itiraf etmektedir. Diğer ordular Afganistan’da bizim bayraklarla geziyordu. Bu söz ‘Afgan halkını biz aldattık, ajanlaştırdık ve ABD için örgütledik’ itirafıdır. Türkler kendilerini akılı, herkesi aptal sanacak kadar büyük aptallar haline geldiğini bilmeyecek kadar aptallaşmıştır. Taliban, Türklerin kendini överken hırsızlıklarını ele verdiğini gördü ve çıkın dedi.
İki; ABD ve NATO planlaması tutmadı. Ve Türk ordusunun Afganistan’da kalması için uyguladığı konsepti değiştirdiği için Türk ordusuna çıkın dedi. Bu doğrusuyla Türkler Taliban’ı tanıyacak ve görüşerek yeniden ordusunu gönderebilir. Böylece orada işleyeceği her türlü suç doğrudan Türk devletine yazılacak. Ancak mali ve lojistik destek NATO’dan gizli alınacağı için çalışmalar NATO konseptinde olacak. Böyle bir gelişme için AKP-MHP’nin iktidardan düşürülmesi gerekmektedir. Çünkü her faşist dinci gibi, bunlar da kendilerini güçlü gördüklerinde Daiş örneğinde olduğu gibi kendi emellerine göre işler yaparak büyük planı bozabilirler. Erdoğan’ın Bosna ziyaretinde ABD’ye göndermelerde bulunması Türk ordusunun Kabil’de kalması için ABD’nin desteğini çektiği şeklinde yorumlanabilir.
Üç; Türk ordusunu İran ve Pakistan Kabil’den çıkardı. Türklerin Taliban’la sıkı pazarlıklar yaptığı 24 ağustos gecesi Türklerin Doğu Kürdistan özgürlük güçlerine ait 28 noktaya havadan saldırması, Türklerin Taliban görüşmelerinde İran engellini aşmak içindi şeklinde yorumlamak yanlış olmaz. İran Türkleri Kabil’den çıkaran güçlerin başında geliyorsa çok önemli bir mevzi kazanmış sayılır.
Dört; Rusya ve Çin etkisini yazmayı gerekli görmüyorum. Ancak şunu belirtmeden de edemem. Türklerin açılıp saçılmasını en çok isteyen Putin Rusya’sıdır. Ruslar, Türklerin kalmasını istemiştir. ABD Türklerin açılıp saçılmasının Rusya’nın işine geldiğini yeni anlamış olacak ki Türk ordusunun çekilmesinde en azından Taliban’a cesaret vererek katılmış olmalıdır.
Sonuç olarak;
Türk yalancılığı, kendi çalan kendi oynayan zavallılığı tutmamıştır. Bu içerde çok büyük dalgalanmalara yol açacaktır. Erdoğan’ın Balkan ziyaretinde kullandığı dil, yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu. NATO görevi kapsamında gitmiş, bir çırpıda dağılan Afgan ordusunu ve polisini eğiten temel güçlerden olduğu halde yaşanan sonuçtan kendini ‘tere yağından kıl çeker gibi’ çıkarmak istemesi bile yaşadığı kepazeliğin boyutunu anlatıyor.
Ve en ilginci de Erdoğan Bahçeli Türkleri Afganistan’da amaçladıklarını alamadıktan sonra neden Balkanlara gitti? Kesilecek olan Afganistan eroini yerine yeni pazarlardan gelecek olan ham madde güzergahındaki sıkıntılar gidermek için olmasın! Yoksa Yunanistan ve Bulgaristan’ı baypas ederek mültecileri Avrupa’ya göndermek içi miydi!
Mehmet GÖREN
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi