1990’lı yıllarda devlet himayesinde gün ortasında işlediği palalı-satırlı cinayetlerle adından söz edilen ve halk arasında Hizbulkontra olarak bilinen Türk Hizbullah’ın sözde siyasi partisi olan Hüda-Par’ın seçimlerde faşist AKP-MHP iktidarının başını çektiği Cumhur İttifakı’nı destekleyecekleri açıklamasından sonra AKP-Erdoğan ile Hizbulkontralarla derin ilişkisini gündeme oturdu. Bu gündem ile birlikte 1980’lı yıllarda aslında Erdoğan’ın da içinde olduğu bu yapılanmanın sivil görünümlü kontraları ile hareket eden ancak güvenlik nedeniyle yurt dışına çıkan ve yine aynı şekilde güvenlik nedeniyle ismini açıklamak istemeyen kişi Lekolin.org sitesinin e-mailine gönderdiği itiraf şeklindeki geniş mesajı derin ilişkisini ortaya koyuyor.
Lekolin.org sitesi olarak, gönderilen mesaj veya notunun ikinci bölümünün devamı olarak Erdoğan ile ilişkili hizbulkontra dernek ve vakıfları veriyoruz.
ERDOĞAN İLE İLİŞKİLİ HİZBULKONTRA DERNEK VE VAKIFLAR
Sitemizin e-mailine gönderilen mesajda, Erdoğan ile ilişkili Hizbulkontra dernek ve vakıfların isimlerini şöyle sıraladı: İlim Yayma Vakfı, Milli Türk Talebe Bilirliği (MTTB), Birlik Vakfı, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH), Özgür Der, Ensar Vakfı, Kâlem Vakfı, Hayrat Vakfı, İslami Araştırmalar Vakfı, TÜRDAV, SADAT, Aziz Mahmut Hüdai Vakfı.
Bunlar güncel olarak daha da çoğaltılabilir. Ancak özel olarak üzerinde durulması gereken İHH olacaktır.
İHH; 1989 yılında Radikal İslamcı örgütlenmelerin bir çatı organizasyonu olarak kurulan Mazlum Der’e alternatif olarak Türkiyeli İhvancılar (Müslüman Kardeşler) tarafından kurdurulan yardım derneğidir. Başkanlığını tıp eğitimi almış olan Bülent Yıldırım yapmaktadır. Bülent yıldırım eğitimi sırasında Rusya’ya geçerek Çeçen İslamcılarla irtibatlanmış MİT kontrolünde olduğu bilinen bir kontradır. Erdoğan iktidarında daha da palazlanan bu dernek son olarak Rojava’da ki İŞİD güçlerine ambulanslar içinde silah ve mühimmat götürürken belgelenmiştir. Bugün Efrin de aynı görevi yerine getirmektedir. Bülent Yıldırım’ın SADAT ve Kamu Güvenlik Müsteşarlığıyla bağlantısının da araştırılması yerinde olacaktır.
DÜNÜN RADİKAL BUGÜNÜN SÖZDE SESSİZ SİYASAL İSLAMCI ÖRGÜTLERİ
Bu dernek ve vakıfların yanı sıra bir de dünün radikal bugünün ise sözde sessiz siyasal hizbulkontracı örgütleri de şunlardır;
Müslüman Genç Örgütü, Yeryüzü Dergisi ve Cemaati, Malatyalılar Cemaati ve Talebe Kitabevi, Tohum Grubu, Yöneliş Cemaati, Tevhit-Selam Grubu, İlim Cemaati, İBDA-C, Pınar Yayınları ve Cemaatidir.
Bunlardan Yeryüzü Grubu ve Tevhid-Selam grubunun üzerinde kişiler bazında da durmakta fayda olacaktır. İlim grubu hakkında Hizb-i Kontra yapılanmalarının bilindiğinden dolayı fazla bir bilgilendirme yapmaya gerek olmadığını düşünmekteyim. Malatyalılar ve Tohum grubu daha sonra İlim kontralarıyla bire bir beraber hareket etmiş olup bu günde o yapılanmanın içinde yer almışlardır. Pınar Yayınları ve Cemaati o dönem Fetullah Gülen ile irtibatlı olduğu bilinen bir yapılanmaydı. Asya Bank’ında kurucu hissedarları arasındadırlar. İbda-c Necip Fazıl Kısakürek gibi bir kontranın büyük doğu ideasıyla ortaya çıkmış kaçınılmaz olarak kısa sürede MİT’in elinde bir araç haline gelmiş yapılanmadır. Salihbeyoğlu’nun tutuklanma süreci de o dönem NATO Gladyosunu karşısına alacak söylemler geliştirmesinden kaynaklı olarak meydana gelmiştir. Yöneliş Yayınevi etrafında oluşan cemaat ise Türkiye’de ilk defa Mutezili görüşlerin kitaplarını basmış bu yönüyle bir eksen oluşturmak istemiştir. Siyasi olarak Ercüment Özkan’ın mezhepler üstü politikasını benimsemiş bir iz takip etmiştir. İran’a yakınlığıyla bilinir. Liderleri Hamza Türkmen’dir. Bu günlerde sessizliğe gömülenlerden önemli bir gruptur. Hizb-i Kontra ve Menzil grubu çatışmasında tarafsız kalmayı becerebilmiştir.
YERYÜZÜ DERGİSİ VE CEMAATİ
Cezaevinde İslamcılığı seçtiklerini deklare eden “Eski Ülkücüler” tarafından kurulan bir dergi ve etrafında örgütlenen cemaattir. Görüntüde liderliğini Burhan Kavuncu yapmaktadır. Ülkücü eski senatör Mehmet Pamak ile organik bağları vardır. Hüseyin Velioğlu’nun çıkışına en büyük desteği veren yapı olmuşlardır. Metropollerde dergileri vasıtasıyla adeta Hizb-i Kontranın sözcülüğünü yapmışlardır. Menzil grubu lideri Fidan Güngör’ün kaçırılıp kaybedilmesi olayına İstanbul’da gençlik sorumluları Murat Filiz eliyle birinci dereceden karıştıkları gibi, İsrail’in Türkiye ilişkilerini sağlama almak için planladığı ve bu sebeple Türkiye, İran, İsrail istihbarat teşkilatlarının ortaklaşa bulaştığı “Sözde Jack Kahmi suikastının” iki planlayıcısı olan Yaşar Polat ve Kürt bir melenin (imam) oğlu olan Amed’li Ahmet Burak bu yapılanmanın elemanlarıdırlar. Yaşar Polat ve Ahmet Burak ellerini kollarını sallayarak gezerlerken üç zavallı genç halen ağırlaştırılmış müebbet hükmüyle cezaevinde yatmaktadırlar. Bu yapılanmanın elemanı olan ve Fidan Güngör olayında faillerden biri olarak alınan Çorumlu Yusuf Karakuş’un Gladyo elemanı olduğu sonradan ortaya çıkarılmıştır. Yine bu yapı Bosna savaşı boyunca Bosna’ya savaş gücü göndererek orada eğitim kampları oluşturmuş ve aynı zamanda maddi imkân örgütlemiştir. Bu yapılanma içinden Abdullah Muradoğlu Erdoğan’ın Belediye başkanlığı zamanında ona resmi danışman olarak işe alınmış ve uzun süre İstanbul Büyük Şehir Belediyesindeki (İBB) görevini sürdürmüştür. Bu arada Ahmet Necdet Sezer’i anlatan biyografik bir kitabın da yazarıdır. Bu isimlerin bugün ne işle meşgul oldukları tespit edildiğinde AKP-MHP ittifakının derin örgütlülüğü de bir nebze olsun açığa çıkacaktır. Aynı zamanda Erdoğan ve çetesinin hem Selefilere ve hem de İran yanlısı Hüda-Par kitlesine dönük hesaplarının da tarafımıza netleşeceği aşikârdır.
TEVHİD-SELAM GRUBU VE ESKİ AKINCILAR
1988 yılında merkezi İstanbul olmak üzere yayın hayatına başlayan Tevhit dergisinin etrafında toparlanmaya çalışan İran merkezli İslamcı gruptur. Daha sonra Selam Gazetesini çıkardıklarından dolayı adları Tevhit –Selam grubu olarak geçmektedir. Uğur Mumcu suikastının üzerlerine yıkılmak istendiği gruptur. Bende ülkeye döndükten sonra bir dönem bu gruba ait Anadolu Sosyal Yardımlaşma Ve Kültür Derneği’nin başkanlığını üstlendim. Bu grubun içinde bulunan ve bugün sessizliklerini nemalanmaktan dolayı koruyan isimlerin güncellemesinin yapılması özel savaş konseptini çözümlemek için önem arz etmektedir. Mehmet Ali Tekin Tevhit Dergisinin sorumlu yazı işleri müdürü olarak o dönem örgütlenmenin 5 isminden biriydi. Onun da Çeçen İslamcılarla alakası olduğu gittiği bir Rusya gezisinin dönüşünde Rus hükümeti tarafından tutuklanması sonucu ortaya çıktı. Serbest bırakılmasında AKP hükümetinin ilk döneminde Bakan Mehmet Ali Şahin’in büyük rolü olduğu bilinir. Av. Hasan Kılıç gurubun İran ile İlişkilerini sağlayan lideri konumundaki şahıs. Mehmet Şahin Askeri alan sorumlusu ve dövüş sporları hocası Fatih Malta da bir free fhayting dövüş okulu var. İsa Polat Erzurumlu Erzurum merkezde bir sinemanın 80 öncesi Erzurum da bir sinemanın bombalanmasından sorumlu, ellerinde patlayan bir bomba sonucu gözlerini kaybetmiş ama grubun ideolojik sorumlusu. Selçuk Şanlı grubun diplomasi sorumlusu ve Ankara örgütlenmesinin başındaki şahıs. Nurettin Şirin grubun propaganda sorumlusu ve bu günlerde kurduğu Kudüs Derneğiyle İran’ın maddi yardımlarından hala yararlanan bir şahıs. Bu şahısın bugün de yanında olan Âdem Yerlikaya Sivas Madımak Oteli olayının medyaya yansımamış sanıklarından. Âdem Yerlikaya’nın 25 yıldır asker kaçağı olduğu herkes tarafından bilinirken bu kadar göz önünde her işe el atması hep merak konusu olmuştur. Bu grupta geçmişte ikinci dereceden yöneticilik yapmış Manisalı Güzel Sanatlar mezunu Nadir Ersoy’un oğlu Mehmet Akif Ersoy, Haber Türk Televizyonun Ortadoğu danışmanlığını ve muhabirliğini yapmaktaydı. Nadir Ersoy’un geçmişi de Milli Türk Talebe Birliğine (MTTB) dayanmaktadır.”