Devlet, cumhuriyet, özgürlük ve demokrasi maskesiyle gerçek karakterini gizler. Köleci ve feodal sistemlerde tanrının yeryüzündeki gücü ve temsilcisi olarak egemenlik kuran devlet son yüzyıllarda da milletin/ulusun, demokrasinin ve adaletin koruyucusu oluverdi. Pratik düşüncenin, hareket ve davranışta niyetin aynasıdır. Devletin pratiği ve yaptıkları karakterini gösterir. Devlet var oldu olalı hep meşru ve gerekli olarak kendisini kabul ettirir ve bilinçsiz kitleleri buna inandırılırlar, inanırlar. Son beş bin yılda sayısız devlet kuruldu ve yıkıldı, tarihe karıştı. İnsan soyu varlığını sürdürür, bunun kalıcılığı vardır ama insanların eliyle kurulanın devlet olsa bile kalıcılığı olmaz, olması tabiat kanunlarına aykırıdır. Devlet zor aygıtı olduğuna göre, devlet zoru kullanarak varlığını sürdürür. Resmi ideolojinin toplum üzerinde etkisinin kaybedildiği durumlarda çıplak kaba zor olan faşizm ve zulüm devreye girer. Faşizm ve zulüm köleliği kader olarak gören toplumlar için inceltilerek, yasalarla tahakküm altına alarak uygulatılır. Yani köle köleliği kabul ederse devletin kırbacından kurtulur ama köle için gerçek kırbaç beyne vurulmuş kelepçedir, yani köleliğin kabul edilmesi ve kader olarak görülmesidir. Bundan dolayı Che Guevara “Özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun kölelerdir” diyor.
Devletin binlerce yıla sarkan sürede varlığını sürdürüyor olması kendisini insanların beyninde iktidar haline getirmesindendir. Bundan dolayı, her insanın beyninde bir devlet vardır. Devletle var olacağını ve yaşayabileceğini düşünmek devlete yapılmış en büyük kulluk ve köleliktir. Toplumların acizliği, güçsüzlüğü devleti doğurdu. Devlet gökten zembille toplumun içine inmedi. Toplumun içinden, ağacın kurtlaşmasına benzer bir şekilde ortaya çıktı. Önder Apo, bundan dolayı, derinlemesine kişilik çözümleri yapıyor, bireyin nasıl olması gerektiğini tespit ediyor. Yani insanın kendisini eğitmesi, terbiye etmesi gerektiğini önemle vurguluyor. Önder Apo, güce tapan, kaba maddiyatı var olmanın yolu olarak gören, insanın, maddi ve siyasi gücü kullanıp insan üzerinde egemenlik kurmasının bütün sorunları doğurduğunu tespit ediyor. Toplum içinde, güç sevdalısı küçük bir kesimin ortaya çıkması ve zamanla elitleşmesinin ve bunu bir egemenlik sistemi haline getirmesini devletin kendisini oluşturuyor. Güçlü olan, kendisini her şeyin sahibi olarak görüyor. Sözde cumhuriyetlerin kurulmasıyla, devlet hanedanlığın özel iktidar aracı olmaktan çıkıp özerk bir yapıya kavuşsa da, sözde özgürlüğün ve sözde demokrasinin savunucusu olan kapitalizmin iktidarını sürdürme ve ulus devlet maskesiyle, milliyetçiliği etkince kullanıp kendi sistemini meşrulaştırıyor.
Kapitalizmde sınıf mücadelesinin yeterince ya da hiç gelişememesi, emek bilincinin oluşmamış olması toplumun çoğunluğunun muhafazakâr olması ulus devletin kullandığı milliyetçiliğin yarattığı etkiden dolayıdır. Yani aslında, ulus devlet, Önder Apo’nun belirttiği gibi insanı vatandaşlık bağıyla çağdaş bir kul/köle haline getiriyor. Ulus devlet aslında ulusun çıkarlarını koruyan bir aygıt değildir, ulusun çıkarlarını koruyan bir aygıtmış gibi görünüp bu yolla toplum üzerindeki egemenliğini garantiliyor. Yoksa, ulus devlet ulusun ulusal değerlerini yaşamasını sağlayan bir rol oynamıyor. Sermaye sınıfının toplum üzerinde egemenlik kurabilmesi ve yaşama tümden hakim olması ve kendi sistemini sonsuz bir sistem olarak göstermesi için bütün ulusal ve toplumsal değerleri kullanır ve alternatif yeni bir yaşamın olamayacağını insanların beynine yerleştirir. Bundan dolayı, kimileri, sosyalizmin hayal ütopya olduğunu ve hiç bir zaman olmayacağını söylüyorlar.
Oysaki Önder Apo, “sosyalizmde şüphe duymak insanın sosyal varlığından şüphe duymaktır” diyor. Demek ki sosyalizm insan olmayı başarmış olmaktır. Bu da, kendini aşmakla, güç ve maddiyatın esiri olmamakla mümkündür. Maddiyat bir bardak su ve bir dilim ekmektir ve sadece fiziki yaşam için gereklidir ancak bir iktidar ve egemenlik aracı olarak kullanılamaz. Yani maddiyatın gücüyle insan insanı ezemez. Kapitalizm maddiyatın gücüyle güç olmaktır ve bunu birbirini ezmek için kullanmaktır. Aksi halde, emperyalist savaşlar neden var? İşte özgür yeni insan güç ve maddiyattan azade olmuş insandır. Tabiki bunun yanı sıra özgür yeni insan hümanizme olmuş, insan sevgisini en büyük değer olarak gören ve yaşayandır. Özgür yeni insan PKK’de oluşmaya başlıyor ve ilerleyen yıllarda bunun meyveleri daha da çoğalacak, her yerde filizlenecek. Kimsenin kimseden bir üstünlüğü ve farkı yoktur, üstün olan hak, adalet ve insanlıktır. Hakkın, adaletin ve insanlığın olduğu yerde insan özgür olur, özgürce yaşar.
Kemal SÖBE