• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Makaleler

BARZANİ AİLESİNİN KARA SEVDASI-Makale

Yayınlayan Lekolin
9 Şubat 2021
Kategori: Makaleler
293 22
A A
KDP’NİN SÖYLEDİKLERİ YALAN, YAPTIKLARI DÜŞMANA HİZMET  -1-
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

Kara sevda hastalığı bulaştı mı bir kere, çare yok olmakla karşı karşıya kalır. Bir sevda gibi görünür ama özü büsbütün hastalıktır. Bulaşıcı olan, gözleri karartan, gerçeği görünmez kılan, kardeşini bile vuran-vurdurtan, namus meselesine bürünmüş bir hal alır. Zil zurna sarhoş hali yani analitik zekâdan, duygusal zekâdan kopma halidir şu kara sevda.  Bundan değil mi ki adını kara sevda koymuşlar. Bu kara sevda birde özgürlük diye bağımsız devlet kılığına büründüğün de ise işte kıyamet o anlarda kopar. Düşünün ki tüm duygularınızı, düşüncelerinizi rehin alan tam bir baş belası devlet olma sevdasının yarattığı şu hastalık. Kapitalist modernitenin en ilet, bulaşıcı, insanlıktan, ahlaktan uzak, en hastalıklı yanıdır şu tek tekler. Tek renk, tek millet, tek bayrak, tek dil, tek devlet ve bu tekler o kadar soğuk kuru sahte duruyor ki… Yaşamın hiçbir gerçekliğini ifade edemiyor. Hele Ortadoğu da o kadar abes duran bir duruşu var ki âdete ölümün o soğuk intibasını yayıyor etrafına.

Dünyada sadece bir tek Ortadoğu üzerinde renkliliğin, farklılığın, zenginliğin, çeşitliliğin olduğu yerde tek renk diretmesi nasılda komik duruyor. Her rengin ve her farklılığın yeri, güzelliği, cazibesi ve yaratımları kendine özgüyken bunun karşısına çıkıp tek tek demek tek kelimeyle ahmaklık ötesi bir şeydir. Oysa bu farklılığın, zenginliğin, özgünlüklerin birlikteliğinde ancak gerçek yaşamın tadına varılabilinilir. 

Devlet olma ileti diğer çirkin namıyla iktidar öyle bir şey ki etrafını ezdikçe eziyor bilinç olmadı için yaptığı her şeyi haklı bir davaymış gibi gelir insanlara. Oysa bu hastalık tarih boyunca ne çok can aldı özgürlük diye ve ne çok yaşamı soluksuz bıraktı, ne çok halkı, inancı, kültürleri yok etti, ne çok idealleri yerle bir etti, ne çok katliamlara neden oldu. Öyle bir hal aldı ki insanın yaşam dünyasını yıktı, hele hayal kırıklığını anlatılamaz bile… Acısı o kadar çok büyük ki gençlerin beyinlerini 3 S lerle uyuşturulur, yaşlıların hafızası zayıflatılır kadınları ikinci sınıfa itilir, evlere kapatılır, taciz tecavüz edilir ya da öldürülür, insanları karın tokluğunda gün boyu çalıştırılır düşünemez sorgulayamaz seviyede tutulur ve aydınları, demokratları, düşünürleri ise daha büyük bir trajedi izler özgürce asla davranamayacak seviyede daima tutulur satın alır ya da tutuklatır öldürtür.

İşte Devlet sistemi adı altında özgürlük bağımsızlık hayâlı ile yanıp tutuşulsa da aslında korkunç kendini kandırmadır. Devlet olunca hangi özgürlükten söz edinilebilinir ki, hangi öz iradeyle bağımsızlık denilebilir ki? Bir kere bağımsız diye bir şey asla olamaz. Hangi devlet bağımsızdır? Yaşamın diyalektiği bile buna terstir. Çünkü tüm canlılardaki yaşamın diyalektiği farlılığın birlikteliği üzerinde sistemini inşa etmiştir. Bu kadar farklı kültürler, diller, halklar, inançların yoğun olduğu yerlerde teklik tam kelime anlamıyla sapmadır sapkınlıktır.

Evet, dünya modası geçmiş bu hastalığa bulaşanlar 50 yıldan fazladır yara bere içinde çıkarken bizim KDP şahsında Barzani ailesi bu virüs iletinden kurtulamadı gitti. Akıl tutulması yaşıyor ve son süreçlerde bu tutulma ayyukaya çıkmış bulunmakta. Daha devlet olmadan bile halktan kopmuş bir siyaset devletin kiri olan iktidar hastalığı zaten bulaşmış. Başur halkı devrim yaptığına bin pişman olmuş durumda bu kısa sürede bile. Bu duygunun en yalın ifadesi yaşlı amcanın anlattıklarıdır. Başur “devrimi” için tam 20 yıllını veren yaşlı bir amcanın yüreğinden ateşin lavı gibi akan acısı,  yüreğime öyle bir sızı bıraktı ki halen hatırlayınca içim sızım sızım sızlar. Yaşlı amca “ 20 yılımı ve en güzel yıllarımı bir peşmerge olarak devrim mücadelesine verdim. Ama bugün ne Hewlér, e nede resmi kurumlara rahat girebiliyoruz. Eleştirdiğimizde ise yaşamımızdan, çocuklarımızın geleceğinden endişe ediyoruz. Ha BAAS rejimi ha Başur hükümeti “ dediğinde gözlerinde acının gözyaşları akıyordu. Ben ise bunun karşısında donmuş önder APO nun devleti neden ret ettiği bir kere daha acı bir şekilde bilince çıkarıyordum o anda. Kürdistan ı talan eden Kürt ve kürtlüğü inkâr eden devletlerin yaptıklarını acıda olsa düşman deyip bir nebzede olsa anlamaya çalışıp acıyı dindirebiliyorsun. Ama gel gör ki devletin yaptığı tüm zulümlerin aynısını uygulayıp, beraber mücadele yürüttüğün devrimin tüm zorluğunu omuzladığın kişilerden aynı muameleyi görmek acısının tarifi asla ve asla olamaz.  

Halkı ve ülkesi uğruna özgürlük mücadelesi veren kişilere idam cezasını vermek ne akıl karı, ne vicdan karı, ne de kardeşlik karı olabilir. Olsa olsa devlet-iktidar-çıkar karı olur. Halkla özgürlükle kardeşlikle asla ve asla bir ilişkisi olamaz. Kdp nın yaptığı bu işte. Ve dahası var. Tarihten günümüze kadar Ezidi halkına yapılan katliamların sayısı saymakla bitmeyen olmasına rağmen “ben sizi koruyacağım” diyerek sonrasından kadın çoluk- çocuk, yaşlı, genç, anne -babaların katileriyle baş başa bırakıp kaçmakla mı yoksa Rojava devriminde binlerce halkın, Şervan ların kanla, terle, açlıkla ve uykusuzlukla yaratılan değerlere, kazanımlarına göz koymakla mı? Yada azılı Kürtlerin düşmanlarının kullandığı PKK Şengel’den Rojava dan Başur dan çıksın söylemleri hangi kelimelerle tarif edilir bilemiyorum. Kullandığı, talep ettiği tüm terimler tıpa tıp Kürtleri soykırım kıskacında tutan ve her an soykırım yapmayla yanıp tutuşan soysuzlar çetesi olan AKP- MHP nın faşizmiyle aynıdır.  

Zaten Başur e Kürdistan hali hazırda ekonominin ayağını oluşturan tüm şirketler Türk devletinin MİT in elindedir. 50 yıllara varan anlaşmalarla satın alınmış durumda. Bu da demek oluyor ki KDP sadece göbekten Türklere bağlı değil, göbek en azından kesilebilinir yaşamına devam edilebilinir ancak eğer mideden bağlanmışsan bu iş çok vahim bir hal almış demek oluyor. Yine büyük bir mücadele sonucu kazanılan topraklar Türk askerlerince işkâl altındadır. Bombalarla bombardıman altında haftada yok ki insanları vuruluyor öldürülüyor hayvanları telef oluyor ama tek kelime çıkıp kınamıyorsa büyük bir işkâl var demektir. Bu kara sevda var olanı da elinde kaybetmesine neden olmaya başlamış bile.                         

Bu kara sevda KDP nın Türklerle yapılan anlaşmasında küçük bir Kürt devleti kurma planı eline yüzüne bulaşmış. Kürt soykırımını isteyen yegâne Kürt düşmanına nasıl güvenilir akıl alınacak değil. Birde en trajik olanı ise azılı Kürt düşmanıyla anlaşarak devlet kurma vaadiyle kandırılarak bunca çirkin şeyler yapılması, yabancılaşması, düşmanlaşması, şiddete bulaşmasının tek bir sebebi vardır Türkiye ye bağlı ya da denetiminde bir Kürt devleti vaadi anlaşması olduğudur. Başkaca bu kara sevdaya tanım olamaz.

Lotus JİYANDA

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Önceki yazı

ÖZGÜR KÜRDİSTAN’DA ÖZGÜR ÖNDERLİKLE ÖZGÜR YAŞAM ZAMANI-Makale

Sonraki Haber

NEDEN BAĞDAT DEĞİL DE ANKARA?

Benzer Haberler

Hafıza, Umut ve Yeniden Doğuş
Makaleler

Hafıza, Umut ve Yeniden Doğuş

15 Mayıs 2025
Önder Apo’nun Yeni Yaşam Çizgisi Üzerine
Makaleler

Önder Apo’nun Yeni Yaşam Çizgisi Üzerine

10 Mayıs 2025
Kürt Sorunu Çözülmeyene Kadar Sol Gelişmez
Makaleler

Kürt Sorunu Çözülmeyene Kadar Sol Gelişmez

25 Nisan 2025
Sonraki Haber
TORUNLARINIZIN UTANCI OLACAKSINIZ

NEDEN BAĞDAT DEĞİL DE ANKARA?

Öne Çıkan Yazılar

  • MİT ve Parastin’dan Askeri ‘Tek Vücut’ Hattı- HABER ANALİZ

    MİT ve Parastin’dan Askeri ‘Tek Vücut’ Hattı- HABER ANALİZ

    534 Paylaşım
    Paylaş 214 Paylaş 134
  • MİT’ten HTŞ’ye Yeni Talimatlar – ÖZEL HABER

    509 Paylaşım
    Paylaş 204 Paylaş 127
  • İnkar Siyaseti Tasfiye Edildi, Sıra Demokratik Toplum İnşasında

    547 Paylaşım
    Paylaş 219 Paylaş 137
  • ‘Yeni Başlangıçlar Kongresi’

    542 Paylaşım
    Paylaş 217 Paylaş 136
  • Hafıza, Umut ve Yeniden Doğuş

    519 Paylaşım
    Paylaş 208 Paylaş 130

Önerilenler

MİT’ten HTŞ’ye Yeni Talimatlar – ÖZEL HABER

MİT ve Parastin’dan Askeri ‘Tek Vücut’ Hattı- HABER ANALİZ

Her Günümüz 15’ Mayıs Duyarlılığıyla Geçmeli!

Hafıza, Umut ve Yeniden Doğuş

HRW: Türkiye Destekli Çetelerin İhlalleri Devam Ediyor

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç