10 Ekim 2019 Perşembe Saat 07:43
0
21
TR
:” ”
:””
” “,
:” ”
ABD Ortadoğu’da yürüttüğü
politikayı yıllardan beri derinleştirilerek devam ettirmeye çalışmaktadır. Bu
sinsi politikalarını da aşama aşama yürütmüştür. 11 Eylül ABD’nin Ortadoğu
politikasında bambaşka bir kimlik kazanmasını sağlamıştır. Kendi ulusal
güvenliğini koruma adı altında beli başlı bazı yasalar çıkararak sınır dışı
harekatlara başlamıştır. Ortadoğu’daki kaos ortamından yararlanarak çıkarlarına
göre birçok askeri hamlede bulunmuştur. Fakat günümüz gelişen koşullara
bakıldığı zaman ABD’nin Ortadoğu’da tutunamadığını görmemek için miyop olmak
gerekiyor.
20 Mart 2003 tarihinde
Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık önderliğinde oluşturulmuş Çok
uluslu Koalisyon Kuvvetlerinin Irak’a askeri harekât başlatmasıyla Ortadoğu‘yu
bataklığa sürükleyen ve istikrarsızlığa götüren ilk olay olarak kayıtlara geçen
Irak savaşı, ayrıca İkinci Körfez Savaşı, Irak’ın İşgali ve koalisyon
ülkelerince Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu olarak da adlandırılmaktadır.
Saddam Hüseyin rejimini devirerek
Irak’a “Demokrasi getireceğim adı altında istediği bu hareketi başlatmış
olan ABD hegomonyası tersine kendisiyle
beraber kan, savaş ve ölümden başka bir şey getirmemiştir. Daha bir hafta
öncesine kadar 1 Ekim’de Irak’ın başkenti Bağdat’da “yolsuzluk, işsizlik ve
kamu hizmeti yetersizliğini” protesto etmek için binlerce kişi alanlara
aktı. Yapılan protestolara silahla karşılık veren Irak rejimi gösterilerde
110’u aşkın sivili öldürürken, 6 binden fazla kişiyi de yaraladı. ABD,
hegemonyası altındaki Irak’ta istediği konrolü sağlayamadığı için bölge
hakimiyetini Şialara bırakmaya başladı.
ABD’nin Suriye Çıkmazı
Mart 2011’den itibaren Suriye’de
yavaş yavaş başlayan çatışmalar sonucunda hem İran hem de Rusya’nın Suriye
üzerindeki etkinliği, faaliyetleri ve özellikle Rusya’nın askeri varlığı arttı.
Bu da Amerikalı muhafazakarları rahatsız etti ve ABD’nin stratejik bir kaybı
olarak görüldü. Türkiye Ortadoğuda kendine etkili bir rol ve misyon yaratamayan
ABD’nin bu durumunu kendisi için fırsata dönüştürmek istedi. Nede olsa bir NATO
gücü olan TC devleti kıyıda köşede (Akdeniz’de) bir bekçi olmak istedi.
Türkiye’nin jeostratejik konumunu
gözeterek S-400 savunma sistemlerini veren Rusya bu yolla ABD ile Türklerin
arasını açmayı hedefledi. Amerika da Türklere yeni fırsatlar sunurak Türkleri
tekrardan kendi sahasına çekmeye çalıştı. Ama asıl plan bu değil, Amerika bu
sahada tutunamadı. Kendine ne ekonomik fırsatlar yaratabildi ne de askeri alan
stretejisinde kazanan taraf olabildi. Suriye’de Kürtlerle olan ittifakı da
taktiki boyutun ötesine geçemedi.
Amerika Ortadaoğu’da kaos gücü
olarak başat rol oynadı. Çözüm gücü olarak kendini alternatif olarak sunmadı. Bunun
farkında olan Ruslar Ortadoğu’da bu
misyonu oynamak istiyor. Kendini savunmak için bölge güçleri içinde belli bir
denge oluşturan İran ise belli başlı faaliyetlerle bu misyonu oynadı
diyebiliriz.
DAİŞ Bitirilmek Değil Korunmaya Alınmak İsteniyor!
ABD Ortadoğu’da konumlanması
açısından Suriye’nin önemli bir bölge olduğunun farkında olarak tüm Ortadoğu halkarı
hatta dünya halkları için tehdit teşkil eden DAİŞ’i bitirmek bahanesiyle
alandaki en büyük etkiye ve güce sahip QSD, YPG ve YPJ güçleriyle işbirliği
içerisine girdi. Bunun için Koalisyon güçlerinden aldığı paralarla DAİŞ
bitirilmesinde kullanması gerekirken -her ne kadar DAİŞ’i bitirdiklerini
söyleseler de- savaşı daha da körükledi. Suriye’de savaşı DAİŞ ekseninden
çıkartarak, Türk-Kürt savaşı ekseninde bir sahanın zeminini yarattı.
Her seferinde ülkemizdeki
DAİŞ’lileri üzerinize salarız naralarıyla ABD’ye ve Avrupa devletlerine
tehditte bulanan Türk devleti Suriye’de, hem askeri hem siyasi hem de toplumsal
anlamda geniş bir nufüz elde eden Kürtlere saldırmak için önününün açılmasını
istemektedi. Bunun üzerine ABD Başkanı Donald Trump, Aralık 2018’de Erdoğan’a
söylediği, “Çekiliyoruz, Suriye sizindir sözüyle kayıtlara geçen ama hayata
geçirilmeyen ilk çekilme beyanında olduğu gibi önceki günkü telefon
görüşmesinde de Pentegon ve Dışişlerinin haberi olmadan Türkiye’nin önünden
çekilme kararı verdi.
DAİŞ tümden biterse Suriye’de
kalması için herhangi bir gerekçesinin kalmayacağını bilen ABD, Türkiye’nin,
Suriye’ye saldırması için yeşil ışık yaktı.
Türkiyenin elindeki 3 milyon DAİŞ çetesini ve Avrupa ülkelerinin kabul
etmediği binlerce DAİŞ uyruklu göçmeni bir kafeste toplamak için Türk devleti
ile birlikte Tılrıfat’ta (ki TC devletinin Barış Pınarı adı altında işgal
edeceği ilk alanlardan biri) alan açmak istemektedir. ABD böylece Türk
devletinin eliyle kendi ülkesi için tehdit, Ortadoğudaki bileti olarak gördüğü DAİŞ çetelerini tek bir
alanda toplamış olacak.
Militan RÊHAT
0
21
TR
KO
:” ”
:””
” “,
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html