11 Ekim 2012 Perşembe Saat 09:31
Son zamanların moda deyimi siyasi gerginliklerin, tasallutların yoğunlaştığı yerlere yönelik mevsimsel isimler vermedir.
Arap baharı, Kürt kışı denildi! Şimdi de dolu dizgin bir şekilde Ortadoğu sonbaharını yaşıyoruz.
Hayırlara vesile olabileceğini düşünen ise neredeyse yok gibi.
Özellikle Türkiye cephesinde ciddi bir bilgi kirliliği hakim, herkesin kafasında binlerce cevapsız soru var!
Yaşanılan bu dönemde kafası en berrak ve elinde müzmin bir siyasi yol haritası varmış gibi görünen AKP’nin ise durumu gün geçtikçe içler acısı olmakta!
***
Son zamanlarda Suriye konusunda külhan beyi siyasetler izlese de yakın geçmişle birlikte bu durumu değerlendirmeye çalıştığımızda aslında görünenin aksine bir durum ortaya çıkmakta.
Özelikle bu bahar aylarında ABD’de çalışma yapan bir düşünce kuruluşunun uyguladığı hayali senaryonun gerçekleşmesini AKP’nin ve doğal olarak da Türkiye’nin şahsında izlemekteyiz. Bundan dolayı da AKP’nin durumu gün geçtikçe daha çok berbat oluyor.
***
Antep olayının ardından bazı çevreler tarafından sözü edilen düşünce kuruluşundaki planlama ve hayali senaryo gizliden gizliye de olsa tartışılmaya açılmıştı. “… Gaziantep ilinde sivilleri hedef alan bir bombalama nın bu belgelerde aylar öncesinden yazıldığı belirtilmişti. Ama konunun üstüne fazla eğilen olmadığı gibi başta AKP’li yetkililer olmak üzere alışılagelmiş tepkiler ortaya konuldu.
Ağzını açan “birlik ve bütünlüğümüzü bozamazlar gibisinden kalburüstü siyasi müzaheretlerin girdabına kapıldı!
Konu hakkında gazetelere servis edilen fotolar ve teşhir edilen bir PKK gerillası olayın faili olarak belirlendi ve günlerce yakalama (!) operasyonları, ulusal kanallarda üst sıralarda haber olarak görüldü…
***
Aradan geçen belli bir süreye rağmen ABD’li kuruluş tarafından hazırlanan raporun ayrıntıları yaşamsallaşmaya devam etti.
En sonunda mesele geldi Akçakale’ye dayandı.
Buraya atılan bombalar sonucunda siviller hayatını kaybedince, hükümet mahir bir şekilde “alayına isyan modunda kimsenin içeriğini tam olarak anlayamadığı bir savaş tezkeresi çıkarttı.
Yine her yerde benzeri söylemler aldı başını gitti.
Esad’da çok oldu, artık haddini bildirmek lazım! Gibisinden yüksek dozajlı ve biraz da ağdalı tehditler savruldu.
Dünyanın Türkiye’nin yanında olduğu yönünde de araya serpiştirilen yorumlarda tebaa’ya sunularak, AKP’nin doğru yolda şaşmaz adımlarla ilerlediği hissi verildi.
Fakat yine bazıları kısık sesle de olsa aylar öncesinden ABD’de de hazırlanan rapora değinme de bulundu.
“… Suriye tarafından Türkiye’ye atılan bir bomba sonucu, Türkiye askerlerini Suriye topraklarına sokarak sıcak savaşa fiilen girer diye yazdığını dile getirenlerin sesleri ise diğer güruhun müzevirliği arasında kayboldu.
***
AKP bu durumda yine kendine kalıbına göre davrandı… Hem toplumu, hem de iç siyaset zeminini bizdensiniz, ya da ondansınız gibi argümanlarla ötekileştirmeye, ayrıştırmaya çalıştı.
Belli boyutlarda başarılı da oldu.
Fakat girilen bu yolun ve ortaya konulan bir samanlık delikanlılığının başa neler getireceğini tam olarak kimseye anlatamayan AKP’nin, aslında okyanus ötesinden ve belirli düşünce kuruluşları tarafından nasıl yönlendirildiği ve yönetildiği konusu artık tartışmasız bir şekilde gözler önüne çıkmış oldu.
Bundandır ki içinde bulunduğumuz bu Ortadoğu Sonbahar’ının kazananlarını şimdiden kestirmek güçtür. Ama kaybedeni hakkında söylenecek tek söz ve gösterilecek tek mekanizma vardır o da bakımsız tarzan gibi ortalıkta fink atan ama bunun yanında ne yaptığını bilen, ne de bildiğini yapabilen bir AKP, tam anlamıyla bu siyasetin kaybedeni olacaktır.
Jan Ararat
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info