• kurdî
  • العربية
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Anasayfa
  • Haber
  • Makale
  • Araştırma
  • Politik Analiz
  • MİT Gerçekleri
  • Tüm Bölümler
    • Anketler
    • Duyurular
    • Röportaj
    • Editörden
    • Ekoloji
    • Ekonomi
    • Kadın
    • Gençlik
    • Dış Basından
    • Kürdistan Tarihi ve Dili
    • Kim Kimdir?
    • Basın Bültenleri
    • Basından Seçmeler
    • Kronoloji
    • Belge
    • Dizi Yazı
    • Okuyucudan
    • Özgürlük Perspektifleri
    • Serbest Yazılar
    • Teknoloji
    • MİT Gerçekleri
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Bölümler Duyurular

ÖCALAN: “BARIŞ İÇİN 20 YILDIR UĞRAŞIYORUM”

Yayınlayan Lekolin
5 Mayıs 2020
Kategori: Duyurular
271 20
A A
ÖCALAN: “BARIŞ İÇİN 20 YILDIR UĞRAŞIYORUM”
Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın

24 Şubat 2016 Çarşamba Saat 12:04

KCK’ye her operasyon ayaklanma ve isyana davetiyedir, teşviktir. BDP ve benim temkinli yaklaşımım bunu engelledi. İsyan etmem beklendi. İsyan etsek bir türlü, etmesek bir türlü…Tabii heyetle yaptığımız görüşmeler önemlidir. Onlar da risk alıyorlar. Hatta heyeti bile vazgeçirmeye çalışıyorlar. Darbeci zihniyet süreci sabote etmeye çalışacak

Şerafettin Elçi’nin vefatını duydum. Üzüntülerimi
belirtiyor, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Talabani de ağır
hastaymış, geçmiş olsun dileklerini belirtiyorum.  Çerçeveyi çizeyim. Bu süreç Özal, Erbakan ve
Ecevit döneminden bu yana devam ediyor. Yirmi yıldır uğraşıyoruz. Emre Bey ile
başladığımız süreç son iki buçuk yılda kesildi. Sonuçları mektuplarla sizlere
de yansıtıldı. Son süreçte Hakan beyin de katıldığı üç dört toplantı oldu. Usul
eşbaşkanlar düzeyinde gelinmesiydi. Gültan Hanımın ismini vermiştim. Böyle
olmasını istedim. Ancak yine de buraya gelmiş olmanız önemlidir. Bana halkın ve
diğer Kürt partilerinin durumu hakkında bilgi verebilir misiniz? Bir mektup
yazacağım.

Parti Olarak Gelişmenizi
İstemiyorlar

Ancak diyalog sizinle olmaz. Diyalogun sizinle
başlamayacağını biliyordum zaten. Parti olarak gelişmenizi istemiyorlar.
Görüşmeler burada gerçekleşir. Burada yaptığımız görüşmeler olmasa, sizinle
görüşmek bir yana canlı bile yaşatmazlar. Beni bile on dört yıldır çürütmek
için uğraştılar. İmha temelli geldiler, gelecekler de. Bu süreci sabote etmek
isteyenler de olacak. Burada her toplantı yapıldığında gerilla kayıpları
bildiriliyor. Böyle mesaj veriyorlar. Tabii heyetle yaptığımız görüşmeler
önemlidir. Onlar da risk alıyorlar. Hatta heyeti bile vazgeçirmeye
çalışıyorlar. Darbeci zihniyet süreci sabote etmeye çalışacak. Size yumruk atan
şahıs da tek başına değil. Yazılacak mektubun içeriği sürece yön verecek.
Mektubu hazırlarken bir yöntem önereceğim.
Gerillanın çatışmasızlık ortamına girmesi için parlamentoda kanunla
kurulacak bir komisyon gerekir. Hakikat Komisyonu denilebilir, Uzlaşma veya
Yüzleşme Komisyonu da denilebilir. Gerillanın çekilmesi halinde halka yönelik
şiddeti engellemek amacıyla Barış Konseyinin kurulması gerekir. Köye geri
dönüşler, ödenecek tazminatlar Barış Konseyinin himayesinde olur. Siz buna Akil
İnsanlar mı diyorsunuz? Onlar tarafından süreç yerinde izlenir. Süreç
Türkiye’deki vicdan sahibi insanlar tarafından iyi izlenmeli ve bu konuda rol
oynanmalıdır. Aslında Anayasa konusunda kurucu bir meclis olmak durumundaydı.
Mevcut çalışma sonuç alıcı olmadı. Daha sonra Numan Kurtulmuş ve Osman Can
cephesinden Anayasa Kurucu Konvansiyonu şeklinde ele alınabilir. Son kırk yıllık
şiddeti Türk ve Kürt halkına aştıracak bir anayasa olmalı. Cumhuriyetin
kuruluşundan beri anayasada laik Kemalistler Kürtleri ve İslami toplumu tasfiye
etmeyi amaçladılar. Böylece Türk halkı da hak ve özgürlüklerinden yoksun kaldı.  Sırrı Süreyya ve Altan bunu iyi bilmek
durumunda.

Kürt Halkının Varlığı
Henüz Devlet Tarafından Kabul Edilmemiş

Türk halkının ve İslami kesimin hak ve özgürlüklerini, Kürt
halkının da varlığını kabul edecek. Kürt halkının varlığı henüz devlet
tarafından kabul edilmemiş. Varlığının kabul edilmesi gerekir. CHP komisyona
katılınca bunu değerlendireceğiz. Sadece dilinin değil beyninin, gövdesinin,
yani varlığının kabul edilmesi gerekir. Kürt realitesi parlamento tarafından
kabul edilmeden nasıl anayasa yapacaksınız? Bu konuda 1921 Anayasasını ve yirmi
maddelik Kürt Reform Tasarısını esas alabilirsiniz. Orada Kürtlerin varlığının
kabulü var. Biz Kürt Reform Tasarısını canlandırmak istiyoruz. Biliyorsunuz, 9
Şubat 1922 tarihli 64’e karşı 373 oyla kabul edilen Kürt Reform Tasarısı belgelerinin
gizlenmesi Kürtleri tasfiye amaçlıdır. Oysa bu belgenin kabulünden sonra 30
Ağustos Zaferi gerçekleşmiştir. 1922 Türkiye’nin kurtuluş yılıdır. Bu belgeleri
niye saklıyorsunuz?  Yine Erdoğan’la
Büyükanıt görüşmesinde (5 Kasım’daki Dolmabahçe görüşmesi) darbeci kesimle
Kürtlerin dışlanması konusunda anlaşma ve uzlaşma var. Bu uzlaşmanın aşılması
barışın şartıdır. Eğer barış ve çözümü realize edemezsek, KCK operasyonu
provokasyonunu aşamazsak barış hikayedir.
On kişinin içeriye alınması komplodur, etkisizleştirmedir, bir çeşit
öldürmedir. Barzani onlara da tam olarak güvenmeyin. Çaresizler, değil mi?
Barış için iki ayınız var. Daha sonra dokunulmazlıklarla birlikte kalan da
tasfiye edilebilir. Daha sert darbeler de söz konusu olabilir.

İlkede Silahlı
Mücadeleye Son Vermeye Karşı Değilim

KCK operasyonlarının sonu gelmeli. Toplantılar yapmanız
gerekecek. Bu çerçevede siz de tartışın. Mektupta neler yazmak gerekebilir? KCK
operasyonu ve bombardıman devam ederken bir mektup yazmam söz konusu olmaz.
Yazacağım mektubu parlamento ve AKP kabul eder mi, bilemiyorum. İlkede silahlı
mücadeleye son vermeye karşı değilim. Ama yerine ne koyacağız? Parlamento rol
almayacaksa, yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmayacaksa nasıl barış
koşulları yaratılabilir? “İslam’la Kürtleri oyalayabiliriz anlayışı AKP’yi
doğurdu. Altan bu konuları kitaplaştırabilir. Kürt imhasında İslam’ın
kullanılması nedeniyle kıyamet koparılmalı. Erdoğan bu çerçevede Fırat’ın
doğusunu imha temelinde milletvekili oldu. Baykal’la öyle görüştüler. İslam’a
özgürlük, Kürt’e imha! Bu olmaz.  İsrail
kurulacağı zaman iki büyük provokasyon var. CHP üzerinden Kürtsüzleştirme ve
İslamsızlaştırma uygulanıyor.

Mardin’e Neden Sulama
Kanalları Götürülmedi?

Kemalist milliyetçiler Kürtlerin imhası temelinde Yahudi
sermaye çevreleriyle görüştüler. Baraj ve sulama kanalları ile de Kürt
düşmanlığı yapılıyor. Mardin’e neden sulama kanalları götürülmedi? Urfa’da
Akçakale’ye kadar götürüldü. Barajlar imha planlarının bir parçası. Yine
mayınlı araziler var. Harran Belediye Başkanıyla evlendirilen kadını
hatırlayın. İsrail’in etkisi var. İsrail Urfa’ya öyle yerleşti. Yine Fas’tan
getirilen kızlar var.  (Gözlerinin
yaşarması ve yoğun bir şekilde akması nedeniyle sağlığı soruldu.) Alerjik bir
durum. Şimdi daha yoğun bir akıntı var. Hakiki barışa Türk-Kürt barışı ile
gideceğiz. Bu iki toplumun ilişkilerini dinamitlemişler, zehirlemişler. Bunu
nasıl aşabiliriz, bunun üzerinde çalışacağız. Bir halkın ulusal onuru ile
oynanacak, halk buna tepkisiz kalacak!

Ulus-Devlet Özgürlük
Değil Kölelik Demektir!

Öfkeliyim. Ulus-devletçi değilim. Katliamların temel nedeni
budur. Ulus-devlet özgürlük değil kölelik demektir. Biz Kürtleri demokratik bir
ünite haline getirmek istiyoruz. Türkiye Anayasasında ve yasalarda bu olmadan
barış olmaz. AKP buna gerek yok diyor. Peki, biz nasıl yaşayacağız? Yirmi
milyon insanın yasal ve anayasal ifadesi olmadan biz nasıl yaşayacağız?

Bir Eylem Planı
Çıkarıyorum

Bu nedenle bir eylem planı çıkarıyorum. Bunun aşamalarını
belirteyim. 1- Çatışmasızlık ortamının sağlanması. 2- Anayasal ve yasal süreç.
Kürt Reform Tasarısı güncelleştirilmeli. Vatandaşlık tanımı için şöyle
öneriyorum: Anayasamız bütün tarihsel kültürleri Türkiye’nin bir zenginliği
olarak kabul eder, kendisini geliştirme, özgürce ifade etme ve örgütleme
hakkını tanır. İspanya Anayasasında da böyledir. Bu tanım vatandaşlık sorununu
da, diğer birtakım sorunları da çözer. AKP’nin önerisi gibi nötr bir öneri de
olabilir. Ancak benim sunduğum gibi bir tanım birçok sorunu da çözer. Dil
eğitimini tartışmıyorum bile. Yasama hakkı, ekonomik özerkliği olacak. Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceler kaldırılacak. 3- leşme süreci.
Kürt varlığını inkar etmek Türk varlığını da inkar etmektir. Kürt gider, İslam
giderse Anadolu’da Türk de kalmaz. Bütün bu unsurlar dışlanırsa bu lobiler,
egemen güçler sizi de dışlar. Tüm tarihsel kültürlere saygı, kendini ifade etme
ve örgütlenme hakkının tanınması önemli. Böyle bir düzenleme durumu
kurtarabilir. Bunun içine her şey girer. Anayasanın buna kapalı olmaması
önemlidir. Saymaya gerek yok. Üç kelime yeter: Yurttaşlık devlet bağıdır.  Barış süreci açıldıktan sonra bir danışman
heyet de isteyeceğim. Değişik kesimlerle görüşeceğim. Siz de basına yansımamak
kaydıyla bu çerçevede toplantılarınızı yapıp olgunlaştırın. Sezgin’le de
görüşülebilir. Hakikat Komisyonu, Akil İnsanlar Komisyonu onların önerisiydi.
Ben bu iki komisyonu görüşüyorum. Ona söyleyin. Devleti AKP’ye bırakırsanız
dışında kalırsınız. CHP’nin katkısı olabilir, önemli görüyoruz.

Suriye’de Öz Savunma
Alanları’na Araplar da Dahil Edilebilir

Kandil’e de şiddetli eleştirilerim var. Suriye’de öz savunma
alanlarına Araplar da dahil edilebilir, aksi halde imha olabilirler. Bir araya
gelmeliler. Halk esas alınmalı. Barzani’nin emrine girmesinler. Suriye’de demokrasi
için kim iddialıysa onunla birlikte olurlar.
Ulusal Konferans için de şunları söyleyebilirim: Önce kendi aranızda
toplantınızı yapın, sonra diğer Kürt partileriyle, sonra da diğer parçalardaki
Kürtlerin katılımıyla Ulusal Konferans gerçekleştirilebilir.  HDK’de partileşme kararları varsa olabilir.
Çalışın, geliştirin. Seçim aracı olacaksa da, olmayacaksa da kararınızı verin,
benim de kabulümdür. Ertuğrul biraz hantal kalıyor. Sırrı Süreyya onlar lütfen
uykudan uyansınlar.  Heyeti geliştirmemiz
gerekiyor. Eşbaşkanlar olmalı, parlamento kanadını geliştireceğiz.
Kılıçdaroğlu’na da bilgi verin. Çözümün bir parçası olmak istiyorum diyor.
Olsun. Silivri meseleleri de gelip buraya dayanacak.

Barzani’nin İpi
Amerika ve İsrail’in Elindedir

Irak, Suriye ve Türkiye birliği Maliki ve Esat rejiminin
aşılmasıyla mümkün olabilir. Barzani’nin ipi Amerika ve İsrail’in elindedir.
AKP’nin Anayasa Komisyonunda önerdiği anadil ve kültürel kimlik hakkının
bireysel temelde ele alındığı, kolektif bir hak olarak kabul edilmediği ifade
ediliyor. Bu konu hakkında şunları belirtiyorum: Ne bireyin haklarını devletin
içinde eritme, ne de devlete karşı bütün kültürleri ayrı ayrı konumlandırma
olmalı.  Siyaset gerçek tanımına uygun
yapılmayınca ülke insanına kaybettiriyor. Bu durumda politikacı çözümsüzlüğü
derinleştiren insan oluyor.  Bu süreç
önemli. Eğer birileri bozarsa daha yaygın şiddet, ölümcül temelde bir KCK
operasyonu süreci gelişir.

Ben arkadaşlarla tartıştım. Hazırım, yazmaya
başlayabilirim.  Kadın arkadaşlara
selamlarımı söyleyin. Yeni yılı bu temelde kutluyorum.

3 Ocak 2013-İmralı

KÜRTLER KENDİLERİNİ ÖZGÜRCE İFADE EDİP YÖNETECEK

Abdullah Öcalan:
Tarihi önemde bir toplantıya başlıyoruz. Nasıl bir yöntem izleyelim?

Heyet: Sizce
nasıl uygunsa.

Abdullah Öcalan:
Kandil’e, BDP’ye ve Avrupa’ya üç ayrı mektup yazdım. Heyetle dünden beri yoğun
olarak tartışıyoruz. Özal’dan beri teşebbüs içindeyim, ama hepsi akim kaldı.
Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa felaket olur. Türkler de şunu bilmeli:
Başarısızlık orta ve üst düzeyde savaş, isyan ve kaos demektir. Hepimizin
hayatı söz konusudur. Şimdiye kadar yaşadıklarımız devede kulak kalır. Kesin
başarı hedefiyle sonuçlanması lazım. Yeni diyalog sürecine yükleniyorum.
Dostlarımız ve halkımız eski kalıp mücadeleleri bir kenara atmalı ve
karıştırmamalı. Eski yaşam alışkanlıklarını topyekun bırakmak gerekir. Neden?
Çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet ve
1950’deki çok partili hayata geçişten çok daha önemli. Bu hepsinden daha
derinlikli olacak. Başarılı olursak yepyeni bir cumhuriyete geçeceğiz.

Demokratik Kurtuluş
ve Özgür Yaşam Süreci

Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya’nın
tam demokratikleşmesi! Hazırlığım bu yönde. Şimdiye kadar olanlar ısınma
hareketleriydi. Bütün felsefi ve örgütsel birikimimi PKK’yi bu yönde hazırlamak
ve dönüştürmek için kullanıyorum. Bu en köklü adım oluyor.  Demokratik kurtuluş ve özgür yaşam süreci.
Ben bu deyimi rastgele seçmedim. Zamanında söyledim, anlamadılar. Anlamış
olsalardı Ergenekon olmazdı. AKP bunları diyor, ama çok yüzeysel bakıyor. Benim
çok inatçı olduğumu biliyorsunuz. Ben ilk günden itibaren demokratik
cumhuriyeti savundum. Onlar beni anlamadılar. “Apo’yu bitirdik dediler.
Stratejik hatalar yaptılar. Ergenekon’a saptılar. Umarım bu sefer böyle olmaz.
Onun için benimle oyun oynanmayacağını özellikle AKP’ye anlatmalısınız. AKP’lilerle
konuşun, anlatın. Siz Meclistesiniz, size çok görev düşüyor. Ecevit döneminde
anlamlı bir uzlaşmaya girilseydi ne Ergenekon ne de AKP olurdu.  Metiner saçmalıyor, “Apo sıkıştı diyor.
Propaganda ile oyunu karıştırıyor. Kendisini düzene satmış, rezil etmiş. AKP’yi
on yıldır ayakta tutan benim. Derhal bu söylemi terk etmesi lazım. Biz AKP’yi
çıkartan gücüz.  Baykal kirli işler
dönemini AKP’ye devretti. Baykal tarihi hata yapmıştır. Tayyip bey kurnaz
çıktı, Deniz Baykal’ı kullandı. Ergenekon’un bizden beklentisi 2002’den
itibaren savaşı tırmandırmamızdı. AKP’nin tam olarak oturması ve olgunlaşması
için bilerek bekledim, sabrettim. AKP anlar dedik. AKP darbe ile uğraşırken
başını belaya, derde sokmayalım dedik. Onlar darbelerle uğraştılar. 2007, 2009,
hatta 2011’e kadar seçim hesapları, oy hesapları yaptılar. Ben geri çekildim.
Çekilmem AKP’nin istismarı yüzündendi.
KCK de, PKK de dürüst ve fedakardır. Ama PKK savaşı tam yapamadı,
yetersiz kaldı, barış meselesinde de dirayetsiz kaldı. Sıkıldım, geri çekildim.
Onlara ağır kelime kullanmıştım.  Metiner
‘Apo sıkıştı’ diyor. Yanlış söylüyor. Sıkışma yok, darbeyi önledim. Bir darbe
var, fakat derinliğini tam fark edemiyorum.

MİT’i Düşürselerdi
Türkiye’de Tüm Kaleler Düşmüş Olacaktı

MİT’i düşürselerdi Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı.
Hakan Fidan tutuklansaydı sonra sıra Başbakan’a gelecekti. Benim bu süreci
canlandırmam darbeyi engelleme sorumluluğu duymamdandır. Darbeyi
önleyebileceğimi fark ettim ve süreci başlattım.  Türkiye’de üç koldan paralel devlet çalışması
var. Bu ilişkiler sabote edilmeye başlandı. Sıradan lobiler değil. ABD’de
stratejik ve taktik müdahalede bulunuyor. Her üçü de Anadolu çıkışlıdır.  Sözde bir hükümet var, sözde bir parlamento
var. CHP ve MHP paralel devletlerin izdüşümleridir, basit aletleridir. AKP’ye
de, medya ve işadamlarına da sızmışlar. Sadece MİT kalmış. Hedeflenen bizim
geliştirdiğimiz diyalogdur. MİT Müsteşarı düşürülmek isteniyor. Emre Uslu ve
Mehmet Baransu MİT’i hedef aldılar. Arkalarında devasa bir güç var.

Yeni Gladio Tam
Anlaşılmıyor

Florida kontrgerilla merkezidir. Abdullah Çatlı iki oraya
kez gitti. Papa suikasti, Palme cinayeti oldu. Sakine cinayeti de bu tür
grupların işidir. Yeni gladio tam anlaşılamıyor. Çözüm adına yapılan her şeyi
sabote ettiler. Sakine olayı bende büyük bir tereddüt uyandırdı. Net değil.
Sakine Avrupa’da barışı temsil ediyordu. Katliam hala aydınlatılamadı. S. S.
Önder: Bize gelen bilgide, Sakine’nin tutumu ve katılımının iyi olduğu, dağ
adına Avrupa’da görevli olduğu, işini tamamlayıp geri dönüş için Paris’e
gittiğinde bu olayın yaşandığı belirtiliyor. Tutumunun ve katılımının iyi
olduğu bildirildi.

Abdullah Öcalan:
Ha bizi ha Sakine’yi vurmuşlar. Çok karanlık bir olay. Ömer Güney Ankara’ya
gelmiş, Çankaya’da büro tutmuş. Sterk TV ‘MİT kaynaklı’ demiş. Pek mümkün değil
ama düşüneceksiniz. Milyonda bir de olsa düşüneyim: MİT var mı? MİT de şaşırdı.
Demek ki darbe hala devam ediyor. (Sırrı’ya dönerek) Sinop olayı rastgele mi,
organize mi?

Sırrı Süreyya Önder: Organizeydi
Başkan. Çünkü bir reklam ajansı grafiği ile önceden hazırlanmış pankartlar ve
bildiriler vardı. Sosyal medya üzerinden bize dönük kampanyalar başlatıldı.
Darbe Araştırma Komisyonunun görevi bittikten sonra, Özel Harp Dairesi ve
gladio ile ilgili -Kürdistan bölgesi hariç- özellikle Karadeniz’i deşifre eden
bilgiler geldi. Burada “Karadeniz’de gladionun yaptığı işler başlığı altında
TAYAD’lı ailelere dönük linç girişimi de vardı. Orada anlatılan, yapılan ve
biçimler ne ise hepsini Karadeniz’de gördük. Bu yönüyle örgütlüydü.

Abdullah Öcalan:
Siz de muallaktasınız. Tıpkı Sakine gibi. Kendi öz savunmanızı hazırlamadığınız
hiçbir yere bir daha gitmeyin. Size bir vurduklarında on vuramayacaksanız
gitmeyin. Devlete güvenmeyin. Biliyorsunuz, Ahmet Türk’ü iki kez vurdular bir
Samsun’da, bir İzmir’de. Sakine’ye yapılan hepimize yapılabilir. Bu özel harbe
ayrıca geleceğiz. Hükümet kesin vesayetten kurtuldu mu, hesaplaşma tam olarak
yapıldı mı? Tayyip’in hükümet mekaniği şu: Kürt Hareketi’ne vurduğu kadar
kendisine izin veriliyor vesayet kurumu, güç odakları tarafından kendisine
alan açılıyor. Başbakan zekice bu mekaniği teşhis etmiş ve iyi kullanıyor.
Komplonun bir parçası değil. Danışıklıdır, Başbakan komplonun parçasıdır
demiyorum. Ama bu yöntemi bir iktidar aracı alarak görüyor, PKK’ye vurarak
yerini sağlamlaştırıyor. Kendime kızıyorum, 2001-2004’te biz eylemi ‘tak’ diye
kestik. Hükümet anlamadı, “Terör bitti dediler. (Altan Tan’a dönerek) Sayın
Altan, bilirsin, İslamcıların kırk yıllık rüyasıydı, rüyalarını
gerçekleştirdik. Biz AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk. Bize bir teşekkür
bile etmedikleri gibi, İkinci Atatürk rolüne soyunup daha çok üstümüze
geldiler, ezmeye çalıştılar. Benim demokratik kriterlerim var, bunu anlattık.
Bir baktık ki AKP CHP’nin 1923-40-50’lerdeki hegemonyası yerine kendi
hegemonyasını kurmak istiyor. Bunun üzerine Türkiye’nin ihtiyacı olan tam
evrensel demokratik kriterlere uymazsan PKK’ye karışmam dedim. Bunu PKK
Hareketi’nin zorluklarını bilerek söyledim.

Tek Şartım AKP’nin Hegemonik
Olmaması

AKP hegemonya kurmak istedi, biz bu hegemonyaya karşı
çıktık.  AKP, iktidarı gökten inmiş
sandı. Bizim sınıf ve halk savaşımızın ne kadar amansız olduğunu bilmiyordu.
Ben Deniz Baykal’ın taktiğini boşa çıkardım. AKP hegemonya istiyor, CHP’nin
yerine geçmek istiyor. Buna izin vermeyiz. AKP’ye korkunç rant imkanı çıkar.
Ben buna alet olmam. Tek şartım AKP’nin hegemonik olmaması. Biz eskisine
doyduk, yeni kambur istemeyiz.  AKP’nin
çıkışları yanlıştır. Son bir buçuk yılda büyük bir savaşa yüklendiler. Nihai
tasfiye operasyonları yaptılar. Sayın Başbakan’ı buna inandıran ekip, 2011’de
“PKK’yi bitireceğiz dedi. On bin kişiyi (KCK) içeriye aldılar. Bu güç MİT’e de
darbe planladı. Ben hemen devreye girdim, bu bir darbedir dedim. Ergenekon’dan
farkı yok. MİT’e darbe yapılınca Başbakan sıranın kendisine geldiğini gördü.
Başbakan vatana ihanet suçundan tutuklanacaktı. (Durdu, yeniden söze başladı)
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanması da budur. O gücün yaptığına
Cevat Öneş ‘darbe’ dedi. Bu yüzden ben devreye girdim, yardımcı olayım
dedim.  (Biraz durdu yeniden başladı)
Sakine’ye saldırı ile size yapılan saldırı (Sinop’u kastederek) aynıdır.  KCK’ye her operasyon ayaklanma ve isyana
davetiyedir, teşviktir. BDP ve benim temkinli yaklaşımım bunu engelledi. İsyan
etmem beklendi. İsyan etsek bir türlü, etmesek bir türlü.

İsyan Çıkarmıyoruz

Her KCK’linin içeri alınması bir ayaklanma sebebidir. İsyan
çıkarmıyoruz. On bin kişi alındı. Bu da bir nevi darbedir. En son siz
alınacaktınız, biz karşı hamle geliştirdik. En son parlamento grubu kalmıştı.
Darbe şekil değiştirdi, ama hala devam ediyor. Yeni darbe Brüksel ve ABD’de
planlanıyor. Türk-Kürt ilişkilerini yeniden tanımlamam işlerine gelmiyor.
Sanırım bu çıkışımız işe yarayacak. Benim üzerimde planları var. Doğan Güreş
Londra’dan döndü, “Bana yeşil ışık yakıldı dedi, dört bin köy yakıldı.
İşadamlarını götürdüler. (Pervin’e işaret ederek) İşte siz.
ABD-İsrail-İngiltere’nin talepleri vardı. O zaman da MİT bu işe yatmadı. Tansu
Çiller’in İkinci Atatürk olma sevdası vardı. Beni de bomba ile öldürmek
istediler. Doğan Güneş-Tansu Çiller işbirliği de oradan (İngiltere’den) icazet
almıştı. Sonuç olarak böyle bir durum yaşadık.
Cemaat’in merkezi ABD’dir. Bana göre Fettullah bir zavallıdır. Benim
buraya alınmamla birlikte Fettullah da ABD’ye alındı. Bir yazar “Fetullah
Gülen, Nur Hareketine sızdı diyor, “Kesin bilmiyorum, Kemalistlerin sızması
diyor. Nur Hareketini inceleyin, Saidi Nursi eski Nurs köyündendir. Nurs eski
bir Ermeni köyüdür. Teşkilatı Mahsusa’ya girdi, sonradan Mustafa Kemal ile
takıştı. Fettulah Gülen ABD’de yaşıyor. Yüz yirmi devlette okul açmış. Bu para
nereden geliyor? Florida kontrgerillanın eski merkezidir. Türkeş ve Latin
Amerika’daki kontrgerilla orada yetiştirildi. Yeni merkez ise Utah’tadır. Emre
Uslu vb. orada eğitildiler. Kontrgerilla sağda ve solda örgütleri ele geçirdi.
(Altan Tan’a dönerek) Sen sağdaki örgütleri bilirsin. Kontrgerilla ABD
merkezlidir. Yargı ve emniyeti ele geçirdiler. MİT askerlerden güçlü çıktı.
Savcı çağırdı, gitmediler. Bana göre bu bir direniştir.  İslam kirletildi, bugün Türkiye’de had
safhadadır. İslam’ın özü adalet, hukuk ve tasavvuftur. (Altan Tan’a dönerek)
Kirlenmeyi önleyin. Sizi nasıl markaja aldılar, biliyorsun. Kürtler dindardır.
İlk dönemlerde namaz kılıyordum. Otuz üç süre ezberlemiştim. Köyün imamı Müslim
Hoca “Sen böyle gidersen uçarsın diyordu. Kimse kusura bakmasın, ben İslam’a
sol jargonla bakmam. Kürt halkının da dini inancı kuvvetlidir. 1969’da Necip
Fazıl Kısakürek’in gizli bir toplantısına gittim.  İngilizler İslam’ı kullandılar, Osmanlı’yı
yıktılar. Mursi de yeni imalatları. Eskiden general imal ediyorlardı, şimdi de
imam imal ediyorlar. Generallerin de, imamların da faydası yok. Cemaat’in adı
kullanılıyor. İslam’ı kullanan kapitalist tekelci işadamları Başbakan’ın diline
idamı veriyorlar. Bunlar barışı istemiyorlar. Kürtlerin yaşadığı gizli bir
İslam var.

Altan Tan:
Tarikatlar da örgütlendi.

Abdullah Öcalan:
Geliştirin, benden daha iyi biliyorsun. (Sırrı’ya dönerek) Sen Adıyaman’dan
bilirsin. Aslında Türkmenlerin tarihine daha çok yoğunlaşmanız lazım. Babai
İsyanları çok önemlidir. Bu bir Selçuklu ayrışmasıdır. Kurmanclar da,
Türkmenler de sınıf olarak en altta kalanlardır. Solcular tarihi milliyetçilere
bıraktılar.

Sırrı Süreyya Önder:
Babai İsyanları bu ülkedeki resmi tarihte en ez incelenen olaydır.
Biliyorsunuz, Baba İshak da Adıyamanlıdır. Bir tek Ahmet Yaşar Ocak’ın
Babailerle ilgili çalışması var.

Abdullah Öcalan:
Anadolu İslamlaştıktan sonra, bin yıllık bir Hıristiyanlık öfkesi var. Rumlar,
Ermeniler, Yahudiler Anadolu’da hak iddia ederler. Laiklik, milliyetçilik
kisvesinde elde ettiklerini kaybetmek istemiyorlar. Aslında Sırrı Sakık’ın
“Kafkaslardan geldiler sözü doğruydu, ama açıklayamadı. Kürtler kendilerine
yer arıyorlar. Kürtlerin devletten dışlanmaları son yüzyıldadır. Abdülhamit
bile onlara yer verdi. Mustafa Kemal de başta yer verdi. Bu, paralel devlettir.
Bin yıllık bir gelenektir.  “Türklerin
karşısına ne kadar Kürt çıkarırsak o kadar Türk koparırız, Kürtlerle Türkler
karşı karşıya gelirse taviz alırız diyorlar. Türk Kürt’ü ezmeli, Kürt Türk’ü
vurmalı. Birgül Ayman kimdir? MHP, CHP katı laik birer mezheptir. Faşist CHP
olduğu gibi duruyor. CHP ve MHP’nin ulusalcılığı Hitler milliyetçiliğinin
aynısıdır. Zaten kuruluş tarihi de aynıdır. Yapılması olası demokratik bir
Anayasanın önüne de bunlar dikilecekler.

Pervin Buldan:
Hareketin göndermiş olduğu iki ayrı mesaj var. Eşbaşkanlara iletilmiş. Biz mi
okuyalım, siz mi okumak istersiniz?

Sırrı Süreyya Önder:
Ben aktarayım.

Abdullah Öcalan:
Özetleyin. (Sırrı bey önce hareketin görüşlerini özetleyerek okudu. Ardından
partinin görüşlerini aktardı. Hareketin 16.02.2013 tarihli öneriler metninin 4.
maddesini okurken gülerek) Bunlar klasik kaygılar. (Daha sonra aktarım
bitinceye kadar dinledi. Hareket’in 14. 01. 2013 tarihli önerilerin 4. maddesi
olan “Yeni Anayasa’da Kürtlerin halk olarak varlığını kabul eden bir ibarenin
olması iyi olacaktır belirlemesine karşılık) Anayasa’da devlet öyle
tanımlanamaz. Devletin etnisitesi ve dini olmaz. Hukuki bir realitedir anayasa.
Bu konuda Habermas’ın görüşlerine ihtiyacımız var.

Sırrı Süreyya Önder:
Anayasada en büyük tartışma vatandaşlık tanımında yaşanıyor. Kandil, “Kürt
halkının varlığı mutlaka zikredilmeli diyor. Çünkü azınlıklar denilince
gayrimüslimler anlaşılıyor ki, bu doğru bir tespit.

Abdullah Öcalan: (Burada
Sırrı’nın sözünü keserek yeniden araya girdi) Vatandaşlık maddesini sana
yazdırıyorum: Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden
her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. (Biraz durup devam etti) Burada
Türkiye Cumhuriyeti de olmayabilir, sadece Türkiye de olabilir. Ulus aidiyeti
ile devlet aidiyetini karıştırmayın. Bunu CHP ve MHP dedirtiyor. Sizin Türk
ulusçuluğu dediğiniz faşist bir örgütlenmedir. Buna alet olamayız. Devlete
aitiz, ama Türk ulusçuluğuna ait değiliz. Türk ulusçuluğu bu ülkenin yüzde
on’unu bile karşılamaz. Millet Arap, Türk ve Kürt’ü de kapsar. Ama millet-i
hakime değil. Millet kavramı hem kolektiftir hem de bireyselliği içerir.
(Altan’a dönerek) Millet İslam enternasyonalizmini ifade eder. Peygamber
“Arab’ın Acem’e üstünlüğü yoktur diyor. Evrensel kavramlara gidelim. Tekilden
uzağız. Ortak bir milletin üyesiyiz. Bu Türk ulusçuların kastettiği şey değil.
Böyle ele aldığımız zaman bunu Türk ulusalcıları da kabul edebilir. Hedefimiz
ne? Kürt-Türk ilişkilerini özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturmak
istiyorum. Peki, biz ileride ne yapacağız? Kürtler kendilerini özgürce ifade
edecek ve yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride
olabilir. Mesela Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. Kaldı ki buna
şerhi kaldırırlarsa bu mesele önemli ölçüde çözülür.

Sırrı Süreyya Önder:
Sayın Başkan, izniniz olursa bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum.

Abdullah Öcalan: Nedir?

Sırrı Süreyya Önder:
Bu sanıldığı gibi bağlayıcı bir metin değildir. Teknik bir metindir.

Abdullah Öcalan:
Niye? Birinci ve ikinci maddesinde mali ve idari özerklik var.

Sırrı Süreyya Önder:
Sayın Başkan, buna şerhin kaldırılması tek başına yetmiyor. Bunun iç hukuka
dönüştürülmesi gerekiyor. Bunun yolu da Anayasada düzenlemek. Sanıldığı gibi bu
haliyle bir bağlayıcılığı yok. Bir teminat da içermiyor.

Abdullah Öcalan:
(Bu açıklamalar üzerine biraz düşündü, önündeki mektupları karıştırdı. Sonra
tekrar söze başladı) Tavrımız şu olacaktır: Ana ilke olursa biz kullanırız. Siz
ister yasa çıkartın, ister çıkartmayın. İspanya’nın bütünlüğü içinde
milliyetler ve bölgelerin demokratik hakları ve dayanışmaları garanti edilir.
Dün yine tartıştık: Tarihsel ve kültürel kimlikler miras zenginliğimizdir.
Kendilerini özgürce ifade etmeliler. Ki, bu örgütlenme ve yönetmeyi de içerir
ve yaşamaları bir haktır ve garanti edilir.

Pervin Buldan: 8
Mart yaklaşıyor kadınlara mesajınız nedir?

Abdullah Öcalan:
Ben sen gelmeden, senin üzerinden bu meseleyi düşündüm. Seni biliyoruz. Büyük
bir ihtimalle rızan dışında bir evlilik oldu. Sonra annesin. Acıların var.
Fakat anaç olanla aşk yaşanmaz. Aşk yaşamı öldürür. Kadını özgür olmayan bir
halkın özgür olma şansı yoktur. (Sırrı’ya dönerek) Senin röportajlarını okudum.
Yaptığın aşk tanımını okuyunca sende kendimi gördüm. Sen de bir evlilik
geçirmiş ve bundan kurtulmuşsun. Oradaki tanımlaman çok çarpıcıydı. “Beni evin
malı yapmak istiyordu, ben ev malı değilim demişsin. Biz kadını mallaştırırken,
kadın da bizi tersinden mallaştırdı. Kadın zeki ve kurnazdır. Kadınsız
yaşanmaz, mevcut kadınla da yaşanmaz. Anamla kavgam önemlidir. Ninem Türk
köyündendi. Dedemle evleniyor. Düşman bir ailenin çocuğuyla arkadaşlığım vardı.
Ninem anneme “Kurê te bênamus derket derdi. Çocuk yaştaki kavga beni evden
kopardı. Bir çocuk anasına vurur mu? Anamla kavga ettim. Sen beni doğurmakla
suç işledin dedim.

Kadın Özgürlük
Hareketini Yaşıyoruz

Sakine’nin Hesabını
Soracağım

Bir Kürt çocuğu bu düzende doğmamalı diye düşünüyordum. Bir
kadın bizde ancak bir ana olabilir. Ancak çocuk doğurabilir.  (Pervin’e dönerek) Sizin durumunuz ortada.
Bir erkek kadını ancak ana gibi görebilir. Siz örneksiniz. Kadın özgürlük
hareketini yaşıyoruz. Sakine örnektir. Siz örneksiniz. Sakine’nin hayatı
örnektir. Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir. Sakine’nin hesabını
soracağım, katilleri açığa çıkartacağım. Kadın enteresan bir varlıktır. Hangi
kadınla nasıl yaşanır? Sırrı bize lazım. Bizim kıymetlimiz. (Sırrı’ya dönerek) Seni
bana söyledikleri zaman ben başka bir Adıyamanlı Sırrı ile karıştırdım. Sen
Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeydin, değil mi?

Sırrı Süreyya Önder:
Evet.

Abdullah Öcalan:
Kaç girişlisin?

Sırrı Süreyya Önder:
1979 girişliyim.

Abdullah Öcalan:
Ha, o sen değilsin. O bizim zamanımızda sadece ders çalışan hımıl biriydi.

Sırrı Süreyya Önder:
Sayın Başkan, siz Adıyaman’a ilk geldiğinizde ben 14-15 yaşındaydım. Siz
geldiniz, Hasan Yorulmaz’ı sordunuz. Ben sizi Hasan Yorulmaz’a
götürmüştüm.

Abdullah Öcalan:
Evet. Benim Adıyamanlı çok kıymetli arkadaşlarım vardı, şehit düştüler.

Sırrı Süreyya Önder:
Mehmet Emin Taştan.

Abdullah Öcalan:
Evet.

Sırrı Süreyya Önder:
Aziz Bilgiç.

Abdullah Öcalan:
Evet.

Sırrı Süreyya Önder:
Sabri de bizim devredendi.

Abdullah Öcalan:
Evet, Sabri çok değerli bir arkadaşımızdır. Sen Mükerrem Kemertaş’ı çok
seviyorsun. Ben de çok severim ama Turan Engin’i daha çok severim. Beni esas
etkileyen Aram Tigran’dır. Onun sesi beni kendime getirir.   (Pervin’e dönerek) Sen özgürleşmelisin.
Siyaset aşkla, halkı severek yapılır. Osman bir kadın için halkını sattı. Ben
on yıl savaştım. Şoförüm, Kesire’yi kastederek, “Bunu dört ata bağlayıp dört
parçaya ayırmak lazım dedi. Kesire kaçtığı gün kurtuldum. Yeniden doğdum.
Geleneksel Kürt erkeği ne yapardı? Öldürürdü.
Büyük kadın kahramanlar var. Yaşamın kutsallığı önemlidir. Kölelikten
vazgeçilmelidir. 8 Mart mesajı olarak bu söylediklerimi bu çerçevede açarsınız.
Kadını özgür almayan bir halk özgür olamaz. Kadının tam özgürleşmiş hali
tanrısallıktır. Şehit düşen kadın kahramanları anıyorum.  Şimdi siz bana biraz izin verin. Bu vereceğim
mektuba Kandil’in endişelerini cevaplayan bir ek yazacağım.  (Heyette bulunan üç kişi odadan çıktı. 15
dakika sonra heyeti tekrar çağırdı.) Ben bunu Yetkiliyle size ulaştıracağım.
Size vermeliler. Çünkü vermezlerse süreç devam etmez.

Pervin Buldan:
(Ayağa kalkarak Yetkiliye hitaben) Ne zaman vereceksiniz?

Yetkili: Ben
ileteceğim, size verirler.

Abdullah Öcalan:
Bana yönelttiğiniz bütün soruların cevapları ve Kandil’in endişelerini
giderecek her şey bu mektuplarda var. Şimdi eklerini yazacağım. Karşılıklı
görüşmeler devam edecek. Devlet düzeyinde karşılıklı olarak diyalog içindeyiz.
Karamsar olmayın. AKP buna ne kadar hazır, ne kadar ciddiler, bunu bana siz
getireceksiniz. Anti-Terör Yasası, Siyasi Partiler Yasası, seçim barajı…
Toplantılarınızda cesurca tartışıp sonuçlarını bana getireceksiniz. Bir ya da
iki hafta içinde eleştirel bir cevap bekliyorum. Bu bir taslaktır, dayatma
değildir.  Çekilmeden çekilmeye fark var.
Tek taraflı bir çekilme olmayacak. Çekilme parlamento kararı ile olacak.
Başbakan’ın “Çekilsinler, kendilerine karışmayız demesiyle olmaz. TBMM
onaylayacak, çekilme komisyonla olacak.

Sırrı Süreyya Önder:
Sayın Başkan, Kandil “Karşılıklı ateşkesle bir geri çekilme söz konusu olsa
bile en az iki yıllık bir süreye ihtiyaç var diyor.

Abdullah Öcalan: (Sırrı’ya
dönerek) PKK bile beni anlamıyor. Beni bir ağabey ve baba gibi görüyor.
Endişelerini paylaşıyorum. (Hazırladığı mektuplara vurarak) Benim dosyalarım
endişelerini giderecek bir çatışmasızlık öneriyor. Şimdi burada ne var?  Birinci
Belge:
Demokratik Barış Sürecine Felsefi Bakış. Bu belge toplam on maddeden
oluşuyor.  İkinci Belge: Demokratik Çözüm Planı: Bu da toplam on maddeden
oluşuyor. Buna kısa bir giriş de diyebiliriz.
Üçüncü Belge: Demokratik
Barışın Eylem Planı: Üç aşamalıdır. Birinci aşama yedi madde, ikinci aşama beş
madde, üçüncü aşama yedi madde. Eylem planına bir sayfalık ek yazdım. İkinci ek
dört sayfalık, paralel devletle ilgili sorulara cevaplar.  Değerlendirme üç yaprak, altı sayfa: Kürt
Sorununda Barış ve Demokrasi Süreci Hakkında Kısa Değerlendirme. Ben üç aşama
ve on ilke öneriyorum. Bu yazı üzerine cesurca tartışacaksınız. Bunu Kandil’e
ve Avrupa’ya götüreceksiniz. (Heyeti kastederek) Kendi aranızda işbölümü
yaparak, Kandil ve Avrupa’ya bu görüşmeyi anlatın. Daha önce üç hafta demiştim.
Ama iki hafta içerisinde gelirse görüşlerimi revize ederim. Eşbaşkanlarla
görüşürsem iyi olur. Eğer eşbaşkanlara tavır devam ederse yine bu heyet gelir.
Newroz’a bunu ilan etmek istiyorum. İlanı ben yapacağım. (Sırrı’ya dönerek)
Kolektif haklar ve Kürt Reformu Yasası yapılacak. Biz demokratik özerklikte
ısrar edersek, bu sabote etmek olur.

Sırrı Süreyya Önder:
Sayın Başkan, süreci tıkayacak olan da, sürecin önünü açacak olan da sizin
koşullarınız. Buna dönük yetkililerle görüşmelerinizde bir takviminiz, bir
mutabakatınız var mı?

Abdullah Öcalan: (Önce
cevap vermek istemedi) Ben PKK’nin yetersizliğine karşı da inisiyatif
kullanacağım. Ne PKK’nin ne de AKP’nin sandığı gibi bir çekilme olur. Yalçın
Akdoğan ‘milat’ diyor. Bu kendini kandırmadır. Felakete neden olur. Mektubun
cevabı gelecek. Karar verip ilan edeceğim. Kandil karamsar, aşarlarsa iyi olur.
Yalçın Akdoğan kendisine güveniyorsa kendisiyle konuşabilirsiniz. Bunu
yapmazlarsa daha da gelişkin bir gündemle karşılaşırlar. (Sırrı’ya dönerek)
Peki, bu çekilmenin yapıldığı yerlere JİTEM’in ve korucuların dolmaması için
komisyonlar mı, yoksa Akil İnsanlar mı olmalı?

Sırrı Süreyya Önder:
Parlamentonun böyle bir yetkisi ve işlevi yok.

Abdullah Öcalan:
Komisyonlar kurulacak. Hakikat Komisyonu da kurulacak. Akil İnsanların
denetiminde olacak. Çekilme o zaman olacak. Köylere geri dönüş olacak. Bunları
yapmazlarsa geri çekilme olmaz.
“Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Çekildiğimiz alanda
gerillayı daha da büyüteceğiz. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de elli bin,
Kandil’de on bin, İran’da kırk bin var.

Sırrı Süreyya Önder:
Sizin konumunuz ne olacak?

Abdullah Öcalan:
(Gülerek) Ne ev hapsi ne de af, bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür
olacağız. Şunu bilin ki, bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu
aşıyorum. Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır ne başka tutuklu. Bu olmazsa
elli bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız
herkes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaşayacağız ne de eskisi gibi savaşacağız.
Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin: Devlet de, ben de vazgeçemeyiz. Tarihi bir
barış ve demokratik yaşama geçiş… Kandil onların savaş sistemine katılmadığım
için, bu yüzden onlara kızıyorum.  Umarım
AKP de bizi yanlış anlamaz. Yanlış anlarsa felaket olur. Buna rağmen AKP
diktatoryasını bize dayatırsa kabul etmeyiz.

Sırrı Süreyya Önder:
Başkanım, her şeyi konuştuk. Bir de Başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda
çok hassas. Totoliter bir yapıya dönüşmesinden endişe ediliyor.

Abdullah Öcalan:
Başkanlık sistemi düşünülebilir. Yalnız burada Başkanlık ABD’deki gibi olmalı.
Devlet Meclisi gibi bir Senato. İkincisi, bir de Halklar Meclisi. Bunun adı
Demokratik Meclis de olabilir. Bu da ABD’deki Temsilciler Meclisi gibi
olabilir, Rusya’daki Alt Duma gibi olabilir. İngiltere’deki Avam Kamarası’nın
Türkiye versiyonu gibi. Esas olarak HDK’yi parlamentoya uyarlamak gibi
düşünebiliriz. HDK demişken, çok planlı ve örgütlü işler yapmalısınız. Biraz
bürokratik ve hantal kalıyor. Ertuğrul’a söyle, ben hala Dev-Genç
çizgisindeyim. (Gülerek) O anlar. Kırk yıldır Türk Solunu taşıyorum. Daha fazla
kendilerine güvenmeliler. Daha fazla kitleselleşin, dar kalıyorsunuz. Seçime
BDP ile mi, HDK ile mi gireceksiniz, siz karar verin. Adayları halkın en
popüler olanlarından seçin. Seçime giderken (eğer HDP ile giderseniz)
eşbaşkanlar değişebilir.

Pervin Buldan:
Kürt basınını takip etme şansınız var mı? Özgür Gündem, Azadiya Welat gibi…

Abdullah Öcalan:
Evet, Özgür Gündem okuyorum. Kendilerini yormuyorlar, biraz kendilerini
yorsunlar. İmzalar zenginleşsin. Kadın sayfasını da okuyorum. Ama sürekli katliamlar
ve ölümlerden bahsediyorlar, oysa özgürlükler de işlenebilir.

Sırrı Süreyya Önder:
Son günlerde sanatçıların duyarlı çıkışları var. Mesela Kadir İnanır bayağı
etkileyici oldu.

Abdullah Öcalan:
Hepsini selamlıyorum, saygılarımı gönderiyorum. Şunu görmeliler: Bizim siyasi
faaliyetimiz bir sanattır. Estetiğiyle, örgütlenmesiyle bir sanattır.

Sırrı Süreyya Önder:
Bilge köyü katliamı üzerinden Kürt meselesini anlatan bir senaryo üzerinde
çalışıyorum.

Abdullah Öcalan:
Çok iyi olur.

Sırrı Süreyya Önder:
Baskın Oran’ın selamları var.

Abdullah Öcalan:
Ona çok selamlarımı söyleyin. Onu izledim, çok güzel bir değerlendirmede
bulundu. Gerçi daha önce Mitterand söylemişti: “Merkeziyetçilik Fransa’nın
inşasında ne kadar gerekli idiyse, şimdi de o kadar tehlikelidir. Bunu Türkiye
için de böyle düşünebiliriz. Başlangıçta Türkiye için gerekli olsaydı bile, ki
ben öyle düşünmüyorum.

Sırrı Süreyya Önder:
Gruptaki arkadaşların da selamı var, bir diyeceğiniz var mı?

Abdullah Öcalan:
BDP şunu bilmeli. Bundan sonra toplu tutuklamalar olursa isyan çıkarsınlar. Ben
sorumluluk üstlenmem. Süreç başarısız olursa “Apo öldü diyeceksiniz. Ben
yokum. BDP ve PKK’nin beni kullanmasına izin vermem.

Sırrı Süreyya Önder:
Rojava için bir aktarımınız olacak mı?

Abdullah Öcalan:
Suriye’de Kürtler iki tarafla da görüşsünler, kim haklarını verirse onunla
çalışsınlar. Suriye Demokratik Kurtuluş Cephesi olsun. Kürt, Arap, Türk,
Türkmen hepsi… Suudi, Selefiler çok tehlikeli, Esad yönetimi ise küçük burjuva
diktatörlüğüdür. Kürtler (Suriye’deki Kürtleri kastederek) Barzani’nin emrine
giremez. Onun çizgisi farklı. Kürtler mutlaka bir öz savunma gücü oluşturmalı.

Sırrı Süreyya Önder:
Can Dündar’ın size selamları var. Sizin belgeselinizi yazmak istiyor. Amara’dan
başlamak istiyor. Sizin izninizi istiyor. Görüşmek istiyor. Bir çok gazetecinin
de sizinle görüşme isteği var.

Abdullah Öcalan:
Tabii Can, M. Ali Birand’ın talebesi. Birand’ın da böyle bir talebi vardı.
Hatta Diyarbakır’a da gitmek istiyordu. Gideceği gün öldü. Bu kolay bir iş
değil. Hazırlığını yapsın ama başlamasın. Tabii senin de (Sırrı’yı kastederek)
uzmanlık alanın. Kimse beni anlamıyor. Benim icra ettiğim rol çok farklı.  Gerekli yerlere selamlarımı iletin.

Pervin Buldan:
Başkanım, size ait bir şey almak istiyorum.
(Bunun üzerine Başkan elindeki kalemini Pervin’e verdi. “Hatta size bir
şey imzalayabilirim dedi. Heyetin üç üyesine ayrı ayrı duygularını ifade eden
birer cümle yazarak birer kart imzalayıp verdi.)

23 Şubat 2013 –
İmralı 

Demokratik Kurtuluş
ve Özgür Yaşamı İnşa: İmralı Notları

Kürt Halk Önderi
Abdullah Öcalan

 

Kürdistan Stratejik
Araştırmalar Merkezi

www.lekolin.com –
www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info – www.navendalekolin.com

Etiketler: 20araştırmaBARISICINkurdiKurdishkurdistanLekolinocalanTurkishTürkiyeUGRASIYORUMYILDIR
Önceki yazı

Mesele dolar değil

Sonraki Haber

Astana öncesi Bab ateşi

Benzer Haberler

Cudi’de Doğa Katliamı
Duyurular

Cudi’de Doğa Katliamı

5 Mayıs 2020
ÖCALAN: ÖNDERLİK VE SİYASET ÖNGÖREBİLMEKTİR
Duyurular

ÖCALAN: ÖNDERLİK VE SİYASET ÖNGÖREBİLMEKTİR

5 Mayıs 2020
ÖCALAN: AKP’NİN HEGEMONİK YAKLAŞIMINI DURDURMAK İSTİYORUZ
Duyurular

ÖCALAN: AKP’NİN HEGEMONİK YAKLAŞIMINI DURDURMAK İSTİYORUZ

5 Mayıs 2020
Sonraki Haber
Astana öncesi Bab ateşi

Astana öncesi Bab ateşi

Öne Çıkan Yazılar

  • PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

    PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

    510 Paylaşım
    Paylaş 204 Paylaş 128
  • MİT’in Suriye Çölüne Geçirdiği DAIŞ’lilerin İsimleri- ÖZEL HABER

    509 Paylaşım
    Paylaş 204 Paylaş 127
  • Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

    525 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 131
  • Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

    523 Paylaşım
    Paylaş 209 Paylaş 131
  • MİT Korucuları Başur Kürdistan’a Geçiriyor- ÖZEL HABER

    524 Paylaşım
    Paylaş 210 Paylaş 131

Önerilenler

PKK 12. Kongresi Başarıyla Gerçekleştirildi!

MİT’in Suriye Çölüne Geçirdiği DAIŞ’lilerin İsimleri- ÖZEL HABER

Önder APO: Çözüm İçin Kürt-Türk İlişkileri Tarihsel Olarak Anlaşılmalı

Tüm Egemen Güçlerin Politikalarını Şekillendiren Enerji Rekabet Alanı: Doğu Akdeniz!

MİT Korucuları Başur Kürdistan’a Geçiriyor- ÖZEL HABER

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç