09 Mayıs 2015 Cumartesi Saat 01:40
Hasekê’de 2 çete
üyesi sağ yakalandı
ANF-Rojava
Asayişi Genel Yönetimi Hesekê’de bugün yapılan çete saldırılarının artından
çıkan çatışmalarda 5 çetenin öldürüldüğünü, 2 çetenin de sağ yakalandığını
belirtti. Çatışmalarda bir Kadın Asayişi üyesinin de yaşamını yitirdiği
kaydedildi.
Rojava Asayişi Genel Yönetimi Hesekê’de bugün yapılan çete
saldırılarının artından çıkan çatışmalarda 5 çetenin öldürüldüğünü, 2 çetenin
de sağ yakalandığını belirtti. Çatışmalarda bir Kadın Asayişi üyesinin de
yaşamını yitirdiği kaydedildi.
Rojava Asayişi Genel Yönetimi bugün Hesekê’de
gerçekleştirilin çete saldırıları ve yaşanan çatışmaya ilişkin yazılı açıklama
yaptı. Asayiş resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada, Hesekê’de daha
önce Kadın Asayiş merkezi olarak kullanılan Nasra Mahallesi’ndeki eski Tarımsal
Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne yönelik sabah saatlerinde çeteler tarafından
saldırı yapıldığı hatırlatılarak, asayiş güçlerinin saldırıya karşılık verdiği
belirtildi.
Çıkan çatışmalarda intihar saldırısı girişiminde bulunan 5
çete üyesinin öldürüldüğü kaydedilen açıklamada, 2 çete üyesinin de sağ
yakalandığına vurgu yapıldı.
Çete saldırılarına verilen cevap ve çıkan çatışmaların
sonucunda Hesekê Kadın Asayişi üyesi Ruhşan Elî Ehmed’in yaşamını yitirdiği, 2
asayiş üyesinin de yaralandığı belirtildi.
Aileye başsağlığında bulunulan açıklamanın sonucunda,
“Rojava Asayişi olarak güçlerimizi saygı ile selamlarken, tüm şehit ailelerine
başsağlığı diliyoruz. Kentin tüm bileşenlerine bir kez daha ilan ediyoruz ki,
tüm bölgenin savunmasındaki ısrarımız sürecektir. Her koşul altında her
saldırıya cevap vererek, terörün kökünü kurutacağız denildi.
Bismil’de gözaltı
sayısı 16’ya yükseldi, Van’da bir kişi tutuklandı
ANF-Amed’in
Bismil ilçesinde Belediye Eşbaşkanı Cemile Eminoğlu’nun da evinin bulunduğu
birçok adrese yapılan baskında gözaltına alınanların sayısı 16’ya yükselirken,
Van’da ise 1 kişi tutuklandı.
Amed’in Bismil ilçesinde Belediye Eşbaşkanı Cemile
Eminoğlu’nun da evinin bulunduğu birçok adrese yapılan baskında gözaltına
alınanların sayısı 16’ya yükselirken, Van’da ise 1 kişi tutuklandı.
Amed’in Bismil ilçesinde sabah saatlerinde Bismil Jandarma
Komutanlığı’na bağlı askerlerin ilçe merkezinde, aralarında Bismil Belediye
Eşbaşkanı Cemile Eminoğlu’nun da evinin de bulunduğu çok sayıda eve yapılan
baskın sonucunda gözaltına alınanların sayısı 16’ya ulaştı. Dosya hakkında
verilen “gizlilik” kararı nedeniyle gözaltı gerekçesi öğrenilmezken,
jandarmadan talep edilen dosya numarası dahi avukatlara verilmedi.
DBP İlçe Örgütü, konuya dair açıklama yaparak baskını
kınadı. Belediye binası önünde yapılan açıklamaya Bismil Belediye Eşbaşkanları
Cemile Eminoğlu, Resul Sarı, DBP Amed İl Eşbaşkanı Ali Şimşek, İHD Amed Şubesi
Başkanı Raci Bilici ve kitle katıldı. Açıklamada konuşan Şimşek, yaklaşan
seçimlerle birlikte AKP’nin bölgede kirli oyunları devreye koyduğunu belirtti.
Belediye Eşbaşkanı Cemile Eminoğlu’nun evinin kapısını
kararak evin içine giren jandarmanın, daha sonra “yanlışlıkla girdik”
dediğini aktaran Şimşek, “Komik, akla ziyan söylemlerle bunu örtbas
etmeye, işledikleri bu suçtan sıyırmaya çalışan bu yaklaşım, seçime giderken
halkın iradesini değiştirme, dönüştürmeye çalışmadır” diye konuştu. HDP’yi
kimsenin durduramayacağını belirten Şimşek, “Kürt halkın geçmişte bu tür
baskılarla yıldırmaya çalıştılar. Kürt halkının geçmişte olduğu gibi bu tür
baskı ve şiddetlerle yılmayacağını herkesin çok iyi bilmesi gerekiyor”
dedi.
Bölgede ve Türkiye’de hak ihlallerin her geçen gün daha da
arttığına dikkat çeken İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici ise yaşanan hak
ihlallerinden duyulan kaygıyı dile getirdi. Hak ihlallerine dair araştırma
yapmak amacıyla ilçede bulunduklarını belirten Bilici, “Kamu
güvenliği” adı altındaki yasalar ile keyfi bir şekilde ev baskınları,
gözaltı gibi hak ihlallerin artacağına işaret etti.
Yapılan açıklamaların ardından kitle 5 dakikalık oturma
eylemi yaptı. Eylem “Baskınlar bizi yıldıramaz” slogan ve alkışlar
ile sona erdi.
VAN
Van’da dün evlere düzenlene baskınlarda gözaltına alınan
Mazlum Abi (19) ile N.A. (17) isimli çocuk, Van Emniyet Müdürlüğü’ndeki
işlemlerin ardından Van Adliyesi’ne sevk edildi. 6-8 Ekim Kobanê serhildanına
katıldıkları gerekçesiyle, savcılık tarafından tutuklanmaları talebiyle
mahkemeye sevk edilen 2 gençten, Mazlum Abi “örgüt üyesi olduğu iddiasıyla
tutuklandı. N.A. ise denetimli serbestlik koşuluyla serbest bırakıldı.
Tutuklanan Mazlum Abi Van F Tipi Kapalı Cezaevi’ne
gönderildi.
Akdoğan’a ‘süper’
yanıt HDP’li Baluken’den: Çenesini tutmasını bilirse ‘süper olur’
DİKEN- ‘İmralı
Heyeti’ üyesi HDP milletvekili İdris Baluken, HDP’nin barajı geçememe
ihtimalini, “Hiçbir şey de olmaz. Süper olur, çok güzel olur diye
değerlendiren Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ı, “Çözüm sürecinin
sorumluluğuyla çenesini tutmasını bilirse süper olur diye yanıtladı.
‘Buradan biz Akdoğan’a cevap verelim’
AKP’nin başından beri çözüm sürecine samimi ve ciddi
yaklaşmadığını ifade eden Baluken, “Özellikle sayın Akdoğan, Efkan Ala, Bekir
Bozdağ yani çözüm süreci çalışmasında muhatap olarak bizle belli konuları
konuşan insanların ortaya bu şekilde çıkmış olması çok büyük bir talihsizlik dedi.
Süreci yürüten sorumluluların siyasi konjonktürden bağımsız
olarak hareket etmesi gerektiğini belirten HDP’li vekil, partisinin barajı
geçememesini ‘süper olur’ diye değerlendiren Akdoğan’a aynı kalıpla cevap
verdi.
Baluken, şunları söyledi: “Buradan biz Akdoğan’a cevap
verelim. Yalçın Akdoğan çözüm sürecinin sorumluluğuyla çenesini tutmasını
bilirse süper olur. 8 Haziran’da HDP mecliste olacak ve süper olacak. 8
Haziran’da Başkanlık hayali kuran kişi sultan olmayacak, süper olacak. Yine 8
Haziran itibariyle AKP’de en az üç kanatlı bir bölünmenin ilk işaretleri olacak
oda Türkiye açısından süper olacak.
‘Masayı devirtmeyeceğiz’
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Çözüm sürecinde karşı
karşıya oturulan bir masa yok sözlerini de değerlendiren Baluken, çözüm süreci
için İmralı adasında yeni hazırlanmış bir salon ve uzun bir masa olduğunu,
ancak masanın etrafındaki koltukların boş olduğunu söyledi.
Baluken, “Erdoğan, şu anda sandalyeleri çekmiş durumda.
Masayı da devirmek istiyor. Masanın devrilip devrilmemesi de seçim sonuçlarına
bağlı. İstese bile Erdoğan’a o masayı biz devirtmeyeceğiz diye konuştu.
Masanın fiziki tarifi
“Etrafındaki koltukların doldurulması durumunda gerçekten
sadece Türkiye’nin değil, Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek bir masa olacak
olan bir masadır diyen HDP Grup Başkan Vekili, ‘masa’yı da şöyle tarif etti:
“Sandalye sayısını saymadık ama sandalyelerin büyük bir kısmı boş. O
sandalyelerin bir an önce doldurulması yönünde bizin çağrımız oldu. Daha önce
İmralı’da çekilen fotoğraflarda yer alan masa yok orada. Yeni hazırlanmış bir
masa yeni toplantı salonunda uzun ve geniş bir masadır. Maalesef o koltukları
bir türlü AKP hükümeti Erdoğan’ın talimatıyla doldurmadı.
Baluken, sözlerini şöyle sürdürdü: “Genişlemiş müzakere
heyetleri, izleme heyeti belli konularda uzmanlaşmış komisyonlar oraya gelip o
koltukları doldurup çok nitelikli çalışmalarla Türkiye’nin, Kürdistan’ın ve
Ortadoğu’nun geleceğini konuşacaklardı.
Kongre iptali Erdoğan’ın eseri
PKK’nın silahsızlanma kongresini gündeminden
çıkarmasının‘Kürt sorunu yoktur’ diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eseri
olduğunu savunan Baluken şunları söyledi: “İzleme heyetinin kurulması ve resmi
müzakerelerde belli mutabakatların sağlanması durumunda KCK’nin, PKK’nın bir
hafta içerisinde kongre toplayabileceğini net olarak ifade ettik. Cumhurbaşkanı
Erdoğan özellikle bu kongrenin gündemden kalkması için elinden gelen bütün
gayreti gösterdi. Umarız hükümet rasyonel bir akılla düşünür. Çözüm sürecinin
bu kadar büyük bir aşamaya gelmesinin kalıcı barışın finaline gelmesi
kendiliğinden oluşan bir süreç değildi. Büyük emekler vardı arkasında.
Diyalogda sıkıntılar var
Baluken, İmralı adasına gitmek için başvuruda bulunduklarını
ancak başvurularına bir yanıt alamadıklarını da ifade ederek şunları söyledi:
“Bir aydır İmralı’ya gidemiyoruz. Başvurumuz var. Cumhurbaşkanının ortaya
koyduğu siyasi tavır nedeniyle gidemiyoruz. ‘Fırtına bin dinsin öyle bakalım’
demişlerdi. Anladığımız kadarıyla o fırtına dinmiyor. AKP’deki fırtına kolay
kolay dinmeyecek. Son görüşmemizi devlet ve hükümet heyeti ile iki hata önce
yaptık. iki hafta önce devlet yetkilileri İmralı adasına gittikten sonra bize
geri dönüş yapacaklarını söylemişlerdi. Ama hale bir geri dönüş olmadı
dolayısıyla şu anda var olan diyalog sürecinde de ciddi sıkıntılar var.
Buldan: Öcalan ile
görüşmemiz engelleniyor
K24-HDP
Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, adaya en son 5 Nisan’da
gittiklerini, yine gitmek için başvurduklarını, ancak 10 gündür kendilerine
cevap verilmediğini, Abdullah Öcalan ile görüşmelerinin engellendiğini ifade
etti.
Buldan, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın “HDP baraj
altında kalırsa süper olur sözlerine ise, “Biz Sayın Akdoğan’a HDP olarak
barajı çoktan aştığımızı buradan iletmek isteriz ve bizim için süper olan bu
durum aslında. Seçimden sonra yüzde 11 üzerinde bir oranla aştığımız barajla
birlikte kendisine bunu hatırlatacağız diyerek yanıt verdi.
Zeynep Kuray’ın BirGün’de yayımlanan haberine göre, HDP
Milletvekili Buldan, Akdoğan’a “HDP’yi bırakıp, bir an önce İmralı’daki masayı
doldurma ve İzleme Kurulu’nu oluşturma çağrısında bulundu.
‘Barajı çoktan aştık’
Pervin Buldan, “HDP baraj altında kalırsa süper olur
açıklamasında bulunan Başbakan Yardımcısı Akdoğan’ın çözüm sürecinde ve çözüm
kurulunda aktif bir rol aldığını hatırlattı. Buldan, HDP’nin devletle
diyalogunu, İmralı’ya gidişleri sağlayan, İmralı’da yapılan görüşmeleri bire
bir okuyan bir bakan olarak Akdoğan’ın böyle bir açıklama yapmasının aslında
sürece yaklaşımını da ortaya koyduğunu vurguladı.
Buldan, “Biz Sayın Akdoğan’a HDP olarak barajı çoktan
aştığımızı buradan iletmek isteriz ve bizim için süper olan bu durum aslında.
Seçimden sonra yüzde 11 üzerinde bir oranla aştığımız barajla birlikte
kendisine bunu hatırlatacağız dedi. ‘
‘Süreç seçime heba edilmeyecek kadar kıymetli’
Bu tür açıklamaların HDP’yi daha da güçlendirdiğini belirten
Buldan, “Onlar bu tarz açıklamalar yaptıkça insanların gözünde ufalıyorlar
diye konuştu. Akdoğan’ın HDP ile uğraşmak yerine, İmralı adasındaki masanın
doldurulması için uğraşması çağrısında bulunan Buldan, “Sayın Akdoğan HDP’yi
bırakıp, bir an önce İmralı’daki masayı doldurmaya, izleme kurulunu oluşturmaya
uğraşsın. Barış ve müzakere süreci, seçim sürecine heba edilmeyecek kadar
kıymetli bir süreçtir. İnsanlarımızın ölmemesi için önemli ve kıymetlidir
dedi.
‘Halayın başını Erdoğan çekiyor’
Akdoğan’ın bu açıklamalarının Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’dan bağımsız olmadığına işaret eden Buldan, kendi oylarının düşmesine
karşılık, HDP’nin yükselişini gören Erdoğan ve ekibinin anket sonuçlarına
bakarak açıklamalarda bulunduklarını kaydetti. Bu konuda yaşadıkları moral
bozukluğunu yaptıkları açıklamalarla telafi etmek istediklerini belirten
Buldan, “Cumhurbaşkanı Erdoğan halayın başını çekiyor, diğerleri de arkadan geliyor
dedi.
Bu ülkede Kürt sorununun var olduğunu, böyle bir sorun
olmasaydı bugün İmralı adasında bir masa olmayacağını vurgulayan Buldan, Kürt
sorununu inkâr etmenin süreci inkâr etmek anlamına geldiğini söyledi. Çözüm
sürecinin sağlıklı devam etmesi için gerekli mekanizmaların oluşturulması
gerektiğinin altını çizen Buldan, ancak gerek Erdoğan, gerek Akdoğan, gerekse
Davutoğlu’nun yaptıkları açıklamalarla bu mekanizmanın önünü tıkadığını ve
sürece zarar verdiğini ifade etti.
‘Süreç AKP ile başlamadı’
AKP hükümetinin süreç açısından tek muhatap olmadığına da
dikkat çeken Buldan, sözlerine şöyle açıklık getirdi: “Süreç AKP ile başlayan
bir süreç değil, devletle işleyen bir süreçtir. Bütün bu müzakereler,
mutabakatlar hepsi devletle görüşülüyor, onlarla birlikte yapılıyor. AKP,
hükümet olmanın gereğinden dolayı, sadece yasaları yapmakla hükümlüdür.
Dolayısıyla bir başka parti de olsa, çözüm süreci ilerleyecek ve yol alacak.
Biz seçimlerden sonra barış ve müzakere sürecinin sağlıklı bir biçimde
ilerleyebilmesi için elimizden gelen tüm çabayı sarf etmeye çalışacağız, çünkü
sonuçta insanlar ölmüyor. Onlar ise sadece bunun önünü tıkamaya çalışıyorlar.
Biz de onlara gölge etmeyin başka ihsan istemez diyoruz.
‘Müzakereler başlamadan kongre olmaz’
PKK’nin kongreyi toplamama kararını da değerlendiren Buldan,
kongrenin muhtemelen seçim sonrasına kalacağını söyledi. Müzakerelerin henüz
başlamadığını hatırlatan Buldan, “Müzakereler başlamış olsaydı bugün Kandil
farklı bir açıklama yapmış olabilirdi. Çünkü Sayın Öcalan da Kandil’e yönelik
şöyle bir ifade kullanmıştı ‘Mutabakat sağlanıp, müzakerelere geçildiği
takdirde ben esas çağrımı o zaman yapacağım’. Ancak biz hâlâ müzakerelere
geçemedik. Sorun burada ve ancak müzakerelere geçilmesiyle çözülecek.
Müzakerelere geçilmeden KCK silahları bırakma yönünde karar almaz, alamaz diye
konuştu.
İmralı’ya gidişlerin de engellendiğini vurgulayan Buldan,
adaya en son 5 Nisan’da gittiklerini belirterek, yine gitmek için
başvurduklarını ancak 10 gündür kendilerine cevap verilmediğini söyledi. Çözüm sürecinin gelişmesi ve olgunlaşması
için acilen bir müzakere heyeti ve izleme kurulu oluşturulup, 10 maddenin
tartışmaya açılması gerektiğinin altını çizen Buldan, “Bu tartışmalarla
birlikte müzakerelere geçilmesiyle birlikte Sayın Öcalan da Kandil’e asıl
çağrısını yapar dedi.
MİT TIR’ları
soruşturmasında 4 eski savcı ve jandarma alay komutanı hakkında tutuklama
T24-Adana’da
MİT’e ait TIR’larının durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında 4 eski savcı
ve dönemin jandarma alay komutanı hakkında tutuklama kararı verildi
Adana’da MİT’e ait TIR’larının durdurulmasına ilişkin
soruşturma kapsamında 4 eski savcı ve dönemin jandarma alay komutanı hakkında
tutuklama kararı verildi. Tutuklanması istenen kişiler şöyle:
Dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık,Özel
Yetkili Başsavcı Ahmet Karaca, Özel Yetkili savcılar Aziz Takçı, Özcan Şişman
ve dönemin Adana Jandarma Alay Komutanı Albay Özkan Çokay.
5 kişiye “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen
veya tamamen engellemeye teşebbüs” şuçlaması yöneltildi.
Açığa alınan savcılardan Adana’da kalan tek savcı olan Özcan
Şişman, kararkla ilgili “Hukuksuzluk devam ediyor” dedi.
1 Ocak 2014’de Hatay, 19 Ocak 2014’de de Adana’da ‘Mühimmat
ve silah’ taşıdıkları iddiasıyla TIR ve otobüslerde özel yetkili Adana
Cumhuriyet Savcıları tarafında arama yaptırılması istenmesi tartışmalara neden
olmuş, görevli 4 savcının önce başka yerlere atamaları yapılmış, daha sonra
açığa alınmışlardı.
Dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık,
Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman hakkında
soruşturmalar sürerken, TIR’ları arayan askerler hakkında ‘casusluk’ suçlaması
ile dava açılıp, celseler gizli yapılmaya başlandı. Bu arada HSYK’nın
incelemeleri tamamlandı ve usul gereği tutuklanma istemleri olay yerine en
yakın yer olan Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Bu mahkeme de 4 savcı
hakkında tutuklama kararı verildi. Bu arada ilin en yüksek rütbeli komutanı
olması nedeniyle Adana eski İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay hakkında da
yine HSYK tarafından talep edilen tutuklama istemi, Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından kabul edildi.
Özcan Şişman: Hukuksuzluk devam ediyor
Hakkında tutuklama kararı çıkartılan savcı Özcan Şişman, DHA
muhabirine tutuklama kararıyla ilgili yaptığı ilk açıklamada şöyle dedi:
“Hukuksuzluğun olduğu bir yerde hukuksuzluk devam ediyor. Güce biat
edenler, hukuku yok sayarak, gücün talimatını yerine getiriyorlar. Birilerinin
gazını almak için bizi tutukluyorlar. Yaşadığımız süreç budur. Daha önce de
dile getirdiğim gibi hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Bütün işlerimizde
hukuk neyi gerektiriyorsa onu yaptık.”
Savcı Takçı: Bu bir eşkiyalıktır
Radikal’den İsmail Saymaz’a bilgi veren Savcı Aziz
Takçı,karara ilişkin şunları söyledi:
“Bu bir eşkiyalıktır. Evinize gelen, yolumuzu kesen eşkiyaya
yasaya aykırı davrandığını hatırlatmak ne kadar anlamsızsa bu da öyledir. Ne
sorarlarsa cevabını vereceğiz. Ancak, bir eşkiyalık düzeni bu işi yapıyor.
Böylesi bir kararı beklemediğini, bizzat giderek teslim
olacağını söyleyen Savcı Aziz Takçı, tutuklanma olasılığı için de şu yorumda
bulundu:
Bu yola girenler mahkemeleri de ayarlamıştır. da bu
işleme bir soruşturma dahi açılmaz ancak, bunu yapanlar bunu da hesap
etmişlerdir. Devlet varsa, -ki olmadığı görülüyor-, bir suç örgütü devlete
egemen olmuştur ve bu işlemi yapıyor.
Hizbullah: El
Nusra’ya saldıracağız
İLKE-Hizbullah
örgütünün lideri Hasan Nasrallah, Suriye sınırındaki El Nusra Cephesi’ne
saldıracaklarını söyledi.
Hizbullah örgütünün lideri Hasan Nasrallah, El Nusra
Cephesi’nin kabul edilemez bir tehdit olduğunu belirterek, Nusra Cephesi’ne
saldıracaklarını söyledi.
BBC Türkçe’nin haberine göre, Nasrallah Kalamun Dağları’nda
bulunan Nusra Cephesi’ne hedef alınacağını söylerken, zamanlama konusunda
ayrıntı vermedi.
Nasrallah, Suriye’deki Hizbullah bir dizi saldırı düzenleyen
El Nusra’nın kabul edilemez bir tehdit olduğunu vurguladı.
Nasrallah, Nusra Cephesi saldırılarının Lübnan’ın
güvenliğine yönelik kabul edilemez bir tehdit olduğunu ve “radikal adımlar
gerektirdiğini söyledi.
Nasrallah, “Lübnan devletinin bu sorunu çözme kabiliyeti
yok. Dolayısıyla gerekeni biz yapacağız ve sorumluluğu alacağız dedi.
Hizbullah lideri “Operasyonlara başladığımızda bile duyuru
yapmayacağız. diye de ekledi.
Demirtas: Biz AKP ile
ittifak için bu kadar zahmet çekmiyoruz – Habertürk
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtas, dün ODTÜ’de
öğrencilerle bir araya geldi. Gazetecilerin ODTÜ kampusuna alınmamasını
eleştiren Demirtas, “ODTÜ rektörü ve yönetimine söylüyorum. ODTÜ’de rektör
olmak yürek ister. Yüreğiniz yoksa bırakın” dedi. Demirtas, öğrencilerle
buluşmasında ise sorular üzerine şunları söyledi: “ Biz AKP ile ittifak için bu
kadar zahmet çekmiyoruz. İlkeleri uyuşmayan iki uçtaki partiyiz. Birlikte bir
hükümet programı etrafında birleşemeyiz. Türkiye’yi AKP’den kurtarmak
istiyoruz. ? (Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ‘HDP barajı geçmese süper
olur’ sözü): Parlamentoda, AK Parti dışında milletvekili olmasa mesela, daha .
süper olur. Hayal ettikleri ?İM parlamento öyle bir par1 lamento. Fakat 7
Haziran akşamı neyin süper olduğunu görecekler. Kendisi de biraz bu konularda
az konuşsa daha süper olur. ? (Cumhurbaşkanı’nın seçim yasaklarını ihlal ettiği
yönündeki başvuru): Her gün YSK’ya başvurumuz devam edecek. Belki yarın Anayasa
Mahkemesi’ne de başvurumuz da olacaktır. Buna ‘Dur’ diyebilir. Anayasa
Mahkemesi’ne güveniyorum.
Demirtaş: Erdoğan
için AYM’ye başvuracağız – DİHA
Öğrenciler tarafından düzenlenen bir etkinlik kapsamında
ODTÜ’ye giden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP Ankara
Milletvekili Adayı Sırrı Süreyya Önder, binlerce öğrenci tarafından karşılandı.
Etkinliğin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim yasaklarını ihlal ettiğine ilişkin başvurularının
YSK tarafından reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını
söyledi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile HDP Ankara
Milletvekili adayı Sırrı Süreyya Önder, HDP Ankara Gençlik Koordinasyonu
tarafından düzenlenen etkinlik kapsamında ODTÜ’de binlerce öğrenci ile Fizik
Bölümü amfisinde buluştu. Önder ve Demirtaş, salonda binlerce öğrencinin
coşkulu alkışlarıyla karşılandı. Amfiye sığmayan gençlerin bir bölümü merdiven
ve yerlerde otururken, yüzlerce öğrenci de yoğun ilgi nedeniyle amfinin
dışından etkinliği takip etmek zorunda kaldı. Etkinlik 6 Mayıs 1971’de idam
edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan şahsında devrim mücadelesinde
yaşamını yitirenler anısına saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Ardından,
ODTÜ’ye sık sık yapılan polis müdahalelerine ilişkin sinevizyon gösterimi
yapıldı. Yaşamını yitiren 68 kuşağı önderleri ve PKK’lilerin fotoğraflarının ekrana
geldiği sırada, gençler hep bir ağızdan “Devrim şehitleri ölümsüzdür”
sloganı attı.
‘Denizlerin
mücadelesini yürütme sözü veriyoruz’
İlk olarak söz alan Önder, “6 Mayıs’ta Türkiye
halklarının mücadelesinin en güzel evlatlarından üçünün katledildiği günde
buradayız. Anıları önünde saygıyla şükranla büyük bir ödenmez borçluluk
duygusuyla eğiliyoruz. Anılarını ve devrimci mücadelelerini, kendi
mücadelemizde yürütme sözü veriyoruz” dedi. Denizleri, Karşıyaka’daki
mezarları başında andıklarını söyleyen Önder, “Başta gençlik olmak üzere,
kadınlar olmak üzere bütün Ankara oraya akmıştı, o üç mezarın arasındaki mesafe
tamamen kapanmış bir insan seliyle. Biri gider bin geliriz sözünün vücut bulmuş
haliydi bugün Karşıyaka. Selam olsun herkese” diye konuştu.
‘Başarımız, Denizlere
bağlığımızı gösterecek’
6 Mayıs’ta ODTÜ olmalarının kendileri için anlamı bir yanı
olduğunu belirten Demirtaş, “Bu seçimlerde ve seçim sonrasında,
Türkiye’deki artık siyaset yapma biçiminin, egemen devlet siyaset dayatmasını
boşa çıkartacak bir anlayış ile bir başarı elde edersek elbette ki Denizlerin
anısına bağlı kalmış olmanın da bir somut göstergesi olacak. Kim her nerede
bizler adına direnmişse, işkence tezgahlarında dağlarda her biri bizim
onurumuzdur. Ortak onurumuza sahip çıkmakta Türkiye’deki bütün devrimcilerin
boyunun borcudur. HDP kendi payına düşen sorumluluğu yerine getirme gayreti
içindedir” dedi.
‘HDP, ODTÜ rektörünü de kurtaracak’
Rektörlük kararıyla basın mensuplarının ODTÜ’ye alınmamasına
tepki gösteren Demirtaş, “ODTÜ yönetimi ODTÜ’nün direniş şanını yakışır
bir tutum içersinde olmadığını belirtmek isterim. Burada özgür düşünceyi
engellemeye çalışan öğrencilerin, siyasetçilerin, akademisyenlerin
düşüncelerini engellemeye çalışmak nafile bir çabadır. Bunu 2015 yılında başarabileceğini
düşünen varsa kendini kandırıyor. Burada bizim sesimizin dışarıya
ulaşılamayacağını düşünerek salonu, basını engelleyen bir yönetim zaten
bireysel düşünüyor olamaz. Zaten ODTÜ’ye yakışır olamaz. Ben ODTÜ Rektörüne ve
yönetimine şu tavsiyede bulunmak istiyorum. ODTÜ’de rektör olmak yürek ister,
yüreğin yetmiyorsa bırakın kardeşim. HDP’liler gelip burada konuştu ve ODTÜ
öğrencilerini dinledi diye azar işitmekten korkuyorsan sen yanlış üniversitede
rektörsün. ODTÜ Rektörü ve benzer rektörler bu siyasal baskıyı kabul etmek
istemiyorlarsa bu siyasal baskıdan kurtulmak istiyorlarsa HDP onları da
kurtaracak. Yok memnunlarsa biz onlardan kurtulacağız” ifadelerini
kullandı.
‘AKP ile koalisyon yapmamız imkansız’
Demirtaş, konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını
yanıtladı. Bir öğrencinin “AKP ile HDP arasında oluşacak olası bir
koalisyon nasıl sürecek?” şeklindeki sorusuna cevap veren Demirtaş,
“Hiç AKP ile koalisyon yaparız demedik. Çok açık söylüyorum, biz AKP ile
ittifak yapmak için bu kadar zahmet çekmiyoruz. Ama şunu Türkiye seçmenin
hissetmesi lazım. 8 Haziran sabahı esnaflar dükkanları açmak, memurlar
maaşlarını almak için garanti istiyorlar. AKP ve Cumhurbaşkanı koalisyon
tartışmalarına atıfta bulunarak, bir korku ortamı yaratıp AKP’nin etrafından oy
toplamak istiyorlar. Biz de sadece koalisyondan korkulmaması mesajı vermek
istedik, yani ne olursa olsun sonuç Türkiye hükümetsiz kalmak, maaşlarını
alacaksınız dedik. Bunun için illa AKP ye oy vermeniz, tek başına iktidar
olması gerekmez. Biz HDP olarak bir istikrarsızlığa izin vermeyeceğiz’ mesajı
verdik. İlkeleri uyuşmayan iki uçtaki partiyiz. Bir hükümet etrafında
çalışmamız imkansızdır. AKP’ye en nitelikli muhalefeti yapmak için Meclis’e
girmek istiyoruz. Türkiye’yi AKP’den kurtarmak istiyoruz” diye konuştu.
Demirtaş, daha sonra
dışarıda gündeme dair gazetecilere açıklamalarda bulundu.
‘Akdoğan daha az
konuşsa süper olur’
Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın “HDP barajın
altında kalırsa süper olur şeklindeki açıklamasına ilişkin de “Parlamento,
yargı, üniversiteler, medya hepsi Aksaray’a bağlansa daha süper olur. Bence
sadece HDP’nin girmemesi yetmez. Parlamentoda AKP dışında milletvekili olmasa
mesela daha süper olur. Hayal ettikleri toplum, hayal ettikleri parlamento öyle
bir parlamento. Fakat 7 Haziran akşamı neyin süper olduğunu görecekler. Kendisi
de biraz bu konularda az konuşsa daha süper olur” dedi.
‘AKP seçimi kazansa
da kendi beyannamesini uygulamayacak’
Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Fitne
odaklarına ilişkin inadına çözüm süreci” açıklamasına ilişkin sorulan bir
soruyu ise şöyle cevapladı: “Hangi Başbakan söyledi onu? Davutoğlu olan.
Ne söylediklerini inanın ki kaile almaya gerek yok. Biri ‘Kürt sorunu yoktur’
diyor. Öbürü ‘çözüm sürecini ısrarla sürdüreceğiz’ diyor. İki Başbakan kendi
aralarında anlaşamıyorlar. İki farklı kampanya sürdürüyorlar. Başbakanlardan
biri AKP bildirgesini savunuyor, diğer Başbakan ise Cumhurbaşkanı olan yani
kendi seçim beyannamesini savunuyor. Onda Başkanlık dışında hiçbir yok. AKP
seçim kazanırsa kendi beyannamesini uygulayamayacak.”
‘Erdoğan için AYM’ye
başvuracağız’
HDP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim yasaklarını ihlal
ettiği gerekçesiyle yaptığı başvurunun YSK tarafından reddedilmesiyle ilgili
soru üzerine Demirtaş, “Yüksek Seçim Kurulu’nun adil olmadığının tescil
edildiği bir ortamda doğrusu seçim güvenliğini nasıl sağlayacağız veya seçmen
güvenliğini nasıl sağlayacağız. Bu ciddi bir tartışma konusudur artık. YSK
Sayın Cumhurbaşkanının şuanda seçimlere müdahale etmediğini söyleyemez. Bu
halkı aptal yerine koymaktır. Halk aptal değildir, herkes ne olduğunun
farkında, bir suç işlendiğinin farkında. Fakat YSK bunu tescillemiyor. Her gün
YSK’ya başvurumuz rutin olarak devam edecek. Sonuç alıncaya kadar, son seçim
gününe kadar ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne de arkadaşlarımız konuyu taşımak üzere
hazırlık yapıyorlar. Belki yarın AYM’ye de bu konuda bir başvurumuz da
olacaktır” diye konuştu.
RTÜK üyelerinden
YSK’ya başvuru – ANKA
RTÜK’ün 4 üyesi
YSK’ya yaptıkları başvuruda, seçim döneminde ekrana gelmeleri ve konuları
sebebiyle aslında seçim programı olarak ele alınması gereken bazı yapımların,
konukların kimliği nedeniyle tespit dışında bırakılmalarının haksız
propagandaya neden olduğu belirtildi. Üyeler, söz konusu yayınların niteliği
belirlenerek, eşitliğin sağlanmasını istedi.
RTÜK’ün muhalefet parti kontenjanından seçilen üyeleri Ali
Öztunç, Süleyman Demirkan, Esat Çıplak ve Ersin Öngel YSK’ya başvuruda bulundu.
YSK’nın her seçim döneminde yayınlar için “tarafsızlık, gerçeklik, doğruluk ilkelerine
uygun davranmaları, taraf tutan yayınlar yapmamaları, kuruluşların yayınlarında
demokratik kurallar çerçevesinde adaylar arasında fırsat eşitliğini sağlamak
zorunda olmaları şeklinde karar aldığı vurgulanan başvuruda, “Son
Cumhurbaşkanlığı seçim döneminde ise, diğer dönemlerden farklı olarak YSK ilk
kez RTÜK’te yayınların izlenme biçimi ile ilgili kural belirlemiş ve kararla
‘haber kuşaklarının izlenmesi’ hususunu Üst Kurul’a iletmiştir denildi.
-“SİYASİ TARAFSIZLIĞI OLMASI BEKLENEN KİŞİLER –
Bu seçim döneminde de YSK’nın etkili denetim için yayın
tespit ve değerlendirmelerinin tam ve eksiksiz yapmasının zorunlu olduğu
belirtilen başvuruda, bu nedenle, canlı ya da banttan yayınlarda hangi siyasi
partilere ve görüşlere, ne kadar süre ile ve hangi yayın saati diliminde yer
verildiğinin tespiti ile bir siyasi parti lehine veya aleyhine yapılan tüm
yayınların dikkate alınmasının önemli olduğu ifade edildi.
Son iki seçim döneminde olduğu gibi bu dönemde de, 10
Mart’tan bu yana siyasi kimliğe sahip olmayan, doğrudan siyasi kişilik olarak
algılanmayan ya da siyasi tarafsızlığı olması beklenen kişilerin canlı
yayınlarda açıklamalar yaptığı, programlara konuk olduğu ifade edilen başvuruda
şöyle denildi:
“Açıktır ki bir yayının siyasi nitelikli seçim programı olup
olmadığını belirlemek için ‘katılımcının kimliğine bakılmaksızın, ele alınan
konunun siyasi niteliği ve seçimle ilintisini’ temel ilke olarak kabul etmek
gerekir. Seçim döneminde ekrana gelmeleri ve konuları sebebiyle aslında seçim
programı olarak ele alınması gereken bazı yapımların, konukların kimliği
nedeniyle tespit dışında bırakılmaları dolayısıyla bir görüş lehine veya
aleyhine haksız propaganda süresi yaratılması tehlikesi mevcuttur.
-“SEÇMENİ ETKİLEYECEK NİTELİKTE –
Başvuruda, bu eksikliğin ortadan kaldırılması ve eşitliğin
sağlanması için, haber ve güncel programlarla siyasi mitingler başta olmak
üzere canlı veya banttan yayınlanan, siyasi kimliği olan kişilerin yer aldığı
veya konusu doğrudan seçime yönelik yapımlarla açık ya da kapalı alan seçim
toplantılarının canlı ya da banttan yayınlarının değerlendirme kapsamına
alınması istendi. Başvuruda, yayınlarda yer verilen siyasi partinin veya
kişinin kimliği, yayın saati ve süresinin tespit edilmesi, seçime yönelik ya da
siyasi içerikli konuların dile getirildiği yayınlarda, seçmeni etkileyecek
nitelikte lehte/aleyhte görüşlerin tespit edilerek dikkate alınması da istendi.
Diyanet hem Yezid hem
MGK’dır, kaldırılmalı’ – Özgür Gündem
HDP’nin İslami adayı Hüda Kaya ile Alevi MYK üyesi Hatice Altınışık,
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını benzer gerekçelerle istedi. Kaya,
Diyanet için “Yezidi zihniyetini geliştiren kurum” derken, Altınışık
MGK benzetmesi yaptı.
HDP’nin “yeni yaşam bildirgesi”nde yer alan
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması maddesi günlerdir Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın dilinde. “Açılış ve temel atma törenleri” adı altında
seçim mitingleri düzenleyen Erdoğan, özellikle Kürt kentlerinde Alevilerden
Sünnilere toplumun geniş bir kesiminin arzusunu ifade eden bu talebi, HDP’yi
yıpratmanın bir aracı haline getirmeye çalıştı, Müslüman halkı HDP’ye karşı
kışkırtmak istedi.
HDP, neden Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını
istiyor? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yerine ne öneriyor? “Yeni
yaşam” da inanan ile inandığı arasındaki ilişki nasıl olacak?
Bu soruyu Halklar ve İnançlardan Sorumlu Eş Genel Başkan
Yardımcısı Hatice Altınışık ile HDP İstanbul milletvekili adayı Hüda Kaya
yanıtladı.
İslami çevrelerin tanınan ismi Kaya, Diyanet İşleri
Başkanlığı’nı tanımlarken, “Yezid zihniyetini geliştiren kurum”
ifadesini kullandı. Kurumun Türkiye coğrafyasının çok dilli, çok renkli, çok
inançlı yapısına aykırı bir şekilde “tekçiliği” dayattığına dikkat
çeken Kaya, “Bu topraklarda Yezid zihniyetini geliştiren, dini egemen
kültürün bir nesnesi haline getiren, din aracılığıyla halkları afyonlayan,
uyuşturan bir mekanizma vazifesi görmüştür” dedi.
Uzun yıllar Alevi örgütlerinde yöneticilik görevinde bulunan
Altınışık da, Diyanet İşleri Başkanlığı ile MGK’nın eşdeğer kurumlar olduğuna
dikkat çekti ve ekledi: “Diyanet İşleri Başkanlığı da tek dil, tek din,
tek ırk ilkesinin üzerine oturan bir kurum.”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İslamiyet’in tamamını değil
sadece Sünniliğin Hanefi fıkhını temel aldığını hatırlatan Altınışık,
“Sadece Aleviler değil, Sünniliğin Şafilik, Malikilik ve Hanbelilik
fıkıhlarının da içtihadı bu kurumda yoktur” diye konuştu.
‘AMAÇ İNANÇ DEĞİL
DEVLETİN ÇIKARI’
Altınışık, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş
nedenlerinden birinin vatandaşların inançlarına değil devlete biat etmelerini
sağlayan bir mekanizmayı kurmak olduğuna dikkat çekti, “Vatandaşın
inandığı şeyin değerleri ile değil devletin politik çıkarları ile kurgulanan
bir mekanizma” dedi.
Altınışık şöyle konuştu: “Eşitlikten, birlikten,
barıştan bahsediyorsak, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir mekanizmanın
olmaması gerekir. Çünkü devlet aklını ve tekliği dayatan, vicdanı ortadan
kaldıran bir mekanizmadır. Bütün halklara, inançlara ve inançsızlara eşit
davranabilecek bir mekanizma değildir.”
Kaya da, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dini “devlet
tekeline almak anlamına geldiğini” belirtti ve ekledi: “Farklı meslek
dallarında bugün üniversiteler, okullar açılabilir. Ancak din alanı devletin
öylesine tekelindedir ki, tek bir özel imam hatip lisesi, özel ilahiyat
fakülteleri açamazsınız. Kanunen yasaktır. HDP, seçim bildirgesinde
Yezidçiliğin kurumsallaşmış hali olan Diyanet’i kaldırıp bütün inançlara eşit
mesafede olan bir kurum önermektedir. Müslümanlar nasıl başka bir dinin ya da
mezhebin zorla din dersi olarak kendi çocuklarına öğretilmesini istemezlerse,
başka bir mezhepten inançtan olan halklar için de aynı şeyi düşünmemiz lazım.
Yasaklara hep birlikte karşı çıkmamız lazım.”
‘HDP İNANANI İNANCI İLE BAŞBAŞA BIRAKACAK’
HDP, nasıl bir kurum öneriyor?
Altınışık bu soruya yanıt vermeden önce inanmanın,
“inanan ile inandığı arasındaki manevi bir bağ” olduğuna dikkat
çekti, ardından “HDP inanan ile inandığı arasındaki bütün devletin
mekanizmalarını çekip almak. Onu inancı ile baş başa bırakmak. Nasıl istiyorsa,
nasıl inanıyorsa, inancını özgür bir biçimde sürdürebileceği zeminler olanaklar
yaratmak” dedi.
Din memuru yetiştirmenin devletin işi olmadığının altını
çizen Altınışık şöyle konuştu: “Her inanç topluluğu kendi inanç önderini
kendi içinden kendi değerleri ile kendi inanç ritüelleri ile çıkartabilir,
çıkartır. Bu Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan önce böyleydi. Medreselerde
eğitimler alınırdı, din alimleri çıkardı, toplumun ihtiyaçlarını onlar
karşılardı. Devlet bunlara maaş vermezdi. Hem Alevilik hem de İslam inancı
alirızalık üzerine kuruludur. Toplum kendi inanç önderlerinin ihtiyaçlarını
giderir.”
Cami, medrese ve cemevi gibi inanç merkezlerinin elektrik ve
su gibi ihtiyaçlarının yerel yönetimler tarafından karşılanabileceğini belirten
Işık, “HDP, İnanç Kurumu öneriyor. Bu ülkede yaşayan bütün inançların,
bütün fıkıhların, bütün mezheplerin kendileri gibi yaşayabilecekleri, kendi
inançlarını özgürce sürdürebilecekleri alanlar açan bir kurum. Her toplum kendi
iç hukukunu uygulayabilir. Ama toplamda hepsinin sorumlu olduğu merkezi hukuk,
uluslararası hukuk normlarıdır, evrensel insan hakları beyannamesinde etkili
olan yaptırımlardır” dedi.
Milletvekili adayı Hüda Kaya da, Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın tekçiliğin yanı sıra merkezi bir yapı olduğunu belirtti,
“İstanbul’daki bir mahallenin cami imamı da Hakkari’deki bir mahallenin
cami imamı da Diyanet’ten gönderilen hutbeyi okumak zorunda. Oysa her yerin o
günkü dini kültür ve gelenek ile ihtiyaçları farklı olabilir. HDP bu konuda da
yerelleşmeyi savunuyor” dedi.
Sol ilk kez
yükselişte – Cumhuriyet
“Haziran 2015 Seçimleri Türkiye Kamuoyu Dinamikleri
Araştırması na göre ekonomi kötüye gidiyor diyenler yüzde 30’dan yüzde 48’e
yükseldi. Araştırmada 1990 yılından beri ilk kez sol seçmen oranının yükseldiği
tespiti yapıldı.
Açık Toplum Vakfı, Koç Üniversitesi ve ABD OHIO Devlet
Üniversitesi’nin işbirliğiyle “Haziran 2015 Seçimleri Türkiye Kamuoyu
Dinamikleri Araştırması na göre son bir yılda “ekonomi kötüye gidiyor diyenler
yüzde 30’dan yüzde 48’e yükseldi. Türkiye’nin en önemli iki sorunu sorulduğunda
yüzde 39 ile işsizlik ve yüzde 13 ile ekonomik kriz ilk iki sırada. Türkiye
için başkanlık sisteminin parlamenter sisteme göre daha iyi bir yönetim biçimi
olduğunu düşünen seçmenlerin oranı ise yüzde 27 olarak saptandı. Araştırmada
ayrıca sol görüşlülerin oranının 2002 yılında yüzde 15.3’e gerilediği, 2015
yılında ise bu oranın yüzde 23.7 oranına yükseldiği görüldü.
Sorunlar ekonomi odaklı
Prof. Dr. Ali Çarkoğlu araştırma bulgularıyla ilgili yaptığı
açıklamada, seçmenlere göre bugün Türkiye’nin en önemli sorunlarının ekonomi
odaklı olduğunu belirterek “İşsizlik, geçim sıkıntısı, yoksulluk, enflasyon,
ekonomik kriz gibi kaygıları Türkiye’nin en önemli sorunları olarak dile
getiren seçmenlerin oranı yüzde 56’dır. Bu oran 2007 ve 2011 seçimleri
öncesindeki ölçümlere oldukça yakındır.
İfade özgürlüğü
Prof. Dr. Çarkoğlu demokrasi ve ifade özgürlükleri konusunda
da gözlemlerini şöyle aktardı: “Bugün Türkiye’de demokrasinin işleyişinden
memnun olmayanların oranı yüzde 45’tir. 2006 yılından beri takip ettiğimiz bu
gösterge 2011 yılında yüzde 33 ile en düşük seviyesine geriledikten sonra
sürekli artış göstermiştir. İfade özgürlüklerine dair değerlendirmelerde
2007’den bu yana önemli bir değişim gözlenmese de buradaki değerlendirmeleri
2015 itibarıyla kutuplaşmış olduğu göze çarpmaktadır. Muhalefet partileri
seçmeni yüzde 75 oranında ifade özgürlüğü olmadığı kanaatinde iken AKP
seçmeninin (yüzde 28 ifade özgürlüğünde sorunlar olduğunu belirterek) görece
daha iyimser bir değerlendirme yaptığı gözlenmektedir. Bu bağlamda devletin
insan haklarına saygı göstermediğini dile getirenlerin oranı da 2007’den bu
yana sürekli artmış ve 2015 itibarıyla yüzde 45 düzeyine ulaşmıştır.
Kürt sorunu
Seçmenlerin yüzde 60’ı Türkiye’nin yeni bir anayasaya
ihtiyacı olduğunu ifade etti. Bu oran HDP’li seçmenler için yüzde 80 düzeyine
kadar ulaştı. Meclis’te çoğunluğu olan partinin istediği düzenlemeyi
yapabilmesini savunan seçmenlerin oranı ise sadece yüzde 18 olarak ifade
edildi. Bu oranın AKP seçmenleri arasında da yüzde 31’e çıktığı kaydedildi.
Kürt sorunu tartışmalarında, çözüm için yerel yönetimlere
daha fazla yetki verilmesi, anayasadaki vatandaşlık tanımının daha kapsayıcı
hale getirilmesi, genel af, kamu kuruluşlarında Türkçe dışında hizmet verilmesi
ve ilköğretimin Türkçe dışında dillerde de yapılabilmesi gibi önerilere
desteğin yüzde 50’nin altında olduğu gözlendi. Seçmenlerin yaklaşık yüzde 60’ı
Kürt siyasi hareketinin nihai hedefinin bağımsız bir devlet kurmak olduğunu
düşünürken, bu oranın HDP’li seçmenlerde ise sadece yüzde 33 seviyesinde olduğu
görüldü.
Ekonomik değerlendirmeler, iktidarın performansı Prof. Dr.
Çarkoğlu ekonomik durum ve iktidarın performansı konularındaki seçmen
eğilimlerini de şöyle özetledi:
“Seçmenlerin ekonomik değerlendirmelerinde belirgin bir
kötüleşme gözlemlenmektedir. Ekonominin durumu hakkında olumsuz görüş bildiren
seçmenlerin oranı 2013 yılında yüzde 24 iken, 2014 yılında yüzde 30’a, 2015
yılında ise yüzde 48’e yükselmiştir. Seçmenlerin AKP iktidarının geçmiş 4
yıllık icraatlarını düşündüklerinde iktidarı en başarılı bulduğu üç konu
türban/başörtüsü sorunun çözülmesi, sağlık hizmetleri ve kentsel dönüşümdür.
İktidarın en başarısız bulunduğu üç konu ise işsizliğin azaltılması, Suriye
politikası ve rüşvet ve yolsuzluğun azaltılmasıdır.
Türkiye’de sol yükseliyor
Araştırmada ayrıca 1990 ile 2015 yılları arasındaki Sol-Sağ
arasındaki ideolojik değişim de ele alındı. Buna göre 1990’da yüzde 21.8 olan
sol görüşlülerin oranının 2002 yılında yüzde 15.3’e gerilediği 2015 yılında ise
bu oranan yüzde 23.7 oranına yükseldiği görülüyor. 1990 yılında yüzde 22.7 olan
sağ görüşlülerin oranının 2007 yılında yüzde 46.9 oranına çıktığı ancak 2015
yılına gelindiğinde bu oranın yüzde 39.9’a gerilediği görüldü.
Mehdi Eker’in
akrabaları da HDP’ye geçti – DİHA
Her geçen gün halkların büyük desteğini arkasına alan HDP
milletvekili adayları Yüksekova’dan Manisa’ya kadar onlarca merkezde büro
açılışları, halk toplantıları ve ziyaretler gerçekleştirdi. Batman’da ise
seçimin tartışmasız birincisi olan HDP’ye katılımlar sürüyor. Aynı zamanda
Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in akrabaları olan Alpahanlar ailesinden
300 kişilik grup HDP’ye geçerken, Beşiri’de de yıllardır AKP’ye çalışan Alika aşireti
genel seçimlerde HDP’yi destekleme kararı aldı.
BATMAN
HDP’nin Batman adayları seçim çalışmalarını aralıksız bir
şekilde sürdürüyor. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki esnafları ziyaret eden HDP
adayları Ali Atalan, Ayşe Acar Başaran, Hasan Yağız ve Saadet Becerikli yoğun
ilgi ile karşılaştı. Esnafların sıkıntılarını dinleyen adaylar, çözüm yolları
üzerinde durdu. HDP’nin meclise girmesi dahilinde işçi ve emekçilerin
sıkıntılarıyla birebir ilgileneceklerini belirten adaylar, HDP’nin de işçi ve
emekçi partisi olduklarının altını çizdi. HDP Milletvekili adayı Saadet
Becerikli ise HDP PM üyesi Osman Ergin, Batman eski Belediye Başkanı Necdet
Atalay, ikna komisyonu üyeleri ve diğer partililer de şimdiye kadar AKP içerisinde
aktif çalışma yürüten Alpahanlar (Maladîna) ailesinden 300 kişilik bir grup ile
HDP çatısı altında bir araya gelmek için görüşmeler gerçekleştirdi. Aynı
zamanda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in de akrabaları olan Alpahanlar
aile üyeleri bu güne kadar yanlış tarafta bulunduklarını belirterek, HDP çatısı
altında yer almaktan mutluluk duyacaklarını dile getirdi.
Yapılan görüşmelerde Alpahanlar’ın aile büyüklerinden
Selahattin Alpahan, AKP hükümetinin halkı yıllarca “Barış, kardeşlik ve
demokrasi” söylemleri ile kandırdığını belirterek, “AKP, en son Kobanê’de
yaşanan savaşta YPG ile DAİŞ çetelerini bile bir tuttu. Kürtlere hakaretlerde
bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Kobanê düştü düşecek’ diye meydanlarda
bağırdı. Bunlardan etkilenerek biz de HDP saflarında yer almaya karar verdik.
Umut ediyoruz ki halen AKP’nin yanında yer alan Kürtler de doğruyu görerek
HDP’nin çatısı altında toplanır. Biz de artık vekaleten verdiğimiz oylarımızı
geri alacağız” dedi.
Konuşmaların ardından aile üyeleri HDP’ye geçerken, daha
sonra yemek verildi.
BEŞİRİ
Batman’da her geçen gün kan kaybeden AKP’den kopuş da Beşiri
ilçesinden geldi. İlçenin en büyük ve kalabalık aşireti olan ve yarısı
yıllardır AKP için çalışan Alika aşireti üyeleri de AKP’nin Kürt halkı üzerinde
yürütmüş olduğu politikalar nedeniyle HDP’ye geçtiklerini duyurdu. Alika
Aşireti kanaat önderi olan ve iki dönem AKP Beşiri İlçe Başkanlığı yapan Davut
Apaydın, HDP’ye geçti. Aşiret olarak HDP için çalışacaklarını dile getiren
Apaydın, bunun nedeninin ise AKP’nin yürütmüş olduğu yanlış politikalar
olduğunu söyledi. HDP’nin yürüttüğü siyasetin tüm kesimleri kapsadığını ve HDP
çatısı altında olmaktan mutluluk duyacaklarını kaydeden Apaydın, “Tek
dileğimiz HDP’nin barajı aşarak Kürtleri ve ezilen tüm halkları parlamentoda
temsil etmesidir” dedi.
‘Görüşmelerimiz devam ediyor’
HDP Beşiri İlçe Eşbaşkanı Ahmet Ekinci de yapılan katılımdan
dolayı memnuniyetlerini dile getirerek, HDP’nin dışında kalan bütün aşiret ve
aile üyelerini HDP çatısı altında birleşmeye davet etti. Ekinci, toplum
içerisinde ağırlığı bulunan aşiret ve ailelerin de HDP çatısı altında bir araya
gelmeleri için çalışmalarının sürdürdüklerini kaydetti. Geçen günlerde AKP
Beşiri Belediye Meclis üyesi Bedi Balcı da partisinden istifa ederek, HDP’ye
katılım sağlamıştı.
Bir gencin yaşamına mal olan lokal başka yere taşınacak
Öte yandan AKP’nin Batman’da açtıktan birkaç gün sonra seçim
lokalinde 23 Nisan’da AKP’liler arasında rant üzerine yaşanan kavga sonucu 27
yaşındaki AKP eski Milletvekili Nezir Nasıroğlu’nun oğlu Abit Nasıroğlu’nun
silahla vurularak öldürülmesinin ardından kapatılan lokalin açılmayacağı
öğrenildi. AKP’ye yakın kaynaklardan elde edilen bilgilere göre AKP ilçe
teşkilatı lokali başka bir adrese taşıyacak.
BİNGÖL
Bingöl’de seçim çalışmalarını her kesime ulaştırmaya çalışan
HDP’li adaylar, köy köy, mahalle mahalle dolaşarak, “yeni yaşam”
projelerini anlatıyor. Seçim çalışmaları kapsamında HDP ve KJA üyesi kadınlar
tarafından Yenişehir Mahallesi’nde kadın seçim bürosu açıldı. Büro açılışına
mahallelerden çok sayıda kadın, hakkında hiçbir delil olmadan mahkeme
tarafından müebbet hapis cezası verilen Gülsüm Koç’un annesi, çeşitli
tarihlerde çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren HPG ve Kobanê direnişinde
yaşamını yitiren YPG/YPJ savaşçılarının aileleri, HDP’li adaylar Hişyar Özsoy
ve Serhat Gümüş’ün eşleri katıldı. KJA ve HDP bayrakları ile renk cümbüşüne
çevrilen büronun açılışı, HDP adayı Sevgi Örüç ve Barış Anneleri Meclisi
yöneticileri tarafından kesilen kurdele ile gerçekleşti. Açılışta konuşan HDP
Bingöl Milletvekili Adayı Sevgi Örüç, tüm kadınlara seçim gününe kadar
çalışmalara aktif olarak katılması çağrısında bulundu. Kadınların özgürlüğünün
sağlayacak olan tek patinin HDP olduğunu dile getiren Örüç, kadınların HDP’nin
etrafında birleşmesi gerektiğini ve kadınların HDP’nin sesini her tarafa
ulaştırmasını istedi.
YENİŞEHİR
HDP Diyarbakır milletvekili adayları Nursel Aydoğan, Sibel
Yiğitalp ve İmam Taşçıer, beraberindeki partililerle Ofis Kooperatifler
bölgesinde esnaf ziyaretinde bulundu. Esnaf ziyareti esnasında milletvekili
adaylarının yanına gelen bir kız çocuğu elindeki topu göstererek, “Diğer
siyasi partilere, biz çocukların geleceği için bir gol atmak da bizlerden
gelsin” diyerek elindeki topu havaya fırlattı. Esnaf ziyaretinde konuşan
İmam Taşçıer, HDP olarak amaçlarının eşit, özgürlükçü ve kardeşçe bir yaşam
olduğunu belirtti. Adayların ziyaretinden memnun kalan esnaflar ise seçimde
HDP’ ye desteklerini esirgemeyeceklerini kaydettiler.
PERVARİ
HDP Siirt milletvekili adayları seçim çalışmaları
doğrultusunda Pervari (Xesxe) ilçesi ve Bedar (Beyendi) beldesinde kitlesel
büro açılışı yaptı. HDP Siirt Milletvekili adayı Prof. Dr. Kadri Yıldırım,
İsmail Aydın, DBP Siirt il eşbaşkanları ile çok sayıda kişinin katıldığı
Pervari seçim bürosu açılışında konuşan Kadri Yıldırım Pervari’de etkin olan
Hadiyan Aşireti’ne seslenerek, “Bu seçimlerde oyunuzu Erdoğan’a mı yoksa
Şex Sait yoldaşları için mi kullanacaksınız?” diye sordu. Şex Sait
isyanında yer alan Şêx Abdurahman’ın “Ey sefiller, Kürtler bir ağaç değildir,
eğilmez” sözünü hatırlatarak zulme boyun eğmeyeceklerini söyleyen
Yıldırım, “AKP ve onun zihniyeti bilsin ki Siirtliler ağaç değildir. Biz
değerlerimizi korumak için şehit düşeriz ama eğilmeyiz. AKP’nin tüm
provokasyonlarına karşı sabrettik ve 7 Haziran’a kadar da sabredeceğiz. Erdoğan
enişte, 7 Haziran’da inişte ve ondan sonra da bitişte” dedi.
Kürdistan tarihinde bu seçimlerin tarihi olduğunu ifade eden
HDP Siirt milletvekili adayı İsmail Aydın da HDP’ni partiyle seçime girdiği
günden bu yana AKP’nin saldırılarının artığını aktardı.
KURTALAN
HDP Siirt Milletvekili Adayı Hatice Seviptekin ise KJA
üyeleri ile Siirt Belediyesi Eş Başkanı Belkiza Beştaş Epözdemir’le birlikte
seçim çalışmaları kapsamında Kurtalan ilçesinde ev ziyareti gerçekleştirdi.
Evdeki emekçi kadınlar görüşen Seviptekin, “Bu seçim hepimizin geleceği
için önemli. Çünkü bu seçimlerde devlete karşı kardeşliğimizi ve
birlikteliğimizi göstermemiz gerekiyor” dedi. Partililer daha sonra, halk
pazarındaki esnafı da dolaşarak ziyaretlerini sürdürdü.
NUSAYBİN
Mardin’in Nusaybin ilçesinde HDP seçim çalışmaları
çerçevesinde her geçen gün çalışmalarına hız verirken, HDP’li adayların esnaf
ziyaret çalışmaları devam ediyor. HDP Mardin Milletvekili Adayı Gülser Yıldırım
ve beraberindekiler, Nusaybin’e bağlı Akarsu (Sitilîlê) beldesine giderek esnaf
ziyaretlerinde bulundu. HDP’liler ilk önce Musa Anter’in mezarını ziyaret
ederek kırmızı karanfil bıraktı. Daha sonra beldedeki esnafları ziyaret eden
partililer, yurttaşların sorunlarını dinledi. Ardından Akarsu seçim bürosuna
geçilirken burada konuşan Gülser Yıldırım, “Amacımız sadece meclis değil
halkların sesini artık duyurmaktır. Yıllardır beraber yaşayan halkları birbirine
düşman kırdıranlara karşı cevap olmaktır, anaların gözyaşlarını
durdurmaktır” dedi.
MAZIDAĞI
HDP Mazıdağı ilçe Örgütü öncülüğündeki seçim çalışmaları
devam ediyor. HDP, DBP ilçe örgütü yöneticileri, Mazıdağı Belediyesi Eşbaşkanı
Ali Özkan ve beraberindekiler, ilçeye bağlı Yücebağ (Qelekê) Mahallesi ve Reşan
mezrasını ziyaret etti. Burada coşkulu bir şekilde karşılanan HDP’liler, halka
birlikte köy meydanında halay çekti. Daha sonra seçim çalışmaları kapsamında
köy halkı ziyaret edildi. Buradan ayrılan HDP yöneticileri ve beraberindekiler,
Yücebağ ( Qeleke ) Mahallesi’ne bağlı Dêrê Mezrası ve Yetkinler (Dırinê)
Mahallesi’ndeki yurttaşları ziyaret etti.
MİDYAT
Mardin’in Midyat ilçesinde seçim çalışmalarını yürüten HDP
Mardin Milletvekili adayları Mithat Sancar ve Mehmet Ali Aslan, ilçeye bağlı
çeşitli mahallelerde seçim bürolarının açılışına katılarak esnaf ziyaretlerinde
bulundu. HDP adaylarına HDP, DBP Midyat ilçe yöneticileri, Mardin Büyükşehir
Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk eşlik etti. Ziyaretler sırasında adaylar, büyük
bir coşkuyla karşılandı. Yapılacak açılışlar öncesi ilçe pazarındaki esnafla
biraraya gelen HDP’liler, yurttaşların sorunlarını dinledi. Adaylar ve
beraberindekiler daha sonra ilçe merkezinde esnaf ve yurttaşlarla bir araya
geldikten sonra ilçeye bağlı mahallelerde seçim bürolarının açılışına katıldı.
Burada yurttaşlara seslenen HDP adayları Sancar ve Aslan, 7 Haziran
seçimlerinin önemine dikkat çekti.
SİLOPİ
Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Çalışkan (Gite) Beldesi’nde
yüzlerce kişinin katılımı ile seçim bürosu açılışı yapıldı. Silopi ve belde
belediye eşbaşkanları, HDP ve DBP İl, ilçe ve belde yöneticileri katıldı. Saygı
duruşunun ardından konuşan HDP Çalışkan Belde Eşbaşkanı Mehmet Selçuk, HDP’nin
Kürdistan ve Türkiye’de yeni bir zeytin ağacı olduğunu dile getirdi. Alkış ve
zılgıtlar eşliğinde seçim bürosunun açılışı gerçekleştirilirken ardından
yüzlerce kişi yerel müzik gruplarının söylediği şarkılar eşliğinde halaya
durdu.
GEVAŞ
Seçim çalışmaları kapsamında Van’ın Gevaş ilçesine bağlı
mahallerde çalışma yürüten HDP Van Milletvekili adayı Zozan Yeliz Yıldırım,
halkla bir araya geldi. Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Bekir Kaya ile HDP
ve DBP yöneticilerinin de eşlik ettiği Yıldırım, ilçeye bağlı Aydıncak
(Şatwan),Kuşluk (Texmans), İkizler (Tışux), Dereağzı (Şkert),
Dokuzağaç(Pendeganız),Atalan(Etelan) ve Bahçelievler mahallelerinde halkı
ziyaret etti. Aydıncak (Şatwan) Mahallesi’nde yurttaşlarla köy meydanında bir
araya gelen Yıldırım, HDP’nin Türkiye halklarını kapsayan tek parti olduğunu
söyledi. Bekir Kaya ise bu seçimin Kürt halkı için referandum niteliği
taşıdığını ve bunun için 7’den 77’e herkesin seferberlik ruhu ile sandığa
giderek HDP’den yana tavır alması gerektiğini söyledi.
Toplantıda daha sonra Kuran-ı Kerim’den alıntılar yapan Mela
Aziz’in konuşması dinlendi.
Konuşmaların ardından Yıldırım, Kaya ve beraberindekiler
mahallede bulunan Şex Elyas Türbesi’ni ziyaret ederek, dualar okudu. HDP’liler
daha sonra mahalleden ayrılarak taziye ziyareti ve diğer programlara katıldı.
TUŞBA
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Tuşba’da seçim
çalışmalarını ev ziyaretleri, mahalle toplantıları ve özgün kadın
toplantılarıyla sürdürdü. Mahalleye bağlı Şemsibey ve Altıntepe mahallelerinde
seçim çalışmaları kapsamında özgün kadın toplantıları düzenlendi. Düzenlenen
toplantılara HDP Van Milletvekili adayı Yurdusev Özsökmenler, KJA aktivistleri
ve DBP, HDP yöneticileri ile çok sayıda kadın katıldı. HDP’li vekil ve
beraberindekiler mahalleli kadınlar tarafından ilgiyle karşılandı. Toplantılarda
konuşan Özsökmenler, savaşta en büyük bedeli kadınların verdiğini, bunun için
de barışa en çok ihtiyacı olanların kadınlar olduğunun belirterek, bunun için
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın başlatmış olduğu çözüm süreciyle beraber inşa
edilecek barış için en çok kadınların mücadele vermesi gerektiğini vurguladı.
ÇATAK
HDP Van Milletvekili adayı Lezgin Botan seçim çalışmaları
çerçevesinde Van’ın Çatak ilçesinde esnafı ziyaret ederek, 7 Haziran genel
seçimlerine ilişkin halka bilgi verdi. HDP ve DBP yöneticileri ile birlikte
Çatak’ta esnafları halkı ziyaret ederek bilgi alışverişinde bulundu. Esnafların
yoğun ilgisiyle karşılaşan Lezgin Botan, HDP’nin kardeşlik ve birlik partisi
olduğunu bütün Türkiye halklarının HDP’nin etrafında kenetlenmesi gerektiğini
söyledi.
Botan ve beraberindekiler esnaf ziyaretinin ardından Ziraat
Odası, TEGV ile hastaneye giderek hastaları ziyaret etti.
TUZLUCA
Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde KJA bileşenleri tarafından kadın
seçim bürosunun açılışı gerçekleştirildi. Törene KJA bileşenlerinin yanı sıra
HDP Iğdır Milletvekili adayları M. Emin Adıyaman ve Kıznaz Türkeli, DBP ve HDP
yöneticileri, Tuzluca Belediyesi eşbaşkanları ile çok sayıda yurttaş katıldı.
Seçim bürosu açılışı öncesi HDP milletvekili adayları Tuzluca merkezde bulunan
esnafları ziyaret etti. Adaylar esnaf ziyaretlerinin ardından AKP, CHP ve MHP
seçim bürolarını da ziyaret ederek bir süre sohbet etti. Kadın seçim bürosunun
açılış töreninde konuşan Tuzluca Belediyesi Eşbaşkanı Neşegül Can, kadınların
Kobanê’de insanlığın onurunu kurtardığına dikkat çekerek, “Şimdi sıra 8
Haziran’da Türkiye’de bulunan tüm halkların insanlığını ve inançlarını kurtarma
günüdür dedi.
Kıznaz Türkeli ise HDP’nin bütün kadınları sosyal güvence
altına alacağını belirterek, “Bu mücadelede kadınlarımız Rojava’da Kobanê’de
fabrikalarda grevlerde en ön saflarda yer alıyorlar. Barikatları aşıyorlar ve
zafere yürüyorlar dedi. M. Emin Adıyaman da HDP’nin kadın erkek eşitliğini
pratikte sağladığını dile getirerek, “Kadının siyasette yer alması, toplumda
ifade etmesi ve gücünü, iradesini ortaya koymak açısından büyük bir önem arz
ediyor. Pratikte gördüğünüz gibi kadına biçtiğimiz değerin ve saygının ifadesi
olarak böyle bir seçim bürosu açmış bulunmaktayız dedi.
Konuşmaların ardından KJA bileşenleri tarafından kadın seçim
bürosu açılışı gerçekleştirildi.
YÜKSEKOVA
HDP Hakkari Milletvekili adayı Selma Irmak, seçim
çalışmaları kapsamında İran sınırında bulunan Çoşanpınar (Vargeniman), Ağaçlı
(Aylava), Çamdalı (Meşgan), Derav, Hırmi, Gendalok köylerini ziyaret ederek 7
Haziran seçimlerinde HDP’ye destek vermelerini istedi. Irmak’a aralarında HDP
Genel Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Hamit Geylani, Yüksekova Belediyesi Eş
Başkanı Ruken Yetişkin ile sivil toplum örgütü temsilcileri de eşlik etti.
Gidilen her yerde Selma Irmak’a yoğun ilgi gösterildi. Ziyaretler esnasında
halka hitap Selma Irmak, köylerde gördükleri ilginin kendilerini çok
sevindirdiğini dile getirdi. “Biz buralardan oy istemeye değil, sizi
ziyaret etmek ve süreçle ilgili yaşananları paylaşmak için geldik” diyen
Irmak, şunları söyledi: “Buralarda yaşayan halkımız çok acılar çekti. Bu
nedenle bu seçimler çok önemlidir. Önder Apo’nun öncülüğünde başlayan
müzakereyi güçlendirmek için önemlidir. Tayyip Erdoğan başından beri dürüst
değil, Kürt halkını kandırmanın peşindeydi. Onun yalanlarını ortaya çıkardık.
‘Kürt sorunu yoktur’ diyenler yok olup gidiyorlar.”
Irmak’ın ardından Dengbej Felemez Kürtlerin yaşadığı acıları
anlatan şiirler okudu.
ARDAHAN
Ardahan’da HDP’nin “Yeni yaşam adayları köy köy dolaşarak
seçim çalışmalarına devam ediyor. Ardahan’da seçim çalışmaları kapsamında ilk
olarak Hanak ilçesinde taziye ziyaretine katılan HDP heyeti ardından Alevi
yurttaşların yoğunlukta yaşadığı Damal ilçesine bağlı Seyitören, Yukarı Gündeş,
Aşağı Damal köylerine ziyarette bulunarak, halkın sorunlarını dinledi. Alevi
inançları nedeniyle sürekli dışlandıklarını ifade eden köy sakinleri AKP
hükümetinin iktidar olmasının Türkiye’ye her geçen gün biraz daha fazla zarar
verdiğini söyledi. HDP Milletvekili adayı Taşkın Aktaş ise köy sakinleriyle
yaptığı konuşmalarda, AKP politikalarının tüm inançlar ve kimlikler için tehdit
olduğunu, HDP’nin tüm inançlar ve farklılıklar için umut olduğunu ifade etti.
Damal ilçesine bağlı Cumhuriyet Mahallesi’nde
gerçekleştirilen kadın toplantısında konuşan HDP Ardahan Milletvekili adayı
Arzu Moco ise AKP’nin iktidarda olduğu sürece kadına yönelik taciz ve tecavüzün
artacağını ifade etti. Moco, “Toplumun yarısı kadın. Biz kadın partisiyiz.
Çünkü bizde eşbaşkanlık sistemi var. Kadın vekil adaylarımızın hepsi de
seçilebilir yerlerden aday gösterildi. Kadınların mecliste olması için HDP’nin
barajı aşması gerekiyor. HDP halkların alternatifidir diye konuştu.
ARTVİN
HDP Artvin milletvekili adayları, Kemalpaşa’da parti
gönüllüleri ile bir araya geldi. Toplantı sonunda çalışmaları yürütecek bir
komisyon kuruldu. Artvin milletvekili adayı Recep Demirci ve İl Eş Başkanı
Hülya Vayiç’in katılımıyla gerçekleşen toplantıda, Kemalpaşa beldesindeki
çalışmaların nasıl yapılacağı üzerine tartışmalar yürütüldü. Daha sonra her
köyden birer kişiden oluşan Seçim Komisyonu kuruldu. Seçim Komisyonu köylerde
ve mahallelerde halk toplantıları gerçekleştirecek.
İSTANBUL
HDP İstanbul 3. Bölge Milletvekili adayı ve İmralı Heyeti
üyesi Pervin Buldan seçim çalışmaları kapsamında Yenibosna’daki Pir Hoca Ahmet
Yesevi Cem Kültür Merkezi, AK-EL Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı ve Sevdilli ve
Çevre Köyleri Dayanışma ve Kültür Derneği’ni (SEV-DER) ziyaret ederek 7 Haziran
seçimleri için destek istedi. Yenibosna’daki Pir Hoca Ahmet Yesevi Cem Kültür
Merkezi’nde Buldan ve parti yöneticilerini Cem Vakfı Genel Müdürü Ali Rıza
Kaçan tarafından karşılandı. Ziyarette ilk söz alan Cem Vakfı Genel Müdürü Ali
Rıza Kaçan, HDP’nin barajı geçmesini canı gönülden istediğini ve kendilerine
düşen bütün görevleri yerine getireceklerini söyledi. Buldan da tüm ezilenler
için 7 Haziran genel seçimlerinin tarihi bir öneme sahip olduğunu dikkat
çekerek farklı bir çok inançtan kesimlerin HDP listesinde yer aldığını söyledi.
Buldan ve yöneticiler AK-EL Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı’nı ziyaret etmek
üzere kültür merkezinden ayrıldı. AK-EL Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı’nı
ziyaret eden Buldan ve beraberindeki heyeti AK-EL Başkanı İbrahim Yirik ve
yöneticiler tarafından karşılandı. Ziyaretten duydukları memnuniyeti dile
getiren Yirik, HDP’nin Meclis’te olmasının önemli olduğunu vurguladı. Buldan da
7 Haziran genel seçimlerinin toplumun kaderini değiştireceğini ve bu yüzden
AKP’ye oy veren Sünnilerin, CHP’ye oy veren Alevilerin ve kararsızların oyunu
almak gerektiğini belirtti.
AK-EL ziyaretinden sonra SEV-DER’i ziyaret eden Buldan ve
HDP yöneticileri, SEV DER Genel Başkanı Salman Gümüş ve yöneticiler tarafından
karşılandı. Ziyarette ilk söz alan Gümüş, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin
İnan’ın idam edilişlerinin 43’üncü yıl dönümünü nedeniyle Denizlerin
mücadelesine değindi ve üç fidanın mücadelesinin bugün HDP ile yürüdüğünü
belirtti. HDP’nin yanında olduklarını ve bundan sonra da HDP’nin yanında
olacaklarını belirtti.
HDP İstanbul 1’inci bölge milletvekili adayları Hüda Kaya ve
Fatma Saygılı, Pendik’te esnafları ziyaret etti. Esnaf ziyareti öncesi
Pendik’te bulunan Karakoçan Derneği’ni ziyaret eden Kaya ve Saygılı daha sonra
Mehmet Akif Ersoy Caddesi üzerinde bulunan esnafları ziyaret ederek esnaflardan
HDP’ye destek istedi. Esnafın yoğun ilgisiyle karşılaşan milletvekili adayları
Kaya ve Saygılı, esnafların sorunlarını ve önerilerini de dinledi. Esnaf
ziyareti sonrası adaylar Kaya ve Saygılı, HDP Pendik seçim irtibat bürosunda
kadınlarla buluştu. Seçim bürosu önünde kendilerini karşılayan kadınlara
seslenen Saygılı, “Yüzyıllardır üzerimizde baskılar var. Her yerde baskı
ve zulümle karşı karşıya kalıyoruz. Hepimiz el ele vererek bu baskı ve
zulümlere dur diyeceğiz ve barajı AKP’ye dar edeceğiz” dedi.
Hüda Kaya ise iktidarların ezilenleri “öcü” olarak
gösterip ötekileştirdiğini söyledi ve “Herkese ayrı ayrı zulmettiler,
şimdi bütün ezilenler ve zulme uğrayanlar, HDP’de buluştu. Renk cümbüşüne dönen
HDP, AKP’yi ve onun yandaşlarını çıldırtıyor. Onlar da artık sonlarının
geldiğinin farkındalar” dedi.
“Barajı yık, barışı sürdür, tiranı yık” sloganıyla
yola çıkan HDP’ye Oy Ver Girişimi de İstanbul’daki ilk etkinliğini Ümraniye’de
HDP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Ali Kenanoğlu ve girişimin
öncülerinden yazar Demir Küçükaydın’ın katılımıyla düzenlenen forumla
gerçekleştirdi. Ümraniye Elmalıkent Şehitler Parkı’nda yapılan foruma ilgi
gösteren mahalleliler de söz alarak konuşmalar yaptı. Mahalle sakinlerinden
Alevi Dedesi Mehmet Ali Dede, kendisinin HDP’li olmadığını CHP kökeninden
geldiğini belirttikten sonra bu seçimin önemli olduğunu ve bu nedenden dolayı
bu seçimde HDP’ye oy vereceğini belirtti. “Ben Deniz’lerin mücadelesinden
geliyorum, HDP darbe sisteminin getirdiği yüzde 10 barajını aşarsa bu ülkede
devrim olacaktır” dedi.
Forumda konuşan HDP Milletvekili adayı Ali Kenanoğlu da
“Bize laiklik adına zorbacı bir devlet dinini empoze ettiler. Biri
başörtüsü takıyorsa Alevilere saldırıymış gibi gösterdiler. Yine Sünnilere aynı
şeyi söylediler. Biz bunu yıkmak için yola çıktık. Devlet bir Alevi ile bir
başörtülünün yan yana gelmesinden korkuyordu şimdi o korkuları
gerçekleşiyor” diye konuştu.
Yazar Demir Küçükaydın ise 7 Haziran’ın sıradan bir seçim
olmadığının altını çizerek, “Türk tipi başkanlık sitemi deniliyor bu her
türlü hukuki, ya da başka bir şekilde yasal ya da yasama organının denetiminden
soyutlanmış, hiç bir kontrol mekanizması olmayan bir başkanlığın tüm yetkileri
eline alması demektir. Bu seçim başkanlık sisteminin seçimidir. İşte bu yüzden
artık sorun şu parti bu parti sorumluluğu değil bunun önüne geçme sorunudur.
Hiç bir yetkisi yokken bunları yapıyorsa bunun önünü geçmek gerekiyor. Bu
yüzden bir AKP’li, bir CHP’li hatta bir MHP’li ya da partisiz bir insanın da
HDP’ye hiç bir sempatisi olmasa bile HDP’ye oy vermesi gerekir” dedi.
Konuşmalarda söz hakkı alan mahalle halkı ise çeşitli
konularda düşünce ve yorumları belirtip konuşmacılara sorular sordu.
HDP 2. bölge milletvekili adayı Arife Çınar ise
çalışmalarını Kağıthane de devam ettirdi. Nurtepe Çarşamba Pazarı’nda HDP
standını ziyaret eden Çınar, ardından semtte HDP gönüllüleriyle birlikte
bildiri dağıtımına katıldı.
HDP Milletvekili adayları İstanbul’un Tuzla ilçesinde seçim
çalışmalarını sürdürdü. Tuzla’nın Şifa Mahallesi’nde HDP 1. Bölge Milletvekili
Adayı Beste Kaplan’ın katılımıyla seçim irtibat bürosunda halk toplantısı
düzenledi. Pendik İlçesi Dumlupınar Mahallesi’nde ise HDP seçim standı açıldı.
Standa halkın yoğun ilgi göstermesi dikkat çekti. HDP Milletvekili adayları
Filiz Kerestecioğlu ile Gülsüm Ağaoğlu, direnişteki BEDAŞ işçilerini direniş
çadırında ziyaret etti.
İZMİR
HDP İzmir Milletvekili adayları Müslüm Doğan ve Pınar
Aydınlar, seçim çalışmaları kapsamında Karabağlar ilçesinde Tokatlılar
Derneği’ni ziyaret etti. Dernek yöneticileri tarafından karşılanan adaylardan
Aydınlar, bütün halkların, ezilenlerin, emekçilerin haklarını savunmak için
barajları yıkarak Meclis’e gireceklerini belirterek, kendi siyasetlerine
güvendiklerini, hiçbir partiyi karalamadan, ilkeli siyaset doğrultusunda
çalışacaklarını söyledi. Müslüm Doğan ise artık birlik olma vakti geldiğini
vurgulayarak, “Toplumun ezilenlerinin ortak olarak hazırladığı beyanname
partimizin yüz akıdır” dedi.
“Bu devlet, bu cumhuriyet Alevileri hep laiklik
üzerinden sömürdü” diyen Doğan, şöyle devam etti: “Aleviler, laikliği
Batılı çağdaş bir model olarak savundu. Ancak bunun böyle olmadığını
katliamlardan, haksızlıklardan, karalamalardan anladı. Bu algı operasyonlarına
kanmıyoruz. Bu tarihi süreç herkes için bir sınavdır. Toplumun ezilenlerinin
ortak olarak hazırladığı beyanname partimizin yüz akıdır. Artık birlik olma
zamanı.”
Torbalı merkez seçim bürosunda düzenlenen halk
toplantısında, HDP’nin “Yeni Yaşam” bildirgesinde belirtildiği gibi
mücadelenin halkla birlikte yürütüleceğine işaret edilerek, seçim çalışmalarına
katılım çağrısında bulunuldu.
MANİSA
HDP Manisa milletvekili adayları seçim çalışmaları
kapsamında Akhisar ilçesinde esnaf ziyareti gerçekleştirdikten sonra Hıdırellez
kutlamasına katıldı. Milletvekilli adayları Ali Alfatlı, Abidin Başboğa, Mehmet
Tarlabölen ve Sibel Genç, Akhisar çarşı merkezinde esnafları ziyaret ederek,
“Yeni Yaşam projesini anlattı. Çarşı merkezinde yapılan çalışmanın ardında kitle
Bey Oba’da Hıdırellez etkinliğine katıldı. Hıdırellez etkinliğine katılan
aileler ile sohbet eden adaylar, sıcak ilgi ile karşılandı.
ANTEP
HDP Antep milletvekili adayları Celal Doğan, Osman Demirci,
Mecit Bozkurt ve Gülseren Kocaer seçim çalışmaları kapsamında Eczacılar
Odası’nı ziyaret etti. HDP yöneticilerinin eşlik ettiği adaylar, oda başkanı
İrfan Demirci ve yönetim kurulu üyeleri tarafından kapıda karşılandı. Seçim
odaklı konuların tartışıldığı görüşmede konuşan Celal Doğan, kent için daha
önce de çalışmalar yürüttüğünü ve bunları kapsamında kentte bulunan oda, kurum
ve kuruluşlarla ilişkilerinin olduğunu söyledi. Doğan, kent yapısına yabancı
olmadığını belirterek, kentin var olan sorunlarını ortaklaşarak,
çözebileceklerine vurgu yaptı. Oda başkanı Demirci ise HDP’li heyetin
kendilerini ziyaret etmelerini ve sorunlarını dinlemelerini memnuniyetle
karşıladıklarını aktardı. Demirci, seçimlerde demokrasiyi güçlendirebilecek
yapılarla hareket edeceklerine işaret etti.
HDP’nin diğer adayları olan Mahmut Fermanoğlu, Dilek
Büyükkaya ve Recai Yılmaz ise Şehitkamil’e bağlı Tekel ve Şoför Ali
caddelerinde esnaf ziyaretine çıktı. HDP ve DBP Şehitkamil ilçe yöneticilerinin
eşlik ettiği ziyarette esnaflar, HDP’li adaylara yoğun ilgi gösterildi.
Esnaflar AKP hükümetinin ticari hayatı durdurduğunu belirterek, AKP ve
uygulamalarında memnun olmadıklarını aktardı. AKP için “Artık yeter” diyen
yurttaşlar, “Onları nasıl oraya çıkarttıysak indirmesini de biliriz”
yorumlarında bulundu.
HDP’nin diğer adaylar Mahmut Toğrul, Berivan Özpolat,
Gülseren Kocaer ve Mecit Bozkurt de Antep Ticaret ve Endüstri Merkezi’nin
Nakliyeciler Sitesi’nde çalışan TÜMTİS üyesi işçilerle bir araya geldi. HDP il
eşbaşkanları Dilan Çetinkaya ve Mehmet Karayılan’ın hazır bulunduğu görüşmede
işçiler, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “Yaşasın halkların
kardeşliği” ve ” Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları ile
adayları karşıladı. HDP’li adayların tanıtıldığı toplantıda konuşan Toğrul,
toplantıya katılanlara teşekkür etti. Toğrul, iktidarın işçi ve emekçilere
yönelik politikalarını eleştirerek, “Bu sistemin sillesini yiyenlerle ve emeği
sömürülenlerle bu mücadeleyi başarıya götüreceğiz” dedi.
MERSİN
Mersin’de seçim çalışmaları kapsamında HDP milletvekili
adayları Dengir Mir Mehmet Fırat, Çilem Öz, Mahmut Karabulut Mersin Barosu’nu
ziyaret etti. Baro Başkanı Alpay Antmen HDP adaylarını kapıda karşıladı. Baro
ziyaretinde konuşan Dengir Mir Mehmet Fırat, HDP’nin ana muhalefet partisi
rolünü taşıdığını, 7 Haziran seçimlerinin referandum niteliğinde olacağını ve
Türkiye halklarının geleceğini çizeceği bir seçim atlatacaklarını söyledi.
Seçim günü hukukçulara ve insan hakları aktivistlerine büyük görev düştüğünü,
AKP’nin getirmek istediği Türk usulü başkanlık sistemi ile Türkiye huzurunun
dinamitlendiğini vurgulayan Fırat, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yasama ve yürütmeyi
elinde tutmak istediğini ve Türkiye halklarının bir kaosa sürükleneceğini
kaydetti.
Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen ise “İç Güvenlik
Yasası na değinerek, HDP’nin Meclis’te bulunan CHP ve MHP’ye göre iç güvenlik
paketine karşı aktif mücadele yürüttüğünü söyledi. HDP’nin mutlaka seçim
barajını aşması gerektiğini söyleyen Antmen, “Türkiye’de gelişen diktatörlüğe
karşı tek alternatif HDP’nin barajı geçmesidir dedi.
ADANA
HDP Adana milletvekili adayları Tugay Bek, Kader Duman ve
Feride Peynirci, Adana’nın Seyhan ilçesine bağlı Akkapı Mahallesi’nde Arap
Alevi yurttaşlarla bir araya geldi. Toplantıda konuşan HDP Adana milletvekili
adayı Tugay Bek, Suriye’de Alevilerin, Kürtlerin ve diğer halkların DAİŞ tarafından
katledildiğini belirtti. Bek, “Birçok hakkımızı kaybedeceğiz buna karşı durmak
için bir araya gelmek durumundayız. Suriyelileşmemek için birlik olmalıyız.
Orada Aleviler, Kürtler katlediliyor, kendileri gibi olmayanlara katliam
uyguluyorlar. Orada bir bütün olarak insanlık katlediliyor. Sadece insanlar
değil insanlığın eserleri, tarihi yok ediliyor ifadelerini kullandı.
HDP adayı Feride Peynirci ise “Arap kökenli bir kadın olarak
ötekileştirilmiş olanlardan yana olduğu için HDP’deyim. Devletin politikası
sonucu dilimizi kültürümüzü unuttuk. HDP’ de Kürtler, Ermeniler ve Aleviler
var. Herkesin HDP’de birleşmesi gerekir dedi.
HATAY
HDP Hatay İl Örgütü, Samandağ’ın Meydan Mahallesi’nde HDP
seçim irtibat bürosu açılışını gerçekleştirdi. Seçim irtibat bürosunun
açılışına HDP Hatay Milletvekili adayları Nihat Erarslan, Peri Çifçi, Kerem
Nalbant ve Seyhan Nural ile birlikte yüzlerce yurttaş katıldı. Yurttaşlar sık
sık “Bizler meclise ve “Bizler HDP bizler Meclise sloganları attı. Saygı
duruşunda bulunulmasının ardından konuşan Nihat Erarslan, HDP’nin AKP’yi
yıkacak Başkanlık sistemine “dur diyecek gücü olduğunu söyledi. HDP’nin gücünün
halklar olduğunu söyleyen Erarslan, açılan seçim irtibat büroları ile birlikte
HDP’nin girmediği mahalle ve sokak kalmayacağını ifade etti.
Peri Çifçi ise kadın cinayetlerinin her geçen gün arttığını
ve son olarak bugün evinde ölü bulunan sanatçı Deniz Değer’in bu cinayetlere
kurban gittiğini belirterek, kadın cinayetlerinin son bulması için AKP
hükümetinin yıkılması gerektiğini ve HDP’nin halkların sesi olarak daha güçlü
bir şekilde Meclis’te olması gerektiğini söyledi.
Silah ile demokrasi
yan yana olmaz – Milliyet
Ağrı’daki mitingde engellere rağmen süreci durdurmadıklarını
belirten Davutoğlu, “Silah ile demokrasi terör ile sandık yan yana olmaz.
İkisinden birini tercih etmelisiniz dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin Ağrı mitingi için
geldiği kentte havaalanının yenilenen terminalini hizmete açtı ve havaalanının
adının “Ağrı Ahmed-i Hani Havaalanı olarak değiştirileceğini söyledi.
Kentte, bir süre önce bağımsız milletvekili adayı Cemal
Kaya’nın seçim otobüsünün kurşunlanması ve Ağrı diyadin’de yaşanan olayların
etkisiyle olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Davutoğlu’nun güzergahında her
50 metreye akrep adı verilen araçlar ve çok sayıda keskin nişancılar
yerleştirilirken mitinge gelen vatandaşlar da detaylı aramadan geçirildi.
Kürtçe cevap verdi
Ağrı’da Kürtçe ve Türkçe seçim şarkıları ve anonslarla
karşılanan Başbakan Davutoğlu, “Dik dur eğilme Ak Gençlik seninle sloganı
üzerine Kürtçe “Ser seran Ser çavan (Başım gözüm üstüne) yanıtı verdi.
Davutoğlu, “Kudüs Yahudilerin diyenlere izin verir misiniz?
Çözüm süreci bin yıl önce başlayan kardeşliğin kıyamete
kadar devamıdır. Ağrı’yı İstanbul’dan ayırabilirler mi Kardeşlik diyen parti Ak
Partidir. Edirne’de ne diyorsa Ağrı’da da aynısını diyen parti Ak Parti’dir
dedi. Davutoğlu meydanda yazılı Kürtçe pankartı da okuyarak, “En Xeber didin Ak
Parti Xebat dike Onlar konuşur Ak Parti yapar. Güzel Türkçe ile Kürtçe beraber
yaşadı dedi.
‘Zayıflatmak istiyorlar’
Başbakan Davutoğlu, Türkiye’de “Olağanüstü bir büyüme ve
kalkınma hamlesi yaşandığını ifade ederek, “Bunu engellemek isteyen şer bir
cephe oluştu. CHP, HDP ve arkasında paralel çete. Bu paralel çete önemli
sözcüsü kapalı kapılar ardında konuşuyorlar, ne konuştular açıklamıyorlar, tek
hedefleri var Ak Parti’yi zayıflatmak dedi.
PKK’nun Türkiye’den çıkacağını söyleyerek çıkmadığını
söyleyen Davutoğlu “Biz çözüm süreci durdurduk mu? Çünkü biz çözüme inanıyoruz.
Tüm taraflara sesleniyorum silah ile demokrasi terör ile sandık yan yana
olmaz. İkisinden birini tercih etmelisiniz. Manevi değerleriyle alay edenler
tepeden bakanlara ders vermeye hazır mısınız?
Kabe’yi Taksim’i karıştıranlardan Kürt kardeşimizin
temsilcisi çıkar mı? Kudüs’e Yahudi mekanı diyenlerden Kürt temsilcisi çıkar
mı? dedi.
‘Barış dilini egemen kılalım’
Davutoğlu dün muş’ta da bir miting gerçeleştirdi.
Konuşmasında Sultan Alparslan ve Selahattin Eyyübi’nin
ordularından bu yana Türklerle Kürtlerin omuz omuza verdiğine söyleyen
Davutoğlu, siyasette hep birleştirenlerle bölenler olduğunu ileri sürdü.
‘Yasakları kaldırdık’
Davutoğlu “AK Parti, demokrasinin önünü açtı. 12 Eylül’den
sonra bu bölgelerde ve Türkiye’de ana diliyle şarkı türkü söylemek halay çekmek
bile yasaktı. Bu yasakları kim kaldırdı? Onlar konuşur Ak Parti yapar. HDP bu
süreçte hiçbir destek vermedi. Hiçbir çaba içinde yer almadı. Hep silahı
kullanmaya kalktı dedi.
Mitinge katılanlara “Köylere hangi dönemde geri dönüldü
diye soran Davutoğlu, “Ak Parti döneminde yanıtı üzerine “Şimdi köyler meralar
herkese açık mı?
Herkes özgürce bu ovalara çıkıyor mu? Bu laleleri barış lalesi
olarak koklayabiliyor mu? Muş’un lalesini sembol, barış dilini egemen kılalım.
Kim baskı ve şiddet dilin kullanıyorsa onlara karşı omuz omuza duralım. Bu
güzel lalenin yetiştiği Muş ovasını yeni Türkiye’nin yükselen bölgesi haline
getirelim diye konuştu.
‘Bağrımıza bastık’
Davutoğlu, Suriye’nin Kobani kentine IŞİD saldırıları ve
günlerce süren çatışmalara değinirken “Kobani’de dökülen her Kürt kanı bizim
kanımızdır. Öldürülen her Kürt benim kardeşimdir. Üç gün içinde 200 bin Kürt
kardeşimizi bağrımıza basarken onlar 6-7 ekimde Türkiye’de kaos yarattılar
dedi.
Asgeri ücret 1500
lira olursa yatırımlar kayar
Davutoğlu, muhalefetin asgari ücret vaatlerini şu sözlerle
eleştirdi: “Asgari ücret Romanya, Polonya’dan daha yüksek. 1500 liraya çıkardık
diyelim. Daha az maliyetli emek kullanır olacak ve yatırımlar oraya Orta
Avrupa’ya kayacak demektir. Asgari ücretin yarısına bile iş arayan iş bulamaz
hale gelecek. Atabilirsiniz biri de 5000 dedi. Esas hata şurada, bilerek
yapıyorlar. Asgari ücret, işçi, işveren, kamu ortak belirler. Kaç işyeri
kapanır kaç işçi asgari ücretin de altına iner bunu işverenlerin çıkarması
anlatması TOBB’un yapması gerekir. Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun Suriyelilerin
gönderilmesine yönelik açıklamalarına ilişkin olarak “Avrupa’da yapılsa
ırkçılık deriz. PEGİDA ile Kılıçdaroğlu’nun dili arasında fark yok.
Öldürülecekler Kemal Bey, öldürülecekler, ne sanıyorsun? İnsanlığa ve bizim
kültürümüze aykırı ifadeler bunlar dedi.
‘Barajı geçsin diye
görüşmedik’ – Milliyet
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Ak Parti Ankara 1. Bölge
Milletvekili adayı Jülide Sarıeroğlu’nun seçim bürosunun açılışına katıldı.
Yeni Türkiye için süreci çözüme ulaştıracaklarını ifade eden
Akdoğan, “Şimdi diyorlar ki ‘siz Dolmabahçe’de görüşüyordunuz. Şimdi geçmezse
süper olur diyorsun.’ Evet süper olur, diyorum. Biz o görüşmeleri ‘terör son
bulsun’ diye yapıyoruz. ‘HDP barajı geçsin’ diye yapmıyoruz. HDP, bizim
rakibimizdir ve onlarla mücadeleyi sürdüreceğiz diye konuştu.
7 Haziran seçimlerini, “seçimlerin anası gibi gördüğünü
kaydeden Akdoğan, “Bu seçim sonucu, yeni bir Anayasa’ya kavuşulup
kavuşulamayacağını belirleyecek. Bu, çözüm süreci gibi hayati bir sürecin,
başarılı olup olmayacağını belirleyecek. Bu seçimin sonucu, güven ve istikrarın
ne kadar güçlü devam edip etmeyeceğini gösterecek ve bütün bunlar, Ak Parti’nin
güçlü bir şekilde iktidarını korumasına bağlı ifadesini kullandı.
Yarım saat ayrılsam
haberi olurdu – Hürriyet
DIŞİŞLERİ Bakanlığı döneminde Fethullah Gülen’i ziyaret eden
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasındaki
polemik yeni boyut kazandı.
Davutoğlu, seçim çalışmalarını yürüttüğü parti kurmaylarına,
Gülen ziyaretini yaptığı dönemde Cumhurbaşkanı Gül’le New York’ta aynı otelde
kaldıklarını, her dakikalarını birlikte geçirdiklerini anlattı.
GÜL GERİ ADIM ATMADI
Davutoğlu’nun 2013’te Dışişleri Bakanı olduğu dönemde,
Pensilvanya’da Fethullah Gülen ile görüşmesi tartışma konusu olmuştu.
Davutoğlu, o tarihte BM toplantısına beraber katıldığı dönemin Cumhurbaşkanı
Gül’ün bilgisi dahilinde Pensilvanya’ya gittiğini söylemiş, Gül ise “Ben
sonradan öğrenmiştim diyerek bu sözleri düzeltmişti. Ardından Davutoğlu,
ziyaretle ilgili bilgi verdiğini ve zihninin ‘berrak’ olduğunu söyleyince,
Abdullah Gül de “Benim de zihnim berrak. Duyduğum ve etrafımla da paylaştığım
rahatsızlık yüzünden de unutmam mümkün değil yanıtını vermişti.
Seçim çalışmalarını değerlendirmek için kurmaylarıyla
buluşan Davutoğlu, Gül’ün sözlerini burada da yorumladı. Davutoğlu’nun, “BM
Genel Kurulu için New York’ta birlikteydik. Aynı otelde kaldık. Adeta 24 saati
beraber geçirdik. Pensilvanya’ya haberi olmadan gitmem mümkün değil. Yarım saat
dışarı çıksam, sokağa adımımı atsam haberi olurdu Cumhurbaşkanı’nın. O kadar
bir aradaydık dediği öğrenildi. Gülen’i ziyarete, önce Davutoğlu ardından da
Çankaya Köşkü’nde Gül ile çalışan dış politika danışmanı Gülcan Balık’ın da eşlik
ettiği öne sürüldü. Balık dün Twitter hesabından, “Yaptığımız görevlerin
hassasiyeti ve devlet terbiyesi gereği açıklama yapmayacağım dedi.
İkisi de doğru söylüyor
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘Pensilvanya’daki görüşme’
konusu sorulunca ilginç bir yanıt verdi: “Ben de basından takip ettim. Ama
sayın cumhurbaşkanımız Abdullah Gül dün bir vesile ile kendisine sorulduğunda
‘Konu kapanmıştır’ dedi. Onun ‘kapanmıştır’ dediği konu üzerinde benim esasen
bilgim de yok. Yani Sayın Başbakanımızın sözleri mutlaka doğrudur. Sayın 11.
Cumhurbaşkanımızın sözleri de mutlaka doğrudur. Bunun yorumunu yapmak
isteyenler varsa bir şekilde yaparlar. Ama konunun kapandığı ifade ediliyor.
Üzerinde fazlaca durulmasına da gerek yok.
MANİSA: GÜNAHTIR
Arınç, Manisa’da Gülen Cemaati’ne yakın bazı derneklere
operasyonlara ise “ayıptır, günahtır diye tepki gösterdi. Arınç, “Bunlar masum
sivil toplum kuruluşları dedi
Süreç nihayete
ulaşacak’ – Vatan
Başbakan Davutoğlu, “Çözüm süreci partilerin değil milletin
meselesidir. Ve mutlaka nihayete ulaşacaktır dedi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim kampanyası kapsamında dün
Muş’taydı. Davutoğlu şunları söyledi:
TUZAK PEŞİNDELER: CHP’nin ulusalcı zihniyetiyle HDP’nin
zihniyeti yeni tuzaklar peşinde. 12 Eylül’den sonra bu bölgelerde ve Türkiye’de
ana diliyle şarkı türkü söylemek halay çekmek bile yasaktı. Bu yasakları kim
kaldırdı? HDP bu süreçte hiçbir destek vermedi. Hiçbir çaba içinde yer almadı.
Hep silahı kullanmaya kalktı.
YA TERÖR YA BARIŞ DİLİ: HDP bir yol ayrımındadır. Ya terör dilini
kullanacaklar ki 6-7 Ekim Kobani olaylarında kullandılar. Ya da barış dilini
kullanacaklar.
SONUCA ULAŞACAK: Biz çıktığımız yolu nihayete erdiririz.
Seçim sonuçları ister öyle, ister böyle olsun. Çözüm süreci nihayete
ulaşacaktır. Bu çınarı budamak isteyenleri engelleyecek miyiz? Bu topraklar
ezeli ve edebi kardeşlik toprağı olacak mı? Demokratik ve özgür bir ülke olacak
mı Türkiye? 78 milyon bir tarağın dişleri gibi yeni Türkiye’yi inşa edecek
miyiz?
SİLAHLARI BIRAKIN: Şimdi köyler meralar herkese açık mı?
Herkes özgürce bu ovalara çıkıyor mu? Bu laleleri barış lalesi olarak
koklayabiliyor mu? Muş’un lalesini sembol, barış dilini egemen kılalım. Çözüm
sürecinden anladığımız annelerin çocuklarından ebediyen ayrılmamasıdır. Bu
memlekette artık silahlı mücadele yapmayarak bir şey elde etmek mümkün mü?
Seçime gidiyoruz gelin özgürce yarışalım. Ne istiyorsanız söyleyin ama şu
silahı artık terk edin. Diyarbakır annelerinin acısını ben yüreğimde
hissediyorum. Özgürlük ortamını beraber koruyalım. Çözüm süreci artık partilerin
değil milletin meselesidir.
‘Kobani’de öldürülen
her Kürt kardeşim’
Davutoğlu, Suriye’nin Kobani kentine IŞİD saldırıları ve
günlerce süren çatışmalara değinirken “Kobani’de dökülen her Kürt kanı bizim
kanımızdır. Öldürülen her Kürt benim kardeşimdir. Üç gün içinde 200 bin Kürt
kardeşimizi bağrımıza basarken onlar 6- 7 ekimde Türkiye’de kaos yarattılar
dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ’Suriyelileri göndereceğim’ dediğini
söyleyen Davutoğlu, alandan yuh sesleri yükselince, “Yuhalamayın diye uyardı.
Reddedilen 13.
başvuru – Milliyet
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın, “seçim yasaklarını açıkça ihlal ettiği gerekçesiyle uyarılması
istemiyle HDP’nin yaptığı başvuruyu ret gerekçeleri ortaya çıktı.
YSK, HDP tarafından yapılan başvuruyu önceki gün
oybirliğiyle reddetti. YSK’nın ret gerekçelerinin ayrıntıları ortaya çıktı.
YSK’nın, HDP’nin başvurusunu iki temel gerekçe ile reddettiği öğrenildi.
YSK’nın ilk olarak, anayasaya göre cumhurbaşkanlarının sorumsuzluğunun esas
olduğu ve sadece Vatana ihanet teşkil eden eylemlerinden cezai sorumluluğunun
bulunduğuna dikkat çektiği bildirildi. YSK’nın ikinci olarak da, 298 sayılı
Seçim Kanunu’na göre seçim dönemlerinde propagandanın, siyasi partiler ve
adayları tarafından yapıldığı ve kurulun görevinin de seçime katılan siyasi
parti temsilcileri ve adaylarının yaptıkları her türlü konuşmayı denetlemek
olduğuna vurgu yaparak, Cumhurbaşkanı’nın bir siyasi parti temsilcisi ya da
adayı olmadığına dikkat çektiği kaydedildi.
HDP’nin Cumhurbaşkanı’yla ilgili yaptığı başvurusunun,
YSK’nın reddettiği 13’ncü başvuru olduğu da ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı’nın
uyarılması ve denetlenmesiyle ilgili ilk başvurunun, Aralık 2014’te CHP YSK
Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu tarafından yapıldığı öğrenildi. CHP’nin
ardından MHP’nin, iki kez kurula başvurarak, Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarının
denetlenmesini istediği öğrenildi. Seçim takvimi işlemeye başladıktan sonra ise
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın, 10-20 Mart arasında kurula 8 ayrı
başvuruda bulunduğu kaydedildi. 12’nci başvuruyu Vatan Partisi’nin, 13’ncü
başvuruyu ise HDP’nin yaptığı öğrenildi. YSK’nın 13 başvuruyu da aynı
gerekçelerle reddettiği öğrenildi.
CHP’li Oyan da
başvurdu
CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, YSK’ya yaptığı başvuruda
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batman ve Siirt konuşmalarıyla anayasanın
ilgili maddelerini ihlal ettiği ve seçim yasaklarına aykırı davrandığını
belirterek, Erdoğan’ın bundan sonraki konuşmalarının, vatandaşın oyuna etki edecek
kısımlarının radyo ve televizyonlardan yayınlanmamasını talep etti. Erdoğan ile
ilgili önceki başvuruları reddeden YSK’nın kararı kısa süre içerisinde vermesi
bekleniyor.
Oyan, RTÜK’e yaptığı bilgi edinme başvurusunda ise,
“Erdoğan’ın, 2 Mayıs tarihinde Batman’da ve Diyarbakır’da ve 4 Mayıs tarihinde
Siirt’te toplu açılışlar vesilesiyle yaptığı konuşmalarda AKP icraatlarını
savunan, muhalefet partilerini karalayan taraflı ifadelerine yer veren yayın
kuruluşlarının yayınlarının YSK kararları kapsamında incelenmesi hususunda
gereğini yapmayı planlıyor musunuz? diye sordu.
Validen İnşaat
İşçilerine: ‘Sizi Buraya Gömerim’ – DHA
Bursa Valisi Münir Karaloğlu, haber vermeden gittiği yapımı
devam eden devlet hastanesi inşaatını denetledi. Vali işçilere “23 Haziran’da
burası bitecek. Yoksa sizi buraya gömerim.” dedi.
Bursa Valisi Münir Karaloğlu, haber vermeden gittiği İznik
ilçesinde, yapımı devam eden devlet hastanesi inşaatını denetledi. Yapılan
işçiliği beğenmeyen Vali Karaloğlu, firmanın Şantiye Şefi Sinan Kızıltaş’a
fırça atıp, “Burası bir hastane önem vereceksin. 23 Hazian’da burası
yetişecek. Hastaneyi o tarihte bitmiş görücem. Yoksa sizi buraya gömerim”
dedi.
MHP lideri Bahçeli:
Çıbanın başı kaçak sarayda – Hürriyet
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’ın Kuran ile kürsüye çıkmasına sert tepki göstererek, “Siirt’te yüce
kitabımız Kuran’ı alıp kürsüye çıkması, tarihte eşi olmayan bir istismar
felaketidir. Kuran’la büyüyen, ayetlerle dalga geçenlere kol kanat gerer mi?
Müslüman Türk milleti bu riyakârlığı affetmez, kul unutsa da Allah bağışlamaz.
Rüşvet ve yolsuzlukla kirlenmiş ellerin Kuran’a uzanması, günahkârlığın
ötesinde münafıklık alametidir. Türkiye, besmele ile soygun yapanları ilk kez
görmüştür dedi.
Geçen pazar günü partisinin seçim beyannamesini açıklayan
Bahçeli, dün seçim gezilerine de Çankırı, Kastamonu ve Sinop’tan başladı.
Özetle şu mesajları verdi:
Milletimiz kutuplaştırılmaktadır. Sorumlu suçlu AKP’dir,
çıbanın başı kaçak ve karanlık saraydadır. Erdoğan başkanlık sistemini
kabullendirmek için uğraşmaktadır. Erdoğan alenen Türkiye’nin karşısına
geçmiştir. Anayasal yetkilerini, anayasal düzeni yıkmak için kullanmaktadır.
Saray merkezli ihanet seansları olağanüstü sıklaşmıştır. Erdoğan PKK takviyeli
başkanlık rüyasını gerçeğe dönüştürmek istemektedir. Erdoğan, AKP’nin fiili eş
genel başkanı gibi siyaset yapmaktadır. Düzmece açılışları bahane ederek
muhalefete çatmakta, başkanlık propagandası yapmaktadır. Anayasayı defalarca
ihlal etmiştir, tarafsızlığını kaybetmiştir. Tükenmişliğini örtbas etmenin
çabasındadır. Oy dilenciliğine soyunmaktadır. Türk milleti 7 Haziran’da başkan,
diktatör, kral, sultan, şah, emir seçmeyecektir. Erdoğan’a makam, mevki ihdas
edilmeyecektir…
Hitler demokratik
yollardan seçilmişti
Erdoğan sandığı görünce birden bire değişti. HDP ve PKK ile
sanal gerilim oluşturdu. Yeni bir yalan rüzgarı estirdi. PKK’nın siyasi
uzantısı partinin seçimlere parti olarak girme kararı da bu oyunun bir
parçasıdır. PKK partisi yüzde 10 barajını geçerse, daha büyük bir güçle
Meclis’e girecek ve AKP’nin sayısal eksiğini tamamlayarak yeni Anayasa’yı
birlikte yapacaklardır.
Erdoğan’ın dünya üzerinde gitmediği yer sadece Antarktika
kalmıştır ki, yakında oraya gitmesi de an meselesidir. Esad dost iken hasım
olmuş, Putin ihalesiz aldığı işlerle sırtı sıvazlanmış ve şimdilik gönlü
edilmiştir. Erdoğan baştan ayağa Türkiye’ye zarardır. Erdoğan yanlışın içinde,
yalancılığın koynundadır.
‘Seçilmişten diktatör olmaz’ diyerek cahilliğini
göstermektedir. Hitler demokratik yollardan seçilmişti, fakat milyonlarca
insanın hayatına mal olmuştur.
MHP, CHP’den kopya
çekmiş – Cumhuriyet
Seçim beyannamesindeki benzerliğin nedeni anlaşıldı. MHP’nin
vaatlerini açıklamadan önce CHP’den beyannamesini istediği ortaya çıktı.
Seçim bildirgesindeki mazotun çiftçiye ucuza satılması,
emekliye ikramiye, asgari ücretten vergi kesilmemesi gibi vaatleri neredeyse
CHP’ninkiyle bire bir örtüşen MHP’nin, vaatlerini açıklamadan önce CHP’den
beyannamesini istediği ortaya çıktı. CHP’nin mazotun 1.5 TL’ye indirilmesi,
asgari ücretin 1500 TL’ye çıkarılması ve emekliye iki ikramiye sözü, miting
meydanlarının en önemli tartışma konuları arasına girmişti.
Örneğini istediler
Siyasi partiler arasında seçim beyannamesini en son
açıklayan MHP ise, bu üç temel konuda CHP ile neredeyse birebir örtüşen
vaatlerde bulunmuştu. Çiftçiye verilecek mazotun litresinin 1.75 TL olacağını
açıklayan MHP, asgari ücretteki taban rakamı da 1400 TL olarak duyurmuştu. MHP,
ana muhalefetin emekliye iki ikramiye sözüne de mart ve eylül aylarında
sabitlenmiş iki maaş ikramiye vaadiyle karşılık vermişti.
CHP’nin 19 Nisan’da Ankara’da düzenlediği törenin ardından
bazı MHP kurmayları CHP yönetimiyle temas kurdu. MHP’liler, CHP’den açıklanan
seçim bildirgesinin bir örneğini rica etti. CHP, kurulan temasın ardından
bildirgeyi MHP’ye iletti. Kaynaklar, “Nezaketen bir talepte bulunuldu. Bu,
MHP’nin CHP bildirgesinden esinlendiği anlamına gelmez ifadelerini
kullandılar.
Türkiye seçime
katılım oranında kaçıncı sırada? – T24
Türkiye, gelişmiş demokrasiler içinde seçime katılım
oranının en yüksek olduğu ülkeler arasında gösterildi.
Washington merkezli Pew araştırma firmasının yayımladığı en
son verilere göre Türkiye, 2011 yılı genel seçimlerindeki yüzde 84,4 oy
kullanma oranıyla OECD ülkeleri arasında ikinci sırada bulunuyor.
Belçika’nın yüzde 87,2 oranında birinci olduğu seçmenlerin
oy kullanma oranı sıralamasında, İsveç yüzde 82,6 ile Türkiye’yi izliyor.
Sıralamada seçimlere en az katılımın olduğu OECD ülkesinin
İsviçre olduğu kaydedildi.
ABD’nin 34 OECD ülkesi arasında 31’inci sırada yer aldı.
ABD’nin 2012 Başkanlık seçimlerinde seçmenlerin sadece yüzde 53,6’sı oy
kullanmıştı
Bunlar masum STK’lar
– Milliyet
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NTV’de Oğuz Haksever’in
gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Manisa’daki “paralel yapı iddiası ile gerçekleştirilen
operasyona değinen Arınç, “Bunlar masum STK’lar, çoğu da tanıdığım insanlar.
Bunların bir terör evi, örgüt evi gibi basılıp deşifre edilmesi, insanların
gözüne sunulması o insanlar için çok hayati bir önemde. Bunların yanlış
olduğunu düşünüyorum dedi. Manisa’ya oy istemeye gittiğinde kendisine “Biz
seni tanıyoruz, seviyoruz ama sen de bizim sevdiğimiz adamları örgüt evi gibi
basıyorsun. Nasıl oy vereyim? denilebileceğini dile getiren Arınç, “Ayıptır,
günahtır. Bunu bir DHKP-C’li, bir KCK’lı için söyleyebilirsin ama bunların
hepsi mimar, mühendis, öğretmen, sanatkar, esnaf. Akıllı, vicdanlı, hukuk
içerisinde ve yargı kararlarına bağlanmadıkça herkesi masum sayan bir mücadele
yapmamız lazım diye konuştu
Eski Başsavcı
Bağrıyanık: Biz haydutluk mu yaptık? Radikal
MİT TIR’larının durdurularak aranması talimatını veren eski
Adana Başsavcısı ve 3 savcı ile eski Adana Jandarma Komutanı hakkında
tutuklamaya yönelik yakalama kararı verildi. Eski Başsavcı Süleyman Bağrıyanık
ile Savcı Aziz Takçı Radikal’e konuştu.
Hakkında yakalama kararı çıkarılan eski Başsavcı Süleyman
Bağrıyanık, kararın tam bir komedi ve utanç verici olduğunu savunarak “Bu
bir linç girişimidir. Bir defa adliyenin uygulamalarına da aykırıdır. Yıllarca
başsavcılık ve savcılık yapmış birisi iki polis gönderilerek alınmaz. Biz
hırsızlık mı yaptık, haydutluk mu yaptık?” dedi.
Hakkında yakalama kararı çıkarılan eski Başsavcı Süleyman
Bağrıyanık, kendisini gözaltına almak üzere kapısında polislerin beklediği
sırada Radikal’e konuştu. Eski Başsavcı Süleyman Bağrıyanık, yakalama kararının
komedi olduğunu savunarak şöyle konuştu:
“Gerçekten utanç verici. Benim 23 yıllık meslek
yaşamımın yarısı başsavcı olarak geçti. Duruşum hep bellidir. Bu olaylar
olduktan sonra da görüşlerim bir milim değişmedi. Bu karar nezakete de
aykırıdır. Bize haber verilseydi koşa koşa gelirdik. Bizim nasıl çalıştığımız
ve adresimiz bellidir. Bu bir linç girişimidir. Bir defa adliyenin
uygulamalarına da aykırıdır. Yıllarca başsavcılık ve savcılık yapmış birisi iki
polis gönderilerek alınmaz. Biz hırsızlık mı yaptık, haydutluk mu yaptık? Şimdi
de hukuktan ayrılmayacağız.”
‘ARTIK HERKES DARBE
YAPIYOR’
Bağrıyanık, darbe suçlaması için de “Buna katıla katıla
gülerim. Suçlamaların delillerini ben de görmek isterim nasıl darbe
yapmışız… Bu kadar komik birşey olmaz. Nasıl darbe yaptığımızı göstersinler.
Artık herkes darbe yapıyor. Buna gülüyorum. Ancak hukuki birşey olursa hukuki
değerlendirme yapabilirim” değerlendirmesini yaptı.
SUÇ DEĞİLSE, İSTİHBARAT KANUNU NEDEN
DEĞİŞTİ?
Bağrıyanık, MİT tırlarına yönelik operasyon nedeniyle pişman
olmadığını belirterek, “Asla pişman değilim. Nasıl gerçekleştiği belli, o
dönemdeki yasalar belli. Bunlar suç değildi de istihbarat kanunu neden değişti?
Ben hukuk uyguluyorum diye suçlanıyorum. Bunlar komik şeyler” dedi. Cemaat
suçlamasına ilişkin de Bağprıyanık, “Valla paralel, yamuk, dörtgen,
anlamam. Benim işim olmaz. Benim ailemin nerede olduğunu, hanımın ailesinin
nerede olduğu bellidir. Ben devlete tabi oldum, bundan da gururluyum”
yorumunu yaptı.
‘BU YOLA GİRENLER
MAHKEMELERİ DE AYARLAMIŞTIR’
Hakkında yakalama kararı çıkartılan Savcı Aziz Takçı,
Radikal’e yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Bu bir eşkiyalıktır. Evinize gelen, yolumuzu kesen eşkiyaya
yasaya aykırı davrandığını hatırlatmak ne kadar anlamsızsa bu da öyledir. Ne
sorarlarsa cevabını vereceğiz. Ancak, bir eşkiyalık düzeni bu işi yapıyor.
Böylesi bir kararı beklemediğini, bizzat giderek teslim
olacağını söyleyen Savcı Aziz Takçı, tutuklanma olasılığı için de şu yorumda
bulundu:
Bu yola girenler mahkemeleri de ayarlamıştır. da bu
işleme bir soruşturma dahi açılmaz ancak, bunu yapanlar bunu da hesap
etmişlerdir. Devlet varsa, -ki olmadığı görülüyor-, bir suç örgütü devlete
egemen olmuştur ve bu işlemi yapıyor.
Türkiye 2 gün içinde
Suriye’ye girecek’ – Taraf
Kamuoyunu sarsacak açıklamalar yapan CHP?Genel Sekreteri
Gürsel Tekin, “Türkiye bu akşam ya da cuma günü yapacağı askeri bir operasyonla
Suriye’ye girecek dedi.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ve AKP hükümetinin orduyu en geç iki gün içinde Suriye’ye sokmayı
planladığını iddia etti. Bu bilgiyi çok sağlam bir kaynaktan aldığını
vurgulayan Tekin, “Sayın Başbakan’a sesleniyorum. Çıkın ‘Böyle bir çılgınlık
yok. O iddia yanlış’ deyin. Beni yalanlayın ifadelerini kullandı.
“KAYNAĞIM ÇOK SAĞLAM
Taraf’a konuşan Tekin, 7 Haziran seçimlerine çok kısa bir
süre kala AKP oylarının sürekli düşmekte olduğunu vurguladı. Kısa süre önce
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulan son anketi kendisinin açıkladığını, AKP’nin
oyunun yüzde 38’e kadar gerilediğini hatırlatan Tekin, sözlerine şöyle devam
etti: “Türkiye’de sorunlar her geçen gün artıyor. Seçim bölgemde önceki gün
pazarcı esnafıyla birlikteydim. Maydanoz satan bir esnaf kardeşim ‘Çok
korkuyoruz. Çocuklarımızın geleceği için endişeliyiz’ dedi. 30 yıllık
siyasetçiyim. Böyle bir üzüntü, böyle bir endişe hiç görmemiştim. Bütün bu
sorunlar yaşanırken içeride de zaman zaman provokasyonlar yaşanıyor. Çeşitli
siyasi partilere akla gelmeyecek tuzakların kurulduğunu biliyoruz. Bunların bir
kısmını duyumlarımız sonucu bozduk. Bu aşamada korkunç bir iddiayı dile
getirmek istiyorum. Öncelikle şunu vurgulayayım. Kaynağım çok sağlam, çok
güvenilir. Bu kaynak daha önce Süleyman Şah Türbesi’ndeki askerlerimizin adeta
orada mahsur kaldığını, IŞİD’in insafına teslim edildiğini de önceden haber
vermişti. Bu kaynağımın belirttiğine göre, Türkiye belki yarın akşam, belki
öbür gün Suriye’ye askeri operasyon yapacak. Suriye’ye girecek.
“DİLİM VARMIYOR AMA…
Özellikle Süleyman Şah türbesi ile ilgili bilgileri
kamuoyuyla ilk paylaşan kişi benim. O konuda da bir sürü şeyler uydurdular
sonra Süleyman Şah Türbesi’nde yaşanan maskaralığı bütün dünya gördü.
Türkiye’nin tekrar bir maskaralıkla, sorunla karşı karşıya kalmaması için adeta
çırpınıyoruz. Son bir haftadır yabancı gazetelere baktığımızda Musul dahil
olmak üzere Ortadoğu coğrafyasında bazı istenmeyen olayların yaşandığını
görebiliyoruz. Türkiye bu meselelerde sorunun bir parçası olursa telafi
edilmeyecek bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz. Değerlerimiz, inançlarımız
aklımıza gelecek ne varsa seçimdeki tek bir oya tabi edilmeye çalışılıyor. Ama
bir şeyi reye tabi ederseniz, özellikle yani dilim varmıyor, bu kanamalı
coğrafyada Türkiye’yi bu sürecin bir parçası haline getirmeye çalışırsanız
Türkiye’ye çok ama çok ağır bedel ödetirsiniz. Bu iktidarın bunu telafi etmesi
mümkün olmayacaktır. Türkiye’nin iki gün içinde Suriye’ye gireceği iddiasının
Ankara kulislerinde ve dış basın organların konuşul-duğunun altını çizen Gürsel
Tekin, Başbakan Davutoğlu’na seslendi:
“DAVUTOĞLU’NA
SESLENİYORUM
“Hatta daha ileri gidiyorum, neredeyse gün verecek duruma
gelmiş durumdayız. Ben en azından bu ülkede yaşayan bir siyasetçi olarak, bir
yurttaş olarak, CHP’nin genel sekreteri olarak kendisine siyasetinde yurtta
barış cihanda barış ilkesini benimsemiş siyasi parti yöneticisi olarak bu
uyarıları kendime bir görev olarak görüyorum. Umut ediyorum ki bunların hiç
biri doğru değildir, yanlıştır, yalandır. Ama en azından bu çerçevede ya
Dışişleri Bakanı’nın ya da Başbakan Davutoğlu’nun bir açıklama yapmasını
istiyorum. Ben inanıyorum ki sayın Davutoğlu en azından bizim bu yabancı
basında okuduğumuz yazıları okuyordur. Bunların yalan olduğunu, böyle bir şeyin
mümkün olmayacağını sayın Davutoğlu’nun ağzından duymak istiyoruz.
“BU ÜLKE BUNA İZİN
VERMEYECEKTİR
Tüm uyarılarına rağmen AKP’nin ve Erdoğan’ın böylesi bir
çılgınlığa kalkışmak isteyebileceğini da savunan Tekin, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Ben her şeye rağmen, devletimizin kurumlarının sağduyu içerisinde
olduğu inancındayım. İktidarların, siyasi partilerin bazı emelleri olabilir ama
her şeye rağmen ben bu coğrafyada yaşanan, geçmiş dönemde yaşanan sıkıntılara
da baktığımızda devletimizin kurumlarının buna izin vermeyeceğine inanıyorum.
Bu, birbirimize yapacağımız şeyler gibi değil. Alırsınız, tutuklarsınız,
bırakırsınız bir toplum olarak bunlara alıştık ama bu ne AKP’nin ne CHP’nin
sorunudur. Ülkemizin, hatta coğrafyamızın sorunudur.
Cumhurbaşkanlığı
Sofrası’nda dikkat çeken bir isim – Vatan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğini
yapacağı sofraya Amerikalı bir profesörün de davet edilmesi dikkat çekti.
1915 olaylarının 100. yıldönümü nedeniyle Ermeni diasporası,
bu yıl Nisan ayında uluslararası çapta kampanya başlattı. Ermeni diasporası
kampanyasında magazin yıldızı Kim Kardashian’a bile yer verirken, Türkiye’yi
şaşırtan ve hayal kırıklığına uğratan ilk açıklama Papa’dan geldi.
Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Franciscus, Vatikan’da
12 Nisan tarihinde Ermeniler için düzenlenen ayinde selefi Papa 2. Jean Paul
döneminde imzalanan deklarasyonda yer alan 1915 olaylarıyla ilgili “20.
yüzyılın ilk soykırımı” ifadesine atıfta bulundu. Avrupa Parlamentosu (AP)
1915 olaylarına ilişkin, sözde Ermeni soykırımına dair karar tasarısını oy
çokluğuyla kabul etti. Türkiye, bu karara sert tepki gösterdi.
OBAMA SOYKIRIM
DEMEMİŞTİ
Bu gelişmelerin ardından gözlerin çevrildiği ABD Başkanı
Obama ise 24 Nisan açıklamasında, soykırım tabirini kullanmadı. Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin’in, bu süreçte yaptığı açıklama ise Ankara’da hayal kırıklığı
yarattı. Erdoğan, 22 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Sofrası’nda 1915 olaylarını
konuşmayı planlamış ancak bu program iptal edilmişti.
Bu program, bugün yaşama geçirilecek. Cumhurbaşkanlığı
Sofrası’nda 1915 olayları tüm boyutlarıyla ele alınacak. Sofranın konuklarının
büyük bölümü akademisyen. Sofranın konukları arasında Amerikalı bir profesörün
olması da dikkat çekti. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Heath
Lowry’de Cumhurbaşkanlığı’nın davetlileri arasında yer aldı. Lowry, Osmanlı
tarihi konusunda uluslararası çapta uzman bir isim. Görüşleri de, bu uzmanlığı
nedeniyle önem taşıyor.
DEVLET GÜNÜ
Erdoğan, bugün devlet günü çerçevesinde Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Necdet Özel ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile de görüşecek.
Dinozora sekiz buçuk
milyon – Cumhuriyet
Ankara Büyükşehir Belediyesi dinozor maketleri için 8 milyon
664 bin 992 lira ödendiği ortaya çıktı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından Atatürk Orman
Çiftliği (AOÇ) arazisine inşa edilen Ankapark projesi için satın alınan dinozor
maketleri için 8 milyon 664 bin 992 lira ödendiği ortaya çıktı.
Geçen günlerde AOÇ kavşağına yerleştirilen ve tepkilere neden
olan robot heykelinin kaldırılarak yerine yerleştirilen dev dinozor maketinin
de içinde olduğu dinozorlara yapılan iki ihale sonucunda 9 milyon liraya yakın
para ödendi.
Yeniyon.com internet sitesinden yer alan habere göre, Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale ile Ankapark’a alınacak maketler ve
dinozor malzemeleri için 7 milyon 485 bin 349 lira, dinozor iskeletleri ve
fosilleri için de 1 milyon 179 bin 643 lira ödeme ile dinozorları satın aldı.
Siteden yayımladı
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından ihale ile Ankapark’a
alınacak dinozor ve kamuflaj malzemeleri ile dinozor iskeletleri ve fosilleri
DEHA Altyapı AŞ isimli firmaya verildi. İhaleyi kazanan firma dinozor ve
kamuflaj malzemeleri için 7 milyon 485 bin 349 lira, dinozor iskeletleri ve
fosilleri için de 1 milyon 179 bin 643 lira ödeme ile dinozorları temin etti.
Dinozor maketleri için ödenen toplam tutar 8 milyon 664 bin 992 lira. Firma,
söz konusu ihale bilgilerini kendi internet sitesinde de yayımladı.
Akkuyu Nükleer devlet
sırrıymış! – T24
Enerji Bakanlığı, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın
raporunu mahkemeye vermeyi reddetmiş
Mersin’de 1. İdare Mahkemesi, Enerji Bakanlığı’ndan
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın, Akkuyu’daki nükleer santral projesi için
Türk Hükümeti’ne Şubat 2014’te teslim ettiği misyon raporunu istedi. Ve
Bakanlık şimdiye kadar halktan gizlediği raporu mahkemeye vermeyi de reddetti.
Projeyle ilgili eleştirilerin sıralandığı rapor, Türkiye’nin nükleer sırrına
dönüştü.
Hürriyet Washington Temsilcisi Tolga Tanış’ın haberine göre,
Türkiye’nin Rusya ile imzaladığı ikili bir anlaşmayla yapımına giriştiği Mersin
Akkuyu’daki nükleer santralın üzerine bir sır perdesi indi. Ankara Yönetimi’nin
isteği üzerine projeyle ilgili bir misyon çalışması yapan Uluslararası Atom
Enerjisi Ajansı (UAEA), geçen sene bulgularını bir rapor haline getirip
hükümete sundu. Hükümet, uluslararası birçok benzer çalışmanın aksine raporu
kamuoyundan gizledi. Devreye mahkeme girdi. Enerji Bakanlığı’ndan bu raporun temin
edilmesini istedi. Ancak Bakanlık, sır gibi sakladığı raporu mahkemeye vermeyi
de reddetti.
24 tavsiye yer
alıyordu
UAEA müfettişlerinin Akkuyu Projesiyle ilgili olarak
hazırladıkları rapor, Türk Hükümeti’ne 24 tavsiye ve 15 öneride bulunuyordu. Ve
uzun süre hazırlığı yapılan çalışma, UAEA temsilcileri tarafından 20 Şubat
2014’te Enerji Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci ile Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
(TAEK) Başkanı Zafer Alper’e elden teslim edildi. Türkiye ve UAEA arasında
varılan anlaşma uyarınca sadece Türkiye’nin açıklamaya yetkili olduğu “Entegre
Nükleer Altyapı Gözden Geçirme (INIR) misyon raporu, ilk olarak 7 Aralık
2014’te gündeme geldi. Ancak Türk Hükümeti, UAEA’dan benzer bir INIR raporu
almış Polonya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Belarus gibi ülkelerin aksine
raporu yine kamuoyundan gizlemeye devam etti. Konunun mahkemeye intikal etmesi
ise aralarında İçel Tabipler Odası, Ekoloji Kolektifi Derneği, Mersin Barosu
Başkanlığı’nın da bulunduğu 86 tüzel ve gerçek kişinin Akkuyu Nükleer Güç Santralı
projesi için 1 Aralık 2014’te verilen ÇED Olumlu Kararı aleyhine açtığı
yürütmeyi durudurma talebi davasıyla oldu.
‘ÇED raporunu dava
edince’
Çevre Bakanlığı’nı ÇED raporu için dava eden avukatlar,
mahkemeden Enerji Bakanlığı’nın gizlediği INIR raporunu da temin etmesini
istediler. Mersin 1. İdare Mahkemesi, talebi olumlu buldu. Ve 23 Mart 2015
tarihli bir ara kararla, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Gülnar İlçe Jandarma
Komutanlığı, Mersin Büyükşehir Belediyesi gibi kurumlardan talep ettiği bilgi
ve belgelere ilave olarak, Enerji Bakanlığı’ndan da bu raporu göndermesini
istedi. Ancak Enerji Bakanlığı’nın Nükleer Enerji Proje Uygulama Dairesi’nden
Başkan Vekili Sibel Gezer’in 27 Nisan 2015’te hazırladığı, Bakanlığın Hukuk
Müşavirliği tarafından Mersin’deki mahkemeye 4 Mayıs 2015’te ulaştırılan
cevapta ise mahkemenin talebi reddedildi. Ve Gezer’in yazısında aynen şöyle
denildi: “Bakan Oluru çerçevesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından
hazırlanan ve Bakanlığımıza sunulan Entegre Nükleer Altyapı Gözden Geçirme
Raporu’nun (INIR Raporu) 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20’nci
maddesi uyarınca mahkemelerle paylaşılmaması hususunda gereğini arz ederim.
‘Devletin güvenliği
ve menfaati’
Sibel Gezer’in yazısında belirttiği, belgeyi gizli tutmaya
gerekçe olan kanun maddesinde şöyle deniliyor: “İstenen bilgi ve belgeler
Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve
yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Başbakan veya
ilgili bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri
vermeyebilir. Çevre Bakanlığı’nı mahkemeye veren taraflar ise bu cevabın
ardından şimdi mahkemeye INIR raporunun açıklanması için ilave gerekçeler
sunmaya hazırlanıyor.
‘Paylaşılmaya yabancı
değiliz’
Davacılardan Ekoloji Kolektifi’nin avukatı Cömert Uygar
Erdem de kararla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Entegre Nükleer
Altyapı Gözden Geçirme Raporu’nun, mahkemeyle paylaşılmaması durumuna yabancı
değiliz. Sürecin esasına etki eden bilgi ve belgeler güvenlik, yüksek
menfaatler, ticari sır gibi gerekçeler ileri sürülerek sistematik olarak
gizlenmekte ve nükleer santral süreci denetimsizleştirilmeye çalışılmaktadır.
Bakanlık burada gerekçe dahi göstermeksizin mahkeme kararını uygulamamıştır. Bu
durum, bir yandan nükleer santrali yargısal denetimden kaçırma diğer yandan ise
yargılama sürecini uzatarak yargı kararlarını fiilen uygulanamaz hale getirme
niyet ve çabasını ortaya koymaktadır.
AKP yüksek enflasyonu
ithalatla çözme peşinde – Cumhuriyet
Hükümet ‘Gıda Komitesi’ ile enflasyonu düşürmek için bazı
gıda ürünlerinde ithalata yeşil ışık yaktı. Üreticilere göre tarladan sofraya 5
kat artan fiyatların düşmesi için ithalat çözüm değil.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, gıda enflasyonunu düşürmek
için bazı ürünlere ithalat izni verilebileceğini söyledi. AA’ya konuşan
Zeybekci, son günlerde çokça tartışılan gıda enflasyonunun spekülatörlerden
kaynaklandığını belirterek “Bazı gıda ürünlerinde var olan ithalat yasakları
kaldırılabilir dedi. Ancak ithalatın geçici bir çözüm olduğunu vurgulayan üreticilere
göre fiyatlardaki yükselişin esas kaynağı tarım politikalarındaki sorunlar.
Mekanizma işlemiyor Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı,
yılın ilk enflasyon raporunun açıklandığı toplantıda Gıda Komitesi’nin gıda
fiyatlarını düşüreceğinden umutlu olduğunu belirtmişti. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, Merkez Bankası ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gibi
kurumların katılımı ile oluşturulan “Gıda Komitesi ’nin de gıda fiyatlarındaki
olağanüstü artışlara karşı ilk silahı ithalat oldu. Gümrük ve Ticaret Bakanı
Nurettin Canikli, üretiminde daralma ya da fiyat artışı yaşanan ürünlere karşı
hızla ithalat silahının çekileceğini belirtti.
Çiftçi-Sen Kurucu Başkanı Abdullah Aysu gıda ile ilgili
sorunun ithalatla çözülemeyeceğini vurgulayarak “Bugün için ihtiyacı
karşılarsınız ama yarın tekrar bu sorunla yüzleşmek zorunda kalırsınız dedi.
Tarımda asıl problemin çiftçinin hakkını alamamasından kaynaklandığına dikkat
çeken Aysu, “Bu da üretime olumsuz yansıyor. Esas olarak üreticiden tüketiciye
zincirin halkaları doğru kurulamıyor. Enflasyonun esas nedeni aracı kaynaklı.
Tarladan 20 kuruştan çıkan bir ürünün fiyatı markette 1-1.5 liraya ulaşıyor.
Üretici ile tüketicinin doğrudan karşılaştığı bir mekanizma kurulması şart
diye konuştu.
Yurtdışından dönen ürünlerin içeride satışa sunulup
sunulmadığının da belirsiz olduğuna işaret eden Aysu şöyle devam etti: “Mevcut
tarım politikası iflas etmiştir. Yeni bir politikaya ihtiyaç var. Türkiye
tarımda Avrupa birincisi diye övünülürken neden dışarıdan ülke ülke ürün
arıyoruz?
Tarladan markete 5
kat fark
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin verilerine göre, tarladan
markete fiyat farkı yüzde 490’a kadar çıkıyor. Nisanda en yüksek fiyat farkı
yüzde 490 ile incirde görülürken, bu ürünü yüzde 459.48 ile maydanoz, yüzde
248.84 ile elma, yüzde 223.15 ile kuru üzüm, yüzde 212.04 ile kuru kayısı,
yüzde 206.75 ile nohut izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı nisanda yüzde
51.93 oran ile limonda görülürken, TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, mevsimsel özellikler
nedeniyle arzdaki azalmaya bağlı olarak fiyatların yükseldiğini belirtti.
Dünyada düşüyor
Dünya Gıda Örgütü (FAO) tarafından yayımlanan verilere göre
dünya gıda fiyatları, Mart 2015’te bir önceki aya göre yüzde 1.5, bir önceki
yılın aynı ayına göre ise yüzde 18.7 düştü. Türkiye’de ise gıda enflasyonu
nisanda yüzde 14.4’ten yüzde 14.7’ye yükselerek 12 ylın zirvesini gördü. Yukarı
yönlü seyirde yıllık enflasyonu yüzde 18.88’e ulaşan işlenmemiş gıda grubu fiyatları
temel belirleyici oldu.
Barzani ‘devlet’ Obama
‘federasyon’ dedi – Radikal
IKBY lideri Mesud Barzani ile Obama’nın Beyaz Saray’daki
görüşmesinden önce basın toplantısı düzenleyen Beyaz Saray Sözcüsü John
Earnest, Irak’ın farklı kesimlerinden oluşan toplumun çıkarına en uygun olanın,
kapsayıcı bir biçimde yönetilen birleşik bir Irak olduğunu ve ABD ‘nin bu
konudaki görüşünün değişmediğini söyledi.
Görüşmeden sonra Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamada
da, ABD’nin Irak anayasasında yazdığı gibi birleşik, federal ve demokratik bir
Irak’tan yana olduğunun altı çizildi. Daha önce Kürt Yönetimi Başkanlık Divanı
Başkanı Fuad Hüseyin’in ‘görüşmelerde ana gündemin Kürt devleti olacağı’
açıklamasına rağmen Beyaz Saray bu konudaki tavrını ortaya koymuş oldu.
GÖRÜŞMELERE IŞİD’LE SAVAŞ DAMGA VURDU
Hürriyet gazetesinden Tolga Tanış’ın haberine göre, Beyaz
Saray’da ABD Başkanı Barack Obama ve Yardımcısı Joe Biden’la yapılan toplantıya
Kürt kaynakların önceden iddia ettikleri gibi Kürdistan’ın bağımsızlığı değil,
IŞİD’le savaş damga vurdu.
Barzani, Washington’da ABD Başkanı Obama ile bir araya
geldi. Görüşme öncesi basına bilgi veren Kürt kaynakların iddiasının aksine
görüşmede Kürdistan’ın bağımsızlığı konusu gündeme gelmezken, Irak’ın birleşik
yapısına vurgu yapılan Beyaz Saray’daki toplantının ana konusu IŞİD’le mücadele
oldu.
Kaynaklar, Barzani’nin Washington’daki resmi temaslarının
Başkan Yardımcısı Biden’la olan görüşmeyle başladığını aktardı. Beyaz Saray’da
iki saat sürdüğü belirtilen görüşmenin bir bölümüne Başkan Obama da katıldı.
FEDERAL IRAK’A OLAN KALICI BAĞLILIK TEYİT EDİLDİ
Görüşmenin ardından Beyaz Saray’dan yayımlanan bilgi notunda
ise şöyle denildi:
“Toplantıda IŞİD’i geriletmek ve en nihayet yok etmek,
Irak halkının ihtiyaçlarını ele almak ve ülkedeki tüm toplulukların işbirliğini
teşvik etmek için devam eden politik girişimlerin statüsü dahil bir dizi konuyu
görüştüler. Başkan Obama ve Başkan Yardımcısı Biden, ABD’nin Irak Kürdistan
Bölgesi ve Kürt halkına devam eden, güçlü desteğini bir kez daha teyit ettiler.
Ayrıca Stratejik Çerçeve Anlaşması uyarınca ABD’nin Irak Anayasası’nda
belirtildiği şekilde birleşik, federal ve demokratik Irak’a olan kalıcı
bağlılığını bir kez daha teyit ettiler. Başkan Obama ve Başkan Yardımcısı
Biden, Kürt Peşmergelerin cesaretini övdüler ve Irak genelindeki IŞİD
kurbanlarına başsağlığı dileklerini ilettiler. Başkan Barzani, Musul’un
düşmesinin ardından Erbil ve Irak Kürdistanı’nın diğer bölgelerini korumak için
yapılan askeri harekât dahil, ABD’nin Kürt Peşmergelerine Irak Hükümeti ve Irak
Güvenlik Güçleri’yle koordinasyon içinde sağladığı önemli askeri destek için
Başkan Obama ve Başkan Yardımcısı Biden’a teşekkür etti. Her iki taraf da,
Bağdat ve Erbil’le ilişkileri güçlendirmenin öneminde mutabık kaldılar ve
bölgedeki şiddet yüzünden yerlerinden olan milyonlarca sivile destek sağlama
konusundaki devam eden ortak taahhütlerinin altını çizdiler.”
Baskı kurarak çözüm
olmaz – Milliyet
KKTC Cumhurbaşkanı ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye
yaptı. Erdoğan ve Akıncı’nın ortak düzenlediği basın toplantısında 2015 yılının
Kıbrıs’ta çözüm yılı olması gerektiği mesajı verildi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı seçilmesinin ardından ilk
yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Akıncı’yı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda resmi törenle karşıladı.
Erdoğan ile Akıncı yaşadıkları “yavru Vatan krizi sonrası
ilk defa dün Ankara’da yüzyüze bir araya gelmiş oldu.
İki Cumhurbaşkanı’nın da bu krize yönelik atıfta bulunmadığı
basın toplantısında birlik ve beraberlik görüntüsü verilerek Rum, Yunanistan, AB
ve BM’ye mesajlar gönderildi.
‘Yokuşa sürmesinler’
Erdoğan, Akıncı ile gerçekleştirdikleri görüşmelerde, Kıbrıs
meselesinde ilerleyen dönemde ne gibi adımlar atılacağının ve atılacak
adımlardaki rolleri konuşma fırsatını bulduklarını belirtti. Erdoğan,
“Temennimiz 11 Şubat ortak açıklamasındaki ilkeler çerçevesinde en kısa zamanda
sonuca ulaşılmasıdır.
Şimdiye kadar Kıbrıslı kardeşlerimiz bu noktada her türlü
gayreti göstermiş ve çözümü isteyen taraf olduklarını ispat etmişlerdir. Artık
Rum tarafının da işi yokuşa sürmekten vazgeçmesi ve bu yönde samimi çaba
göstermesi gerekmektedir. Bunun gerçekleşmesi halinde biz, 2015 yılının
Kıbrıs’ta çözüm yılı olabileceğine inanıyoruz. Çözüme ancak BM çerçevesinde ve
müzakere masasında ulaşılabilecektir. Bunun haricinde başka yollarla Türkiye ve
Kıbrıs Türk tarafı üzerinde baskı kurularak sonuç alınmaya çalışılması açık
söylüyorum beyhude bir uğraştır dedi.
Erdoğan, “Sayın Cumhurbaşkanı ve kuracağı müzakere heyetinin
de her zaman yanında olacağız. Şu husus asla gözden kaçırılmamalıdır Kıbrıs’ta
adil ve kalıca bir çözüm yalnızca Ada’daki tarafların değil, AB başta olmak
üzere tüm uluslararası toplumunda çıkarıdır. Bu noktada Yunanistan’ın da
bizimle çabalarını birleştirmesi ve çözüm yolunun açılması için gerekli katkıyı
sağlaması gerekiyor dedi.
Akıncı ise Kıbrıs’ta müzakere sürecini başarıya götürmek
için Türkiye ile yakın ilişki, diyalog ve istişare içerisinde olacaklarını
söyledi. Akıncı, ziyareti sırasında gördüğü yakın ilgi ve dostluğun kendilerini
derinden etkilediğini belirterek başta Erdoğan olmak üzere görüştükleri tüm
yetkililere teşekkür etti.
Kıbrıs sorununda önemli bir eşiğe gelindiğini belirten
Akıncı, çözüme sadece Türk tarafının göstereceği gayretle ulaşmanın mümkün
olmadığını vurguladı.
‘Sihirbaz değilim’
2015 yılının mutlaka bir çözüm yılı olması için gayret
göstereceklerini belirten Akıncı, “Biz kendi payımıza sizlerle yakın ilişki,
diyalog ve istişare içerisinde bu müzakere sürecini el birliği ile başarıya
götürmek için var gücümüzle uğraşacağız diye konuştu. Çözümün en erken zamanda olmasını istediklerini kaydeden
Akıncı, “Ama ben bir sihirbaz değilim elimde sihirli değnek yok dedi. Akıncı,
“Doğu Akdeniz’de henüz denizin dibindeki doğal gaz, bir kavga vesilesi olmak
yerine geleceğin birleştirici bir unsuru haline gelebilir dedi.
Kriz yaşanmıştı
Akıncı, cumhurbaşkanı seçildikten sonra yaptığı açıklamada,
Türkiye ile “yavru vatan ilişkisinden vazgeçilmesi gerektiğini belirterek,
“Kendi evimizin efendisi biz olmalıyız demişti. Erdoğan ise, “Sayın
Cumhurbaşkanının ağzından çıkanı kulağının duyması lazım demişti.
‘Savaş tek bir
muharebe değil’ – Milliyet
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Şehitler Günü nedeniyle
Şam’da halkın önüne çıktı.
Nadir olarak kamuoyu önüne çıkan Esad, İdlib civarındaki
kayıpları ve ordunun gerilemesini kabul edip “Biz tek bir muhaberenin
mücadelesini vermiyoruz, bir savaş var. Savaş tek muharebe değil birçok
muharebeden oluşan bir seridir. Savaşın doğası gereği ilerlemeler, geri
çekilmeler zaferler ve kayıplar olabilir dedi. Esad bu açıklamasıyla ordunun
kayıplarını ilk kez kabullendi.
Netanyahu koalisyonu
kurdu – Hürriyet
İsrail Başbakanı ve Likud partisi lideri Binyamin Netanyahu,
Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin’e hükümeti kurmak için gerekli olan 61 sandalyeye
ulaştığını resmen bildirdi.
Netanyahu, hükümeti kurması için tanınan sürenin bitimine
birkaç saat kala koalisyonu oluşturmak için yeterli sandalyeye ulaştı.
İsrail radyosu, Netanyahu’nun, daha önce anlaştığını
açıkladığı 3 partinin ardından Yahudi Evi Partisi ile de anlaşmaya vardığını ve
kendisine verilen sürenin dolmasına yaklaşık 2 saat kala hükümeti kurma çalışmalarını
sonlandırdığını duyurdu.
Böylece Netanyahu, Cumhurbaşkanı Rivlin tarafından
koalisyonu kurmakla görevlendirilmesinin ardından yeni hükümeti oluşturmak için
diğer partilerle yürüttüğü pazarlıkları 42’nci gününde sonlandırmış oldu.
BEŞ PARTİLİ KOALİSYON
Buna göre, yeni hükümette yer alan partiler şunlar:
Netanyahu liderliğindeki Likud ve Ekonomi Bakanı Naftali Benett liderliğindeki
Yahudi Evi partisi, merkez sağ eğilimli Kulanu (Hepimiz) partisi ve dindar
partiler olarak bilinen Birleşik Tora Yahudiliği ve Şas.
Öte yandan, İsrail’de hükümeti kurmak için gerekli olan
milletvekili desteğinin 61 olması, yeni koalisyonun geleceği hakkında soru
işaretlerini beraberinde getirdi. Netanyahu hükümetinin gerekli çoğunluğu tam
sınırda yakalaması, yeni koalisyonun siyasi çalkantılara açık olacağı
değerlendirmelerine sebep oldu.
İSRAİL SEÇİMLERİ
Mart’ta yapılan seçimlerde 120 sandalyeli parlamentoda,
Likud 30, Siyonist Birlik 24 sandalye kazanmıştı. İsrail medyası, seçim
sonucunu aday olmaması için gösteriler düzenlenen Netanyahu’nun “sürpriz
zaferi”olarak yorumlanmıştı.. 2013’teki seçimde Likud’un 31 sandalyesi
vardı.
Merkel: Tanıklığa
hazırım – Hürriyet
ALMAN istihbarat servisi BND’nin ABD Ulusal Güvenlik
Teşkilatı (NSA) hesabına komşu ülkelerde dinleme yaptığı iddiları nedeniyle
Başbakan Angela Merkel zor günler geçiriyor.
Koalisyon ortağı Sosyal Demokratların liderinin “Merkel’e
geçmişte, BND’nin Amerikalılar adına Alman şirketlerine yönelik casusluk yapıp
yapmadığını iki kez sordum açıklamasının ardından, Merkel Bremen Radyosu’na
verdiği mülakatta “Gerektiği zaman tanıklık yapacak ve soruları yanıtlayacağım.
İstenirse bunu parlamento soruşturmasında yapmaya hazırım diye konuştu.
Ancak Merkel, Amerikan istihbarat örgütü NSA tarafından
Alman istihbaratına verilen dinleme-izleme listesini (IP adresi, internet arama
kelimeleri veya cep telefonu numaraları) vermeyi kabul etmedi.
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”
Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info
0
21
TR
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”
Kürdistan
Stratejik Araştırmalar Merkeziwww.lekolin.com-www.navendalekolin.com-www.lekolin.org-www.lekolin.net–www.lekolin.info