İngiltere’de işçi sendikalarının Önder Apo’nun rehine koşullarında tutulmasına karşı yürüttüğü kampanya çalışmaları uluslararası alanda etkisini gösterdi. Daha önce de uluslararası alanda Önder Apo’nun mutlak rehine olarak tutulmasına karşı tepkiler ve protestolar yaşanmıştı. Ancak İngiltere’de işçi sendikaları tarafından başlatan bu kampanya önceki gösterilen tepkileri aşarak kitlesel bir boyuta taşıdı, kurum ve örgütlerin yaptığı resmi açıklamaların dışına çıkarak farklı kimlik, kültür ve inanç yapısına sahip olan işçilerin, onlarla birlikte hareket eden sosyalist, devrimci, demokrat ve duyarlı tüm çevrelerin katılımıyla genel bir sahiplenmeye dönüştürdü.
Daha önce de İngiltere ve farklı ülkelerde Afrika Ulusal Konseyi ANC lideri Nelson Mandela’nın esaretine karşı kitlesel gösteriler düzenlenmişti. Gerçekleşen bu gösteriler etkisini göstermiş ve Nelson Mandela’nın özgürlüğüne giden yolda önemli bir mesafe kat edilmesine katkı sunmuştu. Bu gösteriler nedeniyledir ki, uluslararası güçler kendi başlarının da ağrımasının önüne geçmek için, ırkçı faşist Apartheit rejimini geri adım atmaya zorlayarak Güney Afrika’da yeni bir sürecin başlamasına “katkı” sunmak zorunda kalmışlardı.
İngiltere işçi sınıfının, sosyalist, devrimci, demokratik güçlerinin, insan hakları ve demokrasi konusunda duyarlı olan halk kesimlerinin Önder Apo’nun rehine olarak tutulması karşısında takındığı tutum, Güney Afrika’da olduğu gibi -bir sonuç ortaya çıkarır mı, çıkarmaz mı tartışmasından bağımsız olarak- uluslararası alanda önemli bir anlam ifade etmiştir. Kürdistan halkına verilen önemli, güçlü, anlamlı bir mesaj ve destek olmuştur.
Bugüne kadar başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın daha farklı coğrafyalarında Önder Apo’nun rehine olarak tutulması karşısında , yurt dışında yaşamakta olan Kürdistanlılar ve dostları gösteriler yapmaktaydılar. Bu yönüyle bir sahipleniş söz konusuydu ve hala bu kapsam dahilinde gösteriler, eylemler yapamaya devam etmektedirler. Ancak İngiltere’de başlatılan kampanya ile Önder Apo’nun rehine olarak tutulmasına karşı yürütülen protestoların kapsamı ilk defa bu kadar genişlemiştir, Kürdistan halkı ve onun örgütlü güçlerinden beklenilmeden, sorumluluk ve öncülük üstlenilmiştir .
Ancak Önder Apo’nun rehine olarak tutulması karşısında İngiltere işçi sınıfının, sosyalist, devrimci, demokrasi güçlerinin ve duyarlı halk kesimlerinin değerli ve anlamlı olan bu sahiplenişinin tek başına yeterli olacağını düşünmemek gerekir. Almanya, Fransa, İtalya başta olmak üzere Avrupa ve diğer ülkelerin işçi sınıfının, emekçilerinin, sosyalist, devrimci ve demokrasi güçlerinin ve örgütlerinin de İngiltere’de olduğu gibi, Önder Apo’nun rehine olarak tutulması karşısında bir tutum içerisine girmesi, sorumluluk üstlenmesi ve öncülük yapması önemli bir anlam ifade edecektir. Önder Apo’nun rehine olarak alınmasının, uluslararası bir komplo ile gerçekleşmiş olması da, bu önemin anlamını çok daha net olarak gözler önüne sermektedir.
Bu şekilde uluslararası komplo karşısında, uluslararası alanda Önder Apo’nun sahiplenilmiş olması, aynı zamanda uluslararası komplocu güçlere verilecek, anlamlı bir cevap olacaktır. Uluslararası alan da işçi sınıfı, sosyalist, devrimci ve demokratik güçlerin bu tür sorunlar karşısında duyarlı olduklarına yine emperyalist güçler karşısında defalarca böyle bir tutum ve kararlaşma içerisine girdiklerine tanık olunmuştur. Kobané direnişi sürecinde 1 Kasım’ı “Dünya Kobané Günü”, soykırımcı TC Devleti’nin Rojava işgal saldırıları karşısında 2 Kasım’ı “Rojava Devrimi ile Dayanışma Günü” olarak ilan ederek sokaklara, meydanlara çıkmış olmaları bunun yaşanmış olan örnekleri arasında yer almaktadır.
İngiltere işçi sınıfının, sosyalist, devrimci, demokrasi güçlerinin ve duyarlı halk kesimlerinin Önder Apo’nun rehine olarak tutulması karşısında gösterdiği bu tutumun daha da genişleyerek uluslararası bir sahiplenmeye dönüşme olasılığı fazlasıyla vardır. Zaten bugüne kadar bunun olmayışı büyük bir eksiklik olduğu gibi, uluslararası komplocu güçlerinde işini kolaylaştırmıştır.
Emperyalistler ve onların işbirlikçileri, karşı oldukları güçleri her zaman yalnız başına bırakarak tasfiye etmek istemiştir. O nedenle de hedef haline getirdiklerini, hep kendi başlarına bırakmaya çalışmışlardır. Bunu sağlamak için, tecrit ve izolasyon politikalarını esas almışlardır. Bunu hem resmi hem de fiili olarak uygulamaya koymuşlar, kara propagandaya dayandırdıkları algılarla tamamlamaya çalışmışlardır. Öyle ki, bunlar tarafından; hiçbir güç, çevre ve kişinin hedef olarak belirlenmiş olanların yanına yanaşmasına, birlikte görülmesine olanak tanınmamıştır. Önder Apo’nun uluslararası komplo ile rehine olarak alınması ve hakkında kara propagandaya dayalı oluşturulmaya çalışılan algılarla bunlar yapılmak istenilmiştir.
İngiltere işçi sınıfının, sosyalist, devrimci, demokrasi güçlerinin ve duyarlı halk kesimlerinin; Önder Apo’nun rehine olarak tutulması karşısında başlattığı kampanya, uluslararası alanda, uluslararası komplocu güçlerinin bu politikalarının sonuç vermediğini göstermiştir. Sadece bununla da kalmayarak başlattıkları kampanya ile uluslararası komploya karşı uluslararası alanda halklar nezdinde bir tutumun ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu önemli bir kazanımdır. Şimdi beklenilmeden, bu kazanımı sağlayan tutumu canlı kılarak daha geniş bir alana, diğer Avrupa ülkelerine ve farklı coğrafyalarına yayma, Önder Apo’yu uluslararası alanda, uluslararası komploya karşı yükseltilecek olan mücadeleyle sahiplenmeye dönüştürme zamanıdır.
Cemal Şerik
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi