02 Mayıs 2011 Pazartesi Saat 08:08
Suriye rejimi içerden ve dışarıdan ciddi bir müdahale ile karşı karşıyadır. Sanki Tunus, Mısır ve Libya müdahalesi Suriye’ye yapılacak müdahalenin ön hazırlığı gibiydi. Tunus’la bölgede dikta rejimlerle yönetilen halklara başkaldırı işareti verildi. Mısır’la ayağa kalmış uluslar arası güçlerin diplomatik desteğini arkasına almış bir kitlenin rahatlıkla rejimi değiştirebileceğinin umudu güçlendi. Ayrıca rejim karşıtı gösterilere sert müdahaleye izin verilmeyeceği mesajı verildi. Libya’ya yapılan müdahale ile şayet rejim direnirse kitleye yönelik şiddette başvurulsa uluslar arası güçler ekonomik ve askeri müdahale dâhil her türlü yöntem ile var olan rejime müdahale edebileceğini gösterdi. Bununla ayağa kalkmış kitlelerin eylemlikleri ne olursa olsun sonunda zaferle sonuçlanacağının mesajı bölge halklarına verildi. Bir taraftan bu dikta rejimlerden bıkmış halklara bu mesajlar Mevcut durumda sıra Suriye rejimine geldi. Suriye rejimi bölgede kilit bir rolde olduğu için uluslar arası güçler için oldukça önemlidir. Peki, Suriye rejimini bu kadar önemli kılan şey nedir? Silahlı askeri mi yoksa ekonomik gücü mü? Bu rejimi iyi tanıyanlar bilirler ki Suriye rejimini bölgede önemli kılan ne askeri ne de ekonomik gücüdür.
Suriye Statükonun En Zayıf Halkasıdır
Suriye rejimini bölgede bu kadar önemli kılan şey bölgede ki statükocu konumudur. Biliniyor bölgede ki statükonun değişimine direnen üç önemli devlet vardır. Bu devletler başta Türkiye olmak üzere İran ve Suriye’dir. Suriye devletini Türkiye ve İran’dan farklı kılan şey statükonun en zayıf halkası ve aynı zamanda kilit nokta olmasıdır. Zayıf noktadır ki, çünkü uluslar arası güçler ve iç muhalefete karşı direnecek ne askeri nede ekonomik gücü vardır. Kilit noktadır, çünkü İran’ın Lübnan ve Filistin ayağıdır. İran’ın yardımıyla Hizbullah ve HAMAS’ı ayakta tutan güçtür. Aynı zamanda İran’ın İsrail’e karşı bir ön cephesi konumundadır. Yine statükocu güçlerin ortak derdi ve yumuşak karnı olan Kürt inkâr politikasının devamcısı olan üç devletten biridir. İşte tüm bu nedenlerden dolayı Suriye rejiminin değişmesini isteyen güçler kadar rejimin ayakta kalması için çaba gösteren güçlerde vardır. Burada statükoyu direk etkileyecek ve bu rejimleri değişime zorlayacak tek güçte Kürtlerin bu rejim değişikliği sonucunda resmi bir statü kazanacak olmasıdır.
Suriye Rejimi Bölgedeki Kürtlerin Kaderini Belirleyecek
Suriye’de rejim değişikliği statükocu devletler olan İran ve Türkiye için ne kadar tehlikeliyse Kürtler açısında da bir o kadar tehlikeli ve aynı zamanda kader tayin edicidir. Çünkü Kürtler Suriye rejim değişikliğinde elde edecekleri statü uluslar arası resmiyette kazanmış olacakları statüdür. Aynı zamanda bölgede uluslar arası güçlerin Kürtler için ön görmüş oldukları statü olarak görülmelidir. Onun için Kürtler ne yaparlarsa yapsınlar ayaklarına kadar gelmiş olan bu özgürlük şansını kaçırmamalıları gerekiyor.
Suriye’den Sonra Sıra Türkiye’de
Şayet Kürtler bu rejim değişikliğinde istediklerini alırlarsa İran’dan önce Türkiye rejimi değişime zorlanacaktır. Bu durumda statükoda direnmenin ne içerde nede dışarıda hiçbir destekçisi kalmayacaktır. Rejim güç kaybederken Kürtlerin özgürlük talepleri her gecen gün daha geniş kesimlerce meşru ve haklı görülecektir. Zaten Mart ayından beri ayakta olan ve çözüme kadar ne pahasına olursa olsun direnme kararı alan Kuzey Kürdistan halkı için böylesi bir durum büyük bir moral ve güç sağlamış olacaktır. Tüm bunlara rağmen Türkiye inkâr politikasında diretirse Kürt halkı em içerde hem de dışarıda kendi özgürlükleri için olgunlaşan bu koşulları en uygun şekilde değerlendirerek rejimi değiştirecektir. Değişen Türkiye rejiminden sonra İran bölgede tamamıyla yalnızlaştırmış olacaktır. Hem uluslar arası güçler, hem de içerde baskı altında tutulan halklar rejimi değiştirmek için harekette geçeceklerdir.
Bölge ve Uluslar Arası Güçler İçin Suriye Kilit Noktadır
Onun için Suriye rejiminin değişimi hem bölgede ki halklar açısında hem de uluslar arası güçler acısında oldukça önemlidir. Suriye’ye yapılan müdahale her şeyden önce İran ve Türkiye’ye yapılan müdahale olarak görmek gerekiyor. Her ne kadar ABD Türkiye’yi İran ve Suriye’den koparmak için bazı sözler vermiş olsa da, Kürtlerin örgütlü gücü ABD ile Türkiye arasında Kürtler üzerine yapılmış tüm anlaşmaları boşa çıkaracak güçtedir. Türkiye’nin bu inkâr politikasına karşı pes etmeyen Kürtler direndikçe kısa süreden sonra ABD’de bu konuda Türkiye’ye vermiş olduğu desteğini geri çekecektir. Çünkü Amerika için önemli olan Türkiye değil bölgedeki statükonun değişmesi ve kendi çıkarlarını garanti altına almasıdır.
Yusuf Ziyad
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info