29 Aralık 2016 Perşembe Saat 06:02
Sosyalizmde üretim araçları yani fabrikalar, bankalar,
okullar hastaneler, köprüler, yollar, tarlalar, yani ekonomik değerlerin halka
ait olduğundan özel mülkiyet küçültülüp iyi şartlarda yaşamın idame
ettirileceği kadardır ya da çok sınırlıdır.
Sosyalizmde bireysel mülkiyete değil, toplumsal mülkiyete
önem verilir. Sosyalizmde temel ilke sınıfsız ve imtiyazsız bir toplum
yaratmaktır. Sosyalizm sadece maddi, ekonomik eşitliliğin olduğu düzen değil,
sosyal, siyasal ve kültürel olarak ta insanlar iyi bir eğitime tabi tutulurlar.
İnsan topluluklarının 2-3 milyon yıl boyunca yaşadıkları ilkel komünal sistem
göz önüne alındığında, son beş bin yıllık sınıflı toplum sistemi zamanlama
olarak deve de kulak bile değildir. İnsanlarda özel mülkiyete sahip olma ve
iktidar olma hırsı sınıflaşmaya yol açmıştır.
Bugünkü kapitalist sistem son 300 yıllık bir sistem
değildir. Daha önceki sınıflı sistem sadece toprağı işletmeye dayalı olup
köleci ve feodal karakterliydiler.
Günümüzdeki sınıflı sistem gelişmiş modern sanayiye dayalı
olan günümüz modern kapitalizmdir. Köleci, feodal ve kapitalist sistemler özü
itibariyle toplumsal değil, toplumun her bakımdan aleyhine olan bir sosyal
siyasal ekonomik alt yapıya sahipler. Bu sistemlerin hiç birinde toplumsal bir
yön bulunmaz. Bu sistemlerin hepsi de toplumun yoksulluğu ve bilinçsizliği
üzerine kendisini var eder. Bir ülkede ekonomik değerlerin neredeyse büyük bir
çoğunluğunu sadece sayıları 100’ü geçmeyen elit tabaka dediğimiz çevreler
alıyor.
Türkiye’de sözde milli gelirin yüzde 70’ini Tüsiad denen
ekonomik canavar yutuyor, yiyor. Büyük bir çoğunluğun köle gibi çalıştığı, çok
küçük bir kesiminde hiç çalışmadan üretmeden koltukta oturup yönettiği sistem
işte adı geçen ve bugün dünyanın başına savaşları bela eden kapitalizm
olmaktadır. İşsizlik, yoksulluk, fakirlik, savaşlar, evsizlik, açlık hepsi
kapitalizmden kaynaklanıyor. Kapitalizm en başta insan toplulukları olmak üzere
her türlü değeri ve imkanı kendi sistemi için kullanır. Yapılan yollar,
barajlar, okullar, hastaneler, köprüler, fabrikalar yani her türlü değerler
toplumsal emeğin kendisidir ama kapitalizm bütün bu değerlere el koyuyor kullanıyor ve her şeyi
kendisine mal ediyor. Halbuki bilim teknik, teknoloji ve her çeşit maddi manevi
değer topluma aittir ama kapitalizm bütün bu değerler bana aittir, benim
eserimdir der. Olsa olsa savaşlar, açlık, yıkım, fakirlik, toplumsal
çürümüşlük, yozlaşmışlık, insanın, insanın kurdu haline gelip insanı
insanlıktan çıkarması işte kapitalizme aittir. Kapitalizmin iyi bir marifeti
yoktur. Her şeyi insan emeği üretir var eder, ortaya koyar ama bir avuç asalak
kesim bunlara vahşice el koyar.
Kapitalizmde, insanlık, merhamet, vicdan, adalet bulunmaz.
Çünkü kapitalizm bu gibi insani ve toplumsal değerlerin yokluğu üzerine kurulmuştur.
Kapitalistler, istedikleri hedefe ulaşmak için her türlü değeri harcarlar, hiç
bir değer tanımazlar. Savaşlar kapitalist sistemin krizlerinden ortaya çıkan
derin bunalımlı dönemler olup insanlığın çok değer kaybetmesine yol
açmışlardır. 1 ve 2. dünya savaşları ve son yıllarda Ortadoğu’da cereyan eden
ve 3. dünya savaşı olarak yorumlanan savaş aslında kapitalizmin bunalımının
hala derin olduğunu gösteren büyük krizlerdir. Kapitalizmin insanlığın biriken
sorunlarına çözüm olmasına imkan yoktur. Küçük bir kesimin çıkarını savunan bir
sistemin toplumsal sorunlara çözüm olması düşünülemez. Bugün toplumların
yaşadığı sorunlar bu adı geçen kapitalist sistemin yapısından kaynaklanıyor.
Toplumların özgür bir yaşama sahip olması ancak sosyalizmle
olur. Sosyalizm, toplumsallığın en üst aşaması demektir. Son yüz yılda bazı
ülkelerde sosyalist devrimler olduysa da, yukarıda adı geçen kapitalist sistem
kültürünün yeterinde aşılamamasından dolayı sosyalist ülkelerde sosyalizm yeterinde
gelişim gösterememiş, bir çeşit devlet kapitalizmine dönüşmüştür. Sosyalizm
toplumun yeterli bir siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimini sağlar.
Yeterli bir sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel gelişimi sağlayamayan
toplumlarda sosyalizm gelişemez, yıkılır.
Sosyalizmin gelişmesi ve kalıcılaşması ancak her yönden
gelişmiş bir toplumsallıkla mümkündür. Sosyalizmde devlete değil, halka önem
verilir. Sosyalizmde mülkiyet devlete değil, halka aittir.
Sosyalizmde devlet toplumun tepesinde durmaz, toplumun
içinde erir. Sosyalizmde toplumun kendisini yönetebilmesi için toplumsal
yönetim birimleri dediğimiz komünlere önem verilir. En demokratik toplumsal yönetim birimleri
komünlerdir. İyi bir maddi üretim, yeterli bir ekonomi ve bunlarla beraber
politikleşmiş bir toplumsal gerçeklik vazgeçilmez önemdedir. Sosyalizmde bilim
ve teknik, teknoloji iyi bir şekilde kullanılmaz zorundadır. Doğa tahribatının
önlenemez hale gelmesi, iklim değişimi ve çeşitli tatlı su kaynaklarının ve
göllerin kuruması, kapitalizmin iştahının aşırı derecede
Her ülkede milyonlarca fakir insanın olması kader
değil, kapitalizmdir. Bütün sorunların
çözümü, doğanın kendisiyle, insanlarında kendi gerçeklikleriyle buluşması ancak
sosyalizmde mümkündür. Sosyalizmi inşa etmek iyi bir sosyalitenin, yeterli bir
ekonomi ve üretimin, güçlü bir toplumsal yönetim birimleri dediğimiz komünlerin
yaşamsal hale gelmesi vazgeçilmez önemdedir. Kapitalizm, emperyalizm insanlığın
çok uzun tarihinde ara bir sistem olup, insanların kendi hırslarına yenik
düşmesi ve kendi kurtları olmalarıdır.
Toplumsallık ancak sosyalizmde keşfedilir. Sosyalizm,
kaybedilmiş bütün toplumsal ve insani değerlerin tekrar keşfedilmesi ve
yaşanılmasıdır. Dolayısıyla sosyalizm özgür yaşamın kendisidir.
Kemal Söbe
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info
-www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html
0
21
TR
HE
:” ”
:””
” “,” ”