Özelde Kürt halkının, ulus olarak yok edilmek istenmesi durumu, genelde ise ezilen dünyanın koşulları yeni örgütlülükleri ve alternatif çıkışları gerekli kılıyordu. Kürtlerin içinde bulundukları ulusal soykırım ve yok edilmek istemesi PKK’nin kuruluşunu zorunlu kıldı. PKK kuruluşu gerçekleştirirken, tümüyle Kürt halkının dirilişini ve özgür yaşamla yeniden buluşması hedeflendi. Partinin kuruluşu, bir devlet olma ve devlet iktidarına sahip olma amacını taşımadı. Tümüyle Kürt halkının ve halkların kurtuluşu ve özgürlüğü PKK’nin varlık nedeni oldu. PKK’nin tarih sahnesine çıkışı bütün devletçi rejimlere savaş açması demekti. Bu durum, bazı klasik ulus devletçiler tarafından farklı yorumlandı, değerlendirildi ve hala anlaşılamadı. Devlet kurma ve iktidar olma hesabı yapanların PKK’yi anlamalarına imkân yoktur. PKK bütün devletlerin aynı zihniyete sahip olduğunu iyi analiz etti ve sosyalist olsa bile devletin halka fayda getiremeyeceğini gördü ve farklı bir strateji geliştirdi. Önder Apo, ” devletin sosyalisti olamaz ” dedi ve özyönetimi geliştirdi. Ancak özyönetimle halkın özgür olabileceği sonucuna ulaştı. Bazı çevreler, özyönetim modelini Kurdistan’dan uzaklaşma ve vazgeçme olarak görüp ne kadar dar bir bakış açısına sahip olduklarını göstermiş oldular. PKK Kurdistan’dan ve özgürlükten vazgeçmedi, bir baskı aracı olan devleti ret etti. Devlet olmayı ret etmek Kurdistan’dan vazgeçmek demek değildir. Özgürlüğün devlet olmakla olabileceğini düşünenler, ulus devlette ısrar ederler ve neticede toplumun başına bela olan bir aygıt yaratırlar. PKK bu konuda çok dikkatli hareket etti- ediyor. Partileşmek Kürt halklı için, ekmek ve su kadar gerekli bir ihtiyaçtı. Çünkü bir halkın varlığı söz konusuydu. Kürt halkının durumu komalık olan bir hastanın durumu gibiydi. Hatta, Kürt halkı bile, kendinden umudunu kesmişti, yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordu. Yaşama konusundaki bütün kararlılığını ve azmini kaybetmişti, adeta ölüm döşeğindeydi, yaşama coşkusu hiç kalmamıştı.
Kürt halkına hem yaşam kaynağı olmak hem koruyucu güç olmak hem savunucusu olmak ve hem de genel demokratik yaşam gücü olmak öyle kolay olmadı. Her yönüyle büyük bir parçalanmışlık yaşayan bir halkı tekrar kendine getirmek çok ama çok büyük bir fedakârlık ve çabayla olacaktı. Yani Kürt halkı, yaşam umutları tükenmiş bir halktı. Partinin kuruluşu Kürt halkına, tekrar yaşayabileceğinin ideolojik, siyasi ve sosyal yönünü gösterdi. Düşmanın halk üzerindeki etkisini kırmak ve yok etmek içinde gerilla savaşının yürütülmesi gerekli bir askeri durumdu. Hem gerilla savaşını etkince yürütülerek düşmanın gücü zayıflatıldı yok edildi ve Kürt halkına kendisini nasıl savunması gerektiği öğretildi hem de derin ideolojik çalışmalarla Kürt halkı iyi bir eğitimden geçirilerek nasıl yaşamalı sorusuna cevap olundu. Yani PKK her yönden Kürt halkının gelişimine özen gösterdi önem verdi. Partinin kuruluşu olmasaydı, soykırım rejimine müdahale edilemez ve yok oluşun önüne geçilmezdi. Önce ideolojik bir müdahale gerçekleşti. Çünkü düşmanın kültürel olarak yarattığı etki çok büyüktü. Bu açıdan, Önderlik, ideolojik eğitime ve siyasi gelişime büyük önem verdi, Kürt halkını kültürel olarak düşmanın etkisinde çıkardı ulusal demokratik düzey ve bilinç kazandırdı. Kürt halkı ideolojik gelişim gösterdikçe parti kitleselleşiyor halk ile bütünleşme sağlıyordu ve parça parça soykırımdan kopuyordu. PKK’de partileşmek, sadece bir parti olarak büyüme şeklinde olmuyordu, halk ile partinin bütünleşmesi ve paralel gelişimi şeklinde oluyordu. Yani hem parti kitleselleşiyor hem de halk partileşiyor, ideolojik bilinç ve donanım kazanıyordu. Özellikle 1990’larda halk serhildanlarının olması partiyi daha çok kitleselleştirdi, halkalaştırdı ve tam olarak bir halk hareketi olmasını sağladı. Partinin kuruluşu tam olarak hedeflerine ulaşmıştı, bir halk hareketi olmasıyla bu ortaya çıkmıştı, gerçekleşmişti. Kürt halkı, öteden beri isyana hazırdı ama önderliğin ve partinin olmaması halkı dağınık ve çaresiz bırakmıştı.
Kurdistan ve Kürt halkının tarihinde PKK demek aslında çare ve derman demektir. Kürt halkının bütün ulusal, toplumsal ve insani sorunları PKK’yle çözüme kavuşuyordu. Yaşamsal sorunların çözüm gücü PKK’ydi ve parti artık bütün halkların yaşam umudu ve yol göstericisi olmuştu. PKK’de fedai savaşçılığın ortaya çıkışı Kürt halkının özgürlüğe susamışlığının bir sonucudur. Kürt halkı, yaşama özgür yaşama o kadar hasret bırakılmıştı ki, ancak fedaice bir mücadeleyle Kürt halkının bu özlemlerine cevap ve çare olunurdu. PKK’nin şehitler partisi olma gerçeği işte budur. Kürt halkının özgür yaşamı için, hayatını feda edenlere fedai militan ve devrimci denir. On binlerce kahraman şehitle bir özgür yaşam yaratıldı. Şehitler, özgür yaşamın mayası oldular. Bazıları, PKK’den öncede Kürtler vardı diyorlar. Doğrudur, PKK’den öncede Kürtler vardı ama öldürülme noktasına getirilmişlerdi, kendisini tanımayacak haldeydi ve Kürt halkının bu durumu PKK’yi yarattı. PKK, özgürlüğe susamış bir halkın en bilinçli evlatları tarafından kuruldu. PKK gökten zembille inmedi Kürt halkının bağrında oluştu. Özgür Kürtlük PKK’yle şekillendi. Partinin kuruluşu, Kürt halkının yok edilmek istemesine bir siyasi ve ideolojik müdahale olarak değerlendirilir. PKK’de gerçekleşen sadece bir parti ve örgüt kurma değildi, ondan çok daha fazlasıydı. PKK’nin kuruluşuyla yeni bir yaşam filizleniyordu, dünya sistemi yerinden oynuyordu, devlet denilen aygıt yeniden gözden geçiriliyordu. Denebilir ki, devletin, ideolojik olarak sorgulandığı parti PKK’dir. Devlet ve kapitalizm ilk kez PKK’de masaya yatırıldı derince sorgulandı ve kapitalizmi aşmanın ancak devleti aşmakla olabileceği sonucuna ulaşıldı. Devlet aşılmadan sınıflar, sınırlar, sömürü ve savaşlar bitmez. Bütün tutsaklıkların kaynağı devlettir. Devrimler halkın yeni bir yaşama geçmesi içindir devlet iktidarına gelmek ve halk üzerinde geleneksel devlet gücü olmaya devam etmek için değildir.
PKK geçmiş yıllardaki devrimlerin, devletçi zihniyeti aşamadıklarını gördü ve bundan dolayı yeni bir paradigma geliştirme gereği duydu. Çünkü halkın ihtiyaçları devletli sistemle çözülmüyor. Devlet kendisini halkın emeğiyle var eden ve halk üzerinde baskı kuran bir sömürü aygıtıdır ve halkın yaşamından çıkarılması bir zaruriyettir. Bundan dolayı devleti önce beynimizde sileceğiz, egemenlik kurma sevdalısı olmayacağız. Önder Apo, bir değerlendirmesinde ” ben bile PKK’li olmaya çalışıyorum ” demişti. PKK’de şekillenen, sınıflı devletli sistemlerde, şimdiye kadar hiç şekillenmeyendir. Devrimlerin hemen hemen hepsi sınıflı devletli zihniyetin yarattığı kültürel atmosferde gerçekleştiler ve bir süre sonrada devletin iktidar bataklığında kayboldular. İşte Önder Apo, bu durumu çok iyi analiz etti ve partiyi farklı bir ideolojik çizgiye koydu yani devlet ve iktidar olma anlayışından uzaklaştırdı, halkın içine taşıdı. PKK’de gelişim çok farklı gerçekleşiyor. PKK Kürt halkının öz gücü ve öz yaşamı olmayı başardı. Günümüzde, PKK artık bir parti ve örgüt değildir özgürleşen Kürt halkı ve halklardır. Dikkat edilirse PKK ve Önderlik, sürekli partileşmekten söz ediyor. PKK’de partileşmek halkın sorunlarına ve insanlığın, doğanın sorunlarına çözüm gücü olabilmektir, sürekli gelişimdir, hayatı öğrenmektir, vicdan ve ahlak sahibi olmaktır. PKK’de partileşmek bu şekilde ifade edilir. Hayatı anlamlandırmak, hayatın hakkını vermek, hayatı özgürce kucaklamak ve yaşamak PKK’de özgür yaşam olarak görülüyor. Hümanizmi en derinden yaşamak, insan sevgisiyle dolup taşmak, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, romantizm, şiir, roman, duygu derinliği hepsi PKK’de özgür yaşam olarak görülüyor ve yaşanılıyor. İşte görülüyor ki, PKK’nin kuruluşu büyük bir yaşamın yolunu açmış ve insanlığı özgür yarınlara götürecek…
Kemal SÖBE