Kürdistan somutunda halk demokrasisi sorunu; halkın kendine gelme, ulusal uyanış ve kimliğini edinme, kendini giderek düşmanın maddi ve manevi baskısından kurtarma, bilinçli eylemlilikle kendini özgür kılma çabalarıdır, buna kalkışmadır. Halk demokrasisi, çeşitli ülkelerde ulusal kurtuluşa bağlı olarak gelişmiştir. Örneğin, faşizme ve feodalizme karşı da halk demokrasisi oluşabilir.
Bu, bizde başından itibaren, ulusal gerçekliği bilmeyle, yabancı işgali ve sömürgeciliğe karşı çıkmayla iç içe gelişmiştir. Bizdeki yerli işbirlikçiler bile diyemeyeceğimiz, düşman için oldukça ajanlaşmış kişi ve kurumlarla, halkın nefes alamaz durumu söz konusudur. Hatta belirttiğimiz gibi, halkın kendi kendine alabildiğine yozlaşması, kendi aleyhine çalışması söz konusudur. Halk demokrasisi, bütün bu iç içe düşmanı dile getiren kurum ve kuruluşlara karşı olmayı, onları aşmayı ve ortadan kaldırmayı gerektirir. Bu tamamen eylemlilikle gelişecek bir olaydır. Daha somut ifade edersek, halk ayaklanması ve halk demokrasisini eylemlilik geliştirir. Demokrasi, halkın kendi işini kendinin görmesidir. Siyasi, ekonomik, kültürel, her türlü toplumsal işleri kendisinin halletmesidir. Bizde şimdiye kadar bırakalım halkın kendi temel ve ortak çıkarlarıyla uğraşmasını, düşmanı yaşamaya mahkûm edilmiştir. Bu açıdan halk demokrasisi düşmanın çıkarına olan her şeye karşı savaşmayı gerektiriyor. Hatta bizde düşmanla o kadar karışık ve iç içe bir durum yaşanıyor ki, bu anlamda kendini özeleştiriden geçirmeye, kendini netleştirmeye ihtiyaç gösteriyor.
Halk demokrasisi, günümüzde, özellikle 1990 yılında önemli bir aşama geçirdi. Özellikle şehir alanlarında halk hareketi gelişmeye adaydır. Halk, politikaya oldukça katıldı, deneyim kazandı. Özellikle şehir devrimleri ve silahlı savaşımın dışındaki alanlarda halk hareketi gelişmeye adaydır. Gelişmeye aday olduğu için de bu konuda görevler ve sorunları vardır. Hatta günümüzde en temel görevlerimizden birisi de halkın siyasi hareketini, eylemini, örgütlenmesini geliştirmektir. Kürdistan somutuna göre çok yönlü ve çeşitli biçimlerde yöntemler gerçekleştirmek, halk hareketini yenilmez kılar. Mücadelemizin gelişmesi buna bağlanmıştır.
Kürdistan’da halk demokrasisi, aslında halk iktidarı, halk idaresidir. Demokrasi; idare ve iktidar anlamına gelir. Dolayısıyla halk iktidarından, halk demokrasisinden bahsetmek, başından itibaren sömürgeciliğe ve işbirlikçilerine karşı bir eylemlilik içine girmektir. Bunun bizde nasıl olduğunu biliyoruz. Ama düz bir biçimde anlaşılmamalıdır. Kendine has özellikleri daha şimdiden ortaya çıkmıştır. Bizde halk iktidarına, halk demokrasisine birdenbire ulaşılamaz. Hatta gerillanın kurtarmış olduğu bölgelerde de, halk demokrasisini inşa etmeyeceğiz. Bunlar birçok ülke devriminde önemli rol oynamıştır. Demokrasiye bu temellerde geçilmiştir. Çin’de, halk demokrasisi, gerilla savaşının zaferiyle kurulmuştur. Sovyetlerde, Ekim Devrimi’nden sonra halk demokrasisi, proleter demokrasi gelişmiştir. Biz de kısa sürede ne gerillanın kurtardığı alanlar ne de ayaklanmayla iktidarın alaşağı edilmesi söz konusu olabilir.
Dolayısıyla bizdeki biçim; hiç şüphesiz gerilla vuracak, kısmi ayaklanmalar olacak, fakat bunlar ne birdenbire iktidarı değiştirecek ne de bölge kurtaracaktır. Düşmanın iktidar alanını daraltacak, ülke ve halk üzerindeki denetimini adım adım geriletecek, bunun yerine adım adım etkinliğimizi ve otoritemizi yaygınlaştıracaktır. Kürdistan Devrimi’nin ve halk demokrasisinin temel bir karekteristiği, ne bölgesel kurtarılmaya dayanacak, ne de genel bir ulusal ayaklanmamaya dayanarak gerçekleşecektir. Bunun yerine, otorite kazandıkça, adım adım kimi bölgelerde az, kimi bölgelerde çok, dengesiz ve eşitsiz bir biçimde halkın kendine gelmesi söz konusu olacaktır. Bu anlamda uzun vadeli, parça parça etkinlik kurmadan bahsedebiliriz.
Böyle gelişen halk demokrasilerinde, örgütlenmenin önemi büyüktür. Örgütlenme temel bir rol oynar. Halk hareketi ve demokrasisi kendiliğinden oluşmaz. Planlı bir örgütlenmeyi esas almak zorundadır. Halk örgütlenmesi, aynı zamanda cephe örgütlenmesidir, siyasal bir örgütlenmedir. Biz de somut ifadesi halk komiteleri biçimindedir. Bu komiteler, silahlı değildirler. Yarı-legal, hatta legal imkanları değerlendirirler. Fakat gizliliği esas alırlar. Halkın değişik kesimlerini içlerine alırlar. Tüm halk kesimlerinin temsilcilerini bağırlarında barındırmalıdırlar. Özellikle itibarı olan, halkı temsil edebilecek kişiliklerden olmalıdır. Geniş halk tabakalarını kapsayarak yaygın kurulmalıdırlar. “Hiç kimse adam yoktur, fazla bilinçli değildim” deyip sekter yaklaşım içinde olmamalıdır. Bu işi biraz kavrayanlardan tutalım “ben varım” diyenlerin hepsine halk komitelerini, köylerde köy komitelerini, şehirlerde şehir komitelerini kurdurtmak doğrudur. Ayaklanma sürecine girildiğinde, halk komiteleri aynı zamanda ayaklanma komiteleridir. Nitekim bizde ayaklanmayla normal gelişme iç içedir. Bu nedenle halk komitelerinin sık sık kendini ayaklanma komitelerine dönüştürmeleri gerekir.
Kürdistan’da yürütülmesi gereken halk hareketi, kendi demokrasisini geliştirir. Halk demokrasisi biraz da buna bağlıdır. Bir halk kendini örgütlendiriyor, eyleme geçiriyorsa; kendi demokrasi-sini geliştiriyor demektir. Yine halk komiteleri düzeni, kurumlarının sürekli karşısında değil, içine girerek de kullanacaktır. Özellikle legal bir kol hareketi için, legal bir siyasi kuruluş, halk hareketi açısından oldukça önem verilmesi gereken bir örgütlenmedir. Böylesine bir örgütlenme hareketini deneyeceğiz. Sanırım önemli bir rol oynayabiliriz.
Devletin diğer kurumları da kullanabilir. Güvenilmez kuruluşları bile gerektiğinde kullanabilmeli. Ama esas alınan, devlet kurumlarını gerektiğinde dışarıdan tahrip etmektir. İçine girme de onu yüceltmek için değil, yıkmak içindir. Devlete yönelik her zamanki faaliyetimiz, onu reformistlerin düşündüğü gibi baş tacı etmek, kalıcılaştırmak değil, yıkmak içindir. Reformistlerden farkımız budur. TC parlâmentosunu da kullanabiliriz. Bir grup dostumuz oraya girdiğinde parlâmentoyu yüceltmek için değildir, orada düzeni teşhir etmek, hatta parlâmentonun gerçek yüzünü ortaya çıkarmak içindir. Diğer kurumlara yaklaşımımız da böyledir. Hatta legal partiler bunun için iyi bir araç olabilir. Bunu yücelterek kurtuluş amacı olarak değil, geçici ve bazı amaçlar için kullanmak amacıyla değerlendireceğiz. Bu biçimde kendini örgütlendirir, gerekirse seçimlere de katılır. Mahalli seçimlere katılır, sömürge parlâmentosuna kadar kolunu uzatabilir. Özellikle belediyelere ağırlık verilir. Yasal statü içinde de olsa kullanılabilir. Rakiplerini tasfiye edip kendi sempatizanlarını yerleştirebilir. Mevcut iş ve olanakları bu temelde değerlendirilir. Hatta halkın ekonomik dayanışmasını da geliştirir.
Şunu unutmamak gerekir ki, güçlü bir halk hareketi olmadan ulusal kurtuluşta başarı mümkün değildir. Gerilla ve Parti öncülüğünün bütün çabaları, halk hareketini kapsamlı olarak geliştirmek içindir. Gerilla kendi başına amaç değildir. Hatta kendi başına Parti mücadelesi ile hedefe ulaşılamaz. Önemlidir ve gereklidir, ama yalnız başına yetmez. Halk hareketini sonuca götürmede esas belirleyici ve sonuç alıcı rolü oynar. Halk devrime ne kadar kapsamlı katılırsa, devrimde başarı o kadar kesinleşir. Dolayısıyla önümüzdeki bu dönemde, bütün gücümüzle halkı devrime katma işine önem vermeliyiz. Çeşitli yöntemler kullanarak bütün bölgelerde sınıf ve tabakalardan, çevrelerden, ailelerden, aşiretlerden ve bütün kesimlerden kadın-erkek, genç, esnaf, işçi, köylü demeden hepsini ne kadar harekete katabilirsek, devrimin kalıcılığı, büyüklüğü, dolayısıyla başarısı o kadar kesinleşir. Bu konuda yıllarca süren bir çabadan sonra, attığımız ilk adımlar iyi değerlendirilmelidir.
“Önderliğin 1990 Yılı Çözümlemelerinden Derlenmiştir”