Metina provakasyonu tam bir ay önce Türklerle birlikte planlandı. Sadece Metina değil tüm gerilla alanlarında devreye konulacak. Baştan hemen şunu da yazayım. Okurlarımız bu yazının ‘içerden’ alınan bilgiler doğrultusunda yazıldığını bilsin. Bilgi veren güney kürdistanlı yurtsever deşifre olmasın diye bazı yer, kişi ve zamanları net belirtmeyeceğim.
Bıden’ın seçilmesinden sonra, bir ABD heyeti ortadoğu turuna çıkmıştı. Bu heyet Irak ve güney Kürdistanı da ziyaret etmişti. Ama Türkiye’ye gelmemişti. Heyetin güney Kürdistan ziyaretinde, ABD’nin ortadoğu işlerinden sorumlu bir yetkilisi, Mesut Barzani’ye Türklerle ilişkisini sordu. Ve ABD yaklaşımını anlattı. Dolaylı biçimde kendisine, ‘Türklerle ilişkilerini çok fazla ileriye taşıma’ mesajı verdi. ABD’li diplomatın Mesut Barzani ile yaptığı görüşmelerin içeriği bir yoldan Türkiye güney Kürdistan MİT sorumlusu Selçuk Şenel’e ulaştırıldı. Böylece MİT eliyle de Erdoğan’a ulaştırıldı. Erdoğan, MİT ve TSK olağanüstü bir toplantı yaptı. Bu toplantıda alınan karar tekarar Selçuk Şenel üzeri Mesut Barzani’ye ulaştırılıdı. Türklerden gelen mesaj üzerine Mesut oğlu da olan bölge başbakanı Mesrur Barzani ile Serêreş’te görüştü.
Türklerden gelen talep (siz bunu talimat anlayın) üzerine önce Baba-oğul Barzaniler tartıştı. Alınan kararın pratikleştirilmesi için Mesrur, Sidat ve Salih Barzani, Mesut Barzani’nin güvenlik danışmanı Babekir Gerdi, Duhok valisi ve adını öğrenemediğim iki KDP üst düzey sorumlusu Hewler’de Mesrur Barzaninin çalışma ofisinde, Mayıs ayının ilk günlerinde bir toplantı yaptı. Bu toplantıda Türklerden gelen talebin nasıl pratikleştirilebileceği tartışıldı. Bu toplantıdan sonra Salih Barzani, Selçuk Şenel ve Tuncer Tekin adlı MİT unsuru olduğu halde görüştü. Yapılacakların planlananacağı toplantının yeri, zamanı ve katılımcılarının netleştirildiği bu toplantı, Parastın merkezinde oldu. Tarih Mayısın ilk haftasıdır.
Pekiyi, Erdoğan’ın KDP’yi böyle hareketlendiren talebinin içeriğinde ne vardı? 24 nisan 2021’de, Türklerin güney Kürdistan sınırları içindeki Metina-Zap ve Avaşin hattında başlattığı operasyonun ABD onaylı olduğu, ancak ABD heyetinin Mesut Barzani’ye ‘Türklerle ilişkilerini çok fazla ileriye taşıma’ bilgisinin Türkleri tedirgin ettiği, HPG gerillalarının yeni teknik ve taktikle savaşıyor olmalarının da etkisiyle, Türklerin ABD tarafından verilen sınırlı tarihe kadar istediğini elde etmek için mutlaka KDP’ye ihtiyaç duyduğu, bu nedenle KDP’nin
kesinlikle Türk ordusu ile birlikte PKK’ye karşı savaşa katılması gerektiği, şayet Türkiye istediği başarıyı elde etmezse AKP ve Erdoğan’ın çok zayıflayacağı, bunun aynı zamanda Mesut ve Mesrur Barzanilerin de zayıflaması anlamına geleceği, AKP Erdoğan zayıflarsa Türkiye de CHP-İyi Parti, güneyde de başını Şex Lahor Cengi ve Neçirvan Barzani’nin çektiği ve ABD’de demokratlarca desteklenen bir ekibin öne çıkacağı, gerilla başarısı ve Kuzey doğu Suriye’deki gelişmelerden ötürü PKK’nin de tüm Kürtlerin demokratik temsilsci kabul edileceği, bunun da Barzanilerin sonu olduğu vs… vs..
Erdoğan çok açık biçimde Mesut Barzani’ye ‘ikimizde tehlikedeyiz. Bu tehlikeyi atlatmamızın yolu, benim PKK karşısında alacağım başarıdan geçiyor. Bunu anlayacağınızı umuyorum’ mealinde özel bir mesajı da selamlarıyla göndermiş.
Bilindiği gibi mayıs ayının başlarında, Türk derin devletinin bir elemanı olan Sedat Peker, devlet-ticaret-medya-mafya ilişkilerini ifşa etmeye başladı. Erdoğan, ABD’nin KDP’ye ‘Türklerle ilişkilerini çok fazla ileriye taşıma’ bilgisini bu ifşatların yanına koyunca, ABD’nin kendisine güney Kürdistan operasyonu izni vererek kumpas kurduğu sonucunu çıkarmış. Dikkat edilirse çok büyük bir savaş yaşanmasına rağmen, Türk medyasında hakettiği kadar yer bulamıyor. Erdoğan bir ABD başkanıyla görüşmeye giderken AKP medyası ilk defa ABD’yi teşhir ediyor. Kuşkusuz HPG’nin başarısı, Türk medyasının savaşı vermemesinde etkilidir. Ancak mesele sadece Kürt gerillasının savaş performansıyla alakalı değil. Bunu anlatmak istiyorum. ABD’li heyetin ‘Türklerle ilişkilerini çok fazla ileriye taşıma’ mesajı alan Erdoğan, Peker’in ifşatlarını da duyunca neyle karşı karşıya kaldığını anlayamadı. Hani herkes ‘Erdoğan neden 23 gün sonra Soylu’ya sahip çıktı’ sorusu soruyorya. Nedeni gerilla direnişi ve ABD’nin gerilla direnişini de kullanarak Erdoğan’ı yanına çekmek için kurduğu oyundur. Ben söyleyeyim. Erdoğan Soyluya sahip çıkmamış olsaydı öldürülecekti. O günlerde Çakıcı’nın yaptığı açıklamalara bakın göreceksiniz. Yeni bir durumla karşı karşıya geldiğini, daha açık bir ifadeyle battıkça battığını görmeye başlayan Erdoğan, çareyi Mesut Barzani ile birlikte PKK’ye karşı adım atarak, Bıden ile görüşmeye aşağıda belirteceğim ‘not’ ile gitmeye karar verdi. Erdoğan’dan mesaj ve selam alan Mesut Barzani, oğlu ve güney Kürdistan başbakanı sıfatı da taşıyan Mesrur Barzani’yi görevlendirdiğini yukarıda belirtmiştim. Böylece gel gitler, tartışmalar sürüp gitti. Bunlardan biri de KDPlilerle, Türklerden de MİT heyeti ve özel kuvvetlerden otuz kırk kişilik bir gurubun birlikte nerede ne yapabileceklerini ele almaya
başlaması oldu. YNK bölgesi de dahil, birçok alanda ne tür askeri ve istihbari hamleler yaparlarsa KDP ve Türkiye ortak PKK’ye karşı bir saldırıyı güney halkının tepkisini almadan başlatabilir planlamasına gittiler. Planlananları, KDP adına pratikleştirme işini Salih Barzani, Serbest Lezgin, isminin içinde Xalıt geçen ancak adını tam netleştiremediğim biri ve Aziz Weysi üslendi.
Tüm bunlar olurken, Irak istihbaratı, Mesrur Barzani ve Türklerin birlikte yaptığı planlamayı haber aldı. Kürtler arası büyük bir çatışmanın kendileri için de zararlı olacağını, seçimlere gidilirken bunu Irak’ı çok meşgul edeceğini, İran’ın da bu işe sessiz kalamayacağını dolaylı yoldan Qubat Talabani üzerinden Mesut Barzani’ye ulaştırdı. Mesut yerine Mesrur Barzani bir kere karar aldıklarını ve işin içinde Türkler olduğu için bir şey yapamayacaklarını cevabın verdi. Bunun üzerine Irak istihbaratı YNK’lilerle görüştü. Irak YNK’yi, Mesut ve Mesrur Barzanilerin Türklerle yaptığı plandan haberdar etti. Yaşanan gelişmeleri yakından takip eden, ancak PKK’nin KDP-Türkiye karşısında zayıflamasını çıkarlarına uygun bulan YNK yönetiminden bir gurup, PKK’yi bilgilendirmeyi engelledi. Fakat Türklerin KDP ile ne yapmak istediğini tehlikeli bulduğu için kendi içinde yaptığı değerlendirmeden sonra bir kez daha Irak ile görüşmeyi tercih etti. Ve Irak devletinden düşük tonda da olsa Türk işgalini eleştirmesini talep etti.
Mehmet Gören
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi