Kürt halkı, partileşmeye en çok, 20. yüz yılda ihtiyaç duydular. Ulusal düzeyin hatta normal bir klasik partileşmenin de ötesine geçilmeliydi. Ancak olağanüstü bir partileşmeyle Kürtler her bakımdan donanımlı bir hale getirilebilinirdi. Normal klasik bir partileşmeyle Kürtlerin içinde bulunduğu duruma müdahale edilemezdi. Yani Kürtlerin durumu, aciliyet gerektiren ağır bir ameliyatla çözülecek bir durumdu. Klasik bir ulusallıkla Kürtler kendilerini nasıl yenileyecekler, nasıl kader değiştirici bir rol oynayacaklardı? İşte PKK hem Kürtlerin hemde Ortadoğu’nun ve dünyanın birikmiş sorunlarına geniş ve kapsamlı bir müdahalede bulundu. Kürtler şahsında insanlık ve tarih masaya yatırıldı yeniden incelendi, kalburdan geçirildi. Binlerce yıllık devletli hiyerarşik sınıflı sistemde insanlığın, başta Kürtler ve bölge halklarının nasıl kirlendiği, kirletildiği ortaya çıkarıldı. PKK, Devletin olduğu yerde, kimsenin özgür olamayacağını, sınıfların olduğu yerde de kimsenin emeğiyle geçinemeyeceğini ve sınırların olduğu yerde de kimsenin barış içinde yaşayamayacağinı ortaya çıkardı.
PKK, kapitalizmi ve sınıflı sistemlerin hepsini analiz etti ve bu sistemlerin, insanlığın yaşamından çıkarılması gerektiği tezine ulaştı. Dar sınıf eksenli bir Sovyet tarzı sosyalizmin de işe yaramadığını ve gelişemediğini gördü ve red etti. İnsanlığın sorunlarını çok daha geniş bir çerçevede ele almak gerekliydi. Kadın kurtuluşunuda hesaba katmak ve sınıf mücadelesini çok daha geniş bir perspektifle yürütmek gerekiyordu. Kadının özgür olmadığı bir sistemin kapitalizmi aşamayacağını gördü ve nihayetinde kapitalist moderniteye ait olan her şeyi elinin tersiyle itti. Çünkü sınıflı sistemler, kadını köleleştirerek insanlığı sınıflaştırmaya ve insanlığın emeğini gasp etmeye başlamışlardı. Dünyada hiçbir ulusal-sınıfsal-toplumsal hareket, PKK gibi, insanlığın binlerce yıllık bir geçmişiyle günümüzü birleştirmemiş, kadın sorunuyla ilgilenmemiş ve halklar hareketi olmayı başaramamıştır. PKK, Kürdistani olmak kadar, enternasyonaldır ve halkların yoluna ışık olmayı başarmıştır. Emperyalist-kapitalist dünya sistemi, hemen hemen her ulusal hareketle yan yana gelmiştir, uzlaşmıştır ama PKK’ye yan yana gelmekten korkuyor, çekiniyor.
Çünkü PKK, sadece Kürtleri ulusal olarak değil, insanlığı her bakımdan temsil ediyor, yeni bir ideolojiyle çıkış yapıyor. PKK’nin tarih sahnesine çıkmasıyla, Kürtlerin tarihinde yeni bir tarih yarattı ve Kürtler şahsında insanlığa armağan etti. Yani PKK, yeni Kürt yaratmayla yeni bir tarih ve yaşam-insan yaratmış oluyor. PKK’nin düşmana karşı savaşması, Kürtlerin içine itildiği geriliklere karşı savaşmasıyla başladı. PKK, öncelikle, Kürtlerin içine giren-gizlenen düşmanın öldürülmesi gerektiğine karar verdi. Çünkü düşman onlarca yıl boyunca, bir ur gibi Kürtlerin damarlarına-kanına girmişti. Nereden bakılırsa bakılsın, Kürtler tanınmaz haldeydi. Önce Kürtlerin tanınır hale gelmeleri gerekiyordu. Çok geniş kişilik çözümlemeleriyle, PKK önderliği, Kürtlerin içine gizlenen düşmana karşı savaş açtı. Özelde yüz yıllık özel inkarcı savaş, genelde de binlerce yıllık sınıflı sistem, Kürtlerin ve insanlığın içine sızmıştı. Bu düşman, öyle sıradan- basit bir mücadeleyle yok edilemezdi. Çok derin ve kapsamlı ve kadınında kurtuluşunu sağlayan bir mücadele gerekiyordu. PKK, onlarca yıla sarkan ve sınırsız, çalışma ve emekle bunu başarıldı denebilir.
İşte PKK’nin kuruluşu böylesine görkemli bir yaşamı yaratmak ve insanlığı yeniden tarih sahnesine çıkarmak içindi. PKK, bu mücadeleyi büyük bedellerle, emekle, azimle ve çabayla yoktan var etti denebilir. Kürtlerin içinde gizlenen düşman, yok oldukça, PKK daha çok büyüdü, kitleselleşti, bir çığ gibi büyüdü. PKK bir Newroz ateşi gibi Kürtlerin içinde yandı ve ulusal sınırların bile çok ötesine geçmeyi ve bir halklar hareketi olmayı başardı. PKK, Kürdistan’da var oldukça, yeni Kürt oluşmaya başladı. Yeni Kürt oluştukça, PKK daha çok güçlendi, sarsılmaz hale geldi. PKK düşmana karşı askeri ve teknik bir başarıyı, başarı olarak görmemiştir ya da bununla yetinmemiştir. Çünkü esas başarının toplumsal devrimde-gelişimde başarı olduğunu biliyor-biliyordu. Toplumsal ve ideolojik gelişimde de belli bir başarı elde edildi. Yani yeni bir Kürt-insan yaratıldı. Devrimci savaşta en büyük zafer, yeni bir yaşam ve kültür kurabilmedir. Yeni Kürt yaratıldıkça, eski Kürt öldü.
Eski Kürt öldükçe, düşman, Kürdistan’da tutunamadı, eridi, dağıldı, bitti. İşte özel savaş kliği, bundan dolayı PKK’ye ve önderliğe hınç duyuyor. Özel savaş, PKK’ye ve önderliğe, sen beni Kürt’ün yaşamında, beyninde söküp attın diyor. Çünkü düşman, Kürtlerin köleliği üzerine kendini yaşatıyordu. Kürt özgürleştikçe, düşman bir bitişi yaşadı. Dolayısıyla PKK’de partileşmek demek Kürtlerin özgürleşmesi demektir. Kürtlerin özgürleşmesi için siyasi-ideolojik bir çıkış gerekiyordu. PKK, Kürtlerin özgürlük çıkışını her bakımdan
gerçekleştirdi. Bu açıdan, PKK’nin kuruluşu Kürtler için olmazsa olmaz kabilindedir. PKK olmasaydı Kürtler özgürleşemezdi hatta Kürt olarak bile varlığını sürdüremezlerdi. PKK demek, özgür Kürt demektir. PKK, Kürtlerin özgürleşmesi için, kendini var etti-kuruldu. PKK, öyle dar ulusal değildir, yani sadece ulusal sınırların içinde kalmıyor, ulusal sınırları aşıyor, halklarla buluşuyor. PKK, sadece ulusallıkla kendisini sınırlamıyor, dünyaya açılıyor, insanlığa yeni bir yol gösteriyor. İşte PKK’yi diğer hareketlerden ayıran ve farklı kılanda budur. PKK, Kürtlere ne kadar değer veriyorsa, diğer halklarada o kadar değer veriyor, eşit mesafede yaklaşıyor. İşte PKK’yi büyütende budur. Hiçbir ulusal hareket, PKK kadar, emperyalizme korku salmamıştı.
PKK’nin Ortadoğu’da aktif olması ve yeni bir halklar paradigmasıyla ortaya çıkması, emperyalizmi daha çok korkutuyordu, korkutuyor. Düşman kendisini, eğitimsizlik, kendi kimliğine yabancılaşma, siyasi ve sosyal olarak hedefsiz olma, tarihini bilmeme, kendini bilmeme gibi her türlü gerilikle Kürtlerin hayatına-beynine sızdırmıştı. Düşman adeta bir zehir gibi Kürtlerin beydine-kanına girmişti. Kürtlerin içine gizlenen düşman yenildikçe, Kürtler kendi hakikatlerini keşfettiler, özgürleştiler. PKK, Kürtlerin vucuduna giren bir serum ve yeni kan işlevi gördü. Kürtler, bu yeni kan ile yeniden kendilerini politikleştirdiler, siyasi olarak eğittiler, ideolojikleştirdiler, sosyal donanıma sahip oldular ve özgür yaşama başladılar. Görüldüğü gibi, PKK’nin tarih sahnesine çıkışı büyük insani değerler yaratmak içindi. Kürtler şahsında bu başarıldı, başarılıyor. Kürt düşmanı özel savaş aygıtı, bunca gücüne rağmen, PKK’nin Kürtlerde yaratığı yeni devrimci, ruhu aşamıyor. Bu yeni devrimci ruh, Kürtlerde ete kemiğe büründü. Düşman, bu yeni devrimci ruha çarptıkça un-ufak oluyor, dağılıyor. Özel savaş rejimi, PKK karşısında bütün gücünü tüketmiştir, aciz kalmıştır. 27 Kasım 1978’de partimizin kuruluşu, Kürtleri örgütlemede ve özgürlüğe taşımada başarılı olmuştur, halkların umudu olmayı başarmıştır.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
Kemal SÖBE