• Turkish
  • العربية
  • Mal
  • Nûçe
  • Tişt
  • Lêkolîn
  • Analîza Siyasî
  • Rastiyên MIT
  • Hemû beş
    • Anketler
    • Anons
    • Röportaj
    • ji edîtorê
    • Herêmparêzî
    • Abor
    • Jin
    • Ciwanan
    • Ji Çapemeniya Derve
    • Dîrok û Zimanê Kurdistanê
    • Kî ye?
    • Daxuyaniyên Çapemeniyê
    • Hilbijartinên Çapemeniyê
    • Kronolojî
    • Belge
    • Series Text
    • Ji xwendevan
    • Perspektîfên Azadiyê
    • Mesajên Belaş
    • Teknolocî
    • Rastiyên MIT
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
  • Mal
  • Nûçe
  • Tişt
  • Lêkolîn
  • Analîza Siyasî
  • Rastiyên MIT
  • Hemû beş
    • Anketler
    • Anons
    • Röportaj
    • ji edîtorê
    • Herêmparêzî
    • Abor
    • Jin
    • Ciwanan
    • Ji Çapemeniya Derve
    • Dîrok û Zimanê Kurdistanê
    • Kî ye?
    • Daxuyaniyên Çapemeniyê
    • Hilbijartinên Çapemeniyê
    • Kronolojî
    • Belge
    • Series Text
    • Ji xwendevan
    • Perspektîfên Azadiyê
    • Mesajên Belaş
    • Teknolocî
    • Rastiyên MIT
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Sonuç yok
Tüm Sonuçları Göster
Anasayfa Beşên Mesajên Belaş

Siyasal Milliyetçiliğin Topluma Yansıması

Yayınlayan Lekolin
21 Ekim 2021
Kategori: Mesajên Belaş
262 20
A A
KDP Nereye Koşuyor!

fountain pen writing on paper

Facebook İle PaylaşınTwitter İle Paylaşın
FacebookX

Türkiye’de siyasal Türkçülük-milliyetçilik, bir devlet rejimi-ideolojisi olarak topluma yedirilmiştir. Okullar ve eğitim kurumları, 1923’den günümüze kadar, devletin resmi ideolojisi olan Türkçülüğü topluma, okullarda eğitim yoluyla bir kültür olarak vermişlerdir. Bu kültüre göre, Türkiye Türklerindir, Türkiye’de yaşayan herkes Türktür, bir Türk bütün dünyaya bedeldir ve ne mutlu Türküm diyene kültürüdür. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir durum olmamıştır. insanlar, tekçi bir zihniyet ve bakış açısıyla dünyaya ve yaşama bakıyorlar. Bu tekçi zihniyete göre, devlet kutsal ve dokunulmazdır. Devlet, babadır. Devletin olduğu yerde hiçbir şeyin değeri ve önemi yoktur. Devlet, ister döver, ister sever, isterse aç bırakır, isterse de doyurur zihniyeti, Türkiye’yi yüz yıldır bir zehir gibi kasıp kavuruyor.

Türkiye’de kendilerine Türk diyenlerin içinde, çok küçük bir kesim dışında, herkes bu tekçi rejimin kurbanı olmuş durumdalar. Ekonomik ve sınıfsal nedenlerden dolayı son yıllarda şikayetler artmış olsada, bu nedenlerden dolayı, dönemsel hükümetlerden ve burjuva düzen partilerilerinden şikayetçi olsalarda, devlet ve devletin bekası söz konusu olduğu zaman, toplum hala hazır olsa durup, bayrak ve marş demeye devam ediyorlar. Yani hükümetleri eleştirme var ama devlete toz kondurtmuyorlar. Yani devletin Türkçülüğe dayalı yüz yıllık siyasetinin toplum üzerinde hala etkili olduğu görülüyor. Bu etkiyi zaman zaman sanat camiasında da görüyoruz. Kendilerine sanatçı diyen bazı soytarıların, sadece Kürt oldukları için ve Kürt değerlerini konuşan sanatçılara, nasıl saldırıda bulunduklarını görüyoruz.

Her toplumda doğuştan, aşırıya gitmeden, başka toplumlara düşmanlık yapmadan, biraz kendi toplumunu ön planda tutma ve sevme olabilir ama başka toplumlara düşmanlığa varacak ve saldıracak düzeye gelen milliyetçi zihniyetlerin arkasında devlet vardır ve bu tür milliyetçi türler devletin ürünüdürler ve her zaman tehlike içerirler. Kürtlerin, yüzyıldır nasıl ezildiklerini, yok edilmek istendiklerini, her gün nasıl katledildiklerini görememek ve buna tavır almamak, dur dememek, devletin ırkçı ideolojisinin toplumda açtığı derin tahribatların bir sonucudur. Zaman zaman, Kürtlere fiziki saldırıda bulunmak, katletmek, devletin, bir virüs gibi toplumun beynine ve vücuduna girmesidir. Devlet bir salgın gibi, kendisini toplumun hücrelerine kadar koymuş.

Anadolu coğrafyasının tarihsel mozaik gerçekliği dikkate alındığında, ancak demokratik ulusçuluk, Anadolu’nun sorunlarına çözüm olabilir. Türkiye’de yaşanılan milliyetçilik, öyle normal bir geleneksel Türk milliyetçiliği değil. Türkçü ulus devletin şekillenmesiyle topluma zorla yedirilen ve toplumun tepesinde bir kılıç gibi sallanan bir devlet zehiridir. Bu rejime karşı çıkanlar, devletin hedefindedir ve vatan düşmanıdırlar. Devlet, bayrak ve marş söz konusu olduğunda, herkes asker gibi hazır olda durur ve marş söyleyerek bayrağa selam verirler ve devletin karşısında hazır olda dudurlar. 1923’den günümüze kadar, içi balon gibi havayla doldurulmuş bir toplum gerçekliği söz konusudur. Yüz yıl öncesine kadar, Anadolu ve Mezopotamya’da farklı milletler ve kimlikler, birbirlerine saygı ve birbirlerini kabul temelinde beraber yaşamışlar ama son yüz yıldır bu birliktelik, tekçilikle tanınmaz hale getirildi.

Devletin eliyle ortaya çıkarılan ve zorla topluma yedirilen bu tür siyasal milliyetçilikler, faşizmle varlığını sürdürürler ve toplumsal mücadeleylede yok olurlar. Çünkü zorla var olan ve faşizmle varlığını sürdüren rejimler, halkların mücadelesiyle de yıkılırlar. Kürt ulusal mücadelesi, Türkçü rejime iyi bir darbe vurdu, Türkiye halkı üzerinde yarattığı tahribatta bir kırılma gerçekleştirdi. Türkçü devlette kırılma daha da derinleşirse, bu rejimin etkisini yaşayan Türkiye halkında da bir değişim ve bu rejimin etkisinde çıkma yaşanılacak. Yani devlet Türkçü zihniyetten arındırılırsa ve demokratikleşirse, bu zihniyetin etkİsini ve sarhoşluğunu yaşayan ve tanınmaz hale gelen Türkiye halkında da bir arınma ve düzelme olacaktır. İşte biz buna demokratik cumhuriyet ve demokratik toplum diyoruz.

Demokratik cumhuriyet ve demokratik toplum ve demokratik halklar federasyonu, Kürtlerin ulusal mücadelesiyle kurulacaktır ve halkları özgülüğe götürecektir. Gerek Türkiye ve Kürdistan’da ve gerekse de Ortadoğu’da, beraber yaşamanın yolu, demokratik ulus çizgisini yaşanılır kılmaktır. Bu güne kadar, katı ulus devlet sistemlerinin ve özelliklede Türkiye’deki devletçi Türkçü rejimin, Türkiye’yi ne hale getirdiği ve Türkiye’yi nasılda bir uçurumun kenarına getirdiği ortadadır. Bundan kurtulmanın yolu, Demokratik Ulus Paradigmasıdır. Bu yönüyle, Kürt ulusal mücadelesi, aslında halkların demokratik kurtuluş mücadelesidir. Bu gerçekliği, başta Türkiye halkı ve diğer Ortadoğu halkları geçte olsa anlayacaklar ve Kürtlerin verdikleri mücadeleyle yeniden kendi toplumsal gerçekliklerini görecekler ve yaşayacaklar…

Kemal SÖBE

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Etiketler: devlet ideolojisisiyasal milletçilikTOPLUMtürkçülük
Önceki yazı

MİT Rojava İşgal Operasyonu İçin Aşiret ve Çetelerle Toplandı- ÖZEL HABER

Sonraki Haber

Örgütlü Êzidî Halkı Özel Savaş Oyunlarını Boşa Çıkarıyor

Benzer Haberler

Doz
Mesajên Belaş

Doz

18 Kasım 2024
Kadın Bir Gerillanın Bakışı
Analîz Siyasî

Kadın Bir Gerillanın Bakışı

11 Ekim 2022
ŞER!
Analîz Siyasî

ŞER!

29 Eylül 2022
Sonraki Haber
Örgütlü Êzidî Halkı Özel Savaş Oyunlarını Boşa Çıkarıyor

Örgütlü Êzidî Halkı Özel Savaş Oyunlarını Boşa Çıkarıyor

Öne Çıkan Yazılar

  • Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin-2

    Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin-2

    494 Paylaşım
    Paylaş 198 Paylaş 124
  • Mudaxeleyek Têgehî Di Rastiya Kurdan De: Rastiya Judenrat û Wêdetirê Mêtîngeriyê – 1

    494 Paylaşım
    Paylaş 198 Paylaş 124
  • MÎT Hêzek Taybet Di Nav Firqeya 66’emîn û 86’emîn De Ava Dike – NÛÇE TAYBET

    503 Paylaşım
    Paylaş 201 Paylaş 126
  • MÎT û Parastîn Xetek Leşkerî ya “Yek Laş” Ava Dikin – ANALÎZA NÛÇEYAN

    535 Paylaşım
    Paylaş 214 Paylaş 134
  • Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin – 1

    494 Paylaşım
    Paylaş 198 Paylaş 124

Önerilenler

Mudaxeleyek Têgehî Di Rastiya Kurdan De: Rastiya Judenrat û Wêdetirê Mêtîngeriyê – 1

Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin-2

Bê Desthilatî û Bê Pere Bi Sosyalîstî Jiyankirin – 1

MÎT Hêzek Taybet Di Nav Firqeya 66’emîn û 86’emîn De Ava Dike – NÛÇE TAYBET

Planên Qirêj ên MÎT û Çeteyan Ji bo Nevegera Efrîniyan Berdewam Dike – NÛÇE TAYBET

  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Tüm Yazılar
KÜRDİSTAN ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

© 2020 Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

Tekrar hoşgeldiniz!

Hesaba giriş

Şifrenizimi unuttunuz?

Tüm alanlar zorunludur

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Oturum aç

Add New Playlist