Ve Buna Karşı Demokratik Yurtsever Tutum
Kürt tarihinde direniş ile ihanet yan yana gelişmiştir. Kürtler sömürgeci beş bin yıllık devletçi-uygarlık sistemine karşı büyük direnişler kadar büyük işbirlikçilik ve ihanetlerle de karşılık vermiştir. Bu ikili durum bugünkü de şekillendirmiştir. Kürt tarihi bir kez daha bir taraftan PKK’nin öncülük ettiği Kürdistan Özgürlük Mücadelesine ve diğer taraftan da Barzani KDP’sinin büyük ajanlığına ve ihanetine tanıklık etmektedir.
Kuşkusuz ‘’işbirlikçilik’’ ile ‘’ihanet ve ajanlık’’ tanımları arasında fark vardır. İşbirlikçilikte çıkarlar söz konusu edildiğinde belki bir mantık aranabilir. Fakat ajanlık ve ihanet çok farklı bir anlam içermektedir. Tamamen zıddına dönüşmeyi, ulusal-toplumsal kimlikten, ahlaki ve kültürel değerlerden kopmayı, bunlara karşı düşman olma halini ifade eder. Kürtlerde tarihten gelen bir işbirlikçi geleneği vardır. Fakat son yüzyıldaki işbirlikçilik mutlak ihanet ve ajanlığa dönüşerek çok farklı bir renge bürünmüştür. İhanet; bir tercih olarak isteyerek ideolojik, politik, psikolojik ve pratikte düşman hizmetine girmektir. Son yüzyıldır Kürdistan’da ihanet ve ajanlık kurumunun gelişmesinde Barzaniler güdümündeki KDP’liler birinci sırada rol oynamıştır. KDP ve bu çizgideki benzer örgütlenmeleri artık ‘’işbirlikçilikle’’ tanımlamak yetersiz kalmaktadır. Barzani KDP’sinin son yıllarda Türk devletiyle girdiği ihanet ve ajanlık durumunu sadece işbirlikçi tarzında tanımlamak ve sürekli ‘’iş birliğini bırak, düşmana hizmet etme’’ tarzında çağrılar yapmak bir aşamadan sonra istemeyerek de olsa işlediği ihanet suçlarını hafifletmek ve meşrulaştırmak anlamına gelmektedir. ‘’Kürdistan’da sadece son yüz yılda değil, bundan öncesinde de işbirlikçi ihanetçilik geliştirilerek, günümüze dek sürdürülmektedir. Fakat son yüz yıldaki durum bambaşkadır. Kürdistan’daki işbirlikçilik ve ajanlık durumuna gelmiştir. Kürdistan’daki durumu, artık işbirlikçilik olarak değerlendirmek, gerçeği ifade edebilecek bir durum olmamaktadır. Kürdistan’da soykırımcı, sömürgeci düşmanla ilişki içerisine girenlerin yapmış̧ oldukları, sadece işbirlikçilikle kavramsallaştırılamaz. Bu tarzda tanımlanması, Kürdistan’da yaşanmakta olan durumu anlatamaz. Kürdistan’daki geleneksel işbirlikçi kesimlerin, son yüz yıldaki konumları; ihanetçi ajanlık temelindedir. Direkt ihanet ve ajanlık faaliyetlerini yürütmektedirler. ‘’ (Önder A. Öcalan)
Binlerce PKK özgürlük gerillasının ve yüzlerce yurtseverin katledilmesinde suçlu olan, ulusal kazanımların kaybına yol açan, ulusal birliği sabote eden Barzani/KDP gerçeğini salt işbirlikçilikle izah edilemeyiz. Barzaniler ve KDP’nin mevcut konumu ajanlık ve kontralıktır. Barzani KDP’si bizzat Kürt ulusal değerlerine, özgürlük mücadelesine zıt bir duruş içindedir, düşman saflarında yer almıştır ve bunu bir tercih olarak isteyerek yapmaktadır. İhanet ve ajanlık Barzani KDP’sinin hayatta kalma aracı ve alışkanlığı haline gelmiştir. Mustafa Barzani’nin ihanet geleneği oğullarına oradan da torunlarına geçerek bugün devam etmektedir. “Babam Mele Mustafa Barzani’nin bize vasiyetidir, dedi ki; TC bizim dostumuzdur. TC’ye karşı tek bir kurşun bile atılmasına izin vermeyin…ve bende Erdoğan’a mektup yazdım ve kendisini desteklediğimi söyledim” diyen Mesut Barzani’nin (çocuklarının-yeğenlerinin-torunlarının) bu vasiyete göre hareket ettikleri aşikardır. Söz konusu olan düşmandan daha tehlikeli, aile mirasına dönüşmüş Kürt halkının başına bela edilen bir ihanet ve ajanlık geleneğidir.
Kürdistan’nın tüm parçalarında düşmana dayalı gelişen ihanet ve ajanlık faaliyetlerinin altında Barzani KDP’si bulunmaktadır. Barzani KDP’si adeta tüm Kürdistan’a ajanlık ve ihanet pompalayan bir merkezi istasyon rolündedir. KDP ihanetin ve ajanlığın merkezidir. Türk devletini Kürdistan’a ayakta tutan ve yenilgiden kurtaran yine bu ihanet ve ajanlık kurumudur. Soyut bir iddiadan veya geçmiş tarihten bahsetmiyoruz! Bugün Şengal’de, Rojava’ da, Zap, Avaşin, Metina’da, Xelifan’da yaşananlardan bahsediyoruz. KDP işgalci Türk devletinin tüm alt yapı ve istihbarat ihtiyacını karşılamaktadır. Gerillaya karşı saldırılarda Türk devletiyle KDP bayrakları yan yana dalgalanmaktadır. Yol yapmakta, aynı mevzilerde kalmaktadır, aynı yolları kullanmaktadır. Ve aynı Kürt özgürlük gerillasına karşı savaşmaktadırlar. Sömürgeci Türk devleti ile ihanetçi KDP birkaç gün önce (5 Eylül 2022) gerillaya karşı üçüncü Xelîfan katliamını gerçekleştirmiştir. 2021’de Temmuz ve Ağustos aylarında yine Xelifan’da iki gerilla grubuna pusu atarak alçakça katletmiştir. Sağ ve yaralı ele geçen gerillaların olup olmadığı, halen akıbeti dahi bilinmemektedir. Katlettiği gerilla cenazelerini tüm kamuoyu çağrılarına, ailelerin aylarca eylemlerine rağmen vermeyen, bir açıklama gereği bile duymayan KDP’nin binlerce insanımızı katledip cenazelerini bilinmeyen çukurlarda, kuyularda kaybeden Türk JİTEM’inden hiçbir bir farkı yoktur. KDP 1997’de Hewlêr’de katlettiği onlarca yaralı, hasta gerilla ve yurtseverin cenazesini hala vermiş değildir. Bu özelliğiyle KDP’nin Seyid Rızaların, Şeyh Saidlerin cenazelerini yüzyıldır gizleyen ve kaybeden faşist Türk devletinden ne farkı vardır. Bu kadar açık ve net olan Barzani/KDP’nin tanımlanmasında sorun olabilir mi? Elbette sorun sadece KDP’de değil, KDP gerçeğini çarpıtanlarda ve ondan beklenti içinde olanlarda yaşanmaktadır. KDP, Türk devletinin yaptığı gibi, hatta ondan daha vahşi tarzda herhangi bir hukuka bile dayanmadan (KDP iktidarında hukuktan bahsedilemez) PKK’ye destek verdiği gerekçesiyle yurtseverleri işkenceden geçirmekte, mahkemesiz, avukatsız 6 yıl hapis cezası vermekte, mallarına el koymakta, köylerine gitmeyi yasaklamaktadır. Böylesi mafya tarzı çete bir KDP’nin Kürtlükle ve ulusallıkla ne alakası olabilir? İhanet ve ajan yapıdaki KDP’yi ulusal güç derecesinde değerlendirmek yurtsever Kürt halkına, Kürdistan ve Kürtlük için direnmiş, canını vermiş, Güney Kürdistan yurtseverliğine onun gerçek Peşmergesine hakaret değil midir?
BARZANİ VE KDP AJAN VE İHANET KONUMUNU DOĞRU TANIMLAMAK
KDP’nin bir faaliyet raporu yazıldığında; bolca işbirlikçilik, komplo, ajanlık, ihanet ve Barzani sülalesi ile etrafında çullanan bir grubun ekonomik hırsızlığı, yolsuzluğu ve rantçılığı ortaya çıkacaktır. Kürt halkının milli duyguları istismar edilerek, Kürtçe konuşmayla ve Kürt giysileri giyerek ‘’bağımsız Kürdistan’’ söylemleriyle perdelenmeye çalışılan bu tablo öyle şişmiştir ki artık örtünemez düzeye gelmiştir. Sahte Kürtçülükle palazlandırılan Barzani ailesi ve KDP oligarşisi geçmişte onlarca örneği olduğu gibi Kürtler için ölüm-kalım denilen 3. Dünya savaşı sürecinde bir kez daha tarihi bir ihanet ve ajanlık örneği sergilemektedir.
KDP; Türk devletinin son yıllarda Güney Kürdistan, Maxmur, Rojava ve Şengel’de gerçekleştirdiği katliam ve cinayetlerin istihbaratını veren, alt yapısını oluşturan ve yönlendiren bir ajan şebekesidir. Binlerce yurtsever, kadro ve gerillanın katili olan KDP ajan yapısını sadece işbirlikçilikle ele almak hakikati çarpıtmaktır. Kürt yurtseverlerinin, öncülerinin, gerillasının, çocuklarının, kadınlarının katledilmesinde Türk devletiyle ortak hareket eden KDP’yi ‘’ajan-kontra cinayet şebekesi’’ şeklinde tanımlamak daha doğrudur. Öyle ki Türk soykırım şefi Erdoğan yaptığı hizmetleler karşılığında KDP’ye açıktan teşekkür etme ihtiyacı duymuştur. Kürtlerin kökünü kazımak isteyen faşist bir düşman neden Barzanilere teşekkür eder? Her gün Rojava’ da çocuklarımızı, kadınlarımızı katleden katil Erdoğan’ın bizzat Barzanilere teşekkür etmesini her vicdanlı Kürt yurtseveri düşünmeli ve buna göre bir tavrın sahibi olmalıdır.
Barzani KDP’si konumunu belirlemiş ve safını seçmiştir. İhanet ve ajanlıkta karar kılmış ve bunu pratiğiyle de kanıtlamaktadır. Esas geliştirilmesi gereken KDP’nin ajanlık ve ihanetine karşı alınması gereken ulusal demokratik tutumdur. Bu konuda sorunlar vardır. Bir kesim Barzani ve KDP’nin ajan ve kontra faaliyetlerini normal siyasi görüş ayrılığı şeklinde yorumlayarak ihanet ve ajanlığı normalleştirmeye çalışmaktadır. KDP ihanetini meşrulaştırmaya çalışan bu eğilim ihanet kadar zarar vericidir. Kürt halkının kaderinin belirleneceği bu hassas dönemde demokratik tutum sahibi olmak her yurtsever Kürdün görevidir. Barzaniler hanedanlığının ihanet ve ajanlığının yanında bunu meşrulaştırmaya, normalleştirmeye çalışan ve dolaylı destek sunan, Erdoğan’a faşist ve Kürt düşmanı diyen, ama Erdoğan’la ittifak yapan Barzanilere bir tek eleştiri yapmayan sahtekârları teşhir etmekte yurtseverliğin başlıca görevi olmaktadır.
BEYAZ KÜRTLÜK PROJESİYLE KDP EKSENLİ GELİŞTİRİLEN İŞBİRLİKÇİ AJAN ÖRGÜTLENMELER
Özgürlük Hareketinin öncülük ettiği direniş ve Kürt ulusal gelişimi karşısında başarısız kalan soykırım rejimleri artık imha ve inkâr siyasetini yürütemediğinden soykırımda farklı yöntemler geliştirmek zorunda kalmıştır. Başarısızlık karşısında bu kez işbirlikçi orta sınıf üzerinden Diyarbakır, Hewler, Süleymaniye hattında orta sınıfa dayalı Beyaz Kürt yaratma politikalarına ağırlık verilmiştir. Kürt toplumsal sistemine dıştan aşılamayla yeni yapay sınıf ve zümreler eklemlenmeye çalışılmaktadır. Eskinin korucusu, işbirlikçisi ve haini yeni sistemin ‘’milli burjuvazisi, aydını, entelektüel, sanatçısı’’ diye sunulmaktadır. Korucu, itirafçı, ajan kesimleri taslaklar şeklinde yeni kimlikle sektörleştirerek pazara sürülmektedirler. Kürt toplumundaki parçalılığı ve zayıflıkları fırsat belleyen bu sahte kişilikleri ve temsil ettikleri yapıların amacı Kürt varlığını sömürgeci devletlere ve kapitalist moderniteye peşkeş çekmektir. Simsar ve tüccar ruhlu ahlaksız bu çevrelerin bireysel kazançları uğruna pazarlık konusu yapmayacakları hiçbir toplumsal ve ulusal değerler yoktur. İhanetin ve ajanlığın başka bir yüzünü temsil eden bu kesimlere karşı da mücadele etmek elzemdir.
Ekonomik ve politik alanda bu türetilen küçük burjuva orta sınıf bileşenleri özellikle işbirlikçi KDP çizgisine yakın çevrelerden seçilmişlerdir. Bu kesimlerin Barzani ailesinin PKK direnişine karşı Türk devletiyle girdiği ajanlık ve kontra ilişkilere açıktan tavır almamaları, tek bir eleştiri dahi yapmamalarının nedeni aynı zihniyete sahip olmalarından ötürüdür. Kendi toplumsal dinamikleriyle değil, sömürgeci Türk devleti ve kapitalist modernite güçlerinin ekonomik ve siyasi ilişkileriyle geliştirilen bu yapay sınıf son derece ilkesiz ve kaypak küçük burjuva orta sınıf karakterine sahiptir. Söylemde yurtsever geçinip Kürt ulusal birliğini dillendirseler de zihinlerinin büyük bir bölümü işbirlikçilik ve ihanetle kaplıdır. Bunların tek amacı bireysel, ailesel veya grupsal çıkarlar doğrultusunda sömürgeci sistemlerin kapılarında biraz kırıntı elde etmektir. Barzaniler ve KDP ile direk veya dolaylı bağlantıları olan bu kesimler bireysel ve ailesel çıkarları için türlü işbirlikçi-ihanetçi ilişkilere girmekten çekinmezler. Bazen demokrat, yurtsever geçinip Kürt Özgürlük Hareketine yakın görünseler de esas yüzleri-gözleri ve düşünceleri soykırımcı sisteme ve kapitalist moderniteye göre şekil almaktadır. Gerektiğinde kendi ulusal kimliğini inkâr etmekten kaçınmayan bu istismarcı-çıkarcı kesim Kürt Özgürlük Hareketinin imkanlarından sonuna dek yararlanırken diğer taraftan da devrimci mücadelenin başarısızlığı için gizliden çalışırlar. Beyaz Kürtlüğün ürünü olan bu çevreler tutarsızdır, sözde yurtsever görünüp ama özde düşmanı yaşarlar. Diğer halkların ulusal kurtuluş mücadelelerinde yer alan, önemli rol oynayan yurtsever küçük burjuva örneklerine benzemezler. Sömürgeciliğe karşı gelme, direnme iradeleri ve cesaretleri yoktur, iradesizdirler, sömürgecilikle karşı karşıya gelmekten çekinirler, korkak ve teslimiyetçidirler. Ulusal ve toplumsal kimliklerini inkâr karşılığında egemen sömürgeci sistemde yer edinmeye çalışan bu kesimler Kürtleri temsil edemezler.
Dijwar SASON