HABER MERKEZİ-Erdoğan rejiminin yandaş ve aile şirketleri tarafından üretilen Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA) şimdiye kadar Kürdistan’ın kuzey, güney ve Rojava parçalarında onlarca sivili katletti. SİHA benzeri silahların ilk olarak Avusturya İmparatorluğu tarafından kullanıldı ve 1899’da, Lahey Barış Konferansı’nda imzalanan sözleşme ile “yasadışı” ilan edildi. Aradan geçen yüzlerce yıla rağmen aynı yasa dışı suçlarla sivil katliamlar devam ediliyor. Ayrıca Suriye, Libya’da ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ çatışmasında Türk devletinin SİHA’ları bir cinayet aleti gibi kullanarak bir çok katliamlar gerçekleştirmeye devam ediyor.
Drone, İHA ve SİHA konusu sadece uluslararası silah kontrol rejimleri bakımından değil; İnsan yaşamı ve insan hakları bakımından da henüz uluslararası bir hukuka kavuşturulmamıştır. Türk devletinin bu araçları bir cinayet aleti gibi, hiçbir suç ve ceza tehditi, bir yaptırım ve uluslararası yargı korkusu yaşamadan kullanmasının yol açtığı sivil katliamları “İşgalci Türk devletinin sivil katliam makinaları İHA ve SİHA’lar” adlı dosyamızda gözler önüne sereceğiz. Ayrıca Suriye’den Irak’a, Libya’dan Kıbrıs’a, Ege adalarından Karabağ’a kadar bulaştığı her yeri çatışma, gerilim ve savaş alanına çeviren işgalci Türk devletinin yaptığı katliamlar ve işlediği suçlara sessiz kalan her seferinde silah ve parça satışını durduğunu söyleyen Ülkeler ve şirketlerin suç ortaklığını ve iki yüzlü politikalarını ele alacağız.
Türk devleti, henüz uluslararası bir hukuka tabi olmayan İHA ve SİHA’ları Kürt halkına ve doğasına karşı bir yıkım ve cinayet aleti gibi kullanmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda Kürdistan nın her parçasında cinayet işleyen işgalci Türk devleti kullandığı SİHA ve İHA’larla bir çok katliam gerçekleştirdi.
38 YILDIR GÜNEY’DE KATLİAM YAPIYOR
Kürdistan’ın dağlarını, ormanlarını, köylerini aralıksız bir biçimde bombalayan işgalci Türk devleti 38 yıldır sistematik olarak Güney Kürdistan da sivil katliamlar yapıyor. İşgalci Türk devletinin SİHA ve İHA’ları saldırıları nedeniyle çok sayıda sivil katledildi ve halka açık yerler tahrip edildi.
28 Ocak 1994’da , Kuzey Kürdistan’dan göç etmek zorunda kalan ve Zelê’ye sığınan çok sayıda sivilin hedef aldığı o döneme kadarki en büyük çaplı hava saldırısını gerçekleştiren işgalci Türk devleti bir çok sivil insanın yaşamını yetirmesine neden oldu. Herkî koçerlerine yönelik Türk savaş uçaklarının ilk saldırısı 1992’de gerçekleşti. 1995’te devam etti. 1997’de 8 uçağın katıldığı hava saldırısında Mêrga Hewşê, Lolan, Xinêrê ve Şewa Bihikê alanlarında yaşayan koçerler vuruldu.İşgalci Türk devleti , 15 Ağustos 2000’de Xinêrê-Lolan arasındaki Qaşmukê ve Avxwar vadilerine bakan Kendakolê ovasına kurulan yaklaşık 100 koçer çadırına yeni bir saldırı yaptı. Burada 30 kişi katledildi, uluslararası kamoyunda gündem olan bu sivillere dönük bu katliam bir süre sonra yerini sessizliğe bıraktı. 1 Aralık 2007’de İlk kez ABD’ye ait İHA’larla Medya savunma alanlarında keşif uçuşlarına başladı. Aynı tarihte Xakurkê alanına ABD’ye ait İHA’ların verdiği koordinatlar sonucu bombalandı. Türk savaş uçakları, 1 Ağustos 2015’ta Binarê Qendil köylerini bombaladı. Bombardımanların hedef aldığı köylerden biri de Zergelê köyüydü. Türk savaş uçakları, ilk saldırıyı Zergelê köyünden Mam Xidir’ın evine yaptı. Saldırıda Mam Xidir’in eşi Ayşe yaşamını yitirirken, bazı köylüler de yaralandı. Savaş uçakları, 21 Ağustos’2019 da Kortek-Ranya yolu üzerindeki Bolê köyü yakınlarında seyir halindeki aracı hedef aldı. Araçta bulunan 4’ü çocuk 7 sivil katledildi. Türk Savaş uçakları, bu kez yardıma koşan köylülerin üzerine bomba yağdırdı. İkinci bombalama sonucu ise 7 sivil katledildi. Saldırıların sonucunda 8 kişi katledilirken, 10 kişi ise yaralandı.Türk devletinin 2017-2018 yılı içinde yaptığı saldırılarda en az 30 sivil katledildi, onlarca kişi ise yaralandı. Türk devletinin 23 Ocak 2019 günü Amediye’nin Dêralok beldesine yönelik yaptığı hava saldırısında 4 sivil katledildi. 27 Haziran akşam saatlerinde bu kez Süleymaniye’nin Ranya ilçesine bağlı Kortek alanında, bağ ve bahçe işlerinin ardından evlerine dönen bir aileye ait iki araç savaş uçakları tarafından hedef alınıp bombalarla vuruldu. Bu bombardıman sonucunda araçların birinde bulunan baba Abdulla Alî Mîne (53) ile çocukları Kurdistan Abdula (30) ve Heryad Abdula (19) yaşamını yitirdi. Taybet Mihemed Abdula, Mihemed Abdula, Benaz Abdula, Rabî Mihemed ve bir kişi yaralı kurtuldu. Her üç cenaze sessiz-sedasız defnedildi.25 Haziran 2020 ’de Süleymaniye kentine bağlı Şarbajar’da Türk SİHA’ların saldırısında 2 sivil hayatını kaybetti, 8 kişi de yaralandı.
Yılladır işgalci Türk devletinin saldırıları altında yaşayan Başur halkı, son saldırılarının ardından büyük bir öfkeyle tepkilerini dile getirdi. Direniş kimliğiyle bilinen Behdinan halkı, Türk devletinin sivil katliamlarına karşı 25 Ocak’ta asayiş güçlerinin engellemelerine rağmen Dêralok’ta toplanarak, eylem yaptı. Behdinan halkı ertesi gün bir kez daha alanlara çıkarak, işgalcilere karşı büyük bir direniş ortaya koydu. Şêladizê’de bulanan Sîrê Askeri Üssü’ne doğru binlerce kişi yürüyüşe geçti. Ardından askeri üsse girerek, askeri araçları ateşe verdi, üssü taşladı. KDP’li asayiş güçlerinin engellemelerine rağmen telleri aşıp, askeri üsse giren halk, Türk devletine büyük bir öfkesi vardı. “Düşman düşman Erdoğan”, “Katil Erdoğan” sloganları atan binler, yıllardır Başûr’da işgalci konumda bulunan Türk askerlerinin bölgeden çıkmasını istedi. Türk askerlerinin saldırısında 2 sivil şehit düştü, 6 sivil ise yaralandı. Katledilenler arasında bir de çocuk vardı.
İşgalci Türk Devletine ait SİHA’lar 15 Nisan 2020 ‘de Maxmur Mülteci Kampı’na yönelik hava saldırısı düzenlendi. Bombardımanda iki kadın olay yerinde, bir kadın ise kaldırıldığı hastanede kan kaybından yaşamını yitirdi. Yine 26 Ağustos 2020 de Şengal ilçesinde bulunan Xanesor yerleşkesinde bir sivil aracı hedef alındı .İşgalci Türk devletine ait SİHA’ların bombardımanı sonucu iki sivilin hayatını kaybetti. Konuya dair Irak Güvenlik Basın Hücresi, Türk ordusuna ait SİHA’nın bombaladığı Xanesor yerleşkesinde iki sivilin hayatını kaybettiğini doğruladı.
ROBOSKİ İLK DEĞİLDİ SON OLMADI
3 Eylül 2016 tarihinde Milli Savunma Bakanın Twitter hesabından Türkiye’nin ilk milli Silahlı İnsansız Hava Aracının (SİHA) hizmete girdiğini belirtmesinin ardından Kürdistan illerinde katliamlar yeni bir boyut aldı. Türk devleti yeni silahının ilk denemelerini de sivil halkın üzerinde yaptı. Ağustos 2017’de, Hakkari kent merkezine 20 kilometre uzaklıktaki piknik alanı olarak kullanılan Oğul Köyü’nde bulunan Karineş Çeşmesi bölgesinde sivil yurttaşlar bombalandı.Kanireş Çeşmesi’nde dört kişi, SİHA (silahlı insansız hava aracı) ile vuruldu, Mehmet Temel (35) yaşamını yitirmiş, İbrahim Sak (54), İsmail Aydın (43) ve Musa Tarhan (54) yaralandı.
3 Eylül 2017 tarihinde ise Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Bağlan köyünde üç kişi SİHA’lardan açılan ateş sonucu ağır bir şekilde yaralanmışlardır.
Şırnak’ın Uludere ilçesi Roboski köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde köylülerin insansız hava araçlarının gözetimi altında çoğu çocuk 34 kişi havadan bombalanarak katledilmişlerdi. Cizre, Şırnak, Nusaybin ve Sur’da öz yönetim direnişleri sırasında sivillere yönelik katliamlar gelişti.
Türk devletinin işlediği suçların yargılama konusu olduğu Paris’teki Uluslararası Tribunal ya da diğer adıyla Daimi Halk Mahkemesi, 15 Mart 2018 de Uzmanlar, katliamlarında Türkiye Cumhuriyeti’nin bir “devlet” olarak sorumlu olduğunu, bu suçların devlet organizesi olduğunu tespit ettiler. Yine 28 Aralık 2011’de 34 sivilin hayatını kaybettiği Roboski katliamı konusunda “Bu tek bir olay değil, bir çok yerde gerçekleşen benzer saldırılar var” diyerek bunun da bir savaş suçu olduğunu kaydetti.
İŞGALCİ TC KUZEY-DOĞU SURİYE’DE SAVAŞ SUÇU İŞLEDİ
Savaş hukuğunun dahi yerle bir edildiği Kuzey Suriye’de Türk askerleri ve bağlı DAİŞ artığı çeteler, okulları, hastaneleri ve sivil yerleşim yerlerini SİHA ların verdiği koordinatlarla hedef aldı. Bu günde hala İşgalci Türk devleti Kuzey-Doğu Suriye’de işlediği savaş suçları devam ediyor. 2018’de ise Efrîn’e yönelik işgal saldırıları, yoğunluklu bir şekilde SİHA saldırılarına dayalı olarak düzenlendi. Yine sürekli İHA-SİHA’larla Kuzey-Doğu Suriye’de sivil halka saldırı düzenledi uçak veya helikopter saldırıları için konum bildirdi bunun sonucunda binlerce insan katliama uğradı. 2019’da ise Girê Spî ve Serêkaniyê, yine hava saldırıları sayesinde işgal edildi. 20 Ekim 2020 de İşgalci Türk devletine ait silahlı insansız hava araçları (SİHA) Rojava Kürdistan’ın Dêrik kentine bağlı Mezri ve Dêrikaberavê köylerini bombalaması sonucu 2 sivili şehit etti. 23 Haziran 2020,İşgalci Türk devletine ait SİHA’lar Kobanê’nin Helincê köyünü bombaladı. Köydeki bir evin hedef alındığı saldırıda 3 kadın şehit edildi. 2 Aralık 2019 da Şehba’nın Til Rifat ilçesine soykırımcı Türk devletinin yaptığı saldırıda çoğu çocuk 9 kişi katledilirken, 10 sivil de yaralandı. Birleşmiş Milletler, Türk devletinin Rojava’yı işgali ile birlikte birçok savaş suçu işlendiğini raporladı. Sivillerin katledildiğini, kadınların tecavüze uğradığını, yağma ve gasp suçlarının işlendiğini, kültürel mirasın yok edildiğini belgeleyen BM, işgal sürecinde tüm bu yaşananlar karşısında sessiz kalmayı tercih etmişti.
AĞIR SAVAŞ SUÇLARININ VE KATLİAMLARIN ORTAKLARI BATILI ÜLKELER
İşgalci Türk devleti açık bir biçimde insanlığa karşı ağır suçlar işlerken, ona hala uçak motorları, kamera ve optik malzemeleri, hedef takip sistemleri, füze ve füze teknolojisi satarak cinayet ve katliamlara ortak olan Batılı ülkeler ise hem Türk devletinin bu katliamlarına sessiz kalıyorlar, hem de SİHA’ların üretimine ortak oluyorlar. Almanya’nın 2021 yılının ilk üç ayında Türkiye’ye toplam 8 milyon 975 bin euro değerinde silah ticaretine onay verdiği ortaya çıktı. Berlin yönetimi, MRA ve LRAT füzeleriyle donatılan Türk SİHA’ları için istenen bilgi için ise ‘devlet sırrı’ dedi. Dolayısıyla TC, ağır uluslararası hukuk ihlali ve savaş suçu anlamına gelen bu işgalleri, Batılı Ülkelerin silah endüstrisinin desteğiyle gerçekleştiriyor.Bir katliam aracı olarak kullanılan SİHA ile bu araçlardan atılan roket ile füzelerin üretiminde 5 batılı firma öne çıktı. İşte Almanya, İngiltere ve ABD merkezli bu firmaların Türk devletiyle suç ortaklıklarını gözler önünde.
Motorları Avusturya’dan, kamera ve optik aparatları Kanada’dan, füze-roket başlıkları Almanya’dan ithal edilen, Tayyip Erdoğan’ın her seferinde övgüyle söz ettiği, “yüzde yüz milli ve yerli” İHA ve SİHA’ların aslında yerli ve milli olmadıklarını bir kez daha anlıyoruz.
TC NİN SİHA KATLİAMLARINDAN ALMANYA DA SORUMLU
Almanya’nın Türk ordusu için roket ve füze üreten Roketsan’a “harp başlığı” satmaya devam ediyor.Merkel hükümetinin Türk devletine satılmasına onay verdiği bir başka teknoloji ise SİHA’lardan da atılan LRAT ve MRAT füzelerinde kullanılıyor. Alman Federal Meclis’e danışmanlık yapan Bilim Kurulu Heyeti’nin 22 Ocak 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’nin SİHA ve İHA’larının Karabağ’da Ermenistanlı güçlere karşı kullanıldığı ifade edilmişti. Oysa Almanya kanunlarına göre silah satışı; söz konusu silah veya teknolojiler uluslararası hukukun ihlal edildiği savaş ve çatışmalarda kullanılacağı öngörüldüğü durumlarda yasaktır.
NUMERİCS SOFTWARE GMBH: Merkezi Münih yakınlarındaki Petershausen kasabasında bulunan Numerics Software GmbH firmasının Türk devletine ait insansız hava araçlarından atılan roketlerin yazılımına yardımcı oldu. Alman Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nın verilerine göre Numerics Software GmbH’nın Türk devletiyle 2008’de 2, 2011’de 1 ve 2013’te 2 anlaşmasına onay verildi.
CONTİNENTAL MOTORS: Almanya merkezli “Thielert Aircraft Engines GmbH” ve “Continental Aerospace Technologies GmbH” 2013 yılında bir araya gelerek Continental Motors adıyla bir firma kurdular. Firmanın temel özelliği küçük boyuttaki uçak ve hava araçları için motor üretmesidir. Continental Motors firması “Bayraktar TB2” araçları için “Continental CD 155” isimli dizel motorlar, Anka-S için ise “PD155” motorlar üretti.Federal Alman hükümetinin verilerine göre 2010 yılından bu yana Continental Motors Türkiye ile işbirliği yapıyor
WESCAM: Kamera, şüphesiz hem silahlı ve hem silahsız insansız hava araçlarının en önemli teknolojisini oluşturuyor. Erdoğan rejimi için SİHA/İHA üreten Bayraktar ve TAI şirketleri Kanadalı Wescam’ın elektro-optik (EO) ve kızılötesi (IR) kameralarını kullanıyor. Erdoğan rejiminin elektro-optik kamera sistemi temini konusunda uzun yıllardır sıkıntı yaşadıkları bizzat SİHA/İHA’yı üreten firmalar tarafından dile getiriliyordu. Kanada ile en fazla silah ihracatı yapan ilk üç sırada yer alan Türk devletinin imdadına yine görüntülü sistemleri geliştiren Wescam firması yetişmiş ve son yıllarda yüksek çözünürlüklü “MX-15D” ve “CMX-15D” kamaralarını Türk devletinin hizmetine vermeye başladı.Firmanın ürettiği bu görüntüleme aygıtları senkron ettikleri görüntüyü sabitleyici yapısı insansız hava aracındaki otomatik pilota aktarılıyor. Bu özelliğiyle kamaranın işaretlediği hedefin otomatik olarak takip edilmesi sağlanıyor. Wescam, Erdoğan rejimiyle işbirliğini daha da ileri götürerek Türk SİHA/İHA üreticisi Baykar’a lisanslı teknik tesis hakkı da verdi. Baykar Wescam Yetkili Servis Merkezi adıyla yan bir firma kuran Baykar’ın hem “MX-15D ve CMX-15D” modellerin bakım-onarım ve yazılım güncelleme gibi bütün teknik donanımı Türkiye’de yapmasına izin verildi.2019 yılının Ekim ayında Türk devleti, Rojava’ya yönelik işgal saldırılarını başlatınca Kanada Ankara rejimine silah ambargosu kararı almıştı. Kanada yönetimiyle yapılan pazarlıklar sonucunda ambargo kaldırıldı ve Wescam kamara ve optik araçlarını Türk devletine devam etmeye başladı. Bu defa Kamuoyunun çok sınırlı baskısı ve basının gündeme taşımasıyla Kanada tekrardan geri adım atmak zorunda kaldı ve Türkiye’ye ihracatı durdurdu.
TDW: Avrupa merkezli bir füze sistemi geliştiricisi olan, Fransız ve İtalyan ortakları bulunan MBDA şirketinin Almanya’daki yan firması TDW, SİHA’lardan atılan OMTAS füzelerinin tasarım işini üstlendi. Tanksavar füzesi olarak geliştirilen OMTAS, TDW’nin ürettiği “tandem harp başlığı” sistemiyle, Türk ordusunun SİHA’larında kullanmasına uygun hale getirildi. 35 kilogram ağırlığındaki orta menzilli söz konusu bu füzeler yine TDW’nin yardımıyla “at güncelle” özelliğiyle donatıldı. Bu özellik sayesinde atış sonrasında bile füzenin hedef noktasını değiştirmesi mümkün hale getirildi.4 km’ye kadar gidebilen OMTAS füzelerinin üretimine yardımcı olan TDW savaş karşıtı uluslararası kuruluşların da hedefinde. Çünkü TDW sadece Türk devleti gibi birçok baskıcı rejimin “katil füzeler” denilen silahları üretmesine yardımcı oluyor. Merkezi Bavyera Eyaleti’nin Schrobenhausen kentinde bulunan TDW, tasarladığı füze başlıklarının lisans haklarını rahatlıkla yabancı firmalara veriyor.Lisans hakkı alan ülkelerin başında ise İşgalci Türk devleti geliyor. Bu yöntem sayesinde TDW kolaylıkla hükümetin kontrolüne girmeden üretimi izni verdiği ülkelerde para kazanır hale geldi. Geçtiğimiz yıl Sol Parti’nin önerisine yanıt veren Merkel hükümeti, 2018 yılında TDW firmasının Türk devletiyle yaptığı iki silah anlaşmasını onayladığı ortaya çıktı. Her iki anlaşmanın toplam tutarı 290 bin Euro olarak açıklandı. Türk devletinin TDW ile işbirliği ise 2010 yılında başladı.
UTAS: ABD’nin dev havacılık şirketi Collins Aerospace’nin yan kuruluşu olan UTC Aerospace Systems (UTAS), 2012 yılında kuruldu. Türkiye’de başta Türk Hava Yolları ile olmak üzere birçok yatırımı bulunan UTAS Türkçe’ye “Ataletsel Seyrüsefer Sistemi” olarak çevrilen “Inertial Navigation System” teknolojisini üretiyor. İvmeölçer ve açıölçer sensörleri kullanarak, hareket halindeki bir aracın mutlak konumunu belirleyen bu teknoloji de SİHA’larda olmaz olmaz bir özelliği oluşturuyor.Atlantic Inertial Systems adıyla İngiltere’de çalışan UTAS firması işgalci Türk devletinin SİHA’larından atılan MAM-L” ve “MAM-C roketlerinin lazer teknolojisini üretiyor. İşgalci Türk devletinin “Cirit” adını verdiği MAM-C roketleri 6,5 kg ağırlığında ve çapı ise 70mm. MAM-L ise 22 kg ağırlığında. Her iki roketin temel özelliği ise diğer roket/füzelerden farklı olarak motorsuz olmaları lazerle çalışmaları.Türk devletine ait SİHA’ların özellikle Rojava ve Güney Kürdistan’da hareket halindeki araç ile sivillere karşı kullandığı MAM-L” ve “MAM-C roketlerin hedefini bulması için UTAS’dan alınan GPS ve “Ataletsel Seyrüsefer Sistemi” kritik bir rol oynuyor. Zira bu teknoloji referans olan bir başlangıç noktasından itibaren sürekli hız, ivme ve açı hareketlerini ölçerek ulaşılan noktadaki hedefi bulmasını sağlıyor.
SİHA’LARIN KATLİAMLARINA YILLARCA GÖZ YUMDULAR
Kürdistan’ın ardından Libya’daki iç savaşta kullanılan bu SİHA’larla Karabağ’da Ermenistan’a ait hedeflere yönelik saldırılar gerçekleştirildiği tespit edilmişti. Karabağ’daki savaşla birlikte İHA ve SİHA’lar konusunda Türk devletiyle yaptıkları ticaret ayyuka çıkan batılı firmalar ise peş peşe Erdoğan rejimiyle işbirliğini durdurma kararı alıyorlar.
Avusturyalı Rotax şirketi 2020 de Türk devletinin SİHA’ları için artık motor üretmeyeceğini açıkladı.Yine Kanada hükümeti, ülkesinde üretilen insansız hava aracı (İHA) ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) teknolojilerinin Türk devleti tarafından Karabağ’da kullanılması üzerine Türkiye’ye ihracat izinlerini askıya aldı.
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi