04 Eylül 2019 Çarşamba Saat 09:46
Her iktidar gasp, talan, yalan ittifakı olarak kurulur.
Kuruluş aşamasında zayıf olan
ittifaklar, iktidar koltuğunu elde edinceye kadar gayet uzlaşmacı bir dil
kullanır ve uzlaşma yaklaşımı içinde olurken, politik yaklaşımları da esnek
olur. Kendini bu yöntemle organize eden iktidar, zirveye çıkıncaya kadar
uzlaşıcı ve esnek yaklaşımlarını devam ettirir. Bu güçlerin en büyük başarısı
umut tacirliği ve umut üzerinden yaptıkları beklentidir. Zirveye ulaşmak için
geniş kitleleri bir araya getirmek ve halkta umut yaratma ya da umudu iktidara
taşımak için araç haline getirme konusunda tüm hünerlerini sergilemekten geri
durmazlar. Geniş bir yelpaze ile iktidara gelen bu kesim zirveye ulaştıktan sonra,
kısa geçen lale devrini atlattığında iç çatışma başlar. Çünkü iktidarların şirk
kabul etmeyen özelliği ve sürekli düşman üreten karakterleri zamanla kendi
içine döner ve kendi içindekini düşman görmeye başlar ve iç çatışma kaçınılmaz
hal alır. Bu çatışmalar bir grubun genel ittifaka galip gelmesi ile
sonuçlanırken, daha sonra bireyin gruba galibiyeti ile yeni bir evre kazanır.
Bu aşamadan sonra iktidar savaşında galip gelen kişi bu yönetimi kendi tekeline
alırken, bir süre sonra iktidara ailesinin özel mülkü gibi yaklaşır ve bunu miras
olarak bırakmak ister. Bu gibi kişiler
bir kere zirveye tırmandıktan sonra orada kalmak için her şeyi pazarlık konusu
yapar ve tüketmeyeceği hiçbir değer, yapmayacağı hiçbir vahşet yoktur. Mutlak
gücü yakaladıkça güçlü ve muktedir görünürler ancak gücün esiri olduğu için
korkak ruh hali içinde her şeyden ve herkesten şüphelenirler. Yanındaki herkesi
rakip gördükleri için, onlar için herkes potansiyel düşmandır ve harekete geçme
zamanını beklerler. Çünkü aynı yöntemi ve politikayı kendileri yürütmüşlerdir.
Yakın tarihte Kürdistan’da
iktidar olmuş güçlerin özelliklerine baktığımızda aynı yöntem uygulanmıştır.
Hafız Esat ailesi darbe ile iktidara gelmiş olsa bile sayesinde iktidara
geldiği ittifakı korumak için yoğun çaba harcamak zorunda kalmıştır. Bu
ittifakı devlet bürokrasi içinde tutarken, halklara daha iyi gelecek umudunu en
fazla zinde tutan iktidar olmuştur. İktidarını sağlamlaştıran ve zirveye çıkan
Hafız Esad zirvede iken ilk sürgüne gönderdiği kişi kardeşi Rıfat Esad
olmuştur. Oysaki Hama katliamı ile Hafız Esad’ı zirveye taşıyan kardeşi
olmasına rağmen zirveden sonra ilk tasfiye olan kişi Rıfat Esad olurken, daha
sonra diğer ittifak güçlerini tasfiye etmiştir. Tasfiye operasyonlarında sıra
Kürtlere 2003’teki Qamışlo katliamın da gelmiştir. Bu gibi tasfiye
operasyonları sırayla gelişirken zamanla iktidar kendini tüketen bir noktaya
gelmiştir.
İktidarın kendini örgütleme
yöntemi hemen her yerde aynı yöntemle olurken, İran ve Doğu Kürdistan da yine
aynı oyunu görmek mümkün. Molla rejimi veya İran devrimi olarak bilinen
hareket, İranlı tüm muhalif güçlerin batı yanlısı şaha karşı geliştirdiği ortak
bir hareketti. Gelişen bu hareket İran halklarının, devrimcilerinin, liberal
demokratlarının ve mollalarının ortak başarısıydı. Bu ittifakın başarısı
kesinlikle bir gücün başarısı değil ittifakların başarısı idi. İran halkları
arasın da açığa çıkan ittifakın ortak amacı despotikleşen ve lüks içinde
yaşayan şahı devirmekti. Demokratik yönü olup, gelişime açık ve ülkeyi halkın
çıkarları temelinde yeniden inşa hedefliydi. Ancak asıl iktidar hedefi güden ve
ittifakın için de örgütlenen fitne ittifakı olan yobaz mollalar çok kısa bir
sürede kendini örgütlemiş ve dini duygular üzerinden devrimci ve sosyalistleri
hedef alarak tasfiye etmiştir. Tasfiyeye laikçi kesimle devam ederken, zamanla liberal
muhafazakarları da tasfiye ederek gittikçe daha yobaz bir hale gelmiştir.
İktidarın zirvesine idamlar ve infazlar ile çıkmayı başarmıştır. Günümüz de ise
iç tasfiye içinde olan rejim kendi kendini tüketirken, iç ve dış baskı altında
zorlanan bir noktaya gelmiş ve gittikçe daha fazla dağılma aşamasına gelmiştir.
Özellikle içerde sıkışan faşizan iktidar ittifakı daha fazla tasfiye yöntemine
başvururken yeni güçlü ittifakların zemini doğmaktadır.
Irak’ta Şah’ın devrilmesinden
sonra üst üste yaşanan askeri darbeden sonra en son Saddam’ın da içinde
bulunduğu parti yönetimin ilk zamanlarında IKP ve KDP ittifakına ihtiyacı
vardı. Saddam büyük bir sabırla ve teker teker ittifak yaptığı güçleri tasfiye
etmiştir. Bu operasyonları yaparken ittifakın diğer güçlerini güvenceye alarak
yapmıştır. İlk operasyonu Irak Komünist partisi kadrolarına yaparken, KDP’nin
desteğini almış ve Kürdistan’daki kadroları KDP eliyle katletmiştir. Kürt
güçlerini ise teker teker hedef alırken Mola Mustafa ile özel ilgilenmiş
sürekli diyalog içinde olmuştur. KDP’nin politbüro üyeleri partinin örgütleme
gücü olduğu gibi partinin en aktif üyeleri idi. Bunlar Mola Mustafa ve
Saddam’ın ayrı operasyonları ile tasfiye edildikten sonra KDP zayıf düşmüş,
1975’teki Aş betal teslimiyeti gelişmiştir. IKP’nin başına gelen KDP’nin de
başına gelmiştir. Çünkü iktidar olgusunda ne dostluk ne de sadakat olgusu
vardır. Çıkar ve menfaat ilişkileri kişinin mutlak zaferi ile sonuçlanıncaya
kadar devam eder, bu süreç bittikten sonra tasfiye kaçınılmaz olur. İktidar
olgusunun en vahşi yüzünü Halepçe katliamın da görmek mümkündür. Bu katliamı
yapan kişi ise komünistlerin ve Kürtlerin desteği ile ayakta duran Saddam’ın
kendisi olmuştur.
Bakur’da yaşanan durumlar tarihin
tekerrür olduğunu bize göstermiştir. Kürtler başta olmak üzere tüm Anadolu
halklarının ortak başarısı olan Türkiye cumhuriyeti kesinlikle bir halklar
cumhuriyeti olarak kurulmuştur. Bu ittifak olmasaydı Anadolu’da en fazla yok
olma tehlikesi içinde olan Türkler idi. Ancak ortak tarih, ortak kültür ve
ortak inanç anlayışında olan halklar coğrafyamızın daha fazla zarar görmemesi için
ittifak kararı almışlardır. İlk kongreden, ilk meclise kadar bu hassasiyet ve
duyarlılık ile hareket eden bu ittifak büyük imkânsızlıklara rağmen emperyalist
güçleri yenebilmiştir. Ancak bu büyük ittifak içinde yer alan, İttihat-ı Terakki
zihniyetindeki bir grup, İngilizler ile ittifak içine girerek, yüzyıla yakın sürecek
bir sömürü sistemi oluşturdular. Yeni ittifak hem iç hem dış ayağı olan güçlü
ve uluslararası bir ittifaktır. Bu ittifakın yerel ayağına verilen rol ise,
uluslararası konseptin bekçiliğini yapma görevi olmuştur. Gelişen sosyalist
hareketi durdurma, Türkiye’yi yeni dinin -laiklik- Ortadoğu temsilcisi
yapabilmek için Müslüman kesimin irtica tehlikesi adı ile bastırılması,
oluşturulan yeni Ortadoğu devletlerini hem koruma hem denetimde tutmak için
Kürt halkının bölücülük yaftası ile bitirilmesi yeni ittifakın temel hedefleri
olmuştur. Belirttiğimiz gibi yeni ittifak küresel güçlere ait olup, içerdeki
faşist iktidara verilen sadece karakol bekçiliği idi. İçte yaşanan birçok
çalkantı ve yaşanan iktidar değişimine rağmen bu ittifakın dış ayağı ve
stratejisi değişmedi. Bu konsept Kürt isyanları ile sürekli darbelenmiş ve içte
sistemin oturması konusunda zorlayıcı rol oynamıştır. Ancak Kürtlerin her
isyanın da bu rejimcikler sisteme daha fazla bağımlı getirmiştir. Çünkü
oluşturulan çarkın bu sonuçları doğurması kaçınılmazdı. Uluslararası güçler,
Kürtlerin ülkelerinin parçalanmasını kabul etmeyeceği ve isyan edeceklerini
biliyordu. Her isyanı bahane ederek bölgeye daha fazla müdahale etmişlerdir. Tavşan
tazı politikası üzerinden bölgemiz de ve ülkemizde sayısız kirli ittifaklar ve
iktidarlar kurulmuştur. Bunların en sonu olan ve günümüz de başarısızlığı
yaşayan AKP ittifakı da aynı konseptin bir ittifakı olup, zemini 12 Eylül
darbesinde hazırlanmış, 99 komplosu ile pişirilip, 2001 de piyasaya sunulmuş
bir ittifaktır. Yeni ittifakın kodları, iç- dış ittifakı ve amaçları kapsamlı
değerlendirmek gerekir, çünkü yeni ittifak kesinlikle bir proje olup ısmarlama
bir ittifaktır, diğer ittifaklar gibi iç çelişki ya da konjonktür sonucu açığa
çıkmamıştır. İç çalkantıların veya toplumsal değişimden dinamiğini almamaktadır.
Dünya sistemindeki iki kutuplu
sistem karakter değişimine uğramış, ‘komünizm’ tehlike olmaktan çıkmış, ABD’nin
ve ittifakı olan Batı’nın hakimiyeti tartışmasız bir konuma gelmiştir. Sistem
bu hakimiyet durumunun verdiği özgüven üzerinden Ortadoğu’yu yeniden dizayn
operasyonları başlatmıştır. Bölge halklarına giydirilen deli gömleği olan ulus
devlet ile çelişkileri devam ederken, bölge halkı için yeni operasyonlar daha
fazla tepki anlamına gelecekti. Birçok farklı direniş yöntemi ile bölge halkı
sisteme cevap vermiştir. Kültürel, ulusal, etnik, mezhepsel, bölgesel
direnişler geliştirilmiştir. Bu direniş gruplarına sistemin eski ittifak gücü
olan, komünizme karşı kalkan görevi gören radikal dinci gruplar da katılmıştır.
Halklara rağmen gelişen bu durumda birçok nokta da çatışmalara da neden
olmuştur. Bunun en iyi örneği Suriye de halkların devrim gücü ile DAİŞ
savaşıdır ancak tüm kirli ittifaklarına rağmen büyük bir aymazlıkla
kendilerini Batı karşıtı bir konumda olduğunu lanse etmişlerdir. Bu gruplar Batı
karşıtı olduklarını iddia etseler de batıya yönelik ciddi bir direnişte yer
almamışlardır. Genel duruşları, yönelimleri ve eylemleri hep bölge halkına
olmuştur. Yeni dizayn da koç başı görevi gören bu güçler, aynı zaman da yeni
müdahalelerin gerekçesi konumuna da gelmişlerdir. Ortadoğu’da radikal dinci
gericilik ve diktatörlere karşı ‘Avrupa demokrasisinin’ bölge de tesis edilmesi
adı altın da yeni gasp rejimleri kurulurken, yeni talanın kisvesi demokrasi olmuştur.
Ancak bu demokrasiye kılıf uydurmak ve yerel ajanlarını-model- da örgütlemek
gerekmektedir. Bunun için yeni yönelimin kılıfı-ideolojisi ılımlı İslam
olurken, yeni halife Erdoğan ve yeni hareket AKP olmuştur.
Türkiye’nin tüm
sorunlarını çözecekmiş gibi kendini
lanse eden, alternatifmiş gibi hareket
eden, yüzyıllık sorunlara farklı bir bakış açısı içindeymiş gibi yaklaşan, Ortadoğu toplumuna yeni bir sistem sunuyormuş gibi hareket eden bu yapı aslında
zirveye çıkmak isteyen diğer iktidarlar gibi umut tacirliği yapmıştır. MİŞ GİBİ hareket eden AKP rejim,
belirtiğimiz iktidar evrelerinin hepsini yaşadı ve kaçınılmaz sona doğru
ilerlemektedir. Ilımlı İslam’ın Mısır’daki başarısız pratiği, AKP’nin radikal
dinci gruplar ile akrabalığından kaynaklı içine girdiği kirli pratikler tüm
dünyaya ılımlı İslam projesinin çöktüğünü, yakın akrabası ve ideolojik ortağı
olan radikal gruplar ile hareket etme eğiliminin daha fazla olduğunu
göstermiştir. Gazali’nin temel perspektifini oluşturduğu günümüz İslam
doktrinin, H.z Muhammedin İslam anlayışından farklı olduğu ve günümüz İslam
çizgisini belirlediği görülmektedir. Bu paradigmayı esnetmek çıkış olmayacağı
gibi sorunları daha fazla derinleştirmiştir. Erdoğan’ın halifeliği de,
hareketinin öncülüğü de, ılımlı İslam’ı da bunun pratik örneği olurken, çöküş
aşaması yaşamaktadır. Kuruluşunda etkili olan Batı'nın desteğini kaybetmesinin
sebebi, içine girdikleri kirli politikalar yada kendi deyimleri ile 7 haziran
ve 1 kasım arası politikalar neden olmuştur. Bölgenin en büyük sorunu haline
gelen bu proje tüm destekleri kaybederken, daha fazla saldırgan bir hal
almıştır. Kürt halkına, demokrasi güçlerine, aydınlar ve akademisyenlere,
kendinden olmayan herkese saldırmış ve tasfiye etmek istemiştir. İktidar ortağı
olan Gülencileri tasfiye ederken, içinde bulunduğu gurubun tasfiyesine
Davutoğlu ile başlayan, kendi grubunda olan belediye başkanları ile devam eden
ve gittikçe aile iktidarına dönüşen bir yapı haline gelmiştir. Bununla hızını
almayan bu yapı içinde çıktığı gurubu da tasfiye ederek aile hanedanına dönüşmüş
ve bu hanedanlığı koruma derdine düşmüştür. Bir iktidar aile iktidarına
dönüştüğü anda kendini tüketmeye başlamış ve bitişinin başlangıcını yaşattığı
andır. 2001 de AKP ile hareket eden grup ve kişilerin çoğu korku içinde olup,
gelecek kaygısı içine girmişler. Türkiye
ve Kürdistan da bu talan ve yalan güruhu ile hareket eden yapılar sıranın
kendilerine ne zaman geleceğini beklerken, konumu garanti içinde olan tek kişi
Beratcık olmuştur. iktidarın kamburu olan MHP ve Ergenekon ise asıl belirleyici
özne olmuşlardır. Bir muhtar kadar oy alamayan Perinçek strateji belirlerken, SADAT
adındaki örgüt karanlık güçlerle iktidarı korumak için çetelerden güç devşiren
yapı olurken, bu güçlerin komutanı ise Sedat Peker adındaki sosyopata
verilmiştir. Büyük projenin büyük aktörlerinin geldiği son durum bu olurken,
şimdiden bu iktidara alternatif çıkışlar devre girmiş bulunmaktadır. Kaçınılmaz
son bu kirli ittifakı da vuracağı günler çok yakın olacak, bunu görmek için çok
beklemeyeceğimiz kesin.
Baran ŞAHİN
0
21
TR
KO
:" "
:""
" ",
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.lekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info -www.navendalekolin.com -http://kursam.org/index.html-
http://kursam.net/index.html