16 Ocak 2011 Pazar Saat 07:41
Federal Kürdistan Bölgesinin Süleymaniye ilinde oturan siyasetçi ve aydın olan Mehmet Emin Pencewini Irak’ta ki son siyasi gelişmeleri ve Irak Kürt Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin “PJAK terörist bir örgüttür açıklamasıyla ilgili bir röportaj yaptık. Pencewini röportajında Zebari’nin yapmış olduğu açıklama sadece onu bağlar. Güney Kürdistan halkı olarak hiçbir şekilde onun yanında değiliz ve katılmıyoruz. Zebari’nin PJAK için yapmış olduğu açıklama için tek kelime ile şunu söyleye bilirim, o açıklama ancak Iraklı bir bakanın açıklaması olur. dedi.
-Sizce Irak’ta Kurulan Hükümeti Hangi Dengeler Üzerine Kuruldu?
Irak genel seçimleri üzerinde yaklaşık olarak bir yıl geçti. Irak’ta ki siyasi güçler herkesin içinde yer alacağı bir hükümet üzerinde anlaştıklarını dile getirdiler. Irak hükümetinin kurulması için iki önemli bir proje vardı. Bir tanesi Amerika öncülüğünde Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün ve Türkiye’nin desteklemiş olduğu projeydi ki bunlar İyad Allavi’nin hükümet kurmasından yanaydı. İkinci proje ise İran devletinin desteklemiş olduğu Şiilerin hükümet kurma çalışmalarıydı. Kürtler ise her iki projeye eşit mesafede yaklaşıyordu. Sayın Mesut Barzani Kürdistan listesi adına Irak hükümetinin kurulabilmesi için Bağdat’ta bir proje sunmuştu. O proje kabul oldu Iraklı siyasi güçler Hewler’de bir araya gelerek hükümeti kurdular.
Mukteda Sadr’ı İran İkna Etti
-Irak’ta Gerçek Anlamda Devlet İktidarına Hâkim Olan Hangi Siyasi Güçtür?
Irak hükümeti Şiilerin eline geçti ve Kürtlerde bu hükümete katıldı. Çünkü Şiiler Kürtlerin hükümete katılmak için öne sürdüğü 19 maddelik ön şartlarını olduğu gibi kabul ettiler. Ondan kaynaklı Kürtlerde Şiileri destekledi. Mevcut hükümette Sünnilerin gücü azınlıktadır.
-Mukteda El Sadr’ın Tekrardan Irak’a Dönmesini Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
Sadr Irak’ta özgün bir çizgiye sahiptir. Bu çizgi anti demokratik ve radikal bir çizgidir. Sadr için birçok siyasetçinin dile getirdiği görüş tamamıyla İran’ın etkisi altında olan radikal siyasi bir hareket olduğudur. Sadr’ın İran’dan geri dönerek Necef’e yerleşmesi her şeyden önce Şiiler arasında, daha sonra Şiiler ile Sünniler arasında ciddi sorunlara yol açabilir. İran, Sadr’ı Maliki ile uzlaşması için zorladı. Şiiler içinde tüm Şiileri kendi çatısı altında toplayacak bir lider olmadığı için Maliki tekrardan bu rolü üstlendi. Maliki kişiliği hem Amerika hem de İran’ı tarafında kabul görülen bir kişiliktir. Aynı zamanda Şiilerin ağırlık gücüde Maliki’den yanadır. Onun içinde İran Maliki’nin Irak hükümetini kurmasını uygun gördü. Onun içinde Sadr’ı ikna ederek Maliki ile birlikte hükümet çalışmasında yer almasını istedi. Tabi Sadr’ın kendi özel ajandası var. Bu ajanda da Amerika’nın hiçbir şekilde Irak’ta kalmasından yana değil, Sünnilerin Irak merkezi hükümetinde güçlü bir konum elde etmesini istememektedir. Çünkü Irak devleti kuruluş aşamasında hatta Osmanlı imparatorluğu döneminde daha sonra İngiliz mandası döneminde ve ondan sonraki süreçten 2003 yılına kadarda hep iktidarda Sünniler olmuştur. Irak tarihinde ilk defa iktidar Şiilerin eline geçmiş durumdadır. Onun için Şiiler bir daha Irak’ta hükümetin Sünnilerin eline geçmesine izin vermezler. İşte tamda böylesi bir süreçte Sadr’ın Irak’a dönüşünün anlamı Şiilerin Irak devleti içinde konumlarını daha da güçlendirilmesidir. İran bu konuda Sadr’a güvendi ve onun için Irak’a dönüşünü sağladı.
Kürtler Hiçbir Güvenlik Kurumunu Vermezler
-Irak’ta Son Dönemde Güvenlik Kurumları Üzerinde Yürütmüş Olduğu Tartışmaları Nasıl Değerlendiriyorsunuz? Bu Kurumlardan Birini Kürtlere Verebilirler mi?
İç işleri savunma gücü, Emniyet, istihbarat ve Savunma Bakanlığından hiç birini Kürtlere vermezler. Yani bunlardan herhangi birini Kürtlere verseler bile Kürtler bu kurumlardan hiçbirini yönetemez. Çünkü bu kurumlarda çalışan elamanların tümü Şii Arap ya da Kürt düşmanı şoven Sünni Arap’tırlar. Kürtlere altı bakanlık verildi. Bunlardan üç tanesi kabine üyesi Ticaret, Sağlık ve İnsan Haklar Bakanlığı üç bakanlıkta dış işlerden almıştır. Kürtlerle yapılan ittifaktan fazlasını vermezler. Burada önemli olan Irak merkezi hükümeti içinde bu bakanlıkları alan Kürtlerin oynayacağı roldür. Bunlar kendilerinde beklenen rolü oynayabilecekler mi esas önemli olan budur. Sorunların çözümü için Irak parlamentosu üzerinde baskı kurabilmelidir. Alınan tüm bu bakanlıklar Kürtlerin kendi aralarında yapmış oldukları ittifak sonucu almıştırlar.
Kürt Bakanlar Rollerini Oynamalı
-Kürtler Merkezi Irak Hükümeti İçinde Etkili Bir Güç Mü Sizce?
Irak’ta şayet Kürtler kendi içlerinde ittifak sağlamasalar hiç bir şey yapamazlar. Çünkü Araplar çoğunluktadır. Araplar ister Sünni, ister Şii, isterse solcu olsun Kürt sorunu oldu mu hepsi birlikte hareket ediyorlar. Onun için bu cephe karşısında Kürtler Merkezi Irak hükümeti içinde bir şeyler yapmak istiyorsa diplomasi ve siyasi yönde tek çareleri vardır. Oda kendi içinde ittifak halinde hareket etmesidir. Hele eğer Irak parlamentosunda seçim ile iş yapılacaksa Kürtlerin sadece 57 parlamenterine karşılık Arapların 300’den fazla parlamenteri vardır. Dolaysıyla bu büyük rakam karşısında Kürtlerin işi oldukça zordur.
Yine dile getiriyorum burada önemli olan merkezi Irak hükümeti içinde yer alan Kürtlerin cesaretli, aklı ve oldukça iyi düşünerek Arap ve Kürtlerin üzerinde anlaşmış oldukları maddelerin tek tek çözümünü dayatmak ve bu konuda ısrarcı olmalarıdır.
Güney Halkı Hoşyar Zebari’ye Katılmıyor
-Irak Kürt Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin “PJAK Terörist Bir Örgüttür Açıklamasına Ne Diyorsunuz?
Hoşyar Zebari PJAK’ı terörist ilan etti. Biz buna kesinlikle katılmıyoruz. PJAK terörist bir örgüt değildir. Aksine PJAK yurtsever, İran ve Doğu Kürdistan halkının özgürlüğü için çaba harcayan demokratik siyasi bir harekettir. Onun için Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin yapmış olduğu açıklama sadece onu bağlar. Bizi bağlamaz ve yapılan açıklamaya da katılmıyoruz.
-Güney Kürdistan Yetkililerinin Zebari’nin Bu Açıklamasına Karşılık Şimdiye Kadar Herhangi Bir Açıklama Yapmamasını Bu Açıklamaya Katılma Olarak Mı Değerlendirmek Gerekir?
Yok, öyle bir durumu şart koşmamak gerekiyor. Çünkü Güney Kürdistan’ın içinde olduğu özel koşullar vardır. Güney Kürdistan hükümeti Türkiye, İran, Sünni ve Şii şoven Arapların baskısı altında olan bir hükümettir. Federal Kürdistan Bölge başkanı Zebari’nin bu açıklamasına sessiz kalması onu kabul ediyor anlamına gelmiyor. Tabi neden bu duruma karşı sessiz kaldıklarını kendi kendilerine sorabilirler. O durum onları bağlıyor.
İran’ın İdamlarını Lanetliyoruz
-Peki, İran Rejiminin Her Gün Suçsuz Kürt Gençlerini Darağacında İdam Ederken Hoşyar Zebari’nin Bu Açıklaması Bu İdamları Onaylamak Olmuyor mu?
Tekrar dile getirme gereği duyuyorum Zebari’nin yapmış olduğu açıklama sadece onu bağlar. Güney Kürdistan halkı olarak hiçbir şekilde onun yanında değiliz ve ona katılmıyoruz. Zebari’nin PJAK için yapmış olduğu açıklama için tek kelime ile şunu söyleye bilirim, o açıklama ancak Iraklı bir bakanın açıklaması olur. Güney Kürdistan halkının İran’da ki idamlar için göstermiş olduğu tavrı ortada, bu idamlara karşı tavırsız kalmadı. İran devletinin her gün tüm dünya kamuoyu önünde Kürt gençlerini idam etmesi cinayettir. Bu durum tüm dünya ve insanlığın nefretini kazanmıştır. Biz Güney Kürdistan aydınları ve halkı olarak her gün Doğu Kürdistan’da Kürtler haksızlık, baskı, işkence ve idam etmelerinin yanında değiliz bu durumu lanetliyoruz.
Yusuf Mesut
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net – www.lekolin.info