17 Kasım 2014 Pazartesi Saat 13:51
0
21
TR
ÊZÎDÎLERDE SOSYAL ÖRGÜTLENME
Êzîdîlik bu tek
tanrılı dinlerden bu yönlü bazı farklılıklar göstermektedir. Êzîdîlik çok
eskilere dayanmaktadır, enternasyonalbir din olamamış, sadece bir halkın,
Kürtlerin dini olagelmiştir. Êzîdîlik köken olarak Mitraizme, Mazdaizme ve
Zerdüşt felsefesine çok daha yakın durmaktadır. Daha sonraları diğer dinlerden
etkilenme olmuştur ama dini kültür ve ritüel olarak daha farklı bir yapılanma
göstermektedir. Zerdüştlükteki kutsal elementer oluşum Êzîdîlikte de vardır.
Diğer tek tanrılı dinlere entegre olmayan, boyun eğmeyen Êzîdîlerin yaşadıkları
coğrafyada birçok din ortaya çıkmış ve yayılım göstermiştir. Adeta Êzîdîler bu
dinlerce çepeçevre sarılmışlardır, bu dinlere biat etmedikleri için de 72 kez
ferman çıkartılarak katliama uğratılmışlardır. En son katliam, yani Siba Şêx
Xıdır ve Tilezer’deki katliamlar Êzîdîler için 73. Ferman olmaktadır. Ama asıl
kaygı verici tehlike kültürel ve toplumsal gelenek göreneklerde yaşanan beyaz katliam
olmaktadır ki, Êzîdîlik günümüzde bu tehlikeyle karşı karşıyadır. Bu katliamlar
karşısında Êzîdîler kendilerini korumak için içe kapanmışlar, töre ve
geleneklerini bariz bir şekilde öne çıkararak kültürlerini adeta dinsel bir
dogma aşamasına ulaştırmışlar ve tutuculuğu geliştirmişlerdir.
Êzîdî toplumunun karakteristik özelliklerinden biri içe
kapalı bir toplum olmalarıdır. Dış saldırılara (fiziki, dini ve kültürel) karşı
kendilerini korumak için içe kapanma biçimindeki sosyolojik olgu, her azınlıkta
olduğu gibi Êzîdîlikte de bariz bir biçimde yaşanmaktadır. Aslında Êzîdîler
azınlık sayılmazlar. Çünkü Êzîdîlik herhangi bir dinin mezhebi değildir, halk
olarak da bir azınlık sınıfına girmezler. Kürtlerin kadim dinini oluşturan
Êzîdîlik başlı başına bir din olduğundan, azınlıklar sınıfına koymak gerçekçi
değildir. Burada kullandığım azınlık sayı olarak nicel bir kavram anlamında
kullanılmıştır. Daha önceleri sayıları milyonları bulan Êzîdîlerin, günümüzde
toplam sayısı ancak 1,5 milyonu bulabilmektedir. Bu nedenle de kendilerini ve
kültürlerini korumak için içe kapanık bir toplumsal yaşam oluşturmuşlardır. İçe
kapanıklık bazı tutucu ve muhafazakar gelenekleri yaşatmaya ve güçlendirmeye
yol açmanın yanısıra, kendi kültürel kimliklerini de uzun süre yaşatmayı
beraberinde getirmektedir. Bu özellik yani dışa kapalılık, Êzîdîleri diğer Kürt
kesimlerinden de farklı kılmaya götürmüştür. Bu farklılaşmayı egemen ulus
politikacıları her zaman Êzîdî Kürtlerle Müslüman Kürtler aleyhine kullanarak
bir çarpıtmaya gitmişlerdir. Êzîdîlerin Kürt olmadıkları yönünde sürekli
beyanlarda ve asılsız teorilerde bulunmaktadırlar. Egemen güçlerin hizmetine
sokulan bazı Sünni Kürt aşiretleri veya ileri gelenleri, Alevive Êzîdî Kürtlere
karşı kışkırtılarak katliamlara ortak edilmişlerdir.
Êzîdîler yoğunluklu olarak Şengal dağı çevresinde ve
Şêxan’da (Aynsıfni) konumlanmışlardır. Çeşitli baskı-soykırım ve sürgünlerden
dolayı Urfa’dan, Mardin’den, Xerzan’dan, Botan’dan kaçarak Şengal çevresine
yerleşen Êzîdîler, Arapların da bu bölgede yoğun saldırıları karşısında Arap ve
Müslüman gibi davranmaya, onların bazı kültürel özelliklerini benimsemeye
başlamışlardır. Arap katliamlarından kendilerini korumak için Araplar gibi
giyinmeye başlamışlar ki, günümüzde Şengal Êzîdîlerinin çoğunluğu Araplar gibi
giyinmektedirler. Burada şunu belirtmekte yarar var Araplar gibi giyinenler
sadece erkeklerdir, Êzîdî kadınları kendi geleneksel giysilerini
giymektedirler. Geleneksel giysileri beyaz bezden yapılan bir fistanın üzerine
siyah bir tunik giyerler ve beline ipten bir kemer bağlarlar, başlarına ise bir
kofi ya da mavi renkli bir yazma takarlar.
Feqirler sakal ve bıyıklarını kesmezken, bazı Êzîdî
aşiretindeki erkekler saçlarını da kesmezler ve uzayan saçlarını ince örükler
(bısk) biçiminde örerler. Genel Êzîdî erkeklerinde bıyık kesilmez, ama
günümüzde bıyık kesen erkekler de bulunmaktadır ki, toplumun yaşlıları bunlar
için “xırbeti bune (bozulmuşlar) demektedirler.
Sınırsız bir misafirperverliğe sahiptirler. Kapısına kim
giderse gitsin Êzîdîler içeriye buyur ederek önce su, çay, yemek ikram ederler
sonra kim olduklarını, nereden geldiklerini ve hangi aşiretten olduklarını,
neden geldiklerini sorarlar. Êzîdîlikte misafire hizmet kutsal sayılır.
Yemekten önce evin en küçükleri elinde bir leğenle gelerek misafirin elini
yıkaması için eline su döker ve havlu verir. Yemekten sonra çay ve bir süre
sonra da acı bir kahve getirilir. Acı kahve sadece bir yudumluktur ve dostluğun
kabulü anlamındadır.
Şengal ve Şêxan Êzîdîlerin vatanı sayılır ama Êzîdîlerin
yanısıra Müslüman Kürtler, Araplar, Asurîler, Türkmenler ve az sayıda Ermeni de
yaşamaktadır.
1975 sonrasında Saddam, Êzîdîleri köylerinden kopararak
Mücemmalara(köy-kent) zorla yerleştirmiş ve köylerini boşaltarak yıkmıştır.
Êzîdîlerin yaşadıkları bazı yerlere sonradan Arap köyleri kurulmuştur ve
böylece Dıhok’tan Suriye sınırına kadar uzanan Êzîdî coğrafyası demografik
açıdan parçalanmıştır.
Gola Xatuniye’den Suriye sınırına kadar sınır boyunca
Araplar yerleştirilmiştir. Ayrıca Dicle kıyısında bulunan Rabea daha önce bir
Êzîdî yerleşim yeri iken, günümüzde Êzîdîlerin yazın oralara gidip ancak
tarlalarında çalışabildikleri bir Arap yerleşim yeri olmuştur. Oluşturulan bu
Arap kemerinin oluşturduğu nüfus günümüzde 200 bini geçmektedir.
Şengal şehrinin kendisi Şengal dağının güneyinde
bulunmaktadır. Şengal şehri bir ovada kurulmuştur ve ova susuzdur. Hiçbir
akarsu bulunmamaktadır güneyde, sadece Solak suyu az miktarda akmaktadır. Su
ihtiyaçlarını 70-100 metre derinlikte çıkartılan kuyu sularından
karşılamaktadırlar. Şengal dağı ovanın ortasında bulunan ve Suriye sınırından
Musul’a bağlı Telafer’e doğru uzanan yaklaşık 1900 metre yüksekliğinde bir tek
dağdır. Dağın içinde birkaç köy bulunmaktadır ama asıl yerleşim güney ve kuzey
bölgesindeki ovalık kesimdedir.
Êzîdîlerin askere gitme gibi bir zorunluluğu yoktur
günümüzde ama askerlik paralı olduğu için paralı bir milis güç olarak askerlik
yapmaktadırlar. Günümüzde askerlik Êzîdîler için bir geçim kaynağı olmuştur.
Şengal Êzîdîleri geçimlerini büyük oranda askerlik ya da
polislik yaparak sağlamaktadırlar. Bir kısmı Merkezi hükümette askerlik
yaparken, büyük bir bölümü Kürdistan yerel hükümeti için peşmergelik
yapmaktadır. Bir kısım Êzîdî de yazları Kürdistan bölgesindeki kentlere ve
kasabalara giderek inşaat işlerinde çalışıp geçimini sağlamaktadır. Az bir
kesim de koyun besleyerek ve tarımla geçimlerini sağlamaktadır. Şengal’de
sadece bir çimento fabrikası vardır ve bu fabrikada da Türkmenler
çalıştırılmaktadır.
Şêxadi’nin 12. yy da Êzîdîliğe yeni bir form kazandırmasından
önce müritler ve pirler vardı. Pirler toplumun öncüleriydiler ama Şêxadi’yle
birlikte bu değişmiş, Şexlik Êzîdî toplumuna girerek toplumun dini liderlik
görevini pirlerden devralmıştır. Yine de pirler,Êzîdî toplumunda önemli ve
köklü bir yere sahiptirler ama hiyerarşideki yerleri artık şexlerden sonra
gelmektedir.
Êzîdîlikte Kast Sistemi
Êzîdîlikte toplumsal örgütlenmede kast sistemi oldukça
katıdır ve bir piramit biçimindedir. Piramidin en üstünde mirlik bulunmaktadır.
Sırasıyla Mirliği Bavê Şex, Şex, Pir, Feqir, Murid takip etmektedir.
Mir:
MirlikŞêxadi’nin soyundan gelenlerce temsil edilir ve
babadan oğula geçer. Dini otoriteden ziyade, Êzîdîler içinde bir siyasi
otoriteyi temsil etmektedir. Mir ailesi Şêxan’a 5 km uzaklıktaki Beadrê’de
oturur.
Mirin başkanlık ettiği ve tüm Êzîdî ileri gelen liderlerinin
yeraldığı bir Dini Meclis vardır. Mirin yönettiği Dini Meclis Bawê Şêxten,
Pêşîmamlardan, Şêxê Wezirden ve Mezinê Qewalan’dan oluşur. Bu mecliste
Êzîdîlerin toplumsal ve dini sorunları üzerinde tartışmalar yürütülerek gerekli
kararlara gidilir. Meclis geleneği Êzîdî toplumunda çok eskilere dayanmaktadır.
Önceleri oldukça demokratik bir işleyişi olan bu meclis, dini açıdan günümüzde
parçalı duran (bu parçalılığa bir tür mezhepsel ayrılık da diyebiliriz) tüm
Êzîdîlere hitap edemediği için işlevi ve etkisi zayıflamakta, bu da otokrasiyi
ön plana çıkarmaktadır.
Pêşmir:
Mir ailesinden gelirler. Kelime anlamı Kürtçede, “Mir ailesi
ile akraba olmak anlamına gelir. Ancak ayrı bir gurubu oluştururlar.
Pêşmirler, Şêxubekir´in ardıllarıdırlar. Pêşmir üyeleri, Mir ailesinin üyeleri
ile evlenebilirler.
Bavê Şêx:
Şex Ferxedin soyundan gelen şexler arasında mir tarafından
atanan en üst düzeydeki dini otoritedir. Bavê Şexler asla saç ve sakallarını kesmezler,
beyaz giyinirler ve en yüksek fetva kurumunu teşkil ederler. BavêŞex, “Çıle
Havini ve “Çıle Zivistani olmak üzere yılda iki kez tutulan ve herbiri kırk
gün olan orucu tutmakla yükümlüdür. Yüksek bir dini bilgiye sahiptir ve tüm
kutsal Êzîdî hikayelerini bilmekle mükelleftir. Güney Kürdistan’ın Dıhok
kentine bağlı bulunan Ayn Sifnî (Şêxan) de oturmaktadır. Dini mecliste önemli
bir role sahiptir.
Şêx:
Şexler Adani (Şêxadî ailesinden), Şemsani (Şeşems
ailesinden)ve Qatani (Şêxûbekîr ailesinden) aşiretlerinden seçilirler. Dini
yazımlar, cenaze törenlerinin yönetimiyle görevlidirler. Kendine bağlı olan müritlerden zekat
toplarlar. Beyaz giyerler, başlarına siyah kulik etrafında bir kuşak takarlar,
evleri Êzîdîler için ocak, yani mabet olarak kabul edilir. Cenaze törenlerini
yönetirler. Oruçta, bayramlarda, evlenmelerde ve sünnet merasimlerinde de görev
yaparlar.
Şêx kelime kökeni itibarıyla Arapçadır, lider veya önder
anlamına gelmektedir. Her şex ailesi tanrının yaratmış olduğu yedi melekten
birini temsil etmektedir günümüzde. Bu şex aileleri Şêxadi tarafından
belirlenen ilk şexlerin ardıllarıdırlar. Şêxler üç ana gruba ve birçok alt
gruba ayrılmaktadırlar. Bu ana gruplar şunlardır Şemsaniler, Adaniler ve
Qataniler.
Pêşmam:
Pêşmam: Kelime anlamı ile birinci dereceden öğretici
anlamına gelir. Şêxesen’in soyundan geldiği için Melek Şêxesenin vekilidir ve
Adanîlerin sorumlusudur. Şêxadîdergâhında kapı önünde oturur.
Sadece Adanilerin Şêx çizgisinden gelenleri Peşimam
olabilir. Adaniler, üç ana Şêx dalından biridir.
Şêxê Wezîr
Şemsanilerin temsilcisidir.
Bapir Ve Pir:
Pirler Êzîdîlikte varolan en eski din adamlarıdırlar. Mitras
ve Zerdüşt döneminde de varolan Pirler, toplumda inancın devam ettirilmesi ile
yükümlüdürler. Şêxadi’nin gerçekleştirdiği reformlardan önce Êzîdîliğin en üst
dini önderi konumunda olan Pirler günümüze Şexlerden sonra gelmektedirler. Her
Êzîdînin bir şexi ve bir de piri olmak zorundadır. Pirler de kendi içlerinde
dört ana gruba ayrılmışlardır. Bunlar Pir Hesinmeman, Pirafat, Pirjerwan,
Pirhacali’dir. Pir Hesinmeman kırk pirin piridir, yani pirlerin piridir. Kırk
pirin piri olduğu için de diğer pir ailelerinden olanlarla evlenemezler. Pir
Hesinmeman pirleri ancak kendi ocağına yani Pir Hesinmeman ailelerine mensup
olanlarla evlenebilirler. Aynı şekilde PîrêÊzî de ancak kendi ocağına, yani
PîrêÊzî ailelerine mensup olanlarla evlenebilir.
Baba pir (Bapir) dini törenlerde Şexlere yardım eder ve
pirlerin arasındaki en yaşlılardan seçilir. Pirlerin de şexler gibi müritleri
vardır ve her yıl pirler, kendilerine bağlı müritlerden zekât toplarlar. Yol ve
erkân icracılarıdırlar. Pirler cenaze törenlerinde şexlere yardım ederler.
Mitras ve Zerdüşt döneminde de var olan en eski din
adamlarıdırlar ve toplum içerisinde inancın devam ettirilmesi ile
yükümlüdürler. Êzîdî toplumunda önemli bir sınıftır. İnanca göre pirler dini
açıdan Şêxler ile aynı statüye sahiptirler, ancak Şêxler kısmen daha üst bir
statüde görülmektedirler. Pirlerin statüsü, Şêxleri ön plana çıkaran Şex Adi
tarafından değiştirilmiştir. Adi bin Musafir olarak tanınan Şêx Adi kendiniŞêx
ilan etmiştir ve böylece Êzîdî toplumunda da bu yeni oluşturulan sınıfı
güçlendirmiştir.
Her Êzîdînin, bir Şêxi ve bir piri olmalıdır. Şêxlerin
hepsinin isimlerinin Arapça olması ve pirlerin isimlerinin ise Kürtçe olmaları
oldukça dikkat çekicidir. Pirlerin Şêx Adi´nin çok öncesinde de Êzîdîlerin dini
liderleri olarak işlev görmüş olmaları bunu açıklayabilir.
Bavê Çavuş:
Şêxadî’nin evinin, yani Laleş ziyaretgâhının sorumlusudur.
Hazinenin ekmeğini ve yağını BavêÇavuş temin eder, hac döneminde Laleş’in
güvenliğinden ve ayinlerin organize edilmesinden sorumludur. Şêxadî’nin evinde
oturur ve ölünceye kadar evlenmezler.
Müritler
Taraftar, ya da itaat eden anlamında olan Müridler, Êzîdî
toplumunun en büyük kastını oluştururlar. Her Êzîdî, bir Şêx ya da pirin
mürididir.
Yukarıda belirtilen kast sisteminin aslında ilk çıkış
itibarıyla Êzîdî dinini ve toplumunu korumak, devamını sağlamak için ortaya
çıktığı yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. Êzîdî toplumunda Şêxadî’den
önce pir ve müridler vardır. Şêxlik ve feqirlerdaha sonradan yani Şêxadi
döneminde ortaya çıkmaktadır. Aslında tüm Êzîdîler Tawisi Meleğin dininin birer
müridi konumundadırlar ancak, kendi toplumunu korumak için de kendi içinde dinsel
ve toplumsal öncüler oluşturarak, “Yeknav ve “Dunav biçiminde toplumsal
örgütlenmelere gitmişlerdir. Yeknav örgütlenmesi içinde müritler, feqirler ve
qewallar yeralırken, Dunav örgütlenmesi içinde ise Şêxler ve pirler
yeralmaktadır. Çıkış itibariyle Şêxlerin ve pirlerin asıl görevi Êzîdî
toplumunu ve inancını korumak ve yaymak iken, günümüzde bu görev bilinci
oldukça zayıflamış, daha çok maddiyat öne çıkmıştır.
Êzîdî toplumu Yeknav ve Dunav biçiminde iki büyük
sınıflaşmaya gitmiştir. Bu iki büyük sınıf da kendi içinde alt sınıflara
ayrışmıştır. Bunları hiyerarşik bir sıralamaya tutacak olursak şöyle bir
sınıflandırma önümüze çıkacaktır:
Yeknav:Mürid, Feqîr ve Qewal’lerden oluşmaktadır.
Dunav: Kendi içinde şêxler ve pirler olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır.
I-Şêxler: Şêx’ler de kendi içinde 3 bölüme ayrılmaktadır
a-Adani Şêxleri: Bu şexler Şemsani ailesinden
gelmektedirler.
b-Qatanî Şêxleri: Bu şexler ise Şêxûbekir ailesinden
gelmektedirler.
c-ŞêxisinîŞêxleri: Bunlar ise Şêxisin ailesinden
gelmektedir.
II-Pirler: Pirler de Pîrên Hesin Mema ve Pîrên Çil pîran
(kırk pirin piri) biçiminde kendi içlerinde bir ayrışmaya gitmişlerdir.
Êzîdîkast sisteminde Pir ve Şêxlerin soyağaçları aşağıdaki
gibidir
Pirler
Pir Hesin Meman
Pir Memed Reşan
Pir Cerwan
Pir Hacxal
Pir Memê Şivan
Pîrê Êsîbiya
Pîrê Fat
Pir Hesnalika
Pir Zekir
Pir Heci Mehemed
Pir Çak Kurê Mehemedê Reben
Pir Alo Bekir
Pir Omer Xala
Pir Mehmedî Rebin
Pir Dawid
Pir Mend
Pir Qereçer
Pir Qelender
Pir Merwan
Pir Bazîd
Pir Bûk
Pirê Xoş Afa
Pir Libina
Pir Qilêç
Pir Axa
Pir Êzîd
Pir Hecî Elî
Pir Xetî Pisî
Pir Hemelî
Pir Boz
Pir Bob
Pir Mosê
Pir Derbis
Pir Biwal
Şêxler
Şemsanî
Êzdinemîr
Sitya Zîn
Şêx Şemis (Şêşims)
Şêx Hesin
Şêx Babik
Amadîn
Babadîn
Şêx Evind
Şêx Tokil
Şêx Xidir
Şêx AlîŞemsa
Şêx Evdal
Şêx Alî Reş (Bu Şêxin Sitya Belqan, Sitya Ês Ve Sitya Nisret
İsminde 3 Kızı Vardı)
Şêx Faxir
Şêx Mend
Şêx Bedir
Şêx Aqûb (Bu Şêxin De Xatûna Fexra Ya Da Xezal İsminde Bir
Kızı Vardı)
Nasirdîn
Sicadîn
Adanî
Şêx Hesen (Bu Şêxin Şerfedîn, Birahîm, Zendîn Ve Mus İsminde
4 Oğlu Vardı)
Şêx Ebûberekat
Şêxê Etima
Şêxadiyê Düyem
Qatanî
Derwêş Adim
Şêx Mehemed Batinî
Mîr Birahîm Xoristanî
Şêxûbekir
Şêx Îsmayîl
Şêx Ebdulqadir
Şêx Mus
Şêx Mensûr
Feqirler
Şêxadî’nin kapısında bekçi olan feqirler misafirlere hizmet etmekte
yükümlüdürler. Sadaka ile dünyevi zevklerden kaçınan feqirler, aileler arasında
arabulucu ve barışı sağlayıcı olarak Êzîdî toplumunda görev yaparlar. Êzîdî
toplumunda feqirler sakal ve bıyıklarını kesmezler.
Qewallar
Qewaller genellikle Şexan yakınlarında bulunan ve Musul’a
yaklaşık 35 km mesafede olan Bazan ve Başık’ta oturmaktadırlar.Qewallar,
gittikleri yere Şêxadî’nin düşüncesini yaymak, Êzîdîler arasında birliği
sağlamak, imanı kuvvetlendirmek ve köy halkının verdiği zekatı toplamak amacıyla
Êzîdî sancakları (Tavus heykeli) ile yılda bir defa köyleri dolaşırlar.Qewaller
tüm dini ilahileri, qawlleri, Êzîdîlerin dini hikâyelerini babalarından ya da
büyüklerinden öğrenip, ezberleyerek halka aktarırlar. Bir nevi dini dengbej
rolünü oynamaktadırlar. Tüm Kürtlerde olduğu gibi Êzîdîlerde de yazılı bir
edebiyatın ve tarihin olmamasından dolayı toplumun dinsel, edebi ve tarihsel
değerlerini ancak dengbejler nesilden nesile aktarabilmişlerdir. Bu anlamda
qewaller de bir nevi dini dengbej rolünü oynamaktadırlar. Qewallar, her yıl
düzenli olarak tavus biçimindeki bir büstü cemaat içinde gezdirirler. Büst her
gece bir başka köyde bırakılır tüm Êzîdîler tarafından, bir nevi tavaf edilir
ve büstün yanında bulunan kâseye yıllık zekat bırakılır
Diğer sosyal kastlarda olduğu gibi Qewaller de ancak kendi
kastından olanlarla evlenebiliyorlardı. Ancak sayıları gittikçe azaldığından
1950 yılında Mir ve Bawe Şex’in onayıyla müridler ile de evlenebilmeleri
serbest bırakılmıştır.
Güvenlik sorunlarından dolayı yaklaşık elli yıldır Qewaller
Türkiye’yi ziyaret etmiyorlar. Önceleri saf altından yapılmış Tawus heykelleri
gezdirilirken,şimdi güvenlik sebebiyle tunçtan ya da bakırdan yapılmış
kopyaları gezdirilmektedir.
Koçekler (Guhçaklar)
Kürtçede kulak anlamına gelen “guh ile iyi anlamına gelen
“çak sözcüklerinin birleşmesidir ve zamanla bozularak kuçek ya da koçek haline
getirilmiştir. Yani Kürtçede “çok iyi kulak anlamına gelmektedir ki bu da
koçeklerin normal insanların duyamadıkları sesleri, yani ilahilerin seslerini
duyabildiğini ifade etmektedir. Koçeklerin özel doğaüstü sırlara ve yeteneklere
sahip olduğu düşünülmektedir.
Irak ‘ın Laleş bölgesinde oturan Koçeklerin sayıları azdır.
Şêxadi’nin türbesinde hizmet ederler. Qewallere yardımcı olarak köylere yapılan
gezilerde sancakları (Tavus heykeli) taşırlar. Êzîdîler tarafından tanınan en
ünlü koçek Koçek İbrahim’dir. Êzîdî inanışında Koçeklerin gördükleri rüya
mutlaka gerçekleşir ve bu rüyalar birer yasa niteliğindedir. Koçekler
rüyalarında gördükleri olumsuz bir şeyi dinen yasaklayabilirler veya günah
sayabilirler. Geleceği okuyabilir, görebilirler ve hastaları
iyileştirebilirler. Derler ki itikadın güçlü olduğu zamanlarda koçek olmayı
hakeden biri Kaniya Spî’ye girer ve çıkarmış, sol elinin ayası yemyeşil olurmuş.
Böylece herkes bu koçekin söylediklerini kutsal ve hakikat olarak kabul
edermiş.
Koçekler, Êzîdî cemaati içinde çok önemli bir yere sahiptir:
Êzîdî cemaatince uygulanan bazı yasaklar Koçeklerin gördükleri rüyalar üzerine
hayata geçirilmiştir. 18. yy da yaşayan Koçek İbrahim, rüyasında Tawisi
Melekin, Êzîdîlerin mavi renkte libas giymelerini yasakladığını gördüğünü
söylediği için o günden sonra Êzîdîlerin büyük çoğunluğu mavi renk eşyaları
kullanmamaktadır.
Micewir:
Kürtçe bir kelime olan Micewir, bekçi ya da hizmetçi
anlamına gelmektedir. Micewirler tapınakların ve kutsal mekanların korunması,
bakımı ve mumlarının yakılmasıyla yükümlüdürler. Micewirler çoğunlukla şex ve
pir ailesinden olmaktadır. Pirlere ait olan kutsal mekânlar bağlı bulundukları pir
aileleri tarafından, şexlere ait olan kutsal mekanlar da aynışekilde bağlı
bulunduklarışex aileleri tarafından korunmakta ve bakımı yapılmaktadır. Bu
micewirler geçimlerini ve bu tapınakların bakımını ise tapınağı ziyaret eden
ziyaretçilerin bıraktıkları paralarla sağlamaktadırlar
Kebaniler:
Kebaniler,Laleş’te yaşarlar ve hepsi kadınlardan
oluşmaktadır. Ömürlerini inandıkları davaya adamışlardır ve evlenmezler.
Bunlara Kürtçe “şikesti de denilmektedir. Hıristiyanlıktaki rahibelerle aynı
anlama gelmektedir. Bir kadının kebani ya da şikesti olabilmesi için din
kurallarını ihlal etmemiş olması, en az iki yıl yerel tarafından gözetlenmesi
ve onaylanması şarttır. Bu kuralları eğer yerine getirmişse,daha sonra Şexan’da
bulunan BavêŞex ve Mir’i ziyaret ederek şikesti olabilmesi için onay ister. Her
tabakadaki kadın Kebani olabilir, kebaniler tapınakların korunması ve bakımı
ile görevlidirler. Bu gelenek Mezopotamya’da çok eskilere dayanmaktadır. Sümer
tapınaklarında da tapınakların bakımı ve korunmasıyla yükümlü olan rahibeler
bulunmaktadır ki, bunların en ünlüleri İştar veya bir başka isimle Babil
mitolojisinde karşımıza çıkan İnanna’dır.
Tawus
Êzîdîlikte Tawus’un önemli bir yeri vardır. Êzîdî
mitolojisine göre ayışığına binip çölü aşan Şêxadi 15 yaşında iken Tawus
kuyruklu çok yakışıklı bir gençle (Tawis-i Melek) tanışır. Bu genç Şêxadi’yi
dünya aleme doğru dini yaymak için seçtiğini söyler. Ayrıca Tavus kuşu kuyruk
teleklerini açtığı zaman güneş sembolünü andırdığı için Êzîdîlerce kutsal
sayılır. Tawus kuşu mitolojisi daha sonraları Yunan mitolojisine de
uyarlanmıştır.
Êzîdîlikte 7 tavus vardır ki bu tavusların her biri ayrı bir
sembolü göstermektedir ve her biri birer meleği temsil etmektedir. “Üçler,
yediler, kırklar rakamı ve makamı Alevilerde olduğu gibi Êzîdîlerde de
kutsaldır ve bu anlamda da 7 rakamının Êzîdîlik inancında yeri ayrıdır. 7
melek, dünyanın 7 günde yaratılması, 7 kutsal element (üçü gökte dördü yerde)
gibi. Ayrıca bu tavuslara “Nişana heft siwari (7 atlıların nişanı) da
denmektedir. Yılda bir kez tavus korunduğu yerden çıkarılarak halk içinde
gezdirilir ve halk ziyarete gider. Tavus halk içinde gezdirilirken halkın
toplanması sağlanır ve bu toplantılarda Êzîdîlik, gelenek ve görenekleri,
birlik, kardeşlik, barış gibi toplumsal ve dini konular tartışılarak
güçlendirilmeye çalışılır. Diğer yandan toplum içindeki olası düşmanlıklar da
bu şekilde önlenmektedir.
Girîvan (Pêsîr), Tok
Girîvan Êzîdîlerin en eski nişanlarından biridir. Bunun
kökeni Zerdeştiliğe kadar dayanır. Tanrı, 7 meleği varettiğinde Girîvan’ı
Tawisî Meleğin boynuna takmış ki diğer melekler tanısın. Bu anlamda da
Êzîdîlerin tanınması için Pêsîr ya da Girîvan sürekli Êzîdîlerin boynunda
olmalı. Pêsîr beyaz bezden yapılan ve iki parçadan oluşan ve her parçanın bir
anlamı olan alta giyilen bir giysidir. Arkadaki parça geçmişi, öndeki parça ise
geleceği temsil etmektedir.
Tok, Tavisi meleğin nişanıdır ve her Êzîdînin boynunda bir
tok olmalıdır. Êzîdî inanışına göre Tawisî Melek insana değil de, yalnızca
tanrıya secde edeceğini söylediği için tanrı, Tawisî Meleği Baş Melek olarak
tayin eder ve boynuna altından bir halka (Tok) takarak ölümsüz kılar. Bu
nedenle de Êzîdî inanışında peygamber sıfatına yer yoktur. Peygamberlerin hepsi
ölümlüdür ama Tawisî melek ölümsüzdür. Bu anlamda Tawisî Melek, peygamberden
öte bir anlam taşımaktadır. Êzîdîlikteki Tok’un bir benzeri Alevilikte de
bulunmaktadır. Alevilikte de Pirin talibi yolun erkanını kabul ettiğini ifade
eden ve Tiğ-bend denilen ince bir ipi boynuna takmaktadır.
Aşağıdaki qewlde tok’un ne olduğu çok güzel bir şekilde anlatılmaktadır.
Yar ew in bi emel bin
Li dinê û axretê fer bin
Da li dîwana mefer bin
Mefer bin li meydana
Tok û sir nîşane
Firwar padşê min dana
Firwar toka zêri ye
Nîşana Êzîdî ye
Li ba melkê jorî ye
Manîya tokê celew e
Diyariya padşê ewe e
Melek pê pêşrew e
Firwar ji padşê delal e
Ezda lê helal e
Tev ji kaniya zelal e
Tok li sukra xwe kirin
Milyaket qebûl kirin
Lewma xwe helal kirin
BAYRAMLAR-4-
1-Çarşema Serê Nisane: Tavusi Melek Bayramı olarak da
bilinir. Bu günde Zerdüşt’ün doğduğuna, tanrı Ezda’nın Tavusi Melek’i
yarattığına, Âdem ile Havva’nın yaratıldığına, Şahit bin Car’ın yaratıldığına
inanılır. Her yıl Nisan ayının ilk çarşambasında (Şark takvimine göre)kutlanır.
Êzîdîlerde bu bayram dünyanın yaradılışı dolayısıyla kutlanmaktadır. Yani
dünyanın kuruluş günü, Nisan’ın ikinci çarşambası olarak Êzîdî inanışında
yeralır ve en büyük bayramdır. Tanrı Tawisi Melek’i kendisine başyardımcı
olarak seçmiş ve bunun dışında 6 melek yaratarak Tawisi Melek’i baş melek
yapmıştır. Êzîdîlikte de tek tanrı inanışı vardır ve 7 tane de Melek vardır. Bu
melekler biraraya gelerek birinci günde yani Pazar günü toprağı varettiler,
ikinci günde Pazartesi günü rüzgarı, üçüncü gün olan Salı gününde suyu,
dördüncü gün olan Çarşembe gününde ateşi varettiler. Bu 4 element yani toprak,
rüzgar, su ve ateş Zerdüştlükte olduğu gibi Êzîdîlikte de kutsaldır. 4. gün
yani Çarşembe günü (Kürtçede çar=dört, şem=gün demektir) melekler bir top ateşi
yeryüzüne göndererek, yeryüzündeki yaşamı varettiler, yeryüzüne ruh bu ateş
topuyla gönderildi. Bu nedenle ateş ve güneş Zerdüştlükte olduğu gibi
Êzîdîlikte de kutsal iki elementtir. Evrende 7 kutsal element vardır ki
bunların üçü (güneş, ay ve yıldızlar) gökte, dördü ise(toprak, ateş, su ve
hava) yerdedir. Yedi rakamının bu anlamda Êzîdîlikte gizemli bir anlamı vardır.
Çarşema Sor bu anlamda Yaşam Bayramı anlamını da taşımaktadır. Êzîdîlik
inancına göre su ve toprağı Melekler varettikleri için bunlar kutsaldırlar ve
asla satılmazlar. Toprak ve su satanlara güven duyulmaz. Su ve toprağı
satanların insanlığa her türlü kötülüğü yapabilme potansiyeline sahip olduğuna
inanılır. Toprak ve su kutsaldır Êzîdîlikte, berat anlamını taşımaktadır. Çarşema
Sor’dan bir gün önce, yani Salı günü hazırlıklar yapılır. Kaynatılan yumurtalar
sarı, kırmızı, yeşil, mavi gibi renklere boyanır. Akşamdan keçi ya da koyun
sağılarak taze peynir yapılır ve sabah erkenden taze ekmek pişirilir. Yumurta,
taze peynir, ekmek ve kuru incir ya da hurmayla birlikte evdekilere
dağıtılır. Sabah evin çocukları kırlarda
rengarenkçiçekler toplayarak evin eşiğine asarlar ve dibinden defalarca
geçerler. Böylece güzel olacaklarına ve o yılın bereketli geçeceğine inanılır.
O gün kan dökülmez, hayvan kesilmez, çünkü o gün yaşamın yaratıldığı gündür.
Öğleden sonra tüm Êzîdîler evlerinden çıkarak bağ, bahçe ve tarlalarına
giderler. Birlikte getirdikleri yumurta kabuklarını tarlalarına serperek
bereket getirmesi için dua ederler. Tüm Êzîdîler öğleden sonra evlerini
terkederler çünkü o gün tüm ölülerin ruhlarının evlerini ziyarete geleceğine
inanırlar. Bu nedenle onları rahat bırakmak için evlerini yarım günlüğüne de
olsa ölülerinin ruhlarına bırakırlar.
Êzîdîlikte Çarşema Sor Tawisî Meleğin yeryüzüne indiği günü
simgeler, o gün evrenin ve dünyanın oluşumunun tamamlandığına inanılır ve o gün
bayram olarak kutlanır.
Çarşema Serê Nîsanê
Gul û çîçek hatine meydanê
Tawisî Melekê reysê îmanê
Çarşema Serê Nîsanê
Şêxadîşexalêşemsa xweste dîwanê
Xwedê berê xwe da Ezîdxanê
Li ser me dibe ferza îmane
Ewe îda Kurdistanê
Nîsanê deng lê kir e
Bihara xwe dixemilîn e
Bi kesk, sor, sipî û zer e
Ti hedê meha tine
Li ber min bide xebere
Çarşem rojeke fadil e
Tawisî Melek afirandiye ji eşk û dil e
Bar tê nebe kesê ku î xafile
Deng yeke û hezar renge
Ez im erda dewrêş
Li ser min digere çiqas rihliber, millet û cêş
Bila xwedê û Tawisî Melek pêştir xwe nede pêş
2-Cejna Êzi: Her yıl aralık ayının ikinci cuması bayram
yapılır. Cumadan önceki üç gün, yani Salı, Çarşamba ve Perşembe oruç tutulur ve
Cuma günü ise bayram yapılır. Üç gün oruç tutulur çünküÊzîdî yaradılış mitosuna
göre Êzî Aralık ayının ikinci Salı günüŞam’da zuhur etmiştir ama ilk üç gün,
yani Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri hiç süt içmemiştir ancak Cuma günü süt
içmeye başlamıştır. Bu nedenle Êzîdîler de Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri
oruç tutarlar ve Êzî’nin süt içtiği gün olan Cuma günü ise bayram yaparlar.
Günümüzde Êzîdîler arasında da bazı ihtilaflar
yaşanmaktadır. Örneğin Cejna Ezi bazıÊzîdîler tarafından Aralık ayının ikinci
Salı günü oruç tutulup Cuma günü bayram yapılırken, bir kısım Êzîdîler ise
Aralık ayının üçüncü Salı günü oruç tutmaya başlarlar ve üçgün sonra yani Cuma
günü bayram yaparlar. Bir kısım Êzîdîler Bawe Şex’in belirlediği aralık ayının
üçüncü Cuma gününde bayram yaparken, bir kısım Êzîdîler ise bunun yanlış
olduğunu ve Aralık ayının ikinci Cuma günü bayram olduğunu söylerler. Şengal’deki Feqirler ile bazı Êzîdî
aşiretleri, Şexan ve Dihok yöresindeki Êzîdîler Bawe Şex’le birlikte bayramı
kutlarken, Şengal’deki Êzîdîlerin bir kısmı ise bir hafta öncesinden Ezi
bayramını kutlamaktadırlar.
Qewlê Afirandina Dinyayê (Dünyanın Yaradılışİlahisi)
Xweda 7 melek yaratıp yeryüzüne gönderdiğinde melekler de
tanrının emri üzerine evrende sırasıyla birşeyleri yaratıyorlar. Dünya
varolmadan önce her yer suyla çevrilidir ki, bu Nuh Tufanının değişik
versiyonlardada geçmektedir. Her şeyden önce tanrı ruhu varediyor. Daha sonra
denizler mayalanarak (elbette mitolojik anlatımda) kara parçaları, daha sonra
kara parçaları üzerinde canlılar, yedi kat yer, yedi kat gök, ay, güneş ve
yıldızlar yaratılır. Daha sonra oluşan tufanda Xweda insanları ve tüm
hayvanları çift çift bir gemiye bindirerek türlerini yokolmaktan kurtarır ve
Laleş’e gelerek yurt edinir. Bu esnada delinen geminin batmasını bir karayılan
kendi kuyruğunu deliğe sokarak önler. Karayılan figürü Êzîdîlikte oldukça
bilinen ve kutsal bir figürdür. Şêxadî kendi kerametlerini Bağdat ve bölge
Şêxlerine göstermek için Mam Reşan’ı bir kayaya bindirerek eline de bir
karayılanı verir ve o şexleri çağırması için gönderir. Bunu gören Şêxler
Şêxadî’yi ziyaret için Laleş’e gelir, burada Şêxadî’nin başka kerametleriyle de
karşılaşırlar.
Dünyanın yaratılışı ve tufan aşağıdaki Qewlde daha detaylı
bir biçimde anlatılmaktadır.
Yarebî dinya hebû tarî
Tê da tunebûn mişik û marî
Te zindî kir taze halî
Çû nema gul jê barî
Yarebî tu hosteyê kerîmî
Te vekir rê û derba tarî
Tu hostayê her tıştî
Bihuşt çêkir renge bî
Erd û ezman tunebûn
Dinya fireh bê bin bû
Însan û heywan jî tunebûn
Te xak saz kir
Di behran de tenê hebû durr
Ne dimeşiya, ne dimeşiya
Te xaşruh anî ber
Nûra xakê peyda kir
Goşt û ruh hatine ber
Nûra çavan lê hate der
Dest û pê kire leş
Lê şêrîn kir got û bêj
Xwedawendê me hostayê rehmanî
Rê û deryayê dinyayê vekir
Her tişt ji me re deranî
Bû buheşt erd û avani
Xwedawendê me tiştî dinas e
Durr ji heybeta êzdan hincinî
Taqet nekir hilgirî
Ji rengê însan xemilî
Sor û sipî lê hêwirî
Êzdanê me bi rehmanî
Hisin û cemal ji me re anî
Destûr da qelemê qudretê
Em avêtin nav sirra muhabetê
Havên havête behrê, behir pê meyanî
Dûmanek jê derxwenî
Çardeh tebeqên erd û ezman pê nijinî
Êzdanê me durr deranî
Muhbet avête nav e
Jê peyda kir du çav e
Jî herikî pir av e
Av ji durrê herikî
Bû behra bê serî, bê binî
Bê re û bê derî
Êzdanê me ser behrê gerî
Êzdanê me gemî çêkir
Însan, heywan, teyir û tû
Cot bi cot li sefînê siwar kir
Xwedawendê me sefîne ser e
Serekî digere çar kinar e
Sefîne qul bû, av kete ser e
Marî dûvê xwe dane ber e
Xwedawendê me gemî ajot
Ji kinar ço ber kinar e
Ajote Lalişê got “heq war e
Siltan Êzî xweş rêber e
Laliş kurkî beşer e
Niha êzdî jê xeber e
Ya Rebî bang dikim şêxê mezin
Çavkanî av jê dizên
Ya Rebî te dinya çêkir, dinya bixêr
Însan têda dijîn bi têr
Şevên reş, şevên tarî
Cî nema gul jê barîn
Xwerawendê me kerîm û rehman
Kire rikin erd û ezman
Da berme ruh û ziman
Xwedawendê me rebil semed
Afirandin heft milyaket
Cuda kir dojeh û buheşt
Xwedawendê me erd çêkir, ezman guhastin
Micalê erdê birastin
Nobeta qeza guhastin
Li guneh baran bû ruhistin
Çiqas xwedawendê me dinya kir sefer e
Sixir dikir dar û ber e
Pê nijinî riknê mexiber e
Laliş jor de anî xar e
Laliş bû xweş cîû war e
Li erdê şîn bû nebate
Pê zeyinî zendî kinyate
Xwedawendê me rehmanî
Çar qisim ji me re danî
Pê dilovan Adem nijinî
Xwedawendê me rehmanî
Çar qisim li rûyê dinê danî
Yek ave, yek nûre
Yek axe, yek jî agire
Xwedawendê me bi rehm e
Diyar kir şaz û qidum e
Havênê Adem hevsûr zor tixum e
Hevsûr geriyya hat hindave
Qalibê Adem mabû bê gav e
Go “ Ruho çima naçî nav e
Xwedawendê me qudrete
Zeyandî çiqas xuliyaqete
Jêra çekir doje û cinete
Xwedawendê me erd çêkir, ezman guhastin
Mecalê erdê birastin, nebeta qeza rastin
Ji însan qencitî xwestin
Laliş ji ezman dihate
Li erdê şîn dibû nebat e
Pê cêyiran çiqas qinyat e
Xwedawendê me îne kir esas e
Şemiyê biriye kiras e
Çarşemê kir xilase
Heft sed sal paş hevsûr hat dira nikase
Heft sed salî berî Adem jimar e
Erdê xiyare negirdtî şiyar e
Heta Laliş a nûrîn di nav de hinar e
Û bang da ruh hedirî
Nûra mobhetê hingivte serî
Hat û di qalibê Adem de hêvirî
Xwedawendê me rehmanî
Kasa sirê ji Adem re anî
Av ji kasê vexwar vejiya
Cîda mest bû hejiya
Goşt jê xuwest wê ruhê
Xîret kete nav serî
Xwîn li canê wî gerî
Adem xwar ji wê kasê
Sirra kasê xweş lê tê
Kerameta kasê gihiştê buheştê
Milyaketan bi milê wî girt û avêtin buheştê
Adem ji kasê vedixwar e
Kerameta kasê pê diyar e
Xak pê nijinî bû hişiyar e
Got: “Ev erd çi xweş e
Giyayê şîn sergeş e
Roj roja mêrê keleş e
Xwedawendê me rehmanî
Ji mera keremek anî
Dem û dezgehî baş danî
Hey Ademo rudinê
Her dem bike îmanê
Xwedawendî em xilas kirin ji tofanê
Gelî mirîdan bikin karî
Xêra qudretê ji jor barî
Xwe dûr bikin ji neyarî
Keremeta xwedawendê me hate xwarê
Erd û ezman diden xêrê
Hûn jî bibin xwedanê xêrê
Qet ji bîr neken vê xeberê
3-Çıllaxane havine ve çıllaxane zıvıstane isminde iki bayram
vardır.
Çilê Havinê ve Çilê zivistanê, Laleş’te dini gereklilikleri
yerine getirilen ve kutlanan bir bayramdır.
Kırk gün oruç tutulduktan sonra bayram başlar. Bayramda genç, yaşlı,
kadın, erkek yeni ve temiz elbiselerini giyerek Laleş’e ziyarete giderler. Önce Kaniya Sipî ziyaret
edilir ve burada qewalların söylediği şarkılar eşliğinde def ve şibab çalınarak
Kaniya Sipî halayıçekilir. Laleş’e ziyarete gelenler genelde şunları yerine
getirmek durumundadır.
Her Êzîdî Şêxadî, Şêx Fexredîn ve Şêşims’in türbeleriyle
Kaniya Sipî’yi ziyaret etmelidir
Her micêwir (kutsal yerlerin hizmetçileri)simat pişirmeli ve
dağıtmalıdır
Laleş’teki tüm kutsal yerlerin çıraları akşam yakılmalıdır.
Qewaller bayram günlerinde özel yerlerinde oturarak def ve
şibab eşliğinde sabah duası okumalıdır.Beyta cindi ve sabah beyti okunmalıdır.
Akşama da Beyta evarê okunmalıdır
Bayram boyunca üç çeşit olan SemayêŞêşims, Semayê Qanunî,
SemayêŞerfedîn halayı çekilmelidir
Qentere Beyta evari okunduktan sonra Feqîr, Pêşimam,
Mîrhec, Şêxên Simayîla’dan bir şex, Pîrêîsibiya toplanarak Kaniya sipî de
otururlar ve Şêxmend’in, Nasirdîn’in, Xatuna Fexra’nın, Amadîn’in ve
Şêxbabik’in gelmesini beklerler
4-Batızmi Bayramı Pir Ali için kutlanır. Bu bayram
Şêxadi’den önce de kutlanagelen bir bayramdır. Turabdin (Torê), Laliş ve Şengal
yöresindeki Êzîdîler büyük bir saygıyla bu bayramı kutlarlar. Bu bayram yılın
son ayında yani Aralık ayının son haftasında kutlanır ve 7 gün sürer. Pazar
günü başlar ve sonraki Pazar günü sona erer. Bu bayramda kurban kesilir. 7 gün
süren Batizmi bayramında Êzîdîler ilk gün yani Pazar günü temizlik yaparlar.
Pazartesi, Salı ve Çarşamba günü oruç tutulur ve ölüler için hayır dağıtılır.
Çarşamba günüöğleden sonra öküz ya da koyun kurban kesilir ve bayram sonuna
kadar kurban etinden yemekler yapılır. Perşembe gecesi Berat gecesidir,
Perşembe gecesi sabaha kadar kimse uyumaz saz, kaval ve tef eşliğinde sabaha
kadar türküler söylenerek halay çekilir, gençler toplanarak öküzün başını bir
gencin başına geçirirler ve öküzün derisini de o gence giydirerek (Qarikê
Batizmê) ev ev dolaşarak para toplarlar. Perşembe günü bayram başlar ve komşu
ziyaretlerine gidilerek bayramları kutlanır ve bayram Pazar akşamına kadar
devam eder. Cuma akşamı ateşler yakılır ki bu bayrama da Mêlmêleh denilmektedir
Cuma günü “TaştêŞêşims yani Şêşims adına bir kahvaltı hazırlanır ve
misafirlerle birlikte yenir. Bu bayramı yani
Batizmi Bayramını sadece Çelkî aşireti kutlamaktadır ki bu aşiretin tamamı
Osmanlı devletinin katliam ve zulmünden dolayı Kuzey Kürdistan’dan kaçarak
Şengal yöresine göç etmiştir. Batizmi Bayramı hakkında Şengal’ın Dihola
Mücemmasında oturan Çelki aşiretinin Pêşmamı Peşmam Îdo şunları belirtmektedir
“Bu bayramı sadece Çelki aşireti kutlamaktadır Êzîdîler içinde. Biz Çêlki
aşireti bu bayrama Batizmi bayramı diyoruz, Ciwenaga aşireti Mêlmêla Bapîra,
Şêxan yöresindeki Êzîdîler Pêlinda Pîra demektedirler. Pazar günü ev halkı
temizlik yapar, pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri oruç tutulur. Çarşamba
günüöğleden sonra kurban kesilir ve bu kurbanın sağ tarafından 7 parça et
kesilir (her lokma bir melek için) ve bu etler kuruyemiş ve sêvokle (yağlı
ekmek) birlikte -ki bu kutsanacak olan yiyeceklere Xewre denilmektedir-
micewire götürülerek kutsanır. Micewir bu xewreyi kutsar ve xewrenin sahibi bu
kutsanan yiyeceklerden birazını micewire verir kalan yiyeceği evine getirir ve
evde daha önceden hazırlanan bir köşeye konulur. Eve gelen misafirler önce evin
köşesinde bulunan kutsal xewre’nin bulunduğu masayı ya da tahtı (sunak)
öperler, daha sonra da hane halkının bayramını kutlarlar. Bayram boyunca
xewre’nin bulunduğu köşede biri büyük, altı tanesi ise küçük olmak üzere 7 mum
yakılır. “
Ateşin yakıldığı gece yani Mêlmêleh gecesi aynı zamanda
Êzîdîlerin yılbaşı gecesi olmaktadır ki, bu gece yani 25Aralığı 26 Aralığa
bağlayan gecede, İsa’nın doğum günü olan Noel gecesine tekabül etmektedir ama
bu bayram Êzîdîler tarafından çok daha önceleri de kutlanmaktadır.
Kutsal xewra köşesi: Batızmi bayramında pişirilen özel ekmek
(Sewok), 7 parça pişirilmiş et ve kuru yemişlerin bulunduğu kutsal köşe
Romalılar, Güneş Tanrısı’nın (Mithras’ın) doğum günü
olarak 26 Aralığı kabul ediyor ve büyük törenlerle kutluyorlardı. O gün,
Zerdüştiler’in Peygamber Zarathuştra’nın doğum gününü kutladıkları gün (26
aralık) yapılan törenlerin benzeri dinsel törenler, tüm Mithras bölgelerinde
yapılırdı. Bilindiği gibi bu gelenek, Hristiyanlığa aynen geçmiş, 26 Aralık
Hazreti İsa’nın doğum günü olarak kabul edilmiştir.
5-Xıdır Elyas- Xıdır Nebi Bayramı: Her yıl şubat ayının
ikinci perşembesinde kutlanır. Bu bayramı kuzey Kürdistan’daki bazıAleviKürtler
de kutlarlar. Her yıl 11-14 Şubat
tarihleri arasında oruç tutulur ve Perşembe gecesi (Murat gecesi) su içilmeden
yatılır, Perşembe günü Xıdır İlyas (Alevilerde Xızır) bayramı kutlanır.
Alevilerde de bu oruç vardır ve bu oruca Hızır orucu denmektedir ki, inanış
hemen hemen aynıdır. Êzîdî mitolojisinde Xızır İlyas bir yardım tanrısı olarak
görülür ve Alevilerde de bu adlandırma aynıdır, “Boz Atlı Xızır ya da Xızırê
Deryayê olarak da bilinir. Çok darda kalındığında “yetiş ya Xızır diye dualar
edilerek Xızırdan yardım istenir. Êzîdî inanışına göre 3 günlük oruçtan sonra
Perşembe akşamı ya tuzlu ekmek yapılır ya da kavrulmuş buğday (Qelînok) unundan tuzlu bulamaç (Pêxwûn) yapılarak
evlenmemiş genç kız ve erkeklere yedirilir. O gece rüyasında hangi köyün
çeşmesinde ya da hangi evde su içerse kısmeti oradadır denilir ve bu ilan edilirdi.
Perşembe akşamıöğütülen kavrulmuş buğday unu bir tepsiye konularak üzerine
beyaz bir bez atılır ve Xıdır İlyas’ın gece o tepsideki kavrulmuş buğday ununa
(Pêxun) mührünü vuracağı inancıyla sabah olması beklenir. Sabah, beyaz örtü
kaldırılarak tepsideki Pêxwun’da herhangi bir iz olup olmadığı kontrol edilir.
Çarşamba günü banyo yapılmaz ya da el yüz yıkanmaz, Perşembe günü Kaniya
Sipi’nin suyuyla el yüz yıkanır ve bu kutsal sudan içilir. Böylece her şeyin
yenileneceğine inanılır.
Bu bayramda hayvan kesilmez (Bêserbir).
Xıdır Nebi bayramı ise Perşembe’den sonraki gün yani Cuma
günü kutlanır. Cuma günü herkes evinde hazır olur ve bayram kutlanır. Evinde
hazır olmayanlar için şu dörtlük söylenir
Xidir îlyas û Xidir Nebî
Kesê ne li mala xwe bî
Para wî tê tune bî
(Xıdır İlyas ve Xıdır Nebi
Eğer o kimse evde yoksa
Onun payı olmaya)
Alevi mitolojisinde Hızır ve İlyas, peygamber mertebesinde
iki kardeştirler. Bunlardan Hızır karada, İİyas ise deryada zorda ve darda
kalanların imdadına koşarlar ve ikisi de ölümsüzdürler. Alevilerde Pêxwûn
(buğday unundan yapılan bulamaç) sadece buğdaydan yapılırken, Êzîdîlerde 7
çeşit tahıldan (buğday, arpa, mercimek, nohut, mısır, pirinç, baçîk) yapılır.
Nedeni ise her tahıl bir meleği sembolize etmektedir.
Êzîdî inancında Nuh’un gemisi Şexan (Aynsıfni) bölgesinde
Laliş’e gelir ve orasımekân tutulur. Aynsıfni ismini de bu söylenceden alsa
gerek ki, Aynsıfni “Gemi çeşmesi anlamına gelmektedir.
6-Kurban bayramı: Xalil İbrahim için kutlanır.
7-Cejna Milmileh: Yılın son günü yani Aralık ayının son günü
kutlanır.
8-Şevberat: Temmuz ayının 25 akşamını 26 sabahına bağlayan
gece kutlanır. Êzîdîler o gece sabaha kadar uyumazlar. Türküler söyleyerek,
hikayeler anlatarak, gençler ise sabaha kadar halaylar çekerek geçirirler. Bu
gece gelen misafirlere sabaha kadar çeşitli yemekler ile çerezler ikram edilir.
Êzîdî mitolojisine göre o gece tanrının yaratmış olduğu ve baş meleğin Meleki
Tawis olduğu 7 melek, tanrının buyruğunu yerine getirmek için toplanmışlar ve
daha sonra 7 günde dünyayı yaratmışlardır.
9-Cumaya Laliş Bayramı Her yıl Ekim ayının 6-13 tarihleri
arasında kutlanır. Şêxadi’nin bir araya getirdiği ilk cemaatin anısını
tazelemek için kutlanır. Êzîdîlerin kutladıkları en büyük bayramlardan biridir.
LalişÊzîdîlerin hac mekânıdır.
Dosyanın diğer bölümü için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
Mehmet Özcan
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi
www.navendalekolin.com – www.lekolin.org – www.lekolin.net –
www.lekolin.info
:” ”
:””
” “,” ”
:” ”